25 Eylül 2016 Pazar

25 EYLÜL 2016 PAZAR

Pazar sabahı uyanmış. Okul var mı diye sormuş ve tekrar uyumuş. Sonra annesiyle ben, beraberce uyandırdık. “beni aya uçur” filmini açtım. Büyük bir heyecanla seyretti. Astronomi ve uzay merakı aynı benim gibi... astronotlara “baz” diyordu ya; filmin sonunda “gerçek baz” çıktı ve kendini tanıttı. Böylece kızım gerçek “buzz aldrin”i görmüş oldu.
Konuşmasını anlatmalıyım. “v” harfi sıkıntılı.. “var” yerine “hay” diyor ama “mavi” derken “havi” diyor. Çözeemedim bu kızı.. en kolay ve ilk telaffuz ettiği ses olan “m”yi mavide söyleyemiyor. Ma-vi şeklinde hceleyince söylüyor ama hızlı söyleyişte “havi”ye dönüşüveriyor.

Çokbilmişliği berdevam.. birisinin kendisine birşeyler öğretmeye kalkışması ayşe açısından kabul edilemez. Ayşeye çaktırmadan öğreteceksin. Yoksa ben biliyorum deyip kestiriyor. Bu sıkıntı olmaz inşallah okulda...

bugün "buz patni gösterisi" sergiledi. önce bir bilet verdi ve bileti oyuncak laptopundan ve yazarkasasından okutarak koltuk numaramı buldu. yerime oturmamı sağladı. (abisiyle gittiği sinemaların etkisi olsa gerek) sonrada balemsi bir gösteri yaptı. parmaklarının ucuna yükselmeye çalışması harikaydı.    

24 Eylül 2016 Cumartesi

24 YLÜL 2016 CUMARTESİ

sabah uyandı ve koltuğa uzandı her zamanki gibi... televizyonda disney açtım. bir süre sonra peynirli yumurta pişirdim. yedi. peynir koyduğumu bilmiyor. bilse yemez. peyniri ağzına sürmüyor. bir de üstüne kahvaltıda akıtma yedi. içine şokella sürdü. ceviz koydu. abisine aldırdığı balığın sorumluluğunu bana yıkmaya başladı. annesi de balığın sorumlusunun kendisi olduğunu ve her sabah yem vermek zorunda olduğunu söylemesiyle son derece canı sıkıldı. atarlanmaya başladı hemen... canını sıkan gelişmeler olduğunda hemen ergene bağlıyor. annesi evi temizlerken, o da vileda ile paspas yaptı. yalnız suyunu sıktırmayı bilmiyor. ben nasıl yapılacağını gösterdim. nasıl yapılacağını hemen öğrendi ama ben biliyorum diye posta koymayı da ihmal etmedi. biliyorum derkenki edası görülmeye değer...   o kadar kendinden emin ve üstten bakar bir tavrı var ki... bir gün bu durumu videoya kaydetmek lazım..

23 EYLÜL 2016 CUMA

Bu sabah okula ben bıraktım. artık okula bırakışlarda hiç problem yok. hatta bir an önce okula gitmek istiyor. akşam ise ayşenin isteğiyle abisi aldı okuldan..
bu arada,yaz bitince iştahı açıldı.

22 Eylül 2016 Perşembe

22 EYLÜL 2016 PERŞEMBE

Okul dönüşü cantık istedi. geçen sene sık sık yerdik. param olmadığı için alamayacağımı söyledim. "yarın o zaman dedi. yarın da olmaz dedim. hiç sesini çıkarmadı. ama karnı aç belli ki.. nitekim eve gittiğimizde de şokellalı ekmek istedi. mantı verdim. afiyetle yedi. bu blogda yazdıklarımı annesine okurken yorumlar yaptı. aklına limon ağacı resmi geldi. kağıt kalem alıp bize göstermek için limon ağacı çizmeye koyuldu. siniri geçtikten sonra limon ağacını bize göstermeye karar vermişti geçen gün...

21 EYLÜL 2016 ÇARŞAMBA

artık tam gün okul var. akşam evde kendine ev yaptı. Ablasına göndermek için video çekti.
2 tabak mantı yedi. İştah iyi.

20 EYLÜL 2016 SALI

Geçen günkü lafıyla başlayayım. "öyleyse doğurmasaydınız beni" bunu, annesi ablasına saygılı davranmasını istediği zaman söylemiş. asla ama asla kendi doğrularının sorgulanmasını kabul etmiyor. ona yönelik her eleştiri şiddetli tepkisini doğuruyor. erken ergenlik yaşıyor gibiyiz.

sabah arabayla ayşeyi okula bırakacaktım. araba çok uzağa parkedilmişti bir önceki gün. annesiyle ayşe beraberdi parkettiklerinde, amma uzağa parketmişsiniz dediğimde, "Ne yani, yolun ortasına mı parketseydik" cevabını verdi bacaksız.

havalar serinlediği için ilk okul günü bir karar verdi ve bundan sonra hava durumuna bakıp şemsiye almadan çıkmayalım dedi.

annesinin doğum günü pastasını çok sevdi. çikolatalı... annesi için haftalar önce çizdiği elmas resmini hediye etti. ama kendi doğum günü için aynı pastadan istedi. yatcaz kalkcaz doğum günü olacak dedi. biz de daha 60 gün olduğunu söyledik. 60 günün çok uzun bir süre olduğunu algıladı ve kendi doğum gününe küstü. kutlamayacakmış.

bu arada, okulun ilk günü bir kolye imal edip öğretmenine hediye etti. hediye verme merakı var. herkese hediyeler veriyor.
bugün ablasını adapazarına götürdük. yolda araba oyunu oynadık. ayşe bir süre sonra su koyverdi. ve "k" ile başlayan bir kelime söylemeyi reddetti. hayvan veya uzay kelimesi söylemekte ısrar etti. biz de oyunun kuralını değiştiremezsin diyerek kabul etmedik. bir tafra, bir sinir, anlatılır gibi değil.. kudurdu istediği olmadığı için.. bizi çizeceği limon ağacı resmini göstermemekle bile tehdit etti. yurt kapısında kediyi gösterip bu ne diye sordum. kedi diye cevap verdi. ben de hem "k" ile başlayan hem de hayvan olan kelime söyledin. oyuna devam edebiliriz dedim. tuzağa düştüğüne çok bozuldu.
ama sonra dönüş yolunda hakkaten de uzay ve hayvanlı araba oyunu oynadık. "gezegen, göktaşı ve jüpiter" kelimelerini söyledi. bendeki uzay merakı ayşede de var. kelime hazinesi de çok geniş. çok şaşırtıcı laflar ediyor. köftecideki oyun alanında kaydırağın tepesindeyken, "tavana değecek hale geldim" diyebiliyor veya, ben annesiyle arabanın yaptığı hızı çok gösterdiğini konuşurken, "eski arabamız çok daha dengeliydi" diye lafa girebiliyor.

mutlaka yazmalıyım. artık sipariş veriyor. "bunu da bloguma yaz baba"

12 Eylül 2016 Pazartesi

12 EYLÜL 2016 PAZARTESİ

Bugün bayram... Ayşe fiyakalı elbiselerini giydi. bayram el öpmeleri konusunda hala tutuk geçen bayram gibi... ama dedesinin elini öptü. eskiden olduğu gibi önce alnına sonra dudaklarına değil, doğru sırayla.. bugün, abisine söylediği sözü duydum. abisi barfisk çekip kaslarını gösterince "merak etme, kızlar seni beğenir" demiş. komik kız..
köye, elcıvaya gittik. diğer çocuklarla oynadı. keyfi yerindeydi.
dün ise keyfi hiç yerinde değildi. gölyazıya gitmiştik. bize çok kızdı ve küstü. "beni gene çok kızdırdınız" "benle uğraşmayın" falan gibi sözlerle hepimize fırça üstüne fırça attı. tüm gün bize sırtını döndü.

10 Eylül 2016 Cumartesi

10 EYLÜL 2016 CUMARTESİ

Sabah kahvaltıdan sonra evde kendine muayehane oluşturdu ve çocuk ve bebek doktoru oldu. yazmayı unutmadan, eklemeliyim. geçen hafta bana akvaryum var mı diye sormuştu. ben de yok demiştim. anlaşılan abisine de bu konuyu açmış. abisi bir japon balığıyla çıka geldi. akvaryumsuz uyduruk kaplarda balık besliyoruz. cam bir kasenin çeperlerine içerden görülecek şekilde balığın canı sıkılmasın diye ayşe çizdiği resimleri  yapıştırdı. her sabah uyanır uyanmaz ayşe balığı besliyor. ayrıca abisi kaykayının tekerleklerini küçük bir tahtaya monte edeip ayşe için kaykay oluşturdu. ayşe oturarak biniyor.

9 Eylül 2016 Cuma

09 EYLÜL 2016 CUMA

Bu akşam, disney kanalında her cuma olduğu gibi film gecesi vardı. Ayşe evin ışıklarını söndürüp, patlamış mısır yaptırdı ve evde sinema konsepti oluşturdu.
Dün ise, konkonu botanik parka gezmeye götürmüştük, göndermeden önce.. bütün çocuklar sulama fıskıyelerinin altına girip sırıksıklam oldular. ayşe üstünü çıkarıp şortla kaldı. bir de su kanalına girdi. tamamen sırılsıklamdı. ayrıca parkta bol bol bisiklet bindi.

6 Eylül 2016 Salı

06 EYLÜL 2016 SALI

Bugün ayşe ablası ve annesiyle dışardayken, "bu bursada kaybolmak zor." demiş. annesi, "sen heryerini biliyor musun bursanın" diye sorunca da "sanırım biliyorum" demiş. bacaksıza bak...

konkon bizle 1 haftadır. gündüzleri konkonla bilgisayar oyunu oynayıp duruyorlar. bir de birkaç aydır huy edidiği, kızıp kendini odaya kapatması var. trip atıyor. içeri kimseyi de sokmuyor.

kanıt adındaki csi (adli tıp) dizisine merak sardığını söylemiş miydim. "ganıt başladı mı" diye sorması bir alem...

29 Ağustos 2016 Pazartesi

29 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ

Ayşe asala ama asla bildiğinden şaşmıyor. yanlış yaptığını farketse bile.. mesela; geçen gün annesi ve ablasıyla gezmeye çıkacaklardı. bebek arabasını da götürmek istedi. "sen bebek misin yoksa genç kız mısın" diye sordum. genç kız diye cevap verdi. genç kızlar bebek arabasına binmez. bebekler biner dedim. işin vehameti kafasına dank etti ama o bebek arabasına oturmayı da kafasına takmıştı. ama ikisinin birbirine uymadığı da aşikardı. bebek arabasını yanında götürdü. çelişkiyi görmezden geldi. dönüşte sana bebek gibi davranacam dedim. itiraz etti yürürken yorulduğunu iddia etti.
hala bazı harfler telaffuz edilemiyor. bu problemin ne zaman sonlanacağını merak ediyorum.
verdiği cevaplar ve söylediği sözler ağzımızı açık bırakmaya devam ediyor.
parkta kumda oynamalarımız da anlatılmalı.. ayşe bir sürü kova ve kürekle parka gelince hemen 3-5 oğlan çocuğu biz de oynayabilir miyiz diye yanaşıyor ve beraber havuz yapıyorlar. bizimki kova kova su taşıyor.

19 Ağustos 2016 Cuma

19.AĞUSTOS 2016 CUMA

Bugün pek kayda değer birşey olmadı ama dün ve önceki gün abisine yaptırdığı salıncak olayı var. abisinin barfiksine ip bağlatıp kendisi için salıncak yaptırdı. önceki gün paka gitmiştik. kovaları kürekleri ve eskavatörüyle.. daha önceden olduğu gibi gene başka çocuklar da hemen biz de oynayabilir miyiz diye geldiler. hepsi de oğlan çocuğu... devasa bir havuz inşa ettiler. kızım da bol bol su taşıdı. sonraki akşam gene parka gitmemizi beklediler ama biz gitmedik. aslında gidecektik. aklıma gelmedi.

16 Ağustos 2016 Salı

16 AĞUSTOS 2016 SALI

Bugün akşam ayşenin ilk kez süt dişi sallanmaya başladı. alt çenesinde 2 tane birden... ana baba olarak biz sökemedik. içimiz kaldırmıyor. annesi ile alt kattaki komşuanneye gittiler. bir tanesini sökmüşler ama ayşe ağlamaya başlamış. ve döndüler. sonra ayşe kendi kendine diğer dişini de çıkardı. tuttum, salladım, kopardım diye anlatıyor.

12 Ağustos 2016 Cuma

12 AĞUSTOS 2016 CUMA

Tüm günü evde geçirdik. ayşe uyanır uyanmaz salona geliyor eliyle TV yi işaret ediyor, süt istiyor ve sonra da dolabından abiye(!) kıyafetlerinden birini giyip geliyor. sıcak havada giyilecek şeyler değil, yakıyordur eminim ama süsüne pek düşkün. umursanıyor. akşam annesiyle parka gitti. sonra da benle pazara... gece tuhaf birşey oldu. metor yağmuru seyretmek için dağyoluna çıkmıştık. maalesf hava bulutlu olduğundan birşy göremedik. dönüşte bekir ustaya uğradık. ayşe belki de ilk defa dışarda yemek yemeye hayır dedi. urfa dürümü yemedi. sadece ayran içti. tüm gece boyunca da somurtup oturdu. sanki yeni ergen olmuş gibi, afra tafra etti durdu.

11 Ağustos 2016 Perşembe

11 AĞUSTOS 2016 PERŞEMBE

sabahları uaynır uyanmaz TV yi açtırıp süt istiyor. unutmadan yazmalıyım, abisinin barfiksinde çalışıp kollarındaki kasları sıktırtıyor herkese... güçlü olmuş muyum diye.. hatta barfiksi kendi boyuna göre taktırmaya bile niyetlendi. olmaz dedik. omzumuza alıp barfikse çıkarıyoruz. elbette ki henüz kendini çekemiyor. alttan takviye ediyoruz ama yakında bunu da becerir.
bugün ablası sabah ne yediğini sorduğunda, hatırlamıyorum dedi..............................................
son zamanlardaki takıntı filmimiz zootropolis... ilk sinemada seyretmiştik beraberce.. sonrasında bisiyle falan sinemaya bol bol gitti. şimdilerde gene sinemaya gitmek istiyor.  

10 Ağustos 2016 Çarşamba

10 AĞUSTOS 2016

unutmadan yazmam gereken şey, ayşenin benimle birlikte, bıçakla birşeyler kesmeye çok meraklı olması... çok uzun süreden beri bu hep yapıyoruz. bıçağın sapını tutuyor benim boş bıraktığım yerden.. çok ta hoşuna gidiyor bu.. şimdiye kadar yazmadım herhalde...
işte resimler....



geçen hafta sonu 2 günlüğüne ayvalığa gittik. ayşe aylardır "hüzmek" istiyordu. muradına erdi. havuzdan ve sonra da denizden çıkmak bilmedi. hatta tekne gezisinde tekneden bile atladı.
ayrıca; yaz iştahsızlığı maksimumda.. bildiğin aç geziyor tüm gün...

bu arada; resimler pizza yapımına ait... ayşenin katkılarıyla... peyniri rendeledi (birazını) malzemeler serpti...

2 Ağustos 2016 Salı

02 AĞUSTOS 2016

artık her sabah uyanıp salona geliyor ve parmağıyla TV yi gösteriyor. hemen disney açılıyor. dün olduğu gibi bugün de ablasıyla polisçilik oynamış.

1 Ağustos 2016 Pazartesi

01 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ

Bugün kar ne zaman yağacak diye sormaya başladı. kar yağsın istiyor. çok zaman var dedim. anlamadı. 3 mü, altı mı deyip duruyor. tam 360 gün sonra dedim. çok mu dedi. ben de 360 a kaadar sesli saydım. dinlerken bile sıkıldı. dün ve bugün mayo giyip duruyor. epey zamandır yüzmekten, tatilden bahsedip duruyor. ama maalesef annesi izin alamadığı için bizim tatil gümbürtüye gitti. ancak geçen haftalarda karacabey polisevine gitmişlerdi. onunla yetinecek herhalde...
bu arada; mayonun üst parçasına memelik dediğini yazmış mıydım?

27 Temmuz 2016 Çarşamba

27 TEMMUZ 2016

Verdiğim arada çok ama çok fazla şey oldu. hepsi de buraya yazılmayı çok ama çok hakeden olaylardı ama zamanında yazmayınca hepsi uçtu gitti. son olarak olan ve akılda kalan ayşenin el becerisiyle ilgili olandı. birkaç gün önce burgaza bırakmıştım. denize girmiş babannesinin nezaretinde... mayosu ve yedek kıyafeti yoktu. donla girmiş. eve döndüklerinde babannesi ıslak kilotla kalmasın diye eşarptan birşey uydurmayı planlamış ama nasıl yapılacağını çıkaramamış. ayşe eşarpı eline almış ve mükemmelen kendisine bir kilot yapmış. babannesinin ağzı açık kalmış.

25 Haziran 2016 Cumartesi

25 HAZİRAN 2016 CUMARTESİ

Ankaradayız. Ayşe efrayla oynuyor. Geçenlerde yaptığımız telaffuz çalışması sonuç vermiş, EA değil, EFA diyor.
Geçtiğimiz günlerle ilgi yazılması gereken en önemli şey, meslek seçimi... Veteriner olacakmış. Abisi hastaneye gittiğinde doktor olmaya karar vermiş ama hayvan doktoru...
Bir de evde süslenip püslenip klip çekmesi var. Abisinin aldığı barfiks çubuğunda barfiks çekmesi var, tabii destekli... ayrıca ip bağlatıp salıncak ta yaptırdı kendine... hem kendi sallandı hem bebeklerini sallladı.
Ankaraya giderken terminal otobüsünün bomboş olmasına hayret etti.

23 Haziran 2016 Perşembe

23 HAZİRAN 2016 PERŞEMBE

hava çok sıcak. ortalık yanıyor ama bizim süslü, pembe abiye elbise ile geziyor. sentetik kumaşla nasıl rahat ediyor, bilmem..
ama asıl olay, benden teleskop istemesi. yıldızlara bakmak istiyormuş. bunu daha önce de istemişti. astronomiye epey meraklı... babası gibi...

22 Haziran 2016 Çarşamba

22 HAZİRAN 2016 ÇARŞAMBA

Ayşe evde uzun eteklerini giyip geziniyor. abiye ile gezmeye meraklı... süslü şey... bugün arka odada müzik açıp dans ediyor. siyah gözlükleri takmış. ortalıkta geziniyor. annesi, "gel de küçük ergeni gör" diyor. gecenin bir yarısı olmasına rağmen eteğini çıkarmayı reddediyor.  

12 Haziran 2016 Pazar

12 HAZİRAN 2016 PAZAR

Bugün bazı harfleri telaffuz etme çalışması yaptık ayşeyle... patlamalı harfleri telaffuz edemiyor hala... yani, ç-f-v-p-l gibi... ben belirgin ağız hareketleriyle harfleri telaffuz ederken, ağzıma bakmasını istedim. ardından da aynı harfleri söylemesini... L dışında hepsini söylettim. sonra kelime içinde de yapabilecek mi diye "evet" demesini istedim. "eyee" yerine "evett" dedi. becerdik yani...

bisikletle gezmeye iyice alıştı ve merak sardı. her yere bisikletle gidiyor. ama birşey ortaya çıktı ki; sağı solu unutmuş. tekrar öğretmeye çalıştım ama öğrenmekte zorlanıyor. dağıldı. ben de üstelemedim.
yatakta ailecek oynaşırken, insanların üzerine tüm gücüyle ve dizlerini gömecek şekilde atlıyor. hiç acıması yok. bir de son zamanlarda annesine "10 senelik annem" diye sarılıyor. gülüyoruz bol bol..

5 Haziran 2016 Pazar

05 HAZİRAN 2016 PAZAR

Dün ablasını alıp geldik adapazarından... arabada keyfi gayet yerindeydi. araba oyunu oynamadık nedense... yazmışmıydım, bilmem, araba oyununun ayşe versiyonunu oynuyoruz. o bir hece söylüyor. o heceyle başlayan kelime öylüyoruz. 2. tur yok. sonra gene ayşe yni bir hece söylüyor. söylediği heceyle başlayan kelimeyi önceden kafasında belirliyor. sonra hecesini söylüyor.  2. turda aynı heceyle başlayan kelime bulmakta zorlanıyor. hatta bulamıyor. ancak geri geri saymayı beceriyor. bunu da bir çizgifilm aracılığıyla öğrendi. son zamanlarda yabancı dildeki konuşmaların ne anlama geldiğini sormayı alışkanlık haline getirdi. TV de bi çizgifilmde "final countdown" çalıyor. bu vesileyle countdown'ın gerisayım anlamına geldiğini konuştuk. artık geri sayabiliyor. günün bombası ise aşk ve aşık olmakla ilgili düşünceleri... annesiyle ablasına anlattığına göre; birisini yanağından öpersen aşık olurmuşsun. ama öpülen aşık olmazmış. o da öperse aşık olurmuş. iki kere öperse daha çok aşık olunuyormuş. hiç ayrılınmıyormuş. iki kişi aynı kişiyi öperse birbirlerinin peşinden koşarlarmış. eğer öpmeden sadece yanağını değdirirsen aşk bitiyormuş. kızımın 5 buçuk yaş itibariyle aşk üzerine faraziyeleri bunlar... herhalde okulda gelişen ve yerleşen düşünceler...
bir de şu var : ablasının bardağından buz alıp eline yüzüne sürmüş ve "oh be! ateşim söndü" demiş.
Akşam yemeğinden sonra laptopta, youtube'tan "Comfortably Numb" dinliyordum. Ayşe birden bana dönüp, "baba, doğum günümde bunu çal" dedi. vay be... şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. ama bu şarkıda bi tılsım, sihir var. yıllar evvel alt sosyokültürel katmandan gelen arabeskten başkasını bilmeyen vesile bile, bu şarkıdan hoşlanmıştı. kızım, haydi haydi sever.    

26 Mayıs 2016 Perşembe

26 MAYIS 2016 PERŞEMBE

Dün okuldan almadan okul parkında oynamak istedi ama özellikle arda ile... ardayı çağırdı. oynamaya başladılar. ardaya karşı ilgisi var. ilk aşkı...
video
dönerken çikolata alalım dedi. kastettiği millipazarda satılan poğça, kurabiye tarzı şeyler... çikolata kaplı kalp şeklinde zımbırtılardan alıyor oradan her geçişimizde... yani hergün... markettekiler para da istemiyorlar bir tane tadımlık alıyor diye...

öğleden sonra babannesine bıraktım. akşam parkta bir çocukla tanışıp onunla oynadı. unutmadan yazmamız gereken birşey var. konuşması... mesela... evet yerine eyee, istiyorum yerine istii
ne zaman tam konuşacak, merak ediyorum.

bugün ise sabah çok asabi uyandı. herkese ve herşeye kızıyor, bağırıyor. öğlen erken aldım. zaten hava yağmurlu... evde şirinler filmini açtırdı. kumandada filmi dondurup yeniden başlatmayı öğrenmiş, ben daha bilmiyorum. bana da öğretiyor haspam...

23 Mayıs 2016 Pazartesi

23 MAYIS 2016 PAZARTESİ

Dün otobüste uykusunu aldığı için gece uyumak bilmedi. hatta ben uyuduğumda hala uyanıktı. sabah ta uyanmadı haliyle.. giydirirken uyandı. çoğu zaman olduğu gibi omuzumda okula gitti. kapıda gene gözleri nemlendi. ve gene her zaman olduğu gibi biraz bahçede beklememi istedi. bu sefer insaflı davrandı. biraz vurgusu ilk defa...
konuşmusı hala biraz problemli. bazı laflarını anlayamıyoruz. patlamalı seslerin hiçbirini telaffuz edemiyor p, ç, ş mesela.. ama kurduğu cümleler akılalmaz.. adeta eğitimli yetişkin insan.. kelime hazinesi de geniş.. bizim meşhur kelime oyununu da oynamaya meraklı.. ama aklına pek kelime geldiği söylenemez.
okul çıkışı cantık yedi. bayılıyor cantığa.. öğleden sonra annesin bıraktım. akşam üzeri setbaşında buluştuk. bana yağmurluk alırken, "bana da birşeyler alırız belki" dedi. hiçbirşeye ihtiyacı olmadığını söyledik. "belki beğeniriz" dedi. ben de beğensek bile almayız, çünkü lazım değil, ihtiyacımız yok" deyince bana küstü. klasik pozlarını takındı. kollar kavuşturuldu, dudaklar şişirildi. eve dönerken, pideli köfte yemeye karar verdik. yolda baloncu gördü. ya balon ya pideli köfte dedim. zaten ben pek aç değilim dedi. ama ben ve annen çok açız, balon almıyoruz dedim. bana fırçayı bastı. "rejim yapmasaydın karnın tok olurdu" gece gene çok geç yattı.

22 Mayıs 2016 Pazar

22 MAYIS 2016 PAZAR

Ayşe ve annesi 4 günlüğüne gittikleri ankaradan döndüler. annesinin yazmamı istediği birşey var. ankarada, teyzesi, annesi, annannesi ve efra ev temizliğine girişmişler. bizimki ise uzun süslü eteğini ve yeni ayakkabılarını giyip bacak bacak üstüne atıp evin hanımefendisine gibi koltuğa kurulmuş. bu arada; kendine uzun süslü etek diktirdi annesinin terzisinde... giyip giyip geziyor. birkaç kere eziyetini de yaşadı ama gene de giyiyor. süslü kokoş... geçenlerde kendi için topuklu ayakkabı da istemişti. olmaz dedik. tam şu anda "sütlü, köpüklü" istedi. kahve yani... bir süredir çikolata zannıyla kahve içmeyi alışkanlık edindi.
asıl yazmam gereken ise, resim konusunda kendini (ve galiba beni de) aşmaya başlaması... artık mükemmel kompozisyonlar oluşturuyor. rüzgarda saçları savrulan çocuk falan gibi şeyler çizmeye başladı. bir de çizdiği resimleri makasla kesip yapıştırıp 3 boyutlu resimler oluşturması var ki, görülmeye değer... sanatçı paketi işbaşında... son yaptığını anlatayım. kağıda çizilmiş bir kayık resmini kesti. pipetten direk yapıştırdı. direğin tepesine kağıttan bayrak.. üstü kırmızı ayyıldızlı... kayığın içine başka bir kağıttan çizilip kesilmiş bi' kadın... kayığın altına da başka bir kağıda çizilmiş mavi bir deniz, içinde küçük bir kayalık bile var. bunların hepsini birbirine yapıştırdı. ortaya mükemmel bi eser çıktı.

TV de matrix'i seyrederken, açılıştaki meşhur akan yazılara, yaptığı yorum beni benden aldı. "doroemon yazıları" o ana kadar farketmemiştim. hakkaten de akan yazılar japon harfleri ve doreomon adındaki japon çizgifilminden o harfleri tanımış. zaten bana sorup duruyordu jenerik şarkısını bu hangi dil diye... yabancı dilin aşina olmadığı dillerden biri olduğunu anlamış. malum, yabancı dillere epey aşina... ingilizce zaten kaçınılmaz şekilde maruz kaldığımız bir dil, ayrıca, masha dolayısıyla rusça, pocoyo nedeniyle ispanyolcaya falan epey kulağı yatkın...

 

16 Mayıs 2016 Pazartesi

16 MAYIS 2016 PAZARTESİ

Amma uzun zamandır ara vermişim. Bu boş geçen zaman için ilk yazılması gereken Ayşenin herkese ve herşeye "atar" yapması... son birkaç haftadır bitti ama bir ara özellikle annesine ama bana, abisine atar'ın allahını yaptı. hep azar... hep fırça... hatta bu şimdiden böyleyse ergenliği feci olur diye düşündük. erken ergenlik gibi bir dönem yaşadık.
bir sürü olay oldu ama vakitlice yazmayınca unuttum gitti. ama bu süreçte bisiklet aldık ayşeye... iki tekerlekli.. yanda destek tekerleri... ilk kültürparkta bindi. sonrasında okuldan bisikletle gelsin diye okula götürdüm. istemedi. bugün ise evin önünde kaldırımda bindi. hafif meyilde yukarı çıkarken zorlanıyor ama aşağı hızla inerken çok hoşuna gidiyor. kaldırımdaki bir adamın tam ayşe yanından geçerken ayşenin önüne çıkması sonucu ilk bisikletten düşüşünü yaşadı. bir bok olmadı ama canı biraz tatlı... o an ağlamadı ama eve gittikten sonra sızlanıp zırlamaya başladı. ben de fırça attım. dizinde basit bir sıyrık var ama sekerek ve topallayarak yürüyor velet... benden azarı yiyince arka odaya gidip kapıyı kapattı. artık kendini yalıtıyor kızıp küsünce... son 2 aydır bunu sık sık yaşadık. bir de kızdığında dudaklarını büzmesi yok mu...
okuldaki yılancılık oyunu aktarılmalı.. bahçe hortumu ile çocukları okul bahçesinde kovalıyorum. çok hoşlarına gidiyor.

26 Mart 2016 Cumartesi

26 MART 2016 CUMARTESİ

Bugün sabah yaptığı mutlaka yazılmalı... resimli hikaye kitabı yaptı... gerçekten yaptı... bir ev, yanında insanlar ve ağaçlar olan bir resim yaptı. resimde bir de tırtıl vardı. sonra aynı resmi başka bir sayfaya daha çizdi ama tırtıl koza olmuştu. sonraki sayfada, aynı kompozisyon gene verdı ama koza ağaca asılıydı. sonrakinde ise kelebek olmuştu. n sonunda da bu resimleri kendince bir araya getirip ciltledi. saklamamız gereken bir emanet bence...

hafta içinde benle eskişehire geldi adeti olduğu üzere... gündüzleri dükkanda geçirdi. akşamı ise geme sebebi olan umayın odasında... gece, sabaha karşı, fındık, dayısını uyandırmak için havlıyor. ayşe de sse uyanmış ve yanına gittiğimde odanın ortasında ağlıyordu. neyse ki o daha uaynmadan hamle etmişim de çok korkmadı. yanına yattım. aynı annesi gibi yatıyor. ahtapot tarzı.. koluyla bacağıyla beni sardı.

atlanmadan yazılması gereken birşey de bit mücadelesi... okuldan eve bit getirmiş. zaten günlerdir kafasını kaşıyıp duruyordu. sebebi bitmiş. bit ilacı işe yaramadı. biz de gazyağı sürdük. anası kılıklı, gaz kokusuna bayıldı. yanıma gelip saçlarını koklatıyor, "ne güzel kokuyor di mi" diyerek... anası gibi kimyasal kokulara bayılacak anlaşılan...

bir de okul kapısında gözünün yaşarması meselesi var.. ağlamıyor ama epey ağlamaklı oluyor. alışkanlık haline geldi...  

16 Mart 2016 Çarşamba

16 MAYIS 2016 ÇARŞAMBA

bugün okula göndermedim. dünden beri öksürüyor. hasta sayılmaz ama tedbiri elden bırakmamak lazım.. saçını kaşıyıp duruyor 2 gündür. bit bulaşmış olmasın... annesine saçlarını da kontrol ettirmiyor.
unuttuğum birşeyi yazayım. okula giderken de gelirken de omuzumda geliyor. apartman merdivenlerinde omuzumda olduğunda tavandan elma topluyor ve yiyor. bunu eğlenceye çevirdi.

15 Mart 2016 Salı

15 MART 2016 SALI

Son birkaç günün zikredilmesi gereken olayları var. birincisi bana yaklaşık bir aydan bu yana "bada" demesi... uyardığım zaman baba diyor ama kendi haline geldiğinde bada diyor.
ayrıca dün anhatarla sokak kapısını açtı. ilk defa... gücü anahtarı çevirmeye yetti ki bizim kilit zor döner. bugün de denedi. bugün gücü yetmedi. zaten senelerdir anahtarları kilide o sokardı. meraklıydı.
pazar günü "rize sergisi"ne gittik. oradan kendine altın paralı başa sarılan adı neyse o bezlerden aldı. başına bağladık. çok şeker göründü. ama neden hatırlamıyorum ama bana kızdı ve küstü. gün boyunca bana surat etti. dil çıkardı. hatta parkta beni itekledi bile... ertesi gün ise benim için bir mektup hazırladı, üstünde ayşeyle benim resmimi çizdiği... dünkü davranışlarım için özür dilerim baba diyerek bana verdi.
birkaç zamandır okula gitmek istemiyordu. her seferinde okul kapısında gözleri yaşlanıyordu ama geçti herhalde...

12 Mart 2016 Cumartesi

12 MART 2016 CUMARTESİ

Bugün annesiyle çarşıya gittiler. geldiğinde zırlayarak eve girdi. "yoruldum" diye ağlıyor. bunu son zamanlarda çok sık yapıyor. yürümek istemiyor. kucak istiyor. olmayınca da arıza çıkarıyor hatta küsüyor. bana da yapıyor okul dönüşlerinde... her seferinde neden arabayla gelmedin diye soruyor. arabamız yok cevabını kabul etmiyor. dedenin arabasını öne sürüyor.

dün kızım korkunç bir dehşet yaşadı. okul dönüşü cuma pazarına uğradık. pazar girişinde ayşe yaşlarında bi' kız çocuğu babasıyla beraber pazardan ayrılıyordu ama kız avazı çıktığı kadar bağırıp ağlıyordu. babası aniden, kızcağızın suratına iki tane sille patlattı. ayşe manzarayı görünce dehşete kapıldı. hayatında ilk defa şiddete tanık oluyor. suratı öyle bir hale geldi ki, tarif edemem. hemen kızıma sarılıp, çocuğa vurmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu falan anlattım. kızıma sıkı sıkı sarıldım. sakinleşti. kendine geldi. çilek aldık elbette...
akşam yemekten sonra ellerini bir kez daha yıkamasını rica ettim. ricamı yerine getirmedi. ben de seninle konuşmayacam, beni üzdün dedim. salona dönünce, bana kızıp zırlamaya başladı. onu çok üzmüşüm. bir daha benden birşy istemeyecekmiş. insanlara olan kızgınlığını böyle ifade ediyor. "bir daha senden birşey istemeyecem. "

bir de kızdığı insana, "sen bilmiyorsun" demesi var... tabii, kötü laf söylemesi gerekince söylediği "bebek" te var.

dışarda pilav yemişler. aslında ondan olmaz gibi geliyor bana ama ishal olmuş... disney açtırıp yattı.

bu arada, disney kanalı hakkında birşey yazmadım galiba... son zamanlarda sürekli disney kanalı.. hatta eve geldiğimizde, baba birşey unuttun diye sırıtarak TV de disneyi açmamı hatırlatıyor.

8 Mart 2016 Salı

08 MART 2016 SALI

iki gündür okula gitmek istemiyor. okulun kapısında da gözleri nemleniyor. sebebi belirleyemedik. sorunca, seni özlüyorum, sıkıldım diyor. öğretmenle konuştum. sorun yok. ama çok duygusal dedi. n'olur bunu deme dedim. daha önce bu lafı duyduğumda yaşadıklarımız cehennem azabı gibiydi.

okula yürüyerek gidip gelmekten hiç hoşlanmıyor. neden arabayla gelmedin diyor. arabamız yok diyorum. dedemin var diyor. her zaman dedenin arabası alınmaz diyorum. yürümek istemiyor. omuzumda gitmek istiyor. bir kaç seferdir taşıyorum ama o ağırlaştıkça ben yaşlanıyorum. olmuyor. bugün dönüşte yüürmeye zorladım. yorumdum diye sızlandı durdu. yürümyi hiç sevmiyormuş. ben severim dedim. kızdı. en son eve geldiğimizde, madem yürümryi sevmiyorsun, ben de seni sevmeyecem dedim tepkisini ölçmek için... kıyameti kopardı. asıl ben seni sevmeyecem. senden artık hiçbirşey istemeyecem falan dedi. bağırdı çağırdı. yarım saat sonra unuttu gitti.
bugün parkta azimle kaygan yerden tırmanmaya çalıştı ve sonunda başardı. videosu da var.

4 Mart 2016 Cuma

04 MART 2016 CUMA

Dün kendisine modem kutusundan çanta yaptı. yeni modemin kutusunu ona vermiştim. önce tamamen açtı sonra yeniden katladı ve enikonu çanta yaptı. ip bağlayıp omzuna astı. bugün de okuldan gelirken bieşey söylüyordu. bir türlü anlayamadım. ağız veya ağaç gibi birşey.. ben anlamayınca elleriyle şeklini yaptı. anlaşılmayacak gibi değil.. 6... altı çok mudur diye soruyormuş. pazara gittik. çilek aldırdı. bayıla bayıla yedi. özlemiş.

1 Mart 2016 Salı

2 MART 2016 ÇARŞAMBA

Şu anda ayşe somurtmuş halde, mırıldanıp duruyor. dün annesi ona yeni bir ayakkabı aldı. ev ayakkabısı, sadece evde giyicem deyip duruyor. annesi de okula giderken giymen için aldım dedi. ben de annesine destek çıkıp, bir de üstüne gayet sert şekilde, ya giyersin, ya da iade ederiz deyince, gece ikimize de küs şekilde uyudu. uykusunda bile bizle kavga etmeyi sürdürdü. sabah kalktı ve asık bir suratla koltuğa oturup, "benim dediğimi yapacaksınız" diye sızlanmaya başlıyor. öfkeli ama süt dökmüş kedi giib... diş geçiremeyeceğini anladı ama mırıldanarak ta olsa hala kendi tezini savunuyor. öyle sinirli ki; dün beni itekliyor veya yaptığı şeylere bakmamı bile yasaklıyor. dün yaptığı prenses şapkası anlatılmaya değer... A+ kağıdı külah şeklinde kıvıtıp yapıştırdı. tepesinden de gökkuşağı renklerinde uzun bir ayakkabı bağcığı uzanıyor. hakkaten tam da filmlerde gördüklerimize benziyor. çok becerikli velet..  dün ayrıca, bacaklarının arasına şemsiye sokup, "ben iyi cadıyım. benden ne iyilik istiyorsunuz" diye dolanıyordu ortalıkta.
haftasonu dayısı çocuklarla beraber bize geldiler. hediye oyuncak ta getirmişler. onlarla oynadı bol bol. hep beraber pizza yaptık. merdaneyle hamur açtılar. pizza malzemesini döşediler. hepsi pizza üzerine şekil çizdi. kızım mutlu yüz yaptı salamlardan... ben eskişehire giderken o da gelmek istedi ama şartlar mğsait olmadığı için götürmedim. bozuldu. ben seni çok özleyecem falan dedi. asıl derdi çocukların odasındaki oyuncaklarla oynamak ama bu sefer gerçekten de oynamak için pek vakit yok.
anlatılması gereken birşey de ağzından çıkan laflar... akıllara ziyan laflar etmeyi iyice sıklaştırdı.

24 Şubat 2016 Çarşamba

24 ŞUBAT 2016 ÇARŞAMBA

Ayşe bu hafta içinde istanbula gitti bir kz daha... gene gemiden martılara simit attık. bayılıyor buna... iskelede koşturdu durdu. arnavutköye vardığımızda "biz buraya gelmiştik" dedi. cenaze için gelmiştik daha önce.. ama çok kötü bir şey de oldu. benimle beraber bakkala girdi ve bakkaldan çıkınca hızla yola atladı. neredeyse arabanın altında kalıp ezilecekti. birşey olmadı ama çok korktu. bizim de ödümüz koptu ama iyi de oldu, artık sağa sola bakıp geçer. caddede koşmaması gerektiğini anlatıp duruyordum. bir musibet bin nasihat meselesi. ama ucuz atlattık.

son günlerde kreşe gittiğimizde gözleri dolarak bahçede bekle demeye başladı. ben de 2 kere bahçeye çıkma saatlerinde okula gittim. kapıda duran osman, ayşenin çok harika bir çocuk olduğunu, bahçeye çıktıklarında bütün çocuklara rol biçtiğini, herkesi yönettiğini söyledi.

yolda yürürken kenardaki eşik ve basamaklardan yürüme huyu olduğunu yazmamıştım. sanırım. yıllardır böyle bir alışkanlığı var ama geçenlerde kafasını pencere demirlerine çarptı bu yüzden...

annesine geçen gün söylediği laf müthişti. "paylaşmak diye birşey var, anne"

bir de ilginç bir şey yaptığında "bunu da yaz baba" lafı... şu sıralar sık sık duymaya başladık.

teraziye çıkıp tartıldıktan sonra hemen bana yapışıp boyunu ölçüyor. çok komik. bak ben büyüdüm diyor. göbeğime kadar gelmiş.

tam şu anda, sarıyla maviyi karıştırıp yeşil elde etti ve bana keşfini anlatıyor. biraz evvel, yavru fil resmi çiziyordu. dün, karmakarışık bir resim çizmişti. içinde ambulanstan hasta alan doktorlardan, okula, tatil köyünden genel şehir görünümün kadar her şey vardı.

"kendime söylemek" lafını unutmamalıyım. kendi kendine konuştuğu zaman böyle diyor. bir de geçen günlerde bana meteorları sormuştu. inanılır gibi değil,  

BUGÜN ÖĞLEDEN SONRAYI ANNESİYLE EVDE GEÇİRDİ. apartman içinde komşu gezmesine gitmişler. akşam eve gelmekten pek memnun olmadı. gezmeyi seviyor.

son günlerde herkese posta koyuyor. genelde annesine ama arada bana da kaynıyor.
akşam evdeki iki tane süs biblosunu ağzına geçirip fil oldu.
daha da ötesi, A4 kağıdı katlayıp, boyayıp eni konu kukla yaptı. hem de hareketli kukla... isimlerini de murat ile zeynep koydu. onları konuşturup oynuyor.

16 Şubat 2016 Salı

17 ŞUBAT 2016 SALI

bugün okula gitmk istemedi. ben de götürmedim. bütün günü evde geçirdik. akşama kadar pek birşey olmadı. ayşe oyun oynadı. gece ise bomba patladı. beraber markete gittik. yolda, gökyüzündeki aydedeyi gördü. zateen pek mraklı aydedeye bebekliğinden beri... birkaç zamandır dediğini gene dedi. "aydede sanki bizimle geliyor gibi ama aslında gelmiyor" sonra ayın nasıl birşey olduğuna dair sorular geldi ve arkasından astronomi ile ilgili sorular... en babası da, "uzaylılar var mı?" ben anlattıkça, ayşe de "haaa" şeklinde anlama nisaları çıkarıyor. eve gelince annesi geldiğinde oynadığı gibi gene damat halayı oynadı. annesin sordum, nereden öğrendi diye, sakaryada düğünde öğrenmiş...

aklıma gelmişken, unutmadan yazmalıyım. bir şeyi beğenmediği zaman, beğenmedim, sevmedim demiyor. biraz beğendim veya az beğendim diyor.
koku sürüyor dışarı çıkarken ve "beni kokla" diyor bizlere... sürekli dans ediyor.. bir de dün akşam, annesine "benim saçım niye ablam gibi zıpzıp olmuyor" diye sordu. eliyle de gösteriyor saçını.. saçı kıvır kıvır, dalgalı olmuyormuş.
son zamanlarda yazı yazmaya merak sardı. öğretsek okuma yazma öğrenecek. bu gece birşeyler yazdırayım dedim. kızdı. ben zaten yazabiliyorum dedi. bunu da biliyormuş artık... "zaten"lerine okuma yazma da eklendi anlaşılan...

markette "süt içme bardağı" gördü ve istedi. ben de "sen biberonla süt içiyorsun. bardakla içmiyorsun" deyince, artık bardakla içecem dedi ve bardakları aldık. üzerinde inek resmi olan çok şirin bardaklar hakkaten... gece, annesinden möö'lü bardakla süt istedi.

15 Şubat 2016 Pazartesi

15 ŞUBAT 2016 PAZARTESİ

şu an ağzım açık, şaşkınlıktan küçük dilimi yutmuş durumdayım. ayşe, A4 kağıtları seloband ile yapıştırıp kutumsu bir şey inşa etti. sonra da birşeyler sordu. tam olarak ne dediğini anlamadım ama durumu açıklarken, "ben buraya new york yapacam, aslan aleksteki gibi" demez mi? dediğim gibi... küçük dilimizi yuttuk. şu an beren olayı öğrendi ve o da şaşkınlaştı. ayşe, bambaşka bir çocuk... tarif edemiyorum. şu an bana, su aygırının kulağı olur mu? aslan alexin kaç parmağı var gibi şeyler soruyor. film karakterlerini çiziyor galiba...
allahım, sana geliyorum. özgürlük heykeli çizmiş. new york yaptı ya... biz kim olduğunu anlamadık. o da adını bilmiyor ama özgürlük anıtının pozunu vererek anlamamızı sağladı. buyrun bu da sonradan çektiğimiz video...


gündüz de battaniyesini de sırtına alıp, "ben kahraman" diye bana geldi. sonra da bana "bunu da yaz baba" dedi.

sabah okula bıraktıktan sonra, (okula omuzumda gidiyor haspam) bahçede bekle dedi gene mahsunlaşarak... tatil dönüşleri bunu yapıyor. çıkışta parkta epey oynamasına izin verdim.

yaptığı new york'u abisine hediye etti. herkese sürekli birşeyler hediye ediyor. genelde resim çizip hediye ediyor ama bugün bana kozalak hediye etti. hediye olduğu için bırakamadım da... eve getirdim mecburen...

14 Şubat 2016 Pazar

14 ŞUBAT 2016 PAZAR

sabah erkenden kalktı. kızımla beraber pizza yaptık. enikonu yaptı. peyniri rendeledi. hamuru tepsiye yaydı. üstüne sos sürdü. malzemeleri yerleştirdi. kalp şeklinde pizza oldu 14 şubata özel... kahvaltıya ddesiyle banannesi de geldi. tok olmalarına rağmen ayşenin ısrarıyla onlar da yediler. herkes ayşeye pizzasının benim yaptığımdan daha güzel olduğunu söyledi. o da "ayşe pizzası" diye isim taktı kendi pizzasına...hatta akşamüzeri bir ara bana heyheylendi. herkes benim pizzaamı beğendi. seninkini kimse beğenmedi diye haşladı beni... öğleden sonra parka gittik. hava rüzgarlı.. kumda oynadı. sallandı. rüzgara bayılıyor. benim gibi aynı... rüzgar saçlarını savurup bir gözünü kapatınca, "korsan gibi aynı" dedi. nelere dikkat etmiş...  ablası bugün gidecek diye biraz üzüldü. ama otobüse bir an önce bindirmek için de itekledi kızı.. bavulu kendisi çekmek için ısrar etti. zorlana zorlana da olsa bavulu o çekti terminal içinde... dönüşte annesine küstü. otobüste bana ayıcık gibi, fındık gibi sarılıp durdu. sıkı sıkı yani... annesine küs... neden bilmiyorum. odipius dönemi... bana, seni çok seviyorum dedi. annesi "peki ya ben" diye sorunca, seviyom ama şimdi küs" dedi. annesine de sarıldı ama küs sarılması.. sarılmasıyla bırakması bir oluyor. yarım saniye sürmüyor. yol boyunca annesine fırça attı. atar yaptı. odipius döneminin zirvesindeyiz anlaşılan, zira annesini çok kıskanıyor. beni annesi gibi dudaktan öpmeye kalkışıyor. bir de annesini taklit ediyor velet...

sipariş geliyor veletten.. "bunu da yaz baba" diyerek uzun çekecekle golf oynuyor. unuutuğum birşey daha yazmam lazım. benim için çizdiği bir resme iki tane delik açıp ip bağladı. işe giderken onu boynuma asmamı istedi. sonradan da yemek yerken takmamı istiyor. harika resimler çizmeye devam ediyor. hele, arabamız bozulduğunda arabayı çekici ile çektirmiştik. aynı gün çekici ile götürülen araba resmi çizdi. zaten, bu durumu çizer diye aklımdan geçmişti olay yaşanırken.. şimdi de futbol oynuyor ve "futbol oynadığımı da yaz baba" diyor. 

13 ŞUBAT 2016 CUMARTESİ

Bugün ayşe ile ğek zaman geçiremedik. kreşten arkadaşının doğum gününe gittiler. hiç kız yokmuş ama ayşe de oğlanlarla oynamış. arkadaşıma oyuncak araba hediye etti. hediyeyi de o seçti. ayşenin konuşmasından bahsedeyim biraz. hala bazı harfler telaffuz edilemiyor. geçenlerde jüüjay diye birşey dedi. anlamayınca hemen tarifi gldi. "vuuuu" anladık ki, rüzgar... veya en dikkatimi çeken, "hay" ... "var" böyle telaffuz ediliyor. bir de ayşenin çok kullandığı bazı cümleler daha peydah oldu. "ben biliyom zaten" vardı. buna ilave  "... yapman gerek" ve " ben öyle istedi" geldi. birincisi ayar vermek için, ikincisi yaptığı iş eleştirilince, beğenilmeyince kendini savunmak için..
bir de zikredilmesi gereken "bebek" var.. ayşe için en büyük hakaret ve küfür lafı bu... kızdığına bebek diyor. kendisine bebek denince de çok bozulup ağlıyor. efra demişti ankaradayken, biizmki salya sümük ağlamıştı. lafı geçmişken; en son yılbaşında ankaraya gittiğimizde, efrayla hiçbir problem yaşamadı. artık harika oynuyorlar.

9 Şubat 2016 Salı

10 ŞUBAT 2016 ÇARŞAMBA

Sabah annesini uyandırmaya gittiğimde ayşe de uyandı. hala bana kızgın. annesine sarıldı, gene uyudu. bir daha da uyandıramadım. işim var. çıkmam lazım ama ayşe hanımı uyandıramıyorum. evde kaldım. saat 10 gibi uyandı. biberonla TV karşısında yatıp disney seyretti. unutmadan belirtmeliyim ki; yumurcak kapatıldığından beri disneye sardı. yumurcak'ı kapattığı için tayyip TV'ye çıkınca "kötü adam" demişliği de var.
gündüz omuzlarına battaniyesini alıp çoban oldu. ben de keçi oldum. sonra, ben baba çoban oldum, o da çocuk çoban...
mutlaka yazılması gereken birşey daha var. bugün mini mouse'un resmini çizdi. muhteşem... geçen aylarda dünya resmi yapmıştı. o da muhteşem... dünyanın uzaydan görünüşünü çizmiş... yuvarlak olarak ta kesmiş. bana hediye etti. saklıyorum.

09 ŞUBAT 2016 SALI

Bugün kısır bir gündü. zaten sabah ta uynmadı her zamanki saatlerde.. öğretmen toplantısı yüüznden okul yoktu. saat 11 civarında uynamış. abisi ona sucuklu yumurta yapmış. bütün gün oyun ve TV seyrederek geçti.
bu blogda kendisi hakkında yazdığımı biliyor. bana, "bunu da yaz" diye sipariş bile verdiği oluyor.
Gün başladığı gibi bitmedi. gece her zamanki gibi süt isteyip disney kanalını açtırdı ve yattı. süt bittikten sonra ayaklandı. yatmasını ve yatarak seyretmesini istedim. kabul etmedi. ısrar ettim. yattı ama surat asıldı. halbuki uykusuzluktan gözlerinin altı kararmıştı. bana çok ama çok kızgın. suratıma bakmıyor. eskaza bakışlarımız kesişirse "hıh" deyip sırtını dönüyor. en sonunda annesiyle yatak odasına gittiler. annesi ona kitap okuyor. ben gelmeyeyim diye kapıyı da kapattırmış.

8 Şubat 2016 Pazartesi

08 ŞUBAT 2016 PAZARTESİ

Epeydir yazmıyorum. Bu sürede bir sürü şey oldu. Çoğunu unuttum. Aklıma geldikçe yazarım. Öncelikle, el becerileri çok gelişti. örnek vermek gerekirse, dün ayak tırnaklarını kendi başına kesti. keserken de "ne var ki bunu yapmaya" diye söyleniyordu bizim şaşkınlığımız karşısında.
yılbaşı sonrası ankaraya gittiğimizde efrayla hiç sorun yaşamadan oynadı. eskişehirde kalmıştık bir gece... umayın odasında oyuncaklarla oynadı geceyarılarına kadar... pek beğendi ortamı (oyuncak dolu bi oda) ardından fındık korkusunu bir tarafa bırakıp benle gene eskişehire geldi. oradaki bir oyuncağın resmini çektik. oyuncakçılara gösterecez. bulursak alacaz.
gelelim bugüne... sömestre tatili bitti. okulun ilk günü sabah zor uyandı, okula bırakırken gözleri nemlendi. bahçede beklememi istedi. öğlen ablasıyla aldık. evde biraz durduktan sonra mudanyaya gittik. ben tapuda uğraşırken kenarda oturdu. geçen sefer de tapuya beraber gelmiş, sonra deniz kıyısına gitmiştik. gene aynı yere gittik. gene kumdan kale yaptı. araba ile dönerken arkadan uzaylı taklidi yapıp beni korkuttu. eğlendi epey... babannesinde bolöbol yemek yedi. çok şaşırdım. ayşe bu kadar yemek yer miydi. eve dönerken de tüm yolu koşarak geldik.

aklıma gelmişken; artık 3 boyutlu resimler yapıyor. çizdiği nesneleri kesip başka bir kağıttaki resme yapıştırıp katlayıp 3 boyutlu resim yapıyor.

unutmadan yazmalıyım. bugün akşamüzeri benden ruj sürme izni istedi. izin verdim. bütün gece güzel olmuşmuyum diye sordu. çok ta mutlu oldu ruj sürebildiğine...

bir de; bugün ilkdefa oğma yedi. çok beğendi. sarı ekmek diyor oğmaya...

22 EKİM 2017 PAZAR

sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...