Sabah 10 gibi uyandı. ben de o saatte uyanmıştım. adiyeye geç kaldım diye hemen hazırlayıp (hatta buğuz ettiği için ayşeyi de azarlayarak) beraber adliyeye gitmek için yola çıktık. zaten barodaki orkun haftalardır gugayı getir diye söyleyip duruyor. yolda farkettik ki, günleri karıştırmışım. adliyede işim yokmuş. biz de parka uğradık. kova olmamasına bozuldu ama salıncak ve kaydırak ve tahtıravalli üçlüsü sırayla ayşeyi misafir etti. sonra eve döndük. zorla kahvaltı ettirdim. akşam da doğru dürüst yemek yemedi. iştahı yok şu sıralar.. öğlen babannesine götürdüm. süt istedi. karnının saç olduğunu söyleyince babannesi süt vermedi. o da ağlamaya başladı. akşam annesi getirdi. kapının önünde oyalanmışlar bir süre.. sonra ben aşağı indim. bisikletle onu itlememi istedi. yapmayınca sanki kendisi beceremiyormuş, yardıma ihtiyacı varmış gibi üçkağıt yaptı ama yediremeyince paşa paşa kendisi yukarıya doğru pedal bastı. kısa süre sonra eve çıkmak istedi. evde yumurcakm TV açtık. şu sıralar favorimiz "niloya"... onu seyrettik. ablasından geçen gün yürüttüğü postit lerle cik cik yapma ve onlarla oynamak en büyük zevki 2 gündür... kaldıramıyoruz da...
ayrıca mutlaka belirtmem gereken birşey var. küçük olan herşeye "bebe" demeye başladı birkaç gündür... olmadık şeylere bile bebe diyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder