Sabah uyandığımda ağzında biberon yarı uyur yarı uyanık yatıyordu. Babannesi ortalıklarda yok. herhalde süt sağmaya gitti. Tüh.. çok erken olmasaydı Ayşeyi de götürüp ona da süt sağdıracaktım. İkimiz de ayaklandıktan sonra kızımla oyun oynamaya başladık. Benle güreşip beni yere yatırmaya başladı. devirip yerde döndürüyor. sonra ben aslan oldum. onun peşine düştüm. sekinin üzerinde kaçıyor, ay ay diye bağırarak.. ben de sekinin üzerine çıkınca üzerime saldırıp beni yere atıyor. ben yere düşünce de gülüyor. En sonunda da ben at oldum. Sırtıma bindi ve odanın içinde koşturduk durduk.çok eğlendik. neredeyse 1 saat oynadık böyle... benim yorgunluktan cibrem çıktı tabi... Karnın acıktı mı dedim. kafa salladı. çizgifilm kanalı açtım. sen bunu seyret ben kahvaltı hazırlayayaım dedim. onayladı. mutfakta pataes kızartırken babanne geldi. Kahvaltıyı hazırladı. patates kızartması, helva turşu ve zeytinden oluşan kahvaltımızı ettik. Ayşe patates ve daha ziyade helva yedi. çay içti. babannesi yemedi aç bu çocuk diye hayıflanıp duruyor ama önünde yemek var. aç olsa yer. Sonra dışarı çıktık. Tavukların kümesine gittik. Hayvanları hem çok seviyor hem yanlarına yaklaşmaya çekiniyor. onlar yesin diye etraftan çakıl taşları topladı :) bayağı bir süre kümesin etrafında oyalandık. Sonra alt komşu ömer abilere gittik. Merve ablasından kızımı ineklerin yanına götürmesini rica ettim. götürdü. 2 tane buzağı... Buzağılar Ayşeden, Ayşe buzağılardan ürktü. Ama buzağıları eliyle sevmesini sağladım en sonunda... Ahır çıkışında, yerdeki tavuk tüylerini alıp kuru meşe yapraklarına saplayıp gemi yaptı ve tavukların suluğunda yüzdürdü. 1, 2 , 3 ... durmadan gemi yapıyor. hadi kızım yeter artık dediğimde hemen 1 dakika işareti... gelmemek için bana posta koyup kızdı bile... zor zahmet ayırdık ordan... eve gittik. beni otutturup eliyle bazı işaretler yapıp uzun uzun birşeyler anlatıp duruyor. laflarından hiçbirşey anlaşılmıyor. nanunu hı badadu ohuha falan gibi anlaşılmaz sesler çıkarıyor ama lafın sonunu baba diye bağlıyor ama baba, anladın mı, tamam mı vurgusuyla... :) sonra evin etrafında tur atmayı öğrendi. kümesin ordan girip diğer taraftan varendaya çıkıyor. hoşuna gitti. defalarca yaptı. Bu arada el işaretlerinden söz etmeliyim. bir kısmını anladığımız, bir kısmını anlamadığımız bazı el işaretleri geliştirdi. birisi başparmağıyla işaret parmağının ucunu gösteren, küçük işareti ki o anlamda yapıyor zaten.. diğeri beş parmağını koni şeklinde yukarıda birleştirdiği hareket ki ne anlamda yaptığını çözemedik daha... Günün bombası çişini yaptıktan sonra gayet net ve anlaşılır şekilde "BİTTİ" demesi.. üstelik artık sürekli söylüyor. ilk olarak dün babanesine söylemiş. bugün, bitti mi kızım dedim. kafa salladı. "bitti de" dedim. önce yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz bi "bitti" geldi. ardından gayet net "bitti" geldi. yola çıkma zamanı gelince necla yengeye ve merveye hoşçakal dedik. bizimki Merveye gel işareti yapıp arabanın ön koltuğunu gösteriyor. o da bizimle gelsinmiş. zaten çok sevdi merveyi... yolda uyudu. Gemlikte Ayşenur halasına uğradık. uyandı. Önce akvaryumu gördü. çarpıldı. neredeyse yarım saat akvaryumun önünde oturdu, seyretti. sonra serrayla evin içinde yakalanmaç oynadılar serra kaçıyor. bizimki peşinden koşuyor. halasının verdiği badem şekerlerini yedi. yola çöıktık. tekrar uyudu. eve çıkarırken uyandı. sanki 2 gündür annesini görmeyen o değilmiş gibi, hiç öyle fazladan bir özlemek sarılmak yok. aksine huysuzlandı eve girdi diye.. annesinin memesini tutarak dizine yattı biraz... annesinin misafiri geldi. ayşeye nasılsın diye sorunca ayşe kızıp küsmüş. yanıma arka odaya geldi. balkonu gösteriyor. ordan mandalalrı aldık. mandalları battaniyelerin kenarına takıp duruyor. sonra da bana birşeyler anlatıyor. sonra yomuşu aldı ve apışarasını göstermeye başladı. bez mi bağlayalım dedim. ( zira bugün bez reklamı çıktığında kendisi için istemişti. ama yomuşu götürüp oturağa oturttu.
Tamam... şimdiyi yakaladık... fotoğrafları paylaşma zamanı. Yükleyemedik fotoğrafları. bilgisayar problem çıkardı. mercimek yediriyorum. nurşene kızgınlığından salona gitmiyor ki annesi yedirsin. bana kaldı arka odada... bir yandan yemek yiyor, bir yandan yomuşla oynuyor. yomuşun kulaklarına mandal takmış, kafasına da kulak ısıtıcı zımbırtıyı geçirmiş...
Biraz önce yazmayı unutmuşum.. sayılarla arası süper. köyde her götrdüğü hayvanın kaç tane olduğunu parmaklarıyla gösterdi doğru olarak. 2 tane inek.. 5 tane tavuk... 1 tane köpek.. 1 de 5 e kadar doğru olarak biliyor. bir de horoz sesini çıkarabiliyor.... hüüüühüüü gibi bir ses.. ayrıca tavuk sesini de çıkarmaya çalışıyor.
ablası gelince dolaba saklandı. ablası onu bulunca da bozuldu. kızdı. sonra ablası köyde neler var deyince tek tek seslerini çıkardı.. müüü, hav hav, hüüühüüüü... bi bi bi (bu sonuncusu tavuk sesi.) tavuklar gıdıklamayıp benim de taklit edemeyip buraya yazamadığım bi ses çıkardıklarından böyle oldu. tavuk mevzusu geçince ayşe hemen buzdolabına koştu ve yumurtaları göstermeye başladı.( vay akıllı bıdık vay) yumurta pişirdik. yemedi. sehpanın üzerine konmasını söyledim yesin diye annesi tepsi getirdi diye kızdı. annesini itleyerek mutfağa gönderdi. orada annesiyle tepişmeye başladı kahkahalar atarak. ama gene de yumurtayı yemedi. pişirdiğimizle kaldık.
Ben Beril...
bilgisayarı blogta yazanları okumak için devraldım.Blogtakileri seslice okurken yomuşlu olan kısma geldik.Ve Ayşe her söyleneni anlayıp o sırada yomuşu gösterdi (kulaklarında mandallar ve kafasında kulaklık ile ) Söylediğim her şeyi anlamış sıpa.. bide bize gösterip duruyo.Banyo yapması gerek 15 gündür yapmamış.ama banyodan nefret ediyor.Banyo yapalım mı sorusu bile huysuzlandırmaya yetiyo.Zar zor yapılacak o banyo napalım ağlasa da zırlasa da.bakalım neler olacak...
Ben gene baba... Büyük kızım hem doğru söylüyor hem yanlış.. ayşe genelde banyoyu sever ama bu sefer istemiyor.
Kuveti doldurdum. Ayşeninkini değil asıl kuveti. Ayşe kucak kucak oyuncak taşıdı kuvete... 4 kere 5 kere salona gidip geldi. her seferinde kucak dolusu oyuncak (lego) ile geldi. küvete doldurdu. o da küvete girdi. küçük kuzucuğu suya sokup içini su doldurup sonra suyu fışkırtıyor. uçak ve ördekle de aynını yapıyor. bir ara kafamı duşkabinden içeri soktum. oyuncaktan su fışkırttı. çok eğlendi. defalarca yaptı. sonra maşrapayla su dökmeye başladı kafama... çok eğleniyor. ben de ay ay ay diye bağırıyorum. bir süre sonra hareketlerle kuvete girmemi istedi. girdim. meğer dışardan kafamı içeri sokunca yüksek geldiğim için kafama rahat su dökemediği için istermiş. elinde maşrapa... her yerime su döktü... kahkahalar atıyor... eğlence gırla... sabah bir eğlence, akşam başka bir eğlence... bu çocuk insanın ömrünü uzatır valla... uzun süre beni yıkadı. hatta kafama su döküp eliyle ovalamaya bile başladı. ben de ona su dökmeye başladım. saçına şampuan sürmek istedim. çocuk şampuanı değil, normal şampuan olmasını istedi. onu sürdük. saçlarını ovaladım. başından aşağıya su dökünce ağzına su kaçtı ve ağlamaya başladı. ve günün yeni bombası... baba rengi mavi, anne rengi mor ve guga rengi pembe olmasının sebebi ortaya çıktı. Aylardır neden bu renkleri yakıştırdı diye merak ediyorduk. Banyo lifleri yüzündenmiş.... benim kullandığım lif mavi, ayşenin lifi pembe, bir de mor lif var berilin kullandığı ama onu da anneye yakıştırmış... :) banyodan çıktı. salonda annesine şımarıyor giyinirken... gayet neşeli... son zamanlarda giyinirken yere basmıyor. giydirmek zor oluyor. huy edindi. mahsus yapıyor. annesine giydirtmedi kendini beni gösterdi. ben giydirdim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
22 EKİM 2017 PAZAR
sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...
-
bugün kızımı okul çıkışına kadar hiç görmedim. Okuldan ben aldım ve kozahana gittik. Ben iş konuşurken o da resim boyadı. Bugün “A” harfini...
-
Bugün bir sürü şey oldu. (Gene) gecikerek yazdığım için birçok şeyi yazamayacağım. bütün gün evdeydik. geceki kulak ağrısından eser yok....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder