31 Ocak 2014 Cuma

31 OCAK 2014 CUMA

Sabah tam annesi kapıdan çıkarken uyanıktı. gitmesin diye mızıldadı. ama uyumlu çocuk.... 5 saat sonra glecem deyince annesi kafasını sallayıp kabulleniyor. zaten ben de birşey dediğimde hemen "hı-hı baba" hazır.. harika bir çocuk... geç yaşta çocuk sahibi olduk ama Allah dağına göre kar verdi.. arızalı bir çocuğu kaldıramayabilirdik. bu neredeyse hiç sıkıntı vermiyor. sabah nutellalı ekmek yedikten sonra gene uyudu. arka odada sevimli öcüler seyrederken ayağımda salladım. zaten ben de ayakta duramıyordum. ikimiz de uyuduk. uyandıktan sonra dünden kalan pideyi ısıtıp yedirdim. biraz da kavurma et... oyuncak hikayesini açtırdı. sandalyeyi çekip üzerine çıkarak ablasının malzemelerine ulaşıyor. bir ara arka odada dudaklarına ruj sürmüş.. (neredeyse taşırmayacakmış bacaksız) Gugalar ruj sürmez. ben ruj sürmeni istemiyorum dedim sakin, sevecen  ve kararlı bir ses tonuyla... bu sefer daha önce olduğu gibi... küsmedi.. üzülmedi.. ağlamadı. mahçup oldu ve yüzünü sakladı. ben odaya girince yatağa yüzükoyun yatıp yüzünü saklıyor. ben çıkınca filmi seyretmeye devam ediyor. kamyonunu aldı. balkondan mandalları istedi. dampere mandalları doldurup onlarla oynadı. battaniyesini vücuduna elbise gibi sarıp ortalıkta dolaştı. bir ara battaniyeyle üzerini tamamen kapatıp öcü oldu.. mavi saçlı bebeğe takıldı bugün çok... hiç ilgisini çekmezdi halbuki... unutmadan birkaç gündür sokağa çıktığımızda sokakta zıplayarak koşuyor.
akşama doğru uyutmak istedim. ayağıma koyup salladım. 1 saat sallamama rağmen uyumadı. ayaklarım mahvoldu. uyumak yerine Trt çocuk seyretti. kalktı. biraz sonra annesi geldi. hemen masanın altına saklandı. annesine "ayşe babannede. git al" dedim. sevgi de gitmiş gibi kapıyı açıp kapadı. sonra da emekleyerek gizlice salona girdi. ayşe açığa çıkınca canı sıkıldı. annesine kızdı onu kandırdığı için.. annesi sarılıp teselli etti. sonra ben alışverişe gidecek oldum. ayşe hemen kendini de gösterdi. zaten son zamanlarda asla yalnız alışverişe çıkamıyorum. Ayşeye "hava karardı. hava soğuk. busefer olmaz" dedim. anladı ve başını sallayarak ve "hı-hı baba" diyerek onayladı.  şu sıralar en çok duyduğum söz bu... "hı-hı baba"
Allahım! bu nasıl çocuk... bu kadar mı uyumlu ve anlayışlı olur bi çocuk... Acaba herşeye boyun eğen ve herşeyi kabullenen bir karakterde mi olacak, yoksa olayı analiz edip duruma göre kabullenen, duruma göre dibine kadar isyan eden (ben) bir yapıda mı olacak, bunu büyüyünce anlayabileceğiz. alışverişte kızıma manyetik yazı tahtası, kakaolu süt ve birkaç günden beri sürekli istediği (sonra alırım kızım dediğimde, hı hı baba dediği) şirinler jel aldım. ilk başta eyç'i (manyetik tahtanın oyuncak hikayesindeki adı) istemedi. sonra bayıldı. onunla oynarken ablası geldi. hemen masanın altına saklandı. her zaman yaptığımız gibi, berile "seni karşılamaya çıktı ayşe" dedik. beril, "kesin sehpanın altındadır deyince, bizim saf kızın masanın altından sesi geldi. "I-Ih" gülmekten öldüm. sonra ablası bulunca neden buldu diye ağlamaya başladı. yemekte çok az et ve pırasa yedirdim. çok süt içiyor. gene kabız olmuş sanırım. oyuncak atına biniyor ve atı şaha kaldırıyor. sonra bana geldi sırtıma tırmandı ve at olmamı istedi. şu an yazı yazıyorum. olmaz dedim. biraz ısrar ettikten sonra problem çıkarmadan(gene) gitti. abisine kendisi için çadır kurdurtuyor. şimdi de balona ayağıyla vurup gol gol diye oynuyor. ortalıkta biraz oynadıktan sonra ayağıma koyup salladım. hemen uyudu. yatağa götürdüm. yatırdım. tuvalete girdim. çıkışta "baba" diye seslendiğini duydum. uyutmak için yatakta yanına yatıp pışpışladım ama işe yaramadı.salona geldik. çadırına girdi. sonra geldi bana sırnaştı. sesli öpcem seni dedim. şımarıp gülmeye başladı. yanağından öptüm. hemen eliyle yanağını sildi. gene öptüm muccuk diye... gene sildi.. defalarca... sonra çadırına kaçtı. ardından bende çadırına girdim. çadırda yok. diğer çıkıştan sıvışmış. bulamamış gibi yaptım. uzun süre aradım. bulamayınca dayanamadı. baba diye seslendi. çıkrı. sırtıma bindi. at olup evin içinde tur attık. uyutmaya çalıştım. ama uyumuyor. çilekli süt verdim. sevmedi. içmedi. eyç'te kedi çizdi. kime göstersen kedi der. o kadar iyi çizdi yani... sonra benim çizdiklerimi silme oyunu oynadı. benim çizdiğimi hemen siliyor kahkaha atarak... birkaç kere ayağımda salladım uyusun diye... her defasında kalktı. sonra koltuta kendi kendine yatıp uyudu.

30 Ocak 2014 Perşembe

30 OCAK 2014 PERŞEMBE

Sabahın köründe eve geldiğimde uyuyordu Ayşe... mahkemeye gidip geldiğimde uyanmış, salondaki koltukta uzanmış,TRT Çocuk seyrediyordu. 2 gündür görüşemiyoruz kızımla... ben büyük bir hasret ve sevinçle "kızım" dedim ama hanfendi hiç istifini bozmadı. yerinden bile kıpırdamaadan ve yüzünde en ufak bir değişiklik olmadan, bana baktı ve ardından parmağıyla TV yi gösterdi. sonra da gözlerini çevirip seyretmeye devam etti. gülümsemedi bile... bu çocuğun duygularını göstermemesi inanılmaz... gelecekteki hayatında da hiç kimse için sevgi ve sevinç gösterinde bulunmayacak herhalde...
Peynirli yumurta yaptım. biraz yedi. Öğleden sonra annesinin yanına gittik. çiling çilinge bindik. çok kalabalıktı. bir kadın kucağına aldı. adını sordular. guga dedi çok zor duyulur bir sesle... indik. tombiş tavuk döner aldım yer diye... karakolda annesi yedirdi. tok ta olsa sevdiği şeyleri yiyor. annesinin bilgisayarındaki oyun çok ilgisini çekti.. dönüşte pirinçhan'a girdik. orada "kıskaç" gördük. (Oyuncak hikayesindeki zımbırtı...) Para atıp oyuncak almaya çalıştık ama beceremedik. nasıl kullanıldığını bile bilmiyoruz ki... sorduk.. nasıl kullanıldığını öğrendik ama gene beceremedik. paralar boşa gitti... tamamen kapalı olan top havuzu vardı. oraya girdi. bayağı uzun süre orda oynadı. topları kucaklayıp kaydırağa kadar götürmeye çalıştı. kaydıraktan önce topları sonra kendini top havuzuna attı. sonra topları dışarıya atmaya başladı. ben de toplayıp ona doğru attım. acayip eğlendik. Gene tramvayla geri döndük. Akşam evde uyusun istedim ama uyutamadım. annesi geldikten sonra zamansız uyandı ve elbette zamansız uyandı. evde gökhan misafirimizdi. neşesiz ve huzursuz uyandı. hafiften ateşi var. annesinin yanına giderken üşütmüş olabilir. gökhana ilk başta pek yüz vermedi ama sonradan iyi anlaştı. beraber jengalardan kule yaptılar.(bittikten sonra ayşe yıktı) kucağına oturdu. hatta gökhanı eve bırakırken o da geldi bizle... ön koltukta gökhanın kucağında ön camdaki buğuda resimler çizdiler. dönüşte eve varmadan uyumasın diye bayağı bir şaklabanlık yaptım. lafa tuttum. uyutmadım. evde annesinin yanına yatıp uyudu.

28 - 29 OCAK 2014

27 Ocak 2014 Pazartesi

27 OCAK 2014 PAZARTESİ

Sabah 09.00 uyuyunca, günboyu uyanmamış. saat 12 gibi uyanacak gibi oldu. bilgisayarda film açtırmak istedi. ben bilgisayarı açarken gene uyumuş. abisine bıraktım. saat 15 gibi uyanmış. abisini görünce tavır koymuş. ablası gelince tost yapmış, ayşe yemiş. şehriyelerle oynamış gene... annesi gelince şehriyeleri saklamış. ayşe şehriyeleri yerinde göremeyince annesine nerede olduklarını sormuş hareketlerle... annesi gelince yemek yedirmiş. ablasıyla babannesine gitmişler. orada da nohut yemiş. eee. bütün gün uyuyup aç gezince böyle olmuş. orada ibrahim abiler misafirmiş. onlarla pek bir anlaşmış. oynamış. evde twister oynamış. zaten zırt pırt twister halısını yayıyor salonun  ortasına.. efrayla kutay geldiğinde twister oynayacakmış onlarla... ben gece 22 gibi uyanınca, tüm bunları anlattılar. yanıma geldi. sırtıma çıktı. at oldum. gezdik. normal saatte uyudu kaldı.

26 Ocak 2014 Pazar

27 OCAK 2014 PAZARTESİ

Bugün, gün çok erken başladı. 03.30 gibi... koltukta yatıyordu. baba diye bir ses duydum. bizimki uyanmış çişini gösteriyor. yaptırdım. koltuğa tekrar uzandı biberonla süt istedi. TV yi de gösterdi. açtım. seyretmeye başladı. minika kanalını bir süre seyrettikten sonra, TV nin sesi gitti. ben de oyuncak hikayesi açtım flash bellekten.. onu seyretti. ikinci filmin ortalarına doğru sıkıldı herhalde... kucağıma geldi. paintte birşeyler karaladı. gene çişini yaptı. bir biberon daha süt aldı. laptoptan sevimli öcüler filmini açtım. pürdikkat seyretti. koltuğuna oturdu. keyfi yerinde... hiç uyayacakmış gibi değil... ben uyukladım arar ara ama onun uyumaya hiç niyeti yok. sonra youtube ta çeşitli pixar videoları seyrettik. luxo' nun topla olan macerasını seyrettik. pek memnun olmadı. zira annesi yaramazlık ettiği için luxoya kızıyor. arka odaya gittik. sevimli öcüler 2 yi açtım. yatakta ağzında bebiron (3.süt) seyrediyor. birşeyler yermisin dedim. kafasını salladı. nutellalı kuzucuk yaptım ama yemedi. seyrederken uyuyup kaldı. sabah 09.00.. uyanması gereken saatte uyudu.
Unutmadan, son günlerdeki popüler oyuncağı şehriyelerle de oynadı gece... uyurken yanında olan ve yere dökülen pirinçleri topladık. şehriyeler için tava ve kaşık aldı mutfaktan... yumurtalıktaki şehriyeleri ondan ona döküp duruyor. bu arada söylemeden olmaz. birkaç gündür şehritelerle sadece oynamıyor. onları yiyor da kıtır kıtır...

26 OCAK 2014 PAZAR

sabah annesiyle beraber salona geldiler. beni görmemek için kafasını çeviriyor eşşoğlusu.. baz sonra yanıma yanaştı.. bugün kendisine oyuncak olarak şehriye muhafazasını ve şehriyeleri seçti. tupperware leri aldı. içinden şehriyeleri alıp alıp yumurtalığa koyuyor. kahvaltılık almak için BİM e giderken o da benimle geldi. artık, kucağa alınmamak konusunda anlaştık. sadece merdivenlerde kucak var. yolda yürümek... gerçi iki gündür yürümüyor, koşuyor... neden bilmem. yolda karşıdan karşıya geçerken kırmızı ışığı sonuna kadar bekliyoruz. araba gelmese bile, başkaları geçse bile... trafik eğitimini aksatmadan sürdürüyoruz. çocuğa doğrusunu yaşatarak öğretmek lazım... sokak başlarında durup araba gelip gelmediğini ayşenin de anlayabileceği şekilde kontrol ediyor. gelmediğini yüksek sesle söyleyip öyle karşıya geçiyoruz. yalnız, ayşe caddeden koşarak geçiyor. neden diye sordum. kırmızıda bekleyen arabaları parmağıyla gösterip "bürn bürn bürn" dedi. anlaşıldı... fırından un kurabiyesi aldı kendine... kahvaltı sofrasında gene biraz arıza çıkardı ama yedi.. Bim den kendine bir sürü şey aldı. hatta son almak istediği şeyi artık yeter diyerek almadım. anlayışla karşıladı. çok olgun bir çocuk..  evde ben at oldum. sırtımda gezdi evi bir baştan bir başa... sonra bilgisayarın başında oyuncak hikayesi seyrediyor. ve gece boyunca oyuncak hikayesi seyretti. hatta beni de arka odaya çağırdı. beraber seyrettik. tupperların içindeki erzaklarla oynamaya devam ediyor. tupperdan avucuyla pirinç alıp yumurtalığa dolduruyor. hiç etrafa dökmüyor bu sırada... gerçi sonradan yumurtalık devrilip dökülüyor. gece benle beraber halının üzerine yattı. beraber uyumuşuz. gece 1.30 gibi koltuğa yatırdım. yastık olarak kızımın koltuğunu kullanmıştık.

25 Ocak 2014 Cumartesi

25 OCAK 2014 CUMARTESİ

sabah aka odadan gelen kahkaha sesleri üzerine yatak odasına gittim. ayşeyle annesi yatakta oynaşıyorlar. ayşe salonda yatıyordu. ne zaman gitmiş oraya... ben odaya gelince ayşe surat astı ve beni kovdu. 15 -20 dakika sonra salona yanıma geldi elinde annesinin saati... bu sefer ben ona yüz vermedim. "sen beni kovmuştun. sana küstüm" dedim. bozuldu. zırlaya zırlaya annesinin yanına gitti. içini çeke çeke ağlamış. sonra ben odaya gittiğimde hala ağlıyordu. sen bana sarıl, ben de sana sarılayım. dedim. sarıldı. barıştık. beraber börek almaya gittik. yanına annesinin saatini de aldı alma diye ısrar etmeme rağmen.. zaten arabada kaybetti de... bulduk, kenara koyduk. küçük plastik çatalları gördü. beğendi hemen aldı. eve döndüğümüzde babanne bizdeydi. onu görür görmez gerisin geriye kaçtı. hiç yüz vermedi. herhalde kendisini götürecek sandı. oturduk börek yedik. sıkma portakal suyunu sevmedi. içmedi. onun yerine su içti. suyu seviyor babası gibi... kahvaltıdan sonra eline süpürge alıp etrafı süpürmeye başladı. şemsiyeyi açıp evin içinde dolaşmaya başladı. sonra atına binip dolaşmaya başladı. şimdi legolardan gene uçak yapınca aklıma geldi. bir haftadır legodan uçak yapıp onları eliyle uçuruyor. Öğlen annesiyle gezmeye gitti Gemliğe... Dönüşte uyuyordu ama kucağa alınınca uyandı. Eve girdik. bir süre koltukta yattı yüzükoyun. sonra kalktı ve başladı bağırmaya... (zırlamıyor, mızırdamıyor. direkt bağırıyor.) sıkıntımız Gemlikte beraber oldukları çocuklarmış. onları istiyor. Alp abi diye birisinden bahsediliyor.
TV de orda seyrettiği yumurcak TV yi açtım. Hala bağırmaya devam ediyor ama bir yandan da TV ilgisini çekiyor. bağırıyor bağırıyor, ama gözü de TV de... bir an yoğunlaşması dağılıyor. Sonra yine bağırmaya başlıyor. Tv nin galip geleceği belli... 5-10 dakikadan sonra nitekim öyle oluyor. Bu süreçte sırtıma binme teklifini dahi reddetti.
Abisiyle banyoya girmiş, suda oynamayı seviyor ama iş yıkanmaya gelince su koyveriyor. annesi ağlaya zırlaya yıkamış.
Birkaçzamandır büyük sorun olan bir olayı yazmayı unutmuşum. aklıma gelmişken yazayım. saçına toka taktırmıyor. saçını bağlatmıyor. birkaç haftadır ağlaya zırlaya yapabiliyoruz. kandırmak için ben yapıyormuşum gibi ellerimi uzatıyorum. arkadan annesi topluyor saçlarını çaktırmadan...

24 Ocak 2014 Cuma

24 OCAK 2014 CUMA

Bugün kızımı hiç görmedim desem yeridir. sabah çıktığımda uyuyordu. daha doğrusu uyanıktı ama uyuyordu. öğlen ablası babannesine götürmüş. akşam geldiğinde yanıma geldi ama sonra hemen arka odaya oyuncak hikayesi seyretmeye gitti. işim bittikten sonra ben de yanına gittim. zaten sürekli birisinin yanında olmasını istiyor. beraber seyrederken ben uyuyup kaldım. 23.00 gibi uyandım. sonra annesi onun yanına gitti. geceyarısını geçene kadar orada kaldılar. sonra salona geldi yastığı ve battaniyesiyle.. yastık kılıfı da getirmiş. kılıf değiştirildi. yatarken TV yi göstermeye başladı. oyuncak hikayesini burada da açtık. hem seyrediyor hem yatıyor. gece saat 01.30... gözleri kapandı nihayet...

23 Ocak 2014 Perşembe

23 OCAK 2014 PERŞEMBE

sabah ayşe uyurken işe gitmem gerektiğinden berile bıraktım. öğlene doğru döndüğümde ayşe film seyrediyordu. ablasından yumurta istemiş, yemiş. ablası dershaneye gitti. ben de ayşeyi babanneye götürdüm. babanne evde yok. bankaya gitmişler. arabada bekledik. ayşe arka koltukta uyudu ben de ön koltukta... telefon sesiyle uyandık. babanne işlerinin bittiğini söyledi. gittik onlar aldık ve eve bıraktım ayşeyle beraber. akşam ayşeyi aldım ve alışverişe gittik. doğum günü pastamı ayşe seçti. uğurböcekli, sonra bankamatik bulmak için şehirde bayağı bir tur attık. eve geldik ayşe tok olduğu için pek yemez diyordum ama tavuk olduğu için yedi. tabağına mayonez, acılı ketçap ve acısız ketçap sıktırıyor mutlaka... akşam ablası gelince hemen sehpanın altına saklandı. orayı biliyor. başka yere saklan dedim. masanın altına saklandı. ablası da hemen buldu. ayşenin canı sıklıdı ve zırlamaya başladı. ben de çağırıp kulağına, yarın koltuğun arkasına saklanırsın bulamaz. dedim. anladı ve sustu. yemekten sonra pastaya mum diktik. ayşe üfleyerek söndürdü. mum üflemeyi seviyor. sonra bir daha mum yaktık. ayşe gene pastaya üfleyerek söndürdü. pasta yedik. sonra ben erkenden yattım uyudum.

22 Ocak 2014 Çarşamba

22 OCAK 2014 ÇARŞAMBA

Saat 10 ve şu an hâlâ uyuyor. sabah 8.0 gibi uyanmıştı. biberon vermiştim. tekrar uyumuş. ayşeyi zeynepe bırakmıştım. eve döndüğümde ikisi de uyuyordu.  fırsattan istifade aklıma gelenleri yazayım.
son zamanlarda oyuncaklarına ama özellikle yomuşa yemek yedirme sevdası peydah oldu. kaşıkla yemek veriyor. jelibon veriyor. hatta emzirmeye bile kalkıştı bir seferinde... evvelki gün de yomuşa çorap giydirmiş. kulaklarına da çorap geçirmiş. çok komik görünüyor. kalemleri sopa tutar gibi tutmasına rağmen resimlerin içini taşırmadan boyayabiliyor şaşırtıcı olarak.. ama şu sıralar pek birşey çizmiyor. paintte fareyle birşeyler karalamaya daha hevesli....
sabah uyanır uyanmaz televizyonu gösterdi. trt çocuk açtım. seyrediyor. karnın aç mı dedim. hayır dedi. (yani kafasını sağa sola salladı.) jelibon ve süt dilimi verdim. hakkaten de yemedi. sadece bir ısırık... tekrar yattı.. müüü dedi. süt verdim. yatarak TV seyrediyor. ayağıma koyarak salladım. uzun süre salladıktan sonra ayaklarımın acısı dayanılmaz hale geldiğinde ancak uyudu. Akşam tam annesinin geliş saatinde uyandı. Annesi gelince hemen sehpanın altına saklandı. başka yere saklan orayı herkes biliyor deyince sandalyelerin altına saklandı. annesi güya aradı bulamadı. bulunamayınca ses çıkarıyor. annesi buldu. ablası gelince de saklandı.
bütün günü aç geçirdiği için annesi kavurma et yedirdi... artık açlıktan mı, yoksa etseverliğinden mi bilemiyorum, güzelce karnını doyurdu. gece birlikte oyuncak hikayesi seyrediyorduk. ben uyumuşum.

21 Ocak 2014 Salı

21 OCAK 2014 SALI

sabah uyandı. ağlayıp zırlamak yok. hemen televizyonu açtırdı. kahvaltı ettimek istedim ama birkaç ısırık aldı yumurtadan hepsi o... giydirip babanneyi almaya gittik hastaneye gitmek için.. dedesini ziyaret ettik. hastanenin kapısında simitçi gördü. önce simit sonra meyvesuyu istedi meyve suyunu da içmedi. bize taşıttı. hastane koridorlarında sürekli mızırdadı kucağa alınmak için... kucak konusu bayağı sorun olmaya başladı. dedesine uğradık. sonra eve dndük. yolda annesini aldık karakoldan... öğle tatili. eve geldiğimizde annesi parka götür dedi. giderken daha sokağın başında şimdiye kaadar hiç görmediğim şekilde bağırıp kızmaya başladı. sanki sinir krizi geçiriyormuş gibi... paraka girmedi. kapısında zırladı da zırladı... elleriyle elbiselerini çekiştiriyor sanki yırtmak istiyormuş gibi.. dişlerini sıkıyor. tiz çığlıklar atıyor. ne olduğunu niye olduğunu anlamadım. eve döndük. annesi tarhana yedirmeye çalıştı. biraz oyun oynadı sonra TV karşısına yatıp uyudu kendi kendine  Akşam 5 e doğru uyandı. oyuncak hikayesi seyretti yemeğe kadar. yemekte mantı yedi ama oturağına oturarak... sandalyeye oturak koyduk. öyle istedi. bayağı birşeyler yaptı ama hatırlamıyorum. sürekli birşeyler anlattı. kulağıma birşeyler fısıldadı. göbeğini açıp kikirdedi uzaktan... oynaştık biraz... at oldum. sırtıma bindi. balonlarla oynadık.. gece gene uyumak bilmedi. olmadık şeyler seyrediyor TV de... bu gece de dünyalar savaşı filmini seyretti gözünü kırpmadan... daha önce de kayıp dizisini seyretmişti aynı böyle... ne anlıyor şiddet sahnesi içeren bu tarz filmlerden anlamıyorum. salonda yattı uyudu. daha doğrusu uyu artık dedim de zorla uyudu. akşam bi isteğine karşı geldim diye zırlayarak arka odaya ablasının yanına koştu. içerden sesi geliyor. "bıdır bıdır bıdır, babaaa" ... beni şikayet ediyor. gece saklambaç oynadık bir ara... gardroba saklanmış. benim onu bulmamı istiyor. gardrobun kapağını açmak istediğimde açılmasını engelleiyor içerden... aradım taradım. en sonunda buldum tabii ki... vay efendim.. niye bulmuşum. zırlamaya başladı. duvara dönüp 20 ye kadar saydım. gene aynı yere saklandı... gene aradık taradık... dışarı gitmiş gibi yaptım. kapağı açıp etrafı kolaçan etti. ben de onu buldum böylelikle tabi... çakallığa hiç kafası çalışmıyor. arada, ufak kandırma operasyonları yapıp dünyada böyle bir şeyin olduğunu da öğretmeye çalışıyorum. mesela; uzaktan göbeğini gösterip sırıtıyor. aklınca ben onu kovalayacam. o da kaçacak. gel, kulağına birşey söyleyecem diyorum. hemen geliyor saf kızım. ben de kandırdım seni deyip göbeğine pırt yapıyorum.

20 Ocak 2014 Pazartesi

20 OCAK 2014 PAZARTESİ

Akşam abisi aldı getirdi. Dün gece babannesinde kaldığından uzun süredir görüşmemiştik. kucağıma geldi. balası gelince ondan saklandı güya... sonra göbek pırtlatmaca oynadık. karşıma geçip göbeğini açıyor. ben peşine düşünce de kaçıp göbeğini saklıyor. çok eğlendik... bol bol güldü kızım.. zor zahmet bir tabak pilav yedirdim. onu da yemiyordu. benim meyveli maden suyuma sulandı. yersen veririm yemezsen vermem dedim. o sadece yedi. bir kaşık pilav, bir yudum elmalı maden suyu... 20.30 bibi anneyi karşılamaya gittik terminale... annesi gelince kucağına oturdu ama en ufak bir sevinç ya da sevgi gösterisinde bulunmadı. eve döndük. bilgisayarın başına oturdu. pepee açtırdı. artık fare kullanmayı bildiği için youtube da istediği videoları tıklayarak seyredebiliyor. bir ara ablası arka odaya çağırdı bizi heyecanla... bir baktık ki, ingilizce bir şarkının melodisini mırıldanıyor... gece oyuncak köpeğiyle ayağımı ezdirme oynadı. köpeği ayağımın yakınına koyuyor. köpek gelip ayağıma çarpıyor. ben "ay ay ay" diye tepki verince bizimki pek eğleniyor. sonra salonda uyuyup kalmış.

19 Ocak 2014 Pazar

19 OCAK 014 PAZAR

Anne yok ama bundan kaynaklanan pek problem de yok. sabah saat 08 gibi uyanıp salona geldi. dün gece uyuması için hazırladığım çadırındaki yatağa yattı. 11.00 e kadar uyudu. uyanınca fırına kahvaltılık almaya gittik. evden çıkmadan "kucak istemek yok" dedim. onayladı ama sokağa çıkar çıkmaz kucak istedi. kucak istemeyeceğine söz verdiğini, yürümesi gerektiğini söyledim. yol boyunca zırladı durdu.. bana bir bakışı var.. "baksana beni ne kadar üzüyorsun" bakışı :) bir de medet umarak bakıyor. fikrimi değştirmek için çok uğraştı. zaten sokağa çıkınca kucak isteme işini son zamanlarda çok yapmaya başladı. zırlaya zırlaya da olsa yürüdü mecburen... dönüşte BİM den kızım için bir sürü şey aldık. jelibon,sürpriz yumurta, süt dilimi... kahvaltıda doğru düzgün birşey yemedi. biraz börek sadece.. sonra çadırına girdi ve sürpriz yumurtayı açtı yedi. biraz sonra geldi ağzı yüzü ve elleri çikolata olmuş. sildim. yumurtadan "bürn bürn" çıktı. sonra göbeğe pırt yapma oynadık. çadıra saklanıyor. ben gelince sandalyelerin altından diğer tarafa kaçıyor. ben diğer taraftan gelince de çadıra kaçıyor. biraz oynadık. sonra TV de bilin bakalım neyi açtırdı.
tabiki oyuncak hikayesi... yatarak seyrediyor. yomuşu da aldı yanına.. ona jelibon yedirmeye çalışıyor. şimdi de biberonla süt vermeye başladı. uyusa iyi olacak... ben her an uyuyabilirim. gözlerim kapanıyor.

Kaç gündür yazmayı unutuyorum. şimdi aklıma gelmişken yazmalıyım. "bitti" diyor ya birkaç gündür... ağzından çıkan aşağı yukarı şöyle birşey... "bıtdi"... çoğu harfi telaffuz edebiyor. edmediği için de komple konuşmayı reddediyor. mesela, geçenlerde "K" dedirtmeye çalıştım. ağzından "K" çıkmıyor.
2 tane oyuncak hikayesini üstüste seyretti. TV yi kapattım. Bozuldu.kızdı. Uyutmak için arka odaya götürdüm. ayağımda sallayacam aklım sıra... pepee melodisi mırıldanmaya başladı bilgisayarı gösterip.. yatağa yatırıp pepee açtım. biberonunu da verdim seyrederken uyur diye... uyumak ne kelime... yandaki yatakta ben uyumuşum. akşam üzeri uyandığımda hala seyrediyordu. karnı aç belli ki... balık krakerleri almış, tıkınıyor. babanneye gidip yemek yemeye niyetliyim. gitmek istemiyor. ağlata ağlata götürdüm. hemen babannenin kucağına koştu. köfte kızarttı kadıncağız.. onu da yemiyor... bugün hiçbirşey yemedi.. kızdım. yeemesini emrettim. ağzına yarım köfte aldı. yarım saat ağzında tuttu. yutmadı. ye dediğim zaman ağzını gösteriyor dolu diye... babannesinin kucağında uyudu... saat daha 18.00... orda kaldı... inşallah sabaha kadar uyanmaz..

18 Ocak 2014 Cumartesi

18 OCAK 2014 CUMARTESİ

bugün çok nazlı ve çok kaprisliydi. baba onu eleştirince veya hafiften kaşlarını çatınca bile ağlayarak arka odaya teselli bulmaya koştu. gene TV de sürekli oyuncak hikayesi açıktı. arada başka program açtığımızda arıza çıkardı hep... olmaz bitti. dediğimde ağladı zırladı... öğlenleyin annesiyle gezmeye gittiler. akşam döndüklerinde zırıl zırıl ağlıyordu. acayip derecede huysuzdu. tüm akşam bu huysuzluğu sürdü. annesini terminale bırakmaya beraber gittik. arabada uyudu kaldı. anneyi yolcu ettikten sonra eve dönüşte kucağa alınca hemen uyandı. bir daha da uyumadı. hatta gece 12 yi geçtiğinde hala uyumamıştı. çadır yaptırdı abisine kendisi için... bütün oyuncaklarını içine doldurdu gene... yatak hazırladık içine.. yatıyor ama uyumuyor. kalkıyor gene... kızdım da öyle uyudu. içini çeke çeke ağlayarak uyudu ama önce ben kızdım diye ablasının yanına koştu. biraz sonra ondan da yüz bulamamış olacak ki bana geldi mahsun ve mazlum... kucağıma yattı. kafasını göğsüme bastırdı. yattı. ben de saçını okşayıp güzel sözler söyledim. sakinleşti. ayağıma koyup salladım. uyudu. bu arada, akşam yemeğini de gece 12 e doğru yedi. 2-3  tane nutellalı kuzucuk... başka bir şey yediremedim. bir de, biberondaki sütü cezveye ve yumurtalığa doldurup durdu oyun olarak dünden beri... bayağı bir sütü ziyan etti. sehpanın üzerine dökülen sütlerde cabası... ama bir konuda hakkını yememek lazım.. yumurtalık sütle doluyken ve ancak dudak payı kadar boşluk varken, ona tekrar süt ekledi ve taşırmadı... nasıl bie el becerisidir anlamadım... düğmelerini bile kendi ilikliyor... doğduğundan beri el becerisi çok yüksek... sanırım ömürboyu bu özelliği taşıyacak... ve son olarak, evde krallığını ilan etti. herşey ve herkes onun istediği gibi olacak. yoksa arıza çıkıyor.

17 OCAK 2014 CUMA

Çok dolu dolu geçen yoğun günlerdi ama vakitlice yazmayınca, bir çok şey uçup gidiyor maaalesef... bu yazıyı 3 gün sonra yazıyorum maalesef... bugün kızımla tıp fakültesine gittik benim ameliyatım için... arabada giderken uyudu. kucağımda taşırken uyandı. hastanede olduğumuzu farketti ve biraz tedirgin oldu. sakinleştirdim. ortopedi servisinde arabada bulduğumuz kağıt kalemi verdim oyalansın diye... sürekli beni de yanında istiyor. halbuki ben doktor peşindeyim. oturduğu sandalyeye başkaları oturunca koşarak gitti ve defteri ile kalemini aldı. insanlara da gösterdi ne için geldiğini... onlarla biraz zaman geçirdi. adını sordular. gene "guga" dedi. sonra film çektirmeye gittik. sıralı sandalyelerin deliklerinden kalemi sürekli yere atıyor oyun gibi... ona kalemi alttan deliğe sokup yukardan çıkarmayı gösterdim.elimi de koydum deliklerin üstüne... kalem elime batınca, ani refleksle çekmem çok hoşuna gitti. nasıl kahkaha atıyor her seferinde... defaalrca ama defalarca yaptık aynı şeyi. hastanenin koridorları ayşenin kahkahaları ile çınlıyor. rontgen sırası bana gelince dışarda beklemesini ve bir yere gitmemesini söyledim. gerçekten de uslu uslu oturdu ben yokken... işimiz bitince eve döndük. Bu arada unutmadan... bu saate kadar hiçbirşey yemedi. bir zırnık bile ağzından girmedi. öğlen saati dünden kalma cantığı ısıttım. yarısından biraz fazlasını yedirdim. Babanneye gitmedik. gün içinde neler yaptığını hatırlamıyorum. ama bol bol oyuncak hikayesi seyretmişti galiba... oyuncak hikayesi isteme şekli şu... annesinin yaptığı "olmaz-hayır" el işareti aynen ayşede de var. hani şu el sallamaya benzeyen... TV açıkken önce televizyonu gösterip onu yapıyor. sonra parmağıyla kendini gösteriyor. yani TV deki programı kapat. benim istediğim şeyi aç demek bu hareket...

16 Ocak 2014 Perşembe

16 OCAK 2014 PERŞEMBE

Gece 04 gibi ağlayıp duruyordu. Annesi bir hiddetle salona yanıma getirdi. ona oyuncak hikayesini açtım. biraz seyretti. ben de laptopu açtım. bir zaman sonra kucağıma gelip paint açmamı istedi. açtım. yazı yazıyor. renkleri ben ayarlayayım derken daha önce hiç yapmadığı birşey yaptı. fareye el attı. ve imleci sağa sola sürüklemeye başladı. imleci renklere sürüklemeye çalışıyor. 3-4 denemeden sonra becerdi. 5-6 deneme sonra da tıklayarak renk seçmeyi başardı. gecenin zifiri karanlığında fare kullanmayı da öğrendi. hayırlı olsun. Sonra uyudu. Sabah ağlayarak uyandı. televizyonu göstererek eliyle olmaz hareketi yapıyor ve kendini gösteriyor. oyuncak hikayesi açtım. koltuğa uzandı, sütünü aldı. seyretti. kahvaltı edip şurubunu içmesi lazım. nutellalı ekmek hazırlamama rağmen yemiyor. yumurtaya da el sürmedi. çok zaman sonra yumurtadan biraz yedi de ilacı içirebildim. ilaç içer içmez üstüne su içiyor. suyu önceden hazır ediyoruz. ilaçları problemsizce içiyor. neden olduğunu bilmiyorum, beni salondan kovdu. yanına yaklaştırmıyor. eliyle git işareti yapıyor. birkaç kere salona girmek istedim her seferinde beni kışkışladı. ben de arka odaya gittim. biraz sonra koşarak banyoya girdi. acaba çişi mi geldi diye arkasından seyirttim. beni banyodan da kovdu. kapıdan çaktırmadan bakmaya çalıştım. yakaladı. gene kovdu. tuvalet kağıdını alıp salona koştu. biraz sonra koridordaki aynadan bana baktığını ve seslendiğini duydum. canı oyun istiyor belli ki... salona geldim. sehpanın altına girmiş. arar gibi yapıp bir süre sonra ayağını gıdıkladım. dışarı çıktı. beni duvara götürüp birşeyler anlatmaya başladı. yüzünü duvara döndü ve bir bir bir diye saymaya başladı. vay canına... saklambaç tarif ediyor. nerden öğrenmiş bunu. çok şaşırdım. duvara dönüp yirmiye kadar saydım. ayakkabı dolabına saklandı. onu aramaya başladım. hiç sesi çıkmadan bekliyor. o sırada telefonla konuşmaya başladım. onu bulmayınca canı sıkılıp "baba" diye seslenmeye başladı. sonra da dışarı çıkıp sırıtarak yanıma geldi. giydirip babannesine götürdüm. yolda dedeni özledin mi dedim. başını sallayarak onayladı ama dedesi kapıyı açınca ağlayıp kızmaya başladı ve babannesine koştu. tuhaf çocuk. sağı solu belli olmuyor. Annesi anlattı. gece annesi farklı pijama giydiği için kızmış.  annesi diğer pijamanın kirli olduğunu söyleyince gidip kirlileri kontrol etmiş doğru mu diye... herşeyi ve herkesi kontrol etmek istiyor...

14 Ocak 2014 Salı

15 OCAK 2014 ÇARŞAMBA

9.00 a doğru ağlayarak salona geldi. öksürüyor. dün de öksürüyordu. balgamı çıkaramıyor derken o kadar şiddetli öksürmeye başladı ki, nihayet balgamı çıkardı. hatta birazcık kustu bile... balgamdan kurtulduk inşallah... annesinin yanına yattı. (annesi evde) öğlene doğru uyandılar ikisi de... annesiyle kahvaltı etti. babannesi geldi. ona sırtını döndü ama sonra yanına gitti. Öğleden sonra sağlık ocağına gittik. Yol boyu kucak istedi. bir süre taşıdım ama dizim çok fena acıyor. yere indirdim. annesiyle ikimiz tutup uçtu uçtu falan yaptık. biraz da yürüdü. doktora vardık. sağlık ocağında kendi dengi çocuklar var. onlarla ilgileniyor. doktorun yanına girdik. hemen kurşunkalem ve kağıt alıp birşeyler çizmeye başladı. sonra doktor muayene etmeye başladı. hiç sesini çıkarmadan ama endişeli bir halde doktorun dediklerini yapıyor. Annesi sürekli teminat veriyor, bu sefer pamuk yok diye (eskişehirdeki hastalık) doktor sırtını, göğsünü falan dinledi. çıkışta kalemleri geri bıraktırdık diye kızdı. doktor amcası ona pembe kalem verdi ama kızdı istemedi. kalemi masaya geri bıraktı. ille de kurşunkalemleri istiyor. en sonunda birini aldı. kağıdı da aldı. çıkışta onları kayhana cantıkçıya götürdüm. yolboyunca raylara basarak yürüdü. özellikle dikkat ediyor rayların üzerinden gitmek için.. aslında tok olması lazım ama gene de yarım cantık yedi. yolda dönerken setlerin, cizgilerin üzerinden zıplayarak basmadan geçiyor. parkın içinden yürümek istedi. parktaki havuzbaşındaki meydanda bisikletle gezmeye geliriz yaz olunca dedim. tebessüm etti. birşeyi kabul ettiği zaman "he baba" demesi harika... evde oyuncak hikayesini seyrederken uyudu kaldı. Akşam neler olduğunu hatırlamıyorum. sanırım hatırlamaya değer birşey yok. tek aklımda kalan sevimli öcüler filmini seyrettiğimiz... sonradan aklıma geldi.. ablasıyla abisi çiğköfte aldılar. bizimki de onların yanında çiğköfteyi marula sarıp, ardından da lavaşa sardı. ama önce limon da sıktı. afiyetle yedi. anlaşılan bu çiğköfteyi tek sevmeyen ben olacağım.

14 OCAK 2014 SALI

sabah 8.30 gibi ağlayarak uyandı. salonda zırlıyor. TV açtım. zor sustu. peynirli yumurta yaptım. oturağına oturup yedi. parmakları yumurtaya bulaşınca parmaklarını bana yalatıyor. ben alıştırdım. sonra oyuncak hikayesini açtım. 3 filmi de üstüste seyretti. Arada ekmek verdim. 3 dilim yedi boş boş... kağıt kalemle birşeyler çizdi. abisinin anaokulu karnesini bulmuş. yazıların üzerine o da yazmış. öğlene doğru uyutmak istedim uyumak istemedi. şokellalı ekmek istedi. verdim yedi. biberonla tv karşına yattı ve uyudu. arka odada ayağımda sallanma teklifimi reddetti. 15 dakika sonra uyandı. öksürük uyandırdı ve bir daha asla yatıp uyuımadı. bilgisayarda pocoyo açtımç. ardından meee diyerek koyunlu film istedi. uzun süre meecikli film seyretti. allahtan film konuşmasızdı. Akşam üzerine doğru çorba ısıttım.  yedi. abisi ve annesi geldi. abisinin pastel kalemleri çıktı ortaya.. onlarla boyama kitabını boyadı. çizgileri taşırmadan boyayabiliyor. bilgisayar masasının üzerine resimler çizdi. gündüz de abisinin anaokulu karnesini karalamıştı. yazıların olduğu satırı tekrar yazmış. abisi ona salonda kocaman bi çadır yaptı. çadırdan evinin içini eşyayla doldurdu. büyük bir telaşla evinin içine eşya taşıyıp duruyor. halini bir görseniz. sanırım büyüdüğünde hiçbirşeyi atamayacak. hatta çöp ev bile aklıma geldi bir an... neredeyse bütün oyuncakları yığdı içeriye.. beni de soktu evine... ben de ayşenin evinde yattım uyudum.

13 Ocak 2014 Pazartesi

13 OCAK 2014 PAZARTESİ

sabah 09 gibi uyandı. yanına gittim. beni kovdu. arka odaya gidip yattı. gene yanına gittim. gene kovdu. süt verdim. alırken bile beni kovdu. sonra salona geldi. koltuğa yattı. eli göbeğinde TV seyrediyor. Babanneye gidelim dedikçe  TV yi gösterip bir dakika işareti yapıyor. Bu bitince gidecez diyorum. bitiyor bu sefer biberonu gösterip bir dakika hareketi yapıyor. en sonunda gidelim dediğimde sırtını döndü. gitmek istemiyor. Salam kızartmıştım. Onu yedi. tekrar istedi. gene kızarttım. hepsini yedi. babannesine götürmem lazım.. nasıl olacak bilmiyorum. 11.30 oldu. gitmeye niyeti yok. aldı eline kağıt kalem.. birşeyler karalıyor.
Babanneye gitme yolunu gene ayşenin kendisi  buldu. eline kovayı aldı. parka gidip kumla oynayacakmış. Parktan sonra babanneye dedim. kabul etti. iyi ki akıl etti bunu... yoksa evden çıkarmak zor olacaktı. gittik. kumla oynadı. kürek bulamadık. yanımızda tırmık var. onunla da kum doldurmak zor oluyor. tırmıkla kumları küme yapıp kovanın eleği ile alıyor. kumu eliyor. küçük çakıllar kalıyor. elekle kovaya kum doldurup kule yapıyor. sonra da yıkıyor. kaydırak ve salıncak ıslak... sadece tahtırevalliye binebildi. parktan sonra omuzuma alıp babanneye gittik. sorunsuzca eve girdi. akşam eve geç geldim. geldiğimi farketmedi. arka odada oyuncak hikayesi seyrediyor. biraz sonra sesimi duydu. yanıma geldi. beni odaya çağırdı. filmi beraber seyredecekmişiz. yemek yemeliyim. izin verir misin dedim. verdi. film seyretmeye devam etti. bir ara salona gelip yastıkları alıp götürdü nedense... ben uyurken salonda çadır yapmışlar abisiyle... sabah sorar nerde çadır diye...

12 Ocak 2014 Pazar

12 OCAK 2014 PAZAR

Oldukça geç saatte uyandım. Herkes uyuyor. saat 11.00 gibi Ayşenin sesi geldi yatak odasından. annesiyle cilveleşiyor. ben gelince hemen uyuyor numarası yapmaya başladı. ben de üzerini örttüm. kızdı, bağırdı. beni kovdu. Sonra kahvaltı için börek çörek almaya giderken kapıya dikildi. o da gelecekmiş. giydirdik.(son zamanlarda hep yaptığı gibi giyinirken şımardı) arabaya bindik. önce BİM e gittik. orada kendine pingui ve sürpriz yumurta aldı. simitçiye ve börekçiye gittik. evdeb çıkarken kucak istememe konusunda verdiği sözü derhal unuttu. sürekli kucak istiyor. Eve döndük. kahvaltıya oturmak yerine hemen sürpriz yumurtaları aldı. sürpriz yumurtayı kahvaltı masasına götürüp açarak masaya oturttuk. pizza yedi. pingui yedi. meyve suyu almıştım. onu içti. ama meyve suyu yerine dünden kalma fanta içmek istiyor. biz de azıcık azıcık fanta koyup meyve suyunun üzerine kandırmaya çalışıyoruz. ama pek kandığı söylenemez. kahvaltıdan sonra sürpriz yumurtadan çıkan oyuncağı bize yaptırmadı. dokundurmadı bile kendisi yapmaya kalkıştı. biraz biraz yaptı da... hatta yapım şemasını inceleyip nasıl yapılacağını keşfetmeye bile çalıştı. Bu kız biraz fazla akıllı mı ne ? diğer yumurtadan çıkan ve berenin yaptığı oyuncağı ise söktü.  sebebini anlamadım. biraz sonra beril koşarak gelip arkama saklandı. beren de peşinden... bir boğuşmadır başladı. hepsi birden bana giriştiler. ayşe beni yere yatırdı. üzerime çıktılar. hep beraber(ayşe de dahil) gıdıklıyorlar. ayşe bile pırt yaptı. beni itleyerek sandalyelerin altına itti. sonra da suratıma bez örttü. arkasında sırayla berile, anneye ve berene daldık. çocuklar anneyi gıdıklarken ayşe meme peşinde... göbeğine pırt filan yaptı ama aklı hemen memeye gitti. Bu arada anlamını bilmediğim 5 parmağı koni yapma hareketi galiba "gel" demek.. oğlenleyin şifonyerin üzerindeki ablasının eşyalarını karıştırken sandalyeden düşmüş. ağlaya ağlaya annesinin dizine yatıp, memesini tutarak uyudu. annesi anlattı. dün mutfak duvarına resim çizmiş.
Huysuz ve geçimsiz uyandı. Akşam yemeğine babannelere gittik. Gitmeden sokak kapısının ağzına götürmek için eşyalarını yığdı. bie sürü oyuncak o kadar çok ki taşınacak gibi değil... allem etti kallem etti götürdü onları da babannesine...Kandil olduğu için ellerini öpsün dedik ama el öpmeyi unutmuş. yemekte bağıra çağıra tavuk yedi. birşeye kızıyor ama neye kızdığını bile anlamıyoruz. yemeğe gitmeden TV de kendi kanalı açılsın istedi. açmadım diye kıyamet kopardı. yemekte uzaktan trt çocuk kanalının sesini dinliyordu. daha önce yazdım mı hatırlamıyorum. arabaya biner binmez ilk işi radyoyu açmak... her seferinde asla unutmuyor.. gece de annesini perişan etmiş.

11 Ocak 2014 Cumartesi

11 OCAK 2014 CUMARTESİ

Sabah uyandığımda ağzında biberon yarı uyur yarı uyanık yatıyordu. Babannesi ortalıklarda yok. herhalde süt sağmaya gitti. Tüh.. çok erken olmasaydı Ayşeyi de götürüp ona da süt sağdıracaktım. İkimiz de ayaklandıktan sonra kızımla oyun oynamaya başladık. Benle güreşip beni yere yatırmaya başladı. devirip yerde döndürüyor. sonra ben aslan oldum. onun peşine düştüm. sekinin üzerinde kaçıyor, ay ay diye bağırarak.. ben de sekinin üzerine çıkınca üzerime saldırıp beni yere atıyor. ben yere düşünce de gülüyor. En sonunda da ben at oldum. Sırtıma bindi ve odanın içinde koşturduk durduk.çok eğlendik. neredeyse 1 saat oynadık böyle... benim yorgunluktan cibrem çıktı tabi... Karnın acıktı mı dedim. kafa salladı. çizgifilm kanalı açtım. sen bunu seyret ben kahvaltı hazırlayayaım dedim. onayladı. mutfakta pataes kızartırken babanne geldi. Kahvaltıyı hazırladı. patates kızartması, helva turşu ve zeytinden oluşan kahvaltımızı ettik. Ayşe patates ve daha ziyade helva yedi. çay içti. babannesi yemedi aç bu çocuk diye hayıflanıp duruyor ama önünde yemek var. aç olsa yer. Sonra dışarı çıktık. Tavukların kümesine gittik. Hayvanları hem çok seviyor hem yanlarına yaklaşmaya çekiniyor. onlar yesin diye etraftan çakıl taşları topladı :) bayağı bir süre kümesin etrafında oyalandık. Sonra alt komşu ömer abilere gittik. Merve ablasından kızımı ineklerin yanına götürmesini rica ettim. götürdü. 2 tane buzağı... Buzağılar Ayşeden, Ayşe buzağılardan ürktü. Ama buzağıları eliyle sevmesini sağladım en sonunda... Ahır çıkışında, yerdeki tavuk tüylerini alıp kuru meşe yapraklarına saplayıp gemi yaptı ve tavukların suluğunda yüzdürdü. 1, 2 , 3 ... durmadan gemi yapıyor. hadi kızım yeter artık dediğimde hemen 1 dakika işareti... gelmemek için bana posta koyup kızdı bile... zor zahmet ayırdık ordan... eve gittik. beni otutturup eliyle bazı işaretler yapıp uzun uzun birşeyler anlatıp duruyor. laflarından hiçbirşey anlaşılmıyor. nanunu hı badadu ohuha falan gibi anlaşılmaz sesler çıkarıyor ama lafın sonunu baba diye bağlıyor ama baba, anladın mı, tamam mı vurgusuyla... :) sonra evin etrafında tur atmayı öğrendi. kümesin ordan girip diğer taraftan varendaya çıkıyor. hoşuna gitti. defalarca yaptı. Bu arada el işaretlerinden söz etmeliyim. bir kısmını anladığımız, bir kısmını anlamadığımız bazı el işaretleri geliştirdi. birisi başparmağıyla işaret parmağının ucunu gösteren, küçük işareti ki o anlamda yapıyor zaten.. diğeri beş parmağını koni şeklinde yukarıda birleştirdiği hareket ki ne anlamda yaptığını çözemedik daha... Günün bombası çişini yaptıktan sonra gayet net ve anlaşılır şekilde "BİTTİ" demesi.. üstelik artık sürekli söylüyor. ilk olarak dün babanesine söylemiş. bugün, bitti mi kızım dedim. kafa salladı. "bitti de" dedim. önce yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz bi "bitti" geldi. ardından gayet net "bitti" geldi. yola çıkma zamanı gelince necla yengeye ve merveye hoşçakal dedik. bizimki Merveye gel işareti yapıp arabanın ön koltuğunu gösteriyor. o da  bizimle gelsinmiş. zaten çok sevdi merveyi... yolda uyudu. Gemlikte Ayşenur halasına uğradık. uyandı. Önce akvaryumu gördü. çarpıldı. neredeyse yarım saat akvaryumun önünde oturdu, seyretti. sonra serrayla evin içinde yakalanmaç oynadılar serra kaçıyor. bizimki peşinden koşuyor. halasının verdiği badem şekerlerini yedi. yola çöıktık. tekrar uyudu. eve çıkarırken uyandı. sanki 2 gündür annesini görmeyen o değilmiş gibi, hiç öyle fazladan bir özlemek sarılmak yok. aksine huysuzlandı eve girdi diye.. annesinin memesini tutarak dizine yattı biraz... annesinin misafiri geldi. ayşeye nasılsın diye sorunca ayşe kızıp küsmüş. yanıma arka odaya geldi. balkonu gösteriyor. ordan mandalalrı aldık. mandalları battaniyelerin kenarına takıp duruyor. sonra da bana birşeyler anlatıyor. sonra yomuşu aldı ve apışarasını göstermeye başladı. bez mi bağlayalım dedim. ( zira bugün bez reklamı çıktığında kendisi için istemişti. ama yomuşu götürüp oturağa oturttu.
Tamam... şimdiyi yakaladık... fotoğrafları paylaşma zamanı. Yükleyemedik fotoğrafları. bilgisayar problem çıkardı. mercimek yediriyorum. nurşene kızgınlığından salona gitmiyor ki annesi yedirsin. bana kaldı arka odada... bir yandan yemek yiyor, bir yandan yomuşla oynuyor. yomuşun kulaklarına mandal takmış, kafasına da kulak ısıtıcı zımbırtıyı geçirmiş...

Biraz önce yazmayı unutmuşum.. sayılarla arası süper. köyde her götrdüğü hayvanın kaç tane olduğunu parmaklarıyla gösterdi doğru olarak. 2 tane inek.. 5 tane tavuk... 1 tane köpek.. 1 de 5 e kadar doğru olarak biliyor. bir de horoz sesini çıkarabiliyor.... hüüüühüüü gibi bir ses.. ayrıca tavuk sesini de çıkarmaya çalışıyor.
ablası gelince dolaba saklandı. ablası onu bulunca da bozuldu. kızdı. sonra ablası köyde neler var deyince tek tek seslerini çıkardı.. müüü, hav hav, hüüühüüüü... bi bi bi (bu sonuncusu tavuk sesi.) tavuklar gıdıklamayıp benim de taklit edemeyip buraya yazamadığım bi ses çıkardıklarından böyle oldu.  tavuk mevzusu geçince ayşe hemen buzdolabına koştu ve yumurtaları göstermeye başladı.( vay akıllı bıdık vay) yumurta pişirdik. yemedi. sehpanın üzerine konmasını söyledim yesin diye annesi tepsi getirdi diye kızdı. annesini itleyerek mutfağa gönderdi. orada annesiyle tepişmeye başladı kahkahalar atarak. ama gene de yumurtayı yemedi. pişirdiğimizle kaldık.
Ben Beril...
 bilgisayarı blogta yazanları okumak için devraldım.Blogtakileri seslice okurken yomuşlu olan kısma geldik.Ve Ayşe her söyleneni anlayıp o sırada yomuşu gösterdi (kulaklarında mandallar ve kafasında kulaklık ile ) Söylediğim her şeyi anlamış sıpa.. bide bize gösterip duruyo.Banyo yapması gerek 15 gündür yapmamış.ama banyodan nefret ediyor.Banyo yapalım mı sorusu bile huysuzlandırmaya yetiyo.Zar zor yapılacak o banyo napalım ağlasa da zırlasa da.bakalım neler olacak...
Ben gene baba... Büyük kızım hem doğru söylüyor hem yanlış.. ayşe genelde banyoyu sever ama bu sefer istemiyor.
Kuveti doldurdum. Ayşeninkini değil asıl kuveti. Ayşe kucak kucak oyuncak taşıdı kuvete... 4 kere 5 kere salona gidip geldi. her seferinde kucak dolusu oyuncak (lego) ile geldi. küvete doldurdu. o da küvete girdi. küçük kuzucuğu suya sokup içini su doldurup sonra suyu fışkırtıyor. uçak ve ördekle de aynını yapıyor. bir ara kafamı duşkabinden içeri soktum. oyuncaktan su fışkırttı. çok eğlendi. defalarca yaptı. sonra maşrapayla su dökmeye başladı kafama... çok eğleniyor. ben de ay ay ay diye bağırıyorum. bir süre sonra hareketlerle kuvete girmemi istedi. girdim. meğer dışardan kafamı içeri sokunca yüksek geldiğim için kafama rahat su dökemediği için istermiş. elinde maşrapa... her yerime su döktü... kahkahalar atıyor... eğlence gırla... sabah bir eğlence, akşam başka bir eğlence... bu çocuk insanın ömrünü uzatır valla... uzun süre beni yıkadı. hatta kafama su döküp eliyle ovalamaya bile başladı. ben de ona su dökmeye başladım. saçına şampuan sürmek istedim. çocuk şampuanı değil, normal şampuan olmasını istedi. onu sürdük. saçlarını ovaladım. başından aşağıya su dökünce ağzına su kaçtı ve ağlamaya başladı. ve günün yeni bombası... baba rengi mavi, anne rengi mor ve guga rengi pembe olmasının sebebi ortaya çıktı. Aylardır neden bu renkleri yakıştırdı diye merak ediyorduk. Banyo lifleri yüzündenmiş.... benim kullandığım lif mavi, ayşenin lifi pembe, bir de mor lif var berilin kullandığı ama onu da anneye yakıştırmış... :) banyodan çıktı. salonda annesine şımarıyor giyinirken... gayet neşeli... son zamanlarda giyinirken yere basmıyor. giydirmek zor oluyor. huy edindi. mahsus yapıyor. annesine giydirtmedi kendini beni gösterdi. ben giydirdim.








10 OCAK 2014 CUMA

Bugün öğleden sonra babanneye gidip ,hem Ayşeyi  hem de babanneyi alıp köye Elciva'ya götürdüm. Hava güneşli ve soğuk... bayıldı köye... acayip neşeli... kümese koştu.. tavuklara baktı.. tavuklar  ses çıkardıkça güldü. etrafta havlayan köpek sesleri.. bizimki de her köpek havladığında hav hav diye havlıyor... çok uzun süre havladı durdu ayşe... kümesin yanındaki odunluktan odun aldım sobada yakmak için.. odunları gösterip tavuklara vermemi istedi. tavuk yesin diye.. güldüm. tavuklar yemez kızım bunu. bunlar yakmak için dedim. gittik, sobayı yaktık. kızım da odun attı sobaya.. ama uzaktan fırlatıyor. sonra necla yengelere akşam yemeğine gittik. bahçede inekleri gördü. ineklerin memelerini gösterdim. zevkten dörtköşe.. bayıldı. müü deyip duruyor. evde pencereye çıktı. müü leri gösterip müüü diye bağırıyor. Yemek yedik. et vardı. hapır hupur et yedi hem de bayağı çok. Merve ablasına bayıldı. onun plastik küçük vada tosbağa falan gibi oyuncaklarını aldı oynadı ve sahiplendi. 2 gün bizde kaldı. giderken çaktırmadan geri verdik. sonra TV de çizgifilm kanalı açtık. tüm gece merve ablasıyla salonda oturup seyretti. süs çantalara ekmek doldurdu. onu oyuncak etti kendine... hava karardığında eve gittik. gaz lambası yaktık. kızım gaz lambası da gördü böylelikle.. ateşe üflüyor söndürmek için.. mum üflemeye alışık ya... şinanay olduğu için söndüremiyor.. gaz lambasının ışığında duvarda gölgeler yapıyor. bizden öğrenmiş kuş yapıyor ve kanatlarını çırpıyor. sonra elektrik geldi. biraz televizyon seyrettik. kalemle birşeyler yazdı. oyuncaklarla oynadı. sonra yattık uyuduk. bir de unutmadan, oyuncak arabasını götürmüştük. arabayla hem bahçede hem odanın içinde dört döndü..  ayrıca otomobile ve kendi arabasına da isim koydu... "Bürn Bürn"  
ve son olarak unutmadan, yola çıkmadan, babannesinin 100 TL sini almış cebine koymuş. Para kayıp... aradık taradık. yok... soruyoruz. cevap vermiyor. Allah bilir nereye tıktı... benim de 50 liram kayıp.. belki de onu da ayşe aldı.

9 Ocak 2014 Perşembe

09 OCAK 2014 PERŞEMBE

Bu sabah hışır hışır bi sesle uyandım saat 10 gibi... baktım ki ayşe naylon poşetlere birşeyler dolduruyor. onun sesi.  evde kimse yok. ben uyuyorum. ayşe ayakta. acaba ne kadar zamandır uyanık ve yalnız... en az 2 saat falan olmalı... aman allahım...
bu, naylon poşetlere birşeyler doldurma ve naylon poşetlerle oynama dün zuhur etti. hatta eline bi şeffaf dosya takıp beni gıdıklayarak uyandırmıştı bile... eline geçen kağıt, mouse, ıvır zıvır herşeyi poşetlere dolduruyor. boşaltırmıyor da sonrasında...
neyse sabah hemen babanneye gidelim dedim. kabul etmedi. sırtını dönüp protesto etti. tv yi gösteriyor oyuncak hikayesi açıyım diye... parmağıyla 1 dakika işareti yapıyor. ayakkabısını ve pantolonunu giydiremedim. arabayla babanneye götürdüm. gitmek istemeyen ayşe dedesini görünce "dede" deyip kucağına atladı. sonra da gidip babannesine sarıldı. akşam eve dönmedi. orda kalmış...

8 Ocak 2014 Çarşamba

08 OCAK 2014 ÇARŞAMBA

saat 05.30 gibi uyandı. yatakta oturmuş, anne diye zırlıyor. yanına gittim. zırlama tonu yükseldi. beni istemiyor. süt verdik. annesiyle beraber yattı,gene uyudu.
sabah 09 gibi uyandı. elinde yastıkla salona geldi. gene süt istedi müüü diyerek.. sür demesini istedim... suuüüü sesi çıkıyor. "T" yok... televizyonu açtım. standart duruşunda seyrediyor. koltuğa uzanmış ve ağzında biberon yani...
Bütün gün evdeydik... babanneye gitmedik. onlar bize geldi. babanneyle dedeyi görünce uyumak için yattığı yerden kalktı. tekrar zor uyuttum.. zaten süt bittiği için ayran vermiştim. zor ikna ettim. gün boyunca oyuncakları etrafa saçtı. onlarla oynadı. sepete yastık koydu. kendi de içine girip oturdu. anahtarlığımla oynarken ona oynamamasını söyledim. hemen bir dakika hareketi yaptı. ben gene oynamamasını söyleyince, suçluluk ve mutsuzluk dolu bi yüz ifadesiyle kafa salladı ama gene de anahtarlığımı sepete koydu.
Öğleden sonra 3 gibi uyudu. annesi geldiğinde uyandı. yersiz sebebsiz ve gereksiz yere ağlıyor. anne anne diye ağlayor. annesi zor teskin etti. benim yanıma geldi. TV de oyuncak hikayesini açtırdı. o kadar ki tv yi ilk açtığımda pepee vardı. onu bile seyretmeden hemen oyuncak hikayesi.. hangisi dedim. biii dedi. yatmış koltuğa seyrediyor. ağzında süt dolu biberon... onu gösteriyor.. gidip aldık hanımefendi için hemen...
akşam sürekli arıza çıkarıyor. zırlayıp duruyor mütemadiyen... oyuncak hikayesini kapatmak için için izin istedim. tamam diye kafa salladı. kapatınca zırlamaya başladı. haberleri dinlmek istiyorum o kadar gürültü ediyor ki, birşey duyamıyorum. ayşeye kızıp bağırdım. ağlayarak arka odaya gitti. yarım saat kadar sonra geldi. bana yavır koyacağını sanıyordum ama pek birşey yok. bana birşeyler anlatıyor. tabii anlattığı hiçbirşeyi anlamıyorum. ayşeyi battaniyeye yatırıp abisiyle sallayıp zıplattık. çok hoşuna gitti. oturduğum yerde bacaklarımın üzerine bir sürü bez havlu vs koydu. kımıldamadan oturmaya zorluyor. koyduğu şeyelr bozulmayacakmış. uzun süre hareketsiz oturduktan sonra havluları kaldırdım. görünce bozuldu. gene bacaklarımın üzerine kondu... neyseki sonra unuttu da kurtuldum... unutmadan bugün oyuncak hikayesindeki cesi' nin adını söyledi defalarca "dedi" gibi telaffuz ediyor ama olsun. akşam annesine de söylemesini istedim ama söylemedi. bir de adını ısrarla guga diye söylüyor. mesela bugün babannesiyle inatlaştı guga diye... o ayşe diyor. bizimki inat ısrar ve kızgınlıkla guga diyor.
gece gene oyuncak hikayesi açtırdı. hangisi diye sorunca biii dedi. açtık. seyrediyor... ne zaman bıkacak acaba.... ben koltukta yatıp sızarken o da sehpanın altına yatmış. gece 02 de uyandım. bir baktım ki orda uyuyor. kucağıma alıp koltupa yatırdım. saatlerce halının üzerinde uyumuş. ne kadar rahatsız bir geceydi... ayşe hiç bu kadar mızmız olmamıştı.


7 Ocak 2014 Salı

07 OCAK 2014 SALI

Bu sabah ağlayarak salona geldi. keyifsiz. televizyonu açtırdı. oyuncak hikayesi... çişini yaptı. şokellalı ekmek kuzucukları yaptım. oturağını sehpaya yanaştırıp yedi. havlayan ve yürüyen köpeğini sürekli kablosundan çekiyor. en sonunda koparacak. çekme yapma dedikçe suratı düşüyor. bir de işine gelmeyen birşey söylendiğinde bir parmağını açıp göstermesi standart davranış haline geldi. biraz bekle, izin ver gibisinden... bakışlar da eşlik ediyor. harekete... mahçup mahçup bakıyor bunu yaparken... babanneye gideceğimize iki tane oyuncak hikayesi seyrettik üstüste... hadi gidelim dediğimde tv yi gösteriyor. şimdi de ağzına biberonu aldı yatarak seyretmeye başladı. uyumaz inşallah... Öğlen babanneye gittik. Akşam annesiyle geldi. yolda işeyen bi köpek görmüşler. nasıl işediğini gösteriyor. Dün önceki gün de yapmıştı. bugün gene yapınca annesi
bana söyleyince hatırladım. basamaklardan atlayarak iniyor ama ayakları yan pozisyonda... dedesinin merdivenden inerken yaptığı gibi... belki de ondan kapmıştır. annesi "beni ne kadar seviyorsun" diyormuş. bizimki de parmağıyla 1 gösterip bii diyormuş. abisinin rekorlar kitabında oyuncak hikayesi filminin resmini bulmuş. onu gösterip, bilgisayarı göstermiş, şu an seyrediyor.

6 Ocak 2014 Pazartesi

06 OCAK 2014 PAZARTESİ

Sabah elinde yastığı salona geldi. Ağlayıp zırlamıyor. Müüü dedi. biberonunu verdim. koltuğa yattı. TV seyretti. sonra giyindik babanneye gitti. hiçbir problem çıkmadı. yanına kovasını almıştı. babanneye varınca kapağını açıp bir baktık ki, küçük çatal kaşıklar dolu... tevekkeli sabah kahvaltıda sucukları yesin diye küçük çatal aradığımda bulamamıştım. Akşam almaya gittiğimde kapıda karşıladı beni... arabayla eve geldik. ablasının yomuş'unu da eve getirmiştik bu akşam.. onu alıp oturağa oturttu. ve bize gösterip birşeyler anlatmaya başladı. dün aldığımız balonu verdim. onunla beni köşeye sıkıştırıp bayağı bi eğlendi. sonra da ablasına aynısını yaptı.

Dün gece ben uyurken bilgisayarın başına gelip "dugida" demiş. annesi oyuncak hikayesi mi kızım deyince, gözlerinin içi parlayarak başını sallamış.. ve ardından "hi-i " demiş ki bu iki demek oluyor. annesi gözlerinin parlamasından çok etkilenmiş.. öyle bir anlatıyor ki, ayşenin meramını anlatmayı başardığındaki sevincini...

erkenden yattı. sonra da 09.00 gibi uyandı. gece kaçta yatar bilinmez artık. gene uyudu ama yarım saat kadar sonra uyandı. bir kendini, bir televizyonu gösteriyor. ne anlama geldiği aşikar... anlamazdan geldik. bozuldu. biraz zırladı. annesinin malum yerini tutarak yattı ama uyumadı. sonra dolaptan oyunları çıkardı. twister, kızma birader falan... ardından legolarla birşeyler yapmaya başladı. harfleri telaffuz ettirmeye çalıştım. A dan F ye kadar söylettim. ama F yi doğrudan söyleyemiyor da füüü gibi bir üfleme sesi çıkarıyor. kızma biraderde yeşil rengi gösterdim. rengin adını sordum. abi dedi. yeşil demesini istedim. yehil dedi. gece 12 oldu.. bakalım ne zaman uyuyacak.. 02.30 gibi uyudu...





05 OCAK 2014 PAZAR

Bugün geç kalktı. sucuklu yumurta yaptım. sadece sucuklarını yedi. öğleden sonra mudanyaya gittik maaile..
deniz kıyısında yürüdü. kaydırak ve salıncakta oynadı. kaydırağa çıkış biraz meşakkatli.. ilk başta zorlandı ama gittikçe alıştı ve hızlandı. yemek için hamsi söyledim kızıma.. limon sıktı. çatalı batırıp yedi kendi kendine.. kalamar da yedi... günün tamamında oyuncak hikayesi seyretti. hatta birinci film bitmesine yakın yanıma gelip hi-i dedi. ne dediğini anlamadım. ısrarla hi-i dedi. neden sonra anladım. iki diyormuş.. filmin ikincisini başlatmamı istiyor. gün boyunca filmi defalarca seyretti. konuşma konusunda bayağı ilerleme var ama bir de söyledikleri anlaşılsa... guga rengi balondan da bahsetmeliyim. ince uzun bi balon boyu ayşeden uzun... bir tarafında surat var... onu aldı ve bebek gibi kucağında taşıdı.

4 Ocak 2014 Cumartesi

04 OCAK 2014 CUMARTESİ

sabah uyandı diyemem. öğlene doğru uyandı. süt istiyor ama evde süt bitmiş. yatak odasına yanına gittim. beni kovdu. süt aldım geldim. güleryüzle beni karşıladı. kahvaltı sırasında bardağa süt konması mevzusunda arıza çıkardı. o kadar büyük arıza çıkardı ki herkese ve herşeye kızıp bağırmaya başladı. hiç bir şekilde masaya oturttup kahvaltı ettiremedik. tv de açtığım oyuncak hikayesi bile kâr etmedi. susup sakinleşti gerçi ama kahvaltıya gitmedi. kahvaltıdan bahsedince de gene bağırmaya başladı. bayağı sonra oturağını sehpaya çektirip ona aldığım küçük pizzayı yedi. ancak hâlâ tam yatışmış değil.. toparlamak için oyun oynayayım dedim onla.. yakalamaca ve kovalama ve göbeği pırtlatmaca oynadık. annesi de iştirak etti. ikimiz onu tutup sırayla göbeğine pırt yaptık. kahkahalar ve çığlıklar atıp duruyor. bizden kaçıp arka odaya koştu. yatağa yüzüstü kapanmış, yüzünü de elleriyle örtmüş. ayşe de benim çocukluğumda yaptığım gibi kendisi görmeyince kendinin de görünmediğini sanıyor. gidip gıdıklamaya başladım onu. salona kaçıp sehpanın altına saklandı. orda da bulup gıdıkladım. birkaç kere arka oda salon arası kaçıp durdu. sonra kaçmak yerine bana saldırmaya başladı. ben itleyerek yere düşürüyor. akabinde yerde yuvarlayıp ters çeviriyor ve üzerime basarak sehpanın üstüne çıkıyor. bunu defalarca yaptı. çok hoşuna gitti. oyundan sonra ortalıkta dolaşmaya başladı. dün aldığım muzları kovasına doldurmuş, elinde taşıyor. hatta annesiyle gezmeye gideceklerken çantasına kovayla muzları koymaya çalıştı. sadece bir tane al dedik. bu sefer de muzları tek tek annesine vererek sırt çantasına koydurdu. (tabi annesi sadece bir tane koydu. Diğerlerini koyarmış gibi yapıp masaya koydu. annesiyle beraber gittiler. bir de bugün bi resim çizdi. bildiğin karikatür gibi... resmini çektim. paylaşayım.

Gezmekten geldiler. uyumuş. yolda gölgesiyle oynamış. şimdiye kadar yazmayı unuttum. gölge olayını seviyor. birkaç aydır gölgeler dikkatini çekiyor. bir gece elektrik kesildiğinde duvarda gölgeden şekiller yaptığımdan beri... bu gece kendisi de duvarda kuş yapmaya çalıştı hatta... tam şu anda zırlıyor. 2 tur oyuncak hikayesi seyrettikten sonra televizyonda normal yayına geçtik diye kıyameti kopardı. halbuki filmin bitmesini de beklemiştik. gene de arıza çıkardı. akşam yemeğine kayhana pideli köfte yemeye gittik. yolda sürekli kucakta taşınmak istedi. bu iş te abisine kaldı. 1 porsiyon yedi. dönüşte abisinin ve annesinin elinden tutup zıplayarak yürüdü.

3 Ocak 2014 Cuma

03 OCAK 2014 CUMA

Bu sabah arka odadan sesi gelince yanına gittim. beni kovdu ve 1 saat kadar daha uyudu. sonra salona geldi. gelir gelmez televizyonu gösterdi. oyuncak hikayesini açtım. seyretti. şokellalı ekmak yaptım. biraz yedi. oyuncak tabaklarını çıkarıp biberonundaki sütü onlara boşaltıp oyun kurdu kendine... sütü sağarak boşaltıyor büyük bir ustalıkla... Babanneye gidelim dediğim her seferinde parmağıyla bir dakika hareketi yapıyor. ama o bir dakika bir türlü bitmiyor. biraz sonra gedecez ama diyorum. olur anlamında kafa sallıyor ama hadi gidelim dediğimde gene 1 dakika hareketi...
bir de birkaç gündür taktığı bi reklam var. yandex reklamı... saçları gözünü kapatmış oğlanı pek tuttu. kendisi de saçlarını gözlerinin önüne indiriyor. zaten saçlarını gözünün önünden toplamak aylardır bize eziyet oluyor, bir de mahsus yapıyor. bir de bugün birşey farkettim paintte harfleri yazarken... bazı harfleri ben söyledikten sonra rahatça telaffuz ederken bazılarını telaffuz edemiyor. ben söyleyince tekrarlayacağına başını sallıyor olumlu anlamda... özellikle patlamalı sesler çıkmıyor. "C - S - Ş" gibi... her ne kadar telaffuz edemiyorsa da bazı harfleri tanıyor. öğlene doğru muuu deyip süt istedi ve televizyonun karşısına yattı. uyuyacak.
uyumadı. tv seyretmeye devam etti. bu sırada beni ve ablasını çok güldüren birşey yaptı. canım kardeşim seyrederken karakterin söyleyeceği bir sonraki lafı 1-2 saniye önce söyledi.
"anne yaa"
Uyudu. uyandı. bir tabak mantı yedi. bütün gün yarım yamalak yedikten sonra acıkmış anlaşılan... abisi gelince sehpanın altına saklandı. biz yemek yerken oyuncak hikayesi 1,2 ve 3 ü seyretti. üstüste...
sürekli birşeyler anlatıyor elini kolunu sallaya sallaya... tabi hiçbirşey anlaşılmıyor. biraz bekle, biraz sonra anlamında bir parmağını gösterme hareketi standartlaştı.. şimdi de arka odaya giderken bana dönüp aynı hareketi yaptı. bir de buzz'ın kanatları ve uçması sahnesini seyrede seyrede o da kollarını açıp kanat yapıyor ve çırpıyor. arka odadan geldi. oyuncak hikayesi 3 ü kapatıp haber açmıştım o gidince... gelip posta koydu ve başını öne eğerek gene arka odaya gitti. arka odada eline ruj almış... "baba şüşt" diyormuş. yani babanın haberi olmasın rujla oynadığından... velet seni... gece 1.30 da uyumuş.

2 Ocak 2014 Perşembe

02 OCAK 2014 PERŞEMBE

tam şu anda, Tv de cam damacana reklamını görünce parmağını ağzına sokarak su istedi. nasıl su istiyorduk dedim... fuuuu dedi. annesi de sordu ne istiyorsun diye... ona da fuuuu dedi. annesi düzeltip "su" dedi. bizimkinin hararetle bi kafa sallayıp hıhıı deyişi var, görülmeye değer...

Bu sabah 06.30 civarında uyandı. annesiyle salona geldiler. ağlıyor. annesi sakinleştirdi. ben de uyandım. kızım için televizyon açtım. ağzında biberonla seyretmeye başladı. annesi uyandıktan sonra ona sahanda yumurta yaptı. güzelce yemiş. hep beraber evden çıktık. anne baba guga... anneyi işyerine bıraktık. ardından bankamatikten karta para yükledik. sonra benzin istasyonuna gittik. yakıt aldık. arabayı yıkattık. araba yıkanırken ayşe gene korktu. kucağımda tuttum. koltukta uyuyakaldı yol boyunca... babanneye gittik. zili çaldık. kapı açılmıyor. eve döndük. babanneyi aradık. meğer elektrik kesikmiş. babanneye bıraktım. Akşam almaya gittiğimde hala elektrik yoktu. sokağın ağzında tamirciler var. beraber BİM e gittik. oyuncaklı yumurta, jelibon aldı kendine... eve döndük. evde yumurtadan çıkan çıkarmaları oyuncağın her yerine yapıştırdı. çişi geldiğinde annesi yardım etmeye kalkışınca annesine kızdı bağırdı. yardımsız çiş etme konusunda azimli... Gece bizde kalmak için berilin sınıf arkadaşı özlem geldi. onlar gelince hemen sehpanın altına saklandı. biraz onlarla oyun oynadı. Sonra onlar ders çalışırken onları rahatsız etmesin diye televizyonda oyuncak hikayesi açtık. onu seyretti. artık tam anlamıyla gözünü kırpmadan seyretmiyor. bir yandan da başka şeylerle meşgul oluyor ama kapattırmıyor da... kulağının orada olduğu her halinden belli.
bir kaç gündür yazmayı ihmal ettiğim bi gelişme var. onu yazayım. sürekli konuşuyor. birşeyler anlatıyor ama söylediklerinin tek kelimesi bile anlaşılmıyor. ama öyle hararetli ve heyecanla anlatıyor ki... konuşmalarına vücut dili de eşlik ediyor... tekdüze, kuru bi anlatım değil... konuştukları anlaşılır olmaya başladığında tadından yenmeyecek sohbeti...

1 Ocak 2014 Çarşamba

01 OCAK 2014 ÇARŞAMBA

Gece kaçta yattıysa saat 1 gibi ancak uyandı. kahvaltıda gene pek birşey yemedi. herkes evde olduğu için keyfi gayet yerinde... gene günü arka odada oyuncak hikayesi seyrederek geçirdi. bu sefer onun için spirit filmini açtım. Konusu ve kahramanı olduğu için filmi sevdi. kamyonunun arkasına mandalları doldurup salona geldi. mandalların hepsini damperden yere boşalttı ve mandalları parçalamaya başladı. ben de afrklı renklerde birleştirmeye başladım mandalları. çift renkli mandal hoşuna gitti. bir yandan bana parçalanmış mandalları verirken bir yandan da tek renk mandalları parçalıyor.akşam dedesiyle babannesi geldi. onlara pek yüz vermedi. dedesine dede diyor ama babannesine  anennene diyor. onlar varken yemek yedirmek istedik. yemedi. rüşvet olarak televizyonda oyuncak hikayesi açmayı teklif edince ve açınca filmin hatırına bir tabak çorba yedi. sonra ayağıma koyup sallamaya başladım ama uyumak yerine durmadan tepinip duruyor. canımı yakıyor bacaksız.. şimdi de annesi sallıyor. uyuyacak inşallah. saat 18 oldu gerçi.. uyumasa daha iyi...

22 EKİM 2017 PAZAR

sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...