28 Şubat 2014 Cuma

28 ŞUBAT 2014 CUMA

Bu sabah problemli başladı. hem de ne problem. yatakta gözleri açık yatıyordu. yanına gittim. beni istemedi. o sırada annesi de çıkmak üzereydi. annesinin yanına gitti. gitmesini istemiyor. annesi onunla biraz ilgilendi. sonra gitmek için kapıya yöneldi. bizimki kıyameti kopardı. bağırıyor, çağırıyor. kapıdan ayakkabıları giymekte olan annesine eliyle "gel" işareti yapıyor. aynı anda haykırıyor. ne ben ne de annesinin söylediği hiçbir şey teselli etmedi küçük hanımı. annesi gittikten sonra bile kapıdan bağırmaya devam ediyordu. kapıyı kapattırmadı. salonda da epey bağırdı. çağırdı.

sevimli öcüler açtım dikkati dağılsın diye.. hşımla TV yi kapattı. inanılmaz aileyi açayım mı dedim. onu kabul etti. seyrederken sakinleşti. masanın üzerindeki haşlanmış yumurtayı gösterip sonra da kendisini gösterdi. dün kendisi için aldığım sürpriz yumurtayı istiyor. hem onu hem haşlanmış yumurtayı verdim.çişi için bu sefer salonun ortasına oturak koymamı buyurmadı. normal yerine sehpanın önüne koydum. angry bird oyuncağı çıktı yumurtadan. onları uzaktan ayşeye doğru uçurup çarptırdım. gülüyor. sonra o aldı eline angry birdleri bana atlamaya başladı. eğlenceli. film bitince babanne için yola çıktık. yolda "pa" dedi. park yani... bunu da ilk defa söylüyor. gittik. kaydıraktan değişik şekillerde kaydığını söylemişmiydim. birkaç seferdir farklı farklı pozisyonlarda kayıyor. dizlerini çamur etti hatta. salıncak ve tahtırevalliye de bindi. salıcakta gene beni tekmeleme oynadık. gitmemek için bahaneler yaratıyor. yerde birşeyler arıyor. dondurma çubuğu, lolipop çubuğu gibi şeylerle kumları karıştırıyor. hadi dediğimde de eliyle "bir dakika" hareketi yapıyor. en sonunda parktan ayrıldık. hep aynı yerde, beyaz çakıl taşlarıyla kaplı otoparkın yanında kucaktan iniyor ve taş topluyor. gene yaptı. kapıda dedesi karşıladı. içeri girmesi sıkıntı olmadı ama ayakkabılarının altı kirli olduğu için dışarda çıkardık. kapının önüne koydum. hemen müdahale edip ayakkıbılığın gözüne koydu. akşam da bizim evin önündeki ayakkabılığın gözüne koydu. hemen bunu alışkanlığa çevirdi. bir de evden çıkmadan guga rengi küçük çekecekle ayakkabısını giymeyi alışkanlık haline getirdi. gerçi ayakkabı giyildikten sonra kullanıyor çekeceği ama mutlaka kullanıyor. gidip çekeceklerin olduğu anahtarlığın önüne sandalye koyuyor alıyor ve ayakkabısının kenarından sokuyor. akşam almaya gittim. akşam bölümünü 2 gün geçtikten sonra yazdığım için akşam neler olduğunu unuttum.

27 Şubat 2014 Perşembe

27ŞUBAT 2014 PERŞEMBE


Önce akşamki videoyu paylaşayım. 

gün sabah normal saatte başladı. gene çişini yapmak için salonun ortasını iki elinin işaret parmaklarıyla sertçe ve hışımla göstererek ve kızgın bir halde salonda belli bir yeri gösterip oturağı oraya koymamı sert bir sesle buyurdu "hıh" diyerek dünkü gibi...
şokellalı ekmek hazırladım. yemedi. rica minnet biraz da zorlayarak yedirdim. beraberinde su istedi. su ve gazoz verdim. gazoz lafını duyunca büyük bir mutlulukla hı-hı dedi. sonra arabayla emine hanıma götürdüm. babannesi hastanede... problem olmadan kadının kucağına gitti. akşam annesiyle beraber geldiler. babannesi bizim alt kat komşuya gelmiş. annesi de...  akşam hep beraber eve geldiler. babannesinin gitmesini istemedi. ablası gelince gene saklandı. dün ablası onu bulamadığı için pek sevinmiş, kendiliğinden çıkmıştı. bu akşam da ablası onu bulamadı. bizimki sıkılınca aba diye seslenmeye başladı. en sonunda ablan bulamadı. dışarı çık kızım dedim. çıktı ama çıktım diye zırlamaya başladı. sonra uyamaya yeltendi. annesi izin vermedi. o da benim kucağıma yattı. neredeyse uyuyordu. biraz sonra ablasıyla oynamaya başladı. keyfi yerinde... acayip neşeli...
arka odada inanılmaz aile filmi açıldı. onu seyrediyor. son 2-3 günün takıntısı bu film... döne döne seyrediyor.
işte bu da "deh deh" gece koşturmaca, kovalamaca, kikirdeme, dolu geçti. eğlence gırla... salonda ayşenin yolunu bir taraftan ben, diğer taraftan annesi kesti kollarını açarak... nasıl çığlık ve kahkaha atıyor. sıvışmak için yol bulamayınca sehpanın altından geçip sıvıştı bacaksız. yakaladık. göbeğine pırt yaptık. iyice yoruldu. ayağıma yattı. biraz salladım. hemen uyudu.

26 Şubat 2014 Çarşamba

26 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA

Sabah koltukya uyurken ha uyandı ha uyanacak derken saat 11.00 e kadar uyudu. uyandı. TV yi göstererek ve elini olmaz anlamında sallayarak mızırdandı. gece uyurken çizgifilm kanalı açıktı. uyanınca başka kanal açık olmasını kabullenmiyor. herşeyin bıraktığı gibi kalması konusunda takıntısı var zaten... çişi geldi. oturağını sehpaya yaklaştırdım. kızıp parmağıyla olduğu yere getirilmesini emretti. giydirip fatura yatırmaya gittik. ordan da babanneye... sıkıntı çıkarmadı. akşam abisi getirdi. babannesine "babanne" demiş net olarak.. eskiden "baba-anne" derdi. eve gelince hemen kucağıma geldi. akşamın genelini arka odada geçirdi. ablasıyla BİM e gitti. kendisine jelibon almış ama ablasının topitanemine girişti. bir de lolipop almış. keşke almasaydı. çünkü biraz yalayıp ortalığa bırakıyor. nitekim gene öyle yaptı.

25 Şubat 2014 Salı

25 ŞUBAT 2014 SALI

Sabah hafif viyaklamayla uyandı. koltuğa uzanıp film seyretti. kahvaltıda ne istediğini sordum. şokellayı gösterdi. yarım dilim kadar yedi. bilgisayarda inanılmaz aileyi açtım. oturağına oturup seyretti. 2 gündür bu filme taktı. filmdeki gugaya bayılıyor. cekcek'in saçları ve annesinin yemek yedirmesi sahnesi favorileri. öğlen uyutmak için ayağımda salladım. uyumadığı gibi ayaklarıma kramp girdi sallamaktan... birşeyler yer misin diye sordum. hı-hı dedi. buzdolabına koştu. dişine göre bireşy bulamadı. çeri domateslerini gördü. yıkayıp tabağa koydum. vay efendim.. neden yıkamışım. havluyla kuruladı tek tek...  ama kızdı bi kere. küstü. kollarını kavuşturdu yere oturdu. ben de kızdım. yeter senin bu kaprisin, nazın dedim. ağlayarak arka odaya koştu. ablasının koynuna girip uyumuş. karnı aç uyudu eşek.. akşam annesinin gelmesiyle eşzamanlı uyandı neredeyse... haşlanmış yumurta yedirmeye çalıştım. azıcık yedi. annesi geldi. buğuz edip duruyor. bütün gün ve  akşam sürekli kapris, naz... sevgi markete gidip yufka almamı istedi. hemen ben de işareti yaptı.. hazırlan gidelim dedim. çantasını hazırlamaya başladı. hazırla hazırla bitmiyor. kapıda bekletiyor beni.. daha bu yaşta bütün kadınlar gibi... 10 dakika hazırlandı. artık gidiyorum deyip kızdım da öyle giyinip gelebildi. dışarı çıkar çıkmaz vikviklenmeye başladı. huysuz.. yürüme sözü aldığım için evden çıkmadan, kucak isteyemiyor. markette kendine meyveli yoğurt aldı. evde de biraz tavuklu börek yedi. bana kızgın olduğu için ( huysuzluk ettiği için kızdım) arka odada abisiyle takılıyor. ben uyudum. geceyarısını geçe uyandım. annesi söylenip duruyor. ayşe ayakta diye... sevgiyi gönderdim. ayşeyle ben kaldım. 02 gibi uyudu.  akşam ablasından görüp bellediği gibi saçlarını önüne döküp krem falan sürmüş.. bunu yazmayı unuttum ama birkaç gündür yapıyor. çok komik görünüyor bunu yaparken..

23 Şubat 2014 Pazar

24 ŞUBAT 2014 PAZARTESİ

Sabah 09 a çeyrek kala ağlayarak uyandı. beni istemedi yatak odasında.. gene ağlayarak salona geldi elinde yastığı ve battaniyesiyle... koltuğa uzandı. sütünü verdim. O.Y.1 seyrediyor. sütü bitince ayaklandı. oyuncak bardak ve tencerelerine yeni doldrduğum sütü döküyor. aslında dökmüyor da biberondan sağıyor. uzun zamandan beri bunu oyun etti kendine.. şimdi farkettim. taş çikolataları bardaklara doldurup üzerine süt dökmüş geceden... mahvetmiş çikolataları... bu arada film de devam ediyor. gözü orda değil ama kulağı orda... " anneee.. sally  bebeğimi gördün mü?" sahnesi yaklaştığında, yanıma gelip gülümseyerek "anneee" demeye başladı. anladım neyi kastettiğini... o sahne bitince de "havi" demeye başladı. ne demek istediğini anlamadım ama herhalde "bir sonraki sahnede yer alan "hannaaa... hanna, kızım" sahnesini söylüyor olabilir. her iki sahneye de bayılıyor. Tenceresine birşeyler koydu. bana sakın kapağını açma hareketi yapıyor. ocağının üstüne koydu. oynuyor.

tencerenin içinde "beebi" varmış. öyle diyor. bir ara tencerenin kapağını açtı. ağzına kadar süt dolu. nerden buldun o kadar sütü dedim. parmağını dudaklarına götürüp şişşt hareketi yaptı. sonra yanıma gelip, kulağıma fısıldamaya başladı. dediğinden hiçbirşey anlamadım tabii ki ama anlamış gibi tamam kızım dedim. oyuncak kaşığını aldı. tenceredeki sütü kaşıklıyor. tadını kontrol etmek lazım. süt bozulmuş olmasın... tadına baktım. hafif çikolata tadı var. bütün çikolataları tencere doldurmuş belli ki... diğer bardaklar boşalmış zira... babanneye gitmemek için bahaneler üretiyor ve ertelemeye çalışıyor.
omuzuma alıp babanneye götürdüm. yağmur yağdığı için çok mutlu oldu. baloncuk suyu da yanında.. evde de yapmıştı. dışarda da yapmak isteedim. olmaz ki, dedim. babannesini görünce ona sarıldı. akşam uyuduğu için geç aldık. beni görünce zırlayarak kucağıma geldi. gece hastaneden döndüğümde de ağlayıp zırlayarak beni karşıladı. ayağıma koyup salladım, uyudu ama bir saat kadar sonra elinde yastık ağlayarak salona geldi. gene ayağıma koydum. ardından koltuğa koydum. sabaha kadar deliksiz uyudu

23 ŞUBAT 2014 PAZAR

Daha saat 12.00 ve şimdiden yazacak çok şey var. Günün bombası: artık konuşmaya karar verdi. söylemesini istediğimiz kelimeleri söylüyor. mesela, ilk dün, annesiyle gittiği gezmede söylemiş. bugün de istediğimde tekrarladı. "peebe" tahmin ettiğiniz gibi "guga rengi" :)  sonracıma "hehil", yeşil yani... onu da caddede karşıdan karşıya geçmek için beklerken yeşil yanınca bana söyle dedim. söyledi. ablasına "gee" diyor. gel anlamında... su zaten "hu" olarak standartlaştı. süt inatla "müüü" hâlâ... onu da zorlarsak "hüüü" diyor gerçi ama sabaha karşı uykusunda sayıklarken "müüü" diye sayıklıyordu. Genel olarak bir konuşma gayreti var. konuşması malum olduğu üzere ha- hı- hu- ha benzeri seslerle hıhlama şeklindeydi. o da devam ediyor. sabah uaynmış ve annesinin koynuna girmiş, elinde biberon öylece yatarak durdu uzun süre... sonra yatakta eğleşme sesleri geldi. sonra ablası ayşeye kızdı. ağlayarak salona geldi. teselli ettim. ve üstlerine atlayalım mı diye sordum. uçak yaparak odaya gittik ve üstlerine atladık. yatakta boğuşma ve tepişme gırla... epey eğlendiler.

ardından simit vs. almaya fırına gittik beraber. dün benle çıkamamıştı ve bunu büyük sorun etmişti ya, onu telafi etmek adına beraber çıktık. yolda omuzuma aldım. dıgıdık dıgıdık giderken golden cinsi bi köper gördük. ayşeye sordum oynamak ister misin diye... onayladı. aşağı indirdim. daha önceleri de hayvanları hep severdi ama yaklaşmaya ve dokunmaya çekinirdi. bu sefer direk köpeğe daldı. hiç korkusu yok. her yerine elledi. ağzına bile... köpek ayşenin elindeki güvercin tüyünü yedi. fırına gittiğimizde yanan sıcak fırın çoktandır hep ilgisini çekiyor. yanına yaklaştık. pişmemiş giren simitlerin pişmiş olarak çıkışını seyretti. ben de anlattım. anladığı bakışlarından belliydi. eve dönerken "deh" diyerek gene omuza çıkmak istedi. kabul etmedim. bozuldu ama ses çıkarmadı. apartmanın ve evin kapısını anahtarla ona açtırdım. apartman merdivenlerinde sebebini anlamadığım bir şekilde ufaktan sıkıntı yarattı. nitekim eve varınca tam arızaya bağladı. niçin olduğunu anlayan beri gelsin... gönlünü yapmak için uğraşa uğraşa börek yedirebildik ancak... yağlı elleriyle saçlarına dokunduğu için de banyoya soktum. oyuncakları topaldı ve küvete girdi. sıkıntısızca saçını bile yıkadım. ama bornuzu giyerken viyaklamaya başladı. eliyle küveti gösteriyor. halbuki kendisi çıkmak isteyene kadar içerde kalmıştı. bir problem var ama ne olduğu anlaşılamıyor. bornozla koltuğa uzandı O.H.3 seyrediyor. ben bu satırları yazarken içerden deliler gibi ağlama sesleri gelmeye başladı. ne olduğunu gidip öğreneyim.
bir halt olduğu yok. bugün vara yoğa küstü, darıldı. 1 değil 2 değil... defalarca... çoğu zaman sebebi bile anlayamadık. birkaç kere ben olmaz falan dedim. onlara bozuldu. ama genelde sebebsiz ya da başka deyişle sebeb-i meçhul...
salonda ayağıma koyup salladım. uyudu. akşama doğru uyandı. biraz mızmızlandı. beni istemedi bu sefer de.. annesini istedi. bilgisayarda inanılmaz aile filmini açtım. filmdeki gugaya yemek yedirme sahnesi eşliğinde ayşeye de köfte yedirdim ya dakendi kendine yedi. filmdeki gugayı çok sevdi. seyretmeye başladı. sonra salona geldi. yerde bayılmış numarası yapıyor. edayı işveyi bir görseniz :) süper. yüz ifadesi, hareketler falan müthiş.. biz de o yatarken göbeğine pırt yaptık, gıdıkladık. sabah ki şamata gene başladı. sırtına yomuşu bindirip dıgıdık emekledi. benim ona yaptığımı o da yomuşa yapıyor. abisi "tavuklar firarda" yı açmış. baş karakterin adını sormuş abisi.. o da cincı benzeri bir cevap vermiş. şimdi de havhav la oynuyor. küçük olanı büyük olanın sırtına koyuyor. o şekilde gezdiriyor.
salonda kağıt kalem çıkardı. ama onlarla oyalanmak yerine bana kitap okutturdu. 10-15 tane kısa masal kitabı aldık. biri bittikten sonra diğerini okutmak istedi. ama yorulmuştum. okumamadım ikincisini. o da banyoda oyuncak olarak kullandığımız uçakları aldı ve içlerinde kalan suyu kafama damlatarak saçımı yıkamaya başladı. saçım sırıksıklam oldu. benle işi bittikten sonra annesine daldı. annesi yeni yıkandığından izin vermedi. şirinlikle ikna etmeye çalışıyor.

22 Şubat 2014 Cumartesi

22 ŞUBAT 2014 CUMARTESİ

sabah 05 ten itibaren başından ayrılmadım. uyuyordu ama üstünde sadece badisi olduğundan ve sürekli üstünü açtığından o açtıkça ben örttüm. uyandı ve TV yi açtırdı. oyuna ve gargaraya getirerek pijamasını giydirdim. sucuklu yumurta yaptım. sütü göstererek yemedi. sonra küçük tavayı çıkartıp yumurta ve sucukları ona aktarttı. sucukları yedi. susayınca "baba, huuu" dedi. artık suyu adıyla istiyor. sütü ise inatla "müüü diyerek istiyor. zorlarsak onun da adını söylüyor. biz kahvaltı ederken masaya gelmedi. abisinin pizzasından kalanı yemesi için çağırdım. gelmek yerine pizzayı yanına istedi. verdim. biraz yedi aynı anda bilgisayarda paintte birşeyler çiziyor. yemekten sonra abisi koltukta oturmasın diye arıza çıkarmış. benden destek almak istedi. ben de olmaz öyle şey deyince bozulup zırlamaya başladı. ben işi için dışarı çıkacaktım. anladı ve kendini işaret etmeye başladı. o da benimle çıkacakmış. ama ben arabayla gitmeyecem. uzağa gidecem. yürür müsün dedim. kafa sallayıp onayladı. hakbuki annesiyle gezmeye gidecek bugün ama benle gelmek itiyor. ben giyinip gizlice sıvışaym dedim. kapı kapanma sesini duyar duymaz kapıyı açtı. ben zaten bunu beklediğimden kapının önünden ayrılmamıştım. ayakkabılarımı boyuyordum. bana bekle işareti yapıp arka tarafa gitti. bir baktım, spor ayakkabılarını almış geldi. kapının ağzında giydi kendi kendine.. çekecek te kullanıyordu. ama ben onu götüremezdim. onu bırakıp gittiğim için acayip arıza çıkarmış. merdivenlerden inerken çığlıklarını duyuyordum. birkaç dakika sonra da annesi telefon edip ayşeyi sakinleştirmem için telefonu ayşeye verdi. ayşe feryat figan ağlıyor. dilim döndüğünce teskin etmeye çalıştım.

21 Şubat 2014 Cuma

21 ŞUBAT 2014 CUMA

Bu sabah saat 05 te uyandı. sabahın körü... Tv açtırdı ve seyretmeye başladı. Ondan sonra saat 08.30 gibi yastığını alıp ayağıma yattı. uyuma istiyor. ama uyumaması lazım. çünkü erkenden evden çıkmam lazım. gene de uyudu. ben de battaniyesine sarıp arabayla babannesine götürdüm. tabi kucağa alınır alınmaz uyandı. Akşam abisi getirdi. hemen kucağıma geldi. annesine posta koyuyor. yanına yaklaştırmıyor. balık kızarmıştım. avuç avuş alıp tabağına koydu. bayağı da yedi. bir ara annesiyle kavga ettim. benim yanıma geldiğinde ayşeyi "şimdi olmaz kızım" diyerek uzaklaştırdığımda çok bozuldu. banyoya soktuk. küveti suyla doldurduk. uzun süre oynadı. plastik oyuncaklar harici oyuncakları da kuvete sokmak istedi. izin vermeyince bozuldu. küstü. banyoda duş başlığıyla oynamayı keşfetti. başlığı çıkıktı zaten... bahçe hortumu gibi etrafa su fışkırtıp durdu. arada beni de ıslattı. pantolon falan sırılsıklam oldu. sonra beni banyodan çıkardı. tek başına oynadı durdu. gizlice duşakabini aralayıp bakıyordum ama farkedince hemen kapatıyor. hatta gözümü yaklaştırmış gizlice bakarken aniden aralıktan üzerime su boca etti piçkurusu :) sonra annesi saçını yıkadı. tabii feryat figan koptu. yeni bornozuna bürünmüş olarak geldi. zırlıyor. giyinmek istemedi. zor zahmet kandırarak badisini giydirebildim. pijamalarını giymedi. ne kadar oyun yaptıysam beceremedim. battaniyesine sarılıp yattı. annesi, ayşenin de benim gibi çıplak bedeniyle battaniyeye sarılıp yatmaktan hoşlandığını söyledi. galiba öyle... sabaha kadar öyle uyudu. her üstünü açtığında üzerini örttüm.

20 Şubat 2014 Perşembe

20 ŞUBAT 2014 PERŞEMBE

sabah uyandığımda yanımıza gelmişti. salondan kalkıp yastığı battaniyesi ve yomuşuyla yatak odasına gelmiş gecenin bir yarısı.sabah sessiz sakin uyandı. ağlamak zırlamak yok. "guga" açmamı istedi. erkenden babannesine götürmem gerektiğinden açmadım. trt çocuk açtım. çişini yaparken şokellalı ekmek ta istedi. biraz yedi. arabayla götürdüm. arabayı o kullandı gene... araba kullanır mısın diye sorduğumda nasıl hevesle hı-hı diyor, bir görseniz. babannesinin evine de sorunsuzca girdi. akşam abisi getirdi. kek almışlar. onu yedi. bir de sakız almışlar. sakızın ambalajını uğraşa uğraşa açtı.
unutmadan hemen yazmalıyım. şu an saat 20.00.. kızım oyuncak cep telefonunu bana verip, "baba, a-hu-he-he" dedi. çişini artık tamamen kendi kendine yapıyor. üstünü başını da kendi kendine topluyor.
Ayrıca aylardır aklıma gelip gelip yazmayı unuttuğum birşeyi yazayım. "tik tak" olayı. youtube da hickory dicory videosu ile ilk defa dikkatini çeken sarkaçlı saatler, babannesinin evinde de var. sallanan herşeye diiğ-daağ" diyor. bazen kendisi birşeyleri alıp sallyor ve tiktak diyor. çok uzun zamandır beri bunu yapıyor.
cep telefonu gene geldi "bu sefer verirken "i-iha ve ehu" dedi.

19 Şubat 2014 Çarşamba

19 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA

Gece 03.30 kadar uyumamış, annesini de uyutmamış tabii. en son o saatte annesi uyudum dedi. ayşe hala uyanıkmış. sabah kalkışı da berbat oldu. ağlama sesiyle çocukların odasına gittim. (abisinin yatağında uyumuş) beni görünce kovdu. kapıyı da yüzüme kapattı.
salona geldiğinde de yatışmamıştı. guga'yı açtım sakinleşsin diye... sakinleşmek bir yana daha da sinirlendi. TV yi kapatmaya çalıştı.
neyse en sonunda sakinleşti. TV yi açtırdı. Çok az trt çocuk seyrettikten sonra gugayı açtık. seyretti. sonra giyinip çıktık. parka uğradık. parkta da çok eğlendik. kaydırak çamurluydu. hemen yerden kağıt bulup silmem için bana verdi. yarım saat kadar oynadık.
babannesine gittiğimizde kapıda dikilip içeri girmedi. babanne de kapıyı kapattı. kapıyı tekrar çaldı. içeri girdi. benim de içeri girmemi istedi. girmeyince ağladı. Akşam abisi getirdi. yolda kedi görmüş, beraber kediyi kovalamışlar. yemekte kendi başına salçalı köftenin sadece köftelerini yedi. kendi başına kaşıkla köfteleri böldü. tek tek yedi. yemekten sonra bilgisayarın başına oturup saatlerce kendi kendine youtube da video seyretti. saat 10 gibi ayakta sallanmak için yanıma geldi. ama uyumadı. ağlayarak kalktı. elimden tutarak arka odaya götürdü ve bilgisayarda pepee açtırdı. yatarak seyrediyor. müüü de istiyor.
uyur sandım ama uyumadı. salona geldi. sabah sehpanın üzerine saçtığı ve oyun oynadığı oyuncak tabak, bardak vs. ler neden toplanmış diye kızdı, bağırdı. hemen yeniden çıkardık. herşeyi koyduğu şekilde istiyor. mesela; gece uyurken TV açıksa sabah uyandığında da açık olacak. yoksa kızıyor. oyuncaklarıyla bir oyun kurduysa o oyuncaklar toplanmayacak. hep öyle duracaklar falan... bu huyu uzun zamandır var. babannesinin evinde haftalarca salon girişinden oyuncaklarını kaldırtmamış. insanlar salona giremiyormuş. salonda çişini yaptı. kendi kendine. annesi yardım etmek istedi. ona kızdı ve kovdu. kah arka odada kah salonda dolanıp duruyor. sürekli de zırlıyor. mutfakta çöp kovasını gösterip ağlamış. ne olduğunu anlamadık. en sonunda arka odada madagaskar filmini açtım.(zebra ve zürafaya bayılıyor.sadece bu filmde değil heryerde) ablasının odaya gelmesini istemedi. onu kovdu ama yatacak kızcağız... ağlaya zırlaya kabullendi. ışık söndürüldü diye arıza çıkarsa da ikna ettik. yatarak film seyrediyor. inşallah uyur. saat geceyarısını 10 dakika geçiyor şu an...
Uyumadı. salona geldi. gce 02 ye kadar kendi de uyumadı beni de uyutmadı. KOLTUKTA YATARKEN, SÜREKLİ KURU KURU ÖKSÜRÜYORDU. BEN DE yanında oturuyordum ya uyanırsa diye... sürekli suratıma suratıma öksürdü. ben de kuru kuru öksürmeye başladım.

18 Şubat 2014 Salı

18 ŞUBAT 2014 SALI

Bütün gün annesiyle evdeydi. kahvaltıda yumurta ister misin sorusuna hayır demiş. şokellalı ekmek iste misine de hayır ama babanne çorbası ister misin denince, hemen kabul etmiş. tarhanaya bayılıyor. eskiden beri korktuğu elektrikli süpürgeden korkusu geçmiş hatta yerleri süpürmüş süpürgeyle.. halbuki süpürgenin olduğu odaya bile giremezdi eskiden. artık suyu adıyla istemesi standartlaştı.(nihayet)... "hu" diyor su istediği zaman. akşam eve geldiğimde hemen kapıya koşup kucağıma çıktı. sonra da abisiyle BİM e gitti ıvır zıvır almaya... kendine bonibon ve çokomel almış. şu an flüt çalıyor evin içinde... çişi geldiğinde "dji" deyip koşa koşa oturağının yanına gitti. kendi kendine çişini etti. o kadar dikkatli ki, eskiden badisinin kuyruğunu ıslatırdı otururken... şimdi ona bile dikkat edip yukarı doğru katlıyor. bittikten sonra da üstünü topluyor. sonra dolaptan bir kavanoz alıp geldi. bana gösterip ha hi hu ham" dedi. kavanozun içinde babannesinin tarhanası var. onu yemek istiyor. ben hazırlamayı beceremeyebilirim. annesi gelince halleder.

17 Şubat 2014 Pazartesi

17 ŞUBAT 2014 PAZARTESİ

sabah yatakta zırlayıp duruyordu uykusunda... gece annesini yataktan atmış, bütün kanepeyi tek başına işgal etmiş. Öğlene doğru eve geldiğimde gene efrayla didişiyorlardı. belki ilerde çok iyi kanki olacaklar ama şu an oyuncak savaşları sürüyor.  öğleden sonra yola çıktık. müthiş derecede huysuz zira uykusu geldi. arabada ağlaya zırlaya uyudu. eskişehire doğru uyandı. ilk başta biraz huysuzlandı ama sonra neşesi yerine geldi. arabanın içinde türlü şaklabanlıklar yaptı yol boyunca... arabanın her iki tepe lambasını sürekli yanık tutmak, babanın kulağını katlamak, arka koltuktan annenin kucağına yatmak, annesinin saçlarını dağıtıp yüzünü saçlarla kapatmak(yandex reklamıyla bu oyunu keşfetti. bazen kendine de yapıyor)  falan... yolda ani bir manevra yapmak durumunda kalınca arka koltuğun ortasında ayakta duruyormuş herhalde. arkadan bir gümbürtü geldi. merkezkaç kuvvetinin etkisiyle savrulmuş. bir süre onun için ağladı. artık, çişi gelince apışarasını tutmak yerine "di" "ci" karışımı bir ses çıkarıyor. yolda da 2 kere söyledi. kenarda durduk yaptı. huysuzluk anlarında hatta bugün genel olarak anayı yanına yaklaştırmadı. sürekli herşey babadan gelsin istedi. arabadan inilecekse baba indirsin. montu baba giydirsin falan... sadece çiş konusu müstesna... eskişehirde dayıya uğradık.(hatta huysuzluğu sırasında dayıya götürme vaadini de kullanmıştım sakinleştirmek için. işe yaramıştı.) balaban yedik. bizimki de yedi. dayısının fosforlu kalemimleriyle dayısının not defterlerinden birisini karaladı. dayısı not defterini verdi. kalemlerini almasına izin vermedik. kızıp defteri de bıraktı. giderken dayıyı öpüp "da" dedi. aslında zorla dedirttik. eskişehirde şehir içinde ön koltuğa aldım bir ara.. arabayı kullandı. bayılıyor araba kullanmaya.. büyük insan gibi direksiyon çevirmesi yok  mu? bursa yolunda hep uyurken geçtiğimiz tünelden bu sefer uyanıkken geçtik. tünel çok ilgisini çekti. kapalı kaydıraklar gibi dedim. hı-hı deyip kafasını salladı. yolda affanın tokasını annesinin saçına takmayı oyun etti kendine... eve varınca içeri girer girmez guga diye kızıp bağırmaya başladı. hemen guga filmini açtık. zaten ankarada evden çıkmak istememişti tv seyretme sevdasıyla... burda guga yok. bursya gidelim guga açacam sana deyip ikna etmiştim.

16 Şubat 2014 Pazar

16 ŞUBAT 2014 PAZAR

Sabah yatak odasına gittiğimde yatakta ağzında biberon uyanık şekilde yatıyordu. Hemen giyinip Ankaraya doğru yola çıktık. Yolda süt istedi. çikolatalı süt aldım .biberonuna koyduk arka koltukta yattı ve gene uyudu. bayağı uyuduktan sonra uyandı ama yatma pozisyonunda sessizce durdu. çişin var mı diye sordum. varmış. yol kenarında annesi tuttu. arka odada oyuncaklarıyla oynadı. (bir sürü oyuncak aldı yanına. çantası tıka basa dolu) Ankaraya vardığımızda teyzesine bıraktık ve biz toplantıya gittik. ilk 1 saat iyiymiş araları efrayla.. ama sonra klasik oyuncak paylaşma savaşları başlamış. Eve geldiğimizde, arabadan oyuncak kamyonu da alıp geldim. kapıda beni karşıladıklarında, ayşe, kamyonu gösterip ardında efrayı işaret edip olmaz, hayır hareketi yaparken, efra, kamyonu gösterip ardından kendini gösteriyordu. çok komik bir görüntüydü. bütün akşam oyuncak çekişmesiyle geçti. kamyon sıkıntı oldu. araba problem oldu. edi problem oldu. geçen sefer sadece efranın sırt çantası vardı. sorun olmuştu. bu sefer ayşeenin sırt çantasını götürdük. bu sefer de kimse efranın sırt çantasına yüz vermedi. ikisi de ayşenin çantasını paylaşamadı. hatta portakal soydum. o bile problem oldu. arada güzel güzel oynadıkları da oluyor.

15 Şubat 2014 Cumartesi

15 ŞUBAT 2014 CUMARTESİ

Birkaç gündür gece deliksiz uyuyor. bu sabah ta 09 gibi beni dürterek uyandırdı ve apışarasını gösterdi. çişini yaptıktan sonra koltuğa uzanıp eline biberonunu alıp koltuğa uzandı. TV de sevimli öcüler filmi... bu filmde guga var ya, diğer filmlerin pabucu dama atıldı. bir kere daha çişini yaptı. ardından da kakasını... şokellalı kuzucuk yaptım. yemek istemedi. hepsini tepsiye dizip hangisini yemek istersin diye sordum. seçme hakkı tanınınca, sırf seçebilmek için birini seçip yedi. sonra da 3 tane kalana kadar hepsini... kahvaltıya oturmadı. ama eline sucuk kangalını almış, çiğ çiğ ısırıyordu. dilimleyip kızarttım.(kendisi dilimlemek istedi. bıçağı büyüyünce kullanırsın dedim. "hı-hı baba" dedi.) tabağa koydum. nedense kızdı yemedi. ben de mahsuscuktan annesine kızdım yanlış çatal vermişsin. kızımın çatalını ver diye... gene oyuna geldi ve sucukları yedi. bu sırada babannesi geldi. olumlu veya olumsuz bir tepki vermedi bu duruma.. birazdan beraber kumlaya gezmeye gidecekler. bu arada unutmadan, annesi dün yeni guga rengi bornoz almış kızıma...
Akşam annesinin kucağında geldi. sesi çıkmıyor ama huysuzluğunun üzerinde olduğu belli. kucağıma geldi ve 15 dakika kadar kıpırdamadan kafasını omzuma dayayıp hareketsiz kaldı. ben tavuk kızartırken ara ara kucağıma geldi. dediğim gibi... huysuz... tok olduğu için yemedi ama tabağına defalarca ketçap mayonez döktü, döktürttü. evin 3 manyağı beni delirttiği için masadan kalkıp yatak odasına gittim. o da geldi ve koynuma yatıp benimle beraber sessizce yattı. sonra salona gittik. hayvan belgeseli vardı TV de... yavru ayılara ve yavru zürafalara bayıldı. durmadan "guga" diye bağırıp duruyor. sayıyor ayıları anne, baba, guga diye... ayılar balık avlayınca, "ham" diyor. abisi ona çubuklu ozmo çikolata almış. afiyetle yedi. birkaç gündür yaptığı fakat benim yazmayı unuttuğum birşeyi yazayım. çişi geldiğinde "di" "ci" arası bi ses çıkarıyor.

14 Şubat 2014 Cuma

12-13-14 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA-PERŞEMBE-CUMA

Biraz işten güçten, biraz da üşengeçlikten salı akşamından cuma sabahına kadar bloga yazı yazamadım. eksikleri tamamlayalım.
Salı akşamı ile ilgili hiçbirşey hatırlamıyorum.
Çarşamba günü saat 01.30 da uyandı ve sabaha kadar TV seyretti. gece ben genelde uyuyakaldım. ayşe evde yalnız, tek başına, herkes uyurken tv seyretti. arada beni uyandırdı. çişi gelmiş. sabah fosur fosur uyuyordu. abisi sevgilisiyle eve geldi. (okul yarım günmüş) ben de abisine uyanınca babannesine götürmesini söyleyip işe gittim. abisi bırakırken biraz viyaklamış. akşam da neler olduğunu pek hatırlamıyorum. zaten çarşamba günü kızımı çok az gördüm. ben de yorgunlıktan hemencecik uyudum.
perşembe günü, kızımı babannesine götürmeden evvel bir doz sevimli öcüler aldık. her sabah bir kere seyretmeden evden çıkmıyoruz. ben de eve girdim. dayım vardı. kızım pek kahvaltı etmedi. akşam arabayla almaya gittim. gelirken direksiyonu ona bıraktım. tabii çaktırmadan direksiyonu alttan tutuyorum yönlendirmek için.. hemen farkediyor ve elimi çektiriyor. kendi başına otomobil sürmek sevdasında... direksiyonu çarpma uyarısı yaptığımda düzeltiyor bacaksız. tehlike olmayan yerlerde arabanın kumandasını tamamen ona bıraktım. iyi şöför olacak besbelli... akşam evde çok güzel oyunlar oynadı kendi kendine.. uçaklarını eline alıp sehpanın etrafında koşarak uçurdu vuuuu diye sesler çıkararak... durduğu yerde havaya sıçradı iki ayağıyla... (bunu dün yapmış olabilir emin değilim) akşam babannesinden alırken kapıda kendi ayakkabısının bağcığını kendi bağladı. enikonu düğüm atmayı beceriyor. bağladı bağcıkları....
cuma sabahı da bir parti sevimli öcüler seyrettikten sonra (jesinin göründüğü sahnede "edi" demesi harika oluyor) guga rengi çekeceği alıp ayakkabılarını giydi. babanneye götürdüm. gitmeden sırt çantasını doldurup sırtına geçirdi. sorunsuzca içeri girdi. Akşam babanneden aldım. beraber BİM e gittik. oradan peluş oyuncak aldık.
oyuncağa "ci" diye isim taktık. bayılma numarası yapmış. ilkinde çok güzel yaptığını söylediler. sonrakiler şişirme olmuş. zaten herşeyi ancak bir kere yapıyor. ikinciye asla yapmıyor ya da kötü yapıyor. şimdi aklıma geldi, anası da yeni ilk defa yaptığı yemeği mükemmel yapar. sonra aynı yemeği asla o kadar güzel yapamaz. aynı huy ayşede de var galiba... 


yemekte mantı yedi biraz. zaten pek aç değildi. üstelik yemekten önce jelibon yemişti. yemekten sonra abisiyle zıplamaca ve bayılmaca oynadılar. abisi yorulunca da benimle...  
Kaç gündür olup yazmayı unuttuğum birşey aklıma geldi. birkaç gündür abisinin guinnes rekorlar kitabına taktı. alıp alıp salona geliyor. büyük bir keyifle inceliyor. resimler çok ilgisini çekiyor. bana da gösteriyor. özellikle hayvan ve oyuncak hikayesi resimlerini... daha evvelden de bu kitapla çok haşır neşir olmuştu. hatta bir sayfayı yırtmıştı. şimdi "yırtmadan bak" dediğimizde "hı-hı" diyerek kabul ediyor. hakkaten de dikkatli davranıyor. Annesi birşey daha anlattı ki, nasıl uyumlu bir çocuk olduğuna mükemmel bir örnek. annesi, çekmecede duran mutfak makası ile oynamamasını söylemiş. birkaç gün sonra, birgün, annesinin elinden tutup mutfağa götürmüş. çekmeceyi açıp makası göstermiş ve parmaklarıyla kesme hareketi yaparak elindeki jelibon paketini göstermiş. hakkaten çok akıllı... 

11 Şubat 2014 Salı

11 ŞUBAT 2014 SALI

Sabah, uyandığında annesi henüz çıkmamıştı. ona biaz naz yaptıktan sonra, koltuğa uzandı. sevimli öcüler açtım. aaa.. o da ne... filmi istemedi. tt çocukta pepee vardı. onu da istemedi. yumurcak tv açtım. seyretti. "müüü" istedi. daha sonra peynirli yumurta yaptım. biraz yedi. hatta peynirli taraflarından istedi. parka görürmeyi teklif ettim. bir şok daha... gitmek istemedi. tv yi gösteriyor. oyun oynarken saklanmaca oynadık. ablasının yatağının altına saklandı. onu arayıp bulamadım(!) ben de kapının arkasına saklandım. eliyle koymuş gibi beni buldu. bana gülümseyerek "aba ya ha hı" dedi. ablasının yatağına saklanmışmış. gözümün önünde kapının arkasına saklanıp onu bulamayacağımı düşünüyor. saf kızım benim. ama ben seni saklanırken gördüm. bulurum dedim ve buldum. yüzünü duvara dönüp, elleriyle suratını kapatıyor. dün eskişehirden aldığımız baloncuk çıkaran zımbırtıyla oynadık. yaptığım balonları havada yakalayıp patlatıyor. henüz kendisi baloncuk yapamıyor. çok yakından üflüyor. hatta dudaklarını değdirircesine... zaten üflemesini de odaklayamıyor belli bir noktaya ve şiddetini de ayarlayamıyor. ama gene de biraz öğretince arada sırada baloncuk çıkarmayı başardı. parka ve ardından babanneye götürmek için giydirmek istedim. giyinmek istemedi. biraz zorla ama arıza çıkarmasın diye işi oyuna ve boğuntuya getirerek giydirdim. mesela; tişörtünü giydirdikten hemen sonra vıyaklamaya başlar başlamaz, onunla güreşe tutuşuyor, göbeğe pırt yapmaktan falan bahsediyor, dikkatini dağıtıyorum. tepine tepine giyindi ama hiç problem çıkaramadı zira sürekli dikkatini dağıttım. bebeklerin dikkatini ve ilgisini dağıtmak kolay oluyor da bu kız büyüyünce ne bok yiyecez bilmem. bu inatla ağzımıza sıçacak. parka gittik. montunu ve ayakkabılarını sokakta giydirdim. önce kaydırağa gitti. bir de tüy buldu. tüyü kaydırağa koyuyor. üfleyerek aşağı kaydırıyor biraz.. sonra kendisi de kayıyor. sonra da kendisiyle beraber yere düşen tüyü tekrar bularak yerden bir avuç kum alarak kaydırağın tepesine çıkıyor. kumları aşağı döküyor. tüyü koyuyor. gene kayıyor. hatta bir keresinde tüyü bulamadı. bana dönüp "tuu" dedi. yerini gösterdim. salıncakta sallanırken gene bana tekme atma oyunu oynadık. bana tekme atamasın diye salıncağın kenarında durdum. sürpriz... avucunda kum varmış. bana tekmeyle vuramayınca kumu suratıma fırlattı. hiç beklemiyordum. hakkaten şaşırdım. yanına 10 yaşlarında bir oğlan gelip sallanmaya başladı. oğlan hızlanmak için arkaya yaslanıp bacaklarını öne atma hareketi yapmaya başlayınca bizimki de aynı hareketi taklit etmeye başladı. onunla aynı hızda sallanmak için hızlı sallamamı istedi. uzun süre sallandı. sonra tahtırevalliye bindi. benim dediğim gibi "aşağı yukarı" diyor ama "ııhhhh" "ııhhhh" şeklinde... zaten konuşmaları genelde ıhlama şeklinde... ama vurgular muhteşem... "her lafı da baba veya guga veya abi gibi bildik kelimelerle sonlanıyor. aşağı yukarı şöyle... " hı , hı ,ha, ıhh, ha, hı , hı, baba" tam bir buyurma ve emretme vurgusuyla çıkıyor bu sesler. sondaki "baba" ise "anladın mı" vurgusuyla... omzuma alıp dıgıdık dıgıdık zıplayarak babanneye gittik. bir kaç gündür yaptığı gibi kapıda dikilip içeri girmekte nazlandı.

9 Şubat 2014 Pazar

10 ŞUBAT 2014 PAZARTESİ

Ankaradan Bursaya vardığımızda, daha araba durur durmaz gözünü açtı. ben kucakta taşınırken uyanır diyordum. beni yanılttı ve ondan sonra uykusuz geceler başladı. hemen TV yi gösterip "guga" dedi. sevimli öcüler istiyor. bir bahaneyle açmadım. daha sonra geldi. yumurcak TV açıldı. uykusuzluktan ve yorgunluktan perişanım ama ayşenin uyumaya falan niyeti yok. ağzında biberon koltuğa uzanmış tv seyrediyor. uyu kızım diyorum. arkasını dönüp uyumaya çalışıyor ama uyuyamıyor. ben yattım ya herru ya merru deyip yattım uyudum. herkes uyuyor.  sadece ayşe uyanık. sabaha karşı uyandığımda ayşe uyumuş, tv'ede de kanal değişmişti. sanırım kanal değiştirmek isterken becerememiş. hala fosur fosur uyuyor. ne zaman uyanır allah bilir.09 da uyandı. aslında ben de uyansın diye Tv falan açtım. uyanır uyanmaz TV yi gösterdi. trt çocuk açtım. istemedi. "guga" istiyor. açtım. seyrediyor. süt te istedi. film bittikten sonra arabaya binip babanneye götürdüm. arabayı da ayşeye kullandırdım kucağımda...yolda parkları gösterdi. götürmeye söz verdim akşam için.  içeri girdi ama mızırdadı. akşam, yemeğe gidecektik. biz aşağıda beklerken ablası aldı. gelmek istememiş. gitsin diye babannesi TV yi kapatmış. gene açmış. babannesine de sakın kapatma işareti yapmış. arabaya binince, beni güleryüzle selamladı. sonra arka koltuktan kulağımı katlamaya başladı. bu arabadaki eğlencelerinden biri... yolda parkın önünden geçerken sözümü hatırlattı. hava karardığı için olmayacağını ama sabah götüreceğimi söyledim. kebapçıya vardık. salıncak şeklinde çocuk sandalyesi geldi. sallanıp duruyor. keyfi yerinde... olmaz denilen şey gerçek oldu. Ayşe et yemeyi reddetti. cağ kebabı yemedi. cantık yaptırdım. onu da yemedi. olacak iş değil... ayranımı aldı. onu içti. uğraşa uğraşa 3 lokma et yedirebildim ancak... salıncakta uyuyor numarası yapıyor. eve döndük. sevimli öcüler açıldı hemen. biraz seyrettikten sonra ilgisi dağılınca, başka kanal açtık. zaten gündüz uyumamış olacak ki uykusu vardı, hemen uyudu.

09 ŞUBAT 2014 PAZAR

sabah efra bizimkini kurcalayınca bizimki de uyandı. yanıma geldi. süt doldurttu biberonuna sonra da annesinin yanına yattı tekrardan... annannesi yumurta yapmış dümkü gibi her ikisine de... efra, kendisininkini yiyeceğine, ayşenin yanına gidip onu kaldırmaya uğraşıyor, o da yesin diye... sonra yiyecek dedik te bıraktı ayşeyi... ayşe de yatıyor ama uyumuyor. sanırım efrayla yüzgöz olmak istemiyor. zira efrayla sürekli didişiyor ve bu didişmeler genellikle ayşenin zırlaması ve mızmızlanmasıyla sonuçlanıyor. esra ablasının yanına yattı. sarışıp yattılar. efrayla ayşe de yan yatakta yattılar. efra bizimkine sarılıyor ama ayşe zinhar sarılmıyor. sarıl dediğimizde omuz silkiyor. sevgi gösterisi malülü bu kız... kalkınca at için didişmeye başladılar.
Kahvaltıda kuru ekmek yemek istedi. biraz da Beypazarlılarn yaptığı kıymalı zımbırtıdan yedirdim. Mustafa, Esrayı işe götürürken çocuklarla ben de gittik. yolda birbirleriyle car car konuştular.






Giderayak ayşeyle efranın arası düzeldi. beraber gidip efranın beşiğinde oyunlar oynadılar. hatta ayşe, "effa" bile dedi. eliyle gel işareti yapıyordu. efranın arkası dönük olduğu için görmüyordu. efra görmüyor ki dedik. o da adını seslendi. beraber koşarak yatak odasına gittiler.  bursaya doğru yola çıktık. polatlıda birşeyler alması için abisi markete gitti. ayşe kendisi de götürülmediği için kızdı, bağırdı. sakinleşsin diye araba park halindeyken ön koltuğa aldım. çok kısa bir süre araba kullandırdım hatta.. yol boyunca güneş batmaktaydı ve bulutlar çok güzel görünüyor, değişik şekiller oluşturuyordu. bulutları değişik şeylere benzetti. bulutu gösterip "havhav" veya "miam" a veya başka şeylere benzetti. Eskişehirde kadire uğradık. bizimkiler gokarta binerken kızım benimleydi. bindirmek istedik ama tehlikeli olduğundan bindiremedik. oyun parkına gittik. top havuzlu kapalı alanlar var ya ona girdi. kaydıraktan falan kaydı. balonları(top yerine balon vardı) havalara attı. çıkışta, AVM lerde satılan uçan balonlardan aldı dayısı.. (resmen fahiş fiyata) bir de baloncuk zımbırtısı.(adı yok mu bunun yahu) kendi boyundan büyük barbi balonu arabaya sığmadı. biz de camdan çıkardık. öyle gittik. bursaya vardığımızda tamamen sönmüştü. hepi topu 10 dkika elinde tuttu. 20 TL verdi kadir.. yazık... arabada uyudu. eve vardığımızda uyandı ve beni sabaha kadar ayakta tuttu kendiyle beraber.
6 gün sonra aklıma geldi. yazmayı unutmuştum. yazayım. kızım, ankarada "daha dün annemizin" melodisini söylüyor na na na diye.. gayet belirgin ve net olarak...

7 Şubat 2014 Cuma

08 ŞUBAT 2014 CUMARTESİ

sabah 09 gibi uyandı. hemen kucağıma alıp tuvalete götürdüm. ardından mutfağa götürdüm. kestane şekeri verdim. tadına bile bakmadı. dün arabada da yememişti. neyi reddettiğini bir bilse... balık kraker gördü. onları avuç avuç yiyor. evde herkes uyuyor. salonda gezecek yer yok. ayşe insanların üzerine basmamaya çalışarak salonda geziniyor. ona sevimli öcüler açtım.Biraz sonra Efra uyandı. sırıtarak birbirlerine balıyorlar. ama bizimkinin gözü genelde filmde... ikisi birlikte yumurta yediler. Sonra klasik ve standart oyuncak paylaşamama problemleri başladı.  bu sefer problem olanlar satranç taşları ve çizgeç..

Kendi başına efradan alamayınca bizden yardım istiyor. biz de yardım etmiyoruz. hatta ablası "git efradan al" deyince ablasını gösteriyor sen al diye... uykusu gelince, efranın beşiğine gidip yattı ve kendi kendine uyudu.
uyayınca gene efrayla didişme berdevam... herşey ama herşey kavga sebebi olabiliyor. bebek arabası için kavga ettiler. köpek için kavga ettiler. efranınki bozukmuş. kavga çıkmasın diye ayşeninkini getirmiştik. ama bu sefer o kavga sebebi oldu. at için de kavfga ettiler. atı ikisinden de alıp vermedik. kavga dindi. yastık için bile kavga ettiler. ayşenin yastığını almak istiyor efra... bizimki bağıra çağıra elinden alıyor. bir de karşılıklı konuşmaları hadisesi oldu ki, kaydedemedeğime çok yandım. gene birşeyi paylaşma konusunda karşılıklı konuşarak tartıştılar. biri " hahu nanada gı ha" gibi birşeyler söylüyor. diğeri ona cevap veriyor. "badi da a ga bu" anlıyorlar herhalde birbirlerini ki, karşılıklı bayağı bir konuştular. hemen olayın ardından şu videoyu çektim.


markete giderken burada da peşime takıldı.

6 Şubat 2014 Perşembe

07 ŞUBAT 2014 CUMA

sabah büyük bir bağırış çağırış ve tepinmeyle uyandı. birşeye kızmış, istemiyor, belli... asıl şaşırtıcı olan sakinleşsin diye sevimli öcüleri açmama rağmen eline kumandayı alıp kapatmaya çalışması ve hiç sakinlememesi... annesinin yanına gidip ona sarılarak sakinleşti. sonra gelip koltuğa uzandı ve TV yi gösterdi. Sevimli öcüleri açtık. ağzında biberonla seyrediyor. film bittikten sonra babanneye gittik. içeri girdikten sonra yere yatıp buğuz etmeye başladı galiba... akşam üzerine doğru annesi getirdi. eve bile getirmedi. arabada beklediler. hızlıca hazırlanıp Ankaraya doğru yola çıktık. bütün gün uyumadığı için işk başta arabada da buğuz etti ama sonra yattı uyudu. eskişehirde dayısına uğradığımızda uyandı. daysını sesli öptü. dayısı da ona para verdi. yol boyunca arabanın hem ön hem arka tavan lambasını sürekli açık tuttu. birisi kapatsa bile hemen açıyor. bir de yol boyunca  hep ön koltuğa geçmek için girişimlerde bulundu. her seferinde "şehirlerarası yolda ön koltuk olmaz" cevabını aldı. bu cevap üzerine birkaç kez koltuğa kapanıp ağladı bile... Ankaraya vardık. Efra uyuyor ama oyuncakları ortalıkta.. bol bol oynadı. bu sefer kavga çıkmasın diye ayşenin oyuncaklarını da getirdik. bakalım ne olacak.

06 ŞUBAT 2014 PERŞEMBE

sabah erkenden uyandı. 08 gibi.. annesi henüz gitmeden... hep beraber evden çıktık. biz arabaya binerken annesi işe gitmek için bizden ayrıldı. bizimkinin yüzü asıldı. babanneye gittik. giderken ablasının ispirtolu kalemlerini de aldı yanına... sorunsuzca eve girdi. Akşam annesi getirdiğinde eli kolu suratı boyanmıştı. annesiyle gezmeye gittiler hemen... giyeceği şey konusunda arıza çıkardı. annesi yeni pembe jile almış . annesi giydiremeyecek gibi görünüyor. ben giydirdim. jilenin üzerine basma bluz giyecem diye tutturdu. giydirdik. hatta o yüzden anasıyla tartıştık. sonra ben çaktırmadan ve işi boğuntuya getirerek çıkarttırdım. arabayla götürdüm. dönüşte gene ben aldım. arabada iç ışıkları yakma- söndürme oynadı ablasıyla... biri yakıyor, birisi söndürüyor. inatlaştılar. ablası adını sordu. bizimki "ahe guga" dedi. ayşe mi diyecek yoksa... zaten durmadan birşeyler söyleyip duruyor. eve girer girmez, guga diye TV yi göstermeye başladı. akşam evden çıkmadan sevimli öcüler filmini dondurmuştuk gelince seyrederiz diye... zor zahmet başka program seyretmeye ikna ettim. Yanıma gelip bacaklarımı gösterdi. a-aaa.uyumak istiyor. ayağımda sallayacakmışım. nitekim salladım. hemen uyudu.
Mayk wazovskinin çöp tenekesine düşme sahnesine "Buu" ile beraber bizimki de kahkaha atıyor.


5 Şubat 2014 Çarşamba

05 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA

Gece uyanıp annesiyle yatak odasında yattığını görünce bir hışımla yastığını ve battaniyesini alıp, annesine de "hıh" deyip zifiri karanlıkta salona gelmiş,yatmış. sabah salondaydı. Uyandı. hemen trt çocuk açtım. ardından işe gittim. ayşeyi ablasına emanet ettim. öğlen geldiğimde beni gülerek karşıladı. sevimli öcüler filmini açtım. bu filme bayıldı. oyuncak hikayesini unuttu. gün boyunca üstüste 3 veya  4 kere seyretti. Filmdeki gugaya bayıldı. o kadar ki, gugasız sahnelerde sıkılıyor. sürekli guga guga... filmin gülmeli yerlerinde o da kahkaha atıyor. hatta kendince öcü bile diyor. "egu" gibi birşey... filmde bir sahnede görülen "jesi" yi tanıyıp, "edi" diyor. oyuncak hikayesi anlamında da bir söz söylemişti 3 heceli ama hatırımda kalmamış. yemesi için ciğer verdim. yemedi. onun yerine kendim için yaptığım tostu yedi. akşam annesi gelince koltuğa kapanıp uyuma numarası yaptı. birlikte biraz oynaştılar. akşam alışverişe giderken o da gelmek istedi. uzağa gideceğimi söyleyip yorulursun dedim. illa gelmek istedi. gelemeyince zırlamaya başladı. yapcak birşey yok. akşam yemeği için tavuk ve et döner aldım ekmek arası ve dürüm... ayşe kendi eline alıp kendi başına yedi. bugün konuşma konusunda acayip gelişme var.. mesela; "aba".. nihayet abla dedi. çizgeçe resimler çiziyor. her çizdiği resmi bana getirip adını söylüyor. ne resmi ne söylediğini anlamıyorum ama bozuntuya vermiyorum. çizgeçe bana kuş çizdiriyor. çizer çizmez gülerek siliyor. akşam üzeri ise at oldum. sırtıma binip bayağı bir dolaştı. Aldığım çikolatayı yiyip yiyip kağıtlarını arka odadan koştura koştura saloan gelip çöp kovasına atıyor. çok başka türlü bir çocuk bu... :)  Gece nispeten erken bir saatte yastığını alıp geldi. ayağımda salladım. uyudu.

3 Şubat 2014 Pazartesi

04 ŞUBAT 2014 SALI

Gün, iyicene erken başladı ayşe için.. 00.30 gibi... salona geldi. TV yi gösterdi. açtım. Sevimli öcülerle başladı. seyretmeye... bu sefer ona eşlik edemedim. Uyuyup kaldım. Film bittiğinde beni uyandırdı. Oyuncak hikayesi 1 filmini açtım. Sabah gözümü açtığımda Oyuncak hikayesi 3 bitmek üzereydi ve Ayşe de uyumuştu. sabah 08 gibi... saat kaça kadar uyur bilinmez. herkes uyurken geceyi yalnız geçirdi...
inanılır gibi değil... satt 09 gibi uyandı ama öncesinde 5 dakika tepinerek ağladı. uyunur uyanmaz TV açtırdı. süt istedi. sütü, adını söylemeye gayret ederek istedi. sevimli öcüler filmi bitene kadar seyretti. TV yi kapatıp babanneye gidelim dedim. kabul etmedi. Parka gidelim. sonra babanneye gideriz dedim. parkta kumla oynadık. yaptığım piramidi yıkıp evden getirdiğimiz yarım daire zımbırtı ile yıkıp üzerine yarım küre yapıyor. kayrıdak salıncak tahtırevalli üçlüsü kullanıldı. salıncakta gene bana tekme atarak savurmaca oynadık. Babannenin kapısında içeri girmedi. sırtını döndü. biraz yalvardık. girdi ama girer girmez yere yatıp zırlamaya başladı. Akşam eve geldiğimde bana kapıyı o açtı. yüzünde güller açıyor. sabah kayıp balık nemo filmini seyrederiz akşam diye söz vermiştim. hatırlıyor. beni hemen tv nin başına götürdü. bilgisayara gittik. filmi açtım. biraz seyretti ama pek açmadı onu galiba... yarısına kadar seyrettikten sonra sevimli öcüler filmine geçtik. zevkle seyrediyor. bana anlatılana göre akşam zil çalınca ben geldim zannedip kapıyı açmış. ablasını görünce gerisin geriye kapatmış. kapıyı tekrar açmışlar. gene kapatmış. içeri girmesini istememiş. ablası, "ben de başkasının ablası olurum" deyince "hı hı" demiş. gündüz de "babaanne" demiş. bir süredir "anenene" diyordu.

03 ŞUBAT 2014 PAZARTESİ

Sabah uyandığında hafifçe mızırdadı. Tv yi gösterdi. Açtım. süt te verdim. Sonra haşlanmış yumurta verdim. Yanağını öptürmemece oynadık. öpersem de siliyor. Birkaç gündür bu oyun pek revaçta. Babannesine götürmek istediğimde isteksizlik gösterdi. Parka gidelim önce deyince kabul etti. Parka gittik. Kaydıraktan kaydı. salıncakta sallandı. hatta salıncakta ayaklarıyla bana tekme vurup beni geriye savurdu. Çok eğlendi bu oyundan.. deodorant kapağı ve dondurma çubuğu kullanarak kumdan kule yaptık. sonra omuzuma alıp at gibi zıplatarak koşarak babanneye götürdüm. Dede evdeydi. surat astı içeri girerken.. galiba arkamdan ağladı. sesler geliyordu. dedesi çikolata verir vermez susar :)
Akşam abisi aldı. eve gelir gelmez BİM e alışverişe gittik. son zamanlardaki anlaşmamıza aynen uyuyor. merdivenlerde kucak, diğer yerlerde yürümek... markette paket paket süt aldı. arabaya koydu. oyuncak yumurtası aldı ama önce içinde ne oyuncağı var diye tek tek kontrol ettik. çikolatalı süt aldım ona.. kasada üstünde renkli tanecikler olan puding tarzı zımbırtılardan gördü, istedi. bunu da başka zaman alırız dedim. hemen "hı hı baba" dedi. çok anlayışlı çocuk çok... gerçi biz de ona verdiğimiz sözleri mutlaka tutuyoruz. onun rahatlığı da var herhalde.. ablası gelince saklandı. ablası da hemen buldu bok varmış gibi.. ayşe kızdı üzüldü. yemekten önce sevimli öcüler 1 i açtım TV de.. (dün 3- 4 saat uğraştım download için) seyretti. yemek yerken de devam etti. filmdeki kız çocuk (Bo) ayşeye çok benziyor. zaten ayşe de filmi sürekli "guga guga" diye diye seyrediyor. film bitince kapattım. kızdı arka odaya koştu. kakaolu sütü oyuncak fincan ve tencerelerine döküp onlarla oyun oynadı. bir ara süt yere dökülünce kızdı. bebek gibi değil de büyük insan gibi bağırdı "eeehhh" diye. ellerini de beline koydu. çok komik görüntüydü. tamamını değilse de bir kısmını kaydettim.







1 Şubat 2014 Cumartesi

02 ŞUBAT 2014 PAZAR

Gün gene 02.30 da başladı. Çığlık sesleriyle uyandım. Ayşe çığlık atıyor. Ablası salona getirdi. göğsüme yatıp uyudu. koltuğa koydum. ara ara tepinmesine rağmen uyumaya devam ediyor. bir ara annesinin yanına götürdüm. yatacağına yatakta oturup ağlamaya başladı. tekrar salona götürdüm. süt verdim. sakinleşip daldı.
Sabah uyandı. Film seyretti. Sonra buzdolabına koştu. karnı acıkmış. Birşeyler hazırlayıp vermek yerine beraber börekçi şevkete gittik. arabanın ön koltuğuna oturdu. emniyet kemerini unutmuyor ve taktırıyor. küçük plastik çatallardan aldı bir sürü.. evdekilere de onlarla yemelerini işaret ediyor. tütü giydi ve tüm gün onunla gezdi. oyuncak mutfak takımlarını yıkadığı için annesine kızdı. sehpanın üzerine biberondan süt fışkırtıyormuş. annesi çağırıp bana gösterdi. ben de ayıpladım. zırlayarak arka odaya koştu. bunu her canı sıkıldığında yani birisi ona olmaz dediğinde yapıyor artık.. kendi kendine koltuğa yatıp film seyrederken uyudu. akşama doğru uyandı. gene biraz börek yedi. bilgisayarda sevimli öcüler seyretmeye başladı. annesi geldi alışverişten. ayşeye kitap almışlar. kızdı. zırladı neden bilinmez. kitapları istemedi ama sonra alıp sahiplendi.  

01 ŞUBAT 2014 CUMARTESİ




Bu videolar da neyin nesi derseniz, bunlar akşam 17.30 gibi uyanan Ayşenin, annesinin makyaj masasında birşeyler arayıpta bulamadıktan sonraki hali... Ancak oyuncak hikayesi açtıktan sonra sakinleştirebildim. susmak için 2. filmi açmamı şart koştu. şu an koltuğa uzanmış, ağzında biberon seyrediyor. film hakkında yorum yapıyor. "Ih ıh, hı hı, hhaa" gibi seslerle... Uzunca bir aradan sonra blog'a ilk defa video yükleyebildik. Birikenleri topluca yüklemek lazım...
Bu sabah daha doğrusu gecenin köründe başladı gün... saat 02 de uyandı ve salonda minika çocuk seyretmeye başladı. ne yaptıysam uyutamadım. oturduğum yerde ben uyukladım ama hanfendi gözünü kırpmadı sabaha kadar. sabah 06 gibi annesinin yanına götürdüm. 5 dakika sonra annesi gene salona getirdi. ben o sırada koltukta sızıp kalmıştım. hayal meyal hatırlıyorum. öğlen 12 ye doğru uyandı. keyfi ve neşesi yerinde... babannesi geldiğinde masanın altına saklandı. biz de oyuncak hikayesini kapattık o saklanmışken.. hemen ağlayarak çıktı. önce gitti abisine şikayet etti. sonra da babannesinin kucağında teselli aradı. bol bol oynadı. atına binip gezerken ben de at oldum. kendi atıyla bana çarpıp devirdi defalarca... çok eğlenceli... şehriyelerle oynadı gene... eyç te kedi resmi çizdi. üçgenleri yanyana getirip dişlerini yapıyor. benim çizdiğim kedileri hemen siliyor. yüzünde güller açıyor. annesi ayağında sallayıp uyuttu en sonunda..
ablası gelince hemen saklandı. masanın altından çıkarıp koltuğun arkasına sakladım. ablası aradı bulamadı(!) bizimki de hiç ses çıkarmadan saklandı. ta ki oyuncak hikayesini kapatalım bari diyene kadar... blogda ayşenin videolarını seyrettirdim. Ayşe niye ağlıyor diye sorduğunda birşey aradı bulamadı o yüzden ama ne aradığını bilmiyorum dedim. hemen çıktı. sehpanın üstündeki yara bandı kutusunu alıp ablasına gösterdi. meğer onu arıyormuş. yatmadan önce oyalansın diye annesi vermişti.  
Bu arada, videodaki oyuncak hikayesine teslim olma ve sonra sinirini tekrar hatırlayıp zırlama ama sonra gene filme kendini kaptırma hallerine dikkat çekerim. :) Gündüz abisiyle oynadı bir ara.. çok neşeliydi.ipi beline bağlayıp koşarak atı hareketlendirdi falan... Bu arada, at'a isim de taktı... "DEH"... şaşırtıcı değil... Akşam ablası gelince hemen koşup saklandı masanın altına... Ablası bulamayınca, TV deki oyuncak hikayesini kapatalım dedi. hemen çıkıp itiraz etti. :) 
Akşam salonda kendi kendine oynadı. Et ısıttım. onu yedi.. birkaç saat sonra elinde nutella kavanozuyla geldi. bir dilim ekmeği kuzucuk yaptım. onu da yedi. tüm bu süreç zarfında oyuncak hikayesi sürekli açık TV de... saat 10 gibi rica minnet kapatabildik. 

22 EKİM 2017 PAZAR

sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...