19 Temmuz 2014 Cumartesi

19 TEMMUZ 2014 CUMARTESİ

Saat 11 e doğru uyandı. benle beraber saat 2 ye kadar zaman geçirdi. diğerleri uyuyor. uyanır uyanmaz (ablasının yatağında uyumuş) bilgisayarda masha açmamı istedi. pocoyo teklif ettim. kabul etti. epeydir pocoyo seyretmiyordu. çok hoşuna gitti. bölüm üstüne bölüm seyretti. ellynin lulanın falan adını söylüyor pocoyoyla birlikte... ellynin dansını taklit ediyor. bana git deyip odadan kovdu. bir ara baktım, gene ingilizce videolara dalmış. zaten bugün ingilizceden anladığından şüphelenecek bir iş yaptı. TV de bir çizgifilmde çizgi karakter melodisini tutturamadan "little star" şarkısının türkçesini söylüyordu, "parla parla yıldızcık" diye... melodi asla benzemiyor, sadece söz.. bizimki söylenmeye çalışılan şarkının twinkle olduğunu anladı ve youtube da twinkle açtırdı. ağzım açık kaldı. twinkle twinkle little star'ın parla parla yıldızcık olduğunu nerden biliyor. ardından bir sürü süper simple song videosu seyretti ama hickory dickory hariç.. onu seyretmeyi reddediyor. ufakken de ekranı kapatırdı. öğlen gibi parka gittik bisikletle... kızıma birşey olmuş. giderken bütün şöförlük meziyetlerini unutmuş. şaşırdım. sağ sol zaten unutulmuştu. dün sağı solu bilsin diye benim küçükken favori tespit yöntemim "hangi elle yazıyorsun" taktiğini öğrettim. işte o el sağ taraf... parkta biraz oynadı. kovalarla, kaydırakta, salıncakta ve tabi tahtırevallide.. salıncakta sallanırken gene eliyle salıncağın arkasını gösterince sallamam için, salla desene kızım dedim. "alla" ya benzeyen birşey dedi. biraz "baba büyük alla" dedi. büyük, çokluk ve fazlalık içeren herşeyin ortak adı. hızlı da içine giriyor, çok ta...
sonra eve döndük. merdivenlerde zigzag çizerek benim ona bisikletle dokunamama oyununu oynadık, birkaç gündür hep yaptığımız gibi... merdivenlerden zigzag çizerek çıkıyor bacaksız... kapıyı çalma videosu aşağıda...
video
evde bir süredir oynadığı küçük kilimle gene oynamaya başlayınca annesi "kızım kilimle oynama" demiş. aldığı cevap... "Bebek mangangiye…" kilim değilmiş o... bebek battaniyeymiş. zaten geçen gece üstüne onu örtüp halının üzerinde uyumuştu. uykusu geldi. tv seyrederken daldı gitti.
ardından ben de uyudum. ayşenin zırlama bağırma ağlama karışımı sesiyle uyandım. epey bir süre gözümü açmadan yattım. ayşe aynı sesi çıkarmaya devam etti. anlaşılan bizimkilerle bozuşmuş gene... yanına gittiğimde yere kapanmış ağlıyordu. beni görünce kucağıma geldi. teselli ettim. biraz sakinleşti ama aksiliği dinecek gibi değil... iftar için dışaı gidecez. giyinmesi lazım ama o kadar huysuz ve aksi ki giyinmiyor bile.. annesi birkaç gündür kıçından çıkarmadığı şortu önüne fırlattı giysin diye.. aynı hışımla yerden alıp annesine geri fırlattı. bakışları felaket... kendi seçti bir tane giyecek.. asklı kot pantalon.. yol boyunca askısı düştü durdu. zafer plazaya gittik. oyuncaklı çocuk menüsüa ldım mcdonaldstan... oyuncak guga değil diye itiraz etti. ama bizde gugası var deyince ses çıkarmadı. hayret ki bu sefer hamburgeri yemedi. sadece patates.. abisiyle ablasının popeyeslerine de daldı. yemekten sonra zafer plazada gezdiler maaile... gece uyuduğunda gene sahur olmuştu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

22 EKİM 2017 PAZAR

sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...