Annesi öğlene doğru beni aradı ve Berranın okula gitmek istemediği ve ablasına sürekli huysuzluk ettiğini söyledi. eve gittim. ayşe yatakta yüzükoyun yatmış. gidip biraz oynaştım. keyfi yerine geldi. özel servisle gidecez deyip arabayla okula götürdüm. aynadan baktım. arkada somurtmuş oturuyor. okulun kapısında su koyverdi ve okula gitmek istemediğini ağlayarak söylemeye başladı. kucağımda.. boynuma öyle sıkı sarılıyor ki... okulda öğretmen gördü. berrayla ilgilendi. berra sorulara cevap vermiyor. ağlayıp duruyor. sınıfa hep beraber çıktık. sınıfa girdi. yanyana oturdukları Ecrinin yanında başka kız oturmuş. bir darbe de ordan yedik. ablası yüzünü yıkamaya lavaboya götürdü. dönüşte sınıfa girmek istemedi. öğretmen berrayı alıp "bugün öğretmen sensin" deyip kendi makamına oturttu. anlat bakalım deyince berra gülmeye başladı. biz sınıftan çıktık. sonradan öğrendiğimize göre çocuklar çok ses çıkarıyorlar diye onlara "susun" demekle sınırlı kalmış ilk öğretmenlik kariyeri...
akşam son teneffüse yetiştim. bahçede deli gibi kovalanmaç oynuyorlar. çıkışta annesi de geldi. raporu almış. berranın okula gitmek istememe sebebi de ortaya çıktı. okulda hep ders yapılıyormuş.
okul çıkışı gene servis krizi yaşadık. annesi servis annesine (ecrinin annesi) bizim semte giden sevis olmadığını söyletti olunca bize haber verecek güya... ama berrayı teskin etmek ne kelime...servislere sonradan kayıt yapmayacaklarını, ayakta kalacağını, servisin dolacağını ve daha bir sürü argümanı uzun süre ağlayarak ve bağırarak ileri sürdü. sinirden, doğumda burnunda varolan ve sonfradan kaybolan kırmızılık tekrar peydah oldu.
ona birşeyler alma teklifimi bile reddetti. ama sonradan kabul etti. markete gittik beraber.. oyuncaklı yumurta aldı kendine... yol boyunca park etmiş arabaların kapalı aynalarını açtı. hem de hepsinin... sokağın başında boş bir dükkan vardı, eskiden tatlıcı olan... sonrasında da "oturmacı" olan... (tabelaları duruyor, ordan biliyor) burası boş kalırsa ben işimi buraya açarım dedi. hemen üst katından da ev alırmış. böylece işe çok yakın olurmuş. bize de yakın olurmuş. ne zaman isterse gelebilirmiş. tavukçunun önünden geçerken "et çok güzel koktu " dedi. kızarmış tavuk aldık. herkes öyle iştahlı yedi ki, 1,5 tavuk yetmedi. berranın iştahını açtı galiba bu okul... yemekten sonra derse oturdu. ama hemencecik mola vermiş. bu sırada ben çocuklara bir de dominos pizza aldım. berra bir dilimi afiyetle yedi. zeytinleri ayırdı. son lokmada mantarları farketti. bunlar ne diye sordu. mantar cevabını duyunca suratı allak bullak oldu, ne yani; ben bunları yedim mi der gibi bir bakış attı ki, görmeye değer... tekrar ödeve oturdu. oflaya puflaya yapıyor. annesi hadi kuzum diye diye yaptırmaya çalışıyor. ben de uzaktan otoriter şekilde buyruklar savuruyorum, bitene kadar mola yok artık diye... annesi kalktı yanından. ben oturdum. dik uzun çizgi ve kısa çizgi çizme ödevi var. boş kağıda yapamıyorum diye sızlanıyor. 5 dakikaya kalmadı, beni yanından kovdu. ödevi bitene kadar masadan kalkmak yok. burnunu çeke çeke dersi yapıyor. alıştırmak biraz zaman alacak.
annesini yanına gitti. onu da kovdu. bir ara şarkı söylemeye başladı. ben de sandım ki; neşelendi, ödev yapıyor. kalemiyle oynuyormuş. afra tafra, bağırış, çağırış, azar ve ayar karışık ders yapılıyor ama eziyet çekiyor. çekiyoruz. sonunda bir mola daha verdik. hemen eline telefonu aldı. keyfi yerine geldi. bu telefona alışması son 1 ayın meselesi.. galiba tam da okul öncesi buna alışmak hata olmuş. molanın bitirilme kararını annesine posta koyarak karşıladı. ama sonra sesini çıkarmadan yapmaya başladı.
akşam son teneffüse yetiştim. bahçede deli gibi kovalanmaç oynuyorlar. çıkışta annesi de geldi. raporu almış. berranın okula gitmek istememe sebebi de ortaya çıktı. okulda hep ders yapılıyormuş.
okul çıkışı gene servis krizi yaşadık. annesi servis annesine (ecrinin annesi) bizim semte giden sevis olmadığını söyletti olunca bize haber verecek güya... ama berrayı teskin etmek ne kelime...servislere sonradan kayıt yapmayacaklarını, ayakta kalacağını, servisin dolacağını ve daha bir sürü argümanı uzun süre ağlayarak ve bağırarak ileri sürdü. sinirden, doğumda burnunda varolan ve sonfradan kaybolan kırmızılık tekrar peydah oldu.
ona birşeyler alma teklifimi bile reddetti. ama sonradan kabul etti. markete gittik beraber.. oyuncaklı yumurta aldı kendine... yol boyunca park etmiş arabaların kapalı aynalarını açtı. hem de hepsinin... sokağın başında boş bir dükkan vardı, eskiden tatlıcı olan... sonrasında da "oturmacı" olan... (tabelaları duruyor, ordan biliyor) burası boş kalırsa ben işimi buraya açarım dedi. hemen üst katından da ev alırmış. böylece işe çok yakın olurmuş. bize de yakın olurmuş. ne zaman isterse gelebilirmiş. tavukçunun önünden geçerken "et çok güzel koktu " dedi. kızarmış tavuk aldık. herkes öyle iştahlı yedi ki, 1,5 tavuk yetmedi. berranın iştahını açtı galiba bu okul... yemekten sonra derse oturdu. ama hemencecik mola vermiş. bu sırada ben çocuklara bir de dominos pizza aldım. berra bir dilimi afiyetle yedi. zeytinleri ayırdı. son lokmada mantarları farketti. bunlar ne diye sordu. mantar cevabını duyunca suratı allak bullak oldu, ne yani; ben bunları yedim mi der gibi bir bakış attı ki, görmeye değer... tekrar ödeve oturdu. oflaya puflaya yapıyor. annesi hadi kuzum diye diye yaptırmaya çalışıyor. ben de uzaktan otoriter şekilde buyruklar savuruyorum, bitene kadar mola yok artık diye... annesi kalktı yanından. ben oturdum. dik uzun çizgi ve kısa çizgi çizme ödevi var. boş kağıda yapamıyorum diye sızlanıyor. 5 dakikaya kalmadı, beni yanından kovdu. ödevi bitene kadar masadan kalkmak yok. burnunu çeke çeke dersi yapıyor. alıştırmak biraz zaman alacak.
annesini yanına gitti. onu da kovdu. bir ara şarkı söylemeye başladı. ben de sandım ki; neşelendi, ödev yapıyor. kalemiyle oynuyormuş. afra tafra, bağırış, çağırış, azar ve ayar karışık ders yapılıyor ama eziyet çekiyor. çekiyoruz. sonunda bir mola daha verdik. hemen eline telefonu aldı. keyfi yerine geldi. bu telefona alışması son 1 ayın meselesi.. galiba tam da okul öncesi buna alışmak hata olmuş. molanın bitirilme kararını annesine posta koyarak karşıladı. ama sonra sesini çıkarmadan yapmaya başladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder