Sabah yatakta yatarken yanına gittim. bana yüz vermeyip tersledi, kızdı. demek bu sabah benden göründüler. evden çıktım. Adliyedeyken telefonum çaldı. Sevgi arıyor. telefonu Ayşeye verdi. Ayşe ağlayarak bir şeyler anlatmaya çalışıyor. meğer, dün ben söz vermiştim ya, beraber gidecez diye... onun için ağlıyormuş... ben gelip seni alacam kızım. ben şimdi başka yere gittim dedim. öğleden sonra annesiyle ayşeyi metro grosmarkete çağırdım.. beraber otobüse binip geldiler. Ayşe daha gündüzden arabanın anahtarını yanına almış. araba yalova yolunda tamirde ya... biz dün ayşeyle önce tamirciye, sonra metroya gitmiştik. tamirciyle konuşurken duymuş olmalı bizi, arabayı yarın alacaz diye... benim yanıma gelince hemen bana arabanın anahtarını verdi. akıllı bıdık... metroda dün gördüğümüz pembe botları ve defteri aldık. bir de kiloluk nesquik... ayrıca pembe çatal ve pembe tabak... dönüşte gene otobüste uyudu.. kucağımda eve götürdüm. bu sefer uyanmadan yatırabildim.
uyanınca sadece nesquik yedi. elbette pembe tebağı ve çatalıyla... sonra kalemlerini alıp defterine resimler çizmeye başladı. önce kare, üçgen ve daire çizdi. sonra kare, üçgen ve daire şeklindeki legomsu zımbırtıları getirip çizimlerin üstüne koydu. isimlerini söyleyip sırıtıyor. sonra çizdiği bu geometrik şekillerin içine kaş göz çizip yüze çevirip onları anne, baba ve ayşe olarak tanımladı. abiyle abla yok. nerdeler deyince yüzünü ekşitti ama gene de ikisini de çizdi. bir de ilk başta yılan çizmişti. yılan çizdikten sonra ssssssss diye ses te çıkarıyor.
unutmuşum. aklıma gelmişken yazayım... "seni gidi seni" dilinden düşmüyor. suratında sevimli bir sırıtma, parmağını sağa sola sallayarak "gidi digi gidi" diyor..,
gece ben uyurken şu resmi çizmiş. kaydırak salıncak ve tahtırevalli... park resmi... bir de öcü gibi birşey... öyle dedi, kim olduğunu sorduğumuzda...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder