sabah uyanıp yanıma geldi. kuru yumurta istedi. dün de istemişti, becerememiştik. yaptım ydi. bir tane daha istedi. artık tuzu da kendi döküyor. üstelik ölçülü olarak... ev soğuktu. hırka giydirdim. sonra da kombiyi yaktım. bir süre sonra yanıma gelip "baba ben çok terledim" deyip hırkasını çıkardı. kelimeler yarım yamalak ama cümle kurulumu tam... yanıma gelip benden birşey istedi. "hayağğ" gibi bir kelime söylüyor. önce anlamadım ama sonra tarak dediği ortaya çıktı. dün aldığımız poni oyuncağının tarağı kaybolmuş. beni arka odaya götürdü. ve yatakta oynarken tarağın yere düştüğünü ve kaybolduğunu anlattı bana...
sonra balkon camından dışarı bakarken karşı apartmanındaki güvercinlerin bizim balkona gelmesini istiyor. tabii gelmiyorlar. ben kuşlar için yuva yapayım dedim. tutturdu huva diye... "kızım sonra, saksı almamız lazım" dedim. annesi ayak altından çkilssin diye kızımı babannesin gönderdi. beraber gittik. beni salmadı. başını omzuma yaslayıp baba baba diye ağladı gitmeyeyim diye... uzun süre ayşeyi ikna etmeye çalıştım. en sonunda ayrılabildim. arkamdan hemen uyumuş. uyanınca babannesi getirdi. bugün annesi ve abisinden bol bol azar işitti. bizim iki manyak ayşeye yüklendiler de yüklendiler. aslında ayşeyi idare etmek o kadar kolay ki... en sonunda ağlayarak yanıma geldi. "onlar kötü" diyor ağlayarak... kucağıma alıp teselli ettim. canavarlar üniversitesin açtım. beraber seyrettik. gün misafirleri gelmeye başlayınca, onlara şirinlik yapıp durdu. benim yanımda pasta börek tarzı şeylerden yedi. sonra yatmış uyumuş. gece 03 gibi uyandı. salonda koltukta yarım saat kadar ağlayarak yattı. müdahale de ettirmedi. sonra tekrar daldı uykuya...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder