Sabah 7 gibi uyandı. Burgazdayız… yerini yadırgadığı için
gece boyunca mızırdanıp durmuş. Sabah ta ağlayarak uyandı. Kucağıma aldım.
Kucağımda yattı 15 dakika kadar.. ne sorsam olmaz anlamında kafasını sallıyor.
Yatağa yatar mısın? I-ıh, babannene gider misin? I-ıh, su ister misin? I-ıh,
süt ister misin? I-ıh, denize gidelim mi? Hı-hı… deniz duyunca kafayı yana
doğru sallamaktan anında vazgeçti. Aşağı yukarı sallıyor.
Yere yastık koydum. Halının üzerinde yarım saat kadar yattı.
Biberonundan süt içiyor. Sonra arada burnunu ısırcam senin deyip biraz oyun
oynadık. Beni bacaklarıyla havaya kaldırıp burnunu ısırmama engel oluyor. Sonra
da yere atıyor. Biraz sonra bir baktım. Bizimki ağzını açmış, burnumu ısırmaya
geliyor. Engel olmadım. Burnumu hafifçe ısırdı. balkona yanıma çıktık.
Direkteki güvercini gördü. Her kuş gördüğünde veya her kuş lafını duyduğunda
yaptığını gene yaptı. Parmağıyla kafasının tepesini işaret etmek.. kuş kafasına
konmuş. Direkteki kuşa gel diye işaret
ediyor. Sonra da benim kafamın tepesine parmağıyla dokunuyor. Vay eşşoğlusu…
demek benim kafama konsun ha… hayır senin kafana konsun diyorum… gene benim
kafamı gösteriyor. Babannesi balkonda ütü yaparken babanne veya dede desin diye
biraz uğraştık. İnatla baba diyor.. bu arada aklı hala denizde.. durmadan
balkondan denizi işaret ediyor. Kahvaltıdan sonra gidelim dedim. Olur anlamında
kafa salladı. Beraber ekmek almaya gittik. Bisikletine kuruldu. Ben de
arkasından itleyerek besaşa gittik. Orada sırada bizden önce bisikletiyle ekmek
almaya gelmiş bir çocuk vardı. Ekek poşetini bisikletinin gidonuna taktı ve
gitti. Biziki buna dikkat etmiş, ben ekmeği alır almaz elimdeki poşete saldırdı
ve elimden kaptı. Bir baktım poşeti kendi bisikletinin gidonuna takıyor. Çok
şaşırdım. Dönüşte deniz kenarından geldik. Kıyıdaki güvercinlerin yanında
durduk. Onlarla oyalandık. Biraz ekmek attık. Sonra eve geldik. Hala ne gidona
ne de pedala hakim değil… yol boyunca bisiklete yön vermek için sürekli
müdahale etmek zorunda kaldım. kahvaltıda lokmaları bala bandırıp yemek istedi ama bal damlamasın diye müdahale ettiğimiz zaman küsüp yemiyor. evde kahvaltı ettikten sonra kovaları kürekleri aldık, sahile indik.. gene dalgalı ama yapacak birşey yok.. kumla oynadı... kovalara denizden su doldurtuyor. kumla oynadıktan sonra ellerini kovaya sokup temizliyor. sonra kovaları kumlara döküp yeniden doldurttuyor. su dolduracam diye ayaklarım sırılsıklam oldu. eve döndük.. evde bisikletiyle geziniyor. dede ve babanne demiyor inadına... dedittirmeye çalıştığımzda baba diyor... yalnız aşağıda dedesinin arabasını gösterip dedenin demiş... bir ara da babinni dedi.. ama sadece bir kere... devamı yok... akşam yemeğinde çok acıkmış.. çatalı ciğerlere batırıp ağzına atıyor ve mmmm... diye beğenme sesi çıkararak yiyor. gece gene sabaha kadar yarımşar saat arayla uyanıp ağladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder