Bu seferki yığılmanın sebebi bloga yazmayı ihmal etmek değil, ayşenin yokluğu... ayşe epey zamandır "mamanne" deyip duruyordu. babannesini özlemiş. en sonunda götürdüm. Burgazda kaldı bu süre zarfında...
Burgazdan önce zikretmem gereken birşeyler var. "S" sesini çıkarabilmesi için yılan ve yılan sesi metaforunu kullanıyorum ya... geçen gün sofrada spagetti yerken, spagettiyi masaya koyup eliyle hareketlendirip "sıssss" diye ses çıkarmaya başladı. bana da "baba bak yılan" diyor.
bir de ne kadar ayar meraklısı olduğuna mükemmel bir örnek yaşadık. hipopotamlarla top yakalama oyunu oynamak istiyor benimle ama oynayamıyoruz. ayşe istemiyor. hem oynamak istiyor hem oynamak istemiyor, bu nasıl olur derseniz, ayşe mevzu bahisse herşey mümkündür. hipopotamlar değişik renklerde... ayşe benim mavi renkli hipopotamı almamı istiyor. bense "sarı" olanı istiyorum ısrarla... ayşenin kafasındaki şablonda, baba ve mavi renk özdeşleşmiş. babaya başka renk asla olamaz. ama baba sarı isteyince tüm düzen yıkılıyor. o da oynamayı reddediyor. maviyi dayatıp duruyor. bunu değişik günlerde defalarca yaptı. ben, inatla sarı istedim. o inatla maviyi şart koştu. oynayamadık. en sonunda, "ben mavi sevmem. sarı severim" deyince şaşırdı. babanın sevdiği rengin sarı olduğunu söyledim defalarca... bunu kabullenmek yerine sarıyı sahiplendi. sarıyı o seviyormuş. ama sen pembe seversin dedim. elcevap: "ayşe, hahı pembe, sahı, iki, hehe... ayşe ikisini de seviyor yani... sarıyı bana yar etmeyecek... tüm dünyanın mutlaka kafasındaki şablona uyması lazım. uymazsa da uydurmak için elinden geleni yapıyor.
Burgaza yola çıkmadan önce dışarıda işlerimiz vardı. onları halletmek için bisikletle dışarı çıktık. oradan metroya binip burgaza gidecektik güya ama ben çantayı almayı unuttum. dışarda annesine uğradık. sevginin yanında aycan ve elif vardı. ayşe aycanın ve elifin resmini çizdi. para çektik bankamatikten. ısrarla pembe parayı istedi.(10 liralık banknot) diğer paraları istemiyor. illa ki pembe para.. bunu daha önce de yapmıştı. bayramda daha büyük küpürlü paraları reddetmiş. pembe para istemişti. çantayı almak için mecburen eve döndüm.bakkala da uğradık ekmek almak için. bir de sakız aldı kendine. çıkışta metroya giderken, ayşe kendini parçalıyor, birşeyler diyor ama anlayamıyorum. nihayet anladığımda şok geçirdim. çantayı almayı gene unutmuşum ve ayşe "çanta" diyormuş. dönüp çantayı aldım. ( çantasını ve içindekileri ayşe seçmişti elbette) Bu arada unutmadan; bisikletinin tutamağını kırdık maalesef)
Burgaza vardık. hakkaten çok özlemiş babannesiyle dedesini... beraber yemek yedik. ayşeye bizim 1 haftada yedirdiğimizi babannesi 1 öğünde yedirdi. bn giderken bana el salladı. problem çıkabileceğini sanmıştım ama hiç sıkıntı yok.
burgazda keyfi yerindeymiş. denize girmiş. babannesiyle birlikte... ayşenin sayesinde babannesi de denize girdi nihayet.. ben hiç görmemiştim. kadıncağız boğazına kadar girmiş. ayşe de bi deniz simitiyle... hiç korkusu yok. o kadar derine gözünü kırpmadan gidiyor. babannesi bıraksa alıp başını gider eminim.
pazar akşamı almaya gittim. beni görünce ilk tepkisi elbisesini göstermek oldu ama sonra kucağımdan inmedi. dizime yattı ve şımardı. babannesinin ve dedesinin adını öğrenmiş. melak ve huttata... hepsinin boynuna sarıldık. metroda koltukta oturdu büyük insan gibi. bir kadına yer vermesini istedim. yer verdi kadın da ayşeye kara incir verdi. yedi. ayşeyi pek beğendi kadın. ayşenin değişik huylarını anlattım. hayretten dilini yutacaktı nerdeyse... metroda hoplayıp zıplayan ayşe çıkışta yürürken oflayıp puflamaya başladı. kucak istiyor. kah kucakta kah yürüyerek eve vardık. evdekiler balkonda, camda bekliyorlar. ayşe onlara, onlar ayşeye el salladı. özlemişler birbirlerini.. sarıldılar.
31 Ağustos 2014 Pazar
25 Ağustos 2014 Pazartesi
25 AĞUSTOS 2014 PAZARTESİ
Çok boş ve rutin bir gün olacağını sanırken dolu dolu, anlatılacak pek çok olayı olan bir gün oldu. unutmadan yazayım.
en önemlisi; artık şakacılık ve muziplikte çığır atladı. mizansen yaratıp abisini kandırmış bugün. abisinin yanına gidip "balon balon diye sızlanmış ve (o meşhur hareketi) ellerini yüzüne kapatıp üzülme hareketini yapıp abisini balkona götürmüş. havayı göstermiş. balon balon diye bağırmış. abisi de balonun havaya kaçtığını sanmış. inandırmış abisini. sonra da elinden tutup mutfağa götürmüş ve masanın altına sakladığı balonu göstermiş. tabi keyfinden attığı kahkahalar eşliğinde... hakkaten çok muzip biri olacak. bu konuda esrayı bile geçeceğini sanıyorum. bütün gün uytamadım. hatta o beni uyuttu ara ara... uyusun diye çadır kurup yatak hazırladık. nafile.. ayağıma koyup bubugu (pocoyo) açtık. nafile. saatlerce pocoyo seyretti. uyku yok. bir de bubugu ne demek anlamadım diye kızdı. abisi anladı.
en önemlisi; artık şakacılık ve muziplikte çığır atladı. mizansen yaratıp abisini kandırmış bugün. abisinin yanına gidip "balon balon diye sızlanmış ve (o meşhur hareketi) ellerini yüzüne kapatıp üzülme hareketini yapıp abisini balkona götürmüş. havayı göstermiş. balon balon diye bağırmış. abisi de balonun havaya kaçtığını sanmış. inandırmış abisini. sonra da elinden tutup mutfağa götürmüş ve masanın altına sakladığı balonu göstermiş. tabi keyfinden attığı kahkahalar eşliğinde... hakkaten çok muzip biri olacak. bu konuda esrayı bile geçeceğini sanıyorum. bütün gün uytamadım. hatta o beni uyuttu ara ara... uyusun diye çadır kurup yatak hazırladık. nafile.. ayağıma koyup bubugu (pocoyo) açtık. nafile. saatlerce pocoyo seyretti. uyku yok. bir de bubugu ne demek anlamadım diye kızdı. abisi anladı.
24 AĞUSTOS 2014 PAZAR
Bugün özdileğe gittik. pepww balonunu da yanına aldı. abisiyle top oynadı. koştu, eğlendi. aslında evden çıkmadan uykusu vardı ama uyutamadık, ne otobüste, ne de çimenlikte. pepee balonu çekiştirirken yırttı. sonra da "pattak pepee uç" diyerek uçması için saldı ama uçmayınca bozuldu ve kızdı. ayşe, bizim aksimize hiç suçluluk duygusuna sahip değil. pepeenin patlamasından hemen abisiyle ablasını sorumlu tuttu. sonra köfteci yusufa gittik. köfte yedi bol bol. çocuk parkı bölümüne gitti. orada oyalandı epey. çıkışta gene baloncu gördük. barbi balon aldı bu sefer. gene pepee istemiş. annesi pepee yok demiş. dönüşte otobüste oturduğu yerde uyudu. 10 dakika uyku ona yetti. gece uyumak bilmedi.
sonradan aklıma geldi. ruj meselesi. annesi evden çıkarken ruj sürmüştü. onu gösteriyor büyük bir hevesle. köftecide ayran içtiğinde ayran bıyığı oldu. ona da ruj dedi.
sonradan aklıma geldi. ruj meselesi. annesi evden çıkarken ruj sürmüştü. onu gösteriyor büyük bir hevesle. köftecide ayran içtiğinde ayran bıyığı oldu. ona da ruj dedi.
22 Ağustos 2014 Cuma
23 AĞUSTOS 2014 CUMARTESİ
Bu sabah uyandığında annesinden süt istemiş. (şaşırtıcı şekilde yatak odasında yatmış) süt bittiği için ben alıp geleyim dedim. hayır, malınıp gelinmesini istemiyor. (varolan sütün) ısıtılıp getirilmesini istiyor. annesi, bana ısıtıp getirecek.bekle siyerek kandırdı. ben de BİMe gidip süt aldım. bir de çilekli süt. getirip gösterdim hangisini istersin. diye. aniden elleriyle yüzünü kapatıp feryad etmeye başladı. hani eski türk filmlerinde olur. kadın oyuncuların yapmacık şekilde ellerini yüzlerine kapayıp, hafifçe feryat etmeleri. aynı o... neyse, yeni sütü biberona doldurdum. çöpten de eski süt kutusunu çıkarıp "yenisini vermedim. bunu ısıttım" diyerek kandırdık. biraz sonra yatakta annesiyle oynaşma seslerine gittim. keyfi acayip yerinde.. pürneşe.. gülücükler saçıyor. annesinin ayağını gıdıklıyor. biraz sonra ablası da geldi. o gelince beren diye seslenmeye başladı ama beren uyuyor. yatakta oynaştık. beni yataktan atıp yere serdi. bir de üzerime oturdu.
buradan sonrasını pazartesi günü yazdığım için gene bilindik problem. unutmak. kızımla beraber bisikletiyle heykele gittik. yolda baloncu gördük. pepee balonu aldık. ısrarla pepee istedi. yolun kenarından gitmekte sıkıntı yaşıyoruz. sürekli yolun ortasından gidiyor. kenara dediğimde bazen yakın olan kenara değil, uzak olanına yöneliyor. yani iyice ortaya geçiyor. inegöl pasajında yerde yansıyan laserler çok ilgisini çekti. zaten genel olarak renkler çok ilgisini çekiyor son zamanlarda. "nenklee" deyip windowsun amblemini bile gösteriyor.
buradan sonrasını pazartesi günü yazdığım için gene bilindik problem. unutmak. kızımla beraber bisikletiyle heykele gittik. yolda baloncu gördük. pepee balonu aldık. ısrarla pepee istedi. yolun kenarından gitmekte sıkıntı yaşıyoruz. sürekli yolun ortasından gidiyor. kenara dediğimde bazen yakın olan kenara değil, uzak olanına yöneliyor. yani iyice ortaya geçiyor. inegöl pasajında yerde yansıyan laserler çok ilgisini çekti. zaten genel olarak renkler çok ilgisini çekiyor son zamanlarda. "nenklee" deyip windowsun amblemini bile gösteriyor.
22 AĞUSTOS 2014 CUMA
unutmadan akşam yaptığını yazayım hemen... zaten gündüzde yazacak pek birşey yok. pazara giderken bisikletiyle ben onu geçmeyeyim diye zigzag yaparak gitti kaldırımda... zaten epEydir merdivenlErden çıkArken zigzag yAparAk benim onu geçmemi engelliyordu. hatta bunu oyuna çevirmiştik. pazarda mısır istedi. bAyAğıdır istiyor. almıyorum. ama almak lAzım bu yakınlarda. konservE mısır alAyım mı deyince o, harikA, gözlerinin içi gülerek bAkışı içimi eritti.
dahA önce yAzmAyı unutmuştum. merdivenden inerken değişik bir atraksiyon yApıyor. bir ayağı havAdA ve ilerde, diğer ayAğıylA alt bAsAmAğa atlıyor ama diğer ayağı aynı andA bir alt bAsAmAğa basıyor. değişik bir hareket. birgün kaydederim inşallah. gündüzün kaydAdeğer harekEti, benim işe gidecek olmAmı boynunu bükerek (eğerek) küsmüş bir vaziyettE omuzlArı çökük sırtını dönüp yürüyüp giderek kArşılAmAsı. bu hArekEti hoşunA gitmeyen bir çok olAydA yApmıştı dahA öncce...
Sonradan berenden öğrendim ki, benim işe gitmemi takben beren de sokağa çıkmak istemiş. bizimki bereni gitmesin diye odaya kapatmış. kapıya sandalye dayayıp iple bağlamış kapıyı.. beren zor çıkmış dışarı. akşam da berenle deh oynuyorlardı. beren yorulup yere yığılınca, ayşe hemen şurup battaniye yastık üçlüsüyle yanına gelip atı iyileştiriyor ve oyuna devam ediyorlardı.
dahA önce yAzmAyı unutmuştum. merdivenden inerken değişik bir atraksiyon yApıyor. bir ayağı havAdA ve ilerde, diğer ayAğıylA alt bAsAmAğa atlıyor ama diğer ayağı aynı andA bir alt bAsAmAğa basıyor. değişik bir hareket. birgün kaydederim inşallah. gündüzün kaydAdeğer harekEti, benim işe gidecek olmAmı boynunu bükerek (eğerek) küsmüş bir vaziyettE omuzlArı çökük sırtını dönüp yürüyüp giderek kArşılAmAsı. bu hArekEti hoşunA gitmeyen bir çok olAydA yApmıştı dahA öncce...
Sonradan berenden öğrendim ki, benim işe gitmemi takben beren de sokağa çıkmak istemiş. bizimki bereni gitmesin diye odaya kapatmış. kapıya sandalye dayayıp iple bağlamış kapıyı.. beren zor çıkmış dışarı. akşam da berenle deh oynuyorlardı. beren yorulup yere yığılınca, ayşe hemen şurup battaniye yastık üçlüsüyle yanına gelip atı iyileştiriyor ve oyuna devam ediyorlardı.
21 Ağustos 2014 Perşembe
19-20-21 AĞUSTOS 2014 SALI-SALIRTESİ-PERŞEMBE
Çok boş günler geçiyor. pek yazacak birşey yok. bugün, dün gece 03 te uyuduğu için çok geç saate kadar uyudu. abisi sucuk pişirmiş. yemiş. doydum demişti ama ben gelince yeşil zeytin yedi. yediği zeytinlerin çetelesini tuuyor ve bana parmaklarıyla gösteriyor kaç tane yediğini. birkaç gündür "s" sesini söylemeyi çalıştırıyorum yılan sesi sısssss üzerinden. bu sesi çıkararabiliyor ama iş su veya süt demeye gelince domuzluğuna hüt ve hu diyor. zorlasa yapacak ama yapmıyor.
video
kendi etrafında dönüp durması ve kendine has dans figürleri zikredilmesi gerekenlerden.. artık enikonu büyük insan gibi düğüm atabilmesi de... bugün sandalyeyi komidine bağlamış. öyle düğüm atmış kı çözmek zor oldu.
dün elektrik parası ödedikten sonra çilek süt için şaypaya gitmek istemesi, şaypada sütleri beğenmemesi üzerine "baba bim" demesi ve bimden her cinsten bir tane olmak üzere 3 kutu süt alması da ilginçti. salırtesi günü öğlen ablasıyla özlemlere gitti. zaten bir önceki gün konu konuşulurken gitmek istediğini belli etmişti. orda havuza girmiş, hem de kollukla... havuza atlamak isterken beceremeyip kıçüstü düşmüş.
bugün ise ben eve geldiğimde sevimli öcüler seyrediyordu. filmin diyaloglarını ezberlemiş, çoğunu tekrarlıyor.
aklıma gelmişken yazayım. salonun her tarafı oyuncak yataklarıyla dolu. bütün oyuncaklar havludan yataklarda uyuyor. üzerleri de örtük. elimizi de süremiyoruz. kendi yastığı bile bir oyuncağın başının altında...
Düğüm atmaktan bahsetmiştim ya... biraz önce salondan bi' gümbürtü geldi. abaisi yanındaydı. kısa süreliğine yanından ayrılmış. bizimki ipin bir ucunu oyuncak kamyonuna diğer ucunu ocaktaki çaydanlığa bağlamış. çekmesiyle çaydanlık yere.. allahtan ocak açık değil ve çay soğuk. bütün salon boydan boya çay... çaydanlık kırılmış. bizimki koltukta şaşkın ve korkmuş oturuyor. yeri sildim. gel ardıym et dedim. iş yapmayı seviyor ya... yerinden kımıldamadı. şaşkın ve ürkek bakıyor. annesi geldikten sonra beraber markete gittik. parka da uğradık. parkta nedense yüksek kaydıraktan kaymıyor. epey bir süre salıncakta sallandı. eskiden büyük sallanmak isterdi. birkaç seferdir bebek sallanmak istiyor. marektetn çilekli yoğurt aldı kendine.. yemez sandım ama yedi. gece tam ben film seyrederken gelip minika dedi. olmaz, iflm seyrediyorum falan dedim ama ısrarla minika deyince pes ettim. ağlayıp sızlayıp arıza çıkarmıyor. sadece istiyor. :)
video
kendi etrafında dönüp durması ve kendine has dans figürleri zikredilmesi gerekenlerden.. artık enikonu büyük insan gibi düğüm atabilmesi de... bugün sandalyeyi komidine bağlamış. öyle düğüm atmış kı çözmek zor oldu.
dün elektrik parası ödedikten sonra çilek süt için şaypaya gitmek istemesi, şaypada sütleri beğenmemesi üzerine "baba bim" demesi ve bimden her cinsten bir tane olmak üzere 3 kutu süt alması da ilginçti. salırtesi günü öğlen ablasıyla özlemlere gitti. zaten bir önceki gün konu konuşulurken gitmek istediğini belli etmişti. orda havuza girmiş, hem de kollukla... havuza atlamak isterken beceremeyip kıçüstü düşmüş.
bugün ise ben eve geldiğimde sevimli öcüler seyrediyordu. filmin diyaloglarını ezberlemiş, çoğunu tekrarlıyor.
aklıma gelmişken yazayım. salonun her tarafı oyuncak yataklarıyla dolu. bütün oyuncaklar havludan yataklarda uyuyor. üzerleri de örtük. elimizi de süremiyoruz. kendi yastığı bile bir oyuncağın başının altında...
Düğüm atmaktan bahsetmiştim ya... biraz önce salondan bi' gümbürtü geldi. abaisi yanındaydı. kısa süreliğine yanından ayrılmış. bizimki ipin bir ucunu oyuncak kamyonuna diğer ucunu ocaktaki çaydanlığa bağlamış. çekmesiyle çaydanlık yere.. allahtan ocak açık değil ve çay soğuk. bütün salon boydan boya çay... çaydanlık kırılmış. bizimki koltukta şaşkın ve korkmuş oturuyor. yeri sildim. gel ardıym et dedim. iş yapmayı seviyor ya... yerinden kımıldamadı. şaşkın ve ürkek bakıyor. annesi geldikten sonra beraber markete gittik. parka da uğradık. parkta nedense yüksek kaydıraktan kaymıyor. epey bir süre salıncakta sallandı. eskiden büyük sallanmak isterdi. birkaç seferdir bebek sallanmak istiyor. marektetn çilekli yoğurt aldı kendine.. yemez sandım ama yedi. gece tam ben film seyrederken gelip minika dedi. olmaz, iflm seyrediyorum falan dedim ama ısrarla minika deyince pes ettim. ağlayıp sızlayıp arıza çıkarmıyor. sadece istiyor. :)
19 Ağustos 2014 Salı
18 AĞUSTOS 2014 PAZARTESİ
bu sabah her zamanki klasiğini yerine getirmedi. yani süt, TV koltuk yok. onun yerine oturdu oyuncaklarıyla oynadı. tüm gün yere serili havlularla üzerleri örtülmüş oyuncaklar odanın zemininde durdu. yatakhane gibi :) sucuklu bebek yumurta yedi. öğlen kendi kendine uyudu. akşamüzeri eve geldiğimde acil yetiştirmem gereken bir iş vardı. ayş gelip te kendisiyle ilgilenmemi istediğinde işim olduğunda beni rahatsız etmemesini sertçe söylediğimde, yüzündeki ağlamaklı, tam ağlamaklı değil de üzüntülü, ağlamaklı,şaşırmış karışımı yüz ifadesi çok fenaydı. sonra eve gelirken guga gofret aldım. kızıp yemedi. gururlu da velet... gerçi sonradan yemiş. şakacılık huyu büyüyerek devam ediyor. bilerek yanlış sayıyor eşyaları. kaka yerine çiş diyor. işine gelmeyen birşey söylediğimizde ağzımızı kapatıyor. görmemizi istemediği birşey olunca kafamızı çevirtiyor. bir de TV de çıkan bazı müziklerle çok değişik figürler içeren danslar ediyor. birgün görüntülemeyi başaracam o dansı. akşam üzeri annesiyle biryere gittiler.(herhalde çaput pazarına) geldiğinde kapı ağzında uzun süre ağladı. sanırım yanına benim gitmemi ve teselli etmemi bekliyor. gitmedim. gereksiz bir ağlama olduğunu biliyorum çünkü. epey zaman sonra o geldi yanıma kucağıma gömülüp zırlamaya devam etti ama hemen sakinleşti. annesi çok güzel bir pembe saat almış. onunla oynadı. kayışıyla gözlük falan yapıp oyuncaklarına taktı. saat koluna takılmak yerine oyuncak oldu. gece saat 2 de çiş için uyandı ve neden bilmem huysuzluk etmeye başladı. ben de bu saatte olmaz bu diyerek hafifçe kızdım. sesini kesip yattı. tabii, minikayı da açtırdı.
17 Ağustos 2014 Pazar
17 AĞUSTOS 2014 PAZAR
sabah salona gelip çişini yaptı ve minika açık olmasına rağmen yatak odasına gidip annesiyle yattı. sonra yatak odasına gittiğimde çekmeceleri açarak annesinin geçmesine izin vermediğini gördüm. yataktan da geçirmiyor. biraz sonra "ayar" hastalığı da nüksetti. bütün çekmecelerin aynı hizada olmasını sağladı. salona geldiğimizde "mungunga" kanalının açılmasını istedi. cosmos belgeseli vardı. bu bitsin ondan sonra dedim. benimle inatlaştı. her reklam arasında bitti diye tutturdu. en sonunda pes edip banyoya girdi. tüm aile bireylerini kendini seyretmek üzere banyoya topladı. biraz sonra saçı yıkandığı için ağlaya ağlaya salona geldi. yumurcak açtım. sinirinden istemedi. ama sonra seyretmeye başladı. annesi gene dırdır etmeye başladığında verdiğim sözü tutamadım ve bağırarak tartışmaya başladım. kızım üzülüp ağlamaya başladı. aklım başıma geldi. sesimi kestim ama anası hiç istifini bozmadan dırdıra devam etti. beni ayşenin gözünü boyamakla bile suçladı. ayşe, annesi dırlanıp, şarladıkça sızlayıp memnuniyetsizliğini belli etti. hatta annesini susturmak için girişimlerde bile bulundu. ama annasi tınlamadı. ben "merak etme kızım, ben konuşup kavga etmeyeceğim" deyince anladı ve sakinledi. annesinin sesini duymamak için ayşeden bana kulaklık getirmesini istedim. ablasınınkini getirmiş. bu sefer de ablası bıdır bıdır etmeye başladı. Ailenin iki dişisiyle ciddi sıkıntılarımız var.
geçen gün yaptığımızı da aklıma gelmişken anlatmalıyım. "s ve ş" sesini çıkaramıyor. söyleyemiyorsun değil mi sorusuna kafa saalyarak onay veriyor. hakkaten de bu iki harfi hiç mi hiç telaffuz edemiyor. ben de ayşeye susma sesi şişt ve yılan sesi tısss dedirtmeye çalışıyorum. bu iki sesi çıkarıyor. buradan yola çıkıp çalışa çalışa bu harfleri söyletmeyi başarmayı umuyorum. mesela, dün teleferikte bize hut diye bağırıyordu, sus anlamında.
geçen gün yaptığımızı da aklıma gelmişken anlatmalıyım. "s ve ş" sesini çıkaramıyor. söyleyemiyorsun değil mi sorusuna kafa saalyarak onay veriyor. hakkaten de bu iki harfi hiç mi hiç telaffuz edemiyor. ben de ayşeye susma sesi şişt ve yılan sesi tısss dedirtmeye çalışıyorum. bu iki sesi çıkarıyor. buradan yola çıkıp çalışa çalışa bu harfleri söyletmeyi başarmayı umuyorum. mesela, dün teleferikte bize hut diye bağırıyordu, sus anlamında.
16 Ağustos 2014 Cumartesi
16 AĞUSTOS 2014 CUMARTESİ
öğlene döğru maaile uyandılar. ayşe annesine "kalk a-ah, uyu" deyip uyutmaya çalışmış ama bugün uludağa gidecez. ayşe çıkırken müthiş huysuzdu. teleferikte de çok korktu. yukarıda da huysuzluğa devam etti bir müddet. abisinin aldığı guga top değiştirilip beyaz top gelince kıyametler kopardı. çorapları ateşe atılıp yakılınca da... ablası abisini ıslatmak için saklanırken, abisi ayşeye seslenip, ayşenin karşılık vermesi üzerine yerlerini tespit ederek tuzağa düşmüyordu. ancak sonrasında ablası ayşeye sessiz kalmayı öğretti. teleferik kuyruğunda hayatında ilk defa zenci (çocuk) gördü. uzun uzun inceledi. teleferikten inerken korkmadı, aksine pek eğlendi.
videolar.
beril anlattıydı. bugün, beren yüksek sesle berile bağırmış. ayşe hemen ablasının ağzını kapatmış cevap vermesin diye.. ablası "kavga etmeyelim diye mi kapattın ağzımı" diye sormuş. ayşe de onaylamış.
videolar.
beril anlattıydı. bugün, beren yüksek sesle berile bağırmış. ayşe hemen ablasının ağzını kapatmış cevap vermesin diye.. ablası "kavga etmeyelim diye mi kapattın ağzımı" diye sormuş. ayşe de onaylamış.
15 AĞUSTOS 2014 CUMA
sabah uyandı ve beni yanına yaklaştırmadı. bir süre böyle olduktan sonra salona geldi. süt istedi. süt bitmişti. ayran ve su teklif ettim. kabul etmedi. sucuklu yumurta yaptım. yedi. sonra markete gittik. şu sıralar en çok kullandığı iki kelimeden biri, maake yani market diğeri ise maayo yani banyo... kendine bebek yumurta aldı. ve tabi süt... akşamüzeri birlikte pazara gittik. gene civcivleri sevdi. gene çilek yedi tezgahtan... akşam yemeğinde çiğ köfte yediler. dürümün nasıl olacağını ayarlamaktan yiyemeyecekti neredeyse... mutlaka yazmalıyım dediğim birşey yapmıştı ama unutmuşuz.
aklıma birşey geldi. gece hepimizi elele tutuşturdu. dönerek ve zıplayarak dans ettirdi. kendi de TV de müzik çıkınca dans edip duruyor zaten... özellikle kedili telekom reklamında... katinadan apartma müzik, favorisi..
aklıma birşey geldi. gece hepimizi elele tutuşturdu. dönerek ve zıplayarak dans ettirdi. kendi de TV de müzik çıkınca dans edip duruyor zaten... özellikle kedili telekom reklamında... katinadan apartma müzik, favorisi..
14 Ağustos 2014 Perşembe
14 AĞUSTOS 2014 PERŞEMBE
sabah ben TV yi açınca sese uyandı. hemen minika dedi. sonra da süt... kalktı. 2-3 gündür sabahları sadece çişini yapmıyor, kakasını da yapıyor. düzeni değişti sanırım. eskiden kakasını öğlen yapardı. dayısının suaygırı oyuncağı ile beraber oynayalım dedik. bana yeşil suaygırını münasip gördü. ben de sarıyı severim ben diye kabul etmedim. sonuna kadar direndi yeşil diye. ben yeşille oynayayım diye oyuncağı çevirip benden uzaklaştırıyor. hatta kitaplarla sarının üzerini bile örttü. vazgeçmedim. o da vazgeçmedi.
bugünün devamı hakkında hiçbirşey hatırlamıyorum zira yazmaya cumartesi akşamı devam ettim.
bugünün devamı hakkında hiçbirşey hatırlamıyorum zira yazmaya cumartesi akşamı devam ettim.
13 Ağustos 2014 Çarşamba
13 AĞUSTOS 2014 ÇARŞAMBA
sabah erkenden kalkıp sakaryaya gittik. uyandırdığımızda gene uyu uyu diye uyumak istediğini belli etti. gzmeye gidecez deyince de balkondaki bebek arabasını gösteriyor. geçen gün de aynını aypmıştı. hem gezmekten, hem uykudan vazgeçmiyor. bebek arabasında uyuyarak geziyor. arabada uyursun deyip yola çıktık. yola çıktıktan sonra uyumadı tabii. aldığım poğaça börek vs yedi. ama araba yolculuğu ve yemek aynı anda olmuyor ayşede.. daha önce babannesiyleyken de olduğu gibi gene kustu. koltuk ve abisinin elbiseleri berbat oldu. beren donla kaldı. ayşe de... sakarya da kampüste gezdik. bilardo oynadık. ayşe de.. neşesi ve keyfi yerindeydi.
yeri glmişken, herşeyi büyk ve bebek olarak tasnif ediyor. kampüste ağaçları gösterip ağaç dedim. ağaç dedi. yerden bi ot koparıp "ot" dedim. a-ah.. "bebek ağaç" dedi. herşeyi zihninde küçük yani bebek ve büyk olarak sınıflandırıyor.
afiyetle ıslama köfte yedi. ama yemeden bebek çatal bıçak istedi. dönüş yolunda uyudu. eve girer girmez banyoya girdi.
yeri glmişken, herşeyi büyk ve bebek olarak tasnif ediyor. kampüste ağaçları gösterip ağaç dedim. ağaç dedi. yerden bi ot koparıp "ot" dedim. a-ah.. "bebek ağaç" dedi. herşeyi zihninde küçük yani bebek ve büyk olarak sınıflandırıyor.
afiyetle ıslama köfte yedi. ama yemeden bebek çatal bıçak istedi. dönüş yolunda uyudu. eve girer girmez banyoya girdi.
12 Ağustos 2014 Salı
12 AĞUSTOS 2014 SALI
Sabah 10 da uyanıp salona geldi. daha doğrusu, kafasını duvarın ardından uzatıp bakındı ve beni görünce suratını ekşitip arka odaya gitti. beni de yanına sokmadı. bir süre sonra geldi. bana sırnamaya başladı. bu sefer ben ona yüz vermedim. söyledim de... hemen boynuma sarıldı. aklıma esra geldi. esranın muziplik ve karşısındaki kafalamak için şirinlik yapma huyunu tamamen almış. esrayı aradım. bu da senin gibi yaltakçı, dedim. gülüyor. annesi geldi öğlen olmadan. izin almış. ona sucuklu bebek yumurta yaptırdı. ben çıktım.
akşam ve gece birşey olduysa da hatırlamıyorum. salının yazısını perşembe yazarsan olacağı budur.
şimdi hatırladım. 2 günden beri babanne diye sayıklıyordu. babannesi bugün bursadaydı. araba almak için burgaza giderken ayşeyi de götürmeyi düşünüyordum ama ayşe uyuyordu. babannesi bize gelip aşağıda beklerken ayş de uyandı ama uyumaya devam etmek istiyor. kucaklayıp aşağıya indirdim. "uyu, uyu" diye inleyip duruyor. ağlıyor aynı zamanda... apartman kapısında kucağımda babannesini gördü. tekrar yukarı çıkarıp yatırdım ve burgaza gittim. ardımdan babanne diye ağlamış. salak kız... 2 gün babanneyi görmek için zırladı. babanne geldi. uyuyacam diye yüz vermedi. babanne gidince de arkasından zırlamış.
gece dayısı geldi. ağızlarıyla top yakalayan hipopatam oyuncağı getirmiş. pek hoşuna gitti. dayı demeyi öğrettik. dayısını öpüp sarıldı.
akşam ve gece birşey olduysa da hatırlamıyorum. salının yazısını perşembe yazarsan olacağı budur.
şimdi hatırladım. 2 günden beri babanne diye sayıklıyordu. babannesi bugün bursadaydı. araba almak için burgaza giderken ayşeyi de götürmeyi düşünüyordum ama ayşe uyuyordu. babannesi bize gelip aşağıda beklerken ayş de uyandı ama uyumaya devam etmek istiyor. kucaklayıp aşağıya indirdim. "uyu, uyu" diye inleyip duruyor. ağlıyor aynı zamanda... apartman kapısında kucağımda babannesini gördü. tekrar yukarı çıkarıp yatırdım ve burgaza gittim. ardımdan babanne diye ağlamış. salak kız... 2 gün babanneyi görmek için zırladı. babanne geldi. uyuyacam diye yüz vermedi. babanne gidince de arkasından zırlamış.
gece dayısı geldi. ağızlarıyla top yakalayan hipopatam oyuncağı getirmiş. pek hoşuna gitti. dayı demeyi öğrettik. dayısını öpüp sarıldı.
11 Ağustos 2014 Pazartesi
11 AĞUSTOS 2014 PAZARTESİ
Sabah pıtır pıtır yürüyerek salona geldi. sabah uykusunda birilerine ayar veriyordu. hu, hahu diyerek.. süt verdim. ısıt dedi. sonra sabah klasiğine geçti. süt koltuk TV... tv de çimenlerde top oynayan bir çocuk vardı. bana dönüp, "baba, hihil" dedi. yeşil olarak anladım. yanlış anladım diye kızdı. söylediğini anlamayınca kızıyor ve bozuluyor artık. uğraşıp didinip sokağa çıkmak istediğini anladım. eee. çocuk haklı... hep evde geçiyor günleri... bugün dışarı çıkaracam... koltukta yatarken şaka olsun diye aslan kükremesi sesi çıkarıp hafifçe bacağını ısırdım. aman allah... bir kızdı bir kızdı. şaşırdım. halbuki severdi böyle oyunları... bacağını gösterip acıdığını anlatıyor. acısını geçsin diye öptürdü eşşoğlusu... halbuki acımadığına eminim.
kahvaltıda bebek yumurta ve et yedi. (sucuklu bıldırcın yumurtası)
parka gittik. karşımıa geçip "baba, pağk ,büyk pağk" dedi. parkta oykumla oynadı. straforlardan gemi yaptı, yüzdürdü.
video
öğleden sonra işim olduğu için abisiyle ablasına bırakıp bırakıp gittim. geldiğimde uyuyordu. büyük çocuklar dışarı çıktılar. ayşe uyanınca abi, abla diyerek onları aradı. bulamayınca arıza çıkardı. bana posta koydu.
video
zaman geçtikten sonra bana meyletmeye başladı. sen bena kızdın. beni kovdun deyip yüz vermeyince, gönlümü almak için hemen bana sarıldı. şirinlik yapıyor.
annesi gelince beraber hep beraber çaput pazarına gittiler. pazarın girişinde, eliyle, tuhaf ve değişik bir hareket yapmış. anlamamışlar ilk başta. eli beli hizasında avuçları açık olarak yere paralel olarak sağa sola sallamaca. sonra anlamışlar. pazarın girişindeki satıcıdaki civcivleri sevmek istiyormuş.
günün anltılması gereken olayı, babannesine gitmek istemesi. özlemişl anlaşılan. hem bana söyledi. hem de pazarda arıza çıkarmış. yarın babannesine götürecem.
bir de akşam, emekleye emekleye gelip miyav diyerek kendini sevdirmesi var. başını kucağıma koyup miyavlayarak saçlarını okşamamı istiyor. çok hoşuna gidiyor.
bir de akşam saklambaç oynadık. bir türlü ebe onu bulamadan çıkıp ebelemeyi kabul ettiremedik. bulunana kadar saklanıyor. bulununca koşup ebelemeye çalışıyor. ben öğrensin diye yaptım. kızıp benimle kavga etti. oyunun amacını anlamamış hala..
kahvaltıda bebek yumurta ve et yedi. (sucuklu bıldırcın yumurtası)
parka gittik. karşımıa geçip "baba, pağk ,büyk pağk" dedi. parkta oykumla oynadı. straforlardan gemi yaptı, yüzdürdü.
video
öğleden sonra işim olduğu için abisiyle ablasına bırakıp bırakıp gittim. geldiğimde uyuyordu. büyük çocuklar dışarı çıktılar. ayşe uyanınca abi, abla diyerek onları aradı. bulamayınca arıza çıkardı. bana posta koydu.
video
zaman geçtikten sonra bana meyletmeye başladı. sen bena kızdın. beni kovdun deyip yüz vermeyince, gönlümü almak için hemen bana sarıldı. şirinlik yapıyor.
annesi gelince beraber hep beraber çaput pazarına gittiler. pazarın girişinde, eliyle, tuhaf ve değişik bir hareket yapmış. anlamamışlar ilk başta. eli beli hizasında avuçları açık olarak yere paralel olarak sağa sola sallamaca. sonra anlamışlar. pazarın girişindeki satıcıdaki civcivleri sevmek istiyormuş.
günün anltılması gereken olayı, babannesine gitmek istemesi. özlemişl anlaşılan. hem bana söyledi. hem de pazarda arıza çıkarmış. yarın babannesine götürecem.
bir de akşam, emekleye emekleye gelip miyav diyerek kendini sevdirmesi var. başını kucağıma koyup miyavlayarak saçlarını okşamamı istiyor. çok hoşuna gidiyor.
bir de akşam saklambaç oynadık. bir türlü ebe onu bulamadan çıkıp ebelemeyi kabul ettiremedik. bulunana kadar saklanıyor. bulununca koşup ebelemeye çalışıyor. ben öğrensin diye yaptım. kızıp benimle kavga etti. oyunun amacını anlamamış hala..
10 Ağustos 2014 Pazar
10 AĞUSTOS 2014 PAZAR
sabah uyanmış ama ben oy kullanmaya gittiğimden ablasının yanına yatmış. ben geldiğimde hemen yanıma geldi. Bugün uyandığında hala biberonu ortalıkta yoktu. süt isteyince bardakla verdim. ellerini yanağına götürüp yatma, uyuma işareti yaptı. ve bardakla hem yatıp hem süt içemeyeceği için sütü reddetti. ama sonra biberonu tesadüfen buldum. koltuğa uzanıp Tv seyretmeye başladı. bugün sehpanın altında oynarken sürekli benim ayaklarımı çekmeye çalıştı. hatta şunu bile dedi. "baba, iki ayak çek" :)
dün aldığımız bebek yumurtalarla (bıldırcın) sucuk yaptım. yedi. öğlen, ablası oy kullanacağı için maaile (annesiz) oy kullanma yerine gittik. ayşe bisikletinde... fırından büyükler kendilerine birşeyler aldılar. ayşe de birşey istedi ama kesinlikle yemeyeceği, beğenmeyeceği birşey.. almadım. ablasının verdiğini de reddetti.
eve dönüşte, nutellalı ekmek istedi. o kadar çok yedi ki, şaşırdım.
öğleden sonra uyutmak istedim ama o beni uyuttu. sonra akşama doğru uyudu. uyandığında huysuzdu ve annesine kızgındı. (nasıl olmasın. eve gelir gelmez herkese saldırdı) seçim sonuçlarını TV den izlemek istedik ama minika kanalını değiştirtemedik. çizgifilm bitince kanal değiştirelim dedim. onayladı. hakkaten de bitince, baba bitti" diye uyarıyor. insanı kandırmaya ve aldatmaya meyli yok. n güzel.. tabii şaka kandırmaları hariç.. şakacı çocuk ne de olsa... tabi bir de, bu çizgifilm bitsin. sonra kanal değiştirin demesi var ki, süper... heyecanlı bir şekilde, "ha-hı-ha-hu-ha bitti, ha" öyle heyecanlı söylüyor ki... "bu bittikten sonra" dedirtmeye çalıştım ama demedi. gece buzdolabı süsleriyle oynuyordu. kambumbağa ile arabayı birbirine yapıştırmak istedi. ama mıknatıslar aynı kutup olduğundan birbirini itiyor. uğraştı durdu. yere koyup eliyle bastırıyor yapışsın diye... kızım tersten tutarsan yapışır dedim. itiraz edip "teğ a-ah, düü" diye itiraz etti.
bu gece ay, her zamankinden %14 daha yakın ve %30 daha parlakmış. elbette ki, aydede meraklısı kızım balkona çıkıp aydedeyi seyretti uzun uzun.. bu, ay merakı neye delalet ediyor, bilmiyorum.
dün aldığımız bebek yumurtalarla (bıldırcın) sucuk yaptım. yedi. öğlen, ablası oy kullanacağı için maaile (annesiz) oy kullanma yerine gittik. ayşe bisikletinde... fırından büyükler kendilerine birşeyler aldılar. ayşe de birşey istedi ama kesinlikle yemeyeceği, beğenmeyeceği birşey.. almadım. ablasının verdiğini de reddetti.
eve dönüşte, nutellalı ekmek istedi. o kadar çok yedi ki, şaşırdım.
öğleden sonra uyutmak istedim ama o beni uyuttu. sonra akşama doğru uyudu. uyandığında huysuzdu ve annesine kızgındı. (nasıl olmasın. eve gelir gelmez herkese saldırdı) seçim sonuçlarını TV den izlemek istedik ama minika kanalını değiştirtemedik. çizgifilm bitince kanal değiştirelim dedim. onayladı. hakkaten de bitince, baba bitti" diye uyarıyor. insanı kandırmaya ve aldatmaya meyli yok. n güzel.. tabii şaka kandırmaları hariç.. şakacı çocuk ne de olsa... tabi bir de, bu çizgifilm bitsin. sonra kanal değiştirin demesi var ki, süper... heyecanlı bir şekilde, "ha-hı-ha-hu-ha bitti, ha" öyle heyecanlı söylüyor ki... "bu bittikten sonra" dedirtmeye çalıştım ama demedi. gece buzdolabı süsleriyle oynuyordu. kambumbağa ile arabayı birbirine yapıştırmak istedi. ama mıknatıslar aynı kutup olduğundan birbirini itiyor. uğraştı durdu. yere koyup eliyle bastırıyor yapışsın diye... kızım tersten tutarsan yapışır dedim. itiraz edip "teğ a-ah, düü" diye itiraz etti.
bu gece ay, her zamankinden %14 daha yakın ve %30 daha parlakmış. elbette ki, aydede meraklısı kızım balkona çıkıp aydedeyi seyretti uzun uzun.. bu, ay merakı neye delalet ediyor, bilmiyorum.
9 Ağustos 2014 Cumartesi
09 AĞUSTOS 2014 CUMARTESİ
salonda yatmış. sabah uyandı ve gözlerini tam açamadan TV yi gösterdi. hemen ardından da "baba hüt " dedi. ayaklandıktan sonra, yastığını ikili koltuğa koydum ve oraya yatmasını istedim. (üçlü koltuğa yatmıştı) "orası benim. burası ayşenin" dedim. şiddetle ve bağırarak ama arada gizleyemediği bir sırıtmayı da açık ederek " karşı çıktı ve "ha-ha-hı-hu nono" diyerek, ikili koltuğu ve ardından beni gösterdi. üçlü koltuğu ve kendini gösterdi ardından... uzun süre inatlaştı benle... çilekli süt istedi. sonra oyuncaklarıyla oynamaya başladı. bebek arabasına yomuşu koydu. onu gezdirmeye başladı. arada, yomuşa kızıp onu azarlıyor. ne dediği anlaşılmıyor tabii...
son günlerde ha-ha-hi-hu tarzı konuşmaya yoğunlık verdi gene... komplike şeyler söylemeye çalışıyor. bunu da ancak ha-ha-hu-hu şeklinde yapabiliyor. hatta bu yüzden kahvaltıda annesiyle bozuştu. annesi, "artık ha-ha-hi" diye konuşma, güzel konuş" deyince biraz sertçe, bizimki bozulup sofrayı terketti.
yazmayı ihmal ettiğim birşey aklıma gelmişken yazayım. tarattattatta, erderha ve vikingler mevzusu... şu an mc donaldtan aldığımız ejderhalarla oynuyor. onların bebek cikcik olduğunu iddia ediyor. yatırmak ve üzerlerine babbagge örtmek için kanatlarını çıkarttırdı bana. bu oyuncaklar, "ejderhanı nasıl eğitirsin" filminin oyuncakları. film vikinglerle ilgili olduğundan, TV deki (meşhur) vikingler çizgifilmiyle aradaki bağlantıyı hemen kurdu. hatta, annesi çok şaşırmıştı buna şahit olduğuna...
biraz önce bu blogdaki videoları seyrediyordu kucağımda... bayram günlerinde çekilen bir videoyu seyrederken, benim berili azarladığım bir kısım denk geldi. ayşe rahatsız olup,hemen videoyu kapatmaya çalıştı. bu beni çok üzdü. bundan böyle, elimden geldiğince, sinirlerime hakim olacam ve öfkemi yutacağım. gerçi evin diğer halkı hiç yardımcı olmayacaktır ama gene de deneyeceğim. bu arada, video seyrederken, geçen gün anlamadığım "muya" nın ne olduğunu hatırladım. zaten bildiğim birşey olduğunu biliyordum. "muya" hümaya taktığı isim... daha doğrusu hüma deyiş şekli... ama bursada hüma nerden aklına geldi bilmem. tam şu anda da "miyaa" miyaa" diyor. miray anlamında. ayşe, ben, abi ve anne oraya gidecekmişiz. abla gelmesinmiş. o ordaydı ya, o yüzden herhalde...
gene çok uzun zamandır yaptığı ama yazmadığım birşey var. onu da yazayım.
"a-ah men" olayı... bu çizgifilmlerden diline pelesenk olan birşey.. ama yapısına da tam uyduğu için hep kullanıyor. anlamı " hayır ben (yapacam) "
yanıma gelip "mağyo" dedi. yıkanmak istiyor. küvetini gösterip hu-ha dedi. ben de kuvet desene dedim. ona benzer birşey söyledi. aslında kafasını gözünü yara yara da olsa herşeyi söylüyor ama biz her dediğini anlayamayınca, işin kolayına kaçıp, anlama garantili işaretederk hahahu demeye başladı gene galiba...
ablasıyla didişiyor.
video
bu didişme en sonunda günün değil, haftanın değil, ayın değil, belki yılın bombasını getirdi. ben balkondaydım, yarım yamalak duydum. maaile dışarı çıkacaklardı. ablası saçlarını toplamak istedi. ayşe izin vermedi. ablası da "hassiktir" dedi ayşeye... ayşeden aynen cevabı almış. "hassiktir"
hatta, berenin dediğine göre, dışardayken kaykayını isteyen abisine " siktirgit kaykay benim" demiş. tabi selis biçimde değil ama beren öyle anlamış... küfür de etmeye başladı piçkurusu...
akvaryumlara gitmişler. ayşe büyük balıklardan tırsmış. eve gelince hemen "buu" yu açtırıp koltuğa uzandı. gene bu filme sardı son günlerde...
dışarı çıkarlarken uykusu vardı. bebek arabasının alınmasını istedi. uyuma işareti yapıyor. annesi almadı. otobüste 10 dakika uyumuş. dışarda tam tavuk döner yemiş..
aklam alışverişe çıktığımızda kendi için bıldırcın yumurtası aldı ilk kez.. bebek yumurta diyor. ayrıca gizlice bebek şampuanı da aldım. ayşeye çaktırmadık zira geçen aldığımız şampuanla oyuncak ördeklerini yıkadı. kendi için kullandıramadık. ben arka odada uzanmışken ablasıyla beraber geldiler ve ayşe "bir iki hüü demesiyle beni gıdıklamaya başladılar. meğer ablasına "baba gıdı gıdı" deyip o fişfiklemiş ablasını...
gece biberonu kaybolduğu için uyutamamışlar. ben uyuyordum. gürültüye uyandım. ayşeyi kucağıma aldım. anında uyudu. beraber yatak odasında uyuduk.
son günlerde ha-ha-hi-hu tarzı konuşmaya yoğunlık verdi gene... komplike şeyler söylemeye çalışıyor. bunu da ancak ha-ha-hu-hu şeklinde yapabiliyor. hatta bu yüzden kahvaltıda annesiyle bozuştu. annesi, "artık ha-ha-hi" diye konuşma, güzel konuş" deyince biraz sertçe, bizimki bozulup sofrayı terketti.
yazmayı ihmal ettiğim birşey aklıma gelmişken yazayım. tarattattatta, erderha ve vikingler mevzusu... şu an mc donaldtan aldığımız ejderhalarla oynuyor. onların bebek cikcik olduğunu iddia ediyor. yatırmak ve üzerlerine babbagge örtmek için kanatlarını çıkarttırdı bana. bu oyuncaklar, "ejderhanı nasıl eğitirsin" filminin oyuncakları. film vikinglerle ilgili olduğundan, TV deki (meşhur) vikingler çizgifilmiyle aradaki bağlantıyı hemen kurdu. hatta, annesi çok şaşırmıştı buna şahit olduğuna...
biraz önce bu blogdaki videoları seyrediyordu kucağımda... bayram günlerinde çekilen bir videoyu seyrederken, benim berili azarladığım bir kısım denk geldi. ayşe rahatsız olup,hemen videoyu kapatmaya çalıştı. bu beni çok üzdü. bundan böyle, elimden geldiğince, sinirlerime hakim olacam ve öfkemi yutacağım. gerçi evin diğer halkı hiç yardımcı olmayacaktır ama gene de deneyeceğim. bu arada, video seyrederken, geçen gün anlamadığım "muya" nın ne olduğunu hatırladım. zaten bildiğim birşey olduğunu biliyordum. "muya" hümaya taktığı isim... daha doğrusu hüma deyiş şekli... ama bursada hüma nerden aklına geldi bilmem. tam şu anda da "miyaa" miyaa" diyor. miray anlamında. ayşe, ben, abi ve anne oraya gidecekmişiz. abla gelmesinmiş. o ordaydı ya, o yüzden herhalde...
gene çok uzun zamandır yaptığı ama yazmadığım birşey var. onu da yazayım.
"a-ah men" olayı... bu çizgifilmlerden diline pelesenk olan birşey.. ama yapısına da tam uyduğu için hep kullanıyor. anlamı " hayır ben (yapacam) "
yanıma gelip "mağyo" dedi. yıkanmak istiyor. küvetini gösterip hu-ha dedi. ben de kuvet desene dedim. ona benzer birşey söyledi. aslında kafasını gözünü yara yara da olsa herşeyi söylüyor ama biz her dediğini anlayamayınca, işin kolayına kaçıp, anlama garantili işaretederk hahahu demeye başladı gene galiba...
ablasıyla didişiyor.
video
bu didişme en sonunda günün değil, haftanın değil, ayın değil, belki yılın bombasını getirdi. ben balkondaydım, yarım yamalak duydum. maaile dışarı çıkacaklardı. ablası saçlarını toplamak istedi. ayşe izin vermedi. ablası da "hassiktir" dedi ayşeye... ayşeden aynen cevabı almış. "hassiktir"
hatta, berenin dediğine göre, dışardayken kaykayını isteyen abisine " siktirgit kaykay benim" demiş. tabi selis biçimde değil ama beren öyle anlamış... küfür de etmeye başladı piçkurusu...
akvaryumlara gitmişler. ayşe büyük balıklardan tırsmış. eve gelince hemen "buu" yu açtırıp koltuğa uzandı. gene bu filme sardı son günlerde...
dışarı çıkarlarken uykusu vardı. bebek arabasının alınmasını istedi. uyuma işareti yapıyor. annesi almadı. otobüste 10 dakika uyumuş. dışarda tam tavuk döner yemiş..
aklam alışverişe çıktığımızda kendi için bıldırcın yumurtası aldı ilk kez.. bebek yumurta diyor. ayrıca gizlice bebek şampuanı da aldım. ayşeye çaktırmadık zira geçen aldığımız şampuanla oyuncak ördeklerini yıkadı. kendi için kullandıramadık. ben arka odada uzanmışken ablasıyla beraber geldiler ve ayşe "bir iki hüü demesiyle beni gıdıklamaya başladılar. meğer ablasına "baba gıdı gıdı" deyip o fişfiklemiş ablasını...
gece biberonu kaybolduğu için uyutamamışlar. ben uyuyordum. gürültüye uyandım. ayşeyi kucağıma aldım. anında uyudu. beraber yatak odasında uyuduk.
8 Ağustos 2014 Cuma
07 08 AĞUSTOS 2014 PERŞEMBE CUMA
Günlerimiz evde geçiyor. bir de geç yazınca yazacak şey gelmiyor akla...
bir kaç gündür ıshal.. tam ıshal de değil ama sıkıntı veriyor anlaşılan. bugün altına kaçırmış hatta. (ilk defa) ayhe muya diye birşey deyip durdu. ne olduğunu anlamadım. anlamadım diye kızdı. et humuta istedi. sucuk bitmişti. et bitti dedim. "et bitti a-ah" dedi. gene sucuk aldım. bir de çilekli süt... gece salonda uyudu. yatak odasına götürünce uyanıp salona geri döndürüyor kendini. bütün gece başında sivrisinek nöbeti tuttum. gene de kızımı yediler ama hepsini öldürdüm. kızımın kanını sinekte komadım. :)
ertesi gün gene sucuklu yumurta yedi başka da birşey yemedi bütün gün. akşam pazara gittiğimizde açlıktan çileklere daldı. salatalık yedi. gerçi ne zaman pazara gitsek tıka basa tıkınıyor tezgahlardan... kızımın şansına hala çilek var. gene aldık. bol bol yedi. evde parmağını yaralamış düşüp... parmağında yarabandıyla salonda inleyip duruyor. canı tatlı mı ne?
yatarken uyuyakaldı. gündüz uyumak yerine beni uyutmuştu. şimdi uyku çarptı. tam akşam yemeği saati... 1-2 saat uyuduktan sonra sivrisinek yüzünden uyandı. ( onu da geberttim.) abisi sevimli öcüler açtı bilgisayarda. ( birkaç gündür bu filmi seyrediyor ardarda) bir tabak ciğeri de yanına götürdüm. yemiş..
bir kaç gündür ıshal.. tam ıshal de değil ama sıkıntı veriyor anlaşılan. bugün altına kaçırmış hatta. (ilk defa) ayhe muya diye birşey deyip durdu. ne olduğunu anlamadım. anlamadım diye kızdı. et humuta istedi. sucuk bitmişti. et bitti dedim. "et bitti a-ah" dedi. gene sucuk aldım. bir de çilekli süt... gece salonda uyudu. yatak odasına götürünce uyanıp salona geri döndürüyor kendini. bütün gece başında sivrisinek nöbeti tuttum. gene de kızımı yediler ama hepsini öldürdüm. kızımın kanını sinekte komadım. :)
ertesi gün gene sucuklu yumurta yedi başka da birşey yemedi bütün gün. akşam pazara gittiğimizde açlıktan çileklere daldı. salatalık yedi. gerçi ne zaman pazara gitsek tıka basa tıkınıyor tezgahlardan... kızımın şansına hala çilek var. gene aldık. bol bol yedi. evde parmağını yaralamış düşüp... parmağında yarabandıyla salonda inleyip duruyor. canı tatlı mı ne?
yatarken uyuyakaldı. gündüz uyumak yerine beni uyutmuştu. şimdi uyku çarptı. tam akşam yemeği saati... 1-2 saat uyuduktan sonra sivrisinek yüzünden uyandı. ( onu da geberttim.) abisi sevimli öcüler açtı bilgisayarda. ( birkaç gündür bu filmi seyrediyor ardarda) bir tabak ciğeri de yanına götürdüm. yemiş..
6 Ağustos 2014 Çarşamba
06 AĞUSTOS 2014 ÇARŞAMBA
gece çok geç yatmasına rağmen erkenden uyandı. uzun zamandır yazmayı unuttuğum birşeyi bugün gözüme sokarak tekrar yapınca yazmak şart oldu. uzun zamandır düğüm atmayı beceriyor. bugün elbisesinin iplerini oyuncak evinin pencerelerine enikonu düğüm atarak bağlamış. en az 1 yıldır belki de daha fazla zamandır düğüm atıyordu zaten... sucuklu yumurta yedi 1 dilim ekmekle... söylediği bazı sözleri anlamadım diye kızıp küstü. artık aşağı myukarı her lafı söylüyor. anlamak çok olsa da... gerçi gene de eskiden olduğu gibi hareketlerle anlatım huyu da devam ediyor. sanırım anlayamayacağımızı düşündüğü veya uzun konuşmaları hareketlerle anlatmaya devam ediyor.
5 Ağustos 2014 Salı
03-04-05 AĞUSTOS 2014 PAZAR PAZARTESİ SALI
Günler boş geçince insanın içinden yazmak ta gelmiyor. ana bu akşam iyiydi. biraz önce annesi bulaşık makinasına ayşenin mutfak takımlarının da konduğunu söyledi. 10 dakika önce ise hepimizi ayağa kaldırdı. ablasına müzik açtırdı ve annesiyle beni, ablasıyla abisini el ele tutuşturup dand ettirdi. kendisi de aramızda dans etti. zaten budan kısa süre önce de abisi ve ablasıyla beraber dans etmişti.
video
günler evde geçiyor. pek kaydadeğer birşey yapmıyoruz. geçen hafta olan ve yazmayı atladığım önemli bir olay var. bildiğiniz gibi, ayakkabı ve terlikleri inadına ters giyer ve düü diye ısrar ederdi. geeçenlerde (bayramdı sanırım) gene ters giymişti. sertçe azarlayarak ve zorla düz giydirttim. çok içerledi. o günden beri ters olduğunu söylediğimizde düüü diye inat etmiyor. hemen düzeltiyor.
merdivenlerde zigzag çizerek bana engel oluşunu da yazmalıyım. ablası geldiğinde uyuyodu. uyanınca da hiç yüz vermedi ve tersledi. halbuki 1 haftadır görmüyor. neyseki biraz sonra araları düzeldi. koşarak sarılmaya bile başladı. gündüz tüm gün TV seyrederek geçmişti. artık kahvaltı ettirmekte zorlanıyoruz. öğlen uyutmakta da... sabah sucuklu yumurta öğledn sonra sucuk yedi. ne yemek istersin sorusuna et diye cevap veriyor. sucuk yani... akşam üzeri zor zahmet ayağımda salladım da uyudu.
bir önceki gün gene tüm gün evdeydik. kaydadeğer birşey yok. sadece ablasına bilet almak için setbaşına gittiğimizde bisikletle üstelik te tek elinde dondurma varken tek elle bariyer demirleri arasında hiç şaşırmadan slalom yapması anılmaya değer. direksiyon hakimiyeti çok iyi... sağı solu da iyice belledi. gene unutmaz inşallah. pazar gününü de evde geçirdik. sadece akşam üzeri annesiyle parka gitti. başka çocuklarla çok güzel oynamış. kendi oyuncaklarını da paylaşmış başkalarıyla..
gece dondurma yemeye gittik. zıplama zımbırtısında tepeye çıkmadı. akülü arabaya bindi ilk defa..
video
video
günler evde geçiyor. pek kaydadeğer birşey yapmıyoruz. geçen hafta olan ve yazmayı atladığım önemli bir olay var. bildiğiniz gibi, ayakkabı ve terlikleri inadına ters giyer ve düü diye ısrar ederdi. geeçenlerde (bayramdı sanırım) gene ters giymişti. sertçe azarlayarak ve zorla düz giydirttim. çok içerledi. o günden beri ters olduğunu söylediğimizde düüü diye inat etmiyor. hemen düzeltiyor.
merdivenlerde zigzag çizerek bana engel oluşunu da yazmalıyım. ablası geldiğinde uyuyodu. uyanınca da hiç yüz vermedi ve tersledi. halbuki 1 haftadır görmüyor. neyseki biraz sonra araları düzeldi. koşarak sarılmaya bile başladı. gündüz tüm gün TV seyrederek geçmişti. artık kahvaltı ettirmekte zorlanıyoruz. öğlen uyutmakta da... sabah sucuklu yumurta öğledn sonra sucuk yedi. ne yemek istersin sorusuna et diye cevap veriyor. sucuk yani... akşam üzeri zor zahmet ayağımda salladım da uyudu.
bir önceki gün gene tüm gün evdeydik. kaydadeğer birşey yok. sadece ablasına bilet almak için setbaşına gittiğimizde bisikletle üstelik te tek elinde dondurma varken tek elle bariyer demirleri arasında hiç şaşırmadan slalom yapması anılmaya değer. direksiyon hakimiyeti çok iyi... sağı solu da iyice belledi. gene unutmaz inşallah. pazar gününü de evde geçirdik. sadece akşam üzeri annesiyle parka gitti. başka çocuklarla çok güzel oynamış. kendi oyuncaklarını da paylaşmış başkalarıyla..
gece dondurma yemeye gittik. zıplama zımbırtısında tepeye çıkmadı. akülü arabaya bindi ilk defa..
video
2 Ağustos 2014 Cumartesi
01-02 AĞUSTOS 2014 CUMA CUMARTESİ
bu iki günle ilgili yazılabilecek ilk şey dengesiz ve dalgalı ruh halidir. cuma günü tüm gün evdeydik. oyuncaklarıyla oynadı bütün gün... oyuncak hayvanları önce hapşırtıyor. sonra şurup içirip yatırıyor. üstünü örtüyor. ardından iyi deyip ayağa kaldırıyor. sırayla zebra, zürafa ve kaplumbağa tedavi oldular. gece gemliğe düğüne gittik. giderken bir buğuz, bir huysuzluk, ağlama sızlama.. yolda tepine tepine yürüme... otobüste neşesi yerine geldi. mahsuscuktan bayılıyor. bir neşe, bir kahkaha... muzip bir yüz ifadesi... gündüzki huysuz çocuk bu mu? çok şakacı olacak... düğünde müzik başlayınca gene balemsi hareketler.. bizimde ellerimizden tutup birbirimizle elele tutuşturup dansettirmeye çalıştı. dönüş yolunda otobüste tüm neşesi yerindeydi. metroda çişi geldi. tuttu çocuk... aferin...
ertesi gün sabah gene huysuz.. hatta aldığım çilekli milkshake i bile içmedi. o kadar yani.. akşam üzeri metro markete gittik. ama gündüz uyumadığı için müthiş uykusu var. acayip te huysuz bu yüzden... ama sokağa çıkmak ta istiyor. gitti, balkondaki bebek arabasını gösterdi. vay piçkurusu... hakkaten de bebek arabasında uyudu. markette uyandı. gene huysuz gene tepiniyor. sonra gene neşesi yerine geldi. eve dönerken yağmura yakalandık. evde banyoda bana kızdı. neden bilmeme. bütün gece bana kötü kötü baktı.
ertesi gün sabah gene huysuz.. hatta aldığım çilekli milkshake i bile içmedi. o kadar yani.. akşam üzeri metro markete gittik. ama gündüz uyumadığı için müthiş uykusu var. acayip te huysuz bu yüzden... ama sokağa çıkmak ta istiyor. gitti, balkondaki bebek arabasını gösterdi. vay piçkurusu... hakkaten de bebek arabasında uyudu. markette uyandı. gene huysuz gene tepiniyor. sonra gene neşesi yerine geldi. eve dönerken yağmura yakalandık. evde banyoda bana kızdı. neden bilmeme. bütün gece bana kötü kötü baktı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
22 EKİM 2017 PAZAR
sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...
-
Bugün bir sürü şey oldu. (Gene) gecikerek yazdığım için birçok şeyi yazamayacağım. bütün gün evdeydik. geceki kulak ağrısından eser yok....
-
sabah kar yağıyordu. ayşeyi uyandırmaya gittim. uyansın diye uğraştım ama uyanmadı. camdan dışarı bakarsa çok sevineceği bir sürpriz olduğun...