29 Eylül 2013 Pazar
30 EYLÜL 2013 PAZARTESİ
Sabah gene biraz huysuzlanarak uyandı. salona gelip beni yatağımdan kaldırdı. yerime kendisi yattı. tabi gene her zaman olduğu gibi tv yi açtırdı. daha trt çocuk yayını yok. gene annesinin memesini emmek istedi. annesi olur dedi ama sonra unuttu. ayşe de unuttu. pepee seyrederken herşeyi atma kullan diye adlı bi bölüm vardı. pepee boş tuvalet kağıdı rolusundan üzerine kaş göz çizerek kukla yapıyordu. bizimki de tuvalet kağıdı rulosunu eline alıp parmağıyla hayali kukla çizdi. nereye ne çizeceğini iiiii , iiiiii diyerek sesle tarif ediyor. sabah annesi biberonun kapağını yanlış kapattığı için üstü ıslanmıştı. dün geceden kalma tostu ve meyve suyunu yerken bu sefer de meyve suyunu üzerine döktü. ikinciye üstünü değiştirdik. babannesine gittik. dün arabada ön koltukta oturmasına izin vermediğimiz için arabayla götürdüm. ön koltuğa oturttum. akşam da parka kumla oynamaya gideceğimiz sözünü verdim. babannesinin evine problemsiz girdik. beni içeri sokmaya çalışmadı. bebek emzirme mevzusunu anlattım anneme.. meğer orda da bezden bebek yapıp emziriyormuş. anlatılanları anlıyor ve sanırım bozuldu. ben giderken sokak kapısını kapattırmıyor ve ardımdan bakmaya devam etmek istiyordu. babannesi içeri sokmak isteyince kızıp bağırmaya başladı. kapıyı da bayağı bir süer kapattırmadı herhalde... gündüz köye giderlerken otomobilin ön koltuğuna kurulmuş otururken gördüm en son.. gülümsüyordu.. köyde keyfi gayet yerindeymiş...
29 EYLÜL 2013 PAZAR
geceyarısı ankaraya vardığımızda kucakta eve taşınırken uyandı. Efrayı gördüğüne gayet memnun oldu. sabah ise gene biraz ağlamaklı problemli uyandı. ona peynirli yumurta yaptım. daha doğrusu teyzesi sana yumurta yapayım mı diye sorduğunda parmağıyla beni gösterdi. bir ayşeye bir efraya biraz yedirdim.Ardından tüm gün dışarda olduğum için neler olduğunu bilmiyorum. pikniğe gitmişler. bir de ayşe, efranın oyuncak bebeğini elinden alıp emzirmiş.. evet evet.. bildiğiniz meme vermiş... annesi de bu durumun bi fotoğrafını çekmemiş ya...
zaten ayşe efranın emziğini de emiyor. ağzında emzikle geziyor. efranın çantası sırtında, ayağında efranın ayakkabıları.. efranın arabasından hiç inmiyor neredeyse... efra da onu itiyor. o araba efranın diyorum. parmağıyla kendini gösteriyor. akşam bursaya dönerken yol boyunca uyudu. bütün günü uykusuz geçirdiği için arabaya binmesiyle bayılıp kalması bir oldu.
28 Eylül 2013 Cumartesi
28 EYLÜL 2013 CUMARTESİ
Bu sabah daha doğrusu bu gece gene problemliydi Dünkü gibi 02 de uyandı. salona geldi. Televizyonu açtırdı ve koltuğa yatarak seyretmeye başladı. sabah 05 e kadar ağzımıza sıçtı ama özellikle annesinin... annesini uyutmadı. koltuğa oturtturdu. kucağına yattı. annesine bağırdı çağırdı. en sonunda sabaha karşı ayakta sallanarak uyudu. Akşam doğru dürüst yemek yememişti. belki de açlıktan böyle yapmıştır diye düşünüyoruz. Sabah uyandı. gene kahvaltı etmedi. zorla annesinin pişirdiği pişilerden 1-2 tane yedi. Öğlenleyin eve geldiğimde elimde ekmek torbası vardı. elimden ekmeği kapmasıyla ısıra ısıra yemeye başlaması bir oldu. açmış meğer. bayağı bir ekmek yedi. ardından kum oynamaya parka gittik. kumla oynadı ama az daha çok salıncakla ilgilendi. ama çok uzun süre parktaydık. 1 saati aşan bir süre parkta kaldık. eve döndük. annesi gezmeye gitmişti. ben de ayşe uyur işimi yaparım hayalini kurmuştum ama kesinlikle uyumadı. uyutmaya çalıştım ama nafile... akşam annesi geldi. bu sırada ankaraya gitme mevzusu açılınca apar topar ankaraya gitmeye karar verdik. ayşe ben annesi arabaya atladık yola koyulduk. arabada arka koltuktan ön koltuğa gelmek istedi izin vermeyince bozuldu mızırdadı. yola çıkmadan tavuk döner almıştım birer tane... annesi karnı tok dedi ama neredeyse yarısını yedi. yolun büyük kısmında uyumadı sonra uyudu.
27 Eylül 2013 Cuma
27 EYLÜL 2013 CUMA
Bugün erken kalkmanın şahikasını gerçekleştirdi. Gece 02 de uyandı ve yaklaşık 05 e kadar uyumadı. Annesi salona getirdi. Koltuğa yattı. Televizyonu açtırdı. TRT Çocuk yayını olmadığı için minikayı açtım. seyretmeye başladı. Başlangıçta problem yok gibiydi. Seyrederken uyuyacak gibi görünüyordu ta ki, çizgifilmde zürafa çıkana kadar.. Zürafalı biberonu var ya.. hemen biberonu eline aldı ve yanıma gelip onu gösterdi. geçen şaypada da zürafalı biberonun eşini görünce almak istemişti. aynı çizgifilmde bir de inekler çıkınca "muuu" diye sesler çıkarmaya başladı. Yatmaktan falan vazgeçti kalktı. ayakta dolanıyor. Bir ara eliyle kum alma hareketi bile yaptı ki işte orda bende de ipler koptu. hafiften kızdım. küsüp yattı uyudu. sabah fosur fosur uyuyordu biz kalktığımızda ancak babannesiyle dedesi yenişehire gidecekmiş, kucağıma alıp arabaya indirdim. gittiler.
akşam bayağı geç bir saatte geldiler. pek keyfi yerinde değil... yemek te yemedi.. bol bol süt içiyor. bir ara oyuncak kamyonunu çıkardı. kum oynamak istiyor. gece olmaz. gündüz gideriz deyince canı sıkıldı. itiraz edip ağlamaya başladı. bana pek yüz vermiyor. annesiyle ilgileniyor. bir ara annesinin memesini bile emdi.. Tv açtırdı... sürekli çocuk kanallarını seyrediyor... tv de popeyes reklamı gördü. ondan istedi. yok deyince arıza çıkardı. sevgiye bu akşam başka ne yapmıştı diye sorunca kum lafı geçti. hemen ayaklanıp eliyle kum alma hareketi yaptı yanıma gelip...yarın gidecez kızım dedim. gene yattı. uyuyacak herhalde birazdan..
akşam bayağı geç bir saatte geldiler. pek keyfi yerinde değil... yemek te yemedi.. bol bol süt içiyor. bir ara oyuncak kamyonunu çıkardı. kum oynamak istiyor. gece olmaz. gündüz gideriz deyince canı sıkıldı. itiraz edip ağlamaya başladı. bana pek yüz vermiyor. annesiyle ilgileniyor. bir ara annesinin memesini bile emdi.. Tv açtırdı... sürekli çocuk kanallarını seyrediyor... tv de popeyes reklamı gördü. ondan istedi. yok deyince arıza çıkardı. sevgiye bu akşam başka ne yapmıştı diye sorunca kum lafı geçti. hemen ayaklanıp eliyle kum alma hareketi yaptı yanıma gelip...yarın gidecez kızım dedim. gene yattı. uyuyacak herhalde birazdan..
25 Eylül 2013 Çarşamba
26 EYLÜL 2013 PERŞEMBE
sabah gene erkenden uyandı ve salonda tv açtık. daha trt çocuk bile başlamamıştı. yumurcak tv açtım. ben uyuklarken bağırışlarını duyuyordum. ablasının defterini almak istiyor. annesi olmaz başka defter vereyim deyince basıyor feryadı.. sonra sakinleşti. annesi giderken sıkıntı olmadı. yastığı alıp ayaklarıma koydu ve yattı. kendini sallatmaya başladı. ama uyumuyor. biraz sonra çişi gelince kalktı. jengalarla oynamaya başladı. baabannesine gitmemiz lazım. saat 9 olsun yola çıkarız.
Babannesine gidince sıkıntısız şekiled içeri girdi ama bana içeri gir hareketi yaptı. olmaz deyince ağlamaya başladı. Akşam almaya gittim elimde kova-kürek torbasıyla zira akşam parka gidecez diye söz vermiştim. Önce yol üzerindeki parka girdi. orada biraz salıncak biraz kaydırak ve biraz da tahtıravelli her sefer yaptığı gibi ama bu park kumla oynamak için müsait değil.. öbür parka gittik. Gene kumlara su döktü çeşmeden kovayı doldurup doldurup... hemen yanına başka bi çocuk daha geldi. beraber oynadılar. O çocuğun bisiletine bindi. Çok şaşırdım ama iki tekerlekli bisikleti sürmeyi becerdi. çeşmede kovaları temizlemesi, küreğe doldurduğu kumları eliyle düzleyip öyle kovaya doldurması, kovayla su taşırken kovayı vücuduna yakın tutup üstünü başını ıslatması, çeşmeye koşarak girmesi falan standart zaten... bu sefer bir de ellerini yıkayıp temizledikten sonra beton yükseltiden kumluk alana inerken yüksek olduğu için eliyle beton zeminden destek almak zorunda kalması ve elini yere değdirince elinin tekrar kirlenmesi, gidip elini tekrar yıkaması ancak aynı problemi gene yaşaması hadisesi var anılması gereken. en sonunda ellerini silkeleyerek halletti sorunu.
video
Parktan dönüşte BİM e uğradık. bonibon zaten son zamanlardaki takıntısı, hemen aldı. ayrıca kendine diş macunu aldı. yemekten sonra dişlerini yeni diş macunuyla fırçaladı. Bunu kendine yapmış ben sadece fırçasına macun sürdüm. işini bitirdikten sonra yükselti olarak kullandığı leğeni yerine koymadı. çekti gitti. bizim gibi dağınık ve pasaklılar arasında çocuğun huyu bozulmaya başladı. Halbuki eskiden o leğeni yerine koymadan asla ayrılmazdı banyodan.. hatta bir keresinde unutmuştu da koridordan geri dönüp gene yerine koymuştu.
Akşam evde bir sürü ilginç şey yaptı ama neredeyse hiçbirini hatırlamıyorum. Ablasıyla yemek masasında didişti sözlü olarak.. ablası ona birşeyler dedi. o da ablasına aynı tonlamayla cevap verdi. resimler çizdi. ailenin tüm üyelerini çizdi. Sehpanın altına girip annesinden saklandı. Genelde saklandığında hemen kikirder. bu sefer bir süre sessiz kalmayı başardı. Abisi yıkanırken o da yıkanmak istedi. onun ardından yıkandı. yıkanmayı çok seviyor.
Babannesine gidince sıkıntısız şekiled içeri girdi ama bana içeri gir hareketi yaptı. olmaz deyince ağlamaya başladı. Akşam almaya gittim elimde kova-kürek torbasıyla zira akşam parka gidecez diye söz vermiştim. Önce yol üzerindeki parka girdi. orada biraz salıncak biraz kaydırak ve biraz da tahtıravelli her sefer yaptığı gibi ama bu park kumla oynamak için müsait değil.. öbür parka gittik. Gene kumlara su döktü çeşmeden kovayı doldurup doldurup... hemen yanına başka bi çocuk daha geldi. beraber oynadılar. O çocuğun bisiletine bindi. Çok şaşırdım ama iki tekerlekli bisikleti sürmeyi becerdi. çeşmede kovaları temizlemesi, küreğe doldurduğu kumları eliyle düzleyip öyle kovaya doldurması, kovayla su taşırken kovayı vücuduna yakın tutup üstünü başını ıslatması, çeşmeye koşarak girmesi falan standart zaten... bu sefer bir de ellerini yıkayıp temizledikten sonra beton yükseltiden kumluk alana inerken yüksek olduğu için eliyle beton zeminden destek almak zorunda kalması ve elini yere değdirince elinin tekrar kirlenmesi, gidip elini tekrar yıkaması ancak aynı problemi gene yaşaması hadisesi var anılması gereken. en sonunda ellerini silkeleyerek halletti sorunu.
video
Parktan dönüşte BİM e uğradık. bonibon zaten son zamanlardaki takıntısı, hemen aldı. ayrıca kendine diş macunu aldı. yemekten sonra dişlerini yeni diş macunuyla fırçaladı. Bunu kendine yapmış ben sadece fırçasına macun sürdüm. işini bitirdikten sonra yükselti olarak kullandığı leğeni yerine koymadı. çekti gitti. bizim gibi dağınık ve pasaklılar arasında çocuğun huyu bozulmaya başladı. Halbuki eskiden o leğeni yerine koymadan asla ayrılmazdı banyodan.. hatta bir keresinde unutmuştu da koridordan geri dönüp gene yerine koymuştu.
Akşam evde bir sürü ilginç şey yaptı ama neredeyse hiçbirini hatırlamıyorum. Ablasıyla yemek masasında didişti sözlü olarak.. ablası ona birşeyler dedi. o da ablasına aynı tonlamayla cevap verdi. resimler çizdi. ailenin tüm üyelerini çizdi. Sehpanın altına girip annesinden saklandı. Genelde saklandığında hemen kikirder. bu sefer bir süre sessiz kalmayı başardı. Abisi yıkanırken o da yıkanmak istedi. onun ardından yıkandı. yıkanmayı çok seviyor.
25 EYLÜL 2013 ÇARŞAMBA
Sabah 7.30 gibi uyandı ve elinde süt biberonuyla koltuğa uzandı. Annesinin işe gitme saatinde kıyametleri kopardı. önce kapıda bacaklarına sarıldı. Gidince arkasından kapıyı açtı. bağıra bağıra ağladı. yaklaşık 15-20 dakika tepinerek ve bağırarak tepki gösterdi. balkona çıkıp arkasından bakmak ve çağırmak istedi. ancak kucağımda tutarak sakinleştirebildim. birşeyler yemeyi de reddetti ilk başta.. sonra kendi kendine masaya geçip ekmeğe kendisi şokella sürüp biraz yedi. ben müdahale edince yemiyor. sonra boya kalemlerini alıp kadın resimlerinden oluşan takvimin üzerine enikonu bi kadın resmi çizdi ve "anne" diyerek resmi öptü.
resim
TV de pepee seyretmeye başladı. sonra babanneye gitme zamanı gelince daha önceden hazırlanan giyecekleri beğenmedi. kendine yeni pantolon aldı. üstüne ise hiçbirşey giymedi. badinin üzerine mont giyip gittik. yolda kucağımdayken parmaklarıyla yanaklarımı tutup kırt kırt sesi çıkarmaya başladı. traş olmamı istiyor. babannede benim de içeri girmemi istedi dünkü gibi. girdim. beraber oturduk kurabiye yedik. ben gidiyorum deyince bozuldu ama sakallarımı kesmeye gidiyorum deyince onayladı. Akşam annesi getirdi. Gündüz iskender yemeye gitmişler. Bizimkine de 1 porsiyon iskender söylemişler.. yiyemeyeceğini düşünmüşler ama bizimki hepsini silip süpürünce çok şaşırmışlar. akşam yemeğinde de salatadaki bütün hıyarları tek tek toplayıp tabağına koydu. onları yedi. birkaç gündür salatalık yiyor zaten... sevdi... geçen cuma pazarında da tezgahtan alıp yediydi.
resim
TV de pepee seyretmeye başladı. sonra babanneye gitme zamanı gelince daha önceden hazırlanan giyecekleri beğenmedi. kendine yeni pantolon aldı. üstüne ise hiçbirşey giymedi. badinin üzerine mont giyip gittik. yolda kucağımdayken parmaklarıyla yanaklarımı tutup kırt kırt sesi çıkarmaya başladı. traş olmamı istiyor. babannede benim de içeri girmemi istedi dünkü gibi. girdim. beraber oturduk kurabiye yedik. ben gidiyorum deyince bozuldu ama sakallarımı kesmeye gidiyorum deyince onayladı. Akşam annesi getirdi. Gündüz iskender yemeye gitmişler. Bizimkine de 1 porsiyon iskender söylemişler.. yiyemeyeceğini düşünmüşler ama bizimki hepsini silip süpürünce çok şaşırmışlar. akşam yemeğinde de salatadaki bütün hıyarları tek tek toplayıp tabağına koydu. onları yedi. birkaç gündür salatalık yiyor zaten... sevdi... geçen cuma pazarında da tezgahtan alıp yediydi.
23 Eylül 2013 Pazartesi
24 EYLÜL 2013 SALI
Gece 04 sıraları annesiyle salona geldiler. koltuğa yattı.TV açtırdı. hayalmeyal hatırlıyorum. Sabah 9 gibi uyandı uyanır uyanmaz yatak odasına koştu. annesini göremeyince bozuldu. ağlamaya başladı. salona dönüp koltuğa tekrar yattı. biberonla süt verdim. TV seyrederek yattı. Süt bitince kalktı ve çişini yaptı. ama taytını benim çıkarmama izin vermedi. kendisi çıkardı. biraz sonra tekrar çişi gelmiş hareketleri yapmaya başladı. tahmin ettiğim gibi kakasını yaptı. birazdan babannesine gidecez. bakalım neler olacak. giderken yanımıza oyuncak bebek arabasını da aldık içinde üstü örtülmüş bebekle birlikte.. sokağa çıkınca bebek arabasını bizim hep indirdiğimiz kaldırımın caddeyle hemzemin olduğu yerden caddeye indirdi. aşağıya doğru gidiyor. babanneye gidelim deyince bozuldu. ama kucağıma aldım ses çıkarmadı. babannenin evine de sıkıntısız girdi ama benim de içeri girmemi istedi. ben işim var kızım giremem deyince ağlamaya başladı. sokaktan ağlama sesleri duyuluyordu.
Akşam almaya gittim. Yeni uyanmış. belki de zil sesine uyandı. hadi kızım çoraplarını ayakkabılarını giy gidelim ama önce çişini yap dedim. birden yere çömelip emeklemeye başladı. aynı anda da suratıma anladın değil mi der gibi bakıyor. birşey anlatmak istiyor. yüzünde masum bi tebessüm ve anlayıp anladığıma dair merak var. anlamadım kızım dedim. babanne açıkladı. altına bez bağlatmış. çişi gelince açtırıp tuvalete çişini yapıyor sonra yine bağlatıyormuş. eve dönerken parka uğradık. salıncakta sallanırken dün de yaptığı şeyi bugün de yaptı. önünden veya yandan sallıyorum. arkadan sallamamı istedi. kesin bi filmde resimde falan gördü. doğru diye belledi. sallanırken eliyle salıncağın arkasına vuruyor anlatmak için... parktan sonra biraz da parktan sorunsuzca ayırmak için şaypaya gittik. pepee süt aldık bir de barbili süt aldı. başkalarını teklif ettim ama ısrarla onu aldı. ayrıca kendine biberon da almak istedi. eski biberonlarının birisinin aynını gördü tanıdı. bana gösteriyor zürafalı biberonu... eve vardık. bez bağlamayla ilgili sen büyüdün sen bebek misin falan diyorum. bebek misin sorusuna evet anlamına gelecek sesler çıkarıyor. babannesi de bebekliğe özeniyor bu çocuk demişti. hatta babannesinin memesini bile emiyormuş. geçtiğimiz haftalarda annesinin de memesini emmişti bir kaç kere... akşam evde önce çişini yaptı ardından tekrar bezini bağlattı. biraz sonra gene apışarasını tutmaya başladı. bu sefer de kakasını yaptı. sabah ta kakasını yapmıştı. genelde hergün 1 kere yapar bu durum istisna... bu sefer bezini bağlamadım. bezi alıp bana getirdi. bağlamayalım dedim. itiraz etmedi. iskambil kağıtlarını hacamat etmekle meşgul... akşam yemeğinde geçen gün kaldırttığı mama sandalyesini tekrar çıkardı ve masanın başına koydu ama sandalye yerde masa çok yüksek... o da sandalyenin kolçaklarına basarak ayakta makarna yedi. yemekten sonra biraz resim çizdi. bir ara bana kızdı arka odaya gitti.
Akşam almaya gittim. Yeni uyanmış. belki de zil sesine uyandı. hadi kızım çoraplarını ayakkabılarını giy gidelim ama önce çişini yap dedim. birden yere çömelip emeklemeye başladı. aynı anda da suratıma anladın değil mi der gibi bakıyor. birşey anlatmak istiyor. yüzünde masum bi tebessüm ve anlayıp anladığıma dair merak var. anlamadım kızım dedim. babanne açıkladı. altına bez bağlatmış. çişi gelince açtırıp tuvalete çişini yapıyor sonra yine bağlatıyormuş. eve dönerken parka uğradık. salıncakta sallanırken dün de yaptığı şeyi bugün de yaptı. önünden veya yandan sallıyorum. arkadan sallamamı istedi. kesin bi filmde resimde falan gördü. doğru diye belledi. sallanırken eliyle salıncağın arkasına vuruyor anlatmak için... parktan sonra biraz da parktan sorunsuzca ayırmak için şaypaya gittik. pepee süt aldık bir de barbili süt aldı. başkalarını teklif ettim ama ısrarla onu aldı. ayrıca kendine biberon da almak istedi. eski biberonlarının birisinin aynını gördü tanıdı. bana gösteriyor zürafalı biberonu... eve vardık. bez bağlamayla ilgili sen büyüdün sen bebek misin falan diyorum. bebek misin sorusuna evet anlamına gelecek sesler çıkarıyor. babannesi de bebekliğe özeniyor bu çocuk demişti. hatta babannesinin memesini bile emiyormuş. geçtiğimiz haftalarda annesinin de memesini emmişti bir kaç kere... akşam evde önce çişini yaptı ardından tekrar bezini bağlattı. biraz sonra gene apışarasını tutmaya başladı. bu sefer de kakasını yaptı. sabah ta kakasını yapmıştı. genelde hergün 1 kere yapar bu durum istisna... bu sefer bezini bağlamadım. bezi alıp bana getirdi. bağlamayalım dedim. itiraz etmedi. iskambil kağıtlarını hacamat etmekle meşgul... akşam yemeğinde geçen gün kaldırttığı mama sandalyesini tekrar çıkardı ve masanın başına koydu ama sandalye yerde masa çok yüksek... o da sandalyenin kolçaklarına basarak ayakta makarna yedi. yemekten sonra biraz resim çizdi. bir ara bana kızdı arka odaya gitti.
22 Eylül 2013 Pazar
23 EYLÜL 2013 PAZARTESİ
Sabah gene erken kalktı.. 07 sularıydı herhalde.. Gülümseyerek ve neşeli uyandı. Televizyonda pepee vardı. onu seyretti. pepee çorba içiyordu. O da çorba istedi. sabah sabah çorba yedi. Ekmeği küçücük küçücük parçalayıp çorbaya doldurdu. arkasından kaşıkla çorbayı teker teker ekmeklerin üstüne döktü. hiçbir ekmek parçası çorbaya bulanmamaış olana dek.. ondan sonra da yedi. ardından bebeğine yuva oluşturdu.
resim
sonra buzdolabından yumurta istedi. ben de yemek istiyor sandım. tavaya yağ ve peynir koymuştum ki, bizimkinin derdinin yumurtaları oyuncak porselen fincanlarına koymak olduğunu farkettim.
resim
bir de şemsiye buldu.. onu açtırdı. evin içinde onunla dolaşıyor. oynamaktan sıkıldığı zaman bile kapattırmıyor. aynı yumurtalar gibi. onlara olan ilgisi kaybolunca yumurtaları dolaba kaldırdım. farkeder farketmez parmağıyla iki hareketi (iki elinin işaret parmağını yanyana getirmek) yaparak buzdolabına koştu. iki tane yumurta aldı. fincanlara koydu. 10 gibi babanneye gitmek için dışarı çıktık. biraz parkta oynadık. sonra babanneye gittik. kapıda dedesini görünce bana sarıldı. ben de içeri girdim. mutfakta sandalyeye oturttum. domates yemeye başladı. kızıma veda edince birden ağlamaya başladı. arkamdan bayağı ağladı...
akşam annesi almış eve gelmeleriyle tekrar sokağa çıkmaları bir oldu. sevgi Bimden birşeyler alacaktı. Bizimki de peşine takıldı. zaten her dışarı çıkanla o da dışarı çıkmak istiyor.. Sandalyesine takılı olan mama sandalyesini çıkarttırdı. kullanmak istemiyor. zaten normal sandalyeye oturunca artık boyunun masaya eriştiğini farkettik. mama sandalyesine gerek kalmamış. gece aslan sesi çıkararak korkutmaca ve hafifçe ısırma oyunu oynadık. ben onun bacağını ısırıyordum o da benim omuzumu... gece ona birşey yaptığı için kızdım. koşa koşa ablasına gitti. biraz sonra ablasının kucağında geldi. ablası seni kim üzdü diye sorunca beni gösteriyor eşşoğlusu...
resim
sonra buzdolabından yumurta istedi. ben de yemek istiyor sandım. tavaya yağ ve peynir koymuştum ki, bizimkinin derdinin yumurtaları oyuncak porselen fincanlarına koymak olduğunu farkettim.
resim
bir de şemsiye buldu.. onu açtırdı. evin içinde onunla dolaşıyor. oynamaktan sıkıldığı zaman bile kapattırmıyor. aynı yumurtalar gibi. onlara olan ilgisi kaybolunca yumurtaları dolaba kaldırdım. farkeder farketmez parmağıyla iki hareketi (iki elinin işaret parmağını yanyana getirmek) yaparak buzdolabına koştu. iki tane yumurta aldı. fincanlara koydu. 10 gibi babanneye gitmek için dışarı çıktık. biraz parkta oynadık. sonra babanneye gittik. kapıda dedesini görünce bana sarıldı. ben de içeri girdim. mutfakta sandalyeye oturttum. domates yemeye başladı. kızıma veda edince birden ağlamaya başladı. arkamdan bayağı ağladı...
akşam annesi almış eve gelmeleriyle tekrar sokağa çıkmaları bir oldu. sevgi Bimden birşeyler alacaktı. Bizimki de peşine takıldı. zaten her dışarı çıkanla o da dışarı çıkmak istiyor.. Sandalyesine takılı olan mama sandalyesini çıkarttırdı. kullanmak istemiyor. zaten normal sandalyeye oturunca artık boyunun masaya eriştiğini farkettik. mama sandalyesine gerek kalmamış. gece aslan sesi çıkararak korkutmaca ve hafifçe ısırma oyunu oynadık. ben onun bacağını ısırıyordum o da benim omuzumu... gece ona birşey yaptığı için kızdım. koşa koşa ablasına gitti. biraz sonra ablasının kucağında geldi. ablası seni kim üzdü diye sorunca beni gösteriyor eşşoğlusu...
22 EYLÜL 2013 PAZAR
Bugün gün çok erken başladı... Saat sabaha karşı 04 veya 05 gibi annesiyle beraber salona geldi ve yattı ama uyumadı. Televizyonu açtırdı. TRT çocuk yayını yok henüz.. digital yayından minikayı açtım. onu seyretmeye başladı. Uyur sandım ama uyumadı ta saat 10 a kadar... yatarken birden kalktı, fırladı yatak odasına gitti. annesini salona getirdi. çişi varmış. bena niye gelmedi anlamadım. annesi homurdana homurdana çişini yaptırdı. dün o kadar çok içmişti ki, neredeyse oturağı taşıracaktı. 1 saat kadar sonra gene çişini yaptı. Bol bol süt içti biberonuyla... Ortalıkta dolandı. biberonundan oyuncak fincanlarına süt doldurdu. onları tabaklara koyup servis ediyor. sonra elimden tutup beni buzdolabına götürdü. yumurta yaptık. ben de yeşil zeytin yedim. yumurtayı yedi ama bitirmedi. yeşil zeytin yemeye başladı. TV deki sesleri taklit etme yönünde bir çaba seziyorum. hatta iki tane olan birşeyi gösterip kaç tane var diye sorduğumda "iti" dedi gene eskiden olduğu gibi.. bir de zıplamayı deniyor sık sık.. bilgisayarın kablosunun üzerinden zıplayarak geçiyor.. Ancak uykusu olduğu belirgin olarak görülüyor. Bir kaç kere yattı ama uyuyamadı. en sonunda koltuğa yatarak kendi kendine uyudu ağzında biberonla... Öğlene doğru uyandı. ardından diğer ev halkı da... kızımla beraber börek almaya gittik. Pepee bisikletine bindi. yolda gidonu sağa çevir dediğimde ilk başta yanlış yöne çevirdi. doğru yönü gösterdim. sonra sağa veya sola çevir dediğimde hep doğru yöne çevirdi. öğrendi mi ne sağını solunu... hatta sofrada bu konunun bahsi açıldığında kızım sağ ne taraf diye sordum. iki kolunu yanlara açıp her iki yönü de aynı anda "iii" "iiii" diye sesler çıkararak işaret etti. sağ sol kavramnın yönler olduğunu anlamış en azından... Börekçide börek aldıktan sonra pepee marka çikolatalı süt gördü dolapta... ondan istedi. daha önce çikolatalı süt almıştım. beğenmemişti. o yüzden almak istemedim. ama ayşe istiyor. arıza çıkarmıyor ağlayıp zırlamıyor ama istiyor. benim de yanımda para yok. alamam kızım dedim. dükkandakiler "abi sonra verirsin" dediler. aldık. evde börekle birlikte içti. börek te yedi. balkodaki biberleri saydık beraber.. hepsini tek tek sayıyor.. kızarmış iki tane biberi kızıma koparttırdım. yemeye kalkıştı.. acı olduğu için yemesine mani olduk. jalapone biberi ne de olsa... gerçi acı yiyor ama ne olur ne olmaz. günlerdir evde ve babannesinde sivribiber yiyip duruyor. bir de unutmadan birkaç gündür sürekli süt istediğinde veya süt bahsi geçtiğinde "müüü" diyor. sütle inek arasındaki bağlantı tamam... hatta bugün sofrada pepee marka süt kutusun üzerinde karaöcüğün resmi vardı. onu göstewrdim kızıma . birden tuhaf bi hareket yapmaya başladı. ilk başta anlamadık ne olduğunu. sonra farkettik ki ineğin memesinden süt sağma hareketi yapıyor. pepeenin bi bölümüde vardı öyle bir sahne.. üstelk çok yavaş ve yumuşak hareketlerle yapıyor sağma hareketini.. filmde de dedesi pepeeye çok yavaşça yapmasını söylüyordu... vay eşşek.. nelere dikkat etmiş. dündü galiba... mutfakta koyun bahsi geçince birden yerinden fırladı salona koştu. bir baktık elinde hayvan sesi çıkaran piyanosu.. kuzu resmine basıp "mee" sesi çıkartıyor. akşam para çekmeye gittik. ısrarla ve özellikle bebek arabasını istedi. bisikletle gitmek istemedi. otomobille götürmeyi teklif ettim. kabul etmedi. bankamatikte kartı o taktı. tuşlara o bastı. parayı o aldı. parayı aldıktan sonra cebine koymak istedi. cüzdana koyalım dedim. eve döndük. otomobilin bagajına bebek arabasını koyarken arabaya bindi ve balık kraker paketini aldı. biz abisiyle maç seyretmeye gittiğimizde laptopu açıp yere koymuş ve üzerinde yürümüş. bir de sırıtıyormuş. annesi kızmış. arkasından yatmış uyumuş. gündüz uyumadığı için erken yatmış. inşallah biz yatarken kalkmaz..
21 EYLÜL 2013 CUMARTESİ
Bugünü sıcağı sıcağına yazmadığımdan biraz bölük pörçük bi anlatım olacak. ama zaten çok rutin ve anlatılacak pek fazla birşey olmayan bir gündü. bugün çok ve zamansız uyudu. günün büyük çoğunluğunu uykuda geçirdi. Dünden kalan pastalardan yedi bol bol.. tabi gene kremalarını alıyor. hatta kremanın üzerindeki kırmızı noktaları tek tek çatalıyla alıp yedi. Akşam yemeği yemedik annesi gezmeye gitmişti. bayağı geç saat önüne nohutlu pilav koydum. afiyetle yedi. acıkmış meğer. pasta karın doyurmuyor tabi.. ardından masanın üzerindeki salata tabağını aldı, sehpaya koydu. salatalıkları ve domatesleri afiyetle yedi.
video
yıkanmak istiyor. daha doğrusu suyla oynamak istiyor. elini saçına götürüp yıkama hareketi yapıyor. Annesi gece yıka dedi ama ben unuttum. Sonra abisi su doldurdu herhalde küvete... ben uyukluyordum... gece annesi evde değilken, ablası açık kalan sokak kapısını kapatmış. annesi geldi sanıp sokak kapısını açıp kapıda bekledi bir süre.. tam o sırada üst kat komşusu geldi merdivenlerden. bozuldu. kapıyı kapattı. Abisinden öğrendim. gece yıkanmış. hatta abisine su atıp ıslatırken ayağı kayıp düşmüş küvete.. küvette yatar pozisyonda olunca hoşuna gitmiş, bir süre o halde kafasını küvetin kenarına koyup ayaklarını uzatıp yatmış... Bir de abisi "silor yiyecek misin" diye sorduğunda "istemiyorum"a benzer bir laf etmiş. konuşma konusunda bazı ilerlemeler olacak bu yakınlarda herhalde.. birşeyler geveleyip duruyor bu sıralar...
video
yıkanmak istiyor. daha doğrusu suyla oynamak istiyor. elini saçına götürüp yıkama hareketi yapıyor. Annesi gece yıka dedi ama ben unuttum. Sonra abisi su doldurdu herhalde küvete... ben uyukluyordum... gece annesi evde değilken, ablası açık kalan sokak kapısını kapatmış. annesi geldi sanıp sokak kapısını açıp kapıda bekledi bir süre.. tam o sırada üst kat komşusu geldi merdivenlerden. bozuldu. kapıyı kapattı. Abisinden öğrendim. gece yıkanmış. hatta abisine su atıp ıslatırken ayağı kayıp düşmüş küvete.. küvette yatar pozisyonda olunca hoşuna gitmiş, bir süre o halde kafasını küvetin kenarına koyup ayaklarını uzatıp yatmış... Bir de abisi "silor yiyecek misin" diye sorduğunda "istemiyorum"a benzer bir laf etmiş. konuşma konusunda bazı ilerlemeler olacak bu yakınlarda herhalde.. birşeyler geveleyip duruyor bu sıralar...
20 Eylül 2013 Cuma
20 EYLÜL 2013 CUMA
Öğleden sonra Ayşeyi almaya Burgaza gittim. Zili çaldım. Asansör beklerken yukardan "baba, baba" sesleri geliyordu.. Beni kapıda karşıladı.
video
evde biraz oyalandık. kucağıma çıktı. oynaştık biraz.. mütemadiyen "baba" diyor..hafta içinde hiç problem çıkarmamış. dedesine doktorda neler olduğunu anlatıyormuş. doktorun kulağına ve ağzına baktığını göstererek anlatıyormuş. deni kıyısında kumla oynamış bol bol... Büyük mor eriklere sarmış.. yiyip duruyor. evden çıkarken de hepsini tabaktan toplayıp çantamıza koydu. giderken dedni öp dedim. gitti öptü. (kendi usuluyle, yanak değdirerek) babanneni öp dedim. reddetti. ben de gitmiyoruz öyleyse dedim. itiraz etti ama mecbur kaldı. yanağını babannesinin yanağına değdirdi. Arabada arka koltuğa kuruldu. yol boyunca kendi dilince birşeyler söyleyip durdu. herşeyi sayıyor... iii, iii, ii diyerek... ve aynı anda parmağıyla işaret ederek sayıyor. birlikte cuma pazarına gittik. mor eriklerden görünce hemen çığlık atarak istediğini belli etti. aldık. şeftali istedi aldık. ben salatalık alırken tezgahtan bir tane alıp yemeye başladı. eve gidene kadar yedi bitirdi. annesini ablasını görünce yüzünde gülücükler oluştu ama öyle çok ta fazla yüz vermedi. akşam annesinin doğum günü için aldığım pastayı eve döner dönmez elimden almaya çalıştı. açtırdı ve hemen çatalla yemeye başladı. önüne kesip koyduğumuz dilimi yemiyor. direk pastanın üstelik sadece kremasını yiyor. pastayı şekilsiz bir külçeye benzetti. yemekten sonra yemek takımlarını çıkardı. oyuncak tavaya biberonundan süt koyuyor. oyuncak ocağına koyup ısıtıyor. sonra da fincanlara koyup servis ediyor. ben de birkaç fincan süt içtim mecburen... Bir de tuhaf bir durum var. TV de biraz şiddet içeren kayıp diye bi dizi var. ısrarla ve inatla onu seyrediyor. geçen hafta da sonuna kadar seyretmişti. geçen hafta kopuk bir parmak göstermişlerdi. diziyi seyrederken parmağını gösterdi. ürktüm. kanal değiştirmeye kalkıştık. tekrar açtırdı. allahtan yeni bölümde şiddet sahneleri yok. annesinin ayağında sallanıp uyudu....
video
evde biraz oyalandık. kucağıma çıktı. oynaştık biraz.. mütemadiyen "baba" diyor..hafta içinde hiç problem çıkarmamış. dedesine doktorda neler olduğunu anlatıyormuş. doktorun kulağına ve ağzına baktığını göstererek anlatıyormuş. deni kıyısında kumla oynamış bol bol... Büyük mor eriklere sarmış.. yiyip duruyor. evden çıkarken de hepsini tabaktan toplayıp çantamıza koydu. giderken dedni öp dedim. gitti öptü. (kendi usuluyle, yanak değdirerek) babanneni öp dedim. reddetti. ben de gitmiyoruz öyleyse dedim. itiraz etti ama mecbur kaldı. yanağını babannesinin yanağına değdirdi. Arabada arka koltuğa kuruldu. yol boyunca kendi dilince birşeyler söyleyip durdu. herşeyi sayıyor... iii, iii, ii diyerek... ve aynı anda parmağıyla işaret ederek sayıyor. birlikte cuma pazarına gittik. mor eriklerden görünce hemen çığlık atarak istediğini belli etti. aldık. şeftali istedi aldık. ben salatalık alırken tezgahtan bir tane alıp yemeye başladı. eve gidene kadar yedi bitirdi. annesini ablasını görünce yüzünde gülücükler oluştu ama öyle çok ta fazla yüz vermedi. akşam annesinin doğum günü için aldığım pastayı eve döner dönmez elimden almaya çalıştı. açtırdı ve hemen çatalla yemeye başladı. önüne kesip koyduğumuz dilimi yemiyor. direk pastanın üstelik sadece kremasını yiyor. pastayı şekilsiz bir külçeye benzetti. yemekten sonra yemek takımlarını çıkardı. oyuncak tavaya biberonundan süt koyuyor. oyuncak ocağına koyup ısıtıyor. sonra da fincanlara koyup servis ediyor. ben de birkaç fincan süt içtim mecburen... Bir de tuhaf bir durum var. TV de biraz şiddet içeren kayıp diye bi dizi var. ısrarla ve inatla onu seyrediyor. geçen hafta da sonuna kadar seyretmişti. geçen hafta kopuk bir parmak göstermişlerdi. diziyi seyrederken parmağını gösterdi. ürktüm. kanal değiştirmeye kalkıştık. tekrar açtırdı. allahtan yeni bölümde şiddet sahneleri yok. annesinin ayağında sallanıp uyudu....
17 Eylül 2013 Salı
17 EYLÜL 2013 SALI
sabah uyandığında annesine biberonu gösterip "mööö" diye ses çıkarmış.. odaya gittiğimde yatakta yatmış süt emiyordu biberonundan... annesi ona yumurta yaptı, yedirdi. ardından annesiyle hep beraber hastaneye gittik. dedesi konuşmuyor doktora götürün diye başımızın etini yiyor. hastanede ufak bebeklerle çok ilgilendi. onları da sayıyor, parmağıyla göstererek iii, iiii, iii diye... doktor birşey yok. kimi çocuk geç konuşur. dedi. zaten biliyorduk öyle olduğunu. dedesinin gönlü olsun diye götürmüştük. sonra arabaya binip burgaza gittik. arka koltukta gayet problemsiz oturdu yol boyunca...
evde kimse yoktu.pazara gitmişler. biz de kumsala gittik. kumla oynadık. strofordan gemi yaptık. sonra dondurma yemeğe köye gittik. kucağa alınmak istedi ama yolun çok büyük bölümünü yürüttüm. dondurma aldık. dondurmaya itiraz edip oradaki dondurma resmini göstermeye başladı. bir baktım renkli renkli dondurmalar.. biz ise ona sade dondurma almışız. hemen çilekli dondurma ilave ettirdim. yalamaya başladı bacaksız... yolda gene yürüdü. damlamasın diye dondurmanın yanlarını yalamayı öğrettim. biraz biraz becerdi. tam o sırada İDO düdük öttürünce deniz otobüsünün iskeleden ayrılışı seyretmeye gittik. ardından eve döndük. sokağın başında dedesi görününce hiç memnun olmadı.. arkama saklandı. evde de babannesine hiç yüz vermedi.. ben ayrılırken kıyameti kopardı. kendini yerlere attı. arkamdan balkondan bakmayı da reddetti.
video
evde kimse yoktu.pazara gitmişler. biz de kumsala gittik. kumla oynadık. strofordan gemi yaptık. sonra dondurma yemeğe köye gittik. kucağa alınmak istedi ama yolun çok büyük bölümünü yürüttüm. dondurma aldık. dondurmaya itiraz edip oradaki dondurma resmini göstermeye başladı. bir baktım renkli renkli dondurmalar.. biz ise ona sade dondurma almışız. hemen çilekli dondurma ilave ettirdim. yalamaya başladı bacaksız... yolda gene yürüdü. damlamasın diye dondurmanın yanlarını yalamayı öğrettim. biraz biraz becerdi. tam o sırada İDO düdük öttürünce deniz otobüsünün iskeleden ayrılışı seyretmeye gittik. ardından eve döndük. sokağın başında dedesi görününce hiç memnun olmadı.. arkama saklandı. evde de babannesine hiç yüz vermedi.. ben ayrılırken kıyameti kopardı. kendini yerlere attı. arkamdan balkondan bakmayı da reddetti.
video
16 Eylül 2013 Pazartesi
16 EYLÜL 2013 PAZARTESİ
Sabah problemli uyandı.. ama öyle böyle değil... daha önceleri de probemli, sıkıntılı falan yazmıştım ama bu seferki bambaşka... zaten sinyallerini veriyordu birkaç gündür.. annesini arıyor, anne anne diye ağlıyor. ne kucakta susuyor ne teselli ediliyor. vaziyet fena... kahvaltı da ettiremedim.. çişini bile yapmadı. öğlene kadar bu sıkntı biraz hafifleyerek devam etti. bir süre sonra ağlamayı kesti ama huysuzluk berdevam... öğlen zil çalınca kapıyı açtı ve kapı ağzında anne anne diyerek bekledi. annesini beklerken abisi geldi okuldan... acayip bozuldu. bağırdı, abisini kovdu... sonra abisiyle beraber tulumba tatlısı yedi.. ama onu yerken de arıza çıkardı. ravak damlamasın diye parmağımızla tulumba tatlısını sıyırınca bağırıyor. abisinide kudurttu.. tatlıları alıp alıp azıcık ısırıp kutuya geri koyuyormuş... saat 1 de ancak kahvaltı ettirdim... yumurta yaptım. peyniri dolaptan o çıkardı. pişirdim yedi.. ardından nektarin dilimledim. inanılmaz birşey... sadece kabuklarını yedi.. diğer taraflarını bıraktı.. birkaç dilim daha kestim. gene sadece kabuk kısımlarını yedi.. zaten öteden beri meyveleri kabuklarıyla yerdi... veya ekmeğinin kabuğunu severdi. ( bir keresinde ekmeğin içini reddettiğini hatırlarım) ama bu bambaşka.. sadece kabuk yiyor.
video
biraz TV seyrettikten sonra yatarak uyudu...Akşam uyandığında abisiyle kovalanmaç ve saklambaç oynadı. Keyfi yerine geldi. çarşafın altına saklanıyor. kahkahalar atıyor. ben de oyuna dahil oldum. biraz gıdıkladım.. iyi zamanlardı.. annesi gelince pek bi memnun oldu.. abisi gibi ayağını ağzına soktu. bir baktık ayak tırnağını yiyor. tırnak yediği için kızdı annesi.. çok bozuldu. ağlaya ağlaya ablasına çıktı. onda teselli arıyor. ben de kızdım. ardından ablası da tırnak yememesini söyleyince çok bozuldu.. Bir de bir süredir yaptığı ama benim yazmayı unuttuğum birşeyler var.. birincisi insanları korkutma... insanlara "voar" veya ona benzer vahşi hayvan sesi çıkararak onları korkutuyor. ikincisi "anne ya" lafı artık ağzından hiç düşmüyor. bir de gördüğü herşeyi, özellikle balkondaki domatesleri sayıyordu... sayarken de "bi.. iti.." çok net anlaşılıyordu... "üç" dedirtmek için uğraştım biraz... "bi.. ile iti" de gitti... şimdi birşeyi sayarken, iiii, iiiii, iii diye sesler çıkarıyor.. ama tonlaması öyle ki saydığı belli...
video
biraz TV seyrettikten sonra yatarak uyudu...Akşam uyandığında abisiyle kovalanmaç ve saklambaç oynadı. Keyfi yerine geldi. çarşafın altına saklanıyor. kahkahalar atıyor. ben de oyuna dahil oldum. biraz gıdıkladım.. iyi zamanlardı.. annesi gelince pek bi memnun oldu.. abisi gibi ayağını ağzına soktu. bir baktık ayak tırnağını yiyor. tırnak yediği için kızdı annesi.. çok bozuldu. ağlaya ağlaya ablasına çıktı. onda teselli arıyor. ben de kızdım. ardından ablası da tırnak yememesini söyleyince çok bozuldu.. Bir de bir süredir yaptığı ama benim yazmayı unuttuğum birşeyler var.. birincisi insanları korkutma... insanlara "voar" veya ona benzer vahşi hayvan sesi çıkararak onları korkutuyor. ikincisi "anne ya" lafı artık ağzından hiç düşmüyor. bir de gördüğü herşeyi, özellikle balkondaki domatesleri sayıyordu... sayarken de "bi.. iti.." çok net anlaşılıyordu... "üç" dedirtmek için uğraştım biraz... "bi.. ile iti" de gitti... şimdi birşeyi sayarken, iiii, iiiii, iii diye sesler çıkarıyor.. ama tonlaması öyle ki saydığı belli...
15 Eylül 2013 Pazar
15 EYLÜL 2013 PAZAR
Sabah beni zorla uyandırdı. uykusuzluktan geberiyorum ama el mecbur uyandık. TV açtık... seyretti. geçen hafta aldığım börek yetmemişti. ayşe ablasının böreğini yemişti. bu hafta ayşeye de börek aldım. bu sefer de yemedi. yatakta annesiyle cilveleşiyor. bana da eliyle yastığı göstererek ve beni işaret edip gel hareketi yaparak yatmamı istiyor. börek almaya gittiğimde onu götürmedim diye surat asmış. geldiğimde de tavırlıydı. her dışarı çıkanla o da dışarı çıkmak istiyor. çok kısır birgün.. yazacak doğru dürüst birşey yok...
akşam üzerine doğru kırtasiye alışverişi için dışarı çıktık. dışarı çıkarken de arıza çıkardı. ben kucağıma alacakmışım...ayaklarım iyice pert olmuş zaten... abisi kucakladı... arabada hem benim, hem annesinin kulağına parmağını sokuyor.. bu yeni.. daha önce benim kulağımı katlardı arabada... önce ablasının çalıştığı markete gittik onu almak için... markette abisiyle birlikte kendilerine çikolata aldılar.. bizimki bir kaç tane birden almak isteyince olmaz... ya o ya bu diyerek seçim yapmasını istedik.. kızdı. hiçbirini almadı.. sonra bonibon aldı... ablayı beklerken çocuk parkına gittik... oradaki kaydırakta merdiven yerine tırmanmak için oyuklar vardı... ilk başta zorlandı çıkamadı.. öğrettim... becermeye başladı... ablanın işi bitince kırtasiye alışverişine gittik. bizimki de kendisine bir sürü şey aldı... kalemler, suluboya... özellikle suluboya.. her seferinde alıyor geri bıraktırıyoruz... gene aldı. kullanabileceğini bilsem alacam ama ortalığı berbat eder.. kullanamaz da... eski boyama kitabının aynısını beğendi aldı.. aynı kiatptan iki tane oldu... keçeli kalem aldım.. diğer aldıklarını çaktırmadan bıraktım... eve döndük. akşam yemeğinde gene pek birşey yemedi...
akşam üzerine doğru kırtasiye alışverişi için dışarı çıktık. dışarı çıkarken de arıza çıkardı. ben kucağıma alacakmışım...ayaklarım iyice pert olmuş zaten... abisi kucakladı... arabada hem benim, hem annesinin kulağına parmağını sokuyor.. bu yeni.. daha önce benim kulağımı katlardı arabada... önce ablasının çalıştığı markete gittik onu almak için... markette abisiyle birlikte kendilerine çikolata aldılar.. bizimki bir kaç tane birden almak isteyince olmaz... ya o ya bu diyerek seçim yapmasını istedik.. kızdı. hiçbirini almadı.. sonra bonibon aldı... ablayı beklerken çocuk parkına gittik... oradaki kaydırakta merdiven yerine tırmanmak için oyuklar vardı... ilk başta zorlandı çıkamadı.. öğrettim... becermeye başladı... ablanın işi bitince kırtasiye alışverişine gittik. bizimki de kendisine bir sürü şey aldı... kalemler, suluboya... özellikle suluboya.. her seferinde alıyor geri bıraktırıyoruz... gene aldı. kullanabileceğini bilsem alacam ama ortalığı berbat eder.. kullanamaz da... eski boyama kitabının aynısını beğendi aldı.. aynı kiatptan iki tane oldu... keçeli kalem aldım.. diğer aldıklarını çaktırmadan bıraktım... eve döndük. akşam yemeğinde gene pek birşey yemedi...
14 EYLÜL 2013 CUMARTESİ
Gece02 gibi ağlamaya başladı ve babannesi susturamayınca kucağıma alıp uyuttum. kendi yatağıma yatırdım ama pek derin uyumadı. saat 4 e kadar kah pışpışlayıp kah sallayıp uyuttum. Sabah saat 9 da avucunun içiyle birkaç kez göğsüme vurarak ( klasik ayşe uyandırması) beni uyandırdı. Çişi gelmiş... ben evdeyim diye herşeyi bana yaptırıyor. Babannesinden hiçbirşey istemiyor. sabah kahvaltıda gene iştahsız... oyunla falan 2-3 tane köfte yedirdim. Eski biberonunun emziğini ısırarak parçaladığı için yeni alınan biberonunu gösteriyor. evvelki hafta aldığımız kasayı geri vermek için pazara gidecek oldum. beni bırakmadı. o da geldi...pijamasının üstüne salopet giydi. çok komik. bisikletine bindirdim. arka tutamağından itleyerek gidiyoruz. artık bisikletin yönüne biraz biraz hakim olabiliyor. bu vesileyle sağ sol öğrettim biraz, sağa dön kızım, sola dön kızım diyerek... hiç bilemiyordu başlarda...Yolda mahsus oyun olsun diye duvarlara falan çarpıyor.. ayrıca yol kenarındaki toprak şeritlere çıkıp bisikleti orada sürüyor özellikle... pazarda işimizi hallettikten sonra bi tezgahtan domates aldı. yolda onu yedi... dönerken bisikletten inip gene deniz kenarındaki duvarda yürüdü bir ara... ama hava çok serin ve esiyor.. üşüyecek diye korkuyorum. Eve döndükten sonra maaile bursaya geldik... kapıda kucağıma almadım diye arıza çıkardı. arabada hiç ses çıkarmıyor. herkese ve herşeye mesafeli... evde annesini görünce de pek öyle kayda değer bi sevinç göstermedi. abisi gelince onu gördüğüne hiç memnun olmadı. ablasını istiyor dedik ama ablası gelince de ona da aynını yaptı... bir ara sandalyelerin altında saklanmış, onu aramamızı bekledi. daha önce saklandığı zaman ses çıkarıp gülerdi. bu sefer hiç ses çıkarmadan onu bulmamızı bekledi. biz bulamayınca da dayanamadı. kahkaha atarak dışarı fırladı. sonra gene aynı yere saklandı... bir de aynı yere tekrar saklanılmayacağını öğrense :) gece arabayla gezmeye çıktık... bir ara ablası para çekmek için arabadan indi. vay efendim.. nasıl olur da ayşeyi yanına almadı diye kıyamet kopardı. çiğköfte aldılar. evde yediler. bizimki de yedi.. bu da mı sevecek ne? bi sevmeyen benim galiba şu meredi... gece sıkıntısız bir şekilde yattı uyudu.
14 Eylül 2013 Cumartesi
13 EYLÜL 2013 CUMA
Öğleden sonra kızımın yanına Burgaza gittim. Kapıda elimde kamerayla bekledim beni görünce vereceği tepkiyi kaydetmek için ama maalesef babannesiyle birlikte Nadide yengemdelermiş. Ben de oraya gittim. İçeri girdim. Koltukta yatıyor. Beni gördü. istifini bozmadı ilk başta.. çok huysuz ve huzursuz.. belli oluyor. Biraz sonra bana geldi. kucağıma oturdu ama neşesi yok. geçen seferki gibi bizi görünce kudurmalar falan hak getire... Masada ben birşeyler yerken arada ona da yedirmeye çalıştım. Birazcık siyah incir ısırdı ama o da çok çok az... Yengemdeki o kocaman bebekle oynadı. balkondan havuzu gösterip duruyor. Havuza indirip havuza soktum biraz... çok az kaldık. hemen eve geri döndük...
..video..
Sonra sonra bira zneşesi geldi de kovalanmaç oynadık evin içinde... o alıştığımız neşe çığlıklarını atmaya başladı. Bu arada, gündüz uykusunu uyumamış... Huysuzluğu ve neşesizliği belki de ondandır. Kendi evimize geri dönmek için öıktığımızda kucakta taşınmak konusunda ağlayarak ısrar etti. ben babannesine almamasını, boşvermesini söylemem rağmen kadıncağız dayanamadı kucağına aldı... ona taşıtacak değildik ya.. ben omuzuma aldım... Bir süre yürüdükten sonra deniz kenarındaki duvarların üzerinden yürümeye başladı. Yol boyunca oradan yürüdü. tabi ben de elinden tutuyorum. zor oluyor zira duvar dibinde insan çöp kovası vs.. bir sürü engel var. elini de bırakamam. çok yüksek... mazaallah... Sokağın başına geldiğimizde babannesiyle eve gitmesini söyledim. ben silor alıp gelecektim ama bırakır mı... üçümüz birden yola devam ettik mecburen... dönüşte tol boyunca kuşlar (güvercin) var. onlarla ilgilendi... kuşların kanat çırpmasını taklir ediyor. kollarını iki yana açıyor ama kollarını sallamıyor da ellerini bilekten aşağı yukarı sallıyor.. kuşlar öyle uçuyormuş Tabi, kuş mevzubahis olur da bizimki kafasının tepesini parmağıyla göstermez mi kafama kuş konmuştu anlamında... allahın emri :) Hareket te şöyle : sağ elinin işaret parmağı ile kafasının en tepesine birkaç kere dokunmak ama parmak kafaya 90 derece açılı olacak.
Yol boyunca kuş tüyü topladık... bazen babannesinin çok gerisinde kalıyoruz. koşa koşa ona yetişiyor cıyk cıyk öten ayakkabılarıyla.. sokağın başında deniz kıyısına indik. o sırada ido geldi.. hemen tüyleri gösterip strafor aramaya başladı.. gemi yapmıştık ya daha önceden... bulduk bir tane büyükçe... ben bir parça kırıp duvarda düzeltip tüyleri diktim ve denize bıraktırdım... o arada bir baktım Ayşe de büyücek bir strafor parçasına bütün tüyleri dikmiş... onu da denize bıraktı.. (kızımınki daha iyi gitti) ardından kalan straforlardan 3 tane daha gemi yaptı.. hepsini suya bıraktı. Bir ara straforu alıp duvara sürtmesi görülmeye değerdi.. ben öyle yaptım ya.. taklit ediyor... birazcık kumla da oynadı... ama ekipman olmadığı için pek uzun değil... yolda gelirken tramboline bindirmiştim. hayret birşey.. zıplamayı reddetti. Bedava ya o yüzdendir :)
eve gittik. eve girmek istemedi.. sokakta kalacak gezenti.. ağlaya zırlaya girdi... biz uyumasın diye gözünün içine bakıyoruz.. bu saatte uyursa gece uyanır diye... ama uyku muyku hak getire... Genel bir keyifsizlik hala devam etmekte... o hafta bananesini perişan etmiş.. hiç geçen haftaki gibi değil diyor kadın... çok huysuzmuş... ne yemek, ne huzur.. sürekli buğuz... üst kat komşusu mustafa safiye ikilisine alışmış sonra sonra da biraz.. onlarla geziyor, onlarda yemek yiyormuş... akşam da pek yemek yemedi... köfte yedirdik zar zor... uyumuyor... ayakta saaldık yok.. kucakta salladık.. yok.. uyumuyor. TV de üstelik te hiçte ona uygun olmayan, hafif şiddet içeren bir diziyi (kayıp) gözünü kırpmadan seyrediyor. kanal da değiştirttirmiyor. Tamamını seyretti. gecenin bayağı ileri bir saati halının üzerinde kendi kendine uyudu...
8 Eylül 2013 Pazar
08 EYLÜL 2013 PAZAR
sabah geç uyandı.. uyandıktan sonra da değişik bir güne başlangıç yaptık... ne çişe oturdu ne kahvaltı etti ne de TV açtırdı.
hytyy5t5775ththfdgcehtjhubtjdfhjfjffjfgkbgkffldllfngjkfkrrofırfrt0tkıııugııfkfkklfşfşggşgşkglkdvjkfkkkgkjbkdkglbkkbö övöö ö mv cod bjmmbkbvkkdkfkfkkbgkfkfgokglvlgşgkkşllnlb şbkcljcjcjvvvcn m mmmm kmm mm m n jgggggggggggvvj
salonda biraz oyalandıktan sonra annesinin yanına yatağa gitti. oradan bana telefon ediyor.. konuşuyor.. annesi ve abisiiyle yatakta boğuştu. neşesi yerinde... acayip derecede annesine benzetmeye başladım. sevgi ise "ben bu kadar güzelmiyim ki" diyor. çok ama çok sempatik.. tavşan gibi.. aynı annesi... (şimdiki hali değil)
yatakta abisiyle boğuşurken ağlamaya başladı birden... ağzını bir yere çarptı herhalde... abisiyle birlikte fırına gittiler. kahvaltıda ablasının böreğinin tamamını yedi. kendine alınan pizzanın ise yarısını... unutmadan, kahvaltıdan hemen önce bir toka takılması vardı. 3 kişi toka taktık. abisi bacaklarını, ben kollarını tuttum. annesi toka taktı... bağırış, çağırış... şu anda ortalıkta dolanıp duruyor. küçük televizyonu indirtti dolabın üstünden.. açtık Trt çocuk seyrediyor arka odada... büyük kızım "git kızına bak" deyince arka odaya gittim. ufaklık, ablasının ayakkabılarını ayağına geçirmiş, bağlamaya çalışıyor. biraz sonra "baba baba" diyerek yanıma geldi. kanal değiştirmiş. düzeltmemi istiyor. uykusu geldi herhalde.. ayağımda sallayacam... bu arada sadece baba ve anne kalmış konuşmasında... abi ve aba silinmiş gitmiş... ama artık konuşmaları vurgulu... özellikle "baba" çok çeşitlenmiş. seslenme babası, çağırma babası, kızma babası, sevinme babası falan... ayağımda sallamama rağmen uyumadı. ortalıkta dolandı durdu. çok geç uyudu ve çok geç uyandı. burgaza gittik. yolda kipaya uğrayıp keçeli kalem ve resim defteri aldık. ama boş resim defteri yerine boyama kitabını tecih ediyor. resim defterine duvardaki sarkaçlı saatin resmini çizdim.. görünce saati gösterip tik tak dedi. kağıda yuvarlak çizip içine göz burun ağız yerlştiriyor. yalnız kulakları yanakların olduğu yere düz çizgi olarak koyuyor. kafanın dış çeperine kulak çizmesini öğrettim. iyice dışarı çizdi.. "bağımsız federe kulak" çiziyor. çok canım sıkıldı, itiraz ettim ama ayşeye görünmeden gizlice sıvıştık ağlamasın diye.. benim fikrim ağlasa üzülse bile her zaman çocuklara karşı açık ve şeffaf olmak.. kandırmamak...
arkamızdan ağlamamış...
hytyy5t5775ththfdgcehtjhubtjdfhjfjffjfgkbgkffldllfngjkfkrrofırfrt0tkıııugııfkfkklfşfşggşgşkglkdvjkfkkkgkjbkdkglbkkbö övöö ö mv cod bjmmbkbvkkdkfkfkkbgkfkfgokglvlgşgkkşllnlb şbkcljcjcjvvvcn m mmmm kmm mm m n jgggggggggggvvj
salonda biraz oyalandıktan sonra annesinin yanına yatağa gitti. oradan bana telefon ediyor.. konuşuyor.. annesi ve abisiiyle yatakta boğuştu. neşesi yerinde... acayip derecede annesine benzetmeye başladım. sevgi ise "ben bu kadar güzelmiyim ki" diyor. çok ama çok sempatik.. tavşan gibi.. aynı annesi... (şimdiki hali değil)
yatakta abisiyle boğuşurken ağlamaya başladı birden... ağzını bir yere çarptı herhalde... abisiyle birlikte fırına gittiler. kahvaltıda ablasının böreğinin tamamını yedi. kendine alınan pizzanın ise yarısını... unutmadan, kahvaltıdan hemen önce bir toka takılması vardı. 3 kişi toka taktık. abisi bacaklarını, ben kollarını tuttum. annesi toka taktı... bağırış, çağırış... şu anda ortalıkta dolanıp duruyor. küçük televizyonu indirtti dolabın üstünden.. açtık Trt çocuk seyrediyor arka odada... büyük kızım "git kızına bak" deyince arka odaya gittim. ufaklık, ablasının ayakkabılarını ayağına geçirmiş, bağlamaya çalışıyor. biraz sonra "baba baba" diyerek yanıma geldi. kanal değiştirmiş. düzeltmemi istiyor. uykusu geldi herhalde.. ayağımda sallayacam... bu arada sadece baba ve anne kalmış konuşmasında... abi ve aba silinmiş gitmiş... ama artık konuşmaları vurgulu... özellikle "baba" çok çeşitlenmiş. seslenme babası, çağırma babası, kızma babası, sevinme babası falan... ayağımda sallamama rağmen uyumadı. ortalıkta dolandı durdu. çok geç uyudu ve çok geç uyandı. burgaza gittik. yolda kipaya uğrayıp keçeli kalem ve resim defteri aldık. ama boş resim defteri yerine boyama kitabını tecih ediyor. resim defterine duvardaki sarkaçlı saatin resmini çizdim.. görünce saati gösterip tik tak dedi. kağıda yuvarlak çizip içine göz burun ağız yerlştiriyor. yalnız kulakları yanakların olduğu yere düz çizgi olarak koyuyor. kafanın dış çeperine kulak çizmesini öğrettim. iyice dışarı çizdi.. "bağımsız federe kulak" çiziyor. çok canım sıkıldı, itiraz ettim ama ayşeye görünmeden gizlice sıvıştık ağlamasın diye.. benim fikrim ağlasa üzülse bile her zaman çocuklara karşı açık ve şeffaf olmak.. kandırmamak...
arkamızdan ağlamamış...
7 Eylül 2013 Cumartesi
07 EYLÜL 2013 CUMARTESİ
Sabah kalktığımda bizimkinin salonda yatmış televizyon seyettiğini gödüm yalnız başına... anne de uyuyor ben de.. elinde biberon, içinde süt.. beni görünce kucağıma geldi.. laptopta ablasının kendine yaptığı omletin fotoğrafını gördü. aynısından kızıma da yaptık.
çok az yedi.. balkonda yetiştirdiğimiz domatesleri koparıp koparıp yedi.. bitti domatesler... arabasına bindi, dolaştı evin içinde... balkona çıkıp yerlere su döktü sürahiyle.. sürahi boşalınca doldurmamı istiyor ama gene su demiyor. ben de adını söylemezsen vermeyecem yedim. vermedim. çok bozuldu ama belli etmiyor. su desin diye uğraşıyorum ama nedense demeye teşebbüs bile etmiyor. tahinli almaya fırına gittik. ben dışarı çıkacak oldum. hemen hazırlanmaya ve kendini göstermeye başladı. beni dışarı yalnız salmıyor. kendi de geliyor. yol boyunca sürekli su dedim. o da her su deyişimin ardından ı-ıh dedi. fırından kendine içiboş aldı. evde oyalanıp duruyor. öğlene doğru uykusu geldiği için huysuzlanmaya başladı.
Arka odada kendi kendine yatmış uyumuş. Ben de uyudum. Ayşenin ağlamasının sesine uyandım saat 3 gibi... Annesi evde yok. Gezmeye gitmiş biz uyurken.. Ayşe annesini aradı. bulamayınca anne anne diye uzun süre huysyzlandı. Karnı aç olması lazım ama birşey de yemiyor... çok sık çiş ediyor.. defalarca işedi.. armut dilimledim.. dilim dilim armut yedi... başka birşey yemiyor... biberonuna süt doldurttu. Akşama doğru dışarı çıktık. setbaşında tavuk döner aldım. kaldırımdaki masalara oturduk. yarım ekmeğin içini tamamen yedi. Annesiyle abalsı da gelmek isteyince oturduk onları bekledik. bu arada bebek arabasıyla oyalandı. onu sürdü. tentesini söktü. frenini indirdi. yan masada duran birşeyi gösterip duruyor. anlamazzdan geldim adını söylesin diye.. ısrarla parmağıyla gösteriyor. Ayran... annesi gelince giysin diye tayt getirmiş giymek istemedi. önce bebek arabasının altındak sepete sonra da yere attı. ben de yere attığı için kızınca ve almasını buyurunca bana küsüp ağlamaya başladı. annesinin ve ablasının kucağına kaçtı. karnımızı doyurduktan sonra dondurma aldık. kendisi için pembe renkli dondurma seçti. bir süre sonra külahın yanını yalayarak temizledikten diye kızdı. dondurma yemeyi reddetti. arabasında vıyaklayıp durdu. kucakta getidik eve.. bir ara benim omzuma çıktı. uykusu var herhalde.. bu huysuzluk ondan... ama eve girince uyku muyku kalmadı. TRT Çocuk kanalını açtırdı. hep beraber çizgifilm seyrediyoruz.
06 EYLÜL 2013 CUMA
Tüm hafta içi boyunca Ayşe Burgazdaydı. Problem çıkarmamış bu süre zarfında... bol bol deniz kıyısına gitmişler. Ayaklarını suya sokmuş, kumla oynamış..Bir de babannesinin endişeyle anlattığı birşey varki, bizim evde hep yapıyor. Banyodan tabureyi çıkarmış, üzerine çıkmış ellerini yıkıyormuş lavaboda... babannesi düşecek diye endişelenmiş.. Bizi görünce sevinçten çıldırdı. koştu, atladı, zıpladı.
video
Akşam yemekte benim sandalyeme oturdu ve hapur hupur patlıcan oturtma yedi elimden... Çok acıkmış. Burgazda konuşma konusunda pek bi gelişme sağlamamış. Sadece babaanne diyor. onu da vurgulu ve arada çok hafif bir boşluk bırakarak... ama babannesi öyle öğretiyordu... gece bursaya gitmek için evden çıktık. Arabanın önüne başkası parkettiği için bir süre sahilde oyalandık... kumsala indik kızımla... deniz çarşaf gibi.. hiç kıpırtı yok.. Kızım denize taş attı. sonra geçen hafta yaptığımız gemiyi buldu. ikiye ayrılmış ama hala kumsalda.. Straforu bana verdi ve tüy aramaya başladı. bulunca bana verdi. yelken olarak tüyü diktik. bir de dümen ekledik. denize bıraktık.kızım arkasından el salladı. ne dalga ne de rüzgar var ama gene de yavaş yavaş gidiyordu ki, herhalde gemi geçmiş olacak ki, dev dalgalar geldi ve gemimiz gözden kayboldu. dalgalar geldiğinde kızım da denize yakındı. birden dalgalar gelince geri geri kaçışı çok komikti. korktu da biraz. staforun diğer parçasından bi tane daha yaptık. onu suya koyduk sonra arabamızı parkettiğimiz yerden çıkarabilince arabayla eve döndük. Aabada uyudu ve eve taşınırken uyanmadı. biz geldiğimizde o kadar çok koşup yoruldu ki, yorgunluktan sızıp kalmış. yoksa uyanırdı genelde olduğu gibi...
1 Eylül 2013 Pazar
01 EYLÜL 2013 PAZAR
sabah gene erkenden kalktı.. kahvaltıda yeşil biber, lokma ve çok az yumurta yedi. akşam çok erken yemek yediğimiz için acayip acıkmış.. geceki problemi de açlıktan çıkarmış olabilir. belki de o yüzden çok süt içti gece boyunca... kahvaltıdan sonra gene denize gittik. kovaları almadık. sahilde bulduğumuz kapaklar ve bardaklarla kum kulesi yaptık.. kıyıda dün yaptığımız gemiyi bulduk.. suya koymamı istedi. ama deniz dalgalı, ne yapsak gemi kıyıya vuruyor... beceremedik, hem de ayaklar gene sırılsıklam oldu... eve geri döndük.. Ayşeyi orda bırakıp bursaya döndük. Birkaç gün Ayşeden ayrı kalacağız... Problem çıkarmaz herhalde...
31 AĞUSTOS 2013 CUMARTESİ
Sabah 7 gibi uyandı. Burgazdayız… yerini yadırgadığı için
gece boyunca mızırdanıp durmuş. Sabah ta ağlayarak uyandı. Kucağıma aldım.
Kucağımda yattı 15 dakika kadar.. ne sorsam olmaz anlamında kafasını sallıyor.
Yatağa yatar mısın? I-ıh, babannene gider misin? I-ıh, su ister misin? I-ıh,
süt ister misin? I-ıh, denize gidelim mi? Hı-hı… deniz duyunca kafayı yana
doğru sallamaktan anında vazgeçti. Aşağı yukarı sallıyor.
Yere yastık koydum. Halının üzerinde yarım saat kadar yattı.
Biberonundan süt içiyor. Sonra arada burnunu ısırcam senin deyip biraz oyun
oynadık. Beni bacaklarıyla havaya kaldırıp burnunu ısırmama engel oluyor. Sonra
da yere atıyor. Biraz sonra bir baktım. Bizimki ağzını açmış, burnumu ısırmaya
geliyor. Engel olmadım. Burnumu hafifçe ısırdı. balkona yanıma çıktık.
Direkteki güvercini gördü. Her kuş gördüğünde veya her kuş lafını duyduğunda
yaptığını gene yaptı. Parmağıyla kafasının tepesini işaret etmek.. kuş kafasına
konmuş. Direkteki kuşa gel diye işaret
ediyor. Sonra da benim kafamın tepesine parmağıyla dokunuyor. Vay eşşoğlusu…
demek benim kafama konsun ha… hayır senin kafana konsun diyorum… gene benim
kafamı gösteriyor. Babannesi balkonda ütü yaparken babanne veya dede desin diye
biraz uğraştık. İnatla baba diyor.. bu arada aklı hala denizde.. durmadan
balkondan denizi işaret ediyor. Kahvaltıdan sonra gidelim dedim. Olur anlamında
kafa salladı. Beraber ekmek almaya gittik. Bisikletine kuruldu. Ben de
arkasından itleyerek besaşa gittik. Orada sırada bizden önce bisikletiyle ekmek
almaya gelmiş bir çocuk vardı. Ekek poşetini bisikletinin gidonuna taktı ve
gitti. Biziki buna dikkat etmiş, ben ekmeği alır almaz elimdeki poşete saldırdı
ve elimden kaptı. Bir baktım poşeti kendi bisikletinin gidonuna takıyor. Çok
şaşırdım. Dönüşte deniz kenarından geldik. Kıyıdaki güvercinlerin yanında
durduk. Onlarla oyalandık. Biraz ekmek attık. Sonra eve geldik. Hala ne gidona
ne de pedala hakim değil… yol boyunca bisiklete yön vermek için sürekli
müdahale etmek zorunda kaldım. kahvaltıda lokmaları bala bandırıp yemek istedi ama bal damlamasın diye müdahale ettiğimiz zaman küsüp yemiyor. evde kahvaltı ettikten sonra kovaları kürekleri aldık, sahile indik.. gene dalgalı ama yapacak birşey yok.. kumla oynadı... kovalara denizden su doldurtuyor. kumla oynadıktan sonra ellerini kovaya sokup temizliyor. sonra kovaları kumlara döküp yeniden doldurttuyor. su dolduracam diye ayaklarım sırılsıklam oldu. eve döndük.. evde bisikletiyle geziniyor. dede ve babanne demiyor inadına... dedittirmeye çalıştığımzda baba diyor... yalnız aşağıda dedesinin arabasını gösterip dedenin demiş... bir ara da babinni dedi.. ama sadece bir kere... devamı yok... akşam yemeğinde çok acıkmış.. çatalı ciğerlere batırıp ağzına atıyor ve mmmm... diye beğenme sesi çıkararak yiyor. gece gene sabaha kadar yarımşar saat arayla uyanıp ağladı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
22 EKİM 2017 PAZAR
sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...
-
Bugün bir sürü şey oldu. (Gene) gecikerek yazdığım için birçok şeyi yazamayacağım. bütün gün evdeydik. geceki kulak ağrısından eser yok....
-
sabah kar yağıyordu. ayşeyi uyandırmaya gittim. uyansın diye uğraştım ama uyanmadı. camdan dışarı bakarsa çok sevineceği bir sürpriz olduğun...