Gecenin bi yarısı, uyanıp külotlu çorabını çekiştirmeye başlamış. annesi çıkarayım mı kızım deyince çıkarttırmış ve onun meşhur koklama hareketiyle kirli olduğunu anlatıp çamaşır sepetine attırmış. koklama hareketinin meşhurluğu şurdan... burnundan içeri doğru snıf snıf diye nefes çekmiyor. aksine burnundan sesli bi şekilde nefes veriyor ve bu sırada suratını buruşturuyor. bu hareket kirli demek..
Sabah bir türlü uyanmak bilmedi. hastaneye gidecem. geç kaldım. uyandırdım. inatla uyumaya devam etti. ben de çaresiz babannesini eve çağırdım. bayağı bi zaman uyumaya devam etmiş. eve gittiklerinde 3 gün önce dizdiği oyuncakların yeri 15-20 santim kaydırılmış diye bozulmuş ve hepsini tek tek yeniden dizmiş. akşam gittiğimde uyuyordu. uyanmasını bekledim. gece babannesinde kalması lazım zira sabah çok erken hastaneye gitmem gerek... babannesi farkettirmeden sıvış dedi. olmaz dedim. çocukları kandırmak adetim yok. çocuğa karşı açık, dürüst ve samimi olacaksın ki, sana güvenebileceğini bilsin. acaba beni (gene) kandıracak mı diye düşünmesin. kalmak ister misin dedim. kafa salladı. ben giderken dedesinin kucağındaydı. bu arada "didi" kelimesi standartlaştı. gitmeden düğmelerle oyun oynuyorduk. mor düğmeler anne, mavi düğmeler baba, yeşil düğmeler abi oldu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder