30 Ocak 2015 Cuma

31 OCAK 2015 CUMARTESİ

Sabah efra herkesi uyandırdı. ayşeyle birbirlerine deniz topu atıp tutmaca oynadılar. sonra efra neden bilmem topları saklamış. ayşe geldi. kollarını kavuşturmuş. efraya küsmüş. müdahale edip topları çıkarmalarını sağladım. beraber top oyunu öğrettim. oynamaya devam ettiler. Bütün günü efrayla oynayarak geçirdiler. Genelde kavga etmediler ama arada efranın oyuncaklarını saklayıp vermemesi ve ayşenin küsmesi oldu. akşam üzeri dayısı hüma ve umayı da alıp geldi. hep beraber oyunlar oynadılar durdular. nerf savaşı yaptılar. bir mermi ayşenin gözüne gelmiş. ayşe abisi için cephane topluyordu.

ama günün asıl bombası gece geldi. ailecek sessiz sinema oynanıyordu. ayşe uzun süre oyunu gözlenledikten sonra o da ortaya atılıp birşeyler anlatmaya niyetlendi. çıkıp kanat çırpmaya başladı. "uçmak" diye cevap verilince de cevap verenle "çak" yaptı.

30 OCAK 2015 CUMA

sabah erkenden herkesi uyandırıp ankaraya doğru yola çıktık. arabada tepe lambasını sürekli açıp aküyü perişan ettiğinden yeni akü aldım dün gece... ayşeye bir daha sakın tepe lambasını açma dedim. mahçup şekilde onayladı. arka koltuktan kulağımı ısırtıyor elindeki kurukafa oyuncağaya... zaten arka koltuktan hep kulağıyla oynar. ankaraya hemenccik varabileceğimizi sandı ama uzak olduğunu söyledim. eskişehirde dayısının köpeği fındık ile tuhaf bir teması oldu. fındık çok arsız.. yerinde durmuyor. zıplıyor. kucağa çıkıyor. yalıyor. kızım hem ürktü. hem seviyor. ürkmüş bir gülen surat var ayşede... eliyle lahmacun yedirdi. yola devam ettik. yolda uyudu. ankarada efrayla pek iyi geçindiler. ayşe efranın harflerini dizip oynadı. bir de tahta adamlar ve ev eşyaları ile oynadı. biz sadece tahta adamları alabildik ayşeye.. ev eşyaları bitmiş. bulamadık. akşam yemekte ayşenin bana, tabaktaki yemeği gösterip bana " hani bacağın acıyor ya. bunu ye. iyileşirsin" demesi çok hoştu.

29 OCAK 2015 PERŞEMBE

AYŞEBERRA
DFRYHBGVF

ikinci satırda küçük bebek efra yazıyormuş. efra "E" harfiyle başlamaz diye, sonu "RA" ile bitmez diye benle kavga ediyor. "RA" ile biten ayhebeyya imiş.
bugün erkenden gittim ama öğlen geldim. beraaber elektrik parası ödemeye gittik. maalesef yetişemediğimizden 1 saat parkta oyalanmak zorunda kaldık. milyoncudan ayşeye oyuncak ta aldım. parkta da oynadı. sonra eve döndük. tabii, giderken de gelirken de kucak istedi. kucak istediğin için seni artık hiçbir yere götürmeyecem dedim. bakalım nasıl etki edecek. akşam yemekte sofraya gelmiyor diye gene benden fırça yedi. bana küsüp yemek yiyor.
laptopta anne karnında bebek oluşumu videosu seyrettirdim. çok hoşuna gitti. birkaç kere seyretti. cinsel organların oluşumu sırasında "kuku" demesi çok komikti.

27 Ocak 2015 Salı

28 OCAK 2015 SALIRTESİ

salonda uyumuş. uyanınca kucağıma yattı. süt istemiyor. minika istemiyor. sadece kucağıma gömülüp yatmak istiyor. yanağını öpmek istedim. sırıtarak izin vermedi. ben hamle edince de yanağını kaçırıyor. ben ısrar ettikçe daha çok eğleniyor. ben de kötü ayşe vs falan dedim. hemen uzanıp beni öptü. sonra minika açtım. dün yapılmış pastayı yemeye başladı.
sonra annesinin yanına yatırdım. beni de yatırdı. sonra abisi gizlice gelince onunla boğuşmaya başladı.
öğleden sonra eve döndüğümde annesiyle kapıdan çıkıyorlardı. gezmeye gisiyorlarmış. sen de gel dedi. yorgunum deyince biraz dinlen ondan sonra gel dedi. artık herşeyi söylüyor. zor anlaşılıyor. bir sürü harfi telaffuz edemiyor ama olsun. zaten annesi de bütün gün konuştu diye anlatıyor. konuşmaya başlayınca susmayacağını biliyorduk zaten... akşam yemeğinde sofraya gelmedi tabak beğenmediği için.. ben de sertçe sofraya gelmesini istedim. kös kös sofraya geldi ama bana küstü. ben kızınca hiç kaldıramıyor. uykusu olduğu için hemen uyudu. ama saat 10 gibi gene uyandı. eyvah, geceyarılarına kadar uyumaz artık derken gene uyudu bir saat sonra...
bu arada belirtmeliyim ki bebekleri için hazırladığı piknik 2 gündür salonun ortasında duruyor. kaldıramıyoruz.

27 OCAK 2015 SALI

sabah çıktığımda ve akşam döndüğümde uyuyordu. ama gündüz epey hikayesi birikmiş. abisi telefonda twinkle melodisi açmış. ayşe bütün bilgisayarlara ve tablete bakmış onlarda mı çalışıyor diye.. en sonunda sesin telefondan geldiğini anlayınca, bilgisayardan klibini açtırmak istemiş. (beren açmamış tabi ki)
Annesi de giderken ben de gelecem demiş. annesi yağmur yağıyor deyince, hemen şemsiye alıp gelmiş. şemsiyem var, kucak ta istemeyecem demiş. uğurlanken de annesine hoşçakal, kendine iyi bak demiş. ayrıca anneannesine, ankara gitmek istediğini söylemiş.
gündüz annesi aramış ki; yemek yemiyor, sucuk istiyor diye... telefonda çorbayı içmesini, akşama sucuk getireceğimi söyledim. sonra da almayı unuttum. uyaynınca sucuk yemek istedi aklısız başın cezasını ayaklar çekermiş. gittim aldım. bir de çilekli gofret aldım. sucuktan önce yemek için ısrar etti. izin vermedim. elinden de bırakmadı. ama sucuk yedikten sonra da gofrete yüz vermedi.

26 OCAK 2015 PAZARTESİ

sabah ben giderken uyanık olduğu için annesini uyandırdım. akşam neler olduğunu pek hatırlamıyorum ama zaten pek birşey olmadı. sadece oyuncaklarını topladı diye annesine epeyce kızdı. oyuncakları tekrar saçarak dağıttı. annesi gene toplamaya kalkınca annesine fırça atıp bağırdı.

25 OCAK 2015 PAZAR

24 Ocak 2015 Cumartesi

24 OCAK 2015 CUMARTESİ

sabah uyanıp salona geldi. çişini yaptıktan sonra, hikkui yaptım. yedi. sonra, biryere gidelim demeye başladı. ne demek istediğini anlamadım. heceleyerek söyledi. anlamıyorssun baba diye azarladı ama nafile... anlamadım.
video
kendine giymek için elbise getirdi. en sonunda annesine götürdüm. annesi anında anladı. genelde o anlamaz ben anlardım. bu sefer tersi oldu. pikniğe gidelim diyormuş.
daha olmaz dedik, yaz gelsin dedik. güneş çıkınca dedik ama pek işe yaramadı. sonra kombiciyle gazcılara gitmem gerekti. ayşeyi giydirdim. (kendine yazlık şeyler getirmiş giymek için, pikniğe gidecez ya) beraber gittik. dönüşte dayımı uğurlamak için incirliye gittik. dayıma bayılıyor. hemen koşup sarıldı. börek vardı. karnını doyurdu. evde bol bol maymunluk etti. dayımı uğurlamak için hep beraber çıktık. kucağıma tırmandı. dayım "ama sen kocaman kızsın" deyince hemen indi. bacaksız biz deyince iplemiyor. eve gidene kadar hiç kucak istemedi. sokak kapısında cama sıkışmış bi meyve sineği gördü. anne sinek bebeğini arıyor dedi. sabah ta mutfak tezgahındaki karıncanın annesini arayan bebek karınca olduğunu söylemişti. sineği tutup dışarı saldık. yol boyunca koşup zıpladı. markete girdik. zaten çileksüt istemişti. bir de kinder sürpriz aldı. dayımları uğurladık. onlar evlerine gidiyorlar. biz de eve gidiyoruz. mamanne zaten evde diye konuşmaya başladı. eve gittik. yol boyunca yürüdü. bir de durağın arkasındaki merdivenlerden çıkarken beni aşağıda bekletiyor. (çıktıysam indiriyor) höne ben, soona hen deyip basamakları çıkıyor. bunu ilk geçen gün deniz otobüsünde yapmıştı.

23 OCAK 2015 CUMA

bugün sabah çok erken çıkıp akşam geç geldiğimden pek birşey yazamayacağım. ama geldiğimde ne kapıya koşmak, ne beni karşılamak.. hiçbirşey yok. kendi dünyasında takılmaya devam etti. ama gece karagöz sahnesini çıkarttırıp herkesi sırayla hem hayali hem seyirci yaptı. karagözle ufaktan senaryo falan yazmaya başladı.

22 OCAK 2015 PERŞEMBE

Bu güne ankara terminalinde başladık. hatta bursa arabası geciktiği için araba bile değiştirdik. yolda kulaklığı taktı ve animasyon seyrederek uyudu. sabah uyandırmadan giydirmeyi başardım ama belediye otobüsü beklerken uyandı ama gene uyudu. ancak evin kapısını açarken uyandı. sonra da uyumadı. ama ben pert olduğum için uyudum kaldım. annesini çok özlemiş. sarıldı. yatakta epey süre annesini bırakmadı.

21 OCAK 2015

geceyarısını geçe ankaraya vardık. ayşeyi giydirirken uyandı. taksiye binip demetevlere gittik. esra bizi karşıladı. tabii ki fra uyuyor. ayşeyi yatırdık ama saat 03 e kadar falan uyumadan yattı. sabah ben çıkarken uyuyordu. akşam geldiğimde efrayla ve konkonla saklambaç oynuyordu. saklambaçta saklandığı yerden çıkıp sobelemeyi öğrenmiş. koşa koşa duvara sobe diye vuruyor. gün içinde efrayla ayşe hiç problem yaşamamışlar. tam gitmeye yakın bir oyuncak için kapışmalarını saymazsak bu sfer aralarında problem çıkmadı diyebiliriz. gece aştiye gittik. otobüsümüz geciktiği için epey bir süre orada oyalanmak zorunda kaldık. yolda ayşe başını dizime koyup animasyon film seyrederek uyudu. bu kadar yol teptik 2 günd... hiç çiş veya kaka problemi yaşamadık. valla helal olsun.

22 Ocak 2015 Perşembe

20 OCAK 2015 SALI

Bugün hayatımız boyunca unutmayacağımız bir gün oldu. Ayşe ne kadarını hatırlar bilmiyorum ama ilk hatırası bugüne dair olursa şaşırmam.
Bugün bereni kast ajansına kaydettirmek için istanbula gittik. mudanyadan deniz otobüsüne bindik. çok rahat ve ferah. yol boyunca ayşe içerde fink attı. merdivenlerden indi çıktı. koridorlarda koşturdu. bavullukta pembe, çiçekli bir bavul gördü. içi gitti. defalarca bavulu görmeye aşağıya indi. hatta bir defasında bavulu öptü. söz verdim. kızım ablası gibi uzak okula gittiğinde bu bavuldan alacam. ayşe de onayladı. hem de çiçekli diye de belirtti özellikle... alt katta denizdeki gemileri gösteriyordum. birden "bonus saç" dedi. dönüp baktım ki, bonus kafalı bir adam oturuyor yanımızdaki koltukta... gülmekten yere devrildim. herkes kahkahayı patlattı. oturduğumuz koltukların yanında erdin adında bi bebek vardı. ayşe pek sevdi bebeği. kucağına aldı. okşadı, öptü. kabataştan indikten sonra tekneyle kadıköye geçtik. kızım ilk defa martılara simit attı. hatta doğrudan elinden bile yedirdi. hepimiz çok eğlendik. kadıköyde azabım başladı. ayşenin kucak sevdası. sürekli kucakta. zinhar yürümüyor. ajansa gittik. orada kağıt bulup resim çizdi. kendini, tasmayla havhav gezdirirken çizmiş.
kadıköye tekrar döndük. yolda kuş sesi çıkaran bir oyuncak aldık. ama su sızdırdığı için ayşe pek kullanmadı. haa.. unutmadan ayşe deniz gördüğü andan beri, yüzcem diye tutturdu. denize gircekmiş. ne desek kar etmedi. inadı inat.. en sonunda kumsal bulunca yüzeriz, dedim. kumsal aramaya başladı. allahtan yok.
gemiyle eminönüne geçtik. gene simit aldık martılar için... mısır çarşısını gezdik. esnaf ayşeye lokum ikram etti. bizimki pembe lokumları aldı. hok güsel diye diye yedi. sürekli omuzumda veya kucağımda... uykusu da geldi. kucağıma yatırdım. uyudu kaldı. biz sirkeciden kapalıçarşıya çıkarken ve kapalı çarşı gezimiz sırasında kucağımda öğlen uykusunu aldı. ben geberdim tabii... çarşıda uyandı. bir esnaf ayşeye pembe bileklik hediye etti. rengarenk çay bardakları gördük. pek beğendi. tam bizim aileye göre diyor. herkese, rengine göre bardak var. kapLI Çrşıdan beyazıta gittik. kucak konusunda arıza çıkarmaya başladı. ağlayıp zırlarken birden yanımızda bi palyaço peydah oldu. ayşeye balondan şapka, kemer ve çiçek yaptı. ayşe sustu ama palyaço beni ağlattı fahiş para alarak. neyse, canı sağolsun. en azından ayşe 2 saate yakın sakinleşti. bir süre de kucak istemedi. beyazıtta güvercinlere yem attık. oradan mahmutpaşadan eminönüne indik yeniden balımekmek yedik. ayşe de yedi. sonra köprüden yürüyerek karaköye geçtik. balıkçıları gördü. ben de balık tutcam diye tutturdu. oltamız yok falan diyorum. umurunda değil, balık tutacakmış. pembe olta alacakmışım. Bu pembe takıntısıyla, barbun veya kırlangıç tutar bu velet. tramvaya bindik ve deniz otobüsü iskelesine vardık. orda beklerken bir havhav gördü. küçük birşey.. onunla oynadı. bayıldı hayvana.. aslında bu cins hayvan alınabilir. ufak, bakımı kolay...
bizimkiler bursaya dönecekken ben ankaraya gidecektim. ayşe, ben de ankaraya gelecem dedi. pek akıllı insanlar sayılmayacağımız için, ayşe benle kaldı ve diğerlerini uğurladık. vapurla hareme geçtik. ankaraya geldik diye seviniyor. anlatım, otobüse bincez diye.. otobüse bindik. kek aldım bir tane . keki kirli diye  sadece kenarlarını kemirerek yedi. içinden çıkan meyveleri de tükürdü. etrafı kırıntı etti. ekranda animasyon açtık. kucağıma yatarak 2 tur filmi seyrett. sonra uyudu. geceyarısı ankaraya vardığımızda, giydirirken uyandı. efralara gittik. efra uyuyor tabii ki.. teyzesine falan sarıldı. sonra yattık. epey bir süre uyumadı. sonra daldı gitti.
bugünle ilgili başka birçok ayrıntı falan da var ama hem hepsi aklımda değil, hem bu kadar yeter bence...  

19 Ocak 2015 Pazartesi

19 OCAK 2015 PAZARTESİ

Sabah uyanıp yanıma geldi. peynirli yumurta yaptım ikimize. .yarısını yedi. son lokmayı yememek için fellik fellik benden kaçtı. ben işe giderken o da benle işe gelmek istedi. daha önce de götürdüm ya.. gene istiyor. başka zaman inşallah... akşam geldiğimde uyuyordu. uyanınca hafif sinirliydi. çişini yaparken annesine vurmuş. annesi de azarlayınca koşa koşa yanıma geldi. zırlıyor. biraz sonra ayşeye aldığım harf jelibonlarla kendince yazı yazmaya başladı. ayşe yazacak ama bir harf eksik. sehpaya parmağıyla "Y" çizdi. yok dedi. ben de "I" ile "V" yi birleştirip "Y" yaptım. kıyameti kopardı. meğer "I" uzun geldi diyeymiş. "I" yı koparıp kısalttı. "V" ile birleştirip "Y" yaptı.

18 OCAK 2015 PAZAR

sabah kahvaltıda fırından adığımız şeylerin sadece sosisli yerlerini yedi. bütün gün evdeydik. bir sürü ey yaptı ama şu an hiçbiri aklıma gelmiyor.
telefonla oynama oynadık. ben anne oldum. ayşe çocuk. bana telefon ediyor. konuşuyoruz. okuldan arıyormuş.
ısrarla havhav almamı istiyor. nerde yatacak. yerimiz yok diyorum. küçük ev al diyor. köpek isteme mevzusu epeydir var. en sonunda kızıma bir havhav alacaz anlaşılan..
dünkü oyunu gene oynadı. kaydedeyim dedim. hemen tempoyu düşürdü. doğru dürüst çekim yapamadım.

17 Ocak 2015 Cumartesi

17 OCAK 2015 CUMARTESİ

Sabah yatakta annesinin yanında yatarken, annesi hasta olduğu için onu iyileştirmeye çalışıyordu. boğazı acıyor diye boğazını öpüyor, elini sürekli boğazında tutuyordu. ayşeyi alıp salona götürdüm. dün yaptığı/yaptırdığı kek ile nutellalı ekmek ve yumurta istedi. hepsini yedi.

ABEY

ayhebeyya yazacam deyip bunu yazdı. deminden beri kucağımda youtubeda yüklü ayşeberra videolarını seyrediyoruz. eski çekimlerdeki kıyafetlerinin nerde olduğunu, çok güzel olduğunu soruyor. ayrıca beyaz-candan erçetin videolarını büyük bir zevkle ve merakla seyrediyor.
uzun zamandır yazmıyorum ama artık yazmam lazım. ayşe büyüdüğünü iddia ediyor ya, büyümesinin tamamlandığını, daha fazla büyümeyeceğini de iddia ediyor. daha da büyüyeceksin deyince zaten büyü diyor.
bir de şeyi aktarmalıyım. ayşe kendi gözlerini kapatınca görünmez olduğuna hala inanıyor. bana benziyor. nadide yengemde ben ufakken dedemden saklanırken gözlerimi kapatmamı hep anlatır. beni çok salak bulurmuş. ben ayşeyi sevimli buluyorum.

tüm öğleden sonrasında legolardan kurduğu kulemsi ev ve küçük oyuncaklarla oyun kurdu. oyuncakları eve soktu, çıkardı. birbirleriyle konuşturdu. oyuncaklardan biri anne oldu. biri de kendisi, ayşe... harika oyundu.

bugün için yazılması gereken şeylerden biri de tam  kere sıçmasıydı. ishal veya kabız falan da değil...

16 Ocak 2015 Cuma

15-16 OCAK 2015 PERŞEMBE CUMA

perşembe gene kızımı çok az gördüm.ama gece ben yıkanacaktım. o ise sevimli öcüleri seyrediyordu. bitsin ondan sonra dedi. bitince banyoya girdi. yıkadım. suda oynamaya bayılıyor. bugünün anlatılacak olayı, balon. abisi uzun ince balonlardan almış. onlardan ayşeye köpek falan yaptı. ama balonlar kalitesiz. hemen patlıyor.
cuma günü ise öğlen eve geldim. gelirken hüptirik ve banyo vinilleri almıştım. hüptirikleri yedi. eskiden yemezdi. gene al dedi. simitli ayıcıklar şeklindeki banyo oyuncaklarıyla oynamak için, saçım çok kirli demeye başladı. hüptirik saçına bulaşmış iddiasına göre... sonra saçı kısa bebek videosu seyretmek istedi. baştan anlamadık ama sonra anladık ki kendisine ait eski bir videoyu kastediyor ama hangisi olduğunu anlamadık. ben de youtube dan çeşitli bebek videoları seyrettirdim. özellikle babasıyla tartışan oje sürmüş çocuk videosunu defalarca seyretti. sonra o da gitti ruj ve oje sürdü. ben ruj için kızınca da koşup bana sıkı sıkı sarılıyor. kendini sevdirerek sıyırma stratejisi.. sonra yattı uyudu. öğleden sonra ise ayşeyle evde yalnızdık. akşam uyandı. annesi gelince çok huysuzlandı. pazardan ayşe için çilk aldım. akşam yemekte yemeğini yemiyordu. tatlı sert yemesini söyledim. yedi. ardından elini yıkamadı. sertçe yıkamasını söyledim. küsüp ağlayarak gitti.
bugün oje ruj sürme olayında aynı videodaki kız gibi bizimki de ben büyüdüm deyip duruyor. zaten herşeyde ileri sürdüğü arjüman bu: ben büyü...
akşam ayşenin geçen hafta çizdiği resmin fotoğrafını çektim. o da aile üyelerinin resmini çekti. en son kendisi poz verdi. inadına karanlıkta ve muzip bir poz.
gece hep beraber koruparka gittiler. dönüşte elinde balondan köpek vardı. bana gösterdi. elimizdeyken patladı. sonra abisiyle ayşe benim balondan hiç hazzetmediğimi keşfettiler. balonu şişirip şişirip üzerime salıyorlar. ayşe neşeden kahkahalar atıyor. gece ,gündüz seyrettiğimiz babasının üzerinde uyuyan bebek videosundan etkilenmiş olacak ki, bacaklarımın üzerine yattı uyudu. unutmadan, bu akşam bulduğu bir ipli etiketi parmağıma geçirdi ve sürekli parmağımda kalmasını sağladı.

14 Ocak 2015 Çarşamba

13-14 OCAK 2015 SALI SALIRTESİ

Salı günü için yazacak hiçbirşey yok. sabah erken çıktım. akşam geç geldim. gündüz gezmeye gitmişler. ayşe hep kucakta taşınmak istemiş. ablası şikayet ediyor ayşe büyümemiş, bebek diye.. ayşe itiraz ediyor. ayşe büyük ama yoruldu diye...

ayşenin kendine özgü kelimeleri çok hoş. BAGAT (kapat) BUĞDA (çorba) HAMMAK (yemek) YAPIYO (yapıyor) HUKKUİ (nesquik) VAR (hay) daha çok var... genel olarak telaffuz etmediği harfler yerine H koyuyor.

sabah uyandı. güleryüzlü. yumurta pişirdim. ekmeği banıp yedi. annesi uyanınca ona günaydın dedi. (ilk defa duydum) benle inatlaştı. oyun okulu bitti. okuma okulu var sonra dedim. okul bitti diye inat etti. üstelik bana posta koyuyor. "hen bilmiyor. okul bitti" diye...  annesine de söyledi, baba bilmiyor diye. 2 gündür beni az görüyor, bugün dibimden ayrılmadı. kucağımda, barbi balerin ve çamaşır yıkama oynadık. yapboz yaptık. sonra uykusu geldi. "hüt, minika, uyu, bi de höbek" dedi. yattı ama uyumadı. babannesi geldi. sütü kaselere koyup suyla karıştırıp tuz falan da döküp bebekleri için mama hazırladı. bebekler uyuyor diyor herkese sessiz olmalarını tebmihliyor. eliyle ağzının fermuarını kapama hareketi yaptı. hepimiz gülmekten öldük.
babanne çorbası istedi. biraz yedi. artık gceleri çok geç uyuyor. dolayısıyla sabah ta geç uyanıyor.  


13 Ocak 2015 Salı

12 OCAK 2015 PAZARTESİ

sabah çıktığımda uyuyorlardı. Akşam gldiğimde ayağında yeni panduflarıyla karşıladı beni... havhavlı... hem de pembe dedi. yemekte dalga geçiyordu. dalga gçmedemn yemesini söyleyince şirinlik yapmaya başladı. üsteleyince yemek zorunda kaldı. gecenin tamamını arka odada geçirdiler.  bir ara annesinin ona kızdığını duydum. son zamanlarda alışkanlık haline getirdiği gibi gene elini ağzına sokuyormuş. annesi de tırnaklarına acı ofe süreceğini söyledi. bunu duyunca ayşe feryadı bastı ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. acı ofe sürme diyor. çok korktu. ne sandıysa...  gece saat üç gibi hala uyanık ve bilgisayarda pepee seyrediyordu.

11 Ocak 2015 Pazar

11 OCAK 2015 PAZAR

sabah uyanmadı tabi... öğleden sonra uyanmış. ben uyandığımda salonda satranç taşlarıyla oynuyordu. kahvaltı denince "oyun bitince" cevabı veriyormuş. sonra biraz "kuru yumurta" yedi. azıcık şeyle doydum dedi. sonra kahverengi birşeyler aramaya başladı dolapta... ne olduğunu anlamadım ama cips varmış. onu çıkardım. hapır hupur yedi.
dün almaya söz verdiğim hikkui almayı unutmuşum. çok bozuldu. bütün gün evdeydik. dışarda yağan yağmuru inkar ediyor. kar yağıyor diyor. akşam yemekte nihayet 2 tabure üstüste oturmasının ceremesini çekti. inerken götüstü yere düştü. ağlamaya başladı. acıdı tabii.. bakalım görecez... bir musibet bin nasihatten iyi mi?
ayrıca duvar saatinin üzerine yapışık olan çıkartmaları istemiş. vermemişler haliyle... çok güzeldi deyip deyip ağladı. kucağıma aldım. sonra beraber gidip satın alacağımızı söyledim.

10 Ocak 2015 Cumartesi

10 OCAK 2015 CUMARTESİ

Günün olayı, ayşenin oyuncak laptopunun kırıldığını söyleyip (kilidi kırılmış sadece) yenisini istemesi... (epeydir istiyor zaten)
markete gelince alırım dedim. hemen bilgisayar ekranındaki turkuaz bir ikonu gösterip mavi markette var dedi. hakkaten de A101 de daha önce görmüştük ve istemişti. gösterdiği ikonun rengi de A01 in rengiydi. nelere dikkat etmiş velet.

sabah uyandığında hepimizi toplayıp yatağa yatırmak istedi. ama sonra herşey tam istediği gibi olmadı diye zırlamaya başladı. anlatacağı şeyleri kulağımıza fısıldayarak söyleme huyu başladı. bana, annenin elinden tutup odaya getirme talimatı verdi fısıldayarak. kahvaltıda zaten küçük olan patatesleri bıçakla ikiye böldü. gerek olmadığını söyleyince de "karnım şişer" diye cevap veriyor. akşam üzeri aç karnına uyudu kaldı. iştah iyice nanay oldu ayşede...
uyandı allahtan.. akşam yemekte tavuk yedik. ayşe de butları kemire kemire yedi. yemekte ilginç birşey yapmıştı ama üzerinden yaım saat bile geçmemesine rağmen unuttum gitti. üstüste duran 2 tabureye tırmanma ve inmeyi becerebildiğini ablasına da gösterdi.
Kağıt istedi. kocaman bir insan çizdi. kar yağıyor. kulağında kulaklık var. dudaklarında ruj var. babası kızmıyor dedi. ben de büyük olduğu için babası kızmamış dedim. "ben de büyük" diye beni köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. küçüksün dedikçe büyüğüm diyor.
hatırladım. biberonu, ablasına verip büyük beyaza götürmesini söylemiş. ablası anlamayınca kendi alıp buzdolabına koydu ablasını azarlayarak. ben birkaç saat önce sütü dışarda bırakmamalarını söylemiştim. ordan ilham almış ama buzdolabını tanımlaması ilginç... büyük ve beyaz...
gece yanıma gelip " hüt, mimika, uyu" dedi. bütün gün minika açıktı diye minikayı açmak istemedim ama ne mümkün... yattı. tam uyuyacakken annesi geldi. uykusu kaçtı. ben uyudum. gece 03 gibi uyandığımda ayşe uyanıktı ve ablası henüz yatıyordu. herhalde sabah ezanına kadar falan uyanık kaldı. yatarak minika seyretti.

08-09 OCAK 2014 PERŞEMBE CUMA

palamut balıklaını yunusa benzetmek
ASYŞBE122222222222333344444
BABA YAZMIŞ BİLMEDEN. AYŞE YAZDIM DİYE BENLE KAVGA EDİYOR.

AYŞE BERRA1234

BABA123456

6 Ocak 2015 Salı

07 OCAK 2015 SALIRTESİ

sabah güzel uyandı. legolarını çıkardı. onlarla oynadı. yumurta hazırladı. o kadar az yedi ki... hakkaten iştah diye birşey kalmadı. bana lazım olan bir kağıdı istedi. vermedim. başka kağıt vereyim dedim. bozuldu. ısrarla o kağıdı istedi. vermeyince küser gibi oldu. sonra başka bir kağıt aldı ve kağıdın üzerindeki rakamları yazmaya başladı. 9 çizip baba bak 6 dedi. 6 olmadığını söyledim. inatla 6 dedi. bir de bana sen bilmiyorsun diyor piçkurusu...

06 OCAK 2015 SALI

sabah gene kar yağıyordu. ama geçen sefer yaptığım gibi uyanır uyanmaz camdan baktırıp sevinsin istedim ama gene ağladı. bunu alışkanlık mı yapıyor ne? sonradan anlaşıldı ki; uyurken altına kaçırmış. ağlaması ondanmış. bu olay şimdiye kadar ya 2 ya 3 kere ancak olmuştu. bu da kaza kurşunu herhalde.. öğlene kadar evde beraber kaldık. kahvaltı falan etmedi. sadece azıcık süt... öğlen babannesine götürdüm. hiç gitmek istemedi. işim olduğunu söyledim. umursamıyor. götürdüm bıraktım. kapıda mahsun mahsun suratıma bakmaya başladı. ben de böyle yapmamasını, işimin olduğunu söyledim. ağlamaya başladı. hemen ardımdan uyumuş. 15.30 uyanmış. o ssate kadar karnı aç.. epey acıkmış ki; çok iyi yemiş. akşam ablası gelmişti. akşam yemğine biz de babannesine gittik. ablasını görünce sevinmiştir herhalde. ben evde kombiyle boğuşuyordum. gittiğimde yemek yiyorlardı. kızım beni güleryüzle karşıladı. yemek masasında herkesin tek tek kucağına giderek kendiken çektirdi.(selfie diyorlar)  eve dönerken yolda kardanadam gördük. biraz oynadı. yol boyunca kartopu oynama sevdasıyla yollarda koşturdu durdu. sulara ve sulu kar yığınlarına basıyor ayaklarını vura vura.. halbuki yola çıkarken, kucak istemişti. kartopu atarken hep aynı lafı söylüyor. "al bakalım"

5 Ocak 2015 Pazartesi

02-03-04-05 OCAK 2015 CUMA CUMARTESİ PAZAR PAZARTESİ

Pazar geç saatte bursaya döndüler. abisi sinirden kudurmuştu. ayşe de ağlayarak eve girdi. sonrasında sakinleşti ve bana bir sürü şey gösterdi. yıldız şeklinde yastık ve bir sürü bebek. anannesi örmüş bir tanesini... gece yeni bebekleriyle oyun oynadık. sandalyeden kapı yaptı ve anahtarla açarak evimize girdik. gece geç uyudu. haliyle sabah ta geç kalktı. ben giyinmeye başlayınca yattığı yerde omuzunu kaldırmaya başladı. babanneye gidileceğini anladı tabi... istemese de götürdüm. yolda efrayla neler yaptıklarını anlattım. anlatmadı ama sorular sorunca cevaplar veriyor. oyuncak paylaşamayınca ne yaptın diye sordum. efrayı itledim dedi. hakkaten sıkı kapışmışlar. annesi anlattı sonra.. beraber kahvaltı ettik babannesinde. tuhaf şekilde iştahı çok azaldı. çok az yiyor. ben giderken arkamdan hafiften ağlamaya başlamıştı.
akşam abisi getirdi. çok neşeli. akşam yemeğinde gene naz yapa yapa yedi. yemekten sonra abisinin odasında oturdu. salonda oynayalım teklifimi bile kabul etmedi. orda oynayacakmışız. ama abisi ders çalışıyor. sonra salona geldiler. ayşe uzun süre gölgesiyle oynadı. gölgesine benim arkadaş diyor.  sonra kendi etrafında dönmeye başladı.
gec makasla kağıtları kesti ve rakamları yaptı. gelip bana gösteriyor. 7 gibi, 1 gibi diye.. son zamanlarda alışkanlık haline getirdiği portakal kabuklarından çiçek te yaptı. çiçeği camın önüne koydu. çiçeklerin camın önünde hok büyük olacağını söylüyor.

01 OCAK 2015 PERŞEMBE

Bugün annesi abisi ve ayşe Ankaraya gittiler. terminalden yola çıkarken bana hemen sarılması çok hoştu. otobüsün camına içerden elini dayadı. ben de dışardan dayadım. pazar gününe kadar ankarada kaldılar.

31 ARALIK 2014 ÇARŞAMBA

Sabah babannesine gitmeden aşağıda küçük bir kardanadam yaptık. beresini de kardanadamın kafasına geçirdi. babannesinden gelince uyudu. geceyarısına doğru uyandı. misafirlerimizle bol bol oynadı. aldığım mezelerden biri pembe renkli. masha çizgifilminde de en çok sevdiği bölüm "pembe mama" bölümü zaten. hemen bağlantıyı kurdu ve bol bol mezeden yedi.

22 EKİM 2017 PAZAR

sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...