Eskişehirdeyiz. Daha
şafak sökmeden uyandı. Beni görünce baba deyip kucağıma geldi
ve kucağımda tekrar uyudu. Sonra normal uyanma saatinde tekrar
uyandı. Gene kucağıma aldım. Bu sefer vucudunu göğsüme yasladı
ve uzun süre öyle kaldı. Kımıldamadan oturdum. Sırtına
battaniye örttüm. Çişi gelmişti. Çişini yaptırdım. Fil
boyama isyedi. Laptop yanımızdaydı ve iyiki de birkaç fil resmini
kaydetmişiz. Onları boyarken kavurma et ısıttım. Biraz da ondan
yedi. Sonra minikayı açtırdı. Şu an içerde seyrediyor. Diğer
herkes uyuyor. İkimiz ayaktayız. Anannesi de uyandı.
Şimdi de biraz dünü
yazayım. Sabah babannelerine gitmişler. Ben geldiğimde beni
karşıladı. Dedesinin elini öpmek yerine kendi elini öptürdü.
Ama ikisine de sarıldı. Bayramlık elbiselerini giyme konusunda
kriz çıkardı. Çünkü annesi bayramlık olarak pembe elbise
almamış. Sarı gömlek, mor etek, sadece çorap pembe....
giydiremediler. Eski ve kirli pembe giysilerini giydi. Bi üçkağıt
yaptım. Dedim ki, sarı gömleği giymediğine göre sarı gene
benim rengim oldu. Çünkü sen sarıyı sevmiyorsun. Sarı benim
rengim. Sarı sevsen sarı gömlek giyersin.
Şiddetle itiraz etti.
“Hayı menim nenk” dedi. Ve sarı gömleği giydi. Eteği de
giydi. Problem çözüldü. Evdeki herkese renk yakıştırdı. Bize
bilindik renkler. Dedeye hiyah, amcaya kahkanengi, yengeye mor,
falan... unutmadan, babam kendine akıllı telefon almış. Berenden
nasıl kullanılacağını öğreniyor. Telefonu kurcalarlarken
farkettik ki, ayşe telefonu çoktan ele geçirmiş te kendi
selfiesini bile çekmiş. (şuna neden kendiken denmez, anlamam)
Eskişehire doğru yola
çıktık. Arabada arka koltuktan uzanıp uzanıp yanağımı öpüyor.
Annesinin de... ben kim öptü beni deyip yanağımı siliyorum. Gene
öpüyor. Bu yanak silme işini son zamanlarda ayşe hep yapıyor.
Onu öpünce hemen sırıtarak yanağını siliyor. Ayrıca öpmeyeyim
diye elleriyle yanaklarını gizleme işi de var. son haftaların
favori hareketleri..
bir de arka koltuktan
kulağımı çekiyor. Eskiden kulağımı katlardı. Babaların
kulağı çekilmez. Yaramaz çocukların kulağı çekilir diyorum
sırıtıyor. Yol boyunca birkaç kere, “dayı, dayı” diye
söylendi. İlginç. Dayısını görmek istiyor. Nitekim eskişehire
varınca dayısının kucağından inmedi. Hatta abisi ile kavga
etti, “dayı benim” diye... hatta TV deki bir bebeği dayısına
benzetti. Sonra da niçin benzettiğini de anlattı. İkisinin de
saçı yokmuş. “aynı aynı” diyor.
Bu “aynı aynı”
mevzusunu yazmayı unuttum şimdiye kadar. 1-1,5 ay kadardır aynı
olan şeylere merak sardı. Birbirine benzer veya eş olan herşeye
hemen aynı diyor. Özellikle dikkat ediyor.
Bana giymem için
turuncu terlikler getirdi. Giy diyor. Dayısını aradı telefonla..
ona “del” dedi. Hümayla umayı da çağırıyor. Onları
seviyor. Geldiklerinde güzel oynar sanırım.
Oynadı hakkaten
çocuklarla.. saklambaç, ve daha bir çok oyun. Özellikle umayla
ilerde de çok iyi anlaşacak gibi... hümayla umay amuda kalkmayı
biliyorlar. Bizimki de özendi. Yardımımla amuda kalktı birkaç
kere... tabi kollarıyla güç almayı akıl edemiyor. Kafasının
üzerinde... Boynunu kollamak zorunda kaldım. Bayram gezmesi boyunca
sürekli problem yarattı. Hep mızır mızır... uykusu da geldi.
Ama en çok yüzüne bakılıp yarasının sorulmasından rahatsız
oldu ki her evde de başına geldi. İnsanlar bakmasın ve
bahsetmesin istiyor. Kızıyor. Bol bol çikolata ve şeker yedi.
İlla ki pembe veya turuncu şekerleri seçti. Bu renkleri
bulamayınca huysuzluk bile ettiği oldu. Hiçbir eve girmek
istemedi. Hep kucakta (benim) hep pohpohlama... eziyet oldu. Gece de
huysuzluk devam.. allahtan o kadar çok uykusu vardı ki, bursaya
giderken hemen uyudu.
Bayramın üçüncü
günü geecenin 04 de uyanmış ve salona getirtmiş kendini. Minika
da açtırmış. Saat 05 gibi ben uyandım. Bir baktım ki uyanık..
çişini yaptı. Ben gene uyudum. Saat 05 gibi beni uayndırdı. su
istedi verdim. Ben gene uyudum. Arkamdan o da uyudu herhalde.. sabah
huysuz şekilde uyandı. Süt ve minika istemedi. Akılalır gibi
değil... unutmadan aktarmalıyım. Son günlerde makasla kağıt
kesme merakı çıktı. Bir de “hayır” demeyi öğrndi ya...
ağzından çıkan 10 kelimenin 6-7 tanesi hayır.. özellikl de
bayramda giyilcek giysiler hakkında...
etleri kasaba
götürecektim. Ayşe de gelmek istedi. Dönüşte ev istikametinin
tersini gösteriyor. Eve gitmeyecekmişiz. Kucağıma aldım da zor
zahmet eve sokabildim. Evde de pembe külotlu çorap yerine kısa
pembe çorap giymeye taktı. Üstelik te ters giymiş. Bana kızdı
ve vurdu. Ben de babaya vurulmaz seni yaramaz deyip kulağını
çektim. Masadan ayrılmaya kalktı ağlayarak. Men ettim. Ağlayarak
sofrada kaldı. Birşeyler yemeyi reddetti. Sonra sonra ablası biraz
sucuk yedirdi. Sucuğu da kurban etlerini işlemek için kasaba
gittiğimizde aldırdı, et bitti diye.. bana çok kızgın. Bir
bakışı var, kaşlar çatık, dudaklar düşük... kasaba giderken
kucak istemişti gene.. iki elimde de poşet vardı. Alamam dedim.
“bunu buna” deyip bir elimdeki poşeti diğer elime alıp boştaki
elimle kucağa almamı söyledi. Şu anda arka odada giyinme
savaşları son hız sürüyor. Ayşenin hayır sesleri buraya kadar
geliyor. Giyinmesi için gene ben müdahale etmek zorunda kaldım.
Bayram ziyaretlerine
başladık. Herkes ayşenin yüzündeki yarayı soruyor. Ayşe de
kızıyor. Biz de herkese sormamalarını ve görmemelerini
tembihliyoruz. Halam pembe bir elbise hediye etti ayşeye.. ayşe,
giycem diye tutturdu. Sadece gece giymek için deyip vazgeçirdik.
Nadide yengemde, içeri girer girmez geçen bayram oynadığı
plastik askerleri sordu. Melihten kalma oyuncaklar. Onlar gene geldi.
Onlarla oynadı. Çıkışta babanneye gitmek istedi. Burgazda
değiller ddim ama yol boyunca babanne diye sayıkladı. Köye
gittik. Köyde
bayramın son günü,
gece kusmuş yatakta... zaten benden başka herkesin midesi nanay
oldu galiba bu bayramda... nitekim ayş sabah uyanınca kakası
geldi. İshal olmuş. Annesi aspirinli gazozo içmesi içmesini
istedi. Ayşe son zamanlarda en sık söylediği sözle karşılık
verdi. Hayır. Ben de kızacağımı ve içmesini söyledim. Sehpaya
oturup suratını astı. Bana kötü kötü bakıyor. Mecbur kalınca
içti. Ardından gelip benim kulağımı çekti. Ben ona yaramazlık
edersen kulağını çekerim diyorum ya, ona kızdığım için bu
durumda ben yaramazlık etmiş oluyorum. Kağıt istedi. Resim çizdi.
+ işareti çizmiş. Geçen gün fil boyamada boyayacağın yere +
işaretini değdir demiştim. Ordan aklına girmiş anlaşılan.
Benim bileğime kare çizdi. Ardından annesinin.. damgalandık :) bizim ardımızdan abisiyle ablasına da kare çizdi. biz ablasıyla terminale bilet almaya giderken o da gelmek istedi. götürmedik. dönüşte biraz posta koydu. babannesine götürdüm. dünden beri babanne istiyordu. ama maalesef onlar da dışarı çıkmış. pembe gofret almaya gittik. pembe bir çocuk laptopu gördü. illa istedi. senin evde aynısı var dedim. zorla ikna ettim. baloncuk zımbırtıs ve çilek süt aldık. eve geldik. annesiyle ablasıyla boğuşuyor. gün içinde sürekli şarkı söyleye söyleye oyuncaklarıyla oynadı kendi kendine.. akşama doğru uyumuş. uykusunda elleriyle kutumsu hareketler yapıp 1-2-3 diye sayıyormuş. gecenin bir yarısı uyanıp yere yattı. biz de yere yastıkları koyduk. sabaha kadar orda uyudu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder