31 Mart 2014 Pazartesi

31 MART 2014 PAZARTESİ

Gece 02 de uyandı ve yaklaşık 04 e kadar uyanık kaldı. ben uyur uyanık eşlik ettim. çişi geldiğinde kendi kendine yaptı. sadece üstünü toplamam için benden istedi. sabahleyin ise çok geç, yaklaşık öğleye doğru uyandı. kahvaltıda patetesli yumurta yedi. akşama kadar annesiyle, ablasıyla ve özlem ablasıyla şehirde dolaşmışlar. pek eğlenmiş. tramvay yolunda koşturmuş. arkadaş dinmiş. onlarla kovalanmaç oynamış. taşların üzerinden hoplayıp zıplamış. özleme rahat vermemiş. nitekim eve dönüşte özlemin gitmesini istemedi. 
gidince de bozuldu.

Özlem gitti diye yattı uyudu. uyandıktan biraz sonra ablası geldi. yalnız başına geldi. özlem yok yanında diye kıyamet kopardı.(beraber çıkmışlardı) zorlukla sakinleştirdik. Akşam pasta aldık. tabii ayşe mum üflemeden pasta yemez. evdeki koca kalın mumu diktik. onu üfledi. pastayı da parmaklaya parmaklaya yedi. 
Ayrıca gece abisinin kaykayına da binmiş ve düşmüş. canı acıdığı için ağlamaya başladı. bu vesileyle daha önce kaykaya binişinin videoları vardı. onları koydum. 


30 Mart 2014 Pazar

30 MART 2014 PAZAR

sabah oy kullanıp geldiğimde çocukların hepsinin uyandığını gördüm. mucize.. daha saat 8.30.. ayşe youtube açmış, trotro seyrediyor. ablasının dediğine göre bilgisayarı da youtube u da, trotruyu da ayşe açmış. şaşkınlıkla anlatıyor. halbuki ayşe uzun zamandır bunu yapabiliyor. videoyu dondurdum. salonda beraber börek yedik. tekrar arka odaya gidip video seyretmeye devam etti. abisi geldi yanıma.. haberi o verdi. Abisinin guınnes rekorlar kitabına pek meraklı olduğunu yazmışmıydım. rekorlar kitabını almış. böceklerle ilgili sayfayı açmış(muhtemelen tesadüfen) ve "ödzüler" veya "ödjüler" benzeri bi ses çıkarmış. tekrar söyletemedim. öğlen eve döndüğümde ablasının babannesine götüdüğünü öğrendim. akşam gene ablası aldı. gelirken BİM'e uğradılar. kızım için bonibon aldılar. ilk başta bonibonları yerken, sonradan su dolu bardağa atmaya başladı. hafiften kızdım. daha doğrusu uyardım. suratındaki ifade çok değişik, ben kızınca yüzü düşüyor(!) birgün o surat ifadesinin resmini çekmeliyim. bir ara bardak ortadan kayboldu. ayşe de ikinci bonibon tüpünü aldı. sehpanın altına girdi. meğer ben görmeyeyim diye bardağı sehpanın altına koumuş. kendi de sehpanın altına girip, bir tüp bonibonu bardağa boca etti. gene kızdım. gene suratında aynı ifade... gecenin ilerleyen saatlerinde acıktı. şokellayı getirdi. sürdüm. biraz yedi. gece uzun süre ablasıyla kovalanmaç oynadı.
ayrıca gece bir laf etmişti ama evde hiç kimse ne dediğini hatırlayamadı sabah... bunu yazarken beril hatırladı birden... "anne lütmen"

29 MART 2014 CUMARTESİ

sabah annesinin yatağında yalnız başına yatıyordu. uyanmış, hafif bi mızırdama sesi duydum. yanına gittim. onunla oynaştım biraz. güya istemiyor ve sırtını dönüyor ama "istemem yan cebime koy" tavrı.. gıdıkladım, göbepine pırt yaptım, yüzün üfledim. bol bol güldü. bacaklarıyla güya beni havaya kaldırıp atıyor. bu hareketi çok uzun zamandan beri ara ara yapıyor. beni havaya kaldırdığında çığlık ta atıyor. sonra beni savuruyor. ben süşünce gülüyor. salona gitti. 55 e basarak kendi kanalını açtı. seyretmeye başladı. şokellalı ekmek yedi ama ekmek lokmalarına şokellayı kendi sürmek konusunda ısrarcı oldu. çıplak ayakla geziyor ama terlik giyiyor. terlikleri yere ters koyuyor sonra da ayaklarını çapraz yapıp terlikleri düz giyiyor. Akşamın genelini arka odada youtube seyrederek geçirdi ama 5 dakikada bir beni yanına çağırıp, ya takılan videoyu düzelttiriyor ya da seyrettiği sahneyi gösterip hakkında yorum yapıyor, ha-hı-hu diye... bir de akşam eve geldiğimde maaile çiğköfte yediklerini gördüm. bizimki de hapur hupur yiyordu.

28 Mart 2014 Cuma

28 MART 2014 CUMA

Gece 4 e kadar koltukta dönüp durdu. uyuyor ama huzursuz.. bir kaç kere uayndı. minika açtım. seyrederken uyudu. gecenin bir yarısı kalktı. oturağına gitti. kendi kendine çişini yapmaya yeltendi. bıraksam işini halledecekti ama müdahale ettim. sabah uyandığında gene problem çıkardı. ama dünkünün ancak çeyreği kadar. dün çok fenaydı. en nihayet TV ye daldı ama son zamanlardaki takıntısı TV kanalını kendisinin açması. eğer biz açtıysak, başka kanalı açıyor. sonra tekrar çocuk kanalını açıyor. ardından da parmağıyla kendini gösterip "hıh" diyor. bisiklete binip babanneye gittik. artık sağ sol olayını epey kavradık. yolda da düzgün gidiyoruz genellikle.. gerçi 1-2 kere bir yerlere tosladı ama dalgınlıktan herhalde... apartmanın merdivenlerini tırmanırken güya benden kaçmak için, kovalanmaç oynuyormuşuz gibi hızlı hızlı ve neşe çığlıkları atarak çıktı. eve de neşeyle girdi. kaç gündür yazmayı unutuyorum. aklıma gelmişken yazayım. ben sehpanın üzerine laptopu koyunca o da kendi pembe laptopunu hemen benimkinin yanına koyuyor ve onunla ilgilenmeye başlıyor haftalardır. birkaç gündür de orta parmağımı tutarak pembe laptopunun tuşlarına bastırıyor. rakamlara bastığımızda alet rakamı söylüyor. bu sayede "altı" yı da söylemeyi başardı. "üç" ü bir türlü söyleyemiyor. dili dönmüyor. çok uğraştım ama nafile... söyleyemediği için canı da sıkılıyor. 1 2 3 diye saymasını istediğimde "bii, iti, bi" şeklinde sayıyor.  Akşam abisi getirdi. gülerek geldiler eve... arka odada youtub açıp masha seyrediyor.

27 Mart 2014 Perşembe

27 MART 3014 PERŞEMBE

Sabah kızgın uyandı. yarım saat kadar bana bağırdı. kızdı. odadan bile kovdu. Tv açtım. kapattı. herşeye ama herşeye bozuk attı. sakinleştikten sonra laptopta masha açtık. daha doğrusu o açtı. evden çıkarken merdivenlerden o kadar hızlı inmeye kalkıştı ki neredeyse düşüyordu. dengesini kaybetti. sonra bisiklete binip babanneye gittik. yolda parka uğradık ama herşey ıslak olduğundan sadece tahtırevalliye binebildi. babanneye vardığımızda bisikleti kucaklayıp merdivenlerden çıkardı. birkaç gündür bunu alışkanlık edindi. ciddi ciddi taşımayı başarıyor da... akşam gene ben aldım. babannesinin evinde de aynı sabahki gibi buğuz ediyordu. tabii sabahkinin şiddeti katbekat fazlaydı. gidecekken bir yeri gösterip huysuzlanmaya başladı. kızıp homurdanıyor. sonradan anladık. çekeceği gösteriyormuş. ayakkabılarını çekecekle giyecekmiş. hiç lazım olmamasına rağmen ayakkabılarını çekecekle giydi. bunu da alışkanlık edindi aylardır. eskiden ayakkabıyı giydikten sonra çekeceği ayakkabının içine sokardı. şimdi artık çekeceğin nasıl kullanılacağını da anladı. kullanılması gerektiği gibi kullanıyor. bisikletle geri dönerken bisiklete hiç yön vermedim. rotayı ayşe belirledi ve dosdoğru eve geldi. yolu biliyor. akşam yemekten önce annesinden süt isteyip durdu. annesi süt istiyorum demesi için zorladı ama ancak süt yerine müü diyeceğine üflemeye benzer bir ses alabildi. abisiyle oynaştı bol bol.. video
gene ruj sürmüş. annesi sorunca hemen ağzını kapattı :) geceyarısından sonra beni uyandırıp yaklaşık 1 saat kadar uyanık kaldı.

26 Mart 2014 Çarşamba

26 MART 2014 ÇARŞAMBA

Bu sabah erkenden tıp fakültesine gittik babannesiyle birlikte... hastane lafını duyar duymaz pazartesi günkü bebeği hatırladı. arabada kahvaltı etti. yolda cilimboz deresinin kıyısına çişini yaptı. hastanete vardığımızda hemen yere inip çimenlerin içinde koşmaya başladı. yolunu değiştirip özellikle çimenlerin içinden yürüdü. kaldırıma çıkınca kendine oyun buldu. kaldırımdaki kırmızı renkli taşlarının üzerinden zıplayarak geçiyor. artık bebek olmaktan çıkıp çocuk olmaya başladı. hastanede rontgen bölümündeki sandalyeri görünce hemen ocak ayında beraber geldiğimizde oynadığımız oyunu hatırladı. babannesinden kalem aldık. gene oynadık. kahkahalar attı. fazla kalamadım hastanede. babannesiyle bıraktım. bir sürü kişi sevmek istemiş ayşeyi ama ayşe hepsine posta koymuş. akşam annesi alıp geldi. keyfi yerinde... abisiyle kovalanmaç oynadı. sevinç çığlıkları atıp duruyor. sonra ablasının pofuduk terliklerini çalmış. gülerek geldi salona ve sakladı. sonra da kendi ayağına geçirdi. eve ilk geldiğinde de laptopu çalıştırıp chrome'u açıp "y" harfine basınca annesi hayret etti, youtube'un "y" sine bastı diye.. ben de günyadın dedim. kaç zamandır yapıyor bunu... youtube'u kendi kendine açıp masha'yı buluyor. bir de kaç günden beri yeni aldığımız pembe kurbağayı yatırıp üstünü örtüyor ve hrkese "şişşt" deyip parmağıyla sessizlik işareti yapıyor. hatta geçen gün TV nin sesini bile kıstı. kıstırdı.  

23 24 25 MART 2014 PAZAR PAZARTESİ SALI

Topluca yazmak hiç iyi olmuyor. bir sürü şey uçup gidiyor. önce salıdan başlayayım. salı günü sabah babannesi geldi. ben çıktığımda uyuyordu. akşamdan hatırladığım pek birşey yok. sadece kumandanın tuşlarını artık öğrenmiş. 55 e basarak trt çocuk kanalını açıyor. haber dinleyelim kızım deyince de 22 ye bastı ve cnn türk açtı. akıllı kız :) sonra gene trt çocuk açmak istedi. annesi kumandayı bulamıyorum diye yalanla onu kandırmaya çalıştı. ayşe kumandayı buldu. annesi kanalı değiştirmesine mani olmak isteyince de kumandayla dudağını patlattı. annesi ona kızınca da o da annesine kızdı ve küstü. bir de akşam şunu çizdi.

Pazartesi günü oldukça renkliydi. tıp fakültesine gittik babanneyle birlikte... bütün gün hastanede geçirdik. kendince oyunlar uydurdu. 













 hastanede şeritbariyerlerle oyunu görüntülerde var. ayrıca; hastanede inci adında bi bebek vardı. onunla da epey ilgilendi. ayrıca beni dışarı çıkarıp kendini poliklinik tarafında bırakıyor veya tersi... kapıyı açmakta çok zorlanıyor ama inatla kendi başına açıyor. artık bebek gibi değil, çocuk gibi davranmaya başladı. akşam bisikletine bindirip osmanlı tatlıcısına gittik. bisikletiyle yön bulmayı epeyce beceriyor artık. sağı solu da yeniden öğrenecek yavaş yavaş... 
pazar günü yazayım diye niyetlendiğim bir sürü şeyi unutmuşum maalesef  ama kitap fuarında test kitabı almak için yarım saat zırladı. zorlukla çocuk kitabı almaya ikna ettik. 2 tane kitap aldı kendine... sabahleyin de biz sınavdayken abisiyle kalmıştı. ayrıca inatla ve ısrarla terliklerini ters giyiyor. ben de uyarıyorum sürekli. gene terliklerini giymek için yere koydu ters olarak. ben de uyardım. pis pis sırıtarak ters konmuş terlikleri ayaklarını ters sokarak düzgün giydi. o sıra dalga geçtiği ve şaka yaptığı o kadar netti ki yüzünde... artık şaka da yapıyor.   

22 Mart 2014 Cumartesi

22 MART 2014 CUMARTESİ

"bigu gomingu migagu" bunlar biraz önce çıkardığı sesler.. artık konuşuyor ama bu şekilde... bir sürü anlaşılmaz sesler çıkarıyor. bunları bir cümle düzeninde ve değişki ses tonlamaları, mimik ve jestlerle arkası arkasına söylüyor. mümkün olduğunca anlamaya çılışıyoruz ama anlamak ne mümkün.. 
bir de "havhi" ismi dilinden düşmüyor. youtubetaki son takıntısı "masha" taktığı isim bu... efraya diyordu. artık mashaya da diyor. youtube'u kendi kendine açıp, videolar arasında urf yapması bir yana, açılan reklamları kapatmayı bile öğrenmiş. sabah uyanınca herkesi tek tak yatağa çağırdı. maaile yatakta yattık. bal almak için bime gderken ayşeyi de götürmek istedim bisikletiyle.. gannesi giydiremedi. baba diye buyurarak annesini kovdu. ayakkabılarını giydirirken guga diye bağırıp pembe çekeceği almaya koştu. annesi de söyleniyor "takıntılı manyak" diye.. ayakkabısını çekecekle giydi. giderken gene bisikleti kendi sürdü. yolda miting yüzünden etrafta olan polisler bizimkine takıldılar, sevmek istediler. hiçbirine yüz vermedi. posta koydu. giderken bisikleti çukura soktu ve bisiklet öne doğru devrilince o da düştü... ama hafifçe... zaten kaçtır düşecek gibi oluyor ama dengeyi sağlayıp düşmüyordu. böylece öğrenmiş oldu düşülebileceğini... kendine fırından un kurabiyesi, bimden ise oyuncak yumurtası ve renkli ahşap bloklar aldı. onları dizip oynadı. o kadar ki, kahvaltı masasına gelmedi. biz de tabağı yanına götürdük. patates kızartması için ketçap mayonez istedi. abisini bir fırçalaması var yanlış ketçap (acısız) verdi diye..
aklıma geldikçe yazıyorum. renkli eti puf tarzı şeylere bayılıyor ama sadece üzerindeki guga renkli yerleri yiyor. kalanı bırakıyor. 

21 MART 2014 CUMA

Sabah, erken çıkmam gerektiğinden henüz uyurken battaniyeye sarıp arabayla götürdüm babanneye.. öğlene doğru uyanmış. Akşam bisikletle almaya gittim. bisikletimize bindik ve incirli caddesi boyunca anneyi karşılamak için cumhuriyet caddesine doğru gitmeye başladık. anneyi beklemek için parka girdik. oradaki beyaz taşlardan geçen sefer de yaptığı gibi zıplayarak geçti.
arkasından salıncak ve kaydırakta biraz oyalandı. kuleye tırmanmasını öğrettim. biraz zorlansa da becerdi. sonra sıkılıp bisikletine bindi. annesi gelince beraber eve gittik. yolda bisikleti kendi kendine kullanmak istedi ve kullandı da..


evin önündeki kaldırımda da biraz aşağı yukarı gezindi. tabii, yokuş yukarı gidemiyor henüz. benim arkadan itlemediğimi sık sık kontrol ediyor. bayır aşağı giderken evin önünde duramayacak sandım. iki ayağını yere sürtüp durmayı becerdi bacaksız. sonra eve çıktık. bisikleti kendi taşımaya kalktı merdivenlerde. iki eliyle kucaklayıp taşıdı hakkaten... kendi işini kendi yapmaya bu kadar meraklı olması ilginç.. becerebile de beceremese de her işi kendi başına yapmaya çalışıyor. bu konuda çok kararlı... 
gece ablasıyla boğuştu. abisine kızdı fırça attı. fırça atmasını henüz videoya çekemesem de çok ilginç..  buyurgan ve azarlayıcı bi ses tonuyla, ha-hı-ha-hu gibi sesler çıkarırken elleriyle de emredici jestler yapıyor. bu arada yüzündeki mimikler tam bir emretme ve kızgınlık gösteriyor. 




ayrıca unutmadan dün gece de yıkanmak istedi. yıkanmaktan vazgeçirdik ama uzun süre evin içinde çırılçıplak dolaştı. neyeki sonradan giydirebildik.



20 Mart 2014 Perşembe

20 MART 2014 PERŞEMBE

sabah 09 gibi uyandı ve kızgınlıkla yatak odasına gidip tekrar yattı ta saat 11 e kadar... o uyurken banyoya gireyim dedim. tam o sırada uyandı ve o da yıkanmak istedi. kuvetini doldurup  j mnmm
şu yukardaki harfleri bugün aldığımız pembe renkli kurbağayı klavyeye bastırıp ayşe yazdırdı. gugaymış o... öbür bebek daha büyük olduğundan o da anne olmuş. neyse, kuvette epey bi zaman oynadı. saçlarını yıkarken şimdiye kadar beceremediğimiz, birşeyi becerdik. kafasını arkaya doğru attı ve yüzü ıslanmadan sadece saçlarını yıkamayı becerdik. banyodan çıkışta giyinmedi. çırılçıplak battaniyenin altına yattı. öğlen annesi gelene kadar (miting yüzünden) öyle yattı. yatarken özellikle şokellalı ekmek istedi. beraber sürdük ekmeğe... yedi. sonra sosis yemeye karar verdi. dün yedirememiştik. sabah ta istememişti. sonra 6-7 tane yedi hapur hupur... sonra pepee bisikletini çıkarıp ayşeyle bukart vizesi için dışarı çıktık. ayşe bisikletine kuruldu. ben de arkadan itleyerek şehreküstüne kadar gittik. sağı solu unutmuş. bisiklete hakim olamıyor. sürekli biryerlere çarpıyor veya çarpacak gibi oluyor. hep çarpacaksın diye uyarıyorum. bisikleti düz götürmekte sıkıntı çektik. oyuncakçıya uğradık. kaç gündür aklımdaydı. kendine guga rengi ama "toz guga" rengi bir bebek, bir kurbağa bir de bebek arabası aldı. koyu pembe beğendiklerini bıraktı hep toz pembe olanları aldı. bayılıyor pembeye..  kartla para çekerken falan hep işlemleri kızım yaptı. sıra beklerken bisikletle gezdi. sonra ayağı kaydı. yere düşecek gibi oldu. sonra bunu oyuna çevirdi.

Dönüşte mitinge takılmamak için yukardan gittik. parka uğradık. salıncak ve kaydırak faslından sonra eve vardık. apartmanın kapısında içeri girmek istemedi. ben de sevgiyi aşağı çağırdım ayşeyle sokakta kalsın biraz diye.. annesi geldi ama ayşeyi kucakladığı gibi yukarı çıkardı ve işte kıyamet orda koptu.


görüldüğü gibi bağırdı çağırdı. bisikleti alıp kapıya çıkardı falan ama kâr etmedi. balkonda miting seyretmeye gelen babannesinin ve dedesinin kucağında hemen uyudu. birkaç saat uyuduktan sonra uyandı ve kaldığı yerden devam etti. 





bana vurdu. annesini yerlere devirmeye çalıştı. abisiyle beraber BİM e gitsin bari dedik. buyurgan bir edayla parmağını uzatıp beni gösterdi. yaklaşık yarım saat kendini paraladı. sonra akinleşti. laptopta maşa açmaya çalıştı ama laptopta chrome açınca sık kullanılanlarda youtube olmadığından kendi kendine youtube açamıyor. ben de "y" harfine basmayı öğrettim. o zaman youtube çıkıyor ama youtube açılsa bile diğer bilgisayardaki gibi "maşa" görünmüyor açılış sayfasında.. arayıp buluyorum. desteğime ihtiyacı var. diğerinde kendi kendine hallediyor. sakinleştikten sonra nihayet yeni aldığımız oyuncaklarla oynamaya başladı. bebekleri bebek araabasına koyup gezdirmeye başladı. bir ara abisiyle kovalamaca oynamaya başladı. kurbağasını abisinden kaçırıyor. abisi de yakalamaya çalışıyor. neşesi yerine geldi nihayet.. eve girmek istememesi ve girdikten sonra tekrar çıkmak için çırpınması çok ilginçti. biraz skağa düşkün olacaz galiba.. bir de unutmadan, dünden beri TRT çocuk kanalını açmayı öğrendi. 

19 Mart 2014 Çarşamba

19 MART 2014 ÇARŞAMBA

sabah çok geç uyandı. saat neredeyse 11 olmak üzereydi. uyanınca ağlayıp zırlamadı. problem yoktu. ÇK filmini açtım. müü dedi. biberonu aradım. yok. bulamadım. bulamadım kızım dedim. 5-10 dakika kadar öylesine yattı. sonra "baba hı ha" diyerek arka odaya gitti ve elinde biberonla geldi. bana gösterip birşeyler diyor. sütle doldurdum verdim. ayağındaki terlikleri çıkarıp büyük insan gibi tutup halının üzerine koydu. ama halının şeritlerine hizalamaya dikkat ederek... valla simetri hastası bu kız... bizim gibi 2 pasaklıdan nasıl böyle çıktı anlamadım.

film seyretmeye devam etti ama artık gözünü kırpmadan seyretmiyor. bunu da ezberledi anlaşılan. dün gece sesini kapatıp seyretmişti. nasıl olsa nerde ne konuşulduğunu biliyor. 
işte böyle film seyrediyor. 
filmi yarım bırakıp kucağıma geldi eliyle yere birşeyler çizme hareketi yaparak... bu, paintte birşeyler karalamak istiyorum anlamına geliyor. geldi kucağıma... fareyi vermeye çalışıyorum. kızdı. laptopun kendi parmakla komuta etme yerini kullanacakmış. nitekim, ben fareyle paint açtım diye painti kapattı kendi açtı. birşeyler karaladı gene...

 sonra babanneye götürdüm. artık taşımakta zorlanıyorum. arabayla gittik. hemen emniyet kemerini işaret etti. kemerini bağladık hanımefendinin.. dedesi var. babanne yok. ama sıkıntı olmadı. Akşam ablası aldı geldi. Akşam ve gece boyunca neler yaptığı aklımızdan çıkmış ama gece ısrarla sehpanın altında uyumak istedi. yere battaniye yaydık. orda uyudu. bir de unutmadan, youtube'da  rusça bir çizgifilm karakterine taktı. adı "maşa" galiba... arka odadaki bilgisayarda youtube açmayı beceriyor. açtığında zaten ilgili videolar açılş sayfasında yer aldığından üstüste videoları tıklayıp duruyor. chrome tıkladığında sık kullanılan sayfalar arasında youtube yer alıyor. tıklayıp hallediyor kendi kendine...

18 MART 2014 SALI

İlginç bi gündü. Öncelikle gece halının üstünde, sehpanın altında yatmış, uyumuş. sabah karşı uyandığımda hala ordaydı. koltuğa koydum. sabah uyanınca neden koltukta olduğuna kızdı bağırdı. tekrar sehpanın altına yattı. uyudu birkaç saat daha... uyandığında sinir, bağırış çağırış. beni itekledi, kovdu. 15 dakika kadar avaz avaz bağırdı. sebep bilinmiyor.



Sonra babannesine götürdüm. giyinmediği için uyandığındaki  haliyle.. ayakları bile çıplaktı.  ben de içeriye girdim. pek sıkıntı çıkmadı. akşam almaya gittim. arabayla gitmiştim. evin önüne parkettiğimde kapıda beni bekleyen birisi vardı. onunla konuşmaya daldım. ayşe arabadayken çişi gelmiş. sesini de bana duyuramayınca, altına kaçırmış, yanına gittiğimde nasıl rahatsız, nasıl üzüntülü anlatamam. teselli edip eve çıkardım. evde pizza yaparken gelip çiğ sucuk yemeye başladı. çok fazla yemesine izin vermedim. bu sefer sosis istedi. onu da kızarttırdım. bu sefer onu da yemedi. illa çiğ yiyecek... pizza pişince afiyetle yedi. gece arka odaya gidip youtube açtı ve kendisi için video seçip (sanırım rusça) seyretti. bu arada, artık kendi kendine youtube açıp video seçebildiğini yazmış mıydım. bir kaç gündür bunu yapıyor. gece, ablasının kalemlerini sakladığı yer ortaya çıktı. dolabın yanında sandalyenin arkasına.. annesi bulunca, annesine parmağını dudaklarına götürüp şişşt işareti yapmış. sonradan ablası kalemlerini aramaya başladı mahsuscuktan... ablasının elinden tutup, kalemlerin yanına götürmüş. şiişt işareti yapıp, kalemlerin uyuduğunu anlatmış elini yanağına koyup başını hafifçe eğerek...
Bu arada; annei anlattı bugün.. herhalde,dün; annesinin karnı ağrıyomuş. bunu duyunca bizimki yaptığı işi bırakıp koşa koşa yanına gelmiş ve annesinin karnını ovalamaya başlamış. merhametli kızım benim :) 

17 Mart 2014 Pazartesi

17 MART 2014 PAZARTESİ

Sabah uyuduğu salondaki koltukta uyandı. çok üstünü açıyor. üzerinde battaniye tutmuyor. uyandıktan sonra şokellalı ekmek ve sucuk yedi. şokellaları kendi sürmek istedi ekmek lokmalarına. bu sefer ben arkasından tuttum bıçağı... ekmeklere sürdük beraber... terliklerini ısrarla ters giyiyor. düzelttim ama hemen değiştirdi. ÇK filmini seyretti gene. o filmdeki kedilerin "awwww" sesini çıkarmalarına bayılıyor. film bittikten sonra babanneye gitme zamanı gelince ben elbiselerini getirmek için arka odaya gidince sehpanın altına saklanmış. sonra aniden çıkıp beni korkuttu, sevimli öcülerdeki gibi... sonra evin içinde benden saklandı. arka odada perdenin arkasına girmiş. ben bulamayınca çıkıp beni korkuttu gene... babanneye kucakta götürüyorum ama son 1 haftadır artık dizlerim çok ağrıyor. bütün gün annemlerin ağzına sıçmış.. birkaç saat değil, tüm gün... gündüz bi bahçeye gitmişler orada horoz saldırmış kızıma... babannesi son anda kaçırmış. akşam annesi almaya gittiğinde annesine de girişmiş. tam o anda telefon etmiştim. arkadan bağırış sesi geliyordu. bütün gün uyumamış. eve gelir gelmez uydu. 1 saat kadar sonra uyandı. gece neler yaptı hatırlamıyorum.

16 Mart 2014 Pazar

14-15-16 MART 2014 CUMA CUMARTESİ PAZAR

Bu hafta sonu neden bilmiyorum, blog yazmadım. Cuma günü yazacak birşey yoktu pek... Cumartesi günü annesiyle gezmeye gitti. dönüşte kısa bir süre hatçikte kaldı. sonra kendisi hatçike gitmek istemiş. gecenin büyük bölümünü orada geçirdi. pazar gününü evde geçirdik. konuşma şekli değişti. eskiden ha-hu-hı tarzı sesler çıkarırken, artık değişik anlamsız sesler çıkarıyor. ayrıca bilgisayar kullanma konusunda bayağı ustalaşmaya başladı. kendi kendine youtube açıp video seçip seyredebiliyor. pazar günü ilk defa oyun sitelerini açtım. kız giydirmece falan.. onları oynadı. Pazar sabahı yatakta oynaştık. iki günden beri pijama giymiyor. altı çıplak yatmış. pazar gününü de çıplak ayakla geçirdi ama tüm gün ayağında terlikle gezdi.

13 Mart 2014 Perşembe

13 MART 2014 PERŞEMBE

sabah annesi gitmeden ayşeyi uyandırdım. gitmeden görsün ki; sonradan arıza çıkarmasın. annesiyle beraber biz de kahvaltı masasına oturduk. annesi işe giderken anlayışlı davrandı. bazen işe gitmesin diye kıyameti koparıyor. annesinin ardından çizmeli kedi filmini istedi. kahvaltı etmedi. ablasından rica ettim. babannesine o götürdü. akşam ise abisi getirdi. babannesinden kendi laptopunu da getirmişti dün.. iki günden beri benim yanıma gelip, benim laptopumun yanına kendi laptopunu da koyup bana eşlik ediyor. bu akşam da masaya yanıma sandalye çekip, oturdu. laptopunu da açtı. babasının kızı.... annesi anlattı. arka odada ablasının saç maşasıyla, aynı ablasının hareketlerini taklit ederek saçlarını yapıyormuş güya... ilginç bir görüntü olsa gerek... ablasının saç kremleme hareketini de aynen yapmıştı. akşam ve gece, havhi ile konuşmamı istedi oyuncak telefonla.. geçek telefonla konuşalım, konuş diyorum. kabul etmiyor. ısrarla oyuncak telefonla konuşmamı istiyor. bir de bıcır bıcır konuşma başladı tek bir kelimesi bile anlaşılamayan... hararetli hararetli büyük bir ciddiyetle bişeyler anlatıyor. ben de anlamış gibi yapıyorum. ayrıca daha önce yazdım mı hatırlamıyorum. son 1- aydır oyun edindiği bir şey var. şu anda gene yapıyor. kafamı arkadan itlemek. gece uyamadan önce anormal arıza çıkardı. ben uyukladığım için hayal meyal hatırlıyorum. ortalıkta bağırıp çağıryordu. sebebi bilmiyorum. zaten sebebe de pek ihtiyacı olmuyor. kızgınlıkla biberonundaki sütü lavobaya dökmüş. ne kadar ve neye kızdıysa artık... uyumak için gene süt istedi tabii... annesi de dökmeseydin. çek ceremesini deyip vermedi. bağıra bağıra uyudu herhalde...

12 Mart 2014 Çarşamba

12 MART 2014 ÇARŞAMBA

sabah uyanınca gene annesini arandı.. kızdı bağırdı. koltuğa yatsın diye yastığını getirmiştim. çişini yapsın diye oturağını salonun ortasına koymuştum. bir hışımla ikisini de eski yerlerine götürdü. çizmeli kedi filmini açtım. film hemen kızgınlığını dağıttı ve seyretmeye başladı. film bitince babanneye gittik. beraber içeri girdik. kahvaltı ettik. bana yeşil zeytinin çekerdeğini çıkarttırıyor iki gündür. kendi yumurtasını yedi. ardından dayımın yumurtasını istedi. onu da yedi. bu arada öğrendim ki; babannesinin sarmasını yemiyormuş. hay salak! ne kaçırdığını bir bilse! dün babannesi eski bir olayı anlattı. birgün ayşeyi parka götürmüş, kendi akranı çocuklar da varmış. hemen onların arasına karışmış. tabii diğerleri konuşabiliyorlar. bizimkinin durumu malum... biraz sonra çocuğun biri babannesine gelip, "konuşamıyor bu" deyince bizimkinin suratı çarşamba pazarına dönmüş. çok bozulmuş. akşam annesi getirdi. gene film açtık. miam filmi.. (çizmeli kedi) ablasıyla boğuştu. onu yerlere devirdi. benle oynaştı. keyfi yerindeydi. gece salonda yatıp uyudu.

11 Mart 2014 Salı

11 MART 2014 SALI

"HAVHİ"... oyuncak telefonu uzatıp konuşmamı istediği kişinin adı bu... kimi kastettiğini anlamadım. herhalde efra... ama ona effa diyordu... şimdi niye böyle diyor anlamadım.
Sabah, annesi gitmek üzereyken uyandı ama çıt çıkarmadan salona koltuğa uzandı ve gözlerini yumdu hemen.. ancak 15 dakika geçmeden uyandı ve çığlık çığlığa ve ağlayarak annesini aramaya başladı. arka odaya koştu. bulamadı. neydeki fazla ağlamadan sakinleşti. çizmeli kedi filmini seyretmeye başladı. (son iki günün takıntısı bu) babanneye gittik. ben de içeri girdim. beraber kahvaltı ettik. ben giderken biraz mızmızlandı. benimle gelmek istedi ama büyük sıkıntı olmadı. akşam almaya ben gittim. kapıyı açmaya koşa koşa geldi. (sesleri duydum) hemen hazırlandı. BİM e gittik. kendine pembe çokomel aldı. eve girer girmez bilgisayarı ve painti açmış, birşeyler çizmeye başlamış...

10 MART 2014 PAZARTESİ

Gün, gece 04 gibi başladı. uyanıp salona geldi. koltuğa uzandı ve süt istedi. sütün bittiğini söyledim. bana, "bir dakika" işareti yaptı ve pıtır pıtır koşarak buzdolabına gitti. kapağı açıp içini kolaçan etti. süt göremeyince boynunu büktü ve adımlarını sürüye sürüye koltuğa dönüp yattı. uyumadan gözleri açık saatlerce yattı. sonra uyudu. öğlene doğru babannesine götürdüm. artık hiç problem olmadan gidiyor babannesine... ben marketteyken telefonla ayşenin siparişlerini verdiler. pembe ve kahverengi gofret (bunu da nerden çıkardıysa) ve renkli çokomel.. aldım. hapır hupur yedi. akşam ablası getirdi. zile basmış. kapıyı annesi açınca, kızıp  kapıyı kapattırmış. kapıyı benim açmamı istiyormuş. gittim açtım. kucağıma zıpladı hemen... akşam ben birileriyle buluşacaktım. evden çıkarken benle gelmek istedi her zamanki gibi... tabii gelemeyince kıyameti kopardı. eve döndüğümde beni gene ağlayarak ve kızarak karşıladı onu götürmedim diye... gece oyuncak telefonuyla birisiyle konuşup duruyor. bana telefonu uzatıp "hafa" (tam hatırlamıyorum. galiba böyle birşeydi) deyip konuşmamı istiyor. kim bu kızım diyorum. efraymış. sorunca kafa sallıyor. ayrıca bugün gerçek telefonla efrayla karşılıklı konuştular...

10 Mart 2014 Pazartesi

09 MART 2014 PAZAR

Gecikmeli yazınca, olayların büyük çoğunluğu unutuluyor ama bugün olan, zaten ömür boyu hatırlanacak birşey olduğundan unutulmasına imkan yok. zaten bu olaydan başkasını yazmaya da gerek yok bugünle ilgili...
Ayşe bu pazar gününü arka odada yalnız başına geçirdi genel olarak.. yanımıza gelmiyor. kendi başına takılıyor. öğlen gibi, ben tuvaletteyken, annesi odaya yanına gitti. bizimki ruj sürmüş dudaklarına... annesi " baban görürse sana kızmaz mı?" diye sordu. silmeyi teklif etti. ben duymazdan geldim ve salona geçtim. biraz sonra Ayşe de salona geldi, ama eliyle ağzını kapatmış vaziyette. çişini mi yapacaktı, su mu içecekti ne? salona gelmek zorunda kaldı. yüzünde tedirgin bir suçluluk ifadesi, eliyle ağzını kapamış görüntüsü çok komikti. gülmemek için kendimi zor tuttum. uykusu gelmiş. ayakta sallanırken de ağzını kapatmaya devam ediyordu. hatta uyuyup uyandıktan sonra bile gene ağzını kapadı. yanıma geldi. bana sarıldı falan ama ağzı hep kapalı. elini çekmeye çalıştığımda direnç gösteriyor. aradan zaman geçtiği için artık ruj silinmiş ama o bunu bilmiyor. en sonunda annesi ruj çıkmış deyince normale döndü.

8 Mart 2014 Cumartesi

08 MART 2014 CUMARTESİ

Gece uyanıp gene salona geldi. saat 03 gibi uyandı ama gene uydu. sabah uyandığında süt istedi ama TV yi gösterip açmamı istemedi. Hayret... aylardır ilk defa... sonra kalktı. yatak odasında annesi ve abisiyle cilveleşme sesleri geldi bir süre sonra...
Ardından salonda abisi geçen gün Ayşenin kendi için aldığı renkli leblebilerden yemeye başladı. Ayşe yemesini istemedi ve kızdı. Abisi salonu terkedince, Ayşeye saklamasını söyledim. Ayşe de dolaba sakladı kavanozu... Sonra abisi salona gelince, dolabı gösterip elini yok anlamında sallayrak ve dolap kapağına dayanıp açılmasına engel olmaya çalışarak yerini belli etti. bir yandan da "abi, ı-ıh" deyip duruyor. bu duruma ne güldüm ya... sabah alışveriş için çıkmaktan bahseder bahsetmez parmağıyla göğsüne dokunarak "ben de" işareti yapmaya başladı. beraber gittik.yol boyunca kucağımdaydı. kendine jelibon aldı ve kahvaltıdan önce yemek için ısrar etti. kabul etmedik. kahvaltıda pizza yedi. kahvaltıdan sonra annesinden ciddi zılgıt yedi. (annesi haksızdı. sinirini ayşeden çıkardı) Ayşe de her zamanki basit ağlama değil de hakkaten derin ve içili ağlamaya başladı. Aslında annesinin haklı olduğu bir yer var. Ayşe herşey kendi etrafında dönsün istiyor. ama bunu söyleyiş şekli rahatsız ediciydi annesinin. bu satırları yazarken salona çağırdılar beni... bir baktım. eline elektrikli süpürgeyi almış (çalışmıyor) yerleri süpürüyor. şimdi de yanıma gelmiş, "guga, hı-hu-ha" deyip elimden tutup balkona götürdü beni. balkonda guga rengi makarnayı gösterip sonra da kendini gösteriyor. dün görmüştü makarnayı ilk olarak.. kucağımda oturmuş, blog videolarını seyrederken bi şarkı tutturdu. "vululuvup, ayyhe vululuvup, ayyhe" 
buradan sonrasını pazartesi akşam yazıyorum. tüm hafta sonu boyunca anlatacak o kadar şey oldu ki, çoğunu hatırlamıyorum. genel olarak söylenebilecek olan şu... Ayşe artık, bebekten ziyade çocuğa dönüşmeye başladı. Çocuk davranışları göstermeye başlıyor yavaş yavaş... 

07 MART 2014 CUMA

Bugünü evde beraber geçirdik.

6 Mart 2014 Perşembe

06 MART 2014 PERŞEMBE

Bu sabah normal uyandı ve gene guga filmi ve süt isteyerek koltuğa uzandı. filme dalmak yerine kucağıma oturup paint açmak istediğini belli etti. laptopun mouse pad'ine parmağını sürtmek bu anlama geliyor. artık mouse kullanabildiği için ben sadece başlangıç menüsünü açtım. ordan painti seçip tıklasın diye..  herşeyi kendisinin yapması huyu ortaya çıktı ve kapattırdı start menüsünü... sonra klavyede microsoft işaretli tuşa basarak start menüsünü açtı. ordan da paint... karaladı durdu. renkleri beğenmeyip yeni renk yaratıyor artık.
babannesine gitmek için giydireyim dedim. giyinmedi. ben de olduğu gibi alıp arabayla götürdüm. Akşam annesi aldı. yolda karşıladım onları. bağırıp çağırıyor. gelmek istememiş, babannesi ben de geleyim size deyince giyinmeye başlamış ancak... telefon evde kaldı bahanesiyle babannesi geri dönünce kıyamet kopmuş tabii...  gözünün yaşını silip kucağımda Bİm e götürdüm. kendine oyuncak aldı. kurmalı tavşan... yolda gene yeşil ışık, kırmızı ışık eğitimine devam... yürümeye niyeti yok. kucak istiyor. almadım. surat edip yürüdü. apartman kapısında eve girmek istemedi. sokakta kal dedim onu da kabul etmedi. eve girdik. evde salon kapısına gene barikat kurdu. insanları geçirmiyor. eve gelirkenki huysuzluğu gitti. acayip neşeli bi çocuk geldi. kovalamaca ve korkutmaca oynadık. ayyy ayyy diye diye kaçışması süper... koltuğun arkasına saklanıp aniden çıkıp korkutma sesi çıkarıyor. kovalamaca oynarken düşüp yere kapaklandı. ağlayıp yattı ayata sallanmasına rağmen uyumadı. satranç taşlarıyla oynuyor. oyuncak telefonu kulağıma dayayıp dedesiyle, babannesiyle konuşturuyor. sonra kendisi efrayla konuşmaya başladı. ardından telefonu annesine verip "effa" dedi. annesi konuştuktan gene telefonu istedi. effayla konuşmaya devam... sonra telefonu gene annesine verdi. bu sefer kutay abisiyle konuşturdu.şimdi de bana getirdi. "vuya" ile konuşacakmışım. kim olduğunu anlasam konuşacam ama.. unutmadan anlatmak gerek.. eliyle enseme şiddetle vurup kafamı öne doğru hareketlendirme oyunu icat etmişti. bu akşam gene yapmak istedi. kızıp yapma dedim. bir süre yapmadı, çeşitli şirinlik ve unutturma çabasından sonra aynı hareketi gene yaptı. kafasına koyduğunu mutlaka yapıyor. gerekirse erteliyor ama vazgeçmiyor. dünkü pepee suyunu almamamı gece annesine şikayet etmesi de bir başka örnek...

5 Mart 2014 Çarşamba

05 MART 2014 ÇARŞAMBA

Bu sabah epey geç uyandı. saat 11.00 gibi.. uyanır uyanmaz, koltukta oturur pozisyonuna geçti ve parmağıyla kolunu sertçe uzatarak emretme jest mimik ve ses tonuyla TV yi gösterip "guga" dedi iki kere. emir anlaşıldı. İA filmi açıldı hemen. süt te hazırlandı. biraz sonra süt bitti. her zaman kalkar kalkmaz çişini yapar. bu sefer çiş yok diyor. internet faturasını ödemek için dışarı çıkmalıyız. bunun içinde hızlı davranmalıyız. ama bizimki yavaş davrandıkça davranıyor. zor zahmet giydirip dışarı çıktık. çıkmadan İA filmini dondurmamı istedi hareketlerle. kumandayı alıp dğmeleri gösteriyor. dondurduk. tramvay durağında ona demir parmaklıklara tırmanmasını öğrettim tramvay beklerken. tramvay gelince kapı açma düğmesine basmak istedi. zaten her düğmeye kendisi basmak istiyor. asansör vs. gelirken de giderken de bütün düğmelere ayşeye bastırdım.
inişte koştura koştura önce ATM ye (burda da düğmelere basmak istedi ama zaman yok diye olmaz dedim) sonra da fatura merkezine gittik. saat 12 olmadan yetiştik.(kapanmıyormuş meğer. eskiden kapanırdı) orda gene "ci" dedi. orda da çişini yaptı. tuvalet kağıdını hap boyutuna kadar katlayıp öyle kullanıyor. Aylardan beri böyle... önce diklemesine 5 e 6 ya katlıyor. sonra da enlemesine 2 ye 3 e.. böylece tuvalet kağıdı küçücük kalıyor. o şekilde kullanıyor. tramvaydan indiğimizde geldiğimiz yerin annesinin işyeri olduğunu biliyor. hemen "anne" diyor. nitekim annesi yanımıza geldi. beraber lokantaya gittik. ciğer tava istedi. kendi kendine yedi. inatla ve ısrarla şişe suyunu açmak istedi. sürahiden doldurulmuş bardak suyu reddetti. şişenin kapağını açmak için uğraştı durdu. gücü yetmiyor ama pes te etmiyor. en sonunda annesi açtı. halil abiyi sevdi. ona dede diyor. dönüşte omzuma aldım. daha önce hiç duymadığım sesler ve hecelerle bi şarkı tutturdu. onu söylüyor. karakolda annesinin bilgisayarının başına oturdu. eve dönerken annesi de gelsin istedi. gelmiyor diye biraz buğuz etti. tramvay durağında beklerken önce pamuk şeker aldık. sonra tutturdu. pepee marka su alalım diye... çok pahalı.. 2 TL.. enayiliğin luzumu yok. almadım. almadım diye huysuzluk etti. sonra uçan baloncu geldi. pepee balonu aldım. 5 TL... koluna bağladık. tramvayda pepee balonu tokatlayıp vuruyor. balon uçunca da gülüp tekrar kendine çekiyor. gene tokatlıyor. epey eğlendi. inişte gene pepee su aklına geldi. zırlamaya başladı. parka gidene kadar zırladı hafifçe.. parkta unuttu. kaydırak ıslaky-tı ama elimle temizledim. bir kere kaydı. ama sonradan yerden kum alıp üstüme atmaya başladı. bunu da oyun etti kendine.. sonradan pepee balonuna atmaya başladı. acayip eğleniyor. pepeeyi yerde tutuyorum. tam o kum atarken bırakıyorum. pepee havalanırken o da kumları pepeeye isabet ettiriyor. çok hoşuna gitti. pepee parmağıma bağlı. sonra elleri kum yüzünden simsiyah oldu. ellerini birbirine sürterek temizlemesini gösterirken balon parmağımdan çıktı ve uçtu. gözden kaybolana kadar balonu seyrettik. balon havada döne döne yükseliyor. bizimki de parmağıyla dönme hareketi yapıyor. zaten her zaman daire veya çember gördüğünde parmağıyla dönme hareketi yapıyor. bakkala gittik ekmek almak için. sakız da aldı kendine... eve döndük. hemen ekmeğin birini alıp kuru kuru yemeye başladı. ilk günden beri boş boş kuru ekmeğe bayılır zaten.. gerçi bu ekmek sıcak sıcak süper gidiyor.

TV de dondurduğumuz İA filmi kaldığı yerden başlattık. seyrederken biberonu da sütle doldurdum. uyumaya başladı. Annesinin geliş saati uyandı. Unutmadan eklemem gereken birşey var. bugün dışarda ayakkabılarının yan dışına basarak yürüdü bir süre oyun olsun diye...
dediğim dedik konusunda çığır açtı artık. herşey olun istediği gibi olsun, herşeyi o yapsın istiyor. misal; BİM'de aldığı bonibonları kasaya koymuştum. onu aldı, sepete koydu. tekrar aldı. kasaya tekrar koydu. gece babanne çorbası istedi. küçük tavada yapılmadı diye zırladı durdu. küçük tavaya koydurdu. ordan da küçük tabağa konmadı diye arıza çıkardı. annesi kızınca çorbayı içmeden arka odaya kaçtı. herşey ama herşey onun istediği gibi olmalı. ayrıca işten kaçmıyor, işe koşuyor. banyodan çıkışta giyinmedi. çıplak geziyor. zor zahmet giydirdik. ayrıca kaç zamandır yazmıyorum ama artık yazmak farz oldu. her banyoya girdiğinde ayak parmaklarının arasını yıkıyor. bu da alışkanlık haline geldi. yatmadan önce gene soyunmaya niyetlendi. annesi giydirdi diye ağlaya ağlaya yanıma geldi. İA filmi açtım. seyrederken uyudu.  

4 Mart 2014 Salı

04 MART 2014 SALI

Sabah uyandığımda o da salonda koltuktaydı. sağa sola dönüp duruyordu. uyanacak gibiydi ama uyanmadı epey bir zaman. uyanınca da hemen TV yi gösterip guga dedi. İA filmini açtım. Süt istedi. verdim. Bitirdi. İkinci biberonu istedi . onu da bitirdi. üçüncü biberonu  da istedi. bu arada kahvaltı öneriyorum, reddediyor. 3.biberonu içmedi. onun yerine oyuncak mutfak gereçlerini aldı. fırını da aldı. sütü tencereye boşaltıp, bardaklara da rendelenmiş kaşarları doldurdu. film bitince giyinip babanne için yola çıktık. her zamanki gibi guga rengi çekeceği aldı ve ayakkabılarını giydi. benim kullanmama izin vermiyor. çekecek gugaymış. öyle diyor. Senin adın ne diye sordum. "guga aahe" dedi. babanneye problemsizce girdi. akşam abisi getirdi. bu sefer de ablasına kafayı taktı. onu eve sokmadı. eve girmesin diye bağırıp çağırdı.

ama sonra ablasına sarılıp ona sırnaştı. tok gelmiş olacak ki, bizimle yemek yemedi. ama gene de İA filmindeki "ham" numarasıyla 2- lokma ciğer yedirebildim. akşam ablası gelmeden bulaşık makinasını çalıştırmış. ama deterjan koymadan.. biz de ablası gelip o da yemek yedikten sonra onun da tabağını koyup öyle çalıştıralım dedik. inatla hemen çalıştırmak istiyor. sandalyeyi tezgaha yanaştırıp oradan dolabı açıp bulaşık makinası deterjanı alma peşinde... ben bir tane verip cebine koydum. yok. illa kendi alacak. nitekim allem etti kallem etti kendisi aldı dolaptan.. annesi lokum istedi çerezciye ayşeyi de götürdüm. hep omuzda tabii... orada kendine renkli leblebi aldı bir paket... pembe, mavi, sarı leblebiler. leblebileri hem yiyor. hem de koltuğa çember şeklinde diziyor. abisi yemesin diye yaygara kopardı. vermedi çocuğa.. gece de gene guga filmi (İA) ve sonra ayakta sallanma. ama uyumadı. sonrasında ne zaman uyudu bilmiyorum. salonda koltukta uyumuş gene...

3 Mart 2014 Pazartesi

03 MART 2014 PAZARTESİ

Bugün de bir ilk yaşandı. Kızım, sabah giyinirken ilk şakasını yaptı. pantolonunu giydirmek için ayaklarına doğru pantolonu tutarken birden bire pantolonun içine kollarını sokuverdi. bir yandan da gülüp kahkaha atıyor. halbuki sabah uyandığında gene mıkırdıyordu ama neşesi çabuk yerine geldi. guga filmini açtırıp( şu sıralar inanılmaz aile takıntısı var) biberonla koltuğa uzandı. çişini yaparken gene parmağıyla oturağın konacağı yeri buyurdu. koltukta otururken "na-nu-ni-na" diye uzun uzun konuştu. bu sesleri ilk defa çıkarıyor. dünden kalma açma ve simidi yedi biraz. oyuncak bıçağıyla küçük parçalara ayırdı yemeden önce.. hatta simit sert geldi. bana parçalattı. sonra önce parka gidelim. sonra babanneye dedim. hı-hı diyerek kabul etti. giyinirken başta yazdığım işi etti. tabii her zamanki gibi ayakkabı giymeden guga rengi çekeceği aldı ve ayakkabıyı onunla giydi. parkta epey eğlendik.

babannenin evine ayakkabı ile soktum. yeri gösterip çıkarmak gerektiğini gösterdi. park kumlu olduğundan yer de kirlenmişti. Akşam annesi aldı geldi. eve girdiğinde dana gibi böğürüyordu. ben canım sıkkın olmasına ve yatmama rağmen kalktım. beni görünce sakinleşti. zaten sabah evden çıkmadan inanılmaz aile filmini dondurarak evden çıkmıştık. hemen filmi açtım. süt istedi. seyrederken uyudu. Annesi almaya giitiğinde kapıyı suratına kapatmış. babannesi ayşeyi kandırıp oyalayıp anneyi ancak içeri alabilmişler. meğer ayşe hanım benim gelmemi istiyormuş.
kısa süre uyuduktan sonra uyandı. TV de madagaskar filmi var. onu seyretti bir süre.. çocuğu kandırıp kanal değiştirdik. dünya küresi salondaydı. avucunu haritada bir yerlere koyup bana adını söyletiyor. annesi türkiyenin yerini sordu. bizimki doğru göstermesin mi... tesadüf herhalde...
Çok erken uyuduğum için gece neler olduğunu bilmiyorum.

2 Mart 2014 Pazar

02 MART 2014 PAZAR

bugün kızım (anlaşılır) ilk cümlesini kurdu. "MÜÜ BİTTİ" gece aile gezmesinden çok geç geldiğimizde daha uyumamıştı. ayağımda sallayıp uyuttum. sonra koltuğa koyduk. mışıl mışıl uyudu. ben de onın yerine yani kendi yatağıma yattım. sabah uyandığımda hala koltuktaydı ama annesi salona gelip yatmıştı. ayşenin de elbiseleri çıkmıştı. gece ben uyurken bir şeyler olmuş. Saat 10 gibi baba baba diye uykusunda konuşmaya başladı. saçını okşayınca da uyandı ve hemen "guga dedi. gece yatarken guga filmi (inanılmaz aile) açıktı. uyandığında kapalı olması hiç kabul dilebilir mi? hemen TV yi açtırdı. biberondaki sütü gösterip parmaklarıyla küçük hareketi yaptı. hakkaten de biberonda az süt var. doldurdum. verdim. koltukta yatarak film seyretmeye devam etti. süt bitince de yukarıdaki lafı söyleyip süt istedi. çişini yapıp( zaten altı açık) tekrar yattı ve süt içmeye devam etti. kalktı. çıplak ayakla yerlere basıyor.annesinin yanına gitti. ben de elimde çorapla yanına gitim. çorap giymemeyi oyuna çevirdi. beni itleyerek yataktan atıyor.
sevginin telefonunda birkaç tane video varmış. zaman kaygısı olmaksızın bugüne koyuyorum ama geçen yaz mevsimine ait görüntüler sanırım.





bir salonda bir yatak odasında gezinip duruyor. altına pijama giymey reddediyor. onun yerine battaniyaye sarınarak, onu etek gibi sarark dolaşıyor. dünden kalma cantığı yedirdim. birkaç gündür hep yaptığı gibi ben bıçakla cantığı doğrarken o da bıçağı bir ucundan tuttu. bıçakla birşeyler kesme merakı çıktı. 2-3 gündür meyve soyarken, vs. hemen gelip bıçağı o da tutuyor. kendi başına bıçağa dokunmamasını söyledim. şimdiye kadar öyle bir girişimi olmadı. cantığı yedi. TRT çocuk kanalını açtım. eskiden bayıldığı kanalı artık istemiyor. minikayı açtım. seyrediyor.
ablasıyla kahvaltılık ve ıvır zıvır alışverişine gitmek istedi. canımıza minnet. vesileyle giyinmek zorunda kaldı. BİM de hem meyveli yoğut (sevmezdi aslında) hem de ozmo kornet almak istemiş. ablası da birisini seç demiş. bizimki düşünüp meyveli yoğurdu seçmiş. üzerine minik renkli toplar dökülüyor ya..o yüzden merak sardı herhalde... kaşıklayıp kaşıklayıp yedi. evden çıkınca TV yi kapatmıştık. geldiğinde TV kapalı diye hemen zırlamaya başladı. tekrar açtık minikayı. reklamlarda ozmo kornet reklamı çıktı. hemen bana ablasını şikayet etti. ama sen tercih etmemişsin deyince zırlamaya başladı. abisine sardı şimdi de... gözü onu görmek istemiyor. hatta evden dışarı bile attı. çocuk bir süre kapının dışında kalmak zorunda kaldı. ardından kendisi kapıyı açıp içeri aldı. herhalde biraz önce beren benle tartıştığı için onu cezalandırmış olsa gerek... gece olanları da anlatmalıyım. ben uyuyduktan sonra uyanmış. sesine annesi salona gitmiş. vay.. nasıl olur da annesi salonda yatar. onu kovmuş. koridora atmış. uyuyana kadar annesi koridorda beklemiş. uyuduktan sonra koltuğa yatabilmiş. gece altına kaçırmış. hiç öyle bir huyu yoktur halbuki... 40 yılda bir kazayla olur böyle şeyler..
gene unuttuğum birşey geldi aklıma. hemen yazayım. yemekleri özellikle etleri kaşıkla veya çatalın yanıyla kesme alışkanlığı edindi. beceremese de deniyor. dün de ciğeri kesmek için debelendi durdu. gücü yetmiyor henüz. ben parçaladım çatalı onunla birlikte tutarak. ama inadından ciğeri kaşıkla yedi.
öğlene doğru uyudu. akşam hazırlanıp gemliğe gittik ayşenurlara... yolda arabada gene alışkanlık haline getirdiği arka koltukta oturup kulağımı katlama oyununa başladı. bu sefer annesinin de kulağını katlıyor. yüzündeki şımarık ve neşeli ifade müthiş. elif serrayla oynamaya bayılıyor. bütün gece evin içinde koşuşturup durdular. elif uykusu gelip yatınca bizimki de yanına yattı. tabii bizimki yatakta dönüp durduğu için serra rahatsız oldu. çocukcağız önce gelip şikayet etti. sonra da ayşeye kızmış. ayşe zırlayarak salona geldi. eve dönüş yolunda uyumasın diye epey uğraştık ve becerdik. ayakkabılarını giymeyi reddediyor. eve nasıl gideceksin. seni kim eve taşıyacak sorusuna.. hı-hı-ha-hu-ha.. babaaa şeklinde cevap veriyor. konuşmasınından hiçbirşey anlaşılmıyor ama beden dili tonlama ve vurgular müthiş... arabada ısrarla ona bakmamı istiyor. ben de araba kullanırken yola bakmak zorunda olduğumu, bakamayacağımı söyledim. elleriyle kafamı çevirmeye çalışıyor.  eve gelir gelmez sebebsiz şekilde zırlamaya başladı. guga filmi istedi açtım. süt elinde koltukta yatarak seyrediyor. saat yarım civarı ve neredeyse uyuyacak.

01 MART 2014 CUMARTESİ

Maalesef gene gününde yazmadığımdan bugünün olayları aklımda kaldığı kadar olacak. sabah(her haftasonu olduğu gibi) herkes uyurken ikimiz ayaktaydık. ne yaptığımızı hatırlamıyorum. muhtemelen guga filmi seyretmişizdir. öğlene doğru annesi uyanınca yatakta cilveleştiler biraz. sonra ben büyük kızımı sınava götürürken o da gelmek istedi. zaten alışkanlık hatta saplantı haline getirdiği şeylerden biri de bu... birisi dışarı çıktığı zaman mutlaka o da onunla çıkmak istiyor. dün hamidiye caddesine giderken gene benle gelmek istedi. çok uzak olduğunu bu yüzden gelemeyeceğini söylediğimde arıza çıkardı. sınavın yapılacağı liseye küçük kızım da geldi. arabada hemen camdaki yağmur damlalarını silmek için hemen silecekleri çalıştırdı. ayrıca artık arabanın kontağını ayşe açıp kapıyor. araba kullanmayla arası iyi olacak... eve geldikten sonra uyudu. gündüz abisiyle koşturmaca oynadı. salona girişi çıkışı sandalyelerle kapadı. açmak istediğimizde kurduğu barikata dayanarak engel oldu. kendisi altından emekleyerek gelip geçiyor. bizi geçirmiyor. 
annesi kızıp barikatını kaldırınca kızıp ağlamaya başladı. bunun üzerine abisi salona kocaman bir çadır inşa etti. içine girip yere battaniye serip yatmış. uyuyacak. ben de yanına yattım. sonra dışarı çıktık. ayağıma koyup salladım. uyudu.


akşam aile gezmesine yomuş ve çizgeçi de yanına aldı. ne kadar ısrarcı, dediğim dedikçi olduğu malum.. sıkıysa alma... orada akranı ömer meteyle oynamış. hatta ona "öme" filan demiş.  büyük kızların ipadlerinden oyun oynamış.  öme ile koşuşturmaca oynamışlar. ikisi oyuncak otomobillerle oynuyordu son gördüğümde.. benim yanıma gelmek için de birçok girişimi oldu ama ben kabul etmedim. problem çıkarmadı. arada gelip kendisine tiramisu yedirmemi istedi. yedirdim. propaganda yapan politikacılarının yanına gitti sık sık... gece 2 gibiydi eve geldiğimizde.. ayağıma koyup salladım. hemen uyudu. onu salonda koltukta bırakıp yatak odasına yatmaya gittim. 
unuttuğum birşeyi hemen ekleyeyim. tamamen kızıma ait bir portre. işte şöyle birşey...

Ertesi gün facebookta ayşeyle ömer metenin resmi paylaşılmış. işte...



22 EKİM 2017 PAZAR

sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...