11 Şubat 2014 Salı

11 ŞUBAT 2014 SALI

Sabah, uyandığında annesi henüz çıkmamıştı. ona biaz naz yaptıktan sonra, koltuğa uzandı. sevimli öcüler açtım. aaa.. o da ne... filmi istemedi. tt çocukta pepee vardı. onu da istemedi. yumurcak tv açtım. seyretti. "müüü" istedi. daha sonra peynirli yumurta yaptım. biraz yedi. hatta peynirli taraflarından istedi. parka görürmeyi teklif ettim. bir şok daha... gitmek istemedi. tv yi gösteriyor. oyun oynarken saklanmaca oynadık. ablasının yatağının altına saklandı. onu arayıp bulamadım(!) ben de kapının arkasına saklandım. eliyle koymuş gibi beni buldu. bana gülümseyerek "aba ya ha hı" dedi. ablasının yatağına saklanmışmış. gözümün önünde kapının arkasına saklanıp onu bulamayacağımı düşünüyor. saf kızım benim. ama ben seni saklanırken gördüm. bulurum dedim ve buldum. yüzünü duvara dönüp, elleriyle suratını kapatıyor. dün eskişehirden aldığımız baloncuk çıkaran zımbırtıyla oynadık. yaptığım balonları havada yakalayıp patlatıyor. henüz kendisi baloncuk yapamıyor. çok yakından üflüyor. hatta dudaklarını değdirircesine... zaten üflemesini de odaklayamıyor belli bir noktaya ve şiddetini de ayarlayamıyor. ama gene de biraz öğretince arada sırada baloncuk çıkarmayı başardı. parka ve ardından babanneye götürmek için giydirmek istedim. giyinmek istemedi. biraz zorla ama arıza çıkarmasın diye işi oyuna ve boğuntuya getirerek giydirdim. mesela; tişörtünü giydirdikten hemen sonra vıyaklamaya başlar başlamaz, onunla güreşe tutuşuyor, göbeğe pırt yapmaktan falan bahsediyor, dikkatini dağıtıyorum. tepine tepine giyindi ama hiç problem çıkaramadı zira sürekli dikkatini dağıttım. bebeklerin dikkatini ve ilgisini dağıtmak kolay oluyor da bu kız büyüyünce ne bok yiyecez bilmem. bu inatla ağzımıza sıçacak. parka gittik. montunu ve ayakkabılarını sokakta giydirdim. önce kaydırağa gitti. bir de tüy buldu. tüyü kaydırağa koyuyor. üfleyerek aşağı kaydırıyor biraz.. sonra kendisi de kayıyor. sonra da kendisiyle beraber yere düşen tüyü tekrar bularak yerden bir avuç kum alarak kaydırağın tepesine çıkıyor. kumları aşağı döküyor. tüyü koyuyor. gene kayıyor. hatta bir keresinde tüyü bulamadı. bana dönüp "tuu" dedi. yerini gösterdim. salıncakta sallanırken gene bana tekme atma oyunu oynadık. bana tekme atamasın diye salıncağın kenarında durdum. sürpriz... avucunda kum varmış. bana tekmeyle vuramayınca kumu suratıma fırlattı. hiç beklemiyordum. hakkaten şaşırdım. yanına 10 yaşlarında bir oğlan gelip sallanmaya başladı. oğlan hızlanmak için arkaya yaslanıp bacaklarını öne atma hareketi yapmaya başlayınca bizimki de aynı hareketi taklit etmeye başladı. onunla aynı hızda sallanmak için hızlı sallamamı istedi. uzun süre sallandı. sonra tahtırevalliye bindi. benim dediğim gibi "aşağı yukarı" diyor ama "ııhhhh" "ııhhhh" şeklinde... zaten konuşmaları genelde ıhlama şeklinde... ama vurgular muhteşem... "her lafı da baba veya guga veya abi gibi bildik kelimelerle sonlanıyor. aşağı yukarı şöyle... " hı , hı ,ha, ıhh, ha, hı , hı, baba" tam bir buyurma ve emretme vurgusuyla çıkıyor bu sesler. sondaki "baba" ise "anladın mı" vurgusuyla... omzuma alıp dıgıdık dıgıdık zıplayarak babanneye gittik. bir kaç gündür yaptığı gibi kapıda dikilip içeri girmekte nazlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

22 EKİM 2017 PAZAR

sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...