günün bombası bir söz değil bu sefer, bir hareket... ben her zamanki yerimdeydim. (yani, halıya oturmuş vaziyette koltuğa yaslanmış, ayaklarımı uzatmış, önümde sehpa üstünde laptop)
yanıma gelip kalemlerini istedi.(tabii ki yazma hareketiyle) ben de bilmediğimi ve kendisinin bulması gerektiğini söyledim. kalemleri ve kitapları siyah ipli heybemsi bir torbada durur hep.. üçlü koltuğun yanındaki boşluğa baktı orda mı diye... sonra elimi tutup arkaya doğru uzattırdı. elimin işaret parmağını da açtırdı. işaret parmağımı aşağı yukarı hareket ettirip duruyor. ne yapıyor bu diyerek dönüp baktım ki, heybenin ipini yakalamış, parmağıma geçirmeye çalışıyor. parmağıma takınca ben de torbayı çıkaracam yerinden böylelikle... vay uyanık vay...
gündüz kaydadeğer birşey olmadı. sadece çiş kaka kandırmacası...
ama akşam iftarda ablası "boynumdaki ne? kolye mi" diye sordu. bizimkinden cevap "kolye a-ah"... gayet net ve anlaşılır şekilde. sonra tekrar kolye dedirttik ama ilk söylediği kadar anlaşılır söylemedi. sehpanın üzerine bütün küçük oyuncaklarını bir hizada dizmişti yemekten önce.. yemekten sonra da onlarla oynamaya devam etti. kamyonun içine iki tane küçük oyuncağı yerleştirmişti. şöför ve yolcu mahalline o kadar koymuş ki... akşam annesiyle bunun bahsini yaptık. hemen buu-buu dedi. arabayla ilgili birşeyi kastediyor ama tam olarak ne demek istediğini anlamadık. anlamadık diye kızdı. bu-bu deyip duruyor. eyvah eyvah.. söylediğinin anlanmamasına kızmaya başladı. başımız belada...
aklıma gelmişken yazmalıyım. akşama doğru uyanınca anne diye vıyaklamaya başlamıştı. ben yakın olduğum için gittim. beni görünce bozulup sırtını döndü. annesi geldi. annesine sarılıp bana kötü kötü bakıp parmağıyla göstererek "havhav" dedi. ben havhavmışım. hani şu herşeyin müsebbibi olan kötü havhav.
ayrıca aylardır yazmayı unuttuğumuz birşey de şimdi aklıma geldi. "oyuncak hikayesindeki "anne, sally bebeğimi gördün mü?" repliği... bayılıyor bu repliğe.. hatta "anne, seli bebe ha hı hı hu ha" bile dedi. bir ara da "hanna hanna kızım" refliğine takmıştı. maç bittikten sonra tatlı tatlı sırıtarak "mii" diyor. mahsus tamamını söylemiyor. açtık.nan ile lili var. annesi çirkin bu dedi. ayşe hemen itiraz etti. "kiğkin e-eh" güldük. biraz önce de annesi pembe oje sürdü parmaklarına... ayşenin en sevdiği renk pembe renk dedik. itira geldi buna da "guga nenk" inatla pembeye guga diyor. artık pembe lafını reddediyor.