en çok kullandığı cümmlenin " ben biliyom zaten" olması ukala ve çok bilmiş olacağını ele veriyordu zaten... nitekim oldu da... asla kendi doğru bildiğinden şaşmıyor, hatasını kabul etmiyor. hatası yüzüne vurulduğunda çok ama çok bozuluyor. ya küsüp surat asıyor ama genellikle karşı saldırıya geçiyor. özellikle annesine koyduğu postanın haddi hesabı yok. geçenlerde de ablasını evden kovdu. annesini yatakta yalnız bırakmakla tehdit etti. annesinin her dediğine karşı çıkıyor neredeyse... sanırım, odipius kompleksinin zirvesinde şu sıralar... arada, ben de kızıyor veya annesinden tarafa oluyorum. suratını görmelisiniz. bombok oluyor. ağlamaklı falan oluyor. resmen suratı kararıyor.
hatta ben bunları yazarken de abisini tehdit ediyormuş. "artık ben kutay'a abi diyecem" diye... tam o sırada, koltıktan suratüstü yere düştü.
abisi, kimmiş senin abin diye sorunca hala inat ediyor, hem ağlıyor. hem de kutay diyor.
ayşede laflar boy boy... akla hayale gelmedik laflar ediyor... konuşmasıyla ilgili şöyle bir olay var. fiil çekimleri kendine özgü... "ben bakı" "sen gidi" şeklinde kullanıyor... fillerin sonuna "i" eki getiriyor. bana çok komik ve hoş geliyor böyle konuşması...
bir de sayı sayarken olan birşey var... nerdeyse hatasız sayıyor. birgün sayarken, 27-28-29 un ardında yirmi on dedi. çocuk 30 u bilmiyor ve olabilecek en mantıklı şeyi söyledi. öğrettik. artık biliyor.
çizdiği resimler var ayrıca... akal gelmeyecek şeyler çiziyor. harika çiziyor. en baştan beri belliydi zaten iyi çizeceği... üç boyutlu resimler bile yapmaya başladı ufak ufak... çizdiği resimleri makasla kesip, başka bir a4 kağıda yapıştırarak kolaj oluşturuyor.
afrayla ilişkileri düzeldi. en son ankaraya gidişimizde sıfır kavga... hiç problem olmadı. ama sonra annesiyle eskişehire gittiğinde orada efrayla kavga etmiş gene... efra bizimkine bebeksin demiş. bizimki de bozulmuş. kavga etmişler. zaten ayşe de kızdığına sen bebeksin diyor.
ama eskişehirde sokakta suriyeli çocuklarla arkadaş olmuş sokakta... sokak demişken, ayşe ilk sokak arkadaşlarını edindi parkta... kendisinden biraz büyükler ama zeynep adlı kız, ayşeyi sahipleniyor. onu da oyunlarına katıyorlar. ama adını "eda" olarak anlamışlar. eda diyorlar.
benim açımdan çok hoş bir olay da var. bacaklarım ağrıdığında -ki çok oluyor pes cavus yüzünden- hemen gelip dizimi öpmesi çok hoş... iyileştiriyor kızım beni...
ben tartıda tartıldıktan sonra da hemen gelip o da tartılıyor. -20 kiloyu geçmedi bir türlü- ardından bana yapışıp boyunu gösteriyor nereye erişmişim diye... tartılmayla boy ölçülmesini pek ayırt edemiyor daha...
sonradan aklıma gelenleri de ekleyeyim. sürekli birşeyler yazıyor ve bize okutuyor. saçmasapan harf yığınları ama adını yanlışsız yazıyor. bir ara ters yazmaya başlamıştı ama kısa zamanda vazgeçti. ayşe yerine eşya yazıyordu. öğretmeye niyetlensek, okuma yazmayı öğrenecek kolaycacık. durum onu gösteriyor. oyun hamurundan barbilerine müthiş elbiseler giydiriyor. dün kovduğu ablasını bugün özlemiş. gelsin istiyor.
bir de ruj sürmüş kadınları dudaktan öpüyor kendi dudaklarına da ruj bulaşsın diye... ben ruj sürmesini yasakladım ya...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder