Kısır günler... pek olup biten yok. ama salırtesi günü ayşeyi abisinin okuluna götürdüm. teneffüste abisi sınıfa soktu. kısa sürede sınıfın maskotu oldı çıktı. sonra babannesine götürdüm.
efralar geldiğinde aldığımız oyun hamuru en büyük eğlencesi... hamurdan yemek dondurma falan yapıp bizlere de ikram ediyor.
bir de son günlerde sürekli oynadığı bir oyun var. okula gitmecelik... çantasını kitaplarını hazırlıyor. koltuğa oturuyor servisete oturduğuı gibi... ben servise bindim. okula gidiyorum diyor. okula gitme konusunda çok ama çok hevesli...
Aklıma gelmişken geçen gün kendisine doktor hanım olarak hitap edilmesini istemişti...
akşam annesiyle biz eve geç gelecektik. geç saate kadar abisiyle çok güzel idare etmiş. aferin çocuklara...
30 Nisan 2015 Perşembe
28 Nisan 2015 Salı
27 NİSAN 2015 PAZARTESİ
sabah burhaniyeye gidecektim. beraber gideceğimiz müvekkil kendi kızını da götürecekmiş. ben de ayşeyi götürmeye karar verdim. yolda 5 yaşında tuğbayla başta soğuk dursalar da sonra kaynaştılar. tabii 3 saat yolculukta canları sıkıldı. arabanın arkasında bol bol abur cubur yediler. dniz kıyısında kızım ayaklarını suya soktu. gemi yaptık ama dalgaları aşıp yüzdüremedik. sonra biz adliyeye giderken çocukları teyzeye bıraktık. evin bahçesinde bir sürü kedi var. evde de zilli adında bir kedi var. çocuklar epey eğlendiler orda. dönüş yolunda uyuyup kaldılar.
24-25-26 NİSAN 2015 CUMA CUMARTESİ PAZAR
Efralı günler... yaklaşık 20 saat kadar araları çok iyiydi. sonra gene kıyamet kopmaya başladı. problem genelde ayşeden kaynaklanıyor. çocuklarla geçinemiyor. hiçbisiyle.. onlarla oynamıyor.
Sosyal uyumsuzluğu büyük dert... bunu halletmemiz lazım. cuma gecesi kadirler de geldi. hüma ve umayla birlikte.. bizimki çocuklar oyun kurup oynadığında onlara katılmıyor. oynamıyor. en sonunda kızıp azarladım. oynamasını emrettim. benim zorumla oynamaya başladı. bir ara oynamamak için yatakta uyuyor numarası bile yapmış, aklı sıra hem çocuklarla oynamayacak hem de ben kızmayacam. en sonunda söz verdirdim, bakalım sonuç ne olacak. cumartesi sabahın köründe bütün çocuklar uyandı. hatta ayşe yatakta yatarken hüma ona masal kitabı bil okudu. önce atlı spor klübüne gittik at binsin çocuklar diye.. ancak öğlen tatili olduğu için olmadı. botanik parka gittik ardından.. herkes bisiklet bindi. ayşe de dayısının kullandığı sepetli bisikletle dolaştı. sonra pikniğe gittik. ayşe yaktığımız ateşin üzerinden atlamadı. ben atlatmak istedim. istemedi. bir punduna getirip atlattım ateşin üzerinden... kıyameti kopardı. acıdığını iddia edip durdu. benle didişiyor. kabullenmiyor birşey olmadığını... iddiasındaki ısrarı hem tekdir edilesi hem de can sıkıcı... yanlışını bile sonuna kadar savunuyor. ben de efranın elinden tutup onu ateşin üzerinden atlattım. o an ayşenin suratını görmek lazımdı. karardı resmen... öyle kötü baktı ki... uçurtma uçurma denemelerimizin birinde uçurtmayı ayşeye de verdim. biraz uçurdu.
pazar günü, dayısının aldığı ve en baştan beri efrayla sorun kaynağı olan pepee yapbozu gene sorun oldu. ayşe, efra pepee yapbozuyla oynamak istiyor diye acayip derecede arıza çıkardı. benzeri efranın da var. ayşe delicesine kendininkini efraya oynatmak istemiyor. misafirler gittikten sonra, annesine " valla ödüm boktu. oyuncağımı götürcek diye" demiş. bana da söyledi. ödüm patladı diye... meğer efra oyuncağı sahiplenip götürecek diye kıyamet koparmış.
Sosyal uyumsuzluğu büyük dert... bunu halletmemiz lazım. cuma gecesi kadirler de geldi. hüma ve umayla birlikte.. bizimki çocuklar oyun kurup oynadığında onlara katılmıyor. oynamıyor. en sonunda kızıp azarladım. oynamasını emrettim. benim zorumla oynamaya başladı. bir ara oynamamak için yatakta uyuyor numarası bile yapmış, aklı sıra hem çocuklarla oynamayacak hem de ben kızmayacam. en sonunda söz verdirdim, bakalım sonuç ne olacak. cumartesi sabahın köründe bütün çocuklar uyandı. hatta ayşe yatakta yatarken hüma ona masal kitabı bil okudu. önce atlı spor klübüne gittik at binsin çocuklar diye.. ancak öğlen tatili olduğu için olmadı. botanik parka gittik ardından.. herkes bisiklet bindi. ayşe de dayısının kullandığı sepetli bisikletle dolaştı. sonra pikniğe gittik. ayşe yaktığımız ateşin üzerinden atlamadı. ben atlatmak istedim. istemedi. bir punduna getirip atlattım ateşin üzerinden... kıyameti kopardı. acıdığını iddia edip durdu. benle didişiyor. kabullenmiyor birşey olmadığını... iddiasındaki ısrarı hem tekdir edilesi hem de can sıkıcı... yanlışını bile sonuna kadar savunuyor. ben de efranın elinden tutup onu ateşin üzerinden atlattım. o an ayşenin suratını görmek lazımdı. karardı resmen... öyle kötü baktı ki... uçurtma uçurma denemelerimizin birinde uçurtmayı ayşeye de verdim. biraz uçurdu.
pazar günü, dayısının aldığı ve en baştan beri efrayla sorun kaynağı olan pepee yapbozu gene sorun oldu. ayşe, efra pepee yapbozuyla oynamak istiyor diye acayip derecede arıza çıkardı. benzeri efranın da var. ayşe delicesine kendininkini efraya oynatmak istemiyor. misafirler gittikten sonra, annesine " valla ödüm boktu. oyuncağımı götürcek diye" demiş. bana da söyledi. ödüm patladı diye... meğer efra oyuncağı sahiplenip götürecek diye kıyamet koparmış.
23 Nisan 2015 Perşembe
23 NİSAN 2015 PERŞEMBE
Sabah uyanınca klasik süt-yumurcak-uyu üçlemesinin ardından kahvaltı teklif ettiğimde istemedi. sonradan şokellalı ekmek istedi. annesi bugün hepimizi sırayla haşladı. ayşeyi de ağlattı. öğlen efralar gelecekti. onları karşılamaya anne hariç maaile gittik. misafirlerimizi beklerken çocuklara dondurma aldım. sonra misafirlerimizi alıp eve döndük. ayşeyle efranın arası (her zamanki gibi) çok iyi...
22 Nisan 2015 Çarşamba
22 NİSAN 2015 SALIRTESİ
klasik yumurcak-süt-uyu üçlüsüyle güne başlangıcın ardından, sabah dedesine bırakırken pek mahsun mahsun baktı. akşam annesiyle birlikte alışveriş edip eve geldiğimizde A101den alışveriş ettiğimizi görünce kıyameti kopardı. laptopun yanına koşup "bunu,bunu" deyip ağlıyor. hemen anladım. bir zamanlar A101de oyuncak laptop vardı. onu çok istemişti. "senin evde var" deyip almamıştım. ara ara onu istedi durdu. en son olarak bana pembe laptopunun bozulduğundan bahsetmişti. A101e gidip te laptop almadan geldiğimizi görünce bağırıp çığlık atarak ağlamaya başladı. giydirip markete götürdüm. arada laptopun olmadığını, bittiğini gördü de sakinleşti. kasiyete tembihledik yenisi gelince bize haber vermesini... tabii ayşeye aldığımız bir sürü abur cuburun parasını öderken... şu an ablası ve abisiyle arka odada... (ablası gelmiş gündüz) bu gece salona geleceğini hiç sanmam.
akşam üzeri ağlayarak geldi. ablası kızmış. ben de "abla çok fena" dedim. ablasına kıyamadı. "hayır değil. ablalar kızar" deyip ablasını savundu. velede bak... hem zırıl zırıl ağlıyor, hem de laf ettirmiyor. yemekten önce salatalık yemeye dadandı. hok güzel deyip dünyanın salatalığını bitirdi.
akşam yemekten sonra kağıtları katlayarak kağıt uçak yaptı. inatla kendi bildiği gibi kısa kanatlı uçak yapıyor. doğrusunu gösteriyoruz. hayıy... bu doğru deyip bildiğini okuyor. aslında kendi kendine bize bakarak kağıt katlamayı öğrendi ama son aşamadaki katlamayı inatla yapmıyor. doğrusunun öyle olduğunu söylüyor. sonradan son katlamayı yapmaya başladı ama bu sefer de kok yukardan katlıyor. bu akşam abisinin yaptığı uçak çok güzel uçunca, kendi uçmayan uçağını havaya atıp hok güzel uçuyor dedi. sonra da oturup yeni bi kağıt katlamaya başladı. frizbiye benzeyen birşey yaptı ve havaya fırlatıp "daire uçan" dedi. bi yaşımıza daha girdik. neler de biliyor.
akşam üzeri ağlayarak geldi. ablası kızmış. ben de "abla çok fena" dedim. ablasına kıyamadı. "hayır değil. ablalar kızar" deyip ablasını savundu. velede bak... hem zırıl zırıl ağlıyor, hem de laf ettirmiyor. yemekten önce salatalık yemeye dadandı. hok güzel deyip dünyanın salatalığını bitirdi.
akşam yemekten sonra kağıtları katlayarak kağıt uçak yaptı. inatla kendi bildiği gibi kısa kanatlı uçak yapıyor. doğrusunu gösteriyoruz. hayıy... bu doğru deyip bildiğini okuyor. aslında kendi kendine bize bakarak kağıt katlamayı öğrendi ama son aşamadaki katlamayı inatla yapmıyor. doğrusunun öyle olduğunu söylüyor. sonradan son katlamayı yapmaya başladı ama bu sefer de kok yukardan katlıyor. bu akşam abisinin yaptığı uçak çok güzel uçunca, kendi uçmayan uçağını havaya atıp hok güzel uçuyor dedi. sonra da oturup yeni bi kağıt katlamaya başladı. frizbiye benzeyen birşey yaptı ve havaya fırlatıp "daire uçan" dedi. bi yaşımıza daha girdik. neler de biliyor.
21 NİSAN 2015 SALI
Bugün ayşe kızımı büroya götürdüm. babannesine gitmek yeime benle işe geldiğin pek sevindi. zaten ne zamandır "ben senle işe git" deyip duruyordu. ama ne var ki, 1-2 saat sonra canı sıkıldı ve babannesine gitmek istedi. öğlen annesiyle zafer plazada buluştuk ve yemek yedik. ayşe mc donalds çocuk menüsü yedi. oyuncağını da aldı. sonra bannesine bıraktım. o kadar uykusu gelmişti ki, tramvayda oturduğu yerde uyuyup kaldı. kucağımda uyur halde babannesine teslim ettim.
19-20 NİSAN 2015 PAZAR PAZARTESİ
pazar günü nerdeyse hiçbirşey yapmadık. evde pinekledik. ayşe de evin içinde oynayıp durdu. bebeklerine kendi elbiselerini giydirip onlara annelik ediyor. onları besliyor. yatırıp uyutuyor. altlarını bağlıyor falan.. konsolu dağıtıp kaldırınca karagöz perdeleri ortaya çıktı. ayşe pek sevindi. onlarla oynadı. pazartesi günü de erkenden kalkıp birkaç haftadır adet edindiği gibi, "yumurcak-süt-yatmak" yapmak istedi ama maalesef aniden işimle ilgili bi yanlış alarm verilince apar topar babanneye götürdüm. arabayla giderken arabayı (gene) ayşe kullandı. bir de birkaç zamandır yeni bir huy edindi. "meme" deyip annesinin boynunu emmeye başladı.
20 Nisan 2015 Pazartesi
18 NİSAN 2015 CUMARTESİ
Bugün de bir sürü şey oldu. ama hiçbirini yazmayacam. Şu videolar yeterli...
17 NİSAN 205 CUMA
sabah erkenden İstanbula gidip gece geç döndüğümden ayşe ile ilgili bende hiçbirşey yok bugün için...
16 Nisan 2015 Perşembe
16 NİSAN 2015 PERŞEMBE
sabah hem geç hem de ağlayarak uyandı. 10-15 dakika boyunca birşeyler söyleyip ağladı. anlamadım. sonra süt isteyip yattı. ardından babanneye götürdüm. dedesine bırakıp babannesiyle mahkemeye gittik. öğlen eve uğradığımda baba geldi diye koşarak kapıyı açtı. biraz orada kaldım. babannesi ayşeye çilek almış. ayşe pek yemiyor. çok ta güzel halbuki... öğleden sonra gezmeye gitmişler. akşam babannesi merdivenlerin başında bıraktı. koşa koşa yukarı çıktı. ben balkonda çilekleri sularken hemen elimden sürahiyi elimden alıp o döktü suyu... bunu hep yapıyor.
15 Nisan 2015 Çarşamba
15 NİSAN 2015 ÇARŞAMBA
birkaç gündür yumurcak tv istiyor sürekli... eskiden sadece minika isterdi. şimdi de moda olma sırası yumurcakta... Tv seyrederken, "ama arabalar konukmaz" falan diyor. bu sabah ta "hayvanlar konukmaz" dedi. ben de daha önceden filmlerde mahsuscuktan konuştuklarını falan anlatmıştım. bugün, "hayvanlar konuşmaz ama bu bir film" deyiverdi. artık filmi ve gerçeği ayırtedebiliyor galiba...
bugün ısrarla bana minili çantasını arattırdı ve buldurdu. okula gidecekmiş. okula gitme işinde epey ısrarcı.. bütün oyunları okula gitmek üzerine... istanbuldan dönerken bile yolda gördüğü bütün binaların okul olduğunu iddia etmişti. okula göndermemiz şart...
sabah doğru dürüst kahvaltı etmediğinden dışarı çıktığımızda kayhanda cantık ısmarladım. yarısını yedi. sonra parka uğradık. parkta tırmanma konusundaki yetersizliğini gidermek için tırmanmayı öğrttim biraz... (daha önce düştüğü) salıncağa ilk başta binmek istemedi ama sonra yavaş sallanma sözüyle bindi. çok tedirgindi ama kazasız belasız atlattık. eve döndük. uyuyacaktı güya ama uyumadı. gece abisinden buyurarak birşeyler istediği için maraza çıktı. annesi lütfen demesini öğretti.
bugün ısrarla bana minili çantasını arattırdı ve buldurdu. okula gidecekmiş. okula gitme işinde epey ısrarcı.. bütün oyunları okula gitmek üzerine... istanbuldan dönerken bile yolda gördüğü bütün binaların okul olduğunu iddia etmişti. okula göndermemiz şart...
sabah doğru dürüst kahvaltı etmediğinden dışarı çıktığımızda kayhanda cantık ısmarladım. yarısını yedi. sonra parka uğradık. parkta tırmanma konusundaki yetersizliğini gidermek için tırmanmayı öğrttim biraz... (daha önce düştüğü) salıncağa ilk başta binmek istemedi ama sonra yavaş sallanma sözüyle bindi. çok tedirgindi ama kazasız belasız atlattık. eve döndük. uyuyacaktı güya ama uyumadı. gece abisinden buyurarak birşeyler istediği için maraza çıktı. annesi lütfen demesini öğretti.
14 NİSAN 2015 SALI
sabah babannesine götürdüm ama evde yoklar. benim de duruşmalarım var. annesine götürdüm. mahkemeye geç kaldığım için yol boyunca öfkelenip, bağırıp çağırdım. aslında bu durum ayşeyi kötü etkiliyor herhalde... benim yüzümden o da öfkesi burnunda biri olmaz inşallah... öğlen ayşeyi almaya gittiğimde, halil amcasıyla tophane sırtlarında annesine çiçek topluyordu. beni de öğretmen geldi diye karşıladı. bana öğretmen demiş bütün gün... birlikte ofise gittik. ben müvekkilerimle görüşürken ayşe uyudu kaldı. biraz uyanmasını bekledim ama uyanmayınca kucaklayıp götürdüm. yolda uyandı. eve geldik. çorba istedi. şu sıralar sürekli tokum, falan deyip duruyor.
gerçi, yazmayı unutmuştum. geçenlerde de "karnım gurul gurul" demişti.
gerçi, yazmayı unutmuştum. geçenlerde de "karnım gurul gurul" demişti.
13 NİSAN 2015 PAZATESİ
Bugün yeni koltuklarımız geleceği için evde kaldım. tabii, ayşe de benle beraber evde kaldı. bütün gün evde bebkleriyle oyun oynadı. onlara kendi elbiselerini giydirdi. akşam abisiyle ben, eski koltukları dışarı çıkarırken o da bize yardım etmek istedi. olmaz, dedik. yapamazsın, ufaksın dedik ama ayşeye söz geçirmek ne mümkün... koltukların kocaman yastığını kucaklayıp indirmeye yeltendi. daha 1 kat inmeden, ayağı kaydı, taşıyamadı da vazgeçti... ama gene de ufak yastıkları kendisinin taşımak istediğini söyleyip duruyor.
13 Nisan 2015 Pazartesi
10-11-12 NİSAN 2015 CUMA CUMATESİ PAZAR
haftasonunu istanbulda geçirdik. düğün vardı. cuma günü kızımla evdeydik. öğlen annesi geldi. abisi de geldikten sonra istanbula yola çıktık. gece annesiyle kına gecesindeydi. eline kına sürdürmemiş. ertesi gün, gezmeye çıktık. tam da uyuma saatinde... uyarken kucakladık ve neredeyse hep kucağımızdaydı. teknede martılara simit attık ama martılar gelmedi. boğaz kıyısında turladık biraz. gece dayımlara dönerken gene uyudu. eve kadar uyanmadı. sabah "çok güzel bi rüya gördüm, anne" diyerek uyandı. annesi ne rüyası gördüğünü sorunca "ama şimdi bitti" demiş. gündüz nikaha gittik. kızım fiyakalı elbiselerini giydi. nikah salonunda yanındaki koltuğa seher oturunca yer değiştirdi. nedense yaşıtı çocuklarla oynamıyor. bu problem... düğün evinde de diğer çocuklar saklambaç oynarken bizimki katılmamıştı. bunla ilgilenmemiz gerekecek. akşam bursaya dönerken berili ( o da adapazarından gelmişti.) ve arkadaşı demeti sakaryaya götürdük. yol boyunca arka koltukta demete şımardı. adeta kudurdu. kahkahalar ve çığlıklar atıp durdu. demete "medet" diyor. yolun kalanında uyudu ve sabaha kadar uyanmadı.
sonradan aklıma geldi. beyzanın devasa bir peluş köpeği vardı. onu pek sevdi. hatta onu da yanında bursaya götürmek istedi. olmaz dedik. mutlaka istiyor. aynından alacam falan dedim. onu istiyormuş. beyza üzülür dedik. umurunda değil... almadık tabii... yengem başka bebek hediye etti. ayşe bu sefer de ablasının yanındaki yomuşu yanında getirdi. ben onun annesiyim diyor. son zamanlarda bebeklere kendi elbiseleri giydirip onlarla oyun kuruyor. şu anda da yomuş ayşenin hırkasını giymiş, yatıyor. üzerini de örtmüş. uyutuyor ayağında sallayıp...
bir de ayşenin 5 yaşında olma mevzusu var. 4 yaşında olduğunu kabul etmiyor. ama artık 5 oldum diyor. onun meşher lafıyla... "hayıy" beş...
Hiç unutulmayacak şey şimdi aklıma geldi. pazar sabahı beni inek yaptı. sonra benden süt sağdı. göbeğimin oradan sağma hareketi yapıyor. ineklerin memeleri burda olur diyor. sonra o sütü bana ve kendine ikram etti. beraber içtik. süt sağdığı kap ta bakır bir bakraç.. ufak ve süs ama alet doğru...
sonradan aklıma geldi. beyzanın devasa bir peluş köpeği vardı. onu pek sevdi. hatta onu da yanında bursaya götürmek istedi. olmaz dedik. mutlaka istiyor. aynından alacam falan dedim. onu istiyormuş. beyza üzülür dedik. umurunda değil... almadık tabii... yengem başka bebek hediye etti. ayşe bu sefer de ablasının yanındaki yomuşu yanında getirdi. ben onun annesiyim diyor. son zamanlarda bebeklere kendi elbiseleri giydirip onlarla oyun kuruyor. şu anda da yomuş ayşenin hırkasını giymiş, yatıyor. üzerini de örtmüş. uyutuyor ayağında sallayıp...
bir de ayşenin 5 yaşında olma mevzusu var. 4 yaşında olduğunu kabul etmiyor. ama artık 5 oldum diyor. onun meşher lafıyla... "hayıy" beş...
Hiç unutulmayacak şey şimdi aklıma geldi. pazar sabahı beni inek yaptı. sonra benden süt sağdı. göbeğimin oradan sağma hareketi yapıyor. ineklerin memeleri burda olur diyor. sonra o sütü bana ve kendine ikram etti. beraber içtik. süt sağdığı kap ta bakır bir bakraç.. ufak ve süs ama alet doğru...
10 Nisan 2015 Cuma
07-08-09 NİSAN 2015 SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE
Salı günü benle işe gelmek istedi ama işlerim çok yoğun olduğu için babannesine bıraktım. arabayla gittik. kucağımda arabanın direksiyonunu ayşeye bıraktım. bayağı bayağı kullanıyor.
ertesi gün gene arabayla götürdüm. yola çıkmadan arabayı kullanmak istediğini söyledi. çarşamba gecesi ishal oldu. cuma gününü öğlene kadar annesiyle, öğleden sonra benimle evde geçirdi.
bu günleri zamanında yazmadığım için hayal meyal hatırlıyorum. aklımda kalanlar:
annesine kızıp bağırmayacağım sözümü tutamadım. üstüne bir de ayşeye sözümü tutmayacam, annene bağıracam dedim sinirle... ayşe öyle bir üzülüp ağlamaya başladı ki... birkaç seferdir huy edindiği gibi ağlarken çığlık atıyor. (galiba, sevimli öcülerdeki buu gibi)
ertesi gün gene arabayla götürdüm. yola çıkmadan arabayı kullanmak istediğini söyledi. çarşamba gecesi ishal oldu. cuma gününü öğlene kadar annesiyle, öğleden sonra benimle evde geçirdi.
bu günleri zamanında yazmadığım için hayal meyal hatırlıyorum. aklımda kalanlar:
annesine kızıp bağırmayacağım sözümü tutamadım. üstüne bir de ayşeye sözümü tutmayacam, annene bağıracam dedim sinirle... ayşe öyle bir üzülüp ağlamaya başladı ki... birkaç seferdir huy edindiği gibi ağlarken çığlık atıyor. (galiba, sevimli öcülerdeki buu gibi)
6 Nisan 2015 Pazartesi
04-05-06 NİSAN 2015 CUMARTESİ-PAZAR-PAZARTESİ
Birikmişleri yazayım. önce bu gündn başlayayım. "Bağbi gatte" unutulmaz. barbi gazetesi demek. geçen gün aldığım barbi dergisini ararken söyledi. barbi gastesi nerde?
kafasına kumaş bir torba poşet geçirmiş. o, onun "at bapka"sıymış. at şapkası yani... hemen at oldum. sırtıma bindi. geçen gün de sepeti kafasına geçirip süvari olmuştu. bir de yastık savaşı var. geçen gün yastık savaşı günüymüş. biz de ayşeyle yastık savaşı ettik. ayşe bu akşam da yastığı alıp karşıma geçti ve yastık savaşı dedi.
gündüz ayşeyi babannesine bıraktıktan sonra işimi hemen halldip hemen geleceğimi söyledim. öğlen geri döndüm. babannesini hastaneye götürdüm. ayşe de yanımızda... hastanede şımardı durdu. tepemden inmedi. sıra bize gelmedi diye mızmızlandı. hastanede tekerlekli sandalyede bir ayağı olmayan bi kadın farketti. bana dönüp "ayak kırılmış" dedi. babannesinin evinme döndüğümüzde bana "beni burda yalnız bırakma" dedi. babannen var dedim. ayşeyi orda bıraktım. akşam abisi getirdi. yağmurdan sırılsıklam olmuşlar. ayşe ıslandım diye zırlıyor. hemen üstünü değiştirdim.
pazar günü hemen hemen hiçbir şey olmadı. hava soğuktu. evdn çıkmadık. ayşe uyumak için yatıp uyuyamayıp "uyku bitti" diye ayaklanıyor bir kaç seferdir. pazar günü ise güneş çıkınca götürecem diye söz verdiğim parka götürdüm. zaten ayşe de camdan bakıp güneş var diye söylüyor. güneş var ama eşşekdonduran güneşi. dışarısı buz gibi... gene de parka gittik. kumda oynadı geçen gün aldığım kepçeyle.. cumartesi günü annesiyle gezmeye gitti.
birkaç gündür salonda uymayı alışkanlık haline getirdi. elinde yastığıyla geliyor ve "ben salonda uyu" diyor. ama gecenin bir yarısında yatak odasına gelip bizim yatağa yatıyor.
kafasına kumaş bir torba poşet geçirmiş. o, onun "at bapka"sıymış. at şapkası yani... hemen at oldum. sırtıma bindi. geçen gün de sepeti kafasına geçirip süvari olmuştu. bir de yastık savaşı var. geçen gün yastık savaşı günüymüş. biz de ayşeyle yastık savaşı ettik. ayşe bu akşam da yastığı alıp karşıma geçti ve yastık savaşı dedi.
gündüz ayşeyi babannesine bıraktıktan sonra işimi hemen halldip hemen geleceğimi söyledim. öğlen geri döndüm. babannesini hastaneye götürdüm. ayşe de yanımızda... hastanede şımardı durdu. tepemden inmedi. sıra bize gelmedi diye mızmızlandı. hastanede tekerlekli sandalyede bir ayağı olmayan bi kadın farketti. bana dönüp "ayak kırılmış" dedi. babannesinin evinme döndüğümüzde bana "beni burda yalnız bırakma" dedi. babannen var dedim. ayşeyi orda bıraktım. akşam abisi getirdi. yağmurdan sırılsıklam olmuşlar. ayşe ıslandım diye zırlıyor. hemen üstünü değiştirdim.
pazar günü hemen hemen hiçbir şey olmadı. hava soğuktu. evdn çıkmadık. ayşe uyumak için yatıp uyuyamayıp "uyku bitti" diye ayaklanıyor bir kaç seferdir. pazar günü ise güneş çıkınca götürecem diye söz verdiğim parka götürdüm. zaten ayşe de camdan bakıp güneş var diye söylüyor. güneş var ama eşşekdonduran güneşi. dışarısı buz gibi... gene de parka gittik. kumda oynadı geçen gün aldığım kepçeyle.. cumartesi günü annesiyle gezmeye gitti.
birkaç gündür salonda uymayı alışkanlık haline getirdi. elinde yastığıyla geliyor ve "ben salonda uyu" diyor. ama gecenin bir yarısında yatak odasına gelip bizim yatağa yatıyor.
3 Nisan 2015 Cuma
03 NİSAN 2015 CUMA
Sabah annem hastaneye gidecekmiş, ayşe benle kaldı. bütün gün doktorculuk oynadık. ben sürekli hasta oldum. şöför-şokella-f klavye-turuncu atet-sözümü tutmadım.
ayşe ambulans şöförü oluyor. beni alıyor. hastaneye götürüyor. tedavi ediyor. acıkınca şokella yemek istedi ama kendi sürmek istedi. sürdü ve yedi. öğleden sonra annesinin yanına gittik. ordaki bilgisayarda isimlerimizi yazdı ama F kalvyede bocaladı ve şaşırdı. ayşeye oyuncakçıdan kepçe aldık. içeri girer girmez, kepçe dedi. anlamadım. hemen yere eğilip kepçe hareketi yaptı. erkek fatma... kız oyuncağı yerine iş makinası istiyor.
not aldığım diğer 2 olayı hatırlamıyorum.
günler sonra "turuncu atet" olayını hatırladım. turuncu ateş demek... hangi vesileyle olduğunu hatırlamıyorum ama bize bu lafı söyledi biz ne anlama geldiğini anlamayınca da hareketlerle bize ateşi anlatmaya başladı. sessiz sinema... becerdi de... elleriyle yerden yükselen dalgalı birşeyler tarif etti. anladık valla...
ayşe ambulans şöförü oluyor. beni alıyor. hastaneye götürüyor. tedavi ediyor. acıkınca şokella yemek istedi ama kendi sürmek istedi. sürdü ve yedi. öğleden sonra annesinin yanına gittik. ordaki bilgisayarda isimlerimizi yazdı ama F kalvyede bocaladı ve şaşırdı. ayşeye oyuncakçıdan kepçe aldık. içeri girer girmez, kepçe dedi. anlamadım. hemen yere eğilip kepçe hareketi yaptı. erkek fatma... kız oyuncağı yerine iş makinası istiyor.
not aldığım diğer 2 olayı hatırlamıyorum.
günler sonra "turuncu atet" olayını hatırladım. turuncu ateş demek... hangi vesileyle olduğunu hatırlamıyorum ama bize bu lafı söyledi biz ne anlama geldiğini anlamayınca da hareketlerle bize ateşi anlatmaya başladı. sessiz sinema... becerdi de... elleriyle yerden yükselen dalgalı birşeyler tarif etti. anladık valla...
2 Nisan 2015 Perşembe
02 NİSAN 2015 PERŞEMBE
Bugün babanneye gitmedik. bütün günü evde geçirdik. sabah peynirli yumurta yaptım. yarısını yedi. günü evde oyun oynayarak geçirdi. bazen ben de oyununa katıldım. ona oyun olsun diye saldırdığımda önce kaçıyor ama sonra köşeye sıkışınca saldırıyor. gündüz tam 3 tane film açtırıp seyretti. önce şrekle başladık. oyuncak hikayesi ve simpsonlarla devam ettik. öğlen çorba yaptım. bebek oldu gene... yattığı yerde yedirdim. bir ara bana tembihte bulundu. kesinlikle dediğine uyacam. bana dedi ki; "baba, anneme bağırma"
bu sözümü tutacam. aslında son dönemlerde nispeten aramız düzelmiş olmasına rağmen ara ara gene bağırışıyoruz.
akşam üzeri söz verdiğim doktor oyun takımını aldım. önce annesini tedavi etti sonra da beni... ama akşam yemeği yemedi. hem de et olmasına rağmen. dondurma almıştım onu yedi. sonra da benim dondurmamı yedi. ilerleyen saatlerde uykum geldi deyip yattı. gündüz uyumadığı için hemen uykuya daldı.
sonradan hatırladım. meydancıktaki tramvay hangarına isim takmış. "tren evi"
bir de kafasına küçük sepet geçirdi. süvari olmuş. ben de at oldum mecburen..
bu sözümü tutacam. aslında son dönemlerde nispeten aramız düzelmiş olmasına rağmen ara ara gene bağırışıyoruz.
akşam üzeri söz verdiğim doktor oyun takımını aldım. önce annesini tedavi etti sonra da beni... ama akşam yemeği yemedi. hem de et olmasına rağmen. dondurma almıştım onu yedi. sonra da benim dondurmamı yedi. ilerleyen saatlerde uykum geldi deyip yattı. gündüz uyumadığı için hemen uykuya daldı.
sonradan hatırladım. meydancıktaki tramvay hangarına isim takmış. "tren evi"
bir de kafasına küçük sepet geçirdi. süvari olmuş. ben de at oldum mecburen..
01 NİSAN 2015 ÇARŞAMBA
Sabah uyanır uyanmaz elindeki masal kitaplarını gösterip anne okumadı diye şikayet etti ve bana okutmaya başladı. birini okudum. hemen ikincisini okutmaya çalıştı. sadece 1 tane dedim. diğerini akşam okurum dedim. hı-hı dedi. babanneye götürdüm. gene zili çalıp saklandı. akşam abisi getirdi. gece gene masal okudum.
1 Nisan 2015 Çarşamba
31 MART 2015 SALI
Bugün "büyük kesinti" günü ve ayşenin gün boyunca çok canı sıkılmış babannesinde... Elektrik olmayınca TV de yok tabii. Su doldurmaya gitmişler korusuya.. orda biraz oyalanmış.
aslında sabah epey eğlenceli başladı. hızllıca gidip kapının zilini çalıp duvara saklanmış. bana da parmağıyla "sus" işareti yapıyor. babannesinden saklanıyor. akşam ben almaya gittim. çıkmadan plav yedi epeyce... evde mum ışığında oyuruyoruz. mumları bebeklerinin başına getirmemizi istiyor. bebekler korkar diyor. halbuki kendisi akşam karanlık merdivenlere beni bırakıp fırladı gitti. hiç korkusu yok. akşam abisi biraz zıvanadan çıktı. ayşeyi kızdırdı. ayşe ilk defa avazı çıktığı kadar çığlık attı. çok şaşırdım. abisi benle boğuşurken yerde yatan ayşenin bebeklerinin üzerine bastı. ayşe dakikalarca ağladı. abisini en sonunda azarlamak zorunda kaldım. durmuyor piçkurusu..
aslında sabah epey eğlenceli başladı. hızllıca gidip kapının zilini çalıp duvara saklanmış. bana da parmağıyla "sus" işareti yapıyor. babannesinden saklanıyor. akşam ben almaya gittim. çıkmadan plav yedi epeyce... evde mum ışığında oyuruyoruz. mumları bebeklerinin başına getirmemizi istiyor. bebekler korkar diyor. halbuki kendisi akşam karanlık merdivenlere beni bırakıp fırladı gitti. hiç korkusu yok. akşam abisi biraz zıvanadan çıktı. ayşeyi kızdırdı. ayşe ilk defa avazı çıktığı kadar çığlık attı. çok şaşırdım. abisi benle boğuşurken yerde yatan ayşenin bebeklerinin üzerine bastı. ayşe dakikalarca ağladı. abisini en sonunda azarlamak zorunda kaldım. durmuyor piçkurusu..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
22 EKİM 2017 PAZAR
sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...
-
Bugün bir sürü şey oldu. (Gene) gecikerek yazdığım için birçok şeyi yazamayacağım. bütün gün evdeydik. geceki kulak ağrısından eser yok....
-
sabah kar yağıyordu. ayşeyi uyandırmaya gittim. uyansın diye uğraştım ama uyanmadı. camdan dışarı bakarsa çok sevineceği bir sürpriz olduğun...