30 Kasım 2013 Cumartesi

30 KASIM 2013 CUMARTESİ

Bugün hiç ağzımın tadı yok. dolayısıyla yazmak ta pek içimden gelmiyor. yazarsam da bölük pörçük ve özensiz olacak.
Ayşe bu sabah geç uyandı. Hatta uyandıktan sonra süt alıp tekrar uyudu. Annesi evde olmasına rağmen ağlayarak uyandı ne hikmetse.. Bugün ona yeni legolar aldım. legolardan çok yüksek şeyler inşa etti. abisiyle beraber lambayı takarken legosunu devirdik diye kızıp zırlamaya başladı. ben de şimdi iş zamanı, onunla ilgilenemeyiz diye yüksek sesle söyleyince, ağlayarak arka odaya kaçtı. yatağa yattı uyudu. madagaskar filmini de açtık. akşam üzeri kendi kendine uyanmış elinde yastığı salona geldi. karnı çok aç. o kadar aç ki koca ekmek somununu eline aldı ve ucundan kemirmeye başladı. bamya yemeyi tercih etti. dün ve bugün kendi kendine çişini yapmaya başladı. yani artık elbisesini de kendi sıyırıyor.
iki günden beri sehpanın etrafında emekleyerek kovalamaca oynuyoruz. çok hoşuna gidiyor. Gece uyuyana kadar evin içinde dolandı durdu. sırtında çantası... gece  ayşenin istediğini yapmadım mı kızdım mı şimdi tam hatırlamıyorum, bana kızdığından sehpanın altına girdi ve halının üstünde uyudu. (sehpanın altına girmek en sık yaptığı aktivite.. oraya girince kimsenin kendisini görmediğini zannediyor.)

29 Kasım 2013 Cuma

29 KASIM 2013 CUMA

Bu sabah biraz geç uyandı, saat 10 gibi... Gece de uyanmamıştı halbuki bir iki süt isteme mızırdaması dışında... neredeyse klasik olan sabah huysuzluğuyla salonun ortasında bi müddet zırladı. sonra koltuğa yatıp TV seyretmeye başladı. Biraz süt verdim. biberonu bulamadığım için eski ve ucu yırtık biberonunla verdim. bluzuna süt damlayınca rahatsız oldu ve ıslaklığı bana gösteriyor. en sonunda biberonu bulduk ve verdik. Sucuk pişirdim yumurtasız.. yedi. yanına gazı kaçmış cola verdim. colayı sucuktan önce bitirecek gibi olunca önce sucuk sonra cola şeklinde kısıtlama getirdim. TV de sevimli öcüler reklamı çıkınca ilgisini çekti. ben de laptopta seyrettirdim. meşhur "maykvazovski" repliği çıkınca bizimki de aynı tonlama ve vurguyla benzer bi ses çıkardı. ardından çocuk karakter booo "peki ben" deyince ayşe de aynını dedi. her ikisini de ikinciye söyletme çabalarım sonuçsuz kaldı. ikinci filmin başında "daha dün annemizin" şarkısı vardı. şarkıyı tanıyor ve mırıldanıyordu daha önceden.. hemen mırıldanmaya başladı. gene elinde çanta evin içinde dolanıyor.

28 Kasım 2013 Perşembe

28 KASIM 2013 PERŞEMBE

sabah annesi çıkmadan uyandı. iyi oldu böylesi... sabah annesini görünce sabah zırlamıyor diyecektim ki bu sefer de annesi gitmesin diye buğuz etmeye başladı. annesi gittikten sonra çişini yaptı. sucuklu yumurta yaptım. gene yumurta için 3 işareti yaptı. ben gene 1 tane yumurta ve bol sucuk yaptım. bu sefer sadece sucukları yedi. geçen sefer bir iki lokma sarısından yemişti hiç değilse.. gene yanında bardak bardak su içti. bir ara televizyonu gösterip cik cik demeye başladı. TV de kuş var sandım. baktım, yok. meğer pencerenin pervazına güvercin konmuş, onu gösteriyormuş. yakından seyrettik biraz. sonra kuş uçtu ve tele kondu. 4 tane kuş var telde.. ben de parmaklarıyla 4 yapmasını öğrettim. babanneye götürdüm bıraktım.
akşam annesi aldı eve gelince onun için aldıklarımı gösterdim. pepee sütü hemen içmeye başladı. sürpriz yumurtayı yemekten sonra yiyecek. kaç gündür reklam çıktıkça sürpriz yumurta istiyordu. almayı unutuyordum. Akşam yatılı misafirimiz var. özlem... yemekte pizza tedik. ayşe çok az yedi. tok geldi herhaldde babanneden.
Ortalıkta deli ayten gibi geziniyor. elinde bir torba, sırtında çantası ve bir çanta da boynunda... bir ara ortalıkta zıplamaya başladı. hareketlerine dikkat ettim. sanki havalanmak istiyor da olmayınca canı sıkılıyor gibi.. kuşlara pek meraklı ya... onlar kanatlarını açıp yerden havalanıveriyorlar. bizimki de kollarını açıp yukarı zıplıyor. o sırada başını da yukarı doğru uzatıyor. bunu çok ama çok ufakken de yapmıştı sokakta.. babannesinin kapısının önünde sokaktan havalanan bi güvercin gördüğünde hareketin aynısını taklit edip uçmak istemişti.

27 KASIM 2013 ÇARŞAMBA

O kadar geç uyumuş olmasına rağmen gene erkenden uyandı. Sabah sucuklu yumurta yaptım. yumurta 3 tane değil diye bozuldu zira yapmaya başlamadan 3 parmağını açıp göstermişti. yumurta 1 tane ama sucuk çok deyip sucukları saydım. tam 20 tane.. tatmin oldu ve yedi ama sadece sucukları.. tabi sucuk susattığı için su istedi. bir yandan sucuk yiyor bir yandan su içiyor. gene rujla oynamaya başladı ve ruju kırdı. ben de kızdım hafiften.. bi "baba" deyişi var içerleyerek, ses tonu ve mimikle "sen bana kızdığın zaman ben çok üzülüyorum" ancak bu kadar anlatılabilirdi. birden boynu büküldü. dudakları büzüldü. müthiş bir yeise kapıldı. hali ve görünüşü o kadar yürek parçalayıcıydı ki, hemen kucağıma alıp saçlarını okşayıp tatlı sözler söylemeye başladım. benden azar işitmek çocuğun ruhunu paramparça etti. tamir etmemiz lazım. sonra giyinip babanneye gittik.  giderken direksiyonu ayşeye tutturdum. problemsiz bi şekilde içeri girdi. Akşam almaya gittiğimde beni de içeri girmeye zorladı. ben girmeyince o da gelmek istemediğini belli etti. kalacak mısın burda deyince kafasını salladı. ısrar ettim götürmek için ama kaldı. gece annesi teyzeme giderken babannesini de götürdü. tabi ayşe de beraber. dönüşte ayşeyi almış eve getirdi. ayşe gene babannesinde kalmak konusunda biraz  mırım kırın etmiş ama annesi allem etmiş kallem etmiş,( aaa kuşa bak vs tarzı akıl dağıtma oyunları) eve girince direkt benim kucağıma atladı. Biraz oyun oynadık. tapırlardan inşa ettiğ kule yerinde değil diye hemen tapırları çıkarttırdı ve yeniden inşa etti. Yazılmaya değer birşeyler daha vardı ama şu an hatırlayamıyorum. Anlık yazmak lazım bu blogu ama nerde bende o azim :)
hah...
gece gene ruju alıp ağzına yüzüne sürmeye başladı. ben sana ruj yasak dememiş miydim deyince, hemen ağlayarak arka odaya koştu. biraz sonra ben de arkasından gittim. yatakta oturuyor. yüzüme mahsun mahsun bakıp hemen eliyle ruj sürme hareketi yaptı. sadece büyükler sürebilir deyince yüzünü yatağa kapatıp ağlamaya başladı. biraz sonra annesinin kucağında salona geldi. annesi teselli etmeye çalışıyor. ojeyi alıp gittiler.

26 Kasım 2013 Salı

26 KASIM 2013 SALI

gece gene geceyarısı uyandı ve TV açtırdı. bunu iyicene alışkanlık haline getirdi. sabah ta sabahın köründe uyandı. saat 6 gibi... sonra 8 gibi tekrar uyudu. uyanmıyor. mahkemeye gitmem lazım. ama uyanacak gibi değil... bir ara uyur halde bırakıp gitmeyi bile düşündüm. ama sonra haticeye bıraktım. 15 dakika sonra geldim. haticede yumurta yemiş. yarım saat kadar sonra babannesine bırakmayı planlıyordum ama başka bi duruşma daha çıktı. apartopar babanneye götürdüm. bir de haksız yere kızdım çocukcağıza... bundan sonra zamanında uyuyacaksın, zamanında uyanacaksın dediğimde başını sallayarak onaylıyor. babannesine bırakır bırakmaz ağlamaya başladı ama bıraktığım için değil, benden korkmuş olduğu için... çünkü adeta fırlattım çocuğu babanneye...  akşam abisi aldı getirdi. eve girer girmez benim kucağıma atladı. ben de gönlünü almak için biraz oynadım ama üsye olmak üzereyim, fazla da yaklaşmak istemiyorum. ama oyundan önce gene kızdı köpürdü. meğer dün geceden üstüste dizdiği tapırlar kaldırıldı diyeymiş... gene aynı şekilde üstüste dizdik. sevgi diyor ki, sabahları da bu yüzden arıza çıkarıyor, akşam dağıttıklarını sabah toplanmış gördüğü için.. ben pek ihtimal vermiyorum ama belli mi olur... benimle masanın altında saklanma oyunu oynadı. yemek yemedi. ruju aldı ve tüm ağzını çenesinden burnuna kadar kıpkırmızı etti. akşam saat 7 gibi gitti arka odada uyumuş. sabah kızdığım için mi acaba...Gece saat 11 gibi uyandı ve aşağı yukarı sabah 05 e kadar uyanık kaldı. gecenin büyük bölümünde ben de... tüm gece televizyon açıktı. minika kanalını seyretti. ben ara ara uyudum. her seferinde beni uyandırdı. çişi gelmiş. yani gecenin bir kısmını yalnız geçirdi denebilir.

25 Kasım 2013 Pazartesi

25 KASIM 2013 PAZARTESİ

Her  sabah erkenden uyanan çocuk, bu sabah uyanmak bilmedi. duruşmaya gitmek zorunda olduğum için saat 9.30 gibi uyandırmak zorunda kaldım. Alt kat komşusu Haticeye bıraktım. 1 saat sonra gelecem kızım dedim. kafa sallayarak onayladı. hiç itiraz etmedi. yaklaşık 2 saat sonra geri döndüm ve aldım. Patates kızartması yemiş Haticede... Kahvaltı bile ettirmeden, apartopar bırakmıştım zaten.. iyi olmuş.
öğlen evde pek bi mahsun.. fazla hareketli değil.. balkondaki mandalları istedi. onlarla biraz oynadı. benden saçlarına renkli ponponlu tokasını takmasını istedi. ben takmayı beceremeyince kızdı. ben de kızgın bi tonda babalar bilmez böyle şeyleri deyince kızdı küstü.  sehpanın altına girdi ve uyudu. kaldırıp koltuğa yatırdım. uyandı ve kızıp söylenip gene sehpanın altına yattı. oradan TV seyretti. sehpanın altında uyuduğu 5-10 dakika ona yetti. uyumadı tekrar... biraz pasta yedirdim. biraz aradan sonra bezelye yedirdim biraz...ben o kadar yorgun ve uykusuzum ki, koltukta 2 defa sızıp kaldım. birisinde çişi için beni uyandırdı. diğerinde gene birşey istedi. hatırlamıyorum. koltukta yattı uyudu akşam 4 gibi.. saat 7 de uyandı. yemek yiyecek. yedi mi yemedi mi hatırlamıyorum ama acayip arıza çıkardı. annesiyle teyzeme gideceklerdi. çıkmadan bağırmaya ve tepinmeye başladı. ama öyle böyle değil... ortalığı yıkıyor. sebeb belirsiz.. sonra giderken uzayarabasını almak istedi. tabii ki olmaz. iyicene gemi azıya aldı. bağıra çağıra aşağıya indiler. 5 dakika sonra geri döndüler. annesi gitmekten vazgeçmiş. çünkü ayşe zaptedilir gibi değil...

24 Kasım 2013 Pazar

24 KASIM 2013 PAZAR (DOĞUMGÜNÜ)

Ayşe berra'nın doğum günü bugün.. kaç yaşındasın sorusuna, 3 parmağını göstererek cevap veriyor. Akşam üzeri pasta aldım. sabırsızlıkla pastanın gelmesini ve mumları üflemeyi bekledi. annesi elbise giydirdi. pastanın mumlaı maytapları yakıldı ve masaya geldi. Ayşe mumları söndürdü. Pastasını yedi. Bütün gün yazmaya değer bir sürü şey yapmış ama ben zeytin toplamakta olduğum için hiçbirine şahit olmadım. ev halkı da birşeyler yaptığını hatırlıyor ama ne yaptığını hatırlamıyor. gece irfanla ümran geldi. kızıma hediye olarak çanta ve terlik almışlar. çantayı boynuna astı ve çıkarmadı. irfanla beraber mandallarla bir sürü şekiller yaptılar. kızım mandalları ardarda birbirine takıp upuzun bi kuyruk yaptı. gece uyuduktan sonra 12 gibi (gene) uyandı ve salonda yattı. TV yi de açtık. ben uyuyup kalmışım. Sabah annesinin yanında yatıyordu. gidip annesini uyandırıp çişini yapmış.

23 Kasım 2013 Cumartesi

23 KASIM 2013 CUMARTESİ

geceyarısı ağlayarak uyandı ve salona getirdim. TV yi açtırdı. bir saat kadar seyretti. uyuyamayınca ayağıma koyup salladım gece 2.30 gibi...
sabah uyanınca gene hemen TV yi açtırdı. TV de yemek yemeyle ilgili bi sahne çıkınca hemen mutfağa koştu. sucuklu yumurta yaptım acaba sucukları yer mi diye tereddüd ederek... sadece sucukları yemeye kalkıştı. yumurtanın sarısını bile (ki bayılır) istemedi. sucukla karıştırıp yedirdik. yerken de sevdiği şeyleri yerken hep yaptığı gibi haaammm diyerek ağzını kocaman açıyor.
kahvaltıdan sonra gene köpekle oynama faslı başladı. köpeği sürekli üzerine doğru sürdüm. kahkahalar atarak köpekten kaçışını seyretmek çok hoş.
video
sırt çantasını eline aldı. yardımsız kendi kendine sırtına< geçirmeye çalışıyor. bayağı uğraştı. yardım kabul etmiyor. sonra annesi çakrırmadan hafifçe yardım etti de çanta gene sırtındaki yerini aldı.

22 Kasım 2013 Cuma

22 KASIM 2013 CUMA

ben, bundan böyle annesi gitmeden uyandırmayı düşünürken, ayşe sanki aklımı okumuş gibi kendiliğinden annesi gitmeden uyanmış. ben uyuyordum. çerez yer gibi cocopops yemiş. çoraplarını giymemiş. ben giydirdim. annesi gitti. TV seyretti. Kağıt kalemle resimler çizdi. yumurta pişirdim. gene 2 işareti yaptı bu sefer 1 tanesini bile yemedi. elma aldım kendime. o da istedi. birazını yedi. evin içinde oyalanıp duruyor. bi çizgifilmde zebrayla zürafa çıktı. hemen kendi oyuncaklarını istedi. sabah ben uyurken pepeeyi seyretmiş. bisikletten düştüğü bölüm... hemen bisikletini çıkarttırmış. ona bindi. evin içinde oyalanıp duruyor. bir ara annesini arattı. telefonda onunla konuştu. öğlene doğru yatarak TV seyretmeye başladı. bu uyuyacak demek ama 2 biberon sütü bitirdi uyumadı. evde süt te kalmadı. geçen günkü gibi ayran hazırladım. iyi ki ayran da seviyor.
unutmadan söyleyeyim. ne zaman emzikli birşey görse TV de, meme diye gülmeye başlıyor. tam şu anda tiktak demeye başladı da aklıma geldi. değişik şeyleri sarkaç gibi sallayarak tiktak diyor. geçen gün zeytinlikte bi dal parçasını sarkaç gibi sallayarak tiktak tiktak demişti. şimdi de ağzındaki ayranı çalkalıyor. paintte yazı yazması için bilgisayarın başına oturttum. "A" ve "B" yi net olarak öğrenmiş. hem yazıyor hem de adlarını söylüyor. "S" yi de öğreteyim dedim. şeklini öğrendi ama adını söyleyemiyor. sssssssıııııııı diye tısladım sesi çıkarabilsin diye. ilk başta tıslayarak s sesini çıkardı ama sonra vazgeçti ve B demeye başladı. halbuki S dedirtsem, ardından su ve süt te dedirtcem.. ilgisi dağıldı. Gene TV ye yöneldi. suda yüzen ördekler çıkınca hemen kendi ördeklerini aldı. çok yakından seyrediyor TV yi. uyarınca uzaklaşıyor. bir de bugün sürekli göstererek birşeyler anlatmaya çalışıyor ama anlamıyorum. anlamıyorum diye sinirlendi hatta.. artık konuşsa ne iyi olacak.
Öğlene doğru kendi kendine uyudu. Uyandıktan sonra beraberce Gürsu belediyesine gittik. koltuğa oturttup beklemesini söyledim. uslu uslu oturmuş. yanına gelen bi belediye çalışanı kız, meyve suyu ve şeker vermiş. oradan çıkıp annesinin işyerine gittik. annesinin koltuğuna oturup resim çizdi ve herkese gösterdik. enikonu yüz çiziyor. Diğerleri saçları taç sanıyor. kafanın üzerinde çizitor ya.. oradan ayrıldık ve alışveriş için BİM e gittik. hanımefendi eline bi sepet alıp kendi alışverişini kendi yaptı. cipsler, sürpriz yumurtalar, falan aldı kendine.. aldıklarını, bizimkilerle karıştırmıyor. sepetini de kendi taşıyor. büyük insan gibi alışveriş etti. ben de sesli ve hareketli bi oyuncak köpek aldım kızıma.. eve döndük. köpeği çalıştırdık. köpek havıyor, kuyruk sallıyor ve ilerliyor müthiş hoşuna gitti gitmesine de aniden üzerine basıverdi. bilerek ve isteyerek. köpek pert.
düzelttim, çalıştı. üzerine doğru gelince kaçışıyor. korkuyor demeyelim de çekiniyor. sehpanın üzerine koydu. oradan yere düşünce köpeğin ayaklarından biri hareketsizleşti ve ilerleyemez oldu. kendi etrafında dönüyor. yemekten önce hem ben hem de annesi bisikletinin masanın yanındaki boşluktan geçemeyeceğini söyleyince acayip bozuldu ve ağladı.
gece ben şahit olmadım ama tüm gece boyunca köpekle oynamış, hatta "hav hav gel buraya" bile demiş.bir de gün boyunca "mini" li sırt çantasını taşıdı. içini doldurmuş. sürekli sırtında...

21 Kasım 2013 Perşembe

21 KASIM 2013 PERŞEMBE

bu sabah her sabah olduğundan katbekat fazla arıza çıkardı. uyandığında annesini görmeyince problem oluyordu ama hiç bu sabahki kadarı olmamıştı




bağırdı, çağırdı, tepindi,yerlere yattı. sakinleştirmek için kucağıma aldım. kendini kasıp indi. TV açtım, kapattı. Süt doldurdum biberonuna.. biberonu yerlere fırlattı. etraf süt oldu. ikinciye tekrar fırlatınca biberonu, bu sefer kızdım. biraz daha ağladıktan sonra sustu. ben montumu giyer giymez o da montunu eline aldı. arabayla babanneye gidelim dedik ama lastik patlayınca kucakta gittik.
akşam annesiyle geldi. keyfi gayet yerinde..hemen montunu çıkaıp yanıma geldi. ablasının testlerinden birinde A ve O yu gösteriyor. Sonra kalem istedi. "A" yazdı gene dünkü gibi.. dün yazmayı unutmuştum herhalde... gayet net ve okunur şekilde "A" yazıyor. bugün babannesi "B" öğretmiş. çiz dedim. çizdi. ters ve 3 boğumlu ama gene de B... yazdıktan sonra adını da söylüyor biii diye... gitti..arka odada pepee seyrediyor. 

20 Kasım 2013 Çarşamba

20 KASIM 2013 ÇARŞAMBA

Sabah  uyandığında annesi geç kaldığı için annesini görebildi, dolayısıyla ağlamadı. salona geldi. bu sefer de çorap giymiyor. müüü dedi ama süt bitmiş. ben de ayran verdim. onu da içti. yumurta pişirdim ama 2 lokmadan başka yemedi. cocopops paketinden alıp alıp yiyor. paketten iki tane cocopops çıkarıyor ve eliyle 2 işareti yapıyor. dolaptan twister'ı çıkarıp onunla oynadı. yeşile bas diyorum basıyor. kırmızıya elini koy diyorum koyuyor. yalnız ibreyi çevirirken yerinden çıkardı ama taktım gene... armut verdim. yedi. biberonu alıp yattı. kendi kendine uyudu. uyanınca, önce yemek yiyelim sonra parka gidelim dedim. bezelye yedi. özellikle kıymalarını gösteriyor. ona kalsa sadece et yiyecek ama ben yemeğin tamamını yedirdim. beraber parka gittik. kum kova kürek... ayşenin bayıldığı üçlü... bir süre kumla oynadı. sonra kaydırağa gitti. hep kaydığı en küçük kaydırak kirli olduğu için onunla kaymadı. daha büyüğünden kaydı defalarca...koştura koştura merdivenelre koşuyor ama ne hikmetse tam o sırada merdivenlere gelen başkaları varsa onlara yol veriyor. bu hep böyleydi.. beni de peşinden götürüyor. bir merdivenlere bir kaydırağa perişan etti beni.. ardından salıncağa bindi. arkasından itlememi istiyor.. aniden ivmelendirince çok hoşuna gidiyor. sonra gene kumla oynamaya başladı. bu sefer yaşıtı bir erkek çocuğu da geldi. beraber oynadılar. çocuk çok haşarı ama bizimki onunla başetti. hatta çocuk, bizimkinin yaptıklarını taklit ediyor. bizimki daha baskın karakter çıktı. kızıp fırça bile attı. en sonunda ikisi karşılıklı tahtırevalliye bindiler. sonra da bime gidip süt aldık. jelibon da aldı. o kadar yorulmuş ki eve gelir gelmez müüü deyip biberonuna süt doldurttu ve yattı.

19 Kasım 2013 Salı

17-19 KASIM 2013

İnternet bağlantısında sorun olduğundan yazamadım birkaç gündür. pazar günü sabah erkenden zeytin toplamaya gittiğimden akşam gelince de hemen yatıp uyuduğum için o güne dair yazacak pek birşey yok ama annesi benim zeytine gittiğimi söyleyince hemen yere eğilip eliyle kürek hareketi yapmış ve kendisinin de gitmek istediğini belirtmiş.
pazartesi günü benimle beraberdi. birlikte tapu dairesine gittik. orada tapu dairesinin tabelasındaki "o" harflerini gösterip eliyle yuvarlak işareti yapıyor. konuşmayı öğrenmeden okuma yazmayı öğrenecek eşşoğlusu :) bir markete girdik meyveli süt almak için.. pamuk şekerli ve muzlu süt seçti. muzluyu sevmedi ve içmedi. 
Tapudaki işimiz halledince zeytinliğe gittik. yolda uyudu. bir süre arabada uyudu biz zeytin toplarken. uyandıktan sonra, sürekli etrafta dolanıp durdu. sürekli baba diyor, neredeyse hiç susmamacasına.. dedesini görünce gülümsedi. babanesine suratını çeviriyor. kovaya zeytin doldurdu. ben ağaçtayken aşağı attığım zeytinleri tuttu. avucunu açıp bekliyor. ben de avucuna doğru atıyorum zeytini.. günün en ilginç olayı, uzunca bir otu "v" şeklinde kıvırıp bana gösterip "A" demesi... bir de birkaç günden beri ağzına aldığı sıvıları ağzında tutup çalkalaması gargara yapması... akşam evde lahmacun yedik. bir lahmacunu yedi tabi önce nar ekşisi döktürdü. onsuz yemiyor.
Salı günü ise, sabah erkenden uyandı. ağlıyor ve beni itleyerek uzaklaştırıyor. salona geldi zırlayıp duruyor. videosunu çekmek istedim. engel oldu ve sustu. ayşeyi susturmak için iyi bir yol bu... yumurta yedikten sonra cocopops ta yedi. süt istedi müü diyerek... televizyonda sincaplar var. bir tane sincap çıkınca 1 parmağını gösteriyor. iki tane olunca 2 parmağını... saat 10 gibi babanneye bıraktım. akşam evin altındaki depodaydı babannesi ve dedesiyle bilikte.. bebek arabasıyla pepee yi gezdiriyordu. dedesiyle dükkanalrın oraya gittik. araba park halindeyken direksiyona kuruldu. araba kullanıyor(!) evde yemekte bamya var. sadece etlerini yedi. etler bitince annesi et bitti dedi. sandalyeyi ocağa yaklaştırıp üzerine çıktı ve tencerede etleri gösterip yedi. birkaç gündür evdeki üç tane ufak sepeti oyuncak etti kendine. yüzüne kapatıp böö diyor. bizim de kafamıza takıyor. az kaldı huni geçirmesine.. sepeti kafama geçirmek istemeyince ağladı abisine gitti.
sevgi hatırlattı... ağzına emzik alıp yerde emeklemeye başlıyor. memeye çok düşkün oldu. meme meme deyip duruyor. hatta yomuşu alıp göğsüne bastırıp emziriyor. uyurken de annesinin memesini tutarak uyuyor. legolardan heykelimsi şeyler yapıp kırmızıyı anne diyerek anneye, maviyi baba diyerek babaya verdi. sandalyeye tırmanıp şifonyerin üzerine çıkıyor ve karıştırıyor. ablasına ısrarla abi diyor. kendine guga demesi iyice yerleşti. oturağını at gibi sürüyor. ablasının ojelerine elkoydu.bu akşam da ruj sürdürdü. dün abisine kızıp cık cık cık demiş... her akşam kumandayı gösterip ardından kendini gösteriyor. çocuk kanalı açacakmışız. her akşam trt çocuk kapanana kadar seyrediyoruz mecburen...  gece ilerleyen saatlerde uyuyacağına daha da ayaklandı. biberon silikonu mahvolmuş. biberonun içine kaçıyor. Ayşeye kızdım biberonu mahvetmiş diye... ağlaya ağlaya abisiyle ablasının yanına gitti. sonra beren farketti ki, biberonun emziği ters dönmüş, o yüzden kullanılamıyormuş. haksız yere kızmışım kızıma... gece bilgisayarda oyuncak hikayesi filmini açmışlar. ablasının yatağına yatmış, seyretmiş. film bittiğinde hala uyumamıştı. ben de madagaskar filmini açtım. annesini de yanına yatırttı, uyudu. 

16 Kasım 2013 Cumartesi

16 KASIM 2013 CUMARTESİ

Annesinin söylediğine göre gece 01 ile 05 arası uyanıkmış... gene de erken sayılabilecek bir saatte uyandı. annesi kahvaltı için tost yaptı. hemen dolaptan ketçap ve mayonez çıkardı. son zamanlarda buna alıştı. et, tavuk,makarna olunca hemen dolaba koşuyor. kahvaltı masasında yalnız başına otururken bi melodi mırıldanmaya başladı. bir tostu tamamen yedi. sonra abisinin rekorlar kitabını alıp yanıma geldi. bana çeşitli resimler gösteriyor. bi sayfada oyuncak hikayesi resmi görünce bilgisayarı işaret etti. ben de oyuncak hikayesi filmini açtım. büyük bir hevesle seyretmeye başladı ama sonra sıkıldı. ben kapatınca da neden kapattım diye bozuk attı. şu anda hem bizim telefonlarımızı hem de oyuncak telefonlarını üstüste koydu. onların da üzerine oje şişelerini koydu. kule gibi birşey yapıyor.  telefonlar lazım ama almamıza izin vermiyor. öğleden sonra eve döndüğümde annesi gitmişti ve Ayşe abisiyle kalmıştı. uykusu gelmişti. ama uyumuyordu. biraz huysuzlandı ama göbeğini yiyecem senin diye yatırınca neşesi yerine geldi. kahkahalar ve çığlıklar atarak oynadık. bacaklarıyla beni itlerken çığlık atması sürekli yaptığı hareket.. beni savurup yere düşürüyor aklısıra.. ben yere düşünce de gülüyor. biraz da kovalanmaç oynadık. masanın altındaki sandalyelerin altından geçerek kaçıyor. ben de peşinden.. ama uykusuzluk baskın geldi.. zırlamaya başladı sonunda.. ablası yatırdı uyudu...
Akşam uyandı. keyfi bir yerinde, bir kötü.. dün benden aldığı bozuk paraları bir elbezine koyup, bezi ince uzun katlayıp iki eliyle salıncak yapıp sallıyor ve e-ee, ee.eee diye ninni söyleyerek sallıyor. bir de yaptığını gösteriyor.

15 Kasım 2013 Cuma

15 KASIM 2013 CUMA

Bu gece 2.30 vardiyası işbaşı yapmadı. Sabah normal uyandı. çok hafif mızırdıyor ama problem değil. günyadın kızm dedim. gitti sehpanın altına saklandı. ekiyle de yüzünü kapıyor. ben laf attıkça sırıttığını görebiliyorum ama kızgınlık sesleriyle ve ayağını yere vurarak cevap veriyor. naz ediyor eşşolusu..
TV yi açtım seyretsin diye.. Keloğlan var. hışımla kalktı yerinden kapattı TV yi. Dün aldığımız oyuncakla oynamaya başladı. üzerinde daire olan mavi tuşa basıyor. alet mavi diye ses çıkarınca "baba" diye onunla inatlaşıyor.  defalarca bunu yaptı sanki oyuncağın fikrini değiştirebilecekmiş gibi... say tuşalrına basıp "bir iki üç " diye saydırıyor. alet iki deyince iki parmağını açıp gösteriyor ve her iki parmağıyla birden hem bire hem ikiye basıyor. (tabi iki parmağını diğer elinin yardımıyla açıyor.)
iki tane yumurta pişirttirdi. bir tanesini yedi. birkaç günden beri "bibibaba" ve badibaba" sözleri dilinden düşmüyor. giyinip babanneye gittik. yolda parka uğradık. kovalarımızı da yanımıza almıştık zaten.. kumla oynadı. sallandı,kaydı,tahtereavalliye bindi. babanneye bıraktım. bugün nihayet kürekle tırmık arasındaki farkı farketti ve öyle kullanmaya başladı. eskiden tırmıkla toprak almaya çalışırdı inatla.. artık farketti ki tırmık toprağı taramaya yarıyor. tırmıkla kumda izler çiziyor.
Akşam ben almaya gittim. Ama evden çıkamadık bir türlü... çünkü TV de pepee vardı ve bitene kadar onu seyretti. sokakta koştura koştura gidiyoruz. bir sevinç bir neşe, sormayın gitsin. hoplayarak koşuyor. tabi her zamanki kaldırım ve her tür sekinin üzerine çıkarak... eve vardık. evde sepetten bulduğu emziği ağzına sokup yerde emeklemeye baladı. bebek takklidi yapıyor. bayağı bir zaman devam etti. karnı acıktı. annesi gelsin diye bekliyoruz ama en sonunda lahmacun aldırdım çocuklara. kızıma bir tane verdim. hemen dolaba gidip nar ekşisi aldı. ablası çiğ köfte dürüm yerken öyle yapıyor ya bizimki de nar ekşisi döküp dürüm yaptırdı. ısıra ısıra yedi.
annesi gelince zaten uyku saati de gelmişti. elini ve ayağını annesinin memesine sokup yattı. bu da yeni alışkanlık. birkaç haftadır bunu çok sık yapıyor.


14 Kasım 2013 Perşembe

14 KASIM 2013 PERŞEMBE

Birkaç gündür alışkanlık haline getirdiği gibi, bu gece  de saat 2.30 sularında ağlayarak uyandı. en fenası bu sefer... sadece ağlamıyor. tepiniyor. uyuyor mu uyanık mı belli değil.. beni yanına yaklaştırmıyor, annesini de... yatakta yüzükoyun yatar vaziyette ayaklarını vura vura ağlıyor bağırıyor. sanki bir şeye kızmış ta hıncını alıyormuş gibi... yaklaşık 1 saat kadar teğpindikten sonra salona yatırdık. TV yi de açtık. Uyudu. Sabah erken çıkmak zorunda olduğum için uyurken battaniyeye sarıp babannesine götürdüm arabayla...
Akşam annesi aldı. eve girer girmez alışverişe götürdüm bebek arabasıyla.. düğöelerine basınca ses çıkaran telefonlu bi oyuncak aldık. bir sürü rengi vardı. hepsini önüne serdim. seç bakalım dedim. bayağı bi düşünüp beyaz olanını aldı. ayrıca sarı plastik banyo ördeklerinden de aldı. ben de bayağıdır almayı düşünüyordum zaten.. iyi oldu denk geldi. eve gelir gelmez de eliyle başına sürtüp yıkanma istedi. yeni ördeklerini kutlayacak. banyoya soktum. ördeklerle oynaya oynaya yıkandı. küvetteyken bacağını suyun dışına çıkarıp tasla bacağına su dökmesi yok mu, görülmeye değer...

13 KASIM 2013 ÇARŞAMBA

Sabah erkenden babanneye götürdüm. ben hemen gelecem kızım diyerek ayrıldım.(asla yalan söylemiyorum ki bana güveni sarsılmasın) yarım saat kadar sonra döndüm ve hep beraber zeytinliğe gittik. ama önce yolda kova aldık. eskilerini bulamıyoruz. Zeytinlikte biz dipleri toplarken o da kürekle sepetten zeytinleri alıp kendi kovasına dolduruyor. yerden toplamasını istiyoruz. birkaç tane topluyor gene sepete dadanıyor. sürekli ortalıkta bidibaba bibibaba diyerek dolanıyor. kovanın kapağını kendine oturak yaptı. üstüne oturup benim önünde kazdığım toprakla oynamaya başladı en sonunda... yan komşulardan gelen köy tavuğunu yedirdim. hammm diye diye afiyetle yedi. öğlenleyin uyudu.. akşam üzeri de eve döndük. kovasındaki zeytinleri gösteriyor herkese.. ortalık yere koydu. bir sonraki gün kovada zeytinlerin olmadığını görünce bozuk attı.  

11 Kasım 2013 Pazartesi

12 KASIM 2013 SALI

sabah 8 gibi salona geldi. salonun ortasında ayakta zırlıyor. beni yanına da yaklaştırmıyor. kendi de gelmiyor. TV yi açtım. pepee var. bir yandan annesinin meşhur olmaz hareketini yapıyor eliyle, bir yandan seyrediyor, bir yandan zırlıyor. ancak seyretmek baskın geliyor. zırlamayı unutuyor. sonra aklına geliyor gene zırlıyor. biraz sonra gene sessizce seyretmeye başlıyor. annesi geldi arka odadan. meğer altına işemiş. üstü değiştikten sonra birazcık ona da naz yaptıktan sonra koltuğa yatarak pepee seyretmeye başladı. arada bana bakıp öyle içten gülümsedi ki, insan mutluluktan ne yapacağını şaşırıyor. kahvaltıda kavurma vardı. yemeyi reddetti. süt istedi. biberonu bitirdikten sonra tekrar sordum kavurma ister misin diye.. onayladı. sehpaya oturağını yaklaştırdım. tencereyi önüne koydum. hapır hupur yedi. çatalı 2 tane ete saplıyor ve "baba, i-ii" diyor. eliyle de 2 gösteriyor. (hem tek elle, hem iki elle) doydu sandım ama biraz mola verdikten sonra tam ben tencereyi götürmeye kalktığımda dolaptan ketçap ve mayonez aldı. etleri bana bana ve tencereyi de kucağına koyarak iştahla ete girişti. bayağı bi yedi.. sonra hazırlanıp babanneye gittik. yolda parka uğradık. salıncakta illa arkasından itlenmek istiyor. birden farkettim ki hoşuna giden sallanmak değil, aniden ivmelenmek.. arkasından itletme konusundaki ısrarı malum.. bugünde aynısı oldu ama bu sefer ani itleme ve hızlanma anlarında kahkahalar atarak eğlendi. ama sadece itlenme anında.. anlaşılan hızlı ve seri araba kullanmayı sevecek.. hızlıdan ziyade seri... ben de severim çünkü ivmelenmeyi...
Akşam babanneden annesi aldı geldi. eve "abi" diye seslenerek girdi. net ve selis bi "abi" ....
evin içinde montla dolaştı ve çıkarttırmadı bir süre...
Ayrıca, sabah giderken yolda hayvan sesleri çıkarark gittik. hav hav ile başladık. cik cik, miyav, müüü devam ettik.
Akşam yemeğinden önce mutfak çekmecelerini basamak gibi kullanıp yukarı çıktı. ardından da çalımlı çalımlı yürüye yürüye kıçını sallaya sallaya yürüdü gitti. yemekte de durmadan 2 işareti yapıyor ama tek eliyle... önce diğer eliyle elinin parmaklarını kapıyor. sonra başparmağıyla kapalı tutup gösteriyor. abisine iii-i diyor. Bu arada "abi" sesleri ortalığı kapladı.. durmadan abi de abi...

11 KASIM 2013 PAZARTESİ

Sabah banyoda yüzümü yıkayıp arkamı dönmemle Ayşeyi gördüm. sessizce gelip arkamda durmuş. insanın tam arkasına gelip dikiliyor. farkedemiyorsun. bu yüzden birkaç kaza da yaşadık. kahvaltı için yumurta ister misin dedim. hemen 2 işareti yaptı. (maalesef 2 eliyle) ben de 1 yumurtayı ortadan ikiye ayırdım verdim. sadece sarılarını yedi. beyazını bıraktı. otomobille babanneye gittik. şoför mahallinde oturdu tabii ki... Akşam annesi aldı. karnı tok olmasına rağmen çorbaya ekmek doğrayıp yedi. elindeki elmayı,
bir iki attım diyerek
havaya fırlatmış. annesi duymuş.
ablasının şifonyerinin üstünü karıştırmak için sandalye götürüp üstüne çıkıyormuş. annesi oyuncaklarını topladı diye tepine tepine bağırarak ağladı. tekrar saçtık oyuncakları ama gene de uzun süre susmadı. bir de yemekten önce sepete oturtup araba gibi evin içinde gezdirdim. çok hoşuna gitti. gece boyunca TRT çocuk açtırmaya çalıştı. allem edip kallem edip açmadık. pil bitmiş dedik. kumanda nerde dedik...
koltukta annesini yanına yatırıp uyudu. akşam yaptığı bazı şeyler sonradan aklıma geldi. kağıt kalem alıp "Ʌ" çiziyor ve A diyor. klavyede de A y tanıyor ve basıyor. Bir de H harfi... merdivene benzetiyor sanırım. anne rengi mor, baba rengi mavi olayını yazmıştım. ayşe rengi ne diye sorduğumda pembeyi gösteriyor. abi rengi yeşil, abla rengi ise turuncu... akşam evde doğalgaz sayaç bilezikleri vardı iki tane... onları gözlük yapıp oynadı. bir sonraki gün de kulaklık yaptı.

10 Kasım 2013 Pazar

10 KASIM 2013 PAZAR

Sabah, uyandığında birkaç saat abisiyle oyalandı. genelde TV seyretti. biraz huysuz... viyakladı gün içinde bol bol.. kahvaltı için alışverişe giderken o da geldi bizimle...bisikletiyle gittik. yolda sağa dön sola dön komutlarını eksiksiz yerine getiriyor. bazen dalıyor. çarpacaksın deyince toparlıyor hemen.. BİM de lolipop istedi, almadım. zırlamaya başladı. yemiyor. 1-2 yalayıp ortalığa bırakıyor. başka şey al dedim. reddetti. sallanan at aldım kızıma... eve dönünce ona bindi biraz. arkasından hiç sebep yokken zırlamaya  başladı. ablan gibi yapıp korkutuyorsun beni dedim, annesiyle kavga ettik. günboyu evde oyalandı. kalemlerle birşeyler yazıp çizdi. hatta abisi çizdiklerini bana getirdi. kızıp arkasından o da koşarak geldi. abisinin bana göstermesine mani oldu. aldı götürdü. çizmeye devam etmiş. bugün genel olarak huysuz ve geçimsiz. sebepsiz yere zırlayıp duruyor. sakinleştirmekte zorlanıyoruz. öğlen veya akşam üzeri uyumadı da... öğleden sonra abisiyle zafer plazaya gittik. o da geldi. yolda kucakta geliyor. insanlara bi tepeden bakışı var. bir mağrur ve buyurucu  ifadesi var.. anlatmak yetmez. görmek lazım. tramvay beklerken kağıttan uçak yaptım. onu uçurdu tramvayda bi kadın yanına çağırdı. ilk başta gitmedi. sonra gitti. oturdu. zafer plazada yürüyen merdivenlerde atladı. zıpladı. neşesi yerinde.. akşam dedesi döner kebap yemeye götürdü hepimizi.. 1 porsiyon yedi aşağı yukarı... giderken de gelirken de hep kucak istedi. eve gelir gelmez biberonunu ağzına soktu ve yattı. haaa unutmadan, bugünün en önemli olayı, "daha dün annemizin" şarkısının melodisini söylemesiydi, "nay nay nay nay" diyerek... dönerciye giderken snowflakes şarkısının melodisini mırıldandım. onu da tekrarladı. 1-2 sene önce sevgiye "bu çocuğun galiba müzik kulağı var demiştim" galiba var... özellikle "daha dün annemizin"   şarkısını nerden duydu da öğrendi bilemedik. TV den falan herhalde...

09 KASIM 2013 CUMARTESİ

Öğleden sonra geldi köyden... eve girdi. ben varım sadece... mağrur bir ifadeyle etrafa bakıyor. kendini ağırdan satıyor. hiç pas verdiği de yok... akşam üzeri balık yedirdim istedim. balık yiyecek diye süt vermedim. acayip arıza çıkardı. kıyametler koptu. beni veto edip abisine sığındı gün boyu.. annesi gelir gelmez yattı uyudu. köyde yaptıkları, köpeği ekmekle beslemiş. tavuk görmüş. yıkanmak için bayağı ısrar etmiş ama babannesi yıkamamış. gün boyu birşey yemedi. sadece çilek.. köyden gelen çilekleri hapur hupur götürdü.

7 Kasım 2013 Perşembe

07 KASIM 2013 PERŞEMBE

Sabah uyanmadı gitti. başka zaman sabahın köründe ayaklanan çocuk saat 09 da hala uyuyordu. halbuki, bugün babannesiyle köye gidecek. zil çaldığında uyuyordu.battaniyeye sarıp aşağı indirmek istedim. o kadar şiddetli tepki gösterdi ki uykusunda.. kasılıp, kendini savuruyor. öyle ki, battaniyeye bile saramadım bir süre.. zor zahmet aşağıya indirdim. yağmur çişeliyor. yüzüne yağmur gelmesin diye yüzünü göğsüme bastırdım. bir yandan da kızım ıslanmasın diyorum. bir baktım yüzüne yağmur damlaları düştükçe kahkaha atıyor. keyfi yerine geldi. otomobile koydum. yola çıktılar.

5 Kasım 2013 Salı

06 KASIM 2013 ÇARŞAMBA

sabah saat 8 gibi uyandı. uyanır uyanmaz hemen kanal değiştirtti. biberonuna süt doldurup verdim. içmek yerine süt kutusuyla oynamaya başladı. sonra koltuğa yatıp tv seyretmeye başladı. biraz sonra kalktı. Tv de keloğlan seyrederken çizmeli tilki diye bi karakter elbiselerini kaybedşyordu. bana, parmağıyla işaret ederek ve tişörtünü sıyırup göbeğini açarak onu tarif etti. ardından da kazağımın fermuarını sonuna kadar çekip yakalarımı kaldırdı. sonra tekrar yattı. birden kalktı ve TV yi işaret ederek zırlamaya başladı. ne istediğini anlamadım. kanal değiştirdim olmadı. zırlayarak arkasından gittim. koridorda beni itleyerek kovdu. annesinin yanına yattı. yarım saat kadar sonra giydirdim.Annesi giydirememişti.. parka gittik. salıncak, kaydırak, tahtıvavalli üçlüsüne bindi. sallanırken yerde bulduğum bi tüyle yüzünü gıdıkladım. eliyle yüzünü saklayıp kahkahalar attı. kayarken "VUYA" diye bi ses çıkarıyor. ayrıca her kayışından önce yerden 2 avuç taş alıp avucuma koyuyor. ben de onları kaydırağın başına koyuyorum. onlarla beraber kayıyor. 15 dakika kadar parkta oynadıktan sonra babanneye gittik. sıkıntısız bi şekilde içeri girdi. evden çıkmadan ne kahvaltı ne çiş.. hiçbiri yoktu. orda halletmiştir inşallah...
Gündüz babanesi "ayşe" dedirtmiş ama sadece bir kere.. tekrarlaması istendiğinde "guga" demiş sırıtarak.. akşam evde oynarken bir bröşürü dürerek dürbün yaptı ve onunla baktı etrafa kendiliğinden... ablasıyla ve benle kovalanmaç oynadı. sehpanın altına veya battaniyenin altına saklanıyor kaçıp... uykusu var... gene erken uyuyacak. biz de banyoya soktuk. zaten yıkanmaya dünden razı.. hemen girdi. küvetinde oyuncak hayvanlarıyla oynadı. hayvanları suyun altında tutuyor. sonra "iiiy, iyyy" diyerek sayıyor ve havaya doğru fırlatıyor. sular sıçrıyor etrafa.. küvetten suya atlatıyor hayvanları falan... tüm bu oyunlara beni de dahil etti. sürekli küvetin başındaydım. göndermedi beni. duşakabinin kapısını da kapattırmadı. oysa eskiden kapatır kendi başına oynardı. saçını bana yıkattırmadı. annesine yıkattırdı ama yıkanırken ağladı. saçının yıkanmasından hoşlanmıyor. o sinirle bizi terkedip ablasının yanına gitti. onun yanına yattı. sonra kalktı.salonda annesinin kucağında uyudu.
Unuttuğum hem de daha önceden de mutlaka zkretmiş olmam gereken bi gelişmeyi aklıma gelmişken aktarayım.
Akşam annesiyle merdivenden çıkarken elektrikler kesilmiş ve bizimki karanlıktan korkup ağlamaya başlamış. alt kat komşular kapıyı açmış ta biraz ışık gelince sakinleşmiş. halbuki, şaşırtıcı olarak karanlıktan hiç korkmazdı. karamlığa girdiğimizde hiçbirşey olmamış gibi davranır. kendi başına karanlık odalara girer çıkar, hiç umursamazdı küçüklüğünden beri.. hatta ben çok şaşırırırdım, zira insan içgüdüsel olarak karanlıktan korkar. Bizimki hiç iplemiyordu. Karanlıkla ilgili korkmasını gerektirecek birşey olmadı bildiğim kadarıyla... sanırım TV den falan kaptı karanlık ve korku ilişkisini.. siyah renge "vööö" diye isim takması falan... suçlu keloğlan olabilir. onda var böyle sahneler...

4 Kasım 2013 Pazartesi

05 KASIM 2013 SALI

sabah uyandığımda ortalıkta dolanıyordu. saat 7... koltuğa uzanmış trt çocuk seyrediyor. sonra kalktı. oturağına oturttum. önüne bir kase cocopops koydum. sonra kalem istedi. birşeyler çizdi gene... getird gösterdi. bu ne kızım dedim. yukarı tırmanma hareketi yaptı. bir baktım. hakkaten de merdivene benzeyen birşey çizmiş.


Üstteki resim bahsettiğim merdiven resmi.. 
Alttaki resmin ne olduğunu sorduğumda kendini gösterip guga dedi. 

sürekli legolarla birşeyler inşa ediyor. işte yaptıklarına bi örnek... bugün yeni bi oyun keşfetti. sepetin içine oturup vın vın diye sesler çıkarıyor....
süt isteyip yattı. erken kalktığı için uyuyacak sandım ama uyumadı. kalktı. biraz sonra babannesi geldi. babannesini görünce sehpanın altına saklandı. onunla beraber gitmek te istemedi. daha doğrusu benim de onlarla gelmemi istedi. sonra günlerdir istediği ozmo kornet alınacağı vaadiyle gitti.
Akşam babanneden aldım. markete gidip ozmo kornet aldık. pek sevmedi herhalde ki fazla yemedi. eve gelir gelmez hemen yattı. engellemeye çalışmamıza rağmen yattı. uyudu. ve maalesef geceyarısına doğru uyandı. Gece saat 02 ye kadar uyanıktı. karnı acıkmış. barbunya yedirdim biraz... TV seyretti. (çocuk kanalı) hayvanlar çıkınca onların sesini çıkardı. zürafa çıkınca evdeki zürafa oyuncağını aradı falan... en sonunda kendi kendine uyudu.

04 KASIM 2013 PAZARTESİ

akşam üzeri 4 te babannesi eve getirdi. gündüz burgaza gitmişler. tabii bizimki sahilde kumla oynamış. sahilde bulduğu çeşitli şeylere kum doldurmuş. evde tiktak tiktak deyip bilgisayarın başına götürdü beni.. hickory dickory istiyor. açtım. uykusu olduğunu da belli etti. ayağıma koydum. salladım. bi videoda inek çıkınca müü diyerek süt istedi. hemen uyudu...uyandıktan sonra evin içinde dolandı durdu. bir ara arka odada bilgisayarda canım kardeşimi seyretti. annesiyle birlikte resim çizdiler. annesinin çizdiği balık resmini bakıp bakıp aynını çizmiş. güzel resim çizecek ilerde... özellikle portre... kendini, anneyi, babayı çizip duruyor. saçlar çok hoş... aslan yelesi gibi çiziyor...
sağdaki annenin çizdiği balık... sol alttaki ise ayşenin baka baka çizdiği balık resmi... 

3 Kasım 2013 Pazar

03 KASIM 2013 PAZAR

hasta olduğum için ayşeyel pek vakit geçiremedim. sadece sabah kahvaltısına çağrıldığında masaya gelmediğini anne ya diyerek karşı geldiğine şahidim. legolarla oynamayı tercih etti. yalvara yalvara masaya oturttuk. öğlen vakti annesiyle düğüne gitti. düğünden dönüşte dedesiyle babannesi de geldi. ayşe gayet neşeli... ortalıkta koşturup duruyor. onlar giderken ağlamaya başladı. ve en sonunda onlarla beraber gitti. dönmeyecek gibi görünüyor. keyfi yerindeymiş....
unutulan şeylerden bazıları aklıma geldi. atçılık oyunu mesela... birkaç gündür ben at oluyorum, ayşe de süvari... evin içinde dolaşıp duruyoruz. müthiş eğleniyor... ama tabii benim dizler perişan oluyor. bir de küçük kilimi yere yayıp üzerinde namaz kılıyor kendince... babannesinden görmüş, taklit ediyor.

2 Kasım 2013 Cumartesi

02 KASIM 2013 CUMARTESİ

sabah normal uyandı. ağlama sızlama yok... ne de olsa annesi var... kahvaltıya gelmek istemedi.. sonra geldi ve melemen ile domates suyuna bandırılmış ekmek yedi. çay kupasının üzerindeki 5 tane köpek resmini anne baba guga ve anlayamadığım ancak abi ve abla olduğunu sezebildiğim kelimelerle sıralıyor. kahvaltıdan sonra  TV seyrediyor ve resim çiziyor. koltuğa yattı. uyuyacak herhalde... uyumadı.. abisiyle birlikte mandal almaya gitti. şu an sürekli vıyaklıyor. uyuması lazım... uyandıktan sonra annesiyle ümran'ın kuaförüne gittiler ziyaret için... evden çıkmadan arıza çıkardı. montunun kapişonunu kestirmeden evden çıkmadı. bu etiket kestirme vs takıntıya dönüştü küçük haanımda... akşam geldiğinde de yemekte ekmek bitmiş diye arıza çıkardı. ekmek kutusunu gösterip buğuz ediyor. "i " harfiyle başlayan bi mevzu daha vardı. aklıma gelmiyor.

22 EKİM 2017 PAZAR

sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...