Sabah gene gayet mutlu uyandı. annesinin kucağında uyuyormuş gibi yapıyor ama dudaklarında gizlemeyi beceremediği bir sırıtma...
akşam servisten aldığımda cem'in dükkanına girdim. Ayşe hemen oyuncak istedi. "param yok alamam" deyince ağlamaya başladı. (bu da yeni adet. hiç yapmazdı)
aldım. iki tane at... pony herhalde...
akşam yemekte yemek yiyeceğine dalga geçmeye başladı. ben de sofrada yemek yenir. konuşulup durulmaz dedim. eşşoğlusu, hapır hupur yemek yeme taklidi yapmaya başladı. beni makaraya sarıyor bacaksız...
gece, annesi yarınki gün için mutfakta birşeyler hazırlayıp duruyordu. ayşede iş yapmak, yardım etmek istiyor. annesi kızdı ve ayak altından çekilmesini söyledi. Ayşe de annesine küstü. arka odaya abisinin yanına gitti. annesi laf atınca, "benimle konuşma anne, ben sana küstüm" bile dedi. tabi kendi lisanınla.. ama net şekilde anlaşışıyordu. biraz sonra annesi gelip yaltaklanınca barıştılar. sevgi herkese ve herşeye saldırdığı için ben de arka odaya gittim. yatağa yattım. yastık sarı diye, öbür yastıkta yatmamı istedi. sarı benim rengim diyor. öbür yastığı aldım, yattım, uyudum.
31 Ekim 2014 Cuma
30 Ekim 2014 Perşembe
30 EKİM 2014 PERŞEMBE
sabah çok mutlu uyandı. yatakta sırıtıyor. yanına gittiğimde annesine gömülüp elleriyle yüzünü kapattı. oyun yapıyor. giderken yeni beyaz kürkümsü monyunu giydi ilk kez. pek yakıştı kızıma.. rengi beyaz diye bozuldu gerçi biraz.
akşam okuldan dönüşte arabadan kucağıma atladı. elindeki poşette armut var. okuldan göndermişler. neden bilmiyorum. kucağımda giderken armutu yiyecek misin dedim. gülümseyerek yanağımı ve kulağımı ham diyerek yemeye(!) başladı. ben, yeme beni, ben armut değilim dedikçe pek eğlendi. bayiye uğradık. kendine pembe sakız aldı. eve gittik. birkaç gündür adet edildiği üzere kapıyı gene kendisi çaldı. (zili değil, tokmağı.. yakında ailemize mahsus kapı çalmayı da becerir.)
akşam okuldan dönüşte arabadan kucağıma atladı. elindeki poşette armut var. okuldan göndermişler. neden bilmiyorum. kucağımda giderken armutu yiyecek misin dedim. gülümseyerek yanağımı ve kulağımı ham diyerek yemeye(!) başladı. ben, yeme beni, ben armut değilim dedikçe pek eğlendi. bayiye uğradık. kendine pembe sakız aldı. eve gittik. birkaç gündür adet edildiği üzere kapıyı gene kendisi çaldı. (zili değil, tokmağı.. yakında ailemize mahsus kapı çalmayı da becerir.)
29 Ekim 2014 Çarşamba
29 EKİM 2014 SALIRTESİ
Dün gece çok ama çok geç uyuduğu için uyanması da geç oldu. ben giderken o da benimle gelmek istedi. olmaz dedim. ben hemen gelecem, geç kalmayacam dedim. sesini çıkarmadı. kahvaltıda suda pişmiş yumurta yemişler. Ayşe bir posta yemiş. ikinciyi istemiş. sonra da az pişmiş diye yememiş. "Kuru yumurta" istiyor. babasının aksine katı yumurta istiyor. genelde zevklerimiz örtüşür ayşeyle. bu sefer ters düştük.
eve geldiğimde geç geldim diye kızdı. halbuki geç kalmamıştım. sonra bana birşeyler anlatmaya, hatta birşeyler tarif etmeye başladı. ben anlamayınca da ayağını yere vurarak "hayır baba hayır" diyerek üzülüyor, kızıyor.
gündüz emineyle kızı irem geldi. irem de pembe düşkünü. ayşe oyuncaklarını getirip ireme veriyor. onunla yaş farkı olmasına rağmen çok güzel oynadı.
Maalesef bu yazıyı geç yazdığım için (gene) unutmayayım. yazayım dediğim birçok şeyi unuttum (gene) yoksa bugünle ilgili yazacak çok şey vardı.
gece bütün koltuk yastıklarını yere dizip kendine yatak yaptı. onların üzerinde yattı uyudu.
eve geldiğimde geç geldim diye kızdı. halbuki geç kalmamıştım. sonra bana birşeyler anlatmaya, hatta birşeyler tarif etmeye başladı. ben anlamayınca da ayağını yere vurarak "hayır baba hayır" diyerek üzülüyor, kızıyor.
gündüz emineyle kızı irem geldi. irem de pembe düşkünü. ayşe oyuncaklarını getirip ireme veriyor. onunla yaş farkı olmasına rağmen çok güzel oynadı.
Maalesef bu yazıyı geç yazdığım için (gene) unutmayayım. yazayım dediğim birçok şeyi unuttum (gene) yoksa bugünle ilgili yazacak çok şey vardı.
gece bütün koltuk yastıklarını yere dizip kendine yatak yaptı. onların üzerinde yattı uyudu.
28 Ekim 2014 Salı
28 EKİM 2014 SALI
sabah servis gelmesine rağmen yarım gün çalışma olduğu için okula göndermedik. sabah nispeten biraz daha geç bir saatte uyandı. biraz mızırdadı. sakinleştikten sonra sucuklu yumurta yedi. benim kısa bir işim olduğu için alelacele, pijamalarını değiştirmeden sadece mont giydirerek, otomobille babannesine götürdüm. 1-2 saat sonra gidip aldım. gelirken arabayı ona kullandırttım. seviyor araba sürmeyi... iyi şöför olacak, şimdiden belli. direksiyonu tutuşu falan gayet güzel. yalnız dikkati dağılıp yol yerine başka yerlere bakıyor bazen..
öğlen annesi gelince koltuğun arkasına saklandı. annesi, ona birşey almıştım deyince hemen çıktı. annesi çarşıya gidecekti. ayşeye de kendisiyle gelmesini teklif etti. ayşe kabul etmedi. hayret. gezme teklifini reddetti.
Günün hatta ayın,yılın olayı, bombası, pembe para olayı... bilindiği üzere 10 TL ye rengi pembe olduğu için çok düşkün.. ben de printerdan 10 Tl lik banknot çıktıları aldım arkalı önlü.. makasla kesip Ayşeye verdim. toplam 6 tane.. Ayşe sevinçten çıldırdı. Bir baktım, ayakkabılarını giymeye başlamış. oyuncak almaya gidecekmiş. soğuk hava ddim. montunu gösterdi. yalnız gidemezsin dedim. sen de gel dedi. ben yorgunum dedim. bozuldu. haftasonu onu oyuncakçıya götüreceğime söz verererek ancak ikna edebildim. aslında pek ikna olmuş ta sayılmaz. can sıkıntısından yattı uyudu.
Akşama doğru uyandı. annesi selmayla dışarı çıkmıştı. biraz annesini aradı ama pek takılmadı. akşam yemekte 2 tabak çorba yedi. ekmek te doğradı. muzip çocuk ya, yemek yerken bile aklı fikri muziplikte.. yemekten sonra resim çizmek istedi. suluboya çıkardım. kuruboyaları istedi. hevesi dinmiş. bugün bir kaplumbağa çizdi. harika... ayrıca kardanadam, anne baba, yılan ve inek resmi de çizdi.
öğlen annesi gelince koltuğun arkasına saklandı. annesi, ona birşey almıştım deyince hemen çıktı. annesi çarşıya gidecekti. ayşeye de kendisiyle gelmesini teklif etti. ayşe kabul etmedi. hayret. gezme teklifini reddetti.
Günün hatta ayın,yılın olayı, bombası, pembe para olayı... bilindiği üzere 10 TL ye rengi pembe olduğu için çok düşkün.. ben de printerdan 10 Tl lik banknot çıktıları aldım arkalı önlü.. makasla kesip Ayşeye verdim. toplam 6 tane.. Ayşe sevinçten çıldırdı. Bir baktım, ayakkabılarını giymeye başlamış. oyuncak almaya gidecekmiş. soğuk hava ddim. montunu gösterdi. yalnız gidemezsin dedim. sen de gel dedi. ben yorgunum dedim. bozuldu. haftasonu onu oyuncakçıya götüreceğime söz verererek ancak ikna edebildim. aslında pek ikna olmuş ta sayılmaz. can sıkıntısından yattı uyudu.
Akşama doğru uyandı. annesi selmayla dışarı çıkmıştı. biraz annesini aradı ama pek takılmadı. akşam yemekte 2 tabak çorba yedi. ekmek te doğradı. muzip çocuk ya, yemek yerken bile aklı fikri muziplikte.. yemekten sonra resim çizmek istedi. suluboya çıkardım. kuruboyaları istedi. hevesi dinmiş. bugün bir kaplumbağa çizdi. harika... ayrıca kardanadam, anne baba, yılan ve inek resmi de çizdi.
beni 2 dakika rahat bırakmıyor. sürekli çizdiklerini gösteriyor. ya da bana da çizdiriyor. arda uyumak için yattı klasik pozisyonda ama uyumadı. onun yerine ben uyukladım. saat 11 e doğru tekrar yattı. süt ve minikayla.. uyuyacaktı ama annesi gelince uyku muyku kalmadı.
26 Ekim 2014 Pazar
27 EKİM 2014 PAZARTESİ
Sabah güzel uyandı. pasta teklif ettim kabul etmedi gene.. istediğin gibi yap dedik. yaptı.
video
beyaz külotlu çorap giyme (okul istedi. Gece çorap bulmak için göbeğimiz çatladı) konusunda gene sıkıntı yaşadık. pembe istiyor. okul istiyor deyip ikna ettik ama ağlamaklı giydi. pembe botlarını giymek istemedi. tamamen hazırlandıktan sonra ne olduysa pembe botları giydi. servise binip gitti.
Öğlen kızımı aldım. hırkası elindeki torbada.. merdivenden çıkarken boing boing diyerek ve sırıtarak bana torbayla vurmaya başladı. muzip muzip sırıtıyor. eve girince ben de ona yastıkla boinglemeye başladım. o da bana.. yastık savaşı ettik biraz. gün içinde resim çizdi.
video
sucuklu yumurta yedi. bitince gene istedi. onun yerine pasta teklif ettim. pastayı tercih etti. kağıttan uçak yaptırdı bana.. kağıt katlamanın bir devresinde beni durdurup "mektup gibi" ddi. hakkatende tam o sıra kağıt mektuba benziyordu. abisi gelince kapı sesi duyulur duyulmaz hemen saklandı. keza annesi gelince de saklandı. kapı açılma sesi duymasın. hemen saklanıyor. salonun heryerinde battaniyeye sarılmış yatan bebekler var. hepsi uyuyor. ve geldiğinde hemen pembe botları çıkarıp pembe spor ayakkabılarını giymişti. skiden gelme kızgınlığı var ya.. ama annesi soğan almaya beni gönderecek olunca hemen ben de dedi. olmaz. hava soğuk deyince, gülerek pembe botlarını gösterdi. işine gelince geçiverdi kızgınlığı... kafasına baş şemsiyesi taktık. BİMe gittik. dönüşte koşarak eve geldik. oyun oldu bize. eğlendi ama sokak v cadde başlarında gelen araba kontrolü yapma işini hala içselleştirememiş. eğitime devam... merdivenlerde anahtarımı (kapıyı o açmıştı) dondurma diyerek yalamaya kalktı sırıtarak.. aklı fikri muziplikte...
video
beyaz külotlu çorap giyme (okul istedi. Gece çorap bulmak için göbeğimiz çatladı) konusunda gene sıkıntı yaşadık. pembe istiyor. okul istiyor deyip ikna ettik ama ağlamaklı giydi. pembe botlarını giymek istemedi. tamamen hazırlandıktan sonra ne olduysa pembe botları giydi. servise binip gitti.
Öğlen kızımı aldım. hırkası elindeki torbada.. merdivenden çıkarken boing boing diyerek ve sırıtarak bana torbayla vurmaya başladı. muzip muzip sırıtıyor. eve girince ben de ona yastıkla boinglemeye başladım. o da bana.. yastık savaşı ettik biraz. gün içinde resim çizdi.
video
sucuklu yumurta yedi. bitince gene istedi. onun yerine pasta teklif ettim. pastayı tercih etti. kağıttan uçak yaptırdı bana.. kağıt katlamanın bir devresinde beni durdurup "mektup gibi" ddi. hakkatende tam o sıra kağıt mektuba benziyordu. abisi gelince kapı sesi duyulur duyulmaz hemen saklandı. keza annesi gelince de saklandı. kapı açılma sesi duymasın. hemen saklanıyor. salonun heryerinde battaniyeye sarılmış yatan bebekler var. hepsi uyuyor. ve geldiğinde hemen pembe botları çıkarıp pembe spor ayakkabılarını giymişti. skiden gelme kızgınlığı var ya.. ama annesi soğan almaya beni gönderecek olunca hemen ben de dedi. olmaz. hava soğuk deyince, gülerek pembe botlarını gösterdi. işine gelince geçiverdi kızgınlığı... kafasına baş şemsiyesi taktık. BİMe gittik. dönüşte koşarak eve geldik. oyun oldu bize. eğlendi ama sokak v cadde başlarında gelen araba kontrolü yapma işini hala içselleştirememiş. eğitime devam... merdivenlerde anahtarımı (kapıyı o açmıştı) dondurma diyerek yalamaya kalktı sırıtarak.. aklı fikri muziplikte...
26 EKİM 2014 PAZAR
Sabah uyanıp salona geldi. abisi de birlikte.. sabah mayk wazovski resmi çizmiş. abisine göstermiş. neden tüm insan resimlerinde kollaron ve bacakların kafadan çıktığını öğrendik böylece... hepimiz mike wazovsky'yiz :)
suluboya ile renkleri karıştırıp yeni çıkan renkleri tespit ediyor. bir sürü karalama yaptı resim defterine.. şimdi de "ali babanın..." şarkısını söylüyor.
Sonunda anladık. pembe bukada ne demek... dün heykelde BKm de pembe kumbara görmüşler. pembe kumbaraymış. alacağıma söz verdim.
abisi ve ablasıyla spor yaptı. traş olup bıyıklarımı kesince, beni gördüğünde ellerini yüzüne kapatıp zırlamaya başladı.. bıyıklarımı kesmeyecekmişim. ama sakal istemiyor. hatta yemekte bana ayran içirip ayran bıyığı oluşturmaya çalıştı. aklıma gelmişken gün içind elini boyayıp kağıda basarak elizilerini çıkardı kağıda eline gökkuşağı çizip onu da kağıda bastı.
Akşam üzeri ablasını uğurlamaya terminale gittik ailecek... anatolıumu görünce biz buraya daha önce geldik. gene gidelim benzer birşeyler söyledi. mağazalarda gezdik.. ayşe hayatının ilk mağaza hırsızlığını yaptı. gökkuşağı renklerinde bir kolye... elinden düşürmüyor. almak istiyor. olmaz kızım dedik. ama elinde kolyeyle dışarı çıkmış. bileğine takmış. olan oldu. artık kızımın rengarenk bir kolyesi var. ablası giderken bol bol şımardı. gündüz uyku uyumadığı için bol bol huysuzluk etti. aslında gündüz süt getir minika aç ben uyu demişti ama yatmasına rağmen uyumadan kalkmıştı. şimdi uykusuzluktan kırılıyor. ablasına bol bol sarıldı. dönerken arabada uyudu. eve girerken uyandı. uyanmanın kızgınlığıyla kapının önündeki kilime yatıp ağlayıp zırladı. zorlukla ikna edip koltuğa aldık. o uyurken pembe pasta küçük bir almıştık. onu gösterdim. o kadar huysuz ki bunu bile reddetti. bir süre zırladıktan sonra pastayla ilgilenmeye karar verdi. mumları saçma sapan dizdi. ben de olmaz dedim. ayşe diretince ayşeye kızdım. şimdiye dek hiç olmadığı kadar... ayşe de ağladı. sonra gönlünü almak için pastaya mumları onun yaptığı gibi yan dizdim ama kabul etmedi. (meğer çocuk pastadan kedi yapmış. meramı oymuş sabah anladık.) çok gururlu. gururu için dünyayı yakıyor. geçen gün pembe botlarını hava sıcak diye giydirmedik. şimdi de giymeyecekmiş. veto ediyor. o zaman siz giydirmediniz. şimdi de ben giymiyorum havasında. üzgün ve kızgın yattı uyudu.
kumbarasındaki bozuk paraları gene abisi yağmalıyor. daha doğrusu büyük madeni paraları ayşe veriyor abisine... küçükler ayşeninmiş.
birşey söyledi. tarif etti. resmini çizdi. anlamadık. çok üzüldü.
suluboya ile renkleri karıştırıp yeni çıkan renkleri tespit ediyor. bir sürü karalama yaptı resim defterine.. şimdi de "ali babanın..." şarkısını söylüyor.
Sonunda anladık. pembe bukada ne demek... dün heykelde BKm de pembe kumbara görmüşler. pembe kumbaraymış. alacağıma söz verdim.
abisi ve ablasıyla spor yaptı. traş olup bıyıklarımı kesince, beni gördüğünde ellerini yüzüne kapatıp zırlamaya başladı.. bıyıklarımı kesmeyecekmişim. ama sakal istemiyor. hatta yemekte bana ayran içirip ayran bıyığı oluşturmaya çalıştı. aklıma gelmişken gün içind elini boyayıp kağıda basarak elizilerini çıkardı kağıda eline gökkuşağı çizip onu da kağıda bastı.
Akşam üzeri ablasını uğurlamaya terminale gittik ailecek... anatolıumu görünce biz buraya daha önce geldik. gene gidelim benzer birşeyler söyledi. mağazalarda gezdik.. ayşe hayatının ilk mağaza hırsızlığını yaptı. gökkuşağı renklerinde bir kolye... elinden düşürmüyor. almak istiyor. olmaz kızım dedik. ama elinde kolyeyle dışarı çıkmış. bileğine takmış. olan oldu. artık kızımın rengarenk bir kolyesi var. ablası giderken bol bol şımardı. gündüz uyku uyumadığı için bol bol huysuzluk etti. aslında gündüz süt getir minika aç ben uyu demişti ama yatmasına rağmen uyumadan kalkmıştı. şimdi uykusuzluktan kırılıyor. ablasına bol bol sarıldı. dönerken arabada uyudu. eve girerken uyandı. uyanmanın kızgınlığıyla kapının önündeki kilime yatıp ağlayıp zırladı. zorlukla ikna edip koltuğa aldık. o uyurken pembe pasta küçük bir almıştık. onu gösterdim. o kadar huysuz ki bunu bile reddetti. bir süre zırladıktan sonra pastayla ilgilenmeye karar verdi. mumları saçma sapan dizdi. ben de olmaz dedim. ayşe diretince ayşeye kızdım. şimdiye dek hiç olmadığı kadar... ayşe de ağladı. sonra gönlünü almak için pastaya mumları onun yaptığı gibi yan dizdim ama kabul etmedi. (meğer çocuk pastadan kedi yapmış. meramı oymuş sabah anladık.) çok gururlu. gururu için dünyayı yakıyor. geçen gün pembe botlarını hava sıcak diye giydirmedik. şimdi de giymeyecekmiş. veto ediyor. o zaman siz giydirmediniz. şimdi de ben giymiyorum havasında. üzgün ve kızgın yattı uyudu.
25 Ekim 2014 Cumartesi
25 EKİM 2014 CUMARTESİ
"menim göbek hok doydu" bugün kahvaltıdan sonra göbeğini şişirip böyle diyordu. bunu daha önce de birkaç kez yapmıştı. sabah uyandığında sucuklu yumurta yapmıştım. maaile kahvaltıda da tabağına gülen yüz yaptık. domateslerden ağız. kaşardan burun, zeytinden göz, salatalıktan kulak, patatesten kaş... hepsini tek tek ısırıp artanı nihalenin üzerine yerleştirdi. hepsini koyarken sayıyor. 12 ye kadar saydı. sonra bir ısırıktan artan yiyecekleri tek tek yedi. bazılarını bana verdi.
ablasını çok özlemiş. "ne kadar özledin sorusuna "gökkuşağı kadar" diyor.
sabah beraber resim çizdik.
ardından legolarla ve bloklarla birşeyler inşa etti. bu kız galiba mimar olacak. birşeyler inşa etme konusunda epey mahir.. resim çizmeyle arası da iyi.. birşeye bakarak onu çizebiliyor. daha ne olsun..
bizimkiler yatakta yatarken babayı da getirieyim deyip yanıma gelmiş. elimden tuttu. yatak odasına götürdü. kendiken (selfi de diyorlar) çektik.
sabah ta uyandığında yanına gitmiştim. elleriyle yüzünü saklamıştı. bugün ayşe de fotoğraf çekti. işte şunlar:
ablasını çok özlemiş. "ne kadar özledin sorusuna "gökkuşağı kadar" diyor.
sabah beraber resim çizdik.
ardından legolarla ve bloklarla birşeyler inşa etti. bu kız galiba mimar olacak. birşeyler inşa etme konusunda epey mahir.. resim çizmeyle arası da iyi.. birşeye bakarak onu çizebiliyor. daha ne olsun..
bizimkiler yatakta yatarken babayı da getirieyim deyip yanıma gelmiş. elimden tuttu. yatak odasına götürdü. kendiken (selfi de diyorlar) çektik.
sabah ta uyandığında yanına gitmiştim. elleriyle yüzünü saklamıştı. bugün ayşe de fotoğraf çekti. işte şunlar:
Bugün benim için yapılan kuş yeniden peydah oldu. legolardan kuş yaptı. tek tek organlarını da sayıyor. bu kanat, bu kuyruk, bu başı bu gagası diye...
sümük yeme olayına hiç girmiyorum. zaten sofrada annesi gördü kızdı. bir daha yapmayacağını söyledi. bakalım sözünü tutacak mı?
işi gücü muziplik oldu. dünden beri giyinirken pantalona kollarını, gömleğe bacaklarını sokmaya çalışıyor mahsusçuktan.. yaparken de sırıtıyor.
öğleden sonra annesi ve ablasıyla o da çarşıya gitti. kucak istemesi kriz yarattı. akşam üzeri de ablasının ehliyet sınavına gidecektik ama uykusu gelmiş. sadece berille ben gittim. yolda gökkuşağı çıkmıştı. çok hayıflandım kızım göremedi diye. çocuk sadece TV ve resimlerden biliyor ve seviyor gökkuşağını... gece babannesine gittik. tok olmasına rağmen dedesinden bir tabak daha yemek yedi. son zamanlarda alışkanlık ettiği gibi gene ekmeğini salatanın suyuna banıp yedi.
Asıl yazılması gereken aylardır istediği suluboyaya nihayet kavuşmuş olması. bütün gün suluboya ile resim çizdi. renkleri birbirine karıştırmamasını söyleyince "okulda böyle" diyor.
23 Ekim 2014 Perşembe
24 EKİM 2014 CUMA
sabah uyandı. ben okula öğlen gitsin dedim. ama ayşe okula gitmek istedi. ayakkabısını ters giyiyordu. annesine itiraz ediyordu düz diye.. ben müdahale ettim. ayakkabılarını karıştırıp ters şekilde ayşeye verdim ve düz dedim. hemen düzeltip öyle giydi. yanağından öpmeyeyim diye elleriyle yanaklarını kapatıyor. bu aramızda birkaç haftadır güzel bir oyun oldu. ama o beni çaktırmadan öptü. servise bindi gitti. hevesle okula gitmek istemesi bazı arkadaşlarıyla ilgili olabilir.
Akşam kızımı bisikletiyle bekliyordum. beraber pazara gittik. salatalık alıp yedi. Bime girdik. dünkü gibi gene pingui istedi. olur ama yemek yedikten sonra yiyebilirsin dedim. uzun zaman "babaa" diyerek kabul etmedi. en son poşete koydu. balık kızartırken büyük kızım geldi. zaten ayşe ablasını "hok" özlediğini söylemişti. ablasının geldiğine çok şaşırmış. "hok komik" diyor. yemekte balık yedi. ilerleyen saatlerde de pinguiyi hatırladı. onu da yedi.
Akşam kızımı bisikletiyle bekliyordum. beraber pazara gittik. salatalık alıp yedi. Bime girdik. dünkü gibi gene pingui istedi. olur ama yemek yedikten sonra yiyebilirsin dedim. uzun zaman "babaa" diyerek kabul etmedi. en son poşete koydu. balık kızartırken büyük kızım geldi. zaten ayşe ablasını "hok" özlediğini söylemişti. ablasının geldiğine çok şaşırmış. "hok komik" diyor. yemekte balık yedi. ilerleyen saatlerde de pinguiyi hatırladı. onu da yedi.
23 EKİM 2014 PERŞEMBE
Sabah biraz mızmızlandı ama normal... yastık cocopopos verdik. servise bindi gitti. akşam geldiğinde çok mutlu olacağı bir sürpriz onu bekliyordu. "onun deyimiyle "bağbi hu" aylardr istiyordu çocuk. bulamamıştık bir türlü. bugün buldum. servisten iner inmez verdim. milkshake'i içti ve beğendi. eve girerken yüzünde güller açıyordu. annesinin kucağına atladı. beraber markete gittik sonra. pingui yedi bir tane de.. tabi akşam yemeğinde iştah miştah kalmadı. zorla biraz bulgur pilavı yedi. biberleri ayıklayıp bana yedirdi. erkenden yatmak için pozisyon aldı. tam uyuyacak derken uyumadı ve geç saate kadar ayakta kaldı.
22 Ekim 2014 Çarşamba
21-22 EKİM 2014 SALI SALIRTESİ
Salı günü çok rutin bir gün oldu. sabah okula gitti ve akşam okuldan geldi. Hepsi bu. başka birşey yok. Belki "bugün okulda ne yediniz" sorusuna verdiği cevap yazılabilir.
Sırıtarak "inek" diyor. ne zaman sorsak hep aynı cevap..
Sonraki gün ise sabah uyanmasına rağmen annesi öğlen okula gitsin dedi. öğlene kadar benle evdeydi. bol bol duck tv seyretti. öğlen okula gönderdim. meğer annesi de okula gitmiş. ayşeye gözünmemiş. ayşe servisten inerken ağlamaklıymış. hala alışamamış demek. okuldan vazgeçip babanneye mi göndersek...
Akşam abisi aldı servisten. servis sorumlusuna "ben abisiyim" demiş. servis sorumlusu da ayşeye sormuş. ayşe "hayır" demiş. balkondan ben işaret ettim de abisine verdiler ama eve geldiğinde ağlıyordu. abisine acayip kızgın.. onu kovuyor. bana da posta koyuyor. onu ben almadım diye surat esip durdu. sakinleşsin diye resimler çizdim. sinirle makası alıp çizdiğim resimleri parçaladı. en sonunda sakinleşti. panda falan çizdik. dede panda, mamanne panda çizdi. akşam yemekte birkaç gündür yaptığını yaptı gene... ekmeği salatanın suyuna batırıp karnını doyurdu. ymek yemiyor pek. salatasuyu yetiyor. bugün de salatasuyuna ekmek banmanın yanında salatadan aktarma domateslerle karıştırılmış pilav yedi. son iki kaşığı yemek istemedi. ben yedireyim diye rivca ettim. bir kaşık yedikten sonra kaçtı. elimde kaşıkla yanına gittim. yemedi. ben sana küstüm deyip ayrıldım. biraz sonra yanıma gelip kucağıma atlamaya çalıştı. ben yüz vermeyince mecbur kalıp son kaşığı yemek zorunda kaldı. barıştık.
Sırıtarak "inek" diyor. ne zaman sorsak hep aynı cevap..
Sonraki gün ise sabah uyanmasına rağmen annesi öğlen okula gitsin dedi. öğlene kadar benle evdeydi. bol bol duck tv seyretti. öğlen okula gönderdim. meğer annesi de okula gitmiş. ayşeye gözünmemiş. ayşe servisten inerken ağlamaklıymış. hala alışamamış demek. okuldan vazgeçip babanneye mi göndersek...
Akşam abisi aldı servisten. servis sorumlusuna "ben abisiyim" demiş. servis sorumlusu da ayşeye sormuş. ayşe "hayır" demiş. balkondan ben işaret ettim de abisine verdiler ama eve geldiğinde ağlıyordu. abisine acayip kızgın.. onu kovuyor. bana da posta koyuyor. onu ben almadım diye surat esip durdu. sakinleşsin diye resimler çizdim. sinirle makası alıp çizdiğim resimleri parçaladı. en sonunda sakinleşti. panda falan çizdik. dede panda, mamanne panda çizdi. akşam yemekte birkaç gündür yaptığını yaptı gene... ekmeği salatanın suyuna batırıp karnını doyurdu. ymek yemiyor pek. salatasuyu yetiyor. bugün de salatasuyuna ekmek banmanın yanında salatadan aktarma domateslerle karıştırılmış pilav yedi. son iki kaşığı yemek istemedi. ben yedireyim diye rivca ettim. bir kaşık yedikten sonra kaçtı. elimde kaşıkla yanına gittim. yemedi. ben sana küstüm deyip ayrıldım. biraz sonra yanıma gelip kucağıma atlamaya çalıştı. ben yüz vermeyince mecbur kalıp son kaşığı yemek zorunda kaldı. barıştık.
21 Ekim 2014 Salı
20 EKİM 2014 PAZARTESİ
Bugüne dair yazacak fazla birşey yok. sabah okula giderken biraz mızmızlandı ama pazartesi sendromu.. normaldir. akşam da ben aldım. merdivenlerden uçak gibi çıktık. o kanatlarını açtı. ben de uçurdum. akşam yemeğinden önce sucuklu yumurta yedi sonra akşam yemeğinde tabağındaki yemekle oynadı durdu. gece yatarken laptopta "büyük pepee" videosunu açık bırakmış sabah seyretmeye devam etmek için.
Günün olayı, sabah okul servisini beklerken sakallarımı kesmemi istemesi, ama bıyıklarımı kesmeyecekmişim. ben de dediğini yaptım. şu anda bıyıklıyım. akşam sordum, iyi olmuş mu diye.. onayladı. bıyıklarımı da keseyim mi dedim. olmaz dedi.
Günün olayı, sabah okul servisini beklerken sakallarımı kesmemi istemesi, ama bıyıklarımı kesmeyecekmişim. ben de dediğini yaptım. şu anda bıyıklıyım. akşam sordum, iyi olmuş mu diye.. onayladı. bıyıklarımı da keseyim mi dedim. olmaz dedi.
20 Ekim 2014 Pazartesi
19 EKİM 2014 PAZAR
Bugün bir sürü şey oldu. (Gene) gecikerek yazdığım için birçok şeyi yazamayacağım.
bütün gün evdeydik. geceki kulak ağrısından eser yok. sabah ta güzel uyandı. kahvaltıda sosisli yedi. pizzanın sadece üstündeki sosislerini toplayıp yiyor. artık almayacam. bol bol barbi giydirme oynadı.
mutlaka yazayım dediğim birşey daha vardı ama gel de hatırla..
Hatırladım nihayet...
Ayşe bütün ufak oyuncaklarını sıraya dizip, yoklama yapıyor. önce isimleri söylüyor, ayhe beyya, idil, kaan diye... sonra da her ismi söyleyişinin ardından "buyda" diye bağırıyor. okulda yemek sırasına falan giriyorlar ya... onu taklit ediyor herhalde... zaten ufak oyuncaklar evde sürekli sıraya dizilmiş olarak duruyor.
mutlaka yazayım dediğim birşey daha vardı ama gel de hatırla..
Hatırladım nihayet...
Ayşe bütün ufak oyuncaklarını sıraya dizip, yoklama yapıyor. önce isimleri söylüyor, ayhe beyya, idil, kaan diye... sonra da her ismi söyleyişinin ardından "buyda" diye bağırıyor. okulda yemek sırasına falan giriyorlar ya... onu taklit ediyor herhalde... zaten ufak oyuncaklar evde sürekli sıraya dizilmiş olarak duruyor.
18 Ekim 2014 Cumartesi
18 EKİM 2014 CUMARTESİ
sabah salona geldi. ağlama zırlama yok. herşey normal.. birkaç tabak cocopops yedi. gene ufaltılmış cocopopsları bana yedirmeme oyunu oynadık. sonrasında ağzıma zorla defalarca cocopops tıktı. ciddi ciddi zorla yedirdi. kahvaltıda patates kızartması yedi. ona aldığım pizzayı yemedi. şu anda kendi başına çorap giymeye çalışıyor. kırmızı çorapları giyemeyince pembe çorap getirtti. onu da beğenmedi. gün içinde marangoza gittik maaile.. ayşe orda tuntuncu oralet gelmesine rağmen sıcak diye içmedi. beraber bütün atölyeyi gezdik. çok hoşuna gitti. ama arabada, olanlar hiç hoşuna gitmedi. ben araba kullanırken sürekli beni meşgul ediyordu. (eskiden beri) annesi şöför meşgul edilmez deyince, ben de annesine destek çıkınca avcayip canı sıkıldı. günün tamamını huysuz ve mızmız geçirdi. azap gibi bir geçirtti bize. eziyetti resmen... herşeye hayır diyor. ağlıyor, zırlıyor. ama geç saatlerde sebei ortaya çıktı. kulağı ağrıyormuş. kulağına damla falan damlattık. kulağım acıyor diye diye uyudu. tüm gece saat başı annesini kaldırmış.
17 Ekim 2014 Cuma
17 EKİM 2014 CUMA
sabah uyanmakta sorun yaşayınca okula öğlen gitmesine karar verdik. epey uyudu. uyanınca annesini aradı. göremeyince abisinin odasına gidip gene yattı. bi daha uyudu. ikinciye uyandığında beni odaya sokamadı.
video
sonra salona geldi. daha doğrusu koridorda salonun girişinde durup mızırdamaya başladı. minikayı açtım. sesi duyunca mızıldaya mızıldaya geldi. bana gene posta koyuyor. sucuk ve gevrek verdim. biraz yedi. at oldum. sırtıma bindi. salonda gezdik. kişneme sesi çıkarmamı istedi. şaha kaldırdı. servis gelince okula gitti.
akşam bisikletiyle aşağıda bekledim. beraber pazara gittik. hala çilek var. 1 haftadır çilek istiyordu. 1 kg aldım. pazarda yolun sürekli sağından gitmesi konusunda sürekli uyarmam gerekti. balık istedi. küçük balık. hamsi aldım. pembe renkli olduğu için, barbun aldım biraz. "bak kızım pembe balık" dedim. hayır pembe değil, beyaz dedi. pembe beneklerini kabul ettiremedim. beyaz diye tutturdu. yemekte sadece ayşe için biraz balık pişirdim. pek fazla yemedi. akşam misafirliğe gidecektik. pembe botlarını giymek istemiş. annesi izin vermeyince benden izin almak için geldi. ben de "ayakkabıların kışlık olduğunu, kar yağınca giyileceğini, şimdi giyerse eskiyeceğini söyleyince hiç memnun olmadı. itiraz etti. giymek istedi. bot giymenin doğru olmadığını söyleyince de eliyle ağzımı kapattı.
misafirliğe gittiğimizde huysuzdu ama biraz sonra kağıt kalem alınca sakinleşti. resim çizdi tüm gece... saat 11 gibi "ev" demeye başladı. eve döndük. neredeyse arabada uyuyordu. evde hemen koltuğa yattı.minika açıldı. anında uyudu.
unutmuşum. ertesi gün aklıma geldi . yazayım. "suluboya"
epey zamandır belki de 1 yıldan beri suluboya istiyor. sen küçüksün. büyüyünce alırım deyip erteliyordum. o zaman ses etmiyordu ama tekrar aklına gelince, bu sefer küçüksün argümanı işe yaramadı. malum; artık büyüdüğü iddiasında... alacaz mecburen.. bir de akşam bana sarı tabağı kullandırmama hikayesi var. sarı onun rengiymiş. zaten kirliydi. bulaşık çıkmasın. tabak kirlenmesin diye sarı tabağı kullandım dedim. anne yıkar dedi. sonra ikna ettim ama...
sonra salona geldi. daha doğrusu koridorda salonun girişinde durup mızırdamaya başladı. minikayı açtım. sesi duyunca mızıldaya mızıldaya geldi. bana gene posta koyuyor. sucuk ve gevrek verdim. biraz yedi. at oldum. sırtıma bindi. salonda gezdik. kişneme sesi çıkarmamı istedi. şaha kaldırdı. servis gelince okula gitti.
akşam bisikletiyle aşağıda bekledim. beraber pazara gittik. hala çilek var. 1 haftadır çilek istiyordu. 1 kg aldım. pazarda yolun sürekli sağından gitmesi konusunda sürekli uyarmam gerekti. balık istedi. küçük balık. hamsi aldım. pembe renkli olduğu için, barbun aldım biraz. "bak kızım pembe balık" dedim. hayır pembe değil, beyaz dedi. pembe beneklerini kabul ettiremedim. beyaz diye tutturdu. yemekte sadece ayşe için biraz balık pişirdim. pek fazla yemedi. akşam misafirliğe gidecektik. pembe botlarını giymek istemiş. annesi izin vermeyince benden izin almak için geldi. ben de "ayakkabıların kışlık olduğunu, kar yağınca giyileceğini, şimdi giyerse eskiyeceğini söyleyince hiç memnun olmadı. itiraz etti. giymek istedi. bot giymenin doğru olmadığını söyleyince de eliyle ağzımı kapattı.
misafirliğe gittiğimizde huysuzdu ama biraz sonra kağıt kalem alınca sakinleşti. resim çizdi tüm gece... saat 11 gibi "ev" demeye başladı. eve döndük. neredeyse arabada uyuyordu. evde hemen koltuğa yattı.minika açıldı. anında uyudu.
unutmuşum. ertesi gün aklıma geldi . yazayım. "suluboya"
epey zamandır belki de 1 yıldan beri suluboya istiyor. sen küçüksün. büyüyünce alırım deyip erteliyordum. o zaman ses etmiyordu ama tekrar aklına gelince, bu sefer küçüksün argümanı işe yaramadı. malum; artık büyüdüğü iddiasında... alacaz mecburen.. bir de akşam bana sarı tabağı kullandırmama hikayesi var. sarı onun rengiymiş. zaten kirliydi. bulaşık çıkmasın. tabak kirlenmesin diye sarı tabağı kullandım dedim. anne yıkar dedi. sonra ikna ettim ama...
16 Ekim 2014 Perşembe
16 EKİM 2014 PERŞEMBE
Sabah çok zor uyandı. uykusunu alamamış tabii.. kucağıma aldım. balını omzuma dayadı. ancak öylelikle sakinleşti. aşağıda çok uzun süre servis bekledik. camdan bakan annesine falan dilini çıkarıyor. bu da dilini kıvırabiliyor. ailede sadece ben kıvıramıyorum anlaşılan.. akşam gene ben aldım. kafasında ördek şeklinde bi başlık var. eve girdik. uykusuzluktan yemek bile yemeden uyuyacaktı nerdeyse. dün keşfettiğimiz barbi saç şekillendirme oyununu açtım. çok seviyor bunu. uykusu dağıldı. yemek zamanı ise yemeğe gelmedi. oyuncaklarıyla oynadı. biz sofradan aklktıktan sonra geldi ve mantı istedi. eee, mantıyı bitirdikbiz. ayşeye ayrılan da bitti. çorbayı kabul etmedi. mecburen sevgi tekrar mantı yaptı. ymekten sonra da elma yiyecektik. ayşe elma istemedi. kabuk ister misin dedik. sevinçle kabul etti. dün akşam da 2 tane elmayı soydurup kabuklarını yemişti.
birkaç gündür ufak oyuncaklarını sıraya diziyor. sanki içtimaya çıkmış gibi oyuncaklar. sanırım okulda alıştı. uyku falan kalmadı. saat 09 gibi "baba, minika" dedi. ardından "anne hüt te" dedi. koltuğa uzandı. uyuyacak.
birkaç gündür ufak oyuncaklarını sıraya diziyor. sanki içtimaya çıkmış gibi oyuncaklar. sanırım okulda alıştı. uyku falan kalmadı. saat 09 gibi "baba, minika" dedi. ardından "anne hüt te" dedi. koltuğa uzandı. uyuyacak.
14 Ekim 2014 Salı
15 EKİM 2014 SALIRTESİ
ggtFVCBB
,,,,,ABEDSWRTHMJUIOKLŞPĞÜ GB
artık bu bloga kendisi hakkında yazdığımı net olarak biliyor. bu sabah yaptıklarını yazayım bloga dedim. hemen "ben" deyip kucağıma kuruldu.
sabah uyanamamış. o yüzden ayşeyi okula göndermedik. bugünü kızımla beraber geçirecem. okula gitmemesine rağmen çok huysuzdu.
video
kahvaltı etmek istemedi ama ben ıslak kek yerken gelip ona da vermemi istedi. biraz yedi. sonra cocopops istedi. onlardan yedi. cocopopslar tekerlek şeklinde kenarlarını yiyip ortada küçücük bir daire bırakıyor. oyun olsun diye "küçüğü ben yemek istiyorum" dedim. bana vermeyip turuncu bebeğe yedirdi. sonra bana verecekmiş gibi bir tanesini avucuma koydu. tam ben yiyecekken avucumdan aşırıp ağzına attı. ben de avucumu yaladım. aklı fikri muziplikte... o kadar ki, bu yaştaki çocuk yapısal olarak yalan söylemez, söyleyemez. bizimki şaka olsun diye, kandırmacasına yalan söyleyebiliyor. gerçek anlamda menfaat temini veya zarar görmeme amaçlı yalan değil, şaka amaçlı yalan... bildiğim kadarıyla bunu bile belli bir yaşa kadar söyleyemez çocuklar... ama ayşe doğuştan muzip...
benim için kendi elinin resmini yapmış, makasla da kesmiş. bana verdi. gözümün önünden ayıramıyorum. tam önümde duruyor. sabah barbi giydirme oynamak istedi ama sonra sıklıdı ve kağıt istedi. yazıp çizip kesiyor.
bir de geçen haftalarda yaptığı bir oyunu bugün gene oynadı. o zaman yazmayı unutmuştum herhalde, şimdi yazayım. ses çıkaran pepee, şila ve pembe bebeğine bastırarak şarkı söylemelerini sağlıyor. sonra hepsini kulaklarıma dayayıp benim "çok gürültülü" diye şikayet etmemi kahkahalarla seyrediyor.
Günü oyun oynarak ve resim çizrek geçiriyoruz. sen biraz resim çiz dediğimde "birlikte" diyor. resimler çiziyoruz. boyuyoruz. sonracıma... ben at oluyorum. o da binici... odada geziyoruz. illa şaha kalkmamı istiyor. sonra da o at oluyor. ben üstüne(!) biniyorum. şaha kalkıp beni yere düşürüyor. acayip neşeli gün geçiriyoruz.
geçen gün çizdiği havhav resmini makasla kesmiş. tasma resmini de.. ikisini birlikte bantla yapıştırıp mutad sergi yerine ( konsulun önüne yapıştırmak) yerleştirdi.
öğlene doğru, "minika, süt, uyu" yattı ama uyumadı. sonra duck TV açtım. onu seyrederken dalıp gitmiş. (duck tv nin bu etkisini öğrendiğim iyi oldu)
Akşam dedesi geldi. Dedesinin resmini çizdi. gece çok geç yatmış. ne de olsa gündüz 5 saate yakın uyumuştu. annesine "okul kötü, okul hayır" falan diyormuş.
14 EKİM 2014 SALI
sabah servise bindirdim. sorunsuzca bindi. akşam gene ben karşıladım. artık tüm gün gidiyor anaokuluna. karşıladığımda çok neşeliydi. kucağımda yanağımı öptü. hemen onun yaptığı gibi yapıp yanağımı sildim ve elimle yanağımı örttüm bir daha öpmesin diye. hemen diğer yanağımı öptü. onu slip kapattım. diğerini öptü. ben de onun yanağını öptüm. merdiven boyunca oynaştık. akşam boyunca keyfi yerindeydi.
13 Ekim 2014 Pazartesi
13 EKİM 2014 PAZARTESİ
ittiban... kızımın öğretmenin adını söyleyişi böyle... kızım konuşmakta sorun yaşıyor ya STJOUYGFBDASDCFFZFRTYUUIIIU
(kızım geldi ve rica tonuyla "ayhe beyya" deyip bunu yazdı. ayşe berraymış bu...)
nerde kalmıştık. sanki ayşe bülbül gibi konuşuyormuş gibi, anaokulundaki muhataplarının tümünün ismi söylenmesi zor kişiler. öğretmen mihriban, müdür fehamet, servis şöförü lütfü, servis annesi münevver... ne diyelim.. fare geçemediği delikten kuyruğuna kabak bağlayıp geçmeye geçmeye çalışırmış.
ayşeyi karşıladım akşam. yüzünde güller açıyor. çok neşeli. yanağını öpmek istedim. hemen elleriyle kapadı. evde oynaştık biraz...
saçları serbest... sabah saçlarını toplatmadı. artık büyümüş... eskişehirde de saçlarını toplanmamış. "ayhe bebek a-ah, ayhe büyk" deyip büyük insan gibi saçlarını arkaya atıyormuş.
sabah okula giderken biraz suratsızlık etti ama fazla sıkıntı yaşanmadı.
Akşam eve geldikten sonra bir sürü şey yaptı. ama birşeyin miktarı çoğaldıkça kıymeti azalırmış. yaptıkları ne yazmaya ne hatırlanmaya değer bulunmuyor insan zihni tarafından... ama şu videoyu eklemeliyim. baba kahvaltı deyip annesiyle beni sofraya oturttu. yemek ikram eti.
(kızım geldi ve rica tonuyla "ayhe beyya" deyip bunu yazdı. ayşe berraymış bu...)
nerde kalmıştık. sanki ayşe bülbül gibi konuşuyormuş gibi, anaokulundaki muhataplarının tümünün ismi söylenmesi zor kişiler. öğretmen mihriban, müdür fehamet, servis şöförü lütfü, servis annesi münevver... ne diyelim.. fare geçemediği delikten kuyruğuna kabak bağlayıp geçmeye geçmeye çalışırmış.
ayşeyi karşıladım akşam. yüzünde güller açıyor. çok neşeli. yanağını öpmek istedim. hemen elleriyle kapadı. evde oynaştık biraz...
saçları serbest... sabah saçlarını toplatmadı. artık büyümüş... eskişehirde de saçlarını toplanmamış. "ayhe bebek a-ah, ayhe büyk" deyip büyük insan gibi saçlarını arkaya atıyormuş.
sabah okula giderken biraz suratsızlık etti ama fazla sıkıntı yaşanmadı.
Akşam eve geldikten sonra bir sürü şey yaptı. ama birşeyin miktarı çoğaldıkça kıymeti azalırmış. yaptıkları ne yazmaya ne hatırlanmaya değer bulunmuyor insan zihni tarafından... ama şu videoyu eklemeliyim. baba kahvaltı deyip annesiyle beni sofraya oturttu. yemek ikram eti.
akşam bir sürü resim yaptı. annesiyle benim için resimler yaptı. buzdolabına astık. sağdaki benmişim.
deftere resimler çizdi. hav hav resmi çizdi. yanında da tasma resmi. abisinin çizdiği havhav resmini beğenmedi. menimki iyi diyor. ben resim çizerken asla mavi kalemden başkasını kullandırtmıyor.
gece erken saatte uyudu. sabah okul için erken kalkacak.
12 Ekim 2014 Pazar
10-11-12 EKİM 2014 CUMA CUMARTESİ PAZAR
eskişehirde hüma, kutay, umay, efra ve ayşe hep bir aradalarmış. ayşe özellikle hümanın peşinden ayrılmamış. başbaşa olmadıklarından efrayla pek takışmamışlar. sadece evin içinde değil, sokakta bile oynamışlar. annesiyle sokakta saklambaç oynamış. dayısına pek düşkün... eskişehire giderken dayı dayı diye sayıklamış durmuş. dayısını pek seviyor. karşılamaya gittiğimizde otobüsten inmek istemedi. seyahat hoşuna gitmiş. gezmeye devam edeceklermiş. surat edip duruyor. kucağıma bile gelmedi. sonradan geldi. karnın aç mı ne yiyeceksin dedim. hiçbişey dedi. anatolıum da yiyelim mi dedim. olur dedi. zaten uğurlamaya gittiğimizde de anatoliumu gösterip oraya gidelim demişti. daha yeni oraya gittik ya.. onu hatırlatıyor. yemek katında pizza aldım. büyük diye kızdı. bıçakla küçğk lokmalar haline getirdik. gene de yemedi. popeyes aldık. onu hem mayonze hem ketçapa bana bana yedi. eve geldik. yıkandı. annesinin her yıkayışında olduğu gibi ağlayarak çıktı banyodan... minikayı açtırdı.
bir de unutmadan, okul mevzusu var. günlerdir okula gitmiyor ya... okul konusu açılınca hayır diyor. sürekli okuldan bahsederek yarın sabahki okula gidişe zemin hazırladık. sanırım kabullenmeye başladı. sabah görecez ne olacağını.
bir de unutmadan, okul mevzusu var. günlerdir okula gitmiyor ya... okul konusu açılınca hayır diyor. sürekli okuldan bahsederek yarın sabahki okula gidişe zemin hazırladık. sanırım kabullenmeye başladı. sabah görecez ne olacağını.
9 Ekim 2014 Perşembe
09 EKİM 2014 PERŞEMBE
gece 3 gibi kustu gene... bayramın artçı şokları.. ishal de sürüyor. nitekim bugün bir kaç kere kakasını yaptı. uzun zamandır yaptığı fakat benim yazmayı unuttuğum birşeyi de bu vesileyl yazayım. eğer kakasını yapmasında sorun varsa bir insanı (eskiden annesi, bugünlerde ben) yanına çağırıp ellerini tutturuyor. onlardan güç alıyor adeta... bugün de ben işe giderken benle gelmek istedi. zorlukla ikna ettim. öğlen eve döndüğümde sehpanın altına saklanmıştı her zamanki gibi... ben balkondayken gelip bööö diye bağırdılar... barbi giydir oyunu istedi. br sürü web sitesinden oyunlar açtım. oynadı. sonra uykusunun geldiğini söyleyip süt istedi. yatar yatmaz uyudu. unutmadan bugün biryere gitmek istedi ama anlamadım. havuza git gibi bir ses çıkarıyor ama değilmiş. ne olduğunu anlamadım.
akşamüzeri annesiyle birlikte Eskişehire gitti. Onları arabayla terminale bıraktım. bavulu o taşıdı. pembe ya...
akşamüzeri annesiyle birlikte Eskişehire gitti. Onları arabayla terminale bıraktım. bavulu o taşıdı. pembe ya...
7 Ekim 2014 Salı
08 EKİM 2014 PERŞEMBE
sabah güzel uyandı. su ve süt istedi. Tv açtım ama mmbhfjhjmnbnhdhddddddddddddddddddddddddddddddddddddddOBDDD
AAAAAYYYŞŞŞŞŞGGHGBFVGNSSS BHTJDCFA
bunlar ayşenin karalamaları... büyük bir ciddiyetle ayşe yazıyor sözüm ona...
neyse, nerde kalmıştık. Tv yi pek seyrdiyor sayılmaz. sesini dinliyor daha ziyade.. iki tabak mısır gevreği yedi. karnı ağrıyor sanırım. karnını tutuyor. bu bayram hepimiz pert olduk. ayşeyi ablasına bırakıp ayrıldım. öğlen geldiğimde koltukta uzanmış TV seyrediyordu. elleriyle yüzünü kapatmış. beni görmüyor. herhalde ben de onu görmeyeyim diye böyle yapıyor. öğleden sonra giderken o da gelmek istedi. olmaz deyince bozuldu. kızdı. arkamdan ağlıyordu. akşam geldiğimde evde yoklardı. ablasıyla beraber annesinin yanına gitmişler. telefon çaldı. arayan büyük kızım... ayşe huysuzluk ediyormuş. dışardaysam gelip almamı söyledi. maalesef... ayşe annesine tavır koyuyormuş.
hava karardıktan sonra geldiler. ayşeye markete gidelim dedim. hayır dedi. bana da tavır koyuyor. ısrar ettim kabul etmedi. arabayla gezelim mi ddim. kabul etti. beraber berenin doğum günü pastasını aldık. pembe pasta istedi tabiii.. uğurböceği şeklinde pasta aldım. gönlü olsun diye tüm mumları pembe aldım. evde "iyiki doğdun beren" nidaları yükselene kadar işler iyiydi ama kutlama beren için olunca bozuldu. küstü ve odanın bir köşesine koltuğun yanına büzüldü. zaten her doğum gününde bunu yapıyor. annesininkinde de "iyiki doğdun ayşe" demek zorunda kalmıştık. tüm kutlamaların ve mum üflemelerin kendisi için olmasını istiyor. bbbbbbbBAHJUY
yukarıda ayhe beyya yazıyor. ayşe öyle söyledi.
pastadaki mumları söndürmeyi falan reddetti. sonradan tekrar yanımıza geldi. tekrar mumları yaktık. iyiki doğdun ayşe falan dedik. ama ne olduysa gene arıza çıkardı. bu sefer tüm aile bireyleri ayşenin
kaprislerine karşı çıktık. herkes kızdı ve ayşeyi kimse teselli etmedi. özellikle annesi çok kızdı. biraz sonra ayşe annesinden özür diledi. ilk defa oluyor bu... biraz sonra da yattı uyudu.
AAAAAYYYŞŞŞŞŞGGHGBFVGNSSS BHTJDCFA
bunlar ayşenin karalamaları... büyük bir ciddiyetle ayşe yazıyor sözüm ona...
neyse, nerde kalmıştık. Tv yi pek seyrdiyor sayılmaz. sesini dinliyor daha ziyade.. iki tabak mısır gevreği yedi. karnı ağrıyor sanırım. karnını tutuyor. bu bayram hepimiz pert olduk. ayşeyi ablasına bırakıp ayrıldım. öğlen geldiğimde koltukta uzanmış TV seyrediyordu. elleriyle yüzünü kapatmış. beni görmüyor. herhalde ben de onu görmeyeyim diye böyle yapıyor. öğleden sonra giderken o da gelmek istedi. olmaz deyince bozuldu. kızdı. arkamdan ağlıyordu. akşam geldiğimde evde yoklardı. ablasıyla beraber annesinin yanına gitmişler. telefon çaldı. arayan büyük kızım... ayşe huysuzluk ediyormuş. dışardaysam gelip almamı söyledi. maalesef... ayşe annesine tavır koyuyormuş.
hava karardıktan sonra geldiler. ayşeye markete gidelim dedim. hayır dedi. bana da tavır koyuyor. ısrar ettim kabul etmedi. arabayla gezelim mi ddim. kabul etti. beraber berenin doğum günü pastasını aldık. pembe pasta istedi tabiii.. uğurböceği şeklinde pasta aldım. gönlü olsun diye tüm mumları pembe aldım. evde "iyiki doğdun beren" nidaları yükselene kadar işler iyiydi ama kutlama beren için olunca bozuldu. küstü ve odanın bir köşesine koltuğun yanına büzüldü. zaten her doğum gününde bunu yapıyor. annesininkinde de "iyiki doğdun ayşe" demek zorunda kalmıştık. tüm kutlamaların ve mum üflemelerin kendisi için olmasını istiyor. bbbbbbbBAHJUY
yukarıda ayhe beyya yazıyor. ayşe öyle söyledi.
pastadaki mumları söndürmeyi falan reddetti. sonradan tekrar yanımıza geldi. tekrar mumları yaktık. iyiki doğdun ayşe falan dedik. ama ne olduysa gene arıza çıkardı. bu sefer tüm aile bireyleri ayşenin
kaprislerine karşı çıktık. herkes kızdı ve ayşeyi kimse teselli etmedi. özellikle annesi çok kızdı. biraz sonra ayşe annesinden özür diledi. ilk defa oluyor bu... biraz sonra da yattı uyudu.
04-05-06-07 EKİM 2014 (KURBAN BAYRAMI)
Eskişehirdeyiz. Daha
şafak sökmeden uyandı. Beni görünce baba deyip kucağıma geldi
ve kucağımda tekrar uyudu. Sonra normal uyanma saatinde tekrar
uyandı. Gene kucağıma aldım. Bu sefer vucudunu göğsüme yasladı
ve uzun süre öyle kaldı. Kımıldamadan oturdum. Sırtına
battaniye örttüm. Çişi gelmişti. Çişini yaptırdım. Fil
boyama isyedi. Laptop yanımızdaydı ve iyiki de birkaç fil resmini
kaydetmişiz. Onları boyarken kavurma et ısıttım. Biraz da ondan
yedi. Sonra minikayı açtırdı. Şu an içerde seyrediyor. Diğer
herkes uyuyor. İkimiz ayaktayız. Anannesi de uyandı.
Şimdi de biraz dünü
yazayım. Sabah babannelerine gitmişler. Ben geldiğimde beni
karşıladı. Dedesinin elini öpmek yerine kendi elini öptürdü.
Ama ikisine de sarıldı. Bayramlık elbiselerini giyme konusunda
kriz çıkardı. Çünkü annesi bayramlık olarak pembe elbise
almamış. Sarı gömlek, mor etek, sadece çorap pembe....
giydiremediler. Eski ve kirli pembe giysilerini giydi. Bi üçkağıt
yaptım. Dedim ki, sarı gömleği giymediğine göre sarı gene
benim rengim oldu. Çünkü sen sarıyı sevmiyorsun. Sarı benim
rengim. Sarı sevsen sarı gömlek giyersin.
Şiddetle itiraz etti.
“Hayı menim nenk” dedi. Ve sarı gömleği giydi. Eteği de
giydi. Problem çözüldü. Evdeki herkese renk yakıştırdı. Bize
bilindik renkler. Dedeye hiyah, amcaya kahkanengi, yengeye mor,
falan... unutmadan, babam kendine akıllı telefon almış. Berenden
nasıl kullanılacağını öğreniyor. Telefonu kurcalarlarken
farkettik ki, ayşe telefonu çoktan ele geçirmiş te kendi
selfiesini bile çekmiş. (şuna neden kendiken denmez, anlamam)
Eskişehire doğru yola
çıktık. Arabada arka koltuktan uzanıp uzanıp yanağımı öpüyor.
Annesinin de... ben kim öptü beni deyip yanağımı siliyorum. Gene
öpüyor. Bu yanak silme işini son zamanlarda ayşe hep yapıyor.
Onu öpünce hemen sırıtarak yanağını siliyor. Ayrıca öpmeyeyim
diye elleriyle yanaklarını gizleme işi de var. son haftaların
favori hareketleri..
bir de arka koltuktan
kulağımı çekiyor. Eskiden kulağımı katlardı. Babaların
kulağı çekilmez. Yaramaz çocukların kulağı çekilir diyorum
sırıtıyor. Yol boyunca birkaç kere, “dayı, dayı” diye
söylendi. İlginç. Dayısını görmek istiyor. Nitekim eskişehire
varınca dayısının kucağından inmedi. Hatta abisi ile kavga
etti, “dayı benim” diye... hatta TV deki bir bebeği dayısına
benzetti. Sonra da niçin benzettiğini de anlattı. İkisinin de
saçı yokmuş. “aynı aynı” diyor.
Bu “aynı aynı”
mevzusunu yazmayı unuttum şimdiye kadar. 1-1,5 ay kadardır aynı
olan şeylere merak sardı. Birbirine benzer veya eş olan herşeye
hemen aynı diyor. Özellikle dikkat ediyor.
Bana giymem için
turuncu terlikler getirdi. Giy diyor. Dayısını aradı telefonla..
ona “del” dedi. Hümayla umayı da çağırıyor. Onları
seviyor. Geldiklerinde güzel oynar sanırım.
Oynadı hakkaten
çocuklarla.. saklambaç, ve daha bir çok oyun. Özellikle umayla
ilerde de çok iyi anlaşacak gibi... hümayla umay amuda kalkmayı
biliyorlar. Bizimki de özendi. Yardımımla amuda kalktı birkaç
kere... tabi kollarıyla güç almayı akıl edemiyor. Kafasının
üzerinde... Boynunu kollamak zorunda kaldım. Bayram gezmesi boyunca
sürekli problem yarattı. Hep mızır mızır... uykusu da geldi.
Ama en çok yüzüne bakılıp yarasının sorulmasından rahatsız
oldu ki her evde de başına geldi. İnsanlar bakmasın ve
bahsetmesin istiyor. Kızıyor. Bol bol çikolata ve şeker yedi.
İlla ki pembe veya turuncu şekerleri seçti. Bu renkleri
bulamayınca huysuzluk bile ettiği oldu. Hiçbir eve girmek
istemedi. Hep kucakta (benim) hep pohpohlama... eziyet oldu. Gece de
huysuzluk devam.. allahtan o kadar çok uykusu vardı ki, bursaya
giderken hemen uyudu.
Bayramın üçüncü
günü geecenin 04 de uyanmış ve salona getirtmiş kendini. Minika
da açtırmış. Saat 05 gibi ben uyandım. Bir baktım ki uyanık..
çişini yaptı. Ben gene uyudum. Saat 05 gibi beni uayndırdı. su
istedi verdim. Ben gene uyudum. Arkamdan o da uyudu herhalde.. sabah
huysuz şekilde uyandı. Süt ve minika istemedi. Akılalır gibi
değil... unutmadan aktarmalıyım. Son günlerde makasla kağıt
kesme merakı çıktı. Bir de “hayır” demeyi öğrndi ya...
ağzından çıkan 10 kelimenin 6-7 tanesi hayır.. özellikl de
bayramda giyilcek giysiler hakkında...
etleri kasaba
götürecektim. Ayşe de gelmek istedi. Dönüşte ev istikametinin
tersini gösteriyor. Eve gitmeyecekmişiz. Kucağıma aldım da zor
zahmet eve sokabildim. Evde de pembe külotlu çorap yerine kısa
pembe çorap giymeye taktı. Üstelik te ters giymiş. Bana kızdı
ve vurdu. Ben de babaya vurulmaz seni yaramaz deyip kulağını
çektim. Masadan ayrılmaya kalktı ağlayarak. Men ettim. Ağlayarak
sofrada kaldı. Birşeyler yemeyi reddetti. Sonra sonra ablası biraz
sucuk yedirdi. Sucuğu da kurban etlerini işlemek için kasaba
gittiğimizde aldırdı, et bitti diye.. bana çok kızgın. Bir
bakışı var, kaşlar çatık, dudaklar düşük... kasaba giderken
kucak istemişti gene.. iki elimde de poşet vardı. Alamam dedim.
“bunu buna” deyip bir elimdeki poşeti diğer elime alıp boştaki
elimle kucağa almamı söyledi. Şu anda arka odada giyinme
savaşları son hız sürüyor. Ayşenin hayır sesleri buraya kadar
geliyor. Giyinmesi için gene ben müdahale etmek zorunda kaldım.
Bayram ziyaretlerine
başladık. Herkes ayşenin yüzündeki yarayı soruyor. Ayşe de
kızıyor. Biz de herkese sormamalarını ve görmemelerini
tembihliyoruz. Halam pembe bir elbise hediye etti ayşeye.. ayşe,
giycem diye tutturdu. Sadece gece giymek için deyip vazgeçirdik.
Nadide yengemde, içeri girer girmez geçen bayram oynadığı
plastik askerleri sordu. Melihten kalma oyuncaklar. Onlar gene geldi.
Onlarla oynadı. Çıkışta babanneye gitmek istedi. Burgazda
değiller ddim ama yol boyunca babanne diye sayıkladı. Köye
gittik. Köyde
bayramın son günü,
gece kusmuş yatakta... zaten benden başka herkesin midesi nanay
oldu galiba bu bayramda... nitekim ayş sabah uyanınca kakası
geldi. İshal olmuş. Annesi aspirinli gazozo içmesi içmesini
istedi. Ayşe son zamanlarda en sık söylediği sözle karşılık
verdi. Hayır. Ben de kızacağımı ve içmesini söyledim. Sehpaya
oturup suratını astı. Bana kötü kötü bakıyor. Mecbur kalınca
içti. Ardından gelip benim kulağımı çekti. Ben ona yaramazlık
edersen kulağını çekerim diyorum ya, ona kızdığım için bu
durumda ben yaramazlık etmiş oluyorum. Kağıt istedi. Resim çizdi.
+ işareti çizmiş. Geçen gün fil boyamada boyayacağın yere +
işaretini değdir demiştim. Ordan aklına girmiş anlaşılan.
Benim bileğime kare çizdi. Ardından annesinin.. damgalandık :) bizim ardımızdan abisiyle ablasına da kare çizdi. biz ablasıyla terminale bilet almaya giderken o da gelmek istedi. götürmedik. dönüşte biraz posta koydu. babannesine götürdüm. dünden beri babanne istiyordu. ama maalesef onlar da dışarı çıkmış. pembe gofret almaya gittik. pembe bir çocuk laptopu gördü. illa istedi. senin evde aynısı var dedim. zorla ikna ettim. baloncuk zımbırtıs ve çilek süt aldık. eve geldik. annesiyle ablasıyla boğuşuyor. gün içinde sürekli şarkı söyleye söyleye oyuncaklarıyla oynadı kendi kendine.. akşama doğru uyumuş. uykusunda elleriyle kutumsu hareketler yapıp 1-2-3 diye sayıyormuş. gecenin bir yarısı uyanıp yere yattı. biz de yere yastıkları koyduk. sabaha kadar orda uyudu.
3 Ekim 2014 Cuma
03 EKİM 2014 CUMA
sabah yanıma geldi. birşey yemek istemiyor. biberon bile istemiyor. yüzündeki yaralar iyice belirgin hale gelmiş. bir gözü de hafiften kapalı. yumurcağı açtırdı. makasla kağıt kesip duruyor. makası çok ustalıkla kullandığını söylemeye gerek yok tabii.. benim cikcikimi yanıma getirdi. sonra parçaladı.
kağıtları kesiyordu. sonra bant istedi. sonra da yaptığı eseri gösterdi. kızımın ilk sergisi... resim, ayşeymiş... yazıda da ayhe beyya yazıyormuş.
abisi tost ekmeği almaya giderken hemen o da gitmek istedi. pembe çorap (itiraz üzerine morlar değiştirildi.) pembe tayt, pembe tişört giydi (şaşırtıcı mı) pembe ayakkabılarını da giyip gitti. geçen gün yaptığım tost afiyetle yemişti. gene yer sanırım.
geri geldiklerinde zırıl zırıl ağlıyordu. birşey istemiş te abisi almamış mı ne, öyle birşey... yaptığım tostu geçen günkü gibi sekize böldük bıçakla.. üzerine de ketçap mayonez sıktık. çatalla yedi.
Biraz sonra tüm aile bireylerini halının üzerine daire şeklinde topladı. oyuncak yemek takımlarını ortaya çıkardı ve hepimize tek tek servis yaptı. et yemeği, pilav, tatlı, çay (bana süt nedense) tencereden tabaklarımıza koydu. içecek isteyince perdeye gidip ordan birşeyler sağar gibi hareketler yapıp bardaklarımızı doldurdu. (herhalde fastfoodçularda gördü bunu) gülmekten gözlerim yaşardı. abisi çayını çok hızlı içip bitirince abisine kızdı, hızlı bitirdin. şimdi yeniden doldurmam gerek diye...
sonra sofrasını topladı. uzun bir aradan sonra ilk defa öğleden sonra uykusu uyudu.
02 EKİM 2014 PERŞEMBE
Bugün akşam saat 06 ya kadar ayşeyi göremedim. ben öğlen alamadığım için tüm gün okulda kaldı. öğleden sonra faaliyet yapmışlar. kızımın ilk faaliyeti bir bayram tebriği...
resim
Ayşeyi berili karşılamak için gittikleri terminalde gördüm. ben başka yerden gelmiştim. görüğümde ayşe ağlıyordu. biraz evvel yüzükoyun yere düşmüş. çocuğun yüzü gözü sıyrılmış. çok kötü.
gene de bu haline rağmen ağlaması hiç mertebesinde... onun yerine canı tatlı biri olsa kıyameti koparırdı.
Beril gelince hep beraber anatolium yemek katına gittik. pide ve popeyes istediler. ayşe hem pide hem popeyes yedi. yediklerini her sosa birden buluyor. patatess kızartması ve tavuk yedi böyle. kola da içti. yüüzne gözüne krem sürdük. tüm akşam viyaklamasıyla geçti. canı yanıyor çocuğun. 10 gibi uyudu.
resim
Ayşeyi berili karşılamak için gittikleri terminalde gördüm. ben başka yerden gelmiştim. görüğümde ayşe ağlıyordu. biraz evvel yüzükoyun yere düşmüş. çocuğun yüzü gözü sıyrılmış. çok kötü.
gene de bu haline rağmen ağlaması hiç mertebesinde... onun yerine canı tatlı biri olsa kıyameti koparırdı.
Beril gelince hep beraber anatolium yemek katına gittik. pide ve popeyes istediler. ayşe hem pide hem popeyes yedi. yediklerini her sosa birden buluyor. patatess kızartması ve tavuk yedi böyle. kola da içti. yüüzne gözüne krem sürdük. tüm akşam viyaklamasıyla geçti. canı yanıyor çocuğun. 10 gibi uyudu.
1 Ekim 2014 Çarşamba
01 EKİM 2014 SALIRTESİ
Sabah el sallayarak ve gülümseyerek gitti ama dönüşte sıkıntı oldu. zira ben 5-10 dakika kadar geç kaldım. ayşeyi hatice aldı. ağlamış, zırlamış. hatta servis görevlisi vermekte tereddüd etmiş. ben almaya gittiğimde koltuğa uzanmış, hafifçe ağlıyordu. eve çıktık. sakinleşti. süt verdim. koltuğa uzandı. minika açtım. fil boyama falan açtım ama artık bakka havvan (başka hayvan) istiyor. kelebek ve civciv boyama açtım. benim bazı işlerim vardı. rahat vermeyince "işim var. beni rahatsız etme" dedim. biraz bozuldu ama anlayışla karşıladı. jengaları çıkarmıştı. onlardan minik kule yapmıştı. biraz sonra devrilince şaşırdı. yeniden inşa ediyor. gün içinde 2 kere şokellayı getirip yemek istediğini söyledi. sürdüm. yedi. akşam üzeri arabanın tamir edildiği haberi geldi. ben gidip almaya niyetlenince hemen "men de" dedi. zaten geçen gün de gelmişti tamirciye... bu sefer kucak istemek yok. anlaştık mı dedim. hatta kucak istersen seni bırakırım dedim. hakkaten de kucak istemedi. otobüste yaşlı bir kadın kucağına aldı. bizimki kadınla pek iyi uyuştu. sarıldı. kucağına iyice gömüldü. keyfi yerinde.. ama "benim kızım olur musun" sorusu gelince olmaz diye kafa sallıyor. hrşey bir yere kadar :) otobüsten indiğimde karşıda biryerdde ateş yakmışlar. onu gösterip ateş dedi. aydedeyi, kuşalrı gösteriyor bana... arabada arka koltuğa oturdu. eve döndük. evde yemekte gene dünkü gibi etleri yedi. ama bu sefer ekmeği yemeğin suyuna bandırıp yemesini sağladık. annesi kış için domatesleri mikserden geçiriyor. bizimki de bu tür yüksek seslerden rahatsız olduğu için kulaklarını kapatıyor. ilk başta o işin yapılmasına bile müdahil olmak istedi. annsi kovaladı. saat 21 e kadar oyaladık. klasik uyuma pozisyonunu aldı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
22 EKİM 2017 PAZAR
sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...
-
Bugün bir sürü şey oldu. (Gene) gecikerek yazdığım için birçok şeyi yazamayacağım. bütün gün evdeydik. geceki kulak ağrısından eser yok....
-
sabah kar yağıyordu. ayşeyi uyandırmaya gittim. uyansın diye uğraştım ama uyanmadı. camdan dışarı bakarsa çok sevineceği bir sürpriz olduğun...