Sabah gene erkenden uyanmış. ben uyandığımda masada bir yandan tabağındaki şokellalı lokmaları sayıyor, bir yandan da yiyordu. Sayarken "bi, iti" gene gitti. "iii, iii, iii" diye sayıyor. kahvaltının ardından yeni kışlık botlarını giymek istedi. Annesi yanına koymuş. Bir baktık ki kendisi giymiş te bağcığını bağlamaya çalışıyor. Annesi yardım etmek isteyince kıyameti kopardı. Bağcığı ben bağladım. Diğer tekini gene kendi giydi. giyerken seyrettim ve çok şaşırdım. Dili içeri kaçmasın diye büyük insan gibi dilini tutarak giyiyor. Ardından bağcığı birkaç kez metal halkadan geçirdi uğraşa uğraşa... bu çocuğun el becerisi beni her seferinde şaşırtıyor. bağcığı düğümletmedi bana.. arada masaya gidip bir lokma alıp yiyor. sonra süt istedi ve koltuğa yatıp TV seyretmeye başladı. Tabi önce yatak odasına gidip kendi yastığını getirerek ve onu doğru pozisyonda koltuğa koyarak... Bir süre sonra otomobille babanneye gittik. gene şöför mahallinde.. direksiyon başında... Bıraktım. Akşam abisi aldı. Yolda gelirken abisine tost aldırmış kendi için ve hepsini yemiş. Akşam evde genel olarak huysuz ve geçimsizdi. Ağlayıp zırlamalar gırla.. Önce çok erken uyayacak sandım. Hatta uyumasın diye uğraştım biraz ama sonra hep olduğu gibi uyumak bilmedi saati gelince.. En sonunda gene durduk yere zırlayınca, kızgın ses tonuyla ne istiyorsun kızım, ne var kızım diye söyleyince ağlayarak arkaodaya gitti ve uyudu. Akşam üzeri youtube'ta süper simple nin ingilizce videolarını seyrettik bol bol.. Arada farkettim ki, ingilizce kelimeleri söylemeye çalışıyor. Yoksa bu çocuğun hâlâ konuşmamasında taa en baştan beri ingilizce videolar seyretmesinin de payı var mı düşüncesi kafamdan çıkmıyor bir türlü. Bu akşam iyice huylandım. Hickory dickory videosundaki fil'e hâlâ isyan ediyor. Bir sürü de tutitu videosu seyretti. özellikle oyun parkı ve telefon yapılanı... Gün içinde yaptırdığı işi unutmadan zikredeyim. Yazıcıdan annesi ben ve ayşe olan bi fotoğraf çıktısı aldırdı. Seviyor fotoğraf çıktısı almayı başından beri. (Hatta bir kelime konuşmadan sadece hareketlerle "yazıcıdan fotoğraf çıktısı al" demeyi bile başarmıştı zamanında) Annesi fotoğrafı görünceve özellikle kendini görünce yorum yaptı ki, o ana kadar farketmemiştim ama doğru.. küçük ayşeyle büyük ayşe yanyana dedi. hakkatende annesi aynı ayşe gibi duruyor. yüz ifadeleri aynı, bakışları aynı.. Ayşe annesine fizik olarak aşırı derecede benziyor. Gerçi en başından beri söylüyordum bu kız sana çok benzeyecek diye.. büyüyünce acayip güzel bi kız olacak ki öyle böyle değil... Unuttuğum birşey daha var. Akşam gelirken babannesinden yumurta getirmiş. Bir de biberonundaki sütü oyuncak çay takımlarına dolduruyor ve oynuyor. işin ilginci bir tek damlasını bile yere dökmüyor. Aklıma geldikçe yazıyorum. o yüzden bölük pörçük oluyor. Akşam sürekli ağlayıp zırlayınca ve biz de susturamayınca çeşitli şaklabanlıklar yapmaya başladık. Abisi bacaklarından ben de kollarından tutup salladık. sallanırken ses yok. bırakınca aynen devam.. havaya atıp tutmaca, kendi çevremizde hızla dönmece oynadık. ancak benim de başım dönmüş olacak ki durduktan sonra ayşenin kafasını duvara çarptım. bastı feryadı çocukcağız...
birkaç gün sonra aklıma geldi, yazmadan olmaz. bizim ufaklık maşayla saçlarını düzleştirtmiş ablasına.. elinde maşayla dolaştı bir süre...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder