5 Haziran 2016 Pazar

05 HAZİRAN 2016 PAZAR

Dün ablasını alıp geldik adapazarından... arabada keyfi gayet yerindeydi. araba oyunu oynamadık nedense... yazmışmıydım, bilmem, araba oyununun ayşe versiyonunu oynuyoruz. o bir hece söylüyor. o heceyle başlayan kelime öylüyoruz. 2. tur yok. sonra gene ayşe yni bir hece söylüyor. söylediği heceyle başlayan kelimeyi önceden kafasında belirliyor. sonra hecesini söylüyor.  2. turda aynı heceyle başlayan kelime bulmakta zorlanıyor. hatta bulamıyor. ancak geri geri saymayı beceriyor. bunu da bir çizgifilm aracılığıyla öğrendi. son zamanlarda yabancı dildeki konuşmaların ne anlama geldiğini sormayı alışkanlık haline getirdi. TV de bi çizgifilmde "final countdown" çalıyor. bu vesileyle countdown'ın gerisayım anlamına geldiğini konuştuk. artık geri sayabiliyor. günün bombası ise aşk ve aşık olmakla ilgili düşünceleri... annesiyle ablasına anlattığına göre; birisini yanağından öpersen aşık olurmuşsun. ama öpülen aşık olmazmış. o da öperse aşık olurmuş. iki kere öperse daha çok aşık olunuyormuş. hiç ayrılınmıyormuş. iki kişi aynı kişiyi öperse birbirlerinin peşinden koşarlarmış. eğer öpmeden sadece yanağını değdirirsen aşk bitiyormuş. kızımın 5 buçuk yaş itibariyle aşk üzerine faraziyeleri bunlar... herhalde okulda gelişen ve yerleşen düşünceler...
bir de şu var : ablasının bardağından buz alıp eline yüzüne sürmüş ve "oh be! ateşim söndü" demiş.
Akşam yemeğinden sonra laptopta, youtube'tan "Comfortably Numb" dinliyordum. Ayşe birden bana dönüp, "baba, doğum günümde bunu çal" dedi. vay be... şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. ama bu şarkıda bi tılsım, sihir var. yıllar evvel alt sosyokültürel katmandan gelen arabeskten başkasını bilmeyen vesile bile, bu şarkıdan hoşlanmıştı. kızım, haydi haydi sever.    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

22 EKİM 2017 PAZAR

sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...