Önce günün bombasını yazayım.
Tv seyrederken (trt çocuk-canım kardeşim) birden "ayhee" diye bağırıp TV yi bana gösterdi. bir baktım ki, Tv deki sahnede bir köşede "ayşe yazısı var. meğerse bizim kız "ayşe" yazısını ezberlemiş. bir nevi adını okuyor... vay bacaksız vay...
Sabah yatak odasında annesinin yanında yatıyordu uyanık olarak. ben odaya gelince elleriyle yüzünü kapıyor. ben çıkınca açıyor. gelince gene kapatıyor. sanırım geceki yokluğumun kefareti bu... beni istemiyor odada... ama biraz sonra annesiyle geldiler salona... annesi domates doğramış. ekmeği suyuna bana bana kahvaltı ediyor. salatanın suyu bitince beni çağırıp, önc tabağı, sonra da dolaptaki yağı gösterdi. istediğini yaptım. ekmeği banıp banıp yemeye devam etti. evin içinde oyalanıp duruyor. annesinin kırmızı ayakkabılarını giydi. uzun süre onlarla gezdi. bir ara da kovalarını ayağına geçirmişti. öğlen ayağıma koyup salladım. uyudu. uyandıktan sonra ablasıyla makarna yedi. ardından arka odada uzun zamandır seyretmediği oyuncak hikayelerini seyretti. bizi de yanında istiyor. bir şey dikkatimi çekti. filmdeki konuşmaları elinden geldiğince taklit ediyor. yakında konuşacak galiba nihayet... ama hala bazı sesleri telaffuz edemiyor. ama gayret ediyor...
31 Mayıs 2014 Cumartesi
30 Mayıs 2014 Cuma
30 MAYIS CUMA
gece 01.30 gibiydi herhalde, yataka odasından gelen feryatlar üzerine oraya gittim. ayşe ağlıyor ve tepiniyor. biraz yanına yattım ve pışpışladım ama salona gitmek istedi. gittik. yattı. bir süre sessizce yattıktan sonra TV istedi. açtım. yeşil zeytin yemek istedi. çıkardım verdim. yedi biraz.. sabah ezanları okunduğunda hala TV seyrediyordu. ben gün ağırdığında sızıp kalmışım. o uyanıktı. 08 de uyandığımda uyuyordu. 10 gibi ağlayarak uyandı. biraz sakinleştirdikten sonra süt verdim. koltukta yattı. gene TV seyrediyor. babanneye gittik. önlar da burgaza gitmek üzereymişler. kızım da onlarla gitti. gece 21 gibi gelmişler. kızım eve gelir gelmez baba deyip beni aramış ama ben maalesef evde değildim. bir de burgaza giderlerken arabada kusmuş... üşüttü herhalde...
29 MAYIS 2014 PERŞEMBE
Bugün de pek farklı birşey olmadı. sabah babanneye giderken yanımıza kova ve kürekleri aldık. parka uğradık. bir süre parkta oynadık. akşam da oğlum aldı geldi. gelir gelmez karşıma gelip yüzünde kocaman bir tebessümle karşıma dikilmesi çok ilginç... daha önce yazdım mı hatırlamıyorum bir kaç seferdir üzerine birşeyler örtüp emekleyerek yanımıza geliyor ve böööö diye bağırarak bizi korkutuyor. bu akşam da battaniyesini üstüne örtmüş. önünü nasıl görüyor anlamıyorum. legolarla oynamak son 2 -3 gündür en büyük meşgalesi.. hav hav yapıyor onlardan... yeni kalemleriyle resim çizip duruyor. ama asıl olay geceydi.
28 Mayıs 2014 Çarşamba
28 MAYIS 2014 SALIRTESİ
Gündüz için pek yazacak birşey yok ama gece dopdoluydu. 01.30 da bağırarak uyandı ve ağlayarak salona geldi. minikayı açtırdı. sonra ne zaman uyudu bilmiyorum. ben uyuyup kalmışım. sabah erkenden ayaktaydı. annesinin yanına gidip yattı. uyumuş. öğlene kadar deliksiz uyudu. hatta işim olduğu için beyzayı ve çağırdım. uyanmış. beyzayı görünce biraz ağlamaklı olmuş ama ağlamamış. zaten çok geçmeden ben geldim ve ayşeyi alıp eve döndük ve hızla hazırlanıp hemen babanneye gittik. akşam abisi aldı. gelirken dedesinin dondurma alması için verdiği parayla herkese dondurma almış. kendininkini yedi. sonra ablasınınkini yemek istedi. gidip buzdolabının önüne sandalye koyup buzluğun kapağını açmış dondurmayı aramış. izin vermeyince ağlayıp arka odaya kaçtı. gece vakitlice uyudu.
27 MAYIS 2014 SALI
Gününde yazmayınca akılda pek birşey kalmıyor. ama gün içinde pek yazacak birşey olmadı. aadece akşam parka gittik. parkta epey oyalandık. ta ki sıkılıncaya kadar... kovasını aldık yanımıza.. parkta 2 tane kumla oynayan çocuk vardı. onlara yanaşıp beraber oynamayı istedi ama pek yüz vermediler. ama sonra kızımın yanına şço akabcuklar geldi. beraber oynadılar. kızım çeşmeden su getirip durdu. kumu ıslattılar. kaydırakta da oynadı. salıncakta en hızlı sallanmak istiyor.
26 Mayıs 2014 Pazartesi
26 MAYIS 2014 PAZARTESİ
Sabah 10 gibi uyandı. ben de o saatte uyanmıştım. adiyeye geç kaldım diye hemen hazırlayıp (hatta buğuz ettiği için ayşeyi de azarlayarak) beraber adliyeye gitmek için yola çıktık. zaten barodaki orkun haftalardır gugayı getir diye söyleyip duruyor. yolda farkettik ki, günleri karıştırmışım. adliyede işim yokmuş. biz de parka uğradık. kova olmamasına bozuldu ama salıncak ve kaydırak ve tahtıravalli üçlüsü sırayla ayşeyi misafir etti. sonra eve döndük. zorla kahvaltı ettirdim. akşam da doğru dürüst yemek yemedi. iştahı yok şu sıralar.. öğlen babannesine götürdüm. süt istedi. karnının saç olduğunu söyleyince babannesi süt vermedi. o da ağlamaya başladı. akşam annesi getirdi. kapının önünde oyalanmışlar bir süre.. sonra ben aşağı indim. bisikletle onu itlememi istedi. yapmayınca sanki kendisi beceremiyormuş, yardıma ihtiyacı varmış gibi üçkağıt yaptı ama yediremeyince paşa paşa kendisi yukarıya doğru pedal bastı. kısa süre sonra eve çıkmak istedi. evde yumurcakm TV açtık. şu sıralar favorimiz "niloya"... onu seyrettik. ablasından geçen gün yürüttüğü postit lerle cik cik yapma ve onlarla oynamak en büyük zevki 2 gündür... kaldıramıyoruz da...
ayrıca mutlaka belirtmem gereken birşey var. küçük olan herşeye "bebe" demeye başladı birkaç gündür... olmadık şeylere bile bebe diyor.
ayrıca mutlaka belirtmem gereken birşey var. küçük olan herşeye "bebe" demeye başladı birkaç gündür... olmadık şeylere bile bebe diyor.
25 Mayıs 2014 Pazar
25 MAYIS 2014 PAZAR
sabah arka odadan sesi geldi uzun süre yatakta annesiyle cilveleşirken... epey sonra salona geldi. şımarmış, vik vik sesler çıkarıp duruyor. dudağını mahsustan bükmüş, pembe kışlık pantalonunu giydirmemi istedi. (2 gündür bu pantalona taktı) sen giy dedim (dün kendi giymişti) parmağıyla beni gösterdi emreder bir tonla... giydirdik. arka odaya gitti. ablasının küçük postitlerini almış. onları artı şeklinde yapıştırıp cik cik yaptı.
bu arada; bilmem farkında mısınız, ne TV den, ne sütten ne de koltuğa uzanmaktan bahsettim. bugün rutinin dışına çıktı. dünkü videoyu seyrettirdim. vuyam deyip yeniden seyretmek istiyor. geldi kucağıma kuruldu.
kahvaltıda gene herkese ayar verdi. kahvaltıdan sonra ablası ile azdılar. tam şu anda uzun bacaklı bebeğiyle ip atlıyor aklı sıra.. henüz hiç beceremiyor ama çok hevesli... annesiyle kültürparka gezmeye gittiler. eve geldğinde kıyametler kopuyordu. sebep: neden eve geldi.. hep sokak, hep dışarısı... tam sokak kızı velet...
sakinleştirmek için balkona çıkarıp çileklere baktırmak istedim. işe yaramadı. ceyda sesini duyunca çağırdı ayşeyi.. sesini kesip gitti. 1 saat kadar orada kaldı. annesi uyutmak istemedi ama zorla uyudu akşam üzeri. iyi oldu.. uykusu olduğu için o kadar buğuz ediyor ki; katlanılabilir gibi değil... gec 09 gibi uyandı. uyanır uyanmaz gene annesine kızmaya başladı. uykusunda da parktan eve gelmeyi görmüş anlaşılan... gece geç saatlere kadar uyanıktı. TV seyretti. gece 02 gibi uyudu.
bu arada; bilmem farkında mısınız, ne TV den, ne sütten ne de koltuğa uzanmaktan bahsettim. bugün rutinin dışına çıktı. dünkü videoyu seyrettirdim. vuyam deyip yeniden seyretmek istiyor. geldi kucağıma kuruldu.
kahvaltıda gene herkese ayar verdi. kahvaltıdan sonra ablası ile azdılar. tam şu anda uzun bacaklı bebeğiyle ip atlıyor aklı sıra.. henüz hiç beceremiyor ama çok hevesli... annesiyle kültürparka gezmeye gittiler. eve geldğinde kıyametler kopuyordu. sebep: neden eve geldi.. hep sokak, hep dışarısı... tam sokak kızı velet...
sakinleştirmek için balkona çıkarıp çileklere baktırmak istedim. işe yaramadı. ceyda sesini duyunca çağırdı ayşeyi.. sesini kesip gitti. 1 saat kadar orada kaldı. annesi uyutmak istemedi ama zorla uyudu akşam üzeri. iyi oldu.. uykusu olduğu için o kadar buğuz ediyor ki; katlanılabilir gibi değil... gec 09 gibi uyandı. uyanır uyanmaz gene annesine kızmaya başladı. uykusunda da parktan eve gelmeyi görmüş anlaşılan... gece geç saatlere kadar uyanıktı. TV seyretti. gece 02 gibi uyudu.
24 Mayıs 2014 Cumartesi
24 MAYIS 2014 CUMARTESİ
sabah 08 gibi uyandı ve hemen tv açtırdı. uzun süre seyretti. nutellalı ekmek hazırladım. biraz yedi. dünkü olayları yazarken tepemde dikiliyor. kendi etrafında döndürerek baş döndürme oyununu yapıyor. çok neşeli.. bugün birkaç kere fırça yedi. hiç istifini bozmuyor. gülmeye devam ediyor. annesine "üf anne" demeye başladı. kendine bi' oyun kurdu.
video
böylelikle ha-hı-hu şeklindeki konuşması da bu videoyla belgelendi. ardından uyudu. çok geç saate kadar uyanmadı. uyandıktan sonra akşam bir sürü olay gerçekleşti ama hemen yazmayınca unutuyorum. aklımda kalanlar... çizgeçine çizdiği resmi silip zebra çizdim diye bana kızıp bağırması... bisikletiyle bana reyhan pazarına kadar eşlik etmesi... yolda pembe ufak gül koparıp verdim kızıma.. bir süre elinde tuttu. kornet dondurma istemesi ve neredeyse yolun yarısı boyunca tek elle bisiklet kullanıp, diğer eliyle dondurma yemesi... "kızım önüne bak" demekten dilimde tüy bitmesi... sürekli bir yerlere toslama riski var zira... zaten bu laf bisikletle gezmeye çıktığımda en az 15-20 kere ağzımdan çıkıyor. pazardan aldığımız çilekleri önce hapur hupur yemesi ama sonra tadı kötü diye ısırıp bizlere vermesi... birşeyleri devirmeyi (özellikle bardak) son günlerde alışkanlık edinmesi, ve artık benden fırça yemeye başlaması... üzülünce elleriyle yüzünü kapatıp arka odaya kaçıp teselliyi abisinde veya ablasında araması... bebeklerinin çamaşır makinasından çıkması ki, annesi güneşi gördüm filmine benzetti.
böylelikle ha-hı-hu şeklindeki konuşması da bu videoyla belgelendi. ardından uyudu. çok geç saate kadar uyanmadı. uyandıktan sonra akşam bir sürü olay gerçekleşti ama hemen yazmayınca unutuyorum. aklımda kalanlar... çizgeçine çizdiği resmi silip zebra çizdim diye bana kızıp bağırması... bisikletiyle bana reyhan pazarına kadar eşlik etmesi... yolda pembe ufak gül koparıp verdim kızıma.. bir süre elinde tuttu. kornet dondurma istemesi ve neredeyse yolun yarısı boyunca tek elle bisiklet kullanıp, diğer eliyle dondurma yemesi... "kızım önüne bak" demekten dilimde tüy bitmesi... sürekli bir yerlere toslama riski var zira... zaten bu laf bisikletle gezmeye çıktığımda en az 15-20 kere ağzımdan çıkıyor. pazardan aldığımız çilekleri önce hapur hupur yemesi ama sonra tadı kötü diye ısırıp bizlere vermesi... birşeyleri devirmeyi (özellikle bardak) son günlerde alışkanlık edinmesi, ve artık benden fırça yemeye başlaması... üzülünce elleriyle yüzünü kapatıp arka odaya kaçıp teselliyi abisinde veya ablasında araması... bebeklerinin çamaşır makinasından çıkması ki, annesi güneşi gördüm filmine benzetti.
23 Mayıs 2014 Cuma
23 MAYIS 2014 CUMA
Sabah uyanır uyAnmaz hiç oyalanmadan babanneye gittik. ( bu arada unutmadan şunu ekleyeyim. hem bizim evde hem de babannesinin evinde apatman girişindeki sahanlıkta bulunan basamaklardan bisikleti mutlaka kendisi çıkarıyor veya indiriyor. bu istasması olmayan bi' rutin.. hergün mutlaka gerçekleşen bi' olay.. ben yanlışlıkla yaparsam tekrar başa döndürüyoruz. o yapıyor.) ama önce elektrik faturası ödemeye... ben ödeme yaparken o da koltuğa oturup beklemiş. babanneye vardığımızda eve girmeyip kapıda bekliyor. hadi kızım dedim. istifini bozmadı. meğer ayakkabılarının altının silinmesini bekliyormuş. dün de silmişti annem. silindi. içeri girdi.
akşam annesi getirdi. eve çıkmak yerine sokak kapısının önünde durmuşlar. balkondan seslendiğimde kızım bana gel işareti yaptı. indim. beraber top oynadık. topa ilgisi ve galiba yatkınlığı var. kapının önündeki kırmızı güle mahsus ve ısrarla guga dül diyor. ben kırmızı diyorum, o guga... yarım saat inatlaştı... pes etmiyor. üzerindeki guga rengi tişörtü gösterdim, "peki bu ne renk" diye.. pes etmemek için başka bi renk ismi söyledi. oyun oynarken, ara sokaktan karşıdan karşıya, sağa sola bakmadan ve koşarak geçti. ben de kulağını çektim. ben çektikçe o güldü. canı yansın diye çok çektim ben de... istifini bozmadı ama canı yandı.. Yrafik konusunda iyi emsal olmaya gayret ediyoruz, sürekli hayatın içinde sözlü olarak hem uyguluyor hem de anlatıtoruz ama ayşe pek umursamıyor. içselleştirmiş değil hala... bu konuda biraz zorlamamız gerekecek sanırım..
haftalardır yazmayı unuttuğum birşey şimdi aklıma geldi. kendisine kitap okutturma mevzusu... masal kitapları okutıyor ama özellikle de bir tanesini... çenemiz yoruluyor okurken.. sesli okumaya hiç alışık değiliz. ayrıca abisinin "savunma sistemimiz" adındaki kitabını okutuyor. can kulağıyla dinliyor, fagositleri, lenfositleri falan...
akşam yemekte haşlama etle taze fasulyeyi karıştırıp birlikte yedi. ayrıca hepimize kendi şapkalarını taktırdı. (şu an bile kafamda) kendisi de taktı. sırtına da çantasını taktı. bu haliyle tek başına seyahate çıkmış turist kızlara benziyor. (tam şu anda, önünde her an yere devrilecekmiş gibi yalpalayarak sallanıyor. Bunu da şimdiye kadar yazmadık galiba.. uzun zamandır böyle bir oyun geliştirdi kendine..) beni ayağa kaldırdı. kendi etrafımda döndürüyor. başımı döndürmeye çalışıyor. sonra da kendisi kendi etrafında dönmeye başladı. başı dönünce yere düşecekmiş gibi yalpalıyor.
akşam annesi getirdi. eve çıkmak yerine sokak kapısının önünde durmuşlar. balkondan seslendiğimde kızım bana gel işareti yaptı. indim. beraber top oynadık. topa ilgisi ve galiba yatkınlığı var. kapının önündeki kırmızı güle mahsus ve ısrarla guga dül diyor. ben kırmızı diyorum, o guga... yarım saat inatlaştı... pes etmiyor. üzerindeki guga rengi tişörtü gösterdim, "peki bu ne renk" diye.. pes etmemek için başka bi renk ismi söyledi. oyun oynarken, ara sokaktan karşıdan karşıya, sağa sola bakmadan ve koşarak geçti. ben de kulağını çektim. ben çektikçe o güldü. canı yansın diye çok çektim ben de... istifini bozmadı ama canı yandı.. Yrafik konusunda iyi emsal olmaya gayret ediyoruz, sürekli hayatın içinde sözlü olarak hem uyguluyor hem de anlatıtoruz ama ayşe pek umursamıyor. içselleştirmiş değil hala... bu konuda biraz zorlamamız gerekecek sanırım..
haftalardır yazmayı unuttuğum birşey şimdi aklıma geldi. kendisine kitap okutturma mevzusu... masal kitapları okutıyor ama özellikle de bir tanesini... çenemiz yoruluyor okurken.. sesli okumaya hiç alışık değiliz. ayrıca abisinin "savunma sistemimiz" adındaki kitabını okutuyor. can kulağıyla dinliyor, fagositleri, lenfositleri falan...
akşam yemekte haşlama etle taze fasulyeyi karıştırıp birlikte yedi. ayrıca hepimize kendi şapkalarını taktırdı. (şu an bile kafamda) kendisi de taktı. sırtına da çantasını taktı. bu haliyle tek başına seyahate çıkmış turist kızlara benziyor. (tam şu anda, önünde her an yere devrilecekmiş gibi yalpalayarak sallanıyor. Bunu da şimdiye kadar yazmadık galiba.. uzun zamandır böyle bir oyun geliştirdi kendine..) beni ayağa kaldırdı. kendi etrafımda döndürüyor. başımı döndürmeye çalışıyor. sonra da kendisi kendi etrafında dönmeye başladı. başı dönünce yere düşecekmiş gibi yalpalıyor.
22 Mayıs 2014 Perşembe
22 MAYIS 2014 PERŞEMBE
Sabah standart işlemlerden sonra babanneye gittik. orda beraber kahvaltı ettik. ben ayrıldım. akşam almaya gittiğimde sokakta bi' topu yakalamaya çalışan bi' çocuk vardı. bir baktım.. ayşe.. babannesiyle sokakta... top oynadık bir süre.. havadaki topa vurmasını gösterdim. biraz oynadıktan sonra, bisikleti alıp gidelim dedim. gene olmaz anlamında hı-hu-ha birşeyler deyip zıplamaya başladı. ne demek istediğini anlamadım ta ki, sokaktaki 8-10 yaşındaki kızlar ip atlama oynayacaklarmış. o da oynayacakmış. nitekim kızlar ipi hazırlarlarken o da atladı birkaç kere.. daha tam beceremiyor ama yapmaya gayret ediyor. ip yükselince bizimki bisikletine binip bayır aşağıya hızla gitmeye başladı. peşinden koşa koşa yetiştim ancak. virajın birini dar alınca devrilcek gibi oldu ama toparladı. yolda gelirken kendi etrafında çember çizdi. hemen ardından bir tane daha... kızım ne yapıyorsun dedim. "B" dedi. sonra da enikonu bisikletle "A" çizdi. "A" da dedi. bisikletinin ön sepetindeki taşlar bugün kaybolmuş, yol boyunca tutturdu taa diye... taş toplayacakmış. o kaybolan taşları haftalar boyu yolda gördükçe tek tek toplamıştı. yarın giderken toplarız dedim. eve çıktık. yemekte geçen günkü gibi gene bardağı devirince bu sefer kızdım. çok bozuldu. ağlaya ağlaya arka odaya gitti. bnim ona kızmama içerledi herhalde.. ama sonra ben koltukta yatarken hav havına beni hamhamham ısırttırmaya başladı gülerek.. annesiyle kutu kutu pense oynadı. annesine yaptıklarını anlatırken,(ip,A,B vs) pürdikkat dinleyip gülüyor annesine bakarak... evin içine de annesinin örgü iplerini gerip ip atlama oynadı.. uykusu geldi 10 gibi.. süt istedi annesinin bacağına yattı. ben uyur artık derken, geceyarısını geçtiğinde hala ayaktaydı. arada annesinin çenesine sert bi' kafa attı. annesi acıdan inlerken ben de ayşeyi azarladım. ellerini yüzüapak enyıp ağlamaya başladı ve arka odaya kaçtı. eski türk filmlerindeki hülya koçyiğit- filiz akın vs yi seyreder gibiyiz. çok komik... galiba ben ondan önce uyudum.
21 Mayıs 2014 Çarşamba
21 MAYIS 2014 SALIRTESİ
sabah uyandıktan hemen sonra kahvaltı bile etmeden babanneye gittik. dünkü gibi gene parka uğramak istedi. olmaz dedim. parmağıyla 1 işareti yaptı gene.. geç kaldığımı, söyledim. hı-hı baba dedi. akşam almaya gittiğimde evde yoklardı. burgaza gitmişler. akşam eve getirdiler. sordum. denize taş atmış, kumla oynamış. kova var mıydı dedim. suratı asıldı. yok işareti yaptı. evde sabah tahta bloklardan yaptığı konstruksiyona benim yaptığım eklemeleri farketti ve kızıp benim yaptıklarımı yıktı. yeniden yaptı.
demek yaptığının şeklini ezberlemiş eşşek sıpası... yemekte gene herkese ayar verdi. hangi tabak kullanılacak, kim hangi sandalyeye nereye oturacak.
sandalyenin birine köpeğini koydu. o da yemek yiyecekmiş. sevgiye oturmaya yer kalmadı. sonra köpeği kucağına almaya ikna ettik. köpeğini de besledi. ardından biberonla süt te verdi.
sabahları uyanmak için kullandıkları küçük çalar saate "bebe tik tak" adını verdi. tik tak yazdığıma bakmayın. "k" yi telaffuz edemiyor hala...
haa.. bir de aklıma gelmişken... bugün çizgeç çamaşır makinasından çıktı. acaba kim koymuş oraya :)
demek yaptığının şeklini ezberlemiş eşşek sıpası... yemekte gene herkese ayar verdi. hangi tabak kullanılacak, kim hangi sandalyeye nereye oturacak.
sandalyenin birine köpeğini koydu. o da yemek yiyecekmiş. sevgiye oturmaya yer kalmadı. sonra köpeği kucağına almaya ikna ettik. köpeğini de besledi. ardından biberonla süt te verdi.
sabahları uyanmak için kullandıkları küçük çalar saate "bebe tik tak" adını verdi. tik tak yazdığıma bakmayın. "k" yi telaffuz edemiyor hala...
haa.. bir de aklıma gelmişken... bugün çizgeç çamaşır makinasından çıktı. acaba kim koymuş oraya :)
20 Mayıs 2014 Salı
20 MAYIS 2014 SALI
Çilekleri olmuş mu diye kontrol edişini yazmıştım galiba ama çilek sulamasını yazmamıştım. banyodan bardakla su getiriyor ve suyu çileklerin köküne değil, çileklerin bizzat kendisine döküyor. ilk hasatımızı yedi geçen gün.
yazmayı unuttuğum bu olayı yazdıktan sonra gelelim bugüne.. sabah uyandı elinde yastığı, battaniyesi salona geldi ve sehpanın üzerinde dün alınan yeni kalemlerini göremeyince kızıp ağlamaya başladı. ne kadar aradıysam bulamadım. süt verdim. minika açtım. dün alınan yeni ayakkabılarını ve teyzesinin gönderdiği yeni esvapları giydirdim. TV deki çizgifilm bittikten sonra yola çıktık. çıkalım dediğimde "papi bitti" dedi. bu, "punky bitsin" demek... yavaş yavaş konuşmaya başlıyor sanki.. bisikletle gene bayır aşağı hız yaptı. artık bu da rutinlerimize girdi. parkın yanından geçerken girmek istedi. geç kaldım deyince "bii" dedi. hepsine sadece bir kere binecekmiş. eliyle de gösteriyor. girdik. kaydırak, salıncak, tahtırevalli üçlüsüne birer kere bindi.
Bu, az ve bir hareketini son zamanlarda çok sık yapmaya başladı. dün de kumandayı yere düşürüp durdu oyun oynarken, kızınca da eliyle küçücük işareti yapıyor. kabul etmeyeceğimizi veya kızacağımızı düşündüğü herşeyi yaptırmak için eliyle küçük veya bir işareti yapıyor. aylardır böyle...
akşam yemekte insanlar onun istediği tabaklarda yemek yemiyorlar diye kıyameti kopardı. kendisi sarı tabakta yemek yiyor ya... yeşil,kırmızı, mavi renkli tabakları da herkese onun istediği gibi dağıtacakmışız. istediği olmayınca ağlayarak arka odaya kaçtı. yanına gelelim diye yüksek sesle ağlayıp durdu. kimse onunla ilgilenmeyince, yemeğin sonuna doğru geldi. tabağındaki eti parçaladım, yedi.
yazmayı unuttuğum bu olayı yazdıktan sonra gelelim bugüne.. sabah uyandı elinde yastığı, battaniyesi salona geldi ve sehpanın üzerinde dün alınan yeni kalemlerini göremeyince kızıp ağlamaya başladı. ne kadar aradıysam bulamadım. süt verdim. minika açtım. dün alınan yeni ayakkabılarını ve teyzesinin gönderdiği yeni esvapları giydirdim. TV deki çizgifilm bittikten sonra yola çıktık. çıkalım dediğimde "papi bitti" dedi. bu, "punky bitsin" demek... yavaş yavaş konuşmaya başlıyor sanki.. bisikletle gene bayır aşağı hız yaptı. artık bu da rutinlerimize girdi. parkın yanından geçerken girmek istedi. geç kaldım deyince "bii" dedi. hepsine sadece bir kere binecekmiş. eliyle de gösteriyor. girdik. kaydırak, salıncak, tahtırevalli üçlüsüne birer kere bindi.
Bu, az ve bir hareketini son zamanlarda çok sık yapmaya başladı. dün de kumandayı yere düşürüp durdu oyun oynarken, kızınca da eliyle küçücük işareti yapıyor. kabul etmeyeceğimizi veya kızacağımızı düşündüğü herşeyi yaptırmak için eliyle küçük veya bir işareti yapıyor. aylardır böyle...
akşam yemekte insanlar onun istediği tabaklarda yemek yemiyorlar diye kıyameti kopardı. kendisi sarı tabakta yemek yiyor ya... yeşil,kırmızı, mavi renkli tabakları da herkese onun istediği gibi dağıtacakmışız. istediği olmayınca ağlayarak arka odaya kaçtı. yanına gelelim diye yüksek sesle ağlayıp durdu. kimse onunla ilgilenmeyince, yemeğin sonuna doğru geldi. tabağındaki eti parçaladım, yedi.
19 Mayıs 2014 Pazartesi
19 MAYIS 2014 PAZARERTESİ
Sabah uyanıp annesiyle yatakta yaklaşık 1 saat cilveleşti. odadan sesi geliyor salona... sonra annesinin kucağında salona geldi çişini etmek için... şımarmış iyicene.. şımardığı zaman sesini tizleştiriyor. beni istemedi yanına.. sağı solu hiç belli olmuyor. bir gün annesini istemiyor, bir gün beni... kahvaltıda (gene) salata yedi. ekmeğini suyuna banıp banıp... salata yapılırken annesine "huuu" diyormuş, salatanın suyu nerde anlamında... öğlen annesiyle ayakkabı almaya gittiler. elbisesiyle çok hoş oldu.
resim
ama elbisenin kemerini annesi bağladı diye arıza çıkardı. söktüm. o yeniden bağladı. ufak takviyelerle becerdi.
gittikleri bütün mağazalarda kendine uygun ne varsa toplayıp kasaya gidip almaya çalışıyormuş. almayınca da zırlıyormuş. ayakkabı almışlar kızıma.. pembe bi ayakkabıyı da baban sonra gelip alacak diye kandırmışlar. evde bana da yalanı devam ettirdiler. annesi kuaföre gitmiş, kızlarım beraber geldiler. küçük kızım uyusun istedik ama uyumadı. niloya seyretti bilgisayarda. yemekte dolma makarna yedi. tabi ki kendi kendine.. yemekten sonra dişleri fırçalıyoruz beraber..birkaç gündür aksatmıyor. bir ara geldi, hepimizin dişlerini saydı iti - hüü diye... çok komikti. bol bol güldük. şu an kahkahalar atarak ablasıyla oynaşıyor. bir de abisi, ablasını havaya kaldırırken o da ablasının bacaklarına sarılıp havaya kalktı. annesinin yeni aldığı kalemlerle resimler çizdi. kendini çizmiş, bana gösterdi.
resim
ama elbisenin kemerini annesi bağladı diye arıza çıkardı. söktüm. o yeniden bağladı. ufak takviyelerle becerdi.
gittikleri bütün mağazalarda kendine uygun ne varsa toplayıp kasaya gidip almaya çalışıyormuş. almayınca da zırlıyormuş. ayakkabı almışlar kızıma.. pembe bi ayakkabıyı da baban sonra gelip alacak diye kandırmışlar. evde bana da yalanı devam ettirdiler. annesi kuaföre gitmiş, kızlarım beraber geldiler. küçük kızım uyusun istedik ama uyumadı. niloya seyretti bilgisayarda. yemekte dolma makarna yedi. tabi ki kendi kendine.. yemekten sonra dişleri fırçalıyoruz beraber..birkaç gündür aksatmıyor. bir ara geldi, hepimizin dişlerini saydı iti - hüü diye... çok komikti. bol bol güldük. şu an kahkahalar atarak ablasıyla oynaşıyor. bir de abisi, ablasını havaya kaldırırken o da ablasının bacaklarına sarılıp havaya kalktı. annesinin yeni aldığı kalemlerle resimler çizdi. kendini çizmiş, bana gösterdi.
18 Mayıs 2014 Pazar
18 MAYIS 2014 PAZAR
Önce, bugünün videoları ve resimleri
bugün, akşamüzeri ayşeye yeni bi lakap taktık. "ayarcı teyze" annesiyle ablasının pipetlerinin kıvrık olmasını bile sağladı. ona bile karıştı. yarım dürüm tavuk döner yedi. yanında bol bol turşuyla.. yoğun ve renkli bi gündü. aklımda kaldığı kadarıyla yazayım. sabah uyandığında beni istemedi ve kovdu. annesini istiyor. halbuki annesi uyuyacak. minikayı açtım. annesini unutuverdi. hemen klasik pozisyonunu aldı. sucuk salamlı yumurta pişirdim. sadece sucuk salam kısımlarını yedi. balkondaki çilekleri kontrol etti olmuş mu diye.. küçük çileklere bebe, biraz daha büyüğüne anne diyor. anaç biri olacak galiba... çilek te diyor. öğleden sonra uyutmak istedim. saatlerce sallayıp ancak uyuttum. arka odaya geçip ben sandalyede ayaklarım yatakta klasik ayakta sallama pozisyonu aldık. hemen pepee müziği söylemeye başladı. bilgisayarda pepee vs açtım. en son zor zahmet uyuttum. annesi yatağa yatırır yatırmaz uyandı. akşam üzeri özdileğe gittik. durağa kadar yürüdü. parka uğradık giderken.. otobüste illa koltuğa tek oturacakmış. kucağa alamadık. ancak benim kucağımda durdu. özdilekte tünel kaydıraktan kaydı defalarca.. daha önce korkardı. bi top buldu. oynarken topun sahibi çocuk geldi. ağlayarak topunu aldı. bizimki de ağlamaya başladı. aklıma gelmişken tretuarlarda düz hat üzerinde yürüyor. sabah ablasının üzerindeki pijama takımını görünce hemen ablasının elini tutup arka odaya gittiler ve kendisine ait birebir aynı pijama takımını giydi. gündüz saklambaç oynadık bol bol... aklıma gelmişken özdileğin önündeki pembe gülleri eliyle sevip okşadı. çok ilginç bir görüntüydü. geçenlerde eline bi pembe gül geçmişti. onunla çok haşır neşir olmuştu. hatta "peebe düü" bile demişti. muhtemelen olayın olduğu gün yazmayı atladık. pembe laptopunda sayılar çıktığında parmağıyla üzerlerinden geçerek rakamları yazıyor.
unutmuştum 2 gün sonra hatırladım. özdileğe gitmek için durakta beklerken kızımın dershane arkadaşları geldi. sena adındaki kıza kollarını açıp kucağına hoplayarak sarıldı. çok şaşırdık. daha kimseye sevgi gösterisinde bulunduğu görülmüş şey değil...
17 Mayıs 2014 Cumartesi
17 MAYIS 2014 CUMARTESİ
GELİP KORKUTMA
ÇİLEK
bu notları iyiki almışım. ertesi gün kolayca hatırladım. sabah parmaklarının ucuna basarak gelip "whaaa" diye bağırarak beni korkuttu defalarca. hatta kafasına annesinin pijamasını geçirmiş. etrafı görmeden taa arka odadan yürüyerek geliyor ve beni korkutuyor. hayret ne etrafa çarpıyor ne yolu şaşırıyor.
va balkondaki çilekler. onları kontrol ediyor kızarmışlar mı diye... "djile" gibi birşey diyor. çileğe bayılıyor. en sevdiği meyve...
başka bir sürü şey daha yaptı ama unuttum şimdi... haa.. annesiyle gezmeye gitti. orda akranı bi çocuk pembe mandalı vermedi diye ağlamış. annesi daha iyi biliyor olayı... bir de her gün ve her akşam sürekli minika veya trt çocuk. kanal değiştirdiğimizd ağlayıp duruyor.
ÇİLEK
bu notları iyiki almışım. ertesi gün kolayca hatırladım. sabah parmaklarının ucuna basarak gelip "whaaa" diye bağırarak beni korkuttu defalarca. hatta kafasına annesinin pijamasını geçirmiş. etrafı görmeden taa arka odadan yürüyerek geliyor ve beni korkutuyor. hayret ne etrafa çarpıyor ne yolu şaşırıyor.
va balkondaki çilekler. onları kontrol ediyor kızarmışlar mı diye... "djile" gibi birşey diyor. çileğe bayılıyor. en sevdiği meyve...
başka bir sürü şey daha yaptı ama unuttum şimdi... haa.. annesiyle gezmeye gitti. orda akranı bi çocuk pembe mandalı vermedi diye ağlamış. annesi daha iyi biliyor olayı... bir de her gün ve her akşam sürekli minika veya trt çocuk. kanal değiştirdiğimizd ağlayıp duruyor.
16 Mayıs 2014 Cuma
16 MAYIS 2014 CUMA
Dünden beri huy edindi. gecenin köründe uyanıyor. sabaha kadar uyanık kalıyor. sonra sabah tekrar uyuyor. bu gece de 03 gibi uyandı. sabah 8.30 da minikayı kapattım diye ağlayıp arka odaya gitti, yattı uyudu. öğlen uyandı. nutellalı ekmek yedi bir dilim.. hatta son lokmaları kendisi sürdü. evden çıkıp çarşıya gidecektim. ayşeyi de hazırladım. giyinirken gene şımarıp giyinmeyi zorlaştırdı.
video
kapıdan çıkarken de beni sokak kapısıyla dolap kapısı arasına sıkıştırıp dışarı çıkartmadı. gülüp duruyor. nihayet yola koyulduk. bizim caddede trafik yok diye caddeden gitmeye niyetlendim. arabalar akın etti. ayşe de rahatsız olup kaldırıma çıkmak istedi. tramvay hattına geldiğimizde rayları ortalayıp neşeyle gidiyor. tramvay gelirken kenara çekiliyor. para çekerken işlemi o yapmak istedi. son işlemleri ona yaptırdım. dönüp dörtyolda tavuk döner yedik. daha yeni kahvaltı etmiş olmasına rağmen yarım tavuk döner yedi. bol bol da salatalık turşusu.. öyleki tabaktaki bitince yeni tabak getirdik. önce bir lokma döner ekmek, üzerine bir dilim turşu, üstüne bir fırt ayran...doyunca işi oyuna döktü. sandalyede uyuyormuş gibi yapıyor.
video
unutmadan, giderken kentparkından içinden geçmiştik. oradaki oyun alanında takıldık biraz. o kaydıraktan kayarken yaşıtı bir çocuk gelip bisikletine binince şaşırıp müdahale etmek istedi. tamam kızım birşey olmaz. ben bakarım deyince oyununa daldı. yüksek kuleye tırmandı. daha önce tırmanmıyor. tırmanamıyordu. ben müdahale etmedim. tırmandı. dörtyolda annesi geldi. bizimki hiç yüz vermedi. hatta görmezden bile geldi. ama bir yandan da memnun memnun sırıtıyor.
dönerken hızla pedallara basıp beni geride bırakıyor. bu çok hoşuna gidiyor.
video
pazara gittik.
video
kapıdan çıkarken de beni sokak kapısıyla dolap kapısı arasına sıkıştırıp dışarı çıkartmadı. gülüp duruyor. nihayet yola koyulduk. bizim caddede trafik yok diye caddeden gitmeye niyetlendim. arabalar akın etti. ayşe de rahatsız olup kaldırıma çıkmak istedi. tramvay hattına geldiğimizde rayları ortalayıp neşeyle gidiyor. tramvay gelirken kenara çekiliyor. para çekerken işlemi o yapmak istedi. son işlemleri ona yaptırdım. dönüp dörtyolda tavuk döner yedik. daha yeni kahvaltı etmiş olmasına rağmen yarım tavuk döner yedi. bol bol da salatalık turşusu.. öyleki tabaktaki bitince yeni tabak getirdik. önce bir lokma döner ekmek, üzerine bir dilim turşu, üstüne bir fırt ayran...doyunca işi oyuna döktü. sandalyede uyuyormuş gibi yapıyor.
video
unutmadan, giderken kentparkından içinden geçmiştik. oradaki oyun alanında takıldık biraz. o kaydıraktan kayarken yaşıtı bir çocuk gelip bisikletine binince şaşırıp müdahale etmek istedi. tamam kızım birşey olmaz. ben bakarım deyince oyununa daldı. yüksek kuleye tırmandı. daha önce tırmanmıyor. tırmanamıyordu. ben müdahale etmedim. tırmandı. dörtyolda annesi geldi. bizimki hiç yüz vermedi. hatta görmezden bile geldi. ama bir yandan da memnun memnun sırıtıyor.
dönerken hızla pedallara basıp beni geride bırakıyor. bu çok hoşuna gidiyor.
video
pazara gittik.
15 MAYIS 2014 PERŞEMBE
Gün çok erken başladı. saat 04 gibi... uyandı ve tekrar uyumadı. beni de uyutmadı. TV açtırdı.(minika) süt içti. çişini etti. oyun oynadı... uysun diye ne yaptıysam uyumadı ta ki sabah 08 e kadar.. uyudu. ablasına bırakıp çıktım. öğlen geldiğimde haticedeydi. yaklaşık 1 saat orda kalmış. eve çıktık. bütün gün oynadı durdu. TV de çıkan bi' müziği tam melodisiyle mırıldandığına şahit oldum. müzik kulağı olmasından şüpheleniyordum zaten eskiden beri... dans etti. beni de ettirdi. hoplayıp etrafında dönüyor.
video
akşam ben annesi gelir gelmez uyuduğum için ne yaptığını bilmiyorum. ama çiğköfte almışlar gece... bizimki de afiyetle yemiştir eminim.
video
akşam ben annesi gelir gelmez uyuduğum için ne yaptığını bilmiyorum. ama çiğköfte almışlar gece... bizimki de afiyetle yemiştir eminim.
14 Mayıs 2014 Çarşamba
14 MAYIS 2014 ÇARŞAMBA
En önce günün olayını yazayım. gece balkona çıkıp gökyüzündeki dolunayı seyrettik. minga gibi birşey diyor aya... ay bulutların arkasında kalınca bozulup içeri giriyor. sonra tekrar çıktı mı diye kontrol etmek için bakıyor. bir süre dolunayı seyrettik böylelikle... bulutlar tamamen dağılınca çağırdım ayşeyi ama annesiyle yıkanmaya girmiş. saçı yıkanındığı için ağlaya ağlaya çıktı bornoza sarınmış halde... saçını kuruttum, giydirdim.
sabah gene rutin başladı. uyanış, çiş, biberon dolusu süt, TV karşısında koltukta yatış, bisikletle babanneye gidiş... bisiklet sürerken bana bakmaktan önüne bakmıyor. 1-2 kere başka yerlere toslama tehlikesi atlattı.
akşam annesiyle geldi. keyfi yerinde... geçen gün de yaptığı şeyi bu akşam da yaptı. o zaman yazmayı unutmuştum herhalde.. arkasına buzz oyuncağını arkasına saklayıp sakladığının ne olduğunu bilemememize gülüyor.
video
ama biraz sonra "buzz" ı yere fırlattı. oyuncak paramparça oldu. hem üzüldü hem şaşırdı. tekrar birleştirip yapıştırdım.
sabah gene rutin başladı. uyanış, çiş, biberon dolusu süt, TV karşısında koltukta yatış, bisikletle babanneye gidiş... bisiklet sürerken bana bakmaktan önüne bakmıyor. 1-2 kere başka yerlere toslama tehlikesi atlattı.
akşam annesiyle geldi. keyfi yerinde... geçen gün de yaptığı şeyi bu akşam da yaptı. o zaman yazmayı unutmuştum herhalde.. arkasına buzz oyuncağını arkasına saklayıp sakladığının ne olduğunu bilemememize gülüyor.
video
ama biraz sonra "buzz" ı yere fırlattı. oyuncak paramparça oldu. hem üzüldü hem şaşırdı. tekrar birleştirip yapıştırdım.
13 Mayıs 2014 Salı
13 MAYIS 2014 SALI
Sabah standarttı. uyanma, koltuğa uzanıp TV seyretme. Tv deki çizgifilm bitene kadar babanneye gitmeme. sonra bisikletle babanneye gitme.. yolda bisikletle bayır aşağı hız yapma.. akşam ise arıza çıkarma zamanıydı. yemekte önc kendi kırmızı sandalyesi gelmedi diye zırladı. ve sofrayı terketti. sonra guga bardağı ablası yerine ben alıp vermedim diye arıza çıkardı. yalvara yalvara sofraya oturttuk. salataya bayılıyor. birkaç gündür olduğu gibi salata yedi. ekmeği suyuna bana bana afiyetle yedi. sakinleşti. ortalık duruldu. ağlama zırlama sesleri kesildi. halbyki akşam ben geldiğimde saklambaç oynarken çok neşeliydi. benim elimden tutup duvara getirip, duvara dönüp bii iti hü diy sayıyor. saklambaç oynamak isteği böylelikle anlatıldı. birkaç tur saklambaç oynadık. o beni buldu. ben de onu..
bu saklambaç işini 3-4 gün önce keşfetti. o zaman yazmayı unutmuşum. şimdi gene yapınca yazdım bu vesileyle.. eskiden de saklanmaya meraklıydı ama artık duvara dayanıp gözlerini yumup kendince sayıp sonra aramaya başlıyor. keza ben de aynısını yapıyorum. harbi saklambaç oyunu yani...
bu saklambaç işini 3-4 gün önce keşfetti. o zaman yazmayı unutmuşum. şimdi gene yapınca yazdım bu vesileyle.. eskiden de saklanmaya meraklıydı ama artık duvara dayanıp gözlerini yumup kendince sayıp sonra aramaya başlıyor. keza ben de aynısını yapıyorum. harbi saklambaç oyunu yani...
12 MAYIS 2014 PAZARTESİ
Gece çok geç yattığı için öğlene doğru uyandı ancak. Babanneye gittik bisikletle.. Gene bayırlarda hız yaptı. kendini bana itletmiyor.. kendisi gidecekmiş. Babanneye girerken biraz mızırdandı. Akaşm abisi getirdi. kapıda benim karşılamamı istedi. annesini kovmuş. artık sürekli minika trt çocuk açtırmak rutine bindi. kanal değiştirdiğimiz zaman bozulup ağlıyor. akşam neler yaptı pek hatırlamıyorum. ama gecenin büyük bölümünü arka odada annesinin yanında yattı. gece koltukta uyumadan sağa soal döndü durdu. beni de uyutmadı.
12 Mayıs 2014 Pazartesi
11 MAYIS 2014 PAZAR
artık blog yazmak içimden gelmiyor. aslında hiçbirşey yapmak içimden gelmiyor. gene gecikmeli yazıyorum. bugün anneler günü.. tüm günü evd geçirdik, akşam ayşenin babanesini ziyaret dışında.. gitmk istemedi. herhalde orada kalacağını sandı. tavuk yedi babannesinde.. ablasının backlarını kaydırak haline getirip kaydı. babannesi birşey söylemesini isteyince tekrarlıyor dilinin döndüğünce, halbuki biz söyletemiyoruz. sanırım babannesi konuşturacak en sonunda... bisikletle gittik geldik. bayır aşağı giderken neredeyse düşüyordu. toparladı. abisine müthiş derecede gıcık.. herşey için abisini suçluyor ve azarlıyor. abisinin huyu suyu düşünüldüğünde pek şaşırtcı değil bu... akşam çikolatadan ablasıyla abisi de aldı bir parça... bizimki kızgınlıkla " abi, aba hı-hı bitti." dedi azarlama moduyla... gündüz genel olarak jengalarla oynadı. hem çok sevimli ve şirin.. hem çok mızmız şu sıralar... yüzüne o şımarık ve sevimli sırıtmayı yerleştirdiği zaman çok güzel... ama sürekli vıyaklıyor neredeyse.. herşeye mızırdıyor. gece çok ama çok uyudu. süt az kalmıştı. uyurken içersin, içme dedik. dinlemedi içti. uyurken süt kalmamıştı. ayran verdim. canı sıkıla sıkıla onu içti. ama süt yok diye mızırdanmaya kalkışınca seni uyarmıştık dedik. biraz mızırdamakla beraber sessiz kaldı.
10 Mayıs 2014 Cumartesi
10 MAYIS 2014 CUMARTESİ
Sabahın köründe süt istedi. süt bitmişti.gidip alıp geldik. allahtan şaypa açıkmış. sonra 1-2 saat sonra koşarak salona geldi. maviş bebeğini aldı ve tekrar geri gitti. annesiyle yatıyor. bir süre sonra salona geldi. bebeklerini yatırdı. şişt deyip duruyor. TV yi açtırdı. panda reklam cıngılında dans ediyor. sürekli birşeyler konuşuyor. daha önce söylemediği gene anlamsız ama farklı sesler... sabah trt mi minika mı diye sordum. ttt dedi. 2-3 gündür nane de diyor. babannesi öğretmiş. bir de unutmadan günlerdir yazmayı unutuyorum. artık sayma konusunda devrim yaptı. bilindiği gibi, bii-iti sonrası yoktu. artık var. bii-iti-hüü... üç diyor artık.
neredeyse günün olayını anlatmayı unutuyordum. bu sabah kızım legodan traş bıçağı yapıp beni traş etti. çok eğlenceliydi.
öğlen uyudu. az uyuyup uyandı. annesi evde yoktu. abisi geldiğinde anne geldi diye ısrar etti. kapıyı koşarak açıp anneyi bekledi. anne gelince de saklandı. bugün jengalardan ve küplerden çok güzel bi kule yaptı. yıklınca da çok bozuldu ve üzüldü. omuzlarını düşürüp başını öne eğiyor. bugün tüm gün çocuk kanalı açıktı. kapattıramadık bir türlü. ancak 21.00 gibi kanal değiştirebildik. şu an oyuncak sepetine yatmış, biberonla süt içiyor. eli de göbeğinde.. uyuyabilir her an...
sepetin içinde uyuyor gibi oldu, sonra ayaklandı. ayaklarının ucuna basa basa gelip vööö diye beni korkutmaya başladı. ben korkunca kahkahalar atıyor.
neredeyse günün olayını anlatmayı unutuyordum. bu sabah kızım legodan traş bıçağı yapıp beni traş etti. çok eğlenceliydi.
öğlen uyudu. az uyuyup uyandı. annesi evde yoktu. abisi geldiğinde anne geldi diye ısrar etti. kapıyı koşarak açıp anneyi bekledi. anne gelince de saklandı. bugün jengalardan ve küplerden çok güzel bi kule yaptı. yıklınca da çok bozuldu ve üzüldü. omuzlarını düşürüp başını öne eğiyor. bugün tüm gün çocuk kanalı açıktı. kapattıramadık bir türlü. ancak 21.00 gibi kanal değiştirebildik. şu an oyuncak sepetine yatmış, biberonla süt içiyor. eli de göbeğinde.. uyuyabilir her an...
sepetin içinde uyuyor gibi oldu, sonra ayaklandı. ayaklarının ucuna basa basa gelip vööö diye beni korkutmaya başladı. ben korkunca kahkahalar atıyor.
9 Mayıs 2014 Cuma
09 MAYIS 2014 CUMA
sabah ben erken çıktığımdan annesi götürdü babannesine... zaten sabah erkenden kalkmıştı. yatakta annesiyle oynaşıyordu. beni görünce yorganın altına saklanıyor. gidip biraz gıdıkladım. güldük eğlendik. akşam ablası getirdi. hemen akabinde bisikletiyle pazara gittik. yağmur yağıyor. pazarda bol bol çilek yedi. çileğe bayılıyor. bisikletin arka sepetine koyduğum çilek poşetinden arkaya kaykılıp çilek alıp alıp yedi yol boyunca.. ev gelince de çilek torbasını yanına aldı. koltuğa oturdu ve çilek yemeye devam etti. çileklerin sapını diğer koltukta sarımsak temizleyen annesinin yanındaki torbanın içine uzaktan attı. bazn isabet te ettirdi. ettiremeyince bozuldu. abisi özel hocyla ders çalıştığı için koridorda eliyle şişt işareti yapıyor. sessiz olacakmışız. tahta bloklardan birşey yaptı ve tiktak olduğunu söyldi. hakkaten ters bi sarkaça benziyor. sanırım şimdiye kadar yzamayı unuttum tiktak merakını. sallanan herşey tiktak kızım için. öyle şeyleri sarkaç gibi sallayıp tiktak dedi ki şimdiye kadar, defalarca hayretler içinde kaldık. akşam yemekte sadece turşu yedi. abisinin yaptığı aptal bi' espriye abalsı gülünce o da sanki anlamış gibi kahkahalar atarak güldü.
7 Mayıs 2014 Çarşamba
08 MAYIS 2014 PERŞEMBE
gece 03 te uyanıp süt istedi. sabah 06 da da çiş için uyandı. sonra da uyumamış. kendi kendine minika'yı açmış. gidip annesini uyandırmış. annesi köpürüyor uyuyamadı diye... annesine gidip karnının acıktığını söylemiş. annesi benim kahvaltı hazırlamamı söyledi. bizimki mızırdanmaya başladı. annesi hazırlayacakmış. nedense annesine düştü şu sıralar... dün akşam yaptığı hav hav yıkılmış. görünce mızırdadı. yeniden yaptı. ilginç bi' konsturüksiyondu. legolar ve tahta blokların karışımından "havhav" heykeli yapmış. yetenek işi... aferin... yaratıcılık özelliği var anlaşılan...
şarkı söyleyip duruyor. melodiyi de tutturuyor. ne söylediğini anlayabiliyorum. ayrıca TV deki reklam cıngıllarında dans ediyor. bunu da birkaç gündür yapıyor. biraz sarsak bi' dans ama kendince dans ediyor işte... babanneye gitme zamanı geldiğinde gene vt deki çizgifilmin bitmesini bekledik. yolda bisikleti bayır aşağı gene hızla sürdü. eğlendi. ama bu sefer neredeyse devrilecekti. ayrıca belirtmeliyim ki; sağ sol meselesi halloldu. sağa dön dediğimde sağa dönüyor. sola dön dediğimde sola.. hiç şaşırmıyor.
şarkı söyleyip duruyor. melodiyi de tutturuyor. ne söylediğini anlayabiliyorum. ayrıca TV deki reklam cıngıllarında dans ediyor. bunu da birkaç gündür yapıyor. biraz sarsak bi' dans ama kendince dans ediyor işte... babanneye gitme zamanı geldiğinde gene vt deki çizgifilmin bitmesini bekledik. yolda bisikleti bayır aşağı gene hızla sürdü. eğlendi. ama bu sefer neredeyse devrilecekti. ayrıca belirtmeliyim ki; sağ sol meselesi halloldu. sağa dön dediğimde sağa dönüyor. sola dön dediğimde sola.. hiç şaşırmıyor.
07 MAYIS 2014 ÇARŞAMBA
sabah babaneye gitmeyi söylediğimde birkaç gündür hep aynı şeyi yapıyor. Tv deki çizgifilmi gösterip "bitti" diyor. yani, bitsin ondan sonra anlamında.. biz de bitmesini bekliyoruz. bisikletle giderken bayır aşağı giderken artık tutmuyorum. kendi kendine hızla iniyor. hızlanmak için pedallara hırsla basması çok hoş... bisikletle hızlı giderken acaip eğleniyor. akşam abisi getirdi. tüm gece annesinin dibinden ayrılmadı ve çok mızmızdı. viyaklayıp durdu. annesiyle beraber kek yaptılar. "olmaz"ı bilmedi bu akşam. "yok"tan anlamadı. pembe kalemi bitmiş. tutturdu guga da guga. yok diyoruz, zırlıyor. akşam üzeri BİM e götürmüştüm. topitanem almıştık. yemekten önce yememesini söylemiştim. gizlice 1-2 tane yedirmiş annesi.. yedin mi diye sordum. parmağıyla azıcık, küçücük işareti yapıyor. yemekten sonra da topitanemleri tabağa koyup kaşıkla yedi. geceyarısı ayağıma koyup salladım. hemen uyudu. koltuğa yatırdım.
05 MAYIS 2014 PAZARTESİ
günler sonra yazınca insanın aklında hiçbirşey kalmıyor. bu günle ilgili hiçbirşey hatırlamıyorum.
4 Mayıs 2014 Pazar
04 MAYIS 2014 PAZAR
sabah uyandı. ortalıkta biraz gezindikten sonra gitti. annesinin yanına tekrar yattı. ben de uyuduğum için ne zaman uyandığını bilmiyorum ama öğleden sonra kalktığımda ortalıktaydı. salonun ortasında yere erik koymuş, tuhaf hareketler yapıyor, danseder gibi birşeyler yapıyor. sonra da yere yuvarlanıyordu. ilk başta ne yapmaya çalıştığını anlamadım. benden de yapmamı istedi. onun hareeketlerini taklit etmeye çalıştım. yaptığımı beğenmedi. sonra sonra ne yaptığını anladım. güya eriğin üzerine basıyor ve ayağı kayıyor, yere düşüyor. oyun... ben de birkaç kere ayağım kayıp yere düştüm. sonra da eriği yedim. hop... yeni erik çıkardı. onla da oynadık.. sonra onu da yedim. koltuğun arkasından yeni erik çıkardı. uykusu olduğunu söyledi annesi. annesi uyutmaya çalıştı. ayağında sallamak istedi. kabul etmedi. ben sallayayım mı kızım dedim. hı-hı dedi hemen. arka odada ayağımda salladım. dün olduğu gibi bugün de yeni pepee seyretmek istedi. bilgisayarda açtım. seyretti, sonra da uyudu. çok uyumadan uyandı. annesiyle parka gittiler ama kısmetleri yokmuş. yağmur başladı. döndüler. parka giderken annesi ona jelibon almış. o da elinde jelibon paketiyle gitmek istemiş kaydıraklara.. annesi öbür çocuklar alır diye uyarınca, ceplerine biraz koymuş. paketi annesine bırakmış. yiyeceği zaman da kaydırağın altına sığınıp orda gizlice yiyormuş. bitince annesine gelip 1-2 tane alıp cebine koyuyormuş. pembe havhav en büyük eğlencesi oldu. dündü galiba.. pembe havhav halıda yürürken ayşenin ayakkabısına dayanmış ve orda takılmıştı. havlarken ağzını açıp kapattığı için ayakkabıyı yiyor gibi görünmüştü. ayşe bu olaydan sonra pembe havhava ayakkabıyı yedirmeye çalıştı. sonra sonra işi büyütttü. bizlerin parmaklarını tutup havhavın ağzına sokmaya başladı. biz canı yanmış gibi yaptıkça kahkahalar atıyordu.
3 Mayıs 2014 Cumartesi
03 MAYIS 2014 CUMARTESİ
Bugünün zikredilecek 2 önemli olayı var. geçen gün gördüğü "guga hav hav" yani aşağıki dükkanda gördüğü pembe oyuncak köpek... sabah uyandı ve aklına gelir gelmez onu istedi. sonra alacam diye söz vermiştim. gündüz uykusundan uyanınca ağlayarak gene istemeye başladı. sanırım rüyasında gördü. ben de aşağıya inip aldım. eve geldiğimde uyuyordu. oyuncağı çalıştırıp uyandırdık. çok mutlu oldu. bol bol oynadı. hatta gece geleneksel günümüze bile götürdü. ayrıca aynı oyuncağın eskiden aldığımız bozuk olan beyazını ortadan kaldırmamı da istedi.
ikinci olay ise battaniyenin altına girip ayak tırnaklarını yemesi.. gizlice yapıyor çakal.. kızdığımızı, daha daha doğru deyişle yapmasına izin vermediğimizi biliyor. son 1 2 aydır eli sürekli ağzında.. biz de sürekli uyarıyoruz. hemen elini çekiyor. bu tırnak yemek bütün çocuklarda niçin bu kadar yaygın...
şimdi aklıma geldi. günün esas bombası, terlikleri ters giymesiyle ilgili... bunu yazmasam olmaz.. öyle hergele ki; şaşırdım kaldım.
ikinci olay ise battaniyenin altına girip ayak tırnaklarını yemesi.. gizlice yapıyor çakal.. kızdığımızı, daha daha doğru deyişle yapmasına izin vermediğimizi biliyor. son 1 2 aydır eli sürekli ağzında.. biz de sürekli uyarıyoruz. hemen elini çekiyor. bu tırnak yemek bütün çocuklarda niçin bu kadar yaygın...
şimdi aklıma geldi. günün esas bombası, terlikleri ters giymesiyle ilgili... bunu yazmasam olmaz.. öyle hergele ki; şaşırdım kaldım.
2 Mayıs 2014 Cuma
02 MAYIS 2014 CUMA
sabah biraz gç babanneye götürdüm. kapıda dedesini tersleyip babannesine koştu. akşam annesi alıp geldi. eve geldiğinde zırlıyordu. meğer aşağıdaki dükkanda pembe bi oyuncak köpek görmüş, onu istiyormuş. hiç böyle bir huyu yoktu. nitekim balkonda aşağıyı gösterip "guga hav hav" deyip duruyordu. ben de ne demek istediğini anlamamıştım. meğer buymuş. daha sonra alacam dedim. "hı-hı baba" dedi. bilahare alırız. akşam, çişini yaptıktan donunu toplamamayı oyun haline getirdi. gece bayağı zor uyudu ve sık sık ağlayarak uyandı.
gece annesine zorla pijama değiştirtmiş. yanlış anlaşılmasın, annesinini pijamasını değiştirtmiş. neden bilinmez.
gece annesine zorla pijama değiştirtmiş. yanlış anlaşılmasın, annesinini pijamasını değiştirtmiş. neden bilinmez.
01 MAYIS 2014 PERŞEMBE
Annsi evde tatil olduğu için.. tüm günü evde geçirdik. annesiyle pek güzel oynadı. mesela, annesiyle birlikte, annesinin de dönmesini isteyerek, kendi etraflarında dönüyorlar. başı dönmeye başlayınca kendini yere atıp yuvarlanıyor. akşam babannelere gittik maaile.. hamsi pişirdik. ayşeyi annesi doyurduktan sonra, bir de benden 5-6 balık daha yedi. gece babannesinde kalmasını istedik ama zinhar kalmadı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
22 EKİM 2017 PAZAR
sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...
-
Bugün bir sürü şey oldu. (Gene) gecikerek yazdığım için birçok şeyi yazamayacağım. bütün gün evdeydik. geceki kulak ağrısından eser yok....
-
sabah kar yağıyordu. ayşeyi uyandırmaya gittim. uyansın diye uğraştım ama uyanmadı. camdan dışarı bakarsa çok sevineceği bir sürpriz olduğun...