Artık sabah uyanışları rutine bağladı. Anne diye zırlayarak uyanış. Elinde yastık veya bazen battaniyeyle salona geliş.. salonun ortasında bir müddet zırlama.. babayı itme ve uzaklaştırma.. en azından yaklaştırmama.. koltuğa uzanıp TV seyretmek, Çişini yapmak.( burda bi değişiklik var. Artık yardım almadan kendi yapmak istiyor. yardımı reddediyor. üstünün toplanmasında yardım istiyor ama.. onu beceremediğini biliyor)
Sonra babanın, birşeyler yemesi için yalvarması.. sadece 1- 2 lokma birşeyler yemesi.(genelde nutellalı kuzucuk)
Arkasından giyinme ve babanneye gidiş. ( bu sefer parka da uğradık.Salıncakta arkadan itilmeye bayılıyor. İvmelenmeyi seviyor.{babasına çekmiş eşşoğlusu} Ben de ani ve sert itişlerle onun istediğini yapıyorum.)
Babannenin kapısında huysuzlanıp orada kalmak istememe...
Akşam abisiyle beraber geldi. Merdivenlerden neşeli sesi geliyor. eve girdi.montunu çıkarıp salonun ortasına attı. abisiyle oynamaya başladı. tüm geceyi oyuncak hikayesi seyrederek geçirdi. o kadar ki, yemeğe bile gelmeyi reddetti. salona gelsin diye televizyonda flaşbellekle oyuncak hikayesi açtık ta zırlamayı kesip yemeğe oturdu. dominostan pizza söylemiştim. annesi yediremedi. kendi de yemedi. ancak ben yedirebildim. bir dilime yakın yedirdim. aldığım pastaya mum yakıp önüne koyduk. üfleyerek söndürdü. biraz da pasta yedi. yemekten sonra da oyuncak hikayesi seyretmeye devam etti. oyuncak hikayelerinin hepsi bittiğinde tavuklar firarda'yı açtım. onu da seyretti.
31 Aralık 2013 Salı
30 Aralık 2013 Pazartesi
30 ARALIK 2013 PAZARTESİ
zaten neler olduğunu unutmuştum. bir de 5 gün sonra yazınca ne yazacağımı iyice bilmez hale geldim. aslında çok dolu bir gündü. mesela yemek yemediği için sırf birşeyler yesin diye yaş pasta aldık. önüne konan pasta dilimini yedi. pastanın da sadece kremalı kısımlarını alıyor çatalla...
29 Aralık 2013 Pazar
29 ARALIK 2013 PAZAR
Bu sabah biraz geç bir saatte salona jopping yaparak girdi.. hiç durmadan yatak odasına geri döndü. yatakta abisi ve annesiyle beraber yatıyorlar. kahvaltıdan önce huysuzluk etmeye başladı ve doğru dürüst kahvaltı etmedi. hahvaltı sırasında ağlaya ağlaya kucaktan kucağa gezdi. Buradan sonrasını pazartesi gecesi yazıyorum. bu süre zarfında harika şeyler yaptı, bunu da yazmam gerek mutlaka dediğim. ancak büyük bölümü aklımdan uçtu gitti. hatırladığım kadarını yazacam.
28 Aralık 2013 Cumartesi
28 ARALIK 2013 CUMARTESİ
Bu sabah ne zaman uyandı bilmiyorum. sabah kızarmış ekemek yedi sadece.. sıcak kızarmış ekmek.. başka hiçbirşey... ama dilim yedi. kuru ekmeği zaten seviyor.. kızarmış olunca bayıldı. öğlenleyin uyutayım dedim. o beni uyuttu. kendisi oyuncak hikayesi seyretmiş. akşam seansına sinemaya gittik. ayşeyi haticeye bıraktık. kalmak istemedi. döndüğümüzde popeyes almıştım. onu yedi. hem de acı sosa bandıra bandıra...
27 Aralık 2013 Cuma
27 ARALIK 2013 CUMA
bugün annesi işe geç gidince, annesine yetişti. tam ayakkabılarını giyerken geldi yanına... sevgiye biraz ayşeyle kalmasını çünkü her zaman onu aradığını söyledim. kucağına çıktı. 10 15 dakika kadar kucakta durdu. gene de vıyakladı. annesinin gitmesini istemedi. annesi giderken 5 saat sonra dönecem dedi. bizimki hemen parmaklarıyla 4 işareti yaptı. :) pazarlık ta etmeye başladı bacaksız.
iştah sorunumuz devam ediyor. az miktarda nutellalı ekmek yedirebildim. ilacını içirdim. sürekli birşeyler anlatmaya çalışıyor ama konuşamadığından anlamıyoruz. yakında bu konuda ciddi bi problem yaşanacakmış gibi gelmeye başladı. abisi de konuşamıyordu. kreşe gönderince konuşmaya başlamıştı. bir süredir aklımda zaten. ayşeyi de göndersem mi acaba.. ayşeye sordum. olur anlamında başını sallıyor.
Evde kalmaya karar verdim. dolayısıyla ayşe de evde... kağıt kalemle birşeyler karalıyor. inatla bana E harfi yazdırmadı. yazdıklarımı ve kitaptaki E lerin üzerini karalıyor. inat... pastel boyalarını arıyor. ama yok. bulamadık. babannede galiba... flashbelleğe oyuncak hikayesi yükledim. tv de onu seyretmeye başladı. bir süre sonra ilgisi dağıldı. jengaları çıkarıp oynamaya başladı. jengalardan güneş yaptı. en sonunda ayağıma koyup salladım oyuncak hikayesini seyrederek uyudu.(bitmeden uyumadı. biter bitmez uyudu.)Akşam geç saat uyandı. Gene yaptığı bi sürü şey var ama gene geç yazdığım için unutma var. ablasına sardı bu aralar... onu eve bile sokmayacak neredeyse... odaya falan hiç sokmuyor. akşam annesiyle gezmeye gidecekti. gitmemek için arıza çıkardı. ben kızınca da zırlaya zırlaya gitti. gece gene oyuncak hikayesi seyretti.
iştah sorunumuz devam ediyor. az miktarda nutellalı ekmek yedirebildim. ilacını içirdim. sürekli birşeyler anlatmaya çalışıyor ama konuşamadığından anlamıyoruz. yakında bu konuda ciddi bi problem yaşanacakmış gibi gelmeye başladı. abisi de konuşamıyordu. kreşe gönderince konuşmaya başlamıştı. bir süredir aklımda zaten. ayşeyi de göndersem mi acaba.. ayşeye sordum. olur anlamında başını sallıyor.
Evde kalmaya karar verdim. dolayısıyla ayşe de evde... kağıt kalemle birşeyler karalıyor. inatla bana E harfi yazdırmadı. yazdıklarımı ve kitaptaki E lerin üzerini karalıyor. inat... pastel boyalarını arıyor. ama yok. bulamadık. babannede galiba... flashbelleğe oyuncak hikayesi yükledim. tv de onu seyretmeye başladı. bir süre sonra ilgisi dağıldı. jengaları çıkarıp oynamaya başladı. jengalardan güneş yaptı. en sonunda ayağıma koyup salladım oyuncak hikayesini seyrederek uyudu.(bitmeden uyumadı. biter bitmez uyudu.)Akşam geç saat uyandı. Gene yaptığı bi sürü şey var ama gene geç yazdığım için unutma var. ablasına sardı bu aralar... onu eve bile sokmayacak neredeyse... odaya falan hiç sokmuyor. akşam annesiyle gezmeye gidecekti. gitmemek için arıza çıkardı. ben kızınca da zırlaya zırlaya gitti. gece gene oyuncak hikayesi seyretti.
26 Aralık 2013 Perşembe
26 ARALIK 2013 PERŞEMBE
Bu sabah annesi gitmeden uyandı. Salona geldi yine.. televizyon seyretmeye başladı. iştah yok. zor zahmet kuzucuk yedi biraz.. Eline kağıt kalem aldı. kağıdı karalayıp duruyor. "M" yazmasını istedim. Yazdı valla... konuşmayı öğrenmeden yazmayı öğrenecek piçkurusu.. A-B-O-M harfleri tamam.. hatta bugün bir de Y harfi yazdı ve sonra da klavyede Y harfini gösterdi. Babanneye gittiğimizde kapıda mızırdadı gitmeyeyim diye... akşam abisi getirdi. kapı açılır açılmaz ehi ehi sesleri çıkarmaya başladı. suratsız bir halde içeri girdi.
yazmayı unuttum. birkaç gündür ve bu akşam da annesinin memesini tutuyor sürekli. gene hemen elini annesinin yakasından sokup memesini tuttu ve dizine yattı. ağzında da biberon... sonra ayaklandı. gecenin büyük bölümünü arka odada geçirdi. Tarzan animasyonunu açtım. Gündüz becerememiştim. başlarda büyük bi ilgiyle seyretti. sonra ilgisini kaybetti. odanın içinde değişik şeylerle ilgilenmeye başladı. çekmecelerden çarşafları çıkarıp yerlere serdi. salondan oyuncaklarını getirdi. çarşafın üzerine döktü. sandalyeleri kapıya dizerek giriş çıkışı engelledi. ablasının odaya girmesine mani oldu. ablası bir şey alcam diye yalvarsa bile odaya sokmadı. gene hiçbirşey yemedi. ablasının yaptığı kıymalı makarnadan yerler sandık. onu da yemedi. yalvarmak ta işe yaramadı. gece uyumak için yatıpm yarı uyur hale geldiğinde bile arka odada bilgisayarın kapatılmasına izin vermiyordu.
yazmayı unuttum. birkaç gündür ve bu akşam da annesinin memesini tutuyor sürekli. gene hemen elini annesinin yakasından sokup memesini tuttu ve dizine yattı. ağzında da biberon... sonra ayaklandı. gecenin büyük bölümünü arka odada geçirdi. Tarzan animasyonunu açtım. Gündüz becerememiştim. başlarda büyük bi ilgiyle seyretti. sonra ilgisini kaybetti. odanın içinde değişik şeylerle ilgilenmeye başladı. çekmecelerden çarşafları çıkarıp yerlere serdi. salondan oyuncaklarını getirdi. çarşafın üzerine döktü. sandalyeleri kapıya dizerek giriş çıkışı engelledi. ablasının odaya girmesine mani oldu. ablası bir şey alcam diye yalvarsa bile odaya sokmadı. gene hiçbirşey yemedi. ablasının yaptığı kıymalı makarnadan yerler sandık. onu da yemedi. yalvarmak ta işe yaramadı. gece uyumak için yatıpm yarı uyur hale geldiğinde bile arka odada bilgisayarın kapatılmasına izin vermiyordu.
25 Aralık 2013 Çarşamba
25 ARALIK 2013 ÇARŞAMBA
sabah güzelce uyandı. salona geldi ve televizyon seyretmeye başladı. süt içti biberonla... sucuklu yumurta yaptım ama bir parça sucuk hariç yemedi. bayılır halbuki.. bir küçük kuzucuk ta nutellalı ekmek. başka bir şey yok. 2 gündür insanın elinden tutup biryerlere götürme huyu peydah oldu. ayrıca sürekli birşeyler anlatmaya çalışıyor ama konuşmayı beceremediği için hiçbirşey anlamıyoruz. babannesine giderken sırtıma aldım. öyle gittik. babanneye gidelim mi deyince başını olur anlamında salladı. Böyle yapınca aklıma birşey geldi. ayşeye birşeyi izah ettiğinizde ve de ikna ettiğinizde hiç naz veya kapris yapmıyor. hemen hııhıı deyip başını sallıyor. çok uyumlu çok.. ve de çok akıllı.. sanırım empati duygusuna da sahip babası gibi... bir de bütün sevimliliği üzerinde şu sıralar.. bilinçli olarak sevimli olabilmeyi de, sevimli olmanın işe yaradığını da keşfetti. En güzel zamanlarını yaşıyoruz. keşke hiç büyümese de hep bu yaşta kalsa... birkaç yıl daha sefasını sürerim. sonra derdi, tasası, cefası başlar...
akşam annesiyle geldi. kucağıma aldım diye fırça yedim. hastayım ya.. biraz sonra niye çocuğun üstünü başını çıkarmadın diye ikinciye fırça yedim.(bir kadını memnun edemezsin zira kadınlar ne istediğini kendi de bilmez)
akşam boyunca bana yanaştı durdu. uzaklaştırmaya çalışıyorum. yemek masasına her zamanki gibi 2 sandalye koydurup yemeğin başına kuruldu ama yemedi. yemelisin diye ısrar edince ağlamaya başladı. masadan kaçtı. sonra kucağıma almak istedim. bana değil annesinin kucağına gitti. sadece 1 tane mantı yedirebildim gönlünü yaparak. 2ncisini öğürerek çıkardı. hastalığın etkisinden kurtulamamış daha tam olabilir. ama neşesi yerinde genel olarak.
akşam annesiyle geldi. kucağıma aldım diye fırça yedim. hastayım ya.. biraz sonra niye çocuğun üstünü başını çıkarmadın diye ikinciye fırça yedim.(bir kadını memnun edemezsin zira kadınlar ne istediğini kendi de bilmez)
akşam boyunca bana yanaştı durdu. uzaklaştırmaya çalışıyorum. yemek masasına her zamanki gibi 2 sandalye koydurup yemeğin başına kuruldu ama yemedi. yemelisin diye ısrar edince ağlamaya başladı. masadan kaçtı. sonra kucağıma almak istedim. bana değil annesinin kucağına gitti. sadece 1 tane mantı yedirebildim gönlünü yaparak. 2ncisini öğürerek çıkardı. hastalığın etkisinden kurtulamamış daha tam olabilir. ama neşesi yerinde genel olarak.
24 Aralık 2013 Salı
24 ARALIK 2013 SALI
Bu sabah sesini duydup yatak odasına gittiğimde yatakta oturmuş anne diye zırlıyordu. biraz sonra salona geldi ve TV yi açtırarak bir süre koltukta yattı. sonra giydirip babanneye götürdüm. problem çıkmadı. bütün gün uyumuş. akşam annesi almaya gittiğinde gelmeyi reddetmiş. babam gelsin diye tutturmuş. hasta yatağımdan kalkıp gidiyordum ki, ikna olmuş, annesiyle geldi. akşamı genellikle yatarak geçirdiğim için pek fazla birşey anlatamayacağım. ama bilgisayarda pepenin müziğini söyleyerek pepee videosu açtırdı. sonra pocoyo seyretti. en son olarak oyuncak hikayesi açtım. arka odada tek başına oturup bunları seyretti. bir ara benim ve annesinin ellerimizden tutup bizi de arkam odaya götürdü. balkon kapısının yanına 2 tane sandalye koyup ikimizi de oturttu. birşeyler anlatıp duruyor ama anlamak mümkün değil... bir de seni öpeyim dediğimde bana sırtını dönüp poz atması var tabii..
22 Aralık 2013 Pazar
23 ARALIK 2013 PAZARTESİ
sabah uyandığında süt istemiş. süt götürdüm yatak odasına.. suratıma bakjmıyor. yüzükoyun yatıp sırtını döndü. beni istemiyor. biraz sonra salona geldi. TRT Çocuk açıldı hemen.. yatarak seyrediyor, ağzında da biberon... biraz sonra babannesi geldi. sehpanın altından çıkmadı bir süre.. sonra ortam yumuşadı. babannesi ilacını içirdi. gitme zamanı gelince gitmek istemedi. bana yapıştı. babannesiyle gitmek istemiyor. merdivenlerde 5 dakika yalvardık ayşeye babannesiyle gitsin diye.. en sonunda babannesinin sırtında gitti. kadıncağız kendini taşıyamıyor bir de ayşeyi sırtına aldı.
Dün için yazmayı unuttuğum bir şey var. yeni aklıma geldi. bir süredir yaşlı olan herkese dede demeye başlamıştı ya, dün pide alırken parayı ayşe eline aldı ve paranın üzerindeki m.kemal resmini gösterip dede dedi. halbuki sakallı ve beyaz saçlı insanlara dede diyor. buna nasıl dedi hayret...
Eve kadar babannesinin sırtında gitmiş, inmeyi reddetmiş. Akşam üzeri almaya gittiğimde yatmıştı. belki de uyuyacaktı ama beni görünce ayaklandı. Babannesi giydirmeye başlayınca ayakkabılarını giymeye karşı koydu. zorla giydirdik. merdivenlerden inerken kucak istedi defalarca.. almayınca mızırdadı. arabaya bindik. eve vardığımızda bir baktım, ayakkabısının tekini çıkarmış. belli oldu ki, yürümek istemiyor, kucak istiyor.
"kucak için mi çıkardın ayakkabını" dedim. tatlı tatlı sırıtarak başını sallaldı. eve kucağımda çıkardım. hastalıktan kendimi taşıyamıyorum bir de ayşeyi taşıdık. evde oyuncak hikayesini açtım. ayağıma koyup salladım ama uyumadı. filmi seyretti. akşam yemek te yemedi. gene oyuncak hikayesi istedi. yemek yedikten sonra olur dedim diye zırlamaya başladı. Gündüz uykusunu uyumadığı için akşamüzeri annesinin koynuna girmeye yeltendi. uyumasın diye oyuncak hikayesi filmini açtım. o kadar uykusu var ki seyrederken uyudu. biraz sonra öksürürken uyandı. şu an filmi seyretmeye devam ediyor. annesi yemek yedirmeye çalışıyor. karnı aç...
karnı doyduktan ve film bittikten sonra salona geldi. elinde kağıt kalem.. birşeyler karalayıp duruyor. "B" yaz kızım diyoruz yazıyor. "A" da tamama zaten.. "O" yaz dedim onu da yazdı.(O yu söyleyemiyor ama) "M" yaz dedim şımardı. başka başka şekiller çizip M diyor. biraz sonra annesinin aldırdığı ıvır zıvırları yemeye başladık. biraz kek yedikten sonra kekleri ufalamaya başladı. yapma kızım dediğimiz zaman suratına çok sevimli bi sırıtma yerleştirip yapmaya devam etti. şirinlik yapmanın yaramazlık konusunda muafiyet sağlayacağını düşünüyor. eh.. haklı da birkaç kere işe yaramıştı. ama bu yargının yerleşmesine izin veremeyiz. nitekim vermedik te... bozulup arka odaya gitti. biraz sonra ordan da zırlayarak geldi. annesinin dizine başını koydu yattı. yatağa götüremedik. salonda uyuyor.
Dün için yazmayı unuttuğum bir şey var. yeni aklıma geldi. bir süredir yaşlı olan herkese dede demeye başlamıştı ya, dün pide alırken parayı ayşe eline aldı ve paranın üzerindeki m.kemal resmini gösterip dede dedi. halbuki sakallı ve beyaz saçlı insanlara dede diyor. buna nasıl dedi hayret...
Eve kadar babannesinin sırtında gitmiş, inmeyi reddetmiş. Akşam üzeri almaya gittiğimde yatmıştı. belki de uyuyacaktı ama beni görünce ayaklandı. Babannesi giydirmeye başlayınca ayakkabılarını giymeye karşı koydu. zorla giydirdik. merdivenlerden inerken kucak istedi defalarca.. almayınca mızırdadı. arabaya bindik. eve vardığımızda bir baktım, ayakkabısının tekini çıkarmış. belli oldu ki, yürümek istemiyor, kucak istiyor.
"kucak için mi çıkardın ayakkabını" dedim. tatlı tatlı sırıtarak başını sallaldı. eve kucağımda çıkardım. hastalıktan kendimi taşıyamıyorum bir de ayşeyi taşıdık. evde oyuncak hikayesini açtım. ayağıma koyup salladım ama uyumadı. filmi seyretti. akşam yemek te yemedi. gene oyuncak hikayesi istedi. yemek yedikten sonra olur dedim diye zırlamaya başladı. Gündüz uykusunu uyumadığı için akşamüzeri annesinin koynuna girmeye yeltendi. uyumasın diye oyuncak hikayesi filmini açtım. o kadar uykusu var ki seyrederken uyudu. biraz sonra öksürürken uyandı. şu an filmi seyretmeye devam ediyor. annesi yemek yedirmeye çalışıyor. karnı aç...
karnı doyduktan ve film bittikten sonra salona geldi. elinde kağıt kalem.. birşeyler karalayıp duruyor. "B" yaz kızım diyoruz yazıyor. "A" da tamama zaten.. "O" yaz dedim onu da yazdı.(O yu söyleyemiyor ama) "M" yaz dedim şımardı. başka başka şekiller çizip M diyor. biraz sonra annesinin aldırdığı ıvır zıvırları yemeye başladık. biraz kek yedikten sonra kekleri ufalamaya başladı. yapma kızım dediğimiz zaman suratına çok sevimli bi sırıtma yerleştirip yapmaya devam etti. şirinlik yapmanın yaramazlık konusunda muafiyet sağlayacağını düşünüyor. eh.. haklı da birkaç kere işe yaramıştı. ama bu yargının yerleşmesine izin veremeyiz. nitekim vermedik te... bozulup arka odaya gitti. biraz sonra ordan da zırlayarak geldi. annesinin dizine başını koydu yattı. yatağa götüremedik. salonda uyuyor.
20 Aralık 2013 Cuma
20 ARALIK 2013 CUMA
Eskişehire gidecek annesiyle birlikte... Sabah giyinmiş.. pek hoş görünüyor. Evden çıkmadan sırt çantasını almayı unuttuğu ortaya çıktı. tabii hemen dönüp aldı. içine eline geçerse doldurmuş.. herkesin çantasın olacak ta kızımın olmayacak mı yani.. otobüse binerken pek neşeliydi. zaten şehirlerarası otobüslere bayılıyor. daha önce de merdivenlerinden inip çıkarak oyun oynamıştı. üstelik rahatt hat.. koridorlar geniş.. hemen koltuğa kurulup koltuk ekranını açmaya çalıştı. kulaklığı taktı. ben otobüsten inmeden yanağıma kocaman bi öpücük kondurdu. :D
Giderken de camdan el salladı. İyi yolculuklar güzel kızım...
Giderken de camdan el salladı. İyi yolculuklar güzel kızım...
18 Aralık 2013 Çarşamba
19 ARALIK 2013 PERŞEMBE
Bu gün uyanmayı sabaha bırakmadı. Gece yarısı gözünü açtı. TV yi açtırdı ve seyretmeye başladı yattığı yerden... Ara ara beni uyandırdı.( uyanık kalamayıp uyuyordum) uyandırıp çişini gösterdi. geceyi yalnız geçirdi velhasıl.. saat 2 de uyanıktı. 4 gibi uyuyordu. ne zaman uyuya kaldı bilmiyorum.
sabah sorunsuzca uyandı ve çizgifilm seyretmeye başladı. sonra ayaklandı ve geceden torbaya doldurdığu mandalinaların yerlerine konduğunu farketti ve kıyamet koptu. zırlayıp tepindi. annesinin yanına gitti ve yattı. sonra kalktılar ve kızıma sucuk hazırladım. sucukla birlikte mutlaka su da istiyor. gene eski usul parmağını ağzına sokarak istedi. nasıl istiyorduk dediğimde tıssss dedi. dün yazmayı unuttum. gece emziğini bulup onu emmeye başladı. tabi hemen emeklemeye başladı. emzik olunca hemen bebeğe dönüşüyor aklınca.. emmesin diye sakladılar. bu sabah emziği verdim. kahvaltı arasında ağzına sokup sırıtarak bana gösteriyor. babanesine götürmedim. tüm gün benimleydi. bir sürü bloga yazılabilecek etkinlik var ama geç yazdığım için gene aklımda kalanları aktarabilcem ancak... uzun süre atına bindi. sonra atını yan yatırıp lamba anahtarına ulaşıp lambayı yaktı, söndürdü. bunu oyuna çevirdi. bol bol kovalamaca oynadık. legolardan ben hav hav yaptım... kızıp bozdu.. kendince birşeyler yaptı. öğleden sonra oyuncak hikayesini açarak ayağımda salladım. uyudu. akşam üzeri tavuk yedi. sonradan aklıma geldi . unutmadan hemen yazayım. bütün eşya ve oyuncaklarını etrafa saçıyor. ve toplatmıyor da... bütün gün evde adım atacak yer yok. o uyuyunca annesi hepsini topluyor. sabah uyandığında toplanmış görünce takaza ediyor. sadece bizim evde değil, babannesinin evinde de bütün eşyaları salon kapısına yığılmış. kaldıttırmıyor. salona girmek mümkün değil..
sabah sorunsuzca uyandı ve çizgifilm seyretmeye başladı. sonra ayaklandı ve geceden torbaya doldurdığu mandalinaların yerlerine konduğunu farketti ve kıyamet koptu. zırlayıp tepindi. annesinin yanına gitti ve yattı. sonra kalktılar ve kızıma sucuk hazırladım. sucukla birlikte mutlaka su da istiyor. gene eski usul parmağını ağzına sokarak istedi. nasıl istiyorduk dediğimde tıssss dedi. dün yazmayı unuttum. gece emziğini bulup onu emmeye başladı. tabi hemen emeklemeye başladı. emzik olunca hemen bebeğe dönüşüyor aklınca.. emmesin diye sakladılar. bu sabah emziği verdim. kahvaltı arasında ağzına sokup sırıtarak bana gösteriyor. babanesine götürmedim. tüm gün benimleydi. bir sürü bloga yazılabilecek etkinlik var ama geç yazdığım için gene aklımda kalanları aktarabilcem ancak... uzun süre atına bindi. sonra atını yan yatırıp lamba anahtarına ulaşıp lambayı yaktı, söndürdü. bunu oyuna çevirdi. bol bol kovalamaca oynadık. legolardan ben hav hav yaptım... kızıp bozdu.. kendince birşeyler yaptı. öğleden sonra oyuncak hikayesini açarak ayağımda salladım. uyudu. akşam üzeri tavuk yedi. sonradan aklıma geldi . unutmadan hemen yazayım. bütün eşya ve oyuncaklarını etrafa saçıyor. ve toplatmıyor da... bütün gün evde adım atacak yer yok. o uyuyunca annesi hepsini topluyor. sabah uyandığında toplanmış görünce takaza ediyor. sadece bizim evde değil, babannesinin evinde de bütün eşyaları salon kapısına yığılmış. kaldıttırmıyor. salona girmek mümkün değil..
18 ARALIK 2013 ÇARŞAMBA
Bu sabah abisiyle ablası gittikten sonra uyandı ve pıtır pıtır arka odaya gitti. annesi büyük kızının yatağına yatmış onları uğurladıktan sonra.. ufaklık ta onun yanına kıvrılıp uyudu. sabahları annesini görmeyi talep ediyor. bu sabah gördüğü için arıza çıkarmaz diye umuyordum ama tersi oldu. ikinciye uyandığınnda gene annesi yok diye arıza çıkardı. beni yanına yaklaştırmıyor. süt verdim yere yattı. ama TV deki programa kayıtsız kalamadı. biraz zırladıktan sonra kendini kaptırdı ve sakinleşti. mutfaktaki mandalinave portakalları sehpanın üzerine taşıdı. bir yandan mandalina bir yandan şokellalı ekmek yiyor. birazdan babannesine götürecem. gönlü oldu artık herhalde.. saat bayağı ilerledi. şokellalı ekmek hazırladım. sehpaya koydum. oturağını yanaştırdım, istemedi. koltuğunu getirtti. (gene) kaykılarak arkaya devrildi. kafası acımasın diye yastık koyuyorum arkasına, kaldırıyor. sonra farkettim ki ellerini başının ardında kavuşturuyor devrilirken... vay akıllı bıdık.. ama benimle oynaşırken boş bulundu. arkaya devrildiğinde kafasını yere çarptı. ağlamaya başladı. kucağımda durdu bir süre... ardından elleriyle birşeyler anlatmaya çalıştı. ilk başta anlamadım ama sonra anlaşıldı ki, kutu kutu pense oynamak istiyormuş. oynadık. TV de çıkan tavuk reklamını gösterip duruyor. akşam yemeğinde tavuk alacağıma söz verdim. Babanneye gitmek istemiyor pek.. taa öğlene kadar oyalandık evde.. en sonunda babanneye gidelim dediğimde kafasını olmaz anlamında sağa sola sallarken, önce parka gideriz drdim. sağa sola sallanan kafanın aniden aşağı yukarı olur anlamında sallanmaya başlanması görülmeye değerdi. hareketler arasındaki saliselik şaşkınlık hoş hoştu. parka gittik. küçük kaydırak çamurlu, kurumuş ama kirli.. büyük kaydırak temiz. büyük kaydıraktan kaymasını isteyince montunun kolundan sarkan eldivenle küçük kaydırağı silmeye başladı aniden.. engel oldum. ben kendim bulduğum kağıtlarla kaydırağı temizledim. kaydırak salıncak tahtırevalli üçlüsünü tavaf etti sırasıyla.. salıncakta iken burnunu kıstırmaca oynadım. çok eğlendi ama nerden öğrenmiş bilmiyorum gözlerini pörtletmeye başladı. o görüntüden hiç hazzetmediğimi bilmiyor daha.. yapmamasını istedim. babanneye bıraktım. akşam almaya gittiğimde yeeni uyumuş henüz.. alacaz birazdan.. beren ayşeyi ben kızarmış tavuğu..
haa.. kaç gündür unutuyorum yazmayı.. evet anlamında "hı hı" deyişi çok hoş. beren ayşeyi getirdi. kızarmış Tavuk yedik. maceralarını annesine anlatırken yanımıza gelip bize kulak vermesi yok mu... bak, bi de bizi dinliyor deyince sırıtarak kaçışı...
haa.. kaç gündür unutuyorum yazmayı.. evet anlamında "hı hı" deyişi çok hoş. beren ayşeyi getirdi. kızarmış Tavuk yedik. maceralarını annesine anlatırken yanımıza gelip bize kulak vermesi yok mu... bak, bi de bizi dinliyor deyince sırıtarak kaçışı...
17 Aralık 2013 Salı
17 ARALIK 2013 SALI
Bu sabah (gene) uyandığında ağlayıp zırlayarak uyandı. odalara bakıp annesini aradı. bulamayınca ellerini kollarını sallaya sallaya bağırdı. salona gitti. TV yi açtım. kapatmaya yeltendi. ben kapattım. sakinleşince tekrar açtım. seyretmeye başladı. müü deyip süt istedi. verdim. 9.00 gibi babanneye gittik. kontak anahtarını ona çevirttim. babanneye bıraktığımda biraz mızırdadı. akşam merdivenlerden çıkarken baba abi diye bağıra bağıra geliyordu annesiyle... annesi "irfan" dedirtmeye çalışmış. bizimki "iğhan" diyor. evde tekerlekli atına binip arka odada bayağı eğlendi.
video
yemekte (gene) çift sandalyeye oturdu. biraz yemek yedikten sonra abisi masadan kalkınca o da kalktı, abisinin yanına gitti. annesi tabakla peşinden gitti. odada yemiş. birkaç gündür takıntı haline getirdiği şeyi yapıyor şu anda.. oyuncak hikayesi seyrediyor. Tüm gece oyuncak hikayesi 3 ü, ardından 1 i ve sonra da 2 yi seyretti. arka odada tek başına oturdu. seyretti. yatmadan önce de gelip beni öptü. ama son birkaç günden beri yaptığı gibi dudaklarını yanağa yanaştırıp mucuk sesi çıkararak değil, gerçekten öptü. sanırım ilk gerçek öpücüğü bu... oyuncak hikayesinde sevgilisi voody yi öpüyordu. o sahnede öpücük sesi çıkarmıştı. sanırım ordan öğrendi.
video
yemekte (gene) çift sandalyeye oturdu. biraz yemek yedikten sonra abisi masadan kalkınca o da kalktı, abisinin yanına gitti. annesi tabakla peşinden gitti. odada yemiş. birkaç gündür takıntı haline getirdiği şeyi yapıyor şu anda.. oyuncak hikayesi seyrediyor. Tüm gece oyuncak hikayesi 3 ü, ardından 1 i ve sonra da 2 yi seyretti. arka odada tek başına oturdu. seyretti. yatmadan önce de gelip beni öptü. ama son birkaç günden beri yaptığı gibi dudaklarını yanağa yanaştırıp mucuk sesi çıkararak değil, gerçekten öptü. sanırım ilk gerçek öpücüğü bu... oyuncak hikayesinde sevgilisi voody yi öpüyordu. o sahnede öpücük sesi çıkarmıştı. sanırım ordan öğrendi.
15 Aralık 2013 Pazar
16 ARALIK 2013 PAZARTESİ
Bugün, gün biraz erken başladı. Saat 04 te... uyanmış ve bilgisayarın açılmasını istemiş. oyuncak hikayesi seyretmek istemiş. annesi olmaz deyince ağlayıp duruyor. Ben de uyandım. Ayşeyi yanıma aldım. berenin yatağına yattık. Bilgisayarı açtım. dün gece indirdiğim oyuncak hikayesi 1 i seyrettik beraber hem de 2 tur.
sabh olduğunda TV nin başına gitti. Bu sefer de çocuk kanalı açılmasını istedi. annesi hep senin isteğin olmaz deyince biraz mızırdadı ama koltukta uyudu kaldı. Ben bugün hastaneye gidecem. Ayşe uyuyor. Ben ne bok yiyecem. bilmiyorum. Babanneyi çağırdım geldi. akşam abisi aldı. bu akşam pek ilgilenmedim ayşeyle.. çok uykusu var. uykussu açılsın diye biraz göbek yemece oynadık. elleriyle göbeği kapatıp kikirdedi bol bol... gece 9.30 gibi de yatıp uyumuş..
sabh olduğunda TV nin başına gitti. Bu sefer de çocuk kanalı açılmasını istedi. annesi hep senin isteğin olmaz deyince biraz mızırdadı ama koltukta uyudu kaldı. Ben bugün hastaneye gidecem. Ayşe uyuyor. Ben ne bok yiyecem. bilmiyorum. Babanneyi çağırdım geldi. akşam abisi aldı. bu akşam pek ilgilenmedim ayşeyle.. çok uykusu var. uykussu açılsın diye biraz göbek yemece oynadık. elleriyle göbeği kapatıp kikirdedi bol bol... gece 9.30 gibi de yatıp uyumuş..
15 ARALIK 2013 PAZAR
Bu sabah normal saatte uyandı ancak yataktan çıkmadan, biberonunu sütle doldurttuktan sonra annesine iyice yanaştı ve bir süre daha yattı. Sonra kalktı salona geldi. Hayret TV falan açtırmadı. Kalemleri ile deftere birşeyler çizmeye başladı. guga çizdi. Anne baba çizdi. Anne resmine meme çizdirdi. Ardından alışverişe gittik. yol boyunca yürüdü. caddelerde kırmızı ışıkta beklemeyi öğrettim çoktan ama caddeden geçerken koşmamayı öğretemedim. ısrarla koşarak geçiyor. BİM den kendisine jelibon istedi. aldık. Alışveriş arabaların bebek oturtma kısımlarını gösterip duruyor kaç gündür. Şaypada oturttum. Kendisi gibi oturan başka bi çocuk daha vardı. onu da gösterip çığlık attı. kasada ödeme yaparken dışardan geçen yaşlı beyaz sakallı birisini gösterip dede diye bağırdı.(Cemile yengenin kocası Mehmet amca, hani şu nükleer sığınak yapacam diye evini yıkıp bütün parasıyla sığınak yapan ve parası bitip ev yapamayınca o sığınakta yaşamak zorunda kalan komşumuz)
yolda yürürken su birikintilerinin üzerinden atlıyor. basmıyor. daha geçen gün abisi bastırtıyordu halbuki.. hiç benzemiyor abisine hiç.. (Allaha şükür)
Simitçide parayı ona verdim tezgahtara vermesi için, parayı katlayabildiği kadar katlayıp öyle verdi. Para ve bu tür küçük kağıtları katlıyor mutlaka.. Evde kahvaltıdan önce aldığımız sürpriz yumurtayı yemek istedi. izin vermedim. kahvaltıdan sonra da sürpriz yumurtayı bir kere ısırdı. bıraktı. Bir de annesi öpmeyi öğrendiğini söyledi. Tatbikat yaptılar. Hakkaten dudaklarını uzatıp mucuk diye ses çıkarıyor. Hakkaten öpüyor mu yoksa sadece sesini mi çıkarıyor bilmem. Halbuki eskiden öpmek deyince yanağını değdirirdi. Su istediği zaman tıslamayla karışık ssss sesi çıkarmayı artık bayağı oturttuk. Unutmadan, markete giderken yolda baba baba diye kendini yırttı birşeyler gösterirken.. birşey gösterdiği belli de ne olduğunu anlamadım. biraz sonra ortaya çıktı ki, eldiveni kopmuş. yere düşmüş onu anlatmaya çalışıyor.(Annesi özel bir tertibatla eldivenleri montlarına sabitliyor.)
Şu an evin içinde sürekli birşeyler söyleyip duruyor. Anlamsız sesler genellikle ama çenesi durmuyor. unutmadan kahvaltıda kim çizdi dolapları sorusuna parmağıyla kendini gösterip sırıtıyor. Öğlene kadar evin içinde oynayıp durdu. Öğleden sonra uyudu. akşama doğru uyandı. ilk başta sıkıntı yoktu ama sonradan ağlama krizine girdi sebepsiz yere... deli gibi tepinip ağlıyor. bir annesine bir bana geliyor. hiçbirşey yaptırmıyor. laptopu açyım yazı yaz dedim. laptopu kapattı hırsla.. evdeki tüm aktivite donacak. onun tribi olacak sadece... 10 15 dakka kadar sonra sakinleşti. 2 tabak bulgur pilavı yedi. Gece gene oyuncak hikayesi 3 ü açtırdı bilgisayarda...
yolda yürürken su birikintilerinin üzerinden atlıyor. basmıyor. daha geçen gün abisi bastırtıyordu halbuki.. hiç benzemiyor abisine hiç.. (Allaha şükür)
Simitçide parayı ona verdim tezgahtara vermesi için, parayı katlayabildiği kadar katlayıp öyle verdi. Para ve bu tür küçük kağıtları katlıyor mutlaka.. Evde kahvaltıdan önce aldığımız sürpriz yumurtayı yemek istedi. izin vermedim. kahvaltıdan sonra da sürpriz yumurtayı bir kere ısırdı. bıraktı. Bir de annesi öpmeyi öğrendiğini söyledi. Tatbikat yaptılar. Hakkaten dudaklarını uzatıp mucuk diye ses çıkarıyor. Hakkaten öpüyor mu yoksa sadece sesini mi çıkarıyor bilmem. Halbuki eskiden öpmek deyince yanağını değdirirdi. Su istediği zaman tıslamayla karışık ssss sesi çıkarmayı artık bayağı oturttuk. Unutmadan, markete giderken yolda baba baba diye kendini yırttı birşeyler gösterirken.. birşey gösterdiği belli de ne olduğunu anlamadım. biraz sonra ortaya çıktı ki, eldiveni kopmuş. yere düşmüş onu anlatmaya çalışıyor.(Annesi özel bir tertibatla eldivenleri montlarına sabitliyor.)
Şu an evin içinde sürekli birşeyler söyleyip duruyor. Anlamsız sesler genellikle ama çenesi durmuyor. unutmadan kahvaltıda kim çizdi dolapları sorusuna parmağıyla kendini gösterip sırıtıyor. Öğlene kadar evin içinde oynayıp durdu. Öğleden sonra uyudu. akşama doğru uyandı. ilk başta sıkıntı yoktu ama sonradan ağlama krizine girdi sebepsiz yere... deli gibi tepinip ağlıyor. bir annesine bir bana geliyor. hiçbirşey yaptırmıyor. laptopu açyım yazı yaz dedim. laptopu kapattı hırsla.. evdeki tüm aktivite donacak. onun tribi olacak sadece... 10 15 dakka kadar sonra sakinleşti. 2 tabak bulgur pilavı yedi. Gece gene oyuncak hikayesi 3 ü açtırdı bilgisayarda...
14 ARALIK 2013 CUMARTESİ
Dün bir sürü şeyler yaptı ama sıcağı sıcağına yazmayınca çoğu uçtu gitti maalesef.. sabah elinde yirmi lirayla yanıma geldi. annesi ortalığa bırakmış parasını. bizimki de almış. bana gösteriyor. çok ufak yaşından beri parayı seviyor. ne anlıyorsa... alıp cebine koyuyor.
kahvaltıda şokellalı ekmek verdim. gene koltuğundan geriye kaykılıp sırtüstü devrilme oynadı. Başka hiçbirşey aklıma gelmiyor. Halbuki gün içinde bunu da bloga yazmalıyım dediğim en az 10 olay vardı. :(
Yalnız gündüz annesiyle güne gitti. seheri falan gördü. akşam geldiğinde ayakkabı giymeyi reddetmiş, ben de kucağıma alıp eve çıkardım. ve yol boyunca ayaklarını ısırdım. zevkten kahkahalar atıyor. Gece de 2 tur oyuncak hikayesi seyretmiş.
kahvaltıda şokellalı ekmek verdim. gene koltuğundan geriye kaykılıp sırtüstü devrilme oynadı. Başka hiçbirşey aklıma gelmiyor. Halbuki gün içinde bunu da bloga yazmalıyım dediğim en az 10 olay vardı. :(
Yalnız gündüz annesiyle güne gitti. seheri falan gördü. akşam geldiğinde ayakkabı giymeyi reddetmiş, ben de kucağıma alıp eve çıkardım. ve yol boyunca ayaklarını ısırdım. zevkten kahkahalar atıyor. Gece de 2 tur oyuncak hikayesi seyretmiş.
12 Aralık 2013 Perşembe
13 ARALIK 201 CUMA
sabah 8.30 gibi uyandı ama ağlıyor. ama her zaman olduğu gibi değil.. gerçekten ağlıyor. içli içli ve sahiden ağlıyor. kucağıma aldım. teselli ettim. rüya gördü herhalde... yatarak pepee seyretmeye başladı. şokellalı ekmek hazırladım sehpaya koydum. koltuğunu sehpaya yanaştırdım. yiyor ama bilerek mi yoksa yanlışlıkla mı olduğunu bilmiyorum. aniden arkaya kaykılıp sırt üstü arkaya devrildi koltuğuyla beraber... kahkaha atıyor. çok eğlenceli geldi... sonrasında sürekli arkaya kaykıldı. kafası acımasın diye tam baş hizasına yastık yerleştirdim. Biraz şokellalı ekmek yedi. çişini yaptıktan sonra külotlu çorabını kendi toplamak istedi. ben yerdım ettim diye arıza çıkardı. tekrar sıyırdık. o topladı. sıra babaneye gitmeye gelince yan çizdi. montunu peşinden sürükleyerek sokak kapısının arkasındaki dolap kapağına gitti. sırtı dönük elleriyle yüzünü de kapadı. gitmek istemiyor. yalvardım yakardım. işe yaramadı. ben de salon duvarının arkasına saklanıp kafamı hafifçe çıkarıp hemen geri saklanma oyunu oynamaya başladım. bir yukardan bir alttan bir ortadan bir tepeden çıkarıyorum kafamı... gülmeye başladı. biraz sonra yanıma geldi. elleriyle birşeyler anlatmaya çalışıyor. hemen anladım. ben onun olduğu yere gidecekmişim. o kafasını çıkarıp cee yapacakmış. nitekim yaptık. keyfi yerine geldi. arabayla babanneye gittik. kucağımdan inmiyor. yere bıraktım. yüzükoyun yatıp zırlamaya başladı. ayrıldığımda hala zırlıyordu. yapacak bir şey yok. Akşam almaya gittiğimde neşeliydi ama günboyu suratsızmış. giyindi çıktık. gayet neşeli, yolda koşuyor zıplıyor. A101 e gittik. kakaolu ve çilekli süt aldı kendine.. bir de çikolata... yolda abisine rastladık. her ikimizin de elinden tuttu. uçtu uçtu yaptık. bize tutunup uzun zıplıyor. sonra abisi ile birlikte koşmaya başladılar. abisi koştururken özellikle su birikintilerine sokup koşturuyor. bas ayşe sulara diye talimat ta veriyor. evde legolarla bir sürü şeyler yaptı. tişörtünün üzerindeki pembe kurbağayı gösterip guga dedi ve kurbağa gibi zıplıyarak ilerlemeye başladı.
Bilindiği gibi pembenin adı guga, mavi, baba mor ise anne... yeşil de abi oldu... ayşe de abisi gibi kuş lokumuna bayıldı. yiyip yiyip duruyorlar. yarım kilo lokumu 2 günde bitirdiler. Akşam bitirdikten sonra gene istemeye başladı. alrız yarın öbürgün... arka odaya gitti. yarım saat kadar sonra salona emekleyerek geldi. ağzında da emzik... emziği bulunca hemen bebek oluyor.
Bilindiği gibi pembenin adı guga, mavi, baba mor ise anne... yeşil de abi oldu... ayşe de abisi gibi kuş lokumuna bayıldı. yiyip yiyip duruyorlar. yarım kilo lokumu 2 günde bitirdiler. Akşam bitirdikten sonra gene istemeye başladı. alrız yarın öbürgün... arka odaya gitti. yarım saat kadar sonra salona emekleyerek geldi. ağzında da emzik... emziği bulunca hemen bebek oluyor.
11-12 ARALIK 2013 ÇARŞAMBA PERŞEMBE
Dün akşam annesi almaya gittiğinde gelmek istememişti. o yüzden bir gece bırakmaya karar vermiştik. sabah uyandığında heryer karlarla kaplıydı. kızımı sıkıca giydirdim. eldivenleri giydirmekte bayağı sıkıntı çektim. aşağı indik. çok önceden kartopu oynayacaz, kardanadam yapacaz diye söz vermiştim zaten.. kardanadam yaptık.. kızm da bana yardım etti. arabaların üzerinden karları alıp kardanadam yapımına yardım ediyor. arada bana kartopu fırlatıyor. çok neşeli... kardanadam için getirdiğim zeytin çekirdeklerini o yerleştirmek için uğraştı ama ben bile zor takıyorum... o hiç beceremedi. çekirdeklerle göz ağız burun yaptık. kızım kardanadama saç yaptı. başının üzerine koydu. sonra kol yaptım. kolları koparıp gövdeye yapıştırmaya uğraştı. en sonunda becerdi de... birden farkettim ki meme yapıyor. ucuna da zeytin tanesini yerleştirdi. :)
elinde bir kartopuyla babannesine gittik. içeri girdi ve akşam orada kaldı. hiç te problem çıkmamış.. Ertesi akşam annesi aldı. eve geldiğinde bana karşı tavırlıydı. neden anlamadım. at olayım sırtıma bin dedim. onu bile kabul etmedi. bilgisayarda oyuncak hikayesi filmini açtım. büyük bi zevkle seyretti.
elinde bir kartopuyla babannesine gittik. içeri girdi ve akşam orada kaldı. hiç te problem çıkmamış.. Ertesi akşam annesi aldı. eve geldiğinde bana karşı tavırlıydı. neden anlamadım. at olayım sırtıma bin dedim. onu bile kabul etmedi. bilgisayarda oyuncak hikayesi filmini açtım. büyük bi zevkle seyretti.
10 Aralık 2013 Salı
10 ARALIK 2013 SALI
Bugün sabah normal saatte uyandı ve süt dolu biberonuyla koltuğa uzanıp TV seyretme klasiğini uyguladı. bababnneye gidelim deyince olmaz anlamında kafasını sallıyor. bayağı geç saat babanneye gittik. soğuk olduğu için arabayla götürdüm. silecekleri kızıma çalıştırttım. hoşuna gitti. vardığımızda onlar da arabaya binmek üzereler. depoya gideceklermiş. onlarla beraber o da gitti.
Akşam annesi aldı. merdivenlerden oynarken attığı kahkahalar geliyor. abisinden kaçıyor güya.. eve girer girmez masanın ardına sakladım. abisi onu aradı. bugün babannesi "ablan nerde" diye sorunca "okula gitti" demiş. annesi bana anlatırken öyle mi kız dedim hafifçe kafasını salladı. laptopun altına koyduğum legoları hemen çıkardı. onlarla birşeyler yaptı. işaretle ne olduğunu anlatmaya çalışıyor. yaptığı şeyi havaya kaldırıyor aynı anda kendisi de ayaklarının üstünde yükseliyor. helikopter tarif ediyor sanırım. büyük oyuncak helikopteri çıkardım. yazın bunu uçururuz dedim. sonra kaldırdık. legolardan köpek yapmak istedi. ama hav hav yapılabilecek legolar babannede kaldı. bütün legoları yere saçtı. başlarına oturdu. bir yandan da şarkı söylüyor. gene tıslama ile "s" dedirttim. söylüyor. ben de onu öpüyorum. badibaba deyip camı gösteriyor. badibaba dedeye verdiği isim.. arada didi de dediği oluyor. bugün gelmek istememiş, orda kalmak istemiş. şimdi de gitmek istiyor. halbuki sabah gitmek istiyordu. annesi dedesini gösterip bu kim diye sorunca "guga dide" demiş. ayrıca yazmayı unuttum. sağda solda gördüğü yazıları parmağıyla takip ederek a-b-b-a-a ve çıkarabildiği diğer sesleri çıkararak okuyor(!) bir de şişt yerine üfleme sesi kullanıyor. ve son zamanlarda sürekli konuşuyor. bıdır bıdır birşeyler söylüyor.
yazmayı unuttum. annannesi kalemi doğru tutmayı gösterdi. aslında yapabiliyor ama inadına yapmıyor, sopa tutar gibi kullanıyordu. 2 günden beri parmak uçlarıyla tutuyor normalde olması gerektiği gibi.. bu şekilde tutunca da gelip bana gösteriyor. şimdi de baba deyip gösterdi. BİM e gidecektim, o da gelmek istedi. soğuk deyip götürmeyecek oldum. suratını astı. ben de götürdüm. merdivenlerden inerken ayağını yan basıyor. acaba dedesini mi taklit ediyor. dedesi öyle basar çocukken ayağı kırıldığı için.. BİM den oyuncak köpek aldık kızıma.. dönerken yürüdü. giderken tek kolumun üzerine yatırıp uçak yaptım. kollarını açıp kanat yaptı. BİM de kasada beklerken genç bi kadın adını sormuş herhalde.. bizimki guga diye cevap vermiş. kızcağız o nasıl isim diye şaşırdı. açıkladık durumu.. aslında guga da demiyor, gugga diyor... annesiyle beraber gezmeye gitti. gitmeden giyinirken şımardı ve giyinmesi zor oldu. en sonunda şımarma kızım deyince tatlı tatlı bakıp gülümsedi ve giyindi.
Akşam annesi aldı. merdivenlerden oynarken attığı kahkahalar geliyor. abisinden kaçıyor güya.. eve girer girmez masanın ardına sakladım. abisi onu aradı. bugün babannesi "ablan nerde" diye sorunca "okula gitti" demiş. annesi bana anlatırken öyle mi kız dedim hafifçe kafasını salladı. laptopun altına koyduğum legoları hemen çıkardı. onlarla birşeyler yaptı. işaretle ne olduğunu anlatmaya çalışıyor. yaptığı şeyi havaya kaldırıyor aynı anda kendisi de ayaklarının üstünde yükseliyor. helikopter tarif ediyor sanırım. büyük oyuncak helikopteri çıkardım. yazın bunu uçururuz dedim. sonra kaldırdık. legolardan köpek yapmak istedi. ama hav hav yapılabilecek legolar babannede kaldı. bütün legoları yere saçtı. başlarına oturdu. bir yandan da şarkı söylüyor. gene tıslama ile "s" dedirttim. söylüyor. ben de onu öpüyorum. badibaba deyip camı gösteriyor. badibaba dedeye verdiği isim.. arada didi de dediği oluyor. bugün gelmek istememiş, orda kalmak istemiş. şimdi de gitmek istiyor. halbuki sabah gitmek istiyordu. annesi dedesini gösterip bu kim diye sorunca "guga dide" demiş. ayrıca yazmayı unuttum. sağda solda gördüğü yazıları parmağıyla takip ederek a-b-b-a-a ve çıkarabildiği diğer sesleri çıkararak okuyor(!) bir de şişt yerine üfleme sesi kullanıyor. ve son zamanlarda sürekli konuşuyor. bıdır bıdır birşeyler söylüyor.
yazmayı unuttum. annannesi kalemi doğru tutmayı gösterdi. aslında yapabiliyor ama inadına yapmıyor, sopa tutar gibi kullanıyordu. 2 günden beri parmak uçlarıyla tutuyor normalde olması gerektiği gibi.. bu şekilde tutunca da gelip bana gösteriyor. şimdi de baba deyip gösterdi. BİM e gidecektim, o da gelmek istedi. soğuk deyip götürmeyecek oldum. suratını astı. ben de götürdüm. merdivenlerden inerken ayağını yan basıyor. acaba dedesini mi taklit ediyor. dedesi öyle basar çocukken ayağı kırıldığı için.. BİM den oyuncak köpek aldık kızıma.. dönerken yürüdü. giderken tek kolumun üzerine yatırıp uçak yaptım. kollarını açıp kanat yaptı. BİM de kasada beklerken genç bi kadın adını sormuş herhalde.. bizimki guga diye cevap vermiş. kızcağız o nasıl isim diye şaşırdı. açıkladık durumu.. aslında guga da demiyor, gugga diyor... annesiyle beraber gezmeye gitti. gitmeden giyinirken şımardı ve giyinmesi zor oldu. en sonunda şımarma kızım deyince tatlı tatlı bakıp gülümsedi ve giyindi.
09 ARALIK PAZARTESİ
Gece 02 gibi Bursaya vardık. biizmki gözünü açtı ve saat 04 e kadar uyumadı. TV açmamızı istedi. ama digital yayın bozuk olduğu için çocuk kanalı bulamadık. bu sefer de boya kalemlerini aldı eline.. herkes uyuyor ben ayşeyle ayaktayız. bir ara ben de sızıp kaldım. gözümü açığımda annesinin yanına yatmış uyumuştu.
sabah ta geç uyanmadı. mahkemeye gitmem gerektiği için babannesini çağırdım. Öğlen geldiğimde babannesiyle beraber evden yeni çıkıyorlardı. Annesi de gelmiş.. Annesi kızım sen babannenle git. biz sonra gelecez dedi. kafasını salladı olur anlamında. meğer hemen onların peşisıra geleceğimizi sanmış. yol boyunca kıyameti koparmış gelmiyoruz diye. bi yandan bağırmış bir yandan koşmuş. annem telefon edip beni çağırdı. gittim. evde bana bi bakışı var, babannesinin kızdığı zaman suratını karartıp kaşlarını çatıp bakışının aynısı.. neyse biraz evde kaldım. sonra gittim. problem çıkarmadı. akşam bizim evde pek neşeliydi. gece ona "S" sesini çıkarmasını öğrettim tıslayarak.. beni aynen taklit ediyor. "su" dedirtecem kızıma.. biraz çalışırsak diyecek... balık krakerleri oyuncak tabaklarına koyup bana ikram etti. beraber yedik. ban at oldum sırtıma bindi biraz gezdik falan.. güzel bi geceydi.
sabah ta geç uyanmadı. mahkemeye gitmem gerektiği için babannesini çağırdım. Öğlen geldiğimde babannesiyle beraber evden yeni çıkıyorlardı. Annesi de gelmiş.. Annesi kızım sen babannenle git. biz sonra gelecez dedi. kafasını salladı olur anlamında. meğer hemen onların peşisıra geleceğimizi sanmış. yol boyunca kıyameti koparmış gelmiyoruz diye. bi yandan bağırmış bir yandan koşmuş. annem telefon edip beni çağırdı. gittim. evde bana bi bakışı var, babannesinin kızdığı zaman suratını karartıp kaşlarını çatıp bakışının aynısı.. neyse biraz evde kaldım. sonra gittim. problem çıkarmadı. akşam bizim evde pek neşeliydi. gece ona "S" sesini çıkarmasını öğrettim tıslayarak.. beni aynen taklit ediyor. "su" dedirtecem kızıma.. biraz çalışırsak diyecek... balık krakerleri oyuncak tabaklarına koyup bana ikram etti. beraber yedik. ban at oldum sırtıma bindi biraz gezdik falan.. güzel bi geceydi.
8 Aralık 2013 Pazar
08 ARALIK 2013 PAZAR
Sabah önce efra uyandı. Doğru Ayşenin yanına... Ayşeyi de uyandırdı sonunda... Ayşe hanım neşeli uyandı ama biraz sonra araba yüzünden kıyamet koptu. Efra arabasına binmiş. bizimki Efranın inmesini istiyor. Esra da Efrayı indirmek istiyor Ayşe binsin diye.. ben izin vermedim. zaten dün bütün gece araba ayşedeydi. bizimki arbayı alamayınca kıyameti kopardı. bağırış çağırış gırla... en sonunda esra ikisini aynı anda bindirdi arabaya arkalı önlü de gürültü kesildi. biraz sonra bir baktım. arabada ayşe tek başına.. allem etmiş kallem etmiş el koymuş arabaya... öğleden sonra bilgisayarın başındayken kapının ağzına gelip kafasını uzatıp sırıtarak "püf baba" diye sesleniyor. (üfleme sesi) şımarıyor, babayla oyun yaratıyor. dışadan aldığım pepee sütü ve petito ayıcığı verdim. yedi,içti.
Akşam 8.00 gibi yola çıkma vakti geldiğinde TV de pin ve pom'u seyrediyordu. Seyretcem diye kıyameti kopardı. TV yi kapattık. bağırıyor çağırıyor. giyinmiyor. annesiyle ben iki kişi zorlukla giydirdik. kucağımızda arabay indirdik. Aslında bu durum annesi yolda uyusun diye gündüz uyutmamasından kaynaklanıyor daha ziyade... nitekim arabada 5 dakika ya ağladı ya ağlamadı. hemen sızdı kaldı. yol boyunca da uyudu.
Akşam 8.00 gibi yola çıkma vakti geldiğinde TV de pin ve pom'u seyrediyordu. Seyretcem diye kıyameti kopardı. TV yi kapattık. bağırıyor çağırıyor. giyinmiyor. annesiyle ben iki kişi zorlukla giydirdik. kucağımızda arabay indirdik. Aslında bu durum annesi yolda uyusun diye gündüz uyutmamasından kaynaklanıyor daha ziyade... nitekim arabada 5 dakika ya ağladı ya ağlamadı. hemen sızdı kaldı. yol boyunca da uyudu.
7 Aralık 2013 Cumartesi
07 ARALIK 2013 CUMARTESİ
sabah Efrayı uyandırdıktan sonra Ayşenin yanına gönderdim. Ayşe de uyandı. ikisi ellerini uzatıp birbirlerini gösteriyor. ıh-ıh sesleri ikisinde de... annanne yumurta yapmış ikisine ayrı ayrı... ayşe ben yedirecem, o malum da, efra da yamacıma geldi. ikisine birden yedirrdim sırayla.. bir ona bir diğerine... afiyetle yediler.
beraber oyun oynuyorlar. bir sıkıntı yok (henüz) birlikte evin bir ucundan öbür ucuna koşturuyorlar. ayşe inat etti. efraya verdiğimiz eski ayakkabılarını giydi. tabi küçük geldi ama inatla giydi. şimdi de efrayı kucağına almaya çalışıyor. beceremiyor tabi.. bir ara efra, ayşeye "abba, abba" diye sesleniyordu. bizimki hemen müdahale etti.. "guga" diye...
Ayşe iyice abla haleti ruhiyesine girdi. efraya ayakkabısını giydirdi. işin ilginci becerdi de... onun omuzuna dokunuyor. saçını düzeltiyor.. görüntü süper...
Ancak aralarındaki bu ilişki daha öncekilerden çok daha uzun sürmesine rağmen sonunda bitti. Paylaşım savaşı patladı sonunda... ikisi de bir köşede zırlıyor... ortalıkta bir tane üzerine oturulup gezilecek araba var bir de oyuncak bebek arabası... bunlar paylaşılamıyor. paylaşılamıyor derken yanlış söylüyorum, ayşe paylaşamıyor. Efra uyumlu yoksa... Ayşe bi onu istiyor bir bunu... bağrışmanın ardından gene sukunet hakşm oldu.. beraber oynamaya devam ettiler. Sevgi uyutmak isterken ikisi birden aynı ayağa yattılar. komikti.. sonunda uyudular ikisi birden... önce efra uyandı. git ayşeyi de uyandır dedik. uyandırdı. ayşe uyku mahmuru ablasının göğdüne gömdü kafasını bi müddet.. akşam yemeğinde 1 tabak çorba ve mantı yemiş... bu aada efranın aslanlı sırt çantası hiç sırtından çıkmıyor... yemekten sonra dev ayıyı üzerime koyup ayının üzerine yattı. gülmeler, kahkahalar gırla... ayı o kadar büyük ki beni tamamen kaplıyor....
Biraz sonra şu araba konusu gene krize sebeb oldu. Ayşe efranın arabaya binmesine asla izin vermiyor. efra binince hemen indiriyor kendi biniyor. en son gene efra bindi. bu sefer efranın indirilmesine izin vermedim. kıyameti kopardı. ağlayıp duruyor.. bi dahaki sefer bagaja önce arabasını koyacam... Gece uyumak bilmedi ikisi de... gece lambasını takıp tüm ışıkları söndürdük yatakta yatarlarken ellerimizle gölge hayvanlar oluşturduk. pek eğlendiler ama uyumak yok. ben mutfakta mustafayla çene çalarken ikisi birden geldi. ikisini de kucağıma aldım. azıcık hoplattım. hoplatma bitince yatıp uyuyacaklarını da belirttim. ayşe kafasını salladı. efrada tepki yok. eğlence bitince hadi bakalım uykuya dedim. ikisi de gitti. ayşe biraz mızırdanmakla beraber annesinin malum yerini tutunca uyudu. efra uyumamak için direndi. odaya gidip hafiften kızmam gerekti. sessizce yattı ama ardından gene uyumamak için direnişe geçti. esra zorlukla uyuttu.
beraber oyun oynuyorlar. bir sıkıntı yok (henüz) birlikte evin bir ucundan öbür ucuna koşturuyorlar. ayşe inat etti. efraya verdiğimiz eski ayakkabılarını giydi. tabi küçük geldi ama inatla giydi. şimdi de efrayı kucağına almaya çalışıyor. beceremiyor tabi.. bir ara efra, ayşeye "abba, abba" diye sesleniyordu. bizimki hemen müdahale etti.. "guga" diye...
Ayşe iyice abla haleti ruhiyesine girdi. efraya ayakkabısını giydirdi. işin ilginci becerdi de... onun omuzuna dokunuyor. saçını düzeltiyor.. görüntü süper...
Ancak aralarındaki bu ilişki daha öncekilerden çok daha uzun sürmesine rağmen sonunda bitti. Paylaşım savaşı patladı sonunda... ikisi de bir köşede zırlıyor... ortalıkta bir tane üzerine oturulup gezilecek araba var bir de oyuncak bebek arabası... bunlar paylaşılamıyor. paylaşılamıyor derken yanlış söylüyorum, ayşe paylaşamıyor. Efra uyumlu yoksa... Ayşe bi onu istiyor bir bunu... bağrışmanın ardından gene sukunet hakşm oldu.. beraber oynamaya devam ettiler. Sevgi uyutmak isterken ikisi birden aynı ayağa yattılar. komikti.. sonunda uyudular ikisi birden... önce efra uyandı. git ayşeyi de uyandır dedik. uyandırdı. ayşe uyku mahmuru ablasının göğdüne gömdü kafasını bi müddet.. akşam yemeğinde 1 tabak çorba ve mantı yemiş... bu aada efranın aslanlı sırt çantası hiç sırtından çıkmıyor... yemekten sonra dev ayıyı üzerime koyup ayının üzerine yattı. gülmeler, kahkahalar gırla... ayı o kadar büyük ki beni tamamen kaplıyor....
Biraz sonra şu araba konusu gene krize sebeb oldu. Ayşe efranın arabaya binmesine asla izin vermiyor. efra binince hemen indiriyor kendi biniyor. en son gene efra bindi. bu sefer efranın indirilmesine izin vermedim. kıyameti kopardı. ağlayıp duruyor.. bi dahaki sefer bagaja önce arabasını koyacam... Gece uyumak bilmedi ikisi de... gece lambasını takıp tüm ışıkları söndürdük yatakta yatarlarken ellerimizle gölge hayvanlar oluşturduk. pek eğlendiler ama uyumak yok. ben mutfakta mustafayla çene çalarken ikisi birden geldi. ikisini de kucağıma aldım. azıcık hoplattım. hoplatma bitince yatıp uyuyacaklarını da belirttim. ayşe kafasını salladı. efrada tepki yok. eğlence bitince hadi bakalım uykuya dedim. ikisi de gitti. ayşe biraz mızırdanmakla beraber annesinin malum yerini tutunca uyudu. efra uyumamak için direndi. odaya gidip hafiften kızmam gerekti. sessizce yattı ama ardından gene uyumamak için direnişe geçti. esra zorlukla uyuttu.
06 ARALIK 2013 CUMA
Bu günü evde benimle geçirdi. Sabah uyandıktan sonra bol bol süt içti. Kahvaltı için nutella istedi. (konuşmayı beceremeden bunu anlatmayı becerebiliyor oluşu belki de neden konuşmak için kendini pek te zorlamadığının delilidir.) evde yoktu. Alırım dedim. kafasını sallayıp onayladı. Boyama kitabını aldı. boyama yapacak ama renkli kalemleri hep kayıp... rengi gösterip yok işareti yapıyor. yeni kalemler alacam dedim. çok sevindi. beraber arabaya binip öğlene doğru abisinin okuluna gittik. Koridorlarda dolanıp durdu. okuldaki delikanlıları gösterip abi diyor. sonra da kaç tane abi olduğunu parmaklarıyla gösteriyor. rehberlik öğretmeninin odasında kağıt kalem istedi ve birşeyler karalamaya başladı. dönüşte araabada sızdı kaldı ve akşam üzeri bayağı geç saat uyandı. o uyurken aldığım renkli novacolorları gösterdim. mızırdandı ve kabul etmedi. neden böyle davrandığını anlamadım. belki de o uyurken onun haberi olmadan aldığım içindir. Akşam üzeri arabaya atladık ve ankaraya doğru yola çıktık maaile... arabada pek neşeliydi. yol boyunca kahkahalar ata ata gittik. zaten bir yerden sonra uyudu. vardığımızda uyandı. bu sefer teyzesine sürpriz yapamadık maalesef... uyku mahmurluğuyla hiçkimseye pas vermedi. gitti mustafanın kucağına oturdu.. gece boyunca orada durdu.
5 Aralık 2013 Perşembe
05 ARALIK 2013 PERŞEMBE
Akşam almaya gittiğimde uyuyordu. biraz sonra uyandı ama yüzükoyun yatıp vıyaklıyor. huysuzluk anlamında değil, daha ziyade şımarmak... kafasını benim olduğum tarafın tersine çeviriyor. ben ilgi gösterdikçe viyaklama ve tersleme sesi çıkarıyor ama bir yandan da çaktırmadan sırıtıyor. kalktı ama bana yüz vermiyor. dedesinin kucağına çıktı. gömdü kafasını, gözlerini de kapattı elleriyle.. aklı sıra saklanıyor. ayağını falan gıdıkladım. bacaklarını, kollarını ısırdım. hiç istifini bozmuyor. yerde emeklemeye başlayıp kaplan oldum. kahkahalar atarak kaçtı, masanın altına saklandı. biraz kovalanmaç oynadık. dedesine saklanıyor. salon kapısının önüne bütün oyuncaklarını yığmış, dokundurmuyor. kaldırılınca hepsini alıp gene aynı yere diziyormuş. hep beraber bize gittik. evin içinde hoplayıp zıplayıp geziyor. sırt çantasını sıtına geçirdi .. babannesi gülmekten öldü. çantayı koltuğa koyup iki elini arkadan geçiyor. eskiden koltuğa koymayı akıl etmezdi yere koyup kendisi de sırtüstü yere uzanır. çantayı öyle geçirirdi sırtına.. babannesiyle dedesi gidelim dediklerinde itiraz etti. nerde yatacaklar gece deyince de birine bir koltuğu, diğerine diğer koltuğu gösteriyor. misafirlerimiz gittikten sonra, boyama kitabını aldı ama doğru dürüst kalem kalmamış. yarın kızıma renkli pastel boya alacam. renkleri gösteriyor. yok demek istiyor herhalde...
Gece annesinin pembe beresini kafasına geçirdi. burnuna kadar iniyor. etrafı görmek için kafasını iyice geriye atıp öyle bakıyor. çok şirin görünüyor. bir de kırmızı şalını taktı. ama şalı boynunda düğümlemek istiyor annesi gibi. tehlikeli olabilir. gevşek ve zararsız bir şekil verdik. öyle kullandı. gece saatlerle youtube da super simple learning videoları seyrettik. en sonunda artık yeter deyip kapatınca bouldu, küstü ve annesine gidip beni şikayet etti.
Gece annesinin pembe beresini kafasına geçirdi. burnuna kadar iniyor. etrafı görmek için kafasını iyice geriye atıp öyle bakıyor. çok şirin görünüyor. bir de kırmızı şalını taktı. ama şalı boynunda düğümlemek istiyor annesi gibi. tehlikeli olabilir. gevşek ve zararsız bir şekil verdik. öyle kullandı. gece saatlerle youtube da super simple learning videoları seyrettik. en sonunda artık yeter deyip kapatınca bouldu, küstü ve annesine gidip beni şikayet etti.
4 Aralık 2013 Çarşamba
04 ARALIK 2013 ÇARŞAMBA
Gecenin bi yarısı, uyanıp külotlu çorabını çekiştirmeye başlamış. annesi çıkarayım mı kızım deyince çıkarttırmış ve onun meşhur koklama hareketiyle kirli olduğunu anlatıp çamaşır sepetine attırmış. koklama hareketinin meşhurluğu şurdan... burnundan içeri doğru snıf snıf diye nefes çekmiyor. aksine burnundan sesli bi şekilde nefes veriyor ve bu sırada suratını buruşturuyor. bu hareket kirli demek..
Sabah bir türlü uyanmak bilmedi. hastaneye gidecem. geç kaldım. uyandırdım. inatla uyumaya devam etti. ben de çaresiz babannesini eve çağırdım. bayağı bi zaman uyumaya devam etmiş. eve gittiklerinde 3 gün önce dizdiği oyuncakların yeri 15-20 santim kaydırılmış diye bozulmuş ve hepsini tek tek yeniden dizmiş. akşam gittiğimde uyuyordu. uyanmasını bekledim. gece babannesinde kalması lazım zira sabah çok erken hastaneye gitmem gerek... babannesi farkettirmeden sıvış dedi. olmaz dedim. çocukları kandırmak adetim yok. çocuğa karşı açık, dürüst ve samimi olacaksın ki, sana güvenebileceğini bilsin. acaba beni (gene) kandıracak mı diye düşünmesin. kalmak ister misin dedim. kafa salladı. ben giderken dedesinin kucağındaydı. bu arada "didi" kelimesi standartlaştı. gitmeden düğmelerle oyun oynuyorduk. mor düğmeler anne, mavi düğmeler baba, yeşil düğmeler abi oldu...
Sabah bir türlü uyanmak bilmedi. hastaneye gidecem. geç kaldım. uyandırdım. inatla uyumaya devam etti. ben de çaresiz babannesini eve çağırdım. bayağı bi zaman uyumaya devam etmiş. eve gittiklerinde 3 gün önce dizdiği oyuncakların yeri 15-20 santim kaydırılmış diye bozulmuş ve hepsini tek tek yeniden dizmiş. akşam gittiğimde uyuyordu. uyanmasını bekledim. gece babannesinde kalması lazım zira sabah çok erken hastaneye gitmem gerek... babannesi farkettirmeden sıvış dedi. olmaz dedim. çocukları kandırmak adetim yok. çocuğa karşı açık, dürüst ve samimi olacaksın ki, sana güvenebileceğini bilsin. acaba beni (gene) kandıracak mı diye düşünmesin. kalmak ister misin dedim. kafa salladı. ben giderken dedesinin kucağındaydı. bu arada "didi" kelimesi standartlaştı. gitmeden düğmelerle oyun oynuyorduk. mor düğmeler anne, mavi düğmeler baba, yeşil düğmeler abi oldu...
3 Aralık 2013 Salı
03 ARALIK 2013 SALI
sabah uyanmak bilmedi. 9.30 gibi uyandı. yatakta (gene) tepindi ve hayrettir ki gene uyudu. Uyandırmasam mahkemeye geç kalacam.. uyandırdım. babanneye götürdüm. Akşam almaya gittiğimde evde kimse yoktu. gezmeye gitmişler. akşam üzeri lahmacun yemişler. eve geldi. yüzünde güller açıyor. annesini koltuğa oturttu. başını kucağına koydu. gitmesine izin vermedi. yerinden kaldırmadı. annesi tuvalete gitmem lazım diyor. bizimki sırıtarak daha da annesine yaslanıyor. şu an torbasını doldurmuş evin içinde dolanıyor.
2 Aralık 2013 Pazartesi
02 ARALIK 2013 PAZARTESİ
Bu sabah normal saatte (08 gibi) uyandı ve yatakta yatar halde mızırdamaya başladı. bacağını yatağa durup duruyor. süt getirdim. içmeye başlayıp elini de göbeğine götürünce (uyumaya hazırlık hareketi) uyuyacak sandım ama biraz sonra elinde yastığıyla salona geldi. koltuğa yattı ve trt çocuk açtırdı. bir süre sonra yumurta yemesi için masaya götürdüm. sandalyeye oturttum. parmağıyla birşeyi gösterip duruyor ama ne olduğunu anlamıyorum. ısrarla anlatmaya çalıştı ama parmakla gösterdiği yerde bir sürü şey var. bayağı sonra farkettim ki ikinci sandalyeyi gösteriyormuş. 3-4 günden beri sofraya 2 sandalye üstüste konmuş olarak oturuyor. Böylece sandalye yüksek oluyor. masaya rahat rahat yetişiyor. bugün kızıma çatalın yanıyla yiyecekleri parçalamayı öğrettim. (biz türküz. yemeği bıçakla değil çatalla böleriz:) )
rafadan yumurtayı böldü ve yedi. sonra giyindik ve adliyeye gittik. ben dava açarken baro odasında laptopun başına oturtular bunu.. bi de buz devri açtılar. döndüğümde meyve suyu içiyordu. keyfi de yerindeydi. adı sorulduğunda guga diyor.
arabaya binip mudanyaya gittik ama yolda arabayı otomatik makinada yıkattım. acayip korkuyor.kucağıma geldi. korkma kızım deyip teselli ettim. çok korkuyor. bakmasın dedim. yüzünü göğsüme bastırmak istedim ama bakıyor kafasını çevirip.. elimle yüzünü gözünü kapatmak istiyorum ama engel oluyor. hem korkuyor hem bakıyor. korkudan dudakları titriyor. yolda markete de uğradık. arabalı sepetlere bindi. kemerini de bağladı haspam.. lego aldık. bi de buzz ışıkyıllı bonibon...
zeytinliğe vardık. ben ağaçta zeytin toplarken o da legolarla birşeyler yapıyor. bir ara bana "baba, hav hav" dedi. bir baktım ki, enikonu köpek yapmış legolardan.. o kadar benzetmiş ki, kime göstersen köpek der. o kadar yani... sonra babannesi ateş yaktı. bizimki bir heves çalı çırpı toplayıp ateşe atıyor. bunu iş edindi. hoşuna da gitti. ağzından sürekli anne baba sesleri çıkıyor... rahatsızlık verecek seviyede hem de... yağmur başladı. ağacın kovuğuna oturttuk. zaten yerler çamurdu. bi de yağmur başlayınca döndük. burgazda sahile götürdüm. strafordan gemi yaptık. tüyleri kızım buldu. denize koyduk. yüzdü. denize taş attı. evde yemek yedik. pek gönlü yoktu yemeye ama sözkonusu kavurma olunca hamm diye diye bayağı yedi. ardından gene deniz kıyısına gittik. kumla oynadık taş attık. gemi yaptık. bursaya dönerken arabada uyudu. eve çıkarken uyandı.
evde oyuncak hikayesi açtırdı. seyretti o kadar ki film bitene kadar yemek yemedi. sonra hapır hupur tavuk yedi. ablasının bileklikleri takmış gösteriyor. gündüz yaptığı lego köpeği tekrar yapsın istedim ama abuk sabuk birşey yapıyor. ama yaparkenki ciddiyeti görülmeye değer...
Bir ara annesi elini ağzına sokmuş, hemen uyardı. biz onu uyarıyoruz ya elini ağzına sokmasın diye... Armut soydum yesinler diye kabukları koyduğum kaptan kabukları almak istedi. armut ye diyoruz, kabukları gösteriyor. soyduğum kabukları yıkadım önüne koydum. hapur hupur yedi. bitince gene istedi. 2 tane armutun kabuklarını yedi. bütün meyvelerin kabuklarını seviyor. tuhaf çocuk... şeftalinin de sadece kabuğunu yerdi...
Gece bayağı geç uyudu. arka odada iki yatak arasına bütün eşya ve oyuncaklarını dizdi. sandalyeleri de sıralı dizdi. annesini oturttumuş. koltuğuna kurulmuş. elinde kağıt kalem ... birşeyler yazıyor. uyuyana kadar da kaldırttırmadı kurduğu düzeni... Ayrıca bugün yeni bir kelime daha çıktı ağzından.. "didi"" üstelik tekrarlıyor da... dede de halloldu... geriye abla ve babanne kaldı.
rafadan yumurtayı böldü ve yedi. sonra giyindik ve adliyeye gittik. ben dava açarken baro odasında laptopun başına oturtular bunu.. bi de buz devri açtılar. döndüğümde meyve suyu içiyordu. keyfi de yerindeydi. adı sorulduğunda guga diyor.
arabaya binip mudanyaya gittik ama yolda arabayı otomatik makinada yıkattım. acayip korkuyor.kucağıma geldi. korkma kızım deyip teselli ettim. çok korkuyor. bakmasın dedim. yüzünü göğsüme bastırmak istedim ama bakıyor kafasını çevirip.. elimle yüzünü gözünü kapatmak istiyorum ama engel oluyor. hem korkuyor hem bakıyor. korkudan dudakları titriyor. yolda markete de uğradık. arabalı sepetlere bindi. kemerini de bağladı haspam.. lego aldık. bi de buzz ışıkyıllı bonibon...
zeytinliğe vardık. ben ağaçta zeytin toplarken o da legolarla birşeyler yapıyor. bir ara bana "baba, hav hav" dedi. bir baktım ki, enikonu köpek yapmış legolardan.. o kadar benzetmiş ki, kime göstersen köpek der. o kadar yani... sonra babannesi ateş yaktı. bizimki bir heves çalı çırpı toplayıp ateşe atıyor. bunu iş edindi. hoşuna da gitti. ağzından sürekli anne baba sesleri çıkıyor... rahatsızlık verecek seviyede hem de... yağmur başladı. ağacın kovuğuna oturttuk. zaten yerler çamurdu. bi de yağmur başlayınca döndük. burgazda sahile götürdüm. strafordan gemi yaptık. tüyleri kızım buldu. denize koyduk. yüzdü. denize taş attı. evde yemek yedik. pek gönlü yoktu yemeye ama sözkonusu kavurma olunca hamm diye diye bayağı yedi. ardından gene deniz kıyısına gittik. kumla oynadık taş attık. gemi yaptık. bursaya dönerken arabada uyudu. eve çıkarken uyandı.
evde oyuncak hikayesi açtırdı. seyretti o kadar ki film bitene kadar yemek yemedi. sonra hapır hupur tavuk yedi. ablasının bileklikleri takmış gösteriyor. gündüz yaptığı lego köpeği tekrar yapsın istedim ama abuk sabuk birşey yapıyor. ama yaparkenki ciddiyeti görülmeye değer...
Bir ara annesi elini ağzına sokmuş, hemen uyardı. biz onu uyarıyoruz ya elini ağzına sokmasın diye... Armut soydum yesinler diye kabukları koyduğum kaptan kabukları almak istedi. armut ye diyoruz, kabukları gösteriyor. soyduğum kabukları yıkadım önüne koydum. hapur hupur yedi. bitince gene istedi. 2 tane armutun kabuklarını yedi. bütün meyvelerin kabuklarını seviyor. tuhaf çocuk... şeftalinin de sadece kabuğunu yerdi...
Gece bayağı geç uyudu. arka odada iki yatak arasına bütün eşya ve oyuncaklarını dizdi. sandalyeleri de sıralı dizdi. annesini oturttumuş. koltuğuna kurulmuş. elinde kağıt kalem ... birşeyler yazıyor. uyuyana kadar da kaldırttırmadı kurduğu düzeni... Ayrıca bugün yeni bir kelime daha çıktı ağzından.. "didi"" üstelik tekrarlıyor da... dede de halloldu... geriye abla ve babanne kaldı.
1 Aralık 2013 Pazar
01 ARALIK 2013 PAZAR
Bu sabah ta geç uyandı. Annesiyle beraber salona geldiler. annesini işaret edip birşeyler söylüyor ama kızgınlık ve buğuz tonuyla... Sonra iş ortaya çıktı. meğer pijamasının üstü pijamasının altına sokulmuş. ona bozulmuş. pijama üste çıkarılınca yüzüne bi tebessüm yerleşti. sucuklu yumurta yaptım. ekmeksiz yedi. gene 2 yumurta istedi. yumurta 1 tane olsun. sucuk çok olsun diyince kafa sallayarak onayladı. yeni aldığım legoyu elinden düşürmüyor. çişi geldi. yardıma gideyim dedim. reddetti. badinin arkasını toplamayı unutma dedim. dediğimi aynen uyguladı. sırt çantasını sırtına takışı çok komik. ilk zamanlar takamıyordu. çantayı yere koyuyor. kayışlarının arasından kollarını sokuyor ve sonra ayağa kalkıp takla atar pozisyona geliyor. dün de bu pozisyonda görmüştüm de anlam verememiştim. öğlene doğru ben yattım. üzerimi örttü battaniyeyle.. ben uyurken annesiyle parka gitmişler. kumda oynamış. salıncakta sallanmış. gölgesini keşfetmiş. kendisi ellerini kaldırınca gölgesininki de kalkınca gülüyormuş. eve geldi. annesi uyutmaya çalışıyor ama uyumuyor. Artık söylemiyorum zira o evde ve uyanıkken trt çocuk kanalının açık olması artık standart... çişi geldi. annesi yardım etmek istedi. hemen koşarak geldi ve annesini itledi. kendi yapacakmış. pantalonu dar olduğu için annesinin yardımına muhtaç kaldı. uyutmaya çalışıyoruz ama uyumuyor.
30 Kasım 2013 Cumartesi
30 KASIM 2013 CUMARTESİ
Bugün hiç ağzımın tadı yok. dolayısıyla yazmak ta pek içimden gelmiyor. yazarsam da bölük pörçük ve özensiz olacak.
Ayşe bu sabah geç uyandı. Hatta uyandıktan sonra süt alıp tekrar uyudu. Annesi evde olmasına rağmen ağlayarak uyandı ne hikmetse.. Bugün ona yeni legolar aldım. legolardan çok yüksek şeyler inşa etti. abisiyle beraber lambayı takarken legosunu devirdik diye kızıp zırlamaya başladı. ben de şimdi iş zamanı, onunla ilgilenemeyiz diye yüksek sesle söyleyince, ağlayarak arka odaya kaçtı. yatağa yattı uyudu. madagaskar filmini de açtık. akşam üzeri kendi kendine uyanmış elinde yastığı salona geldi. karnı çok aç. o kadar aç ki koca ekmek somununu eline aldı ve ucundan kemirmeye başladı. bamya yemeyi tercih etti. dün ve bugün kendi kendine çişini yapmaya başladı. yani artık elbisesini de kendi sıyırıyor.
iki günden beri sehpanın etrafında emekleyerek kovalamaca oynuyoruz. çok hoşuna gidiyor. Gece uyuyana kadar evin içinde dolandı durdu. sırtında çantası... gece ayşenin istediğini yapmadım mı kızdım mı şimdi tam hatırlamıyorum, bana kızdığından sehpanın altına girdi ve halının üstünde uyudu. (sehpanın altına girmek en sık yaptığı aktivite.. oraya girince kimsenin kendisini görmediğini zannediyor.)
Ayşe bu sabah geç uyandı. Hatta uyandıktan sonra süt alıp tekrar uyudu. Annesi evde olmasına rağmen ağlayarak uyandı ne hikmetse.. Bugün ona yeni legolar aldım. legolardan çok yüksek şeyler inşa etti. abisiyle beraber lambayı takarken legosunu devirdik diye kızıp zırlamaya başladı. ben de şimdi iş zamanı, onunla ilgilenemeyiz diye yüksek sesle söyleyince, ağlayarak arka odaya kaçtı. yatağa yattı uyudu. madagaskar filmini de açtık. akşam üzeri kendi kendine uyanmış elinde yastığı salona geldi. karnı çok aç. o kadar aç ki koca ekmek somununu eline aldı ve ucundan kemirmeye başladı. bamya yemeyi tercih etti. dün ve bugün kendi kendine çişini yapmaya başladı. yani artık elbisesini de kendi sıyırıyor.
iki günden beri sehpanın etrafında emekleyerek kovalamaca oynuyoruz. çok hoşuna gidiyor. Gece uyuyana kadar evin içinde dolandı durdu. sırtında çantası... gece ayşenin istediğini yapmadım mı kızdım mı şimdi tam hatırlamıyorum, bana kızdığından sehpanın altına girdi ve halının üstünde uyudu. (sehpanın altına girmek en sık yaptığı aktivite.. oraya girince kimsenin kendisini görmediğini zannediyor.)
29 Kasım 2013 Cuma
29 KASIM 2013 CUMA
Bu sabah biraz geç uyandı, saat 10 gibi... Gece de uyanmamıştı halbuki bir iki süt isteme mızırdaması dışında... neredeyse klasik olan sabah huysuzluğuyla salonun ortasında bi müddet zırladı. sonra koltuğa yatıp TV seyretmeye başladı. Biraz süt verdim. biberonu bulamadığım için eski ve ucu yırtık biberonunla verdim. bluzuna süt damlayınca rahatsız oldu ve ıslaklığı bana gösteriyor. en sonunda biberonu bulduk ve verdik. Sucuk pişirdim yumurtasız.. yedi. yanına gazı kaçmış cola verdim. colayı sucuktan önce bitirecek gibi olunca önce sucuk sonra cola şeklinde kısıtlama getirdim. TV de sevimli öcüler reklamı çıkınca ilgisini çekti. ben de laptopta seyrettirdim. meşhur "maykvazovski" repliği çıkınca bizimki de aynı tonlama ve vurguyla benzer bi ses çıkardı. ardından çocuk karakter booo "peki ben" deyince ayşe de aynını dedi. her ikisini de ikinciye söyletme çabalarım sonuçsuz kaldı. ikinci filmin başında "daha dün annemizin" şarkısı vardı. şarkıyı tanıyor ve mırıldanıyordu daha önceden.. hemen mırıldanmaya başladı. gene elinde çanta evin içinde dolanıyor.
28 Kasım 2013 Perşembe
28 KASIM 2013 PERŞEMBE
sabah annesi çıkmadan uyandı. iyi oldu böylesi... sabah annesini görünce sabah zırlamıyor diyecektim ki bu sefer de annesi gitmesin diye buğuz etmeye başladı. annesi gittikten sonra çişini yaptı. sucuklu yumurta yaptım. gene yumurta için 3 işareti yaptı. ben gene 1 tane yumurta ve bol sucuk yaptım. bu sefer sadece sucukları yedi. geçen sefer bir iki lokma sarısından yemişti hiç değilse.. gene yanında bardak bardak su içti. bir ara televizyonu gösterip cik cik demeye başladı. TV de kuş var sandım. baktım, yok. meğer pencerenin pervazına güvercin konmuş, onu gösteriyormuş. yakından seyrettik biraz. sonra kuş uçtu ve tele kondu. 4 tane kuş var telde.. ben de parmaklarıyla 4 yapmasını öğrettim. babanneye götürdüm bıraktım.
akşam annesi aldı eve gelince onun için aldıklarımı gösterdim. pepee sütü hemen içmeye başladı. sürpriz yumurtayı yemekten sonra yiyecek. kaç gündür reklam çıktıkça sürpriz yumurta istiyordu. almayı unutuyordum. Akşam yatılı misafirimiz var. özlem... yemekte pizza tedik. ayşe çok az yedi. tok geldi herhaldde babanneden.
Ortalıkta deli ayten gibi geziniyor. elinde bir torba, sırtında çantası ve bir çanta da boynunda... bir ara ortalıkta zıplamaya başladı. hareketlerine dikkat ettim. sanki havalanmak istiyor da olmayınca canı sıkılıyor gibi.. kuşlara pek meraklı ya... onlar kanatlarını açıp yerden havalanıveriyorlar. bizimki de kollarını açıp yukarı zıplıyor. o sırada başını da yukarı doğru uzatıyor. bunu çok ama çok ufakken de yapmıştı sokakta.. babannesinin kapısının önünde sokaktan havalanan bi güvercin gördüğünde hareketin aynısını taklit edip uçmak istemişti.
akşam annesi aldı eve gelince onun için aldıklarımı gösterdim. pepee sütü hemen içmeye başladı. sürpriz yumurtayı yemekten sonra yiyecek. kaç gündür reklam çıktıkça sürpriz yumurta istiyordu. almayı unutuyordum. Akşam yatılı misafirimiz var. özlem... yemekte pizza tedik. ayşe çok az yedi. tok geldi herhaldde babanneden.
Ortalıkta deli ayten gibi geziniyor. elinde bir torba, sırtında çantası ve bir çanta da boynunda... bir ara ortalıkta zıplamaya başladı. hareketlerine dikkat ettim. sanki havalanmak istiyor da olmayınca canı sıkılıyor gibi.. kuşlara pek meraklı ya... onlar kanatlarını açıp yerden havalanıveriyorlar. bizimki de kollarını açıp yukarı zıplıyor. o sırada başını da yukarı doğru uzatıyor. bunu çok ama çok ufakken de yapmıştı sokakta.. babannesinin kapısının önünde sokaktan havalanan bi güvercin gördüğünde hareketin aynısını taklit edip uçmak istemişti.
27 KASIM 2013 ÇARŞAMBA
O kadar geç uyumuş olmasına rağmen gene erkenden uyandı. Sabah sucuklu yumurta yaptım. yumurta 3 tane değil diye bozuldu zira yapmaya başlamadan 3 parmağını açıp göstermişti. yumurta 1 tane ama sucuk çok deyip sucukları saydım. tam 20 tane.. tatmin oldu ve yedi ama sadece sucukları.. tabi sucuk susattığı için su istedi. bir yandan sucuk yiyor bir yandan su içiyor. gene rujla oynamaya başladı ve ruju kırdı. ben de kızdım hafiften.. bi "baba" deyişi var içerleyerek, ses tonu ve mimikle "sen bana kızdığın zaman ben çok üzülüyorum" ancak bu kadar anlatılabilirdi. birden boynu büküldü. dudakları büzüldü. müthiş bir yeise kapıldı. hali ve görünüşü o kadar yürek parçalayıcıydı ki, hemen kucağıma alıp saçlarını okşayıp tatlı sözler söylemeye başladım. benden azar işitmek çocuğun ruhunu paramparça etti. tamir etmemiz lazım. sonra giyinip babanneye gittik. giderken direksiyonu ayşeye tutturdum. problemsiz bi şekilde içeri girdi. Akşam almaya gittiğimde beni de içeri girmeye zorladı. ben girmeyince o da gelmek istemediğini belli etti. kalacak mısın burda deyince kafasını salladı. ısrar ettim götürmek için ama kaldı. gece annesi teyzeme giderken babannesini de götürdü. tabi ayşe de beraber. dönüşte ayşeyi almış eve getirdi. ayşe gene babannesinde kalmak konusunda biraz mırım kırın etmiş ama annesi allem etmiş kallem etmiş,( aaa kuşa bak vs tarzı akıl dağıtma oyunları) eve girince direkt benim kucağıma atladı. Biraz oyun oynadık. tapırlardan inşa ettiğ kule yerinde değil diye hemen tapırları çıkarttırdı ve yeniden inşa etti. Yazılmaya değer birşeyler daha vardı ama şu an hatırlayamıyorum. Anlık yazmak lazım bu blogu ama nerde bende o azim :)
hah...
gece gene ruju alıp ağzına yüzüne sürmeye başladı. ben sana ruj yasak dememiş miydim deyince, hemen ağlayarak arka odaya koştu. biraz sonra ben de arkasından gittim. yatakta oturuyor. yüzüme mahsun mahsun bakıp hemen eliyle ruj sürme hareketi yaptı. sadece büyükler sürebilir deyince yüzünü yatağa kapatıp ağlamaya başladı. biraz sonra annesinin kucağında salona geldi. annesi teselli etmeye çalışıyor. ojeyi alıp gittiler.
hah...
gece gene ruju alıp ağzına yüzüne sürmeye başladı. ben sana ruj yasak dememiş miydim deyince, hemen ağlayarak arka odaya koştu. biraz sonra ben de arkasından gittim. yatakta oturuyor. yüzüme mahsun mahsun bakıp hemen eliyle ruj sürme hareketi yaptı. sadece büyükler sürebilir deyince yüzünü yatağa kapatıp ağlamaya başladı. biraz sonra annesinin kucağında salona geldi. annesi teselli etmeye çalışıyor. ojeyi alıp gittiler.
26 Kasım 2013 Salı
26 KASIM 2013 SALI
gece gene geceyarısı uyandı ve TV açtırdı. bunu iyicene alışkanlık haline getirdi. sabah ta sabahın köründe uyandı. saat 6 gibi... sonra 8 gibi tekrar uyudu. uyanmıyor. mahkemeye gitmem lazım. ama uyanacak gibi değil... bir ara uyur halde bırakıp gitmeyi bile düşündüm. ama sonra haticeye bıraktım. 15 dakika sonra geldim. haticede yumurta yemiş. yarım saat kadar sonra babannesine bırakmayı planlıyordum ama başka bi duruşma daha çıktı. apartopar babanneye götürdüm. bir de haksız yere kızdım çocukcağıza... bundan sonra zamanında uyuyacaksın, zamanında uyanacaksın dediğimde başını sallayarak onaylıyor. babannesine bırakır bırakmaz ağlamaya başladı ama bıraktığım için değil, benden korkmuş olduğu için... çünkü adeta fırlattım çocuğu babanneye... akşam abisi aldı getirdi. eve girer girmez benim kucağıma atladı. ben de gönlünü almak için biraz oynadım ama üsye olmak üzereyim, fazla da yaklaşmak istemiyorum. ama oyundan önce gene kızdı köpürdü. meğer dün geceden üstüste dizdiği tapırlar kaldırıldı diyeymiş... gene aynı şekilde üstüste dizdik. sevgi diyor ki, sabahları da bu yüzden arıza çıkarıyor, akşam dağıttıklarını sabah toplanmış gördüğü için.. ben pek ihtimal vermiyorum ama belli mi olur... benimle masanın altında saklanma oyunu oynadı. yemek yemedi. ruju aldı ve tüm ağzını çenesinden burnuna kadar kıpkırmızı etti. akşam saat 7 gibi gitti arka odada uyumuş. sabah kızdığım için mi acaba...Gece saat 11 gibi uyandı ve aşağı yukarı sabah 05 e kadar uyanık kaldı. gecenin büyük bölümünde ben de... tüm gece televizyon açıktı. minika kanalını seyretti. ben ara ara uyudum. her seferinde beni uyandırdı. çişi gelmiş. yani gecenin bir kısmını yalnız geçirdi denebilir.
25 Kasım 2013 Pazartesi
25 KASIM 2013 PAZARTESİ
Her sabah erkenden uyanan çocuk, bu sabah uyanmak bilmedi. duruşmaya gitmek zorunda olduğum için saat 9.30 gibi uyandırmak zorunda kaldım. Alt kat komşusu Haticeye bıraktım. 1 saat sonra gelecem kızım dedim. kafa sallayarak onayladı. hiç itiraz etmedi. yaklaşık 2 saat sonra geri döndüm ve aldım. Patates kızartması yemiş Haticede... Kahvaltı bile ettirmeden, apartopar bırakmıştım zaten.. iyi olmuş.
öğlen evde pek bi mahsun.. fazla hareketli değil.. balkondaki mandalları istedi. onlarla biraz oynadı. benden saçlarına renkli ponponlu tokasını takmasını istedi. ben takmayı beceremeyince kızdı. ben de kızgın bi tonda babalar bilmez böyle şeyleri deyince kızdı küstü. sehpanın altına girdi ve uyudu. kaldırıp koltuğa yatırdım. uyandı ve kızıp söylenip gene sehpanın altına yattı. oradan TV seyretti. sehpanın altında uyuduğu 5-10 dakika ona yetti. uyumadı tekrar... biraz pasta yedirdim. biraz aradan sonra bezelye yedirdim biraz...ben o kadar yorgun ve uykusuzum ki, koltukta 2 defa sızıp kaldım. birisinde çişi için beni uyandırdı. diğerinde gene birşey istedi. hatırlamıyorum. koltukta yattı uyudu akşam 4 gibi.. saat 7 de uyandı. yemek yiyecek. yedi mi yemedi mi hatırlamıyorum ama acayip arıza çıkardı. annesiyle teyzeme gideceklerdi. çıkmadan bağırmaya ve tepinmeye başladı. ama öyle böyle değil... ortalığı yıkıyor. sebeb belirsiz.. sonra giderken uzayarabasını almak istedi. tabii ki olmaz. iyicene gemi azıya aldı. bağıra çağıra aşağıya indiler. 5 dakika sonra geri döndüler. annesi gitmekten vazgeçmiş. çünkü ayşe zaptedilir gibi değil...
öğlen evde pek bi mahsun.. fazla hareketli değil.. balkondaki mandalları istedi. onlarla biraz oynadı. benden saçlarına renkli ponponlu tokasını takmasını istedi. ben takmayı beceremeyince kızdı. ben de kızgın bi tonda babalar bilmez böyle şeyleri deyince kızdı küstü. sehpanın altına girdi ve uyudu. kaldırıp koltuğa yatırdım. uyandı ve kızıp söylenip gene sehpanın altına yattı. oradan TV seyretti. sehpanın altında uyuduğu 5-10 dakika ona yetti. uyumadı tekrar... biraz pasta yedirdim. biraz aradan sonra bezelye yedirdim biraz...ben o kadar yorgun ve uykusuzum ki, koltukta 2 defa sızıp kaldım. birisinde çişi için beni uyandırdı. diğerinde gene birşey istedi. hatırlamıyorum. koltukta yattı uyudu akşam 4 gibi.. saat 7 de uyandı. yemek yiyecek. yedi mi yemedi mi hatırlamıyorum ama acayip arıza çıkardı. annesiyle teyzeme gideceklerdi. çıkmadan bağırmaya ve tepinmeye başladı. ama öyle böyle değil... ortalığı yıkıyor. sebeb belirsiz.. sonra giderken uzayarabasını almak istedi. tabii ki olmaz. iyicene gemi azıya aldı. bağıra çağıra aşağıya indiler. 5 dakika sonra geri döndüler. annesi gitmekten vazgeçmiş. çünkü ayşe zaptedilir gibi değil...
24 Kasım 2013 Pazar
24 KASIM 2013 PAZAR (DOĞUMGÜNÜ)
Ayşe berra'nın doğum günü bugün.. kaç yaşındasın sorusuna, 3 parmağını göstererek cevap veriyor. Akşam üzeri pasta aldım. sabırsızlıkla pastanın gelmesini ve mumları üflemeyi bekledi. annesi elbise giydirdi. pastanın mumlaı maytapları yakıldı ve masaya geldi. Ayşe mumları söndürdü. Pastasını yedi. Bütün gün yazmaya değer bir sürü şey yapmış ama ben zeytin toplamakta olduğum için hiçbirine şahit olmadım. ev halkı da birşeyler yaptığını hatırlıyor ama ne yaptığını hatırlamıyor. gece irfanla ümran geldi. kızıma hediye olarak çanta ve terlik almışlar. çantayı boynuna astı ve çıkarmadı. irfanla beraber mandallarla bir sürü şekiller yaptılar. kızım mandalları ardarda birbirine takıp upuzun bi kuyruk yaptı. gece uyuduktan sonra 12 gibi (gene) uyandı ve salonda yattı. TV yi de açtık. ben uyuyup kalmışım. Sabah annesinin yanında yatıyordu. gidip annesini uyandırıp çişini yapmış.
23 Kasım 2013 Cumartesi
23 KASIM 2013 CUMARTESİ
geceyarısı ağlayarak uyandı ve salona getirdim. TV yi açtırdı. bir saat kadar seyretti. uyuyamayınca ayağıma koyup salladım gece 2.30 gibi...
sabah uyanınca gene hemen TV yi açtırdı. TV de yemek yemeyle ilgili bi sahne çıkınca hemen mutfağa koştu. sucuklu yumurta yaptım acaba sucukları yer mi diye tereddüd ederek... sadece sucukları yemeye kalkıştı. yumurtanın sarısını bile (ki bayılır) istemedi. sucukla karıştırıp yedirdik. yerken de sevdiği şeyleri yerken hep yaptığı gibi haaammm diyerek ağzını kocaman açıyor.
kahvaltıdan sonra gene köpekle oynama faslı başladı. köpeği sürekli üzerine doğru sürdüm. kahkahalar atarak köpekten kaçışını seyretmek çok hoş.
video
sırt çantasını eline aldı. yardımsız kendi kendine sırtına< geçirmeye çalışıyor. bayağı uğraştı. yardım kabul etmiyor. sonra annesi çakrırmadan hafifçe yardım etti de çanta gene sırtındaki yerini aldı.
sabah uyanınca gene hemen TV yi açtırdı. TV de yemek yemeyle ilgili bi sahne çıkınca hemen mutfağa koştu. sucuklu yumurta yaptım acaba sucukları yer mi diye tereddüd ederek... sadece sucukları yemeye kalkıştı. yumurtanın sarısını bile (ki bayılır) istemedi. sucukla karıştırıp yedirdik. yerken de sevdiği şeyleri yerken hep yaptığı gibi haaammm diyerek ağzını kocaman açıyor.
kahvaltıdan sonra gene köpekle oynama faslı başladı. köpeği sürekli üzerine doğru sürdüm. kahkahalar atarak köpekten kaçışını seyretmek çok hoş.
video
sırt çantasını eline aldı. yardımsız kendi kendine sırtına< geçirmeye çalışıyor. bayağı uğraştı. yardım kabul etmiyor. sonra annesi çakrırmadan hafifçe yardım etti de çanta gene sırtındaki yerini aldı.
22 Kasım 2013 Cuma
22 KASIM 2013 CUMA
ben, bundan böyle annesi gitmeden uyandırmayı düşünürken, ayşe sanki aklımı okumuş gibi kendiliğinden annesi gitmeden uyanmış. ben uyuyordum. çerez yer gibi cocopops yemiş. çoraplarını giymemiş. ben giydirdim. annesi gitti. TV seyretti. Kağıt kalemle resimler çizdi. yumurta pişirdim. gene 2 işareti yaptı bu sefer 1 tanesini bile yemedi. elma aldım kendime. o da istedi. birazını yedi. evin içinde oyalanıp duruyor. bi çizgifilmde zebrayla zürafa çıktı. hemen kendi oyuncaklarını istedi. sabah ben uyurken pepeeyi seyretmiş. bisikletten düştüğü bölüm... hemen bisikletini çıkarttırmış. ona bindi. evin içinde oyalanıp duruyor. bir ara annesini arattı. telefonda onunla konuştu. öğlene doğru yatarak TV seyretmeye başladı. bu uyuyacak demek ama 2 biberon sütü bitirdi uyumadı. evde süt te kalmadı. geçen günkü gibi ayran hazırladım. iyi ki ayran da seviyor.
unutmadan söyleyeyim. ne zaman emzikli birşey görse TV de, meme diye gülmeye başlıyor. tam şu anda tiktak demeye başladı da aklıma geldi. değişik şeyleri sarkaç gibi sallayarak tiktak diyor. geçen gün zeytinlikte bi dal parçasını sarkaç gibi sallayarak tiktak tiktak demişti. şimdi de ağzındaki ayranı çalkalıyor. paintte yazı yazması için bilgisayarın başına oturttum. "A" ve "B" yi net olarak öğrenmiş. hem yazıyor hem de adlarını söylüyor. "S" yi de öğreteyim dedim. şeklini öğrendi ama adını söyleyemiyor. sssssssıııııııı diye tısladım sesi çıkarabilsin diye. ilk başta tıslayarak s sesini çıkardı ama sonra vazgeçti ve B demeye başladı. halbuki S dedirtsem, ardından su ve süt te dedirtcem.. ilgisi dağıldı. Gene TV ye yöneldi. suda yüzen ördekler çıkınca hemen kendi ördeklerini aldı. çok yakından seyrediyor TV yi. uyarınca uzaklaşıyor. bir de bugün sürekli göstererek birşeyler anlatmaya çalışıyor ama anlamıyorum. anlamıyorum diye sinirlendi hatta.. artık konuşsa ne iyi olacak.
Öğlene doğru kendi kendine uyudu. Uyandıktan sonra beraberce Gürsu belediyesine gittik. koltuğa oturttup beklemesini söyledim. uslu uslu oturmuş. yanına gelen bi belediye çalışanı kız, meyve suyu ve şeker vermiş. oradan çıkıp annesinin işyerine gittik. annesinin koltuğuna oturup resim çizdi ve herkese gösterdik. enikonu yüz çiziyor. Diğerleri saçları taç sanıyor. kafanın üzerinde çizitor ya.. oradan ayrıldık ve alışveriş için BİM e gittik. hanımefendi eline bi sepet alıp kendi alışverişini kendi yaptı. cipsler, sürpriz yumurtalar, falan aldı kendine.. aldıklarını, bizimkilerle karıştırmıyor. sepetini de kendi taşıyor. büyük insan gibi alışveriş etti. ben de sesli ve hareketli bi oyuncak köpek aldım kızıma.. eve döndük. köpeği çalıştırdık. köpek havıyor, kuyruk sallıyor ve ilerliyor müthiş hoşuna gitti gitmesine de aniden üzerine basıverdi. bilerek ve isteyerek. köpek pert.
düzelttim, çalıştı. üzerine doğru gelince kaçışıyor. korkuyor demeyelim de çekiniyor. sehpanın üzerine koydu. oradan yere düşünce köpeğin ayaklarından biri hareketsizleşti ve ilerleyemez oldu. kendi etrafında dönüyor. yemekten önce hem ben hem de annesi bisikletinin masanın yanındaki boşluktan geçemeyeceğini söyleyince acayip bozuldu ve ağladı.
gece ben şahit olmadım ama tüm gece boyunca köpekle oynamış, hatta "hav hav gel buraya" bile demiş.bir de gün boyunca "mini" li sırt çantasını taşıdı. içini doldurmuş. sürekli sırtında...
unutmadan söyleyeyim. ne zaman emzikli birşey görse TV de, meme diye gülmeye başlıyor. tam şu anda tiktak demeye başladı da aklıma geldi. değişik şeyleri sarkaç gibi sallayarak tiktak diyor. geçen gün zeytinlikte bi dal parçasını sarkaç gibi sallayarak tiktak tiktak demişti. şimdi de ağzındaki ayranı çalkalıyor. paintte yazı yazması için bilgisayarın başına oturttum. "A" ve "B" yi net olarak öğrenmiş. hem yazıyor hem de adlarını söylüyor. "S" yi de öğreteyim dedim. şeklini öğrendi ama adını söyleyemiyor. sssssssıııııııı diye tısladım sesi çıkarabilsin diye. ilk başta tıslayarak s sesini çıkardı ama sonra vazgeçti ve B demeye başladı. halbuki S dedirtsem, ardından su ve süt te dedirtcem.. ilgisi dağıldı. Gene TV ye yöneldi. suda yüzen ördekler çıkınca hemen kendi ördeklerini aldı. çok yakından seyrediyor TV yi. uyarınca uzaklaşıyor. bir de bugün sürekli göstererek birşeyler anlatmaya çalışıyor ama anlamıyorum. anlamıyorum diye sinirlendi hatta.. artık konuşsa ne iyi olacak.
Öğlene doğru kendi kendine uyudu. Uyandıktan sonra beraberce Gürsu belediyesine gittik. koltuğa oturttup beklemesini söyledim. uslu uslu oturmuş. yanına gelen bi belediye çalışanı kız, meyve suyu ve şeker vermiş. oradan çıkıp annesinin işyerine gittik. annesinin koltuğuna oturup resim çizdi ve herkese gösterdik. enikonu yüz çiziyor. Diğerleri saçları taç sanıyor. kafanın üzerinde çizitor ya.. oradan ayrıldık ve alışveriş için BİM e gittik. hanımefendi eline bi sepet alıp kendi alışverişini kendi yaptı. cipsler, sürpriz yumurtalar, falan aldı kendine.. aldıklarını, bizimkilerle karıştırmıyor. sepetini de kendi taşıyor. büyük insan gibi alışveriş etti. ben de sesli ve hareketli bi oyuncak köpek aldım kızıma.. eve döndük. köpeği çalıştırdık. köpek havıyor, kuyruk sallıyor ve ilerliyor müthiş hoşuna gitti gitmesine de aniden üzerine basıverdi. bilerek ve isteyerek. köpek pert.
düzelttim, çalıştı. üzerine doğru gelince kaçışıyor. korkuyor demeyelim de çekiniyor. sehpanın üzerine koydu. oradan yere düşünce köpeğin ayaklarından biri hareketsizleşti ve ilerleyemez oldu. kendi etrafında dönüyor. yemekten önce hem ben hem de annesi bisikletinin masanın yanındaki boşluktan geçemeyeceğini söyleyince acayip bozuldu ve ağladı.
gece ben şahit olmadım ama tüm gece boyunca köpekle oynamış, hatta "hav hav gel buraya" bile demiş.bir de gün boyunca "mini" li sırt çantasını taşıdı. içini doldurmuş. sürekli sırtında...
21 Kasım 2013 Perşembe
21 KASIM 2013 PERŞEMBE
bu sabah her sabah olduğundan katbekat fazla arıza çıkardı. uyandığında annesini görmeyince problem oluyordu ama hiç bu sabahki kadarı olmamıştı
bağırdı, çağırdı, tepindi,yerlere yattı. sakinleştirmek için kucağıma aldım. kendini kasıp indi. TV açtım, kapattı. Süt doldurdum biberonuna.. biberonu yerlere fırlattı. etraf süt oldu. ikinciye tekrar fırlatınca biberonu, bu sefer kızdım. biraz daha ağladıktan sonra sustu. ben montumu giyer giymez o da montunu eline aldı. arabayla babanneye gidelim dedik ama lastik patlayınca kucakta gittik.
akşam annesiyle geldi. keyfi gayet yerinde..hemen montunu çıkaıp yanıma geldi. ablasının testlerinden birinde A ve O yu gösteriyor. Sonra kalem istedi. "A" yazdı gene dünkü gibi.. dün yazmayı unutmuştum herhalde... gayet net ve okunur şekilde "A" yazıyor. bugün babannesi "B" öğretmiş. çiz dedim. çizdi. ters ve 3 boğumlu ama gene de B... yazdıktan sonra adını da söylüyor biii diye... gitti..arka odada pepee seyrediyor.
20 Kasım 2013 Çarşamba
20 KASIM 2013 ÇARŞAMBA
Sabah uyandığında annesi geç kaldığı için annesini görebildi, dolayısıyla ağlamadı. salona geldi. bu sefer de çorap giymiyor. müüü dedi ama süt bitmiş. ben de ayran verdim. onu da içti. yumurta pişirdim ama 2 lokmadan başka yemedi. cocopops paketinden alıp alıp yiyor. paketten iki tane cocopops çıkarıyor ve eliyle 2 işareti yapıyor. dolaptan twister'ı çıkarıp onunla oynadı. yeşile bas diyorum basıyor. kırmızıya elini koy diyorum koyuyor. yalnız ibreyi çevirirken yerinden çıkardı ama taktım gene... armut verdim. yedi. biberonu alıp yattı. kendi kendine uyudu. uyanınca, önce yemek yiyelim sonra parka gidelim dedim. bezelye yedi. özellikle kıymalarını gösteriyor. ona kalsa sadece et yiyecek ama ben yemeğin tamamını yedirdim. beraber parka gittik. kum kova kürek... ayşenin bayıldığı üçlü... bir süre kumla oynadı. sonra kaydırağa gitti. hep kaydığı en küçük kaydırak kirli olduğu için onunla kaymadı. daha büyüğünden kaydı defalarca...koştura koştura merdivenelre koşuyor ama ne hikmetse tam o sırada merdivenlere gelen başkaları varsa onlara yol veriyor. bu hep böyleydi.. beni de peşinden götürüyor. bir merdivenlere bir kaydırağa perişan etti beni.. ardından salıncağa bindi. arkasından itlememi istiyor.. aniden ivmelendirince çok hoşuna gidiyor. sonra gene kumla oynamaya başladı. bu sefer yaşıtı bir erkek çocuğu da geldi. beraber oynadılar. çocuk çok haşarı ama bizimki onunla başetti. hatta çocuk, bizimkinin yaptıklarını taklit ediyor. bizimki daha baskın karakter çıktı. kızıp fırça bile attı. en sonunda ikisi karşılıklı tahtırevalliye bindiler. sonra da bime gidip süt aldık. jelibon da aldı. o kadar yorulmuş ki eve gelir gelmez müüü deyip biberonuna süt doldurttu ve yattı.
19 Kasım 2013 Salı
17-19 KASIM 2013
İnternet bağlantısında sorun olduğundan yazamadım birkaç gündür. pazar günü sabah erkenden zeytin toplamaya gittiğimden akşam gelince de hemen yatıp uyuduğum için o güne dair yazacak pek birşey yok ama annesi benim zeytine gittiğimi söyleyince hemen yere eğilip eliyle kürek hareketi yapmış ve kendisinin de gitmek istediğini belirtmiş.
pazartesi günü benimle beraberdi. birlikte tapu dairesine gittik. orada tapu dairesinin tabelasındaki "o" harflerini gösterip eliyle yuvarlak işareti yapıyor. konuşmayı öğrenmeden okuma yazmayı öğrenecek eşşoğlusu :) bir markete girdik meyveli süt almak için.. pamuk şekerli ve muzlu süt seçti. muzluyu sevmedi ve içmedi.
Tapudaki işimiz halledince zeytinliğe gittik. yolda uyudu. bir süre arabada uyudu biz zeytin toplarken. uyandıktan sonra, sürekli etrafta dolanıp durdu. sürekli baba diyor, neredeyse hiç susmamacasına.. dedesini görünce gülümsedi. babanesine suratını çeviriyor. kovaya zeytin doldurdu. ben ağaçtayken aşağı attığım zeytinleri tuttu. avucunu açıp bekliyor. ben de avucuna doğru atıyorum zeytini.. günün en ilginç olayı, uzunca bir otu "v" şeklinde kıvırıp bana gösterip "A" demesi... bir de birkaç günden beri ağzına aldığı sıvıları ağzında tutup çalkalaması gargara yapması... akşam evde lahmacun yedik. bir lahmacunu yedi tabi önce nar ekşisi döktürdü. onsuz yemiyor.
Salı günü ise, sabah erkenden uyandı. ağlıyor ve beni itleyerek uzaklaştırıyor. salona geldi zırlayıp duruyor. videosunu çekmek istedim. engel oldu ve sustu. ayşeyi susturmak için iyi bir yol bu... yumurta yedikten sonra cocopops ta yedi. süt istedi müü diyerek... televizyonda sincaplar var. bir tane sincap çıkınca 1 parmağını gösteriyor. iki tane olunca 2 parmağını... saat 10 gibi babanneye bıraktım. akşam evin altındaki depodaydı babannesi ve dedesiyle bilikte.. bebek arabasıyla pepee yi gezdiriyordu. dedesiyle dükkanalrın oraya gittik. araba park halindeyken direksiyona kuruldu. araba kullanıyor(!) evde yemekte bamya var. sadece etlerini yedi. etler bitince annesi et bitti dedi. sandalyeyi ocağa yaklaştırıp üzerine çıktı ve tencerede etleri gösterip yedi. birkaç gündür evdeki üç tane ufak sepeti oyuncak etti kendine. yüzüne kapatıp böö diyor. bizim de kafamıza takıyor. az kaldı huni geçirmesine.. sepeti kafama geçirmek istemeyince ağladı abisine gitti.
sevgi hatırlattı... ağzına emzik alıp yerde emeklemeye başlıyor. memeye çok düşkün oldu. meme meme deyip duruyor. hatta yomuşu alıp göğsüne bastırıp emziriyor. uyurken de annesinin memesini tutarak uyuyor. legolardan heykelimsi şeyler yapıp kırmızıyı anne diyerek anneye, maviyi baba diyerek babaya verdi. sandalyeye tırmanıp şifonyerin üzerine çıkıyor ve karıştırıyor. ablasına ısrarla abi diyor. kendine guga demesi iyice yerleşti. oturağını at gibi sürüyor. ablasının ojelerine elkoydu.bu akşam da ruj sürdürdü. dün abisine kızıp cık cık cık demiş... her akşam kumandayı gösterip ardından kendini gösteriyor. çocuk kanalı açacakmışız. her akşam trt çocuk kapanana kadar seyrediyoruz mecburen... gece ilerleyen saatlerde uyuyacağına daha da ayaklandı. biberon silikonu mahvolmuş. biberonun içine kaçıyor. Ayşeye kızdım biberonu mahvetmiş diye... ağlaya ağlaya abisiyle ablasının yanına gitti. sonra beren farketti ki, biberonun emziği ters dönmüş, o yüzden kullanılamıyormuş. haksız yere kızmışım kızıma... gece bilgisayarda oyuncak hikayesi filmini açmışlar. ablasının yatağına yatmış, seyretmiş. film bittiğinde hala uyumamıştı. ben de madagaskar filmini açtım. annesini de yanına yatırttı, uyudu.
Salı günü ise, sabah erkenden uyandı. ağlıyor ve beni itleyerek uzaklaştırıyor. salona geldi zırlayıp duruyor. videosunu çekmek istedim. engel oldu ve sustu. ayşeyi susturmak için iyi bir yol bu... yumurta yedikten sonra cocopops ta yedi. süt istedi müü diyerek... televizyonda sincaplar var. bir tane sincap çıkınca 1 parmağını gösteriyor. iki tane olunca 2 parmağını... saat 10 gibi babanneye bıraktım. akşam evin altındaki depodaydı babannesi ve dedesiyle bilikte.. bebek arabasıyla pepee yi gezdiriyordu. dedesiyle dükkanalrın oraya gittik. araba park halindeyken direksiyona kuruldu. araba kullanıyor(!) evde yemekte bamya var. sadece etlerini yedi. etler bitince annesi et bitti dedi. sandalyeyi ocağa yaklaştırıp üzerine çıktı ve tencerede etleri gösterip yedi. birkaç gündür evdeki üç tane ufak sepeti oyuncak etti kendine. yüzüne kapatıp böö diyor. bizim de kafamıza takıyor. az kaldı huni geçirmesine.. sepeti kafama geçirmek istemeyince ağladı abisine gitti.
sevgi hatırlattı... ağzına emzik alıp yerde emeklemeye başlıyor. memeye çok düşkün oldu. meme meme deyip duruyor. hatta yomuşu alıp göğsüne bastırıp emziriyor. uyurken de annesinin memesini tutarak uyuyor. legolardan heykelimsi şeyler yapıp kırmızıyı anne diyerek anneye, maviyi baba diyerek babaya verdi. sandalyeye tırmanıp şifonyerin üzerine çıkıyor ve karıştırıyor. ablasına ısrarla abi diyor. kendine guga demesi iyice yerleşti. oturağını at gibi sürüyor. ablasının ojelerine elkoydu.bu akşam da ruj sürdürdü. dün abisine kızıp cık cık cık demiş... her akşam kumandayı gösterip ardından kendini gösteriyor. çocuk kanalı açacakmışız. her akşam trt çocuk kapanana kadar seyrediyoruz mecburen... gece ilerleyen saatlerde uyuyacağına daha da ayaklandı. biberon silikonu mahvolmuş. biberonun içine kaçıyor. Ayşeye kızdım biberonu mahvetmiş diye... ağlaya ağlaya abisiyle ablasının yanına gitti. sonra beren farketti ki, biberonun emziği ters dönmüş, o yüzden kullanılamıyormuş. haksız yere kızmışım kızıma... gece bilgisayarda oyuncak hikayesi filmini açmışlar. ablasının yatağına yatmış, seyretmiş. film bittiğinde hala uyumamıştı. ben de madagaskar filmini açtım. annesini de yanına yatırttı, uyudu.
16 Kasım 2013 Cumartesi
16 KASIM 2013 CUMARTESİ
Annesinin söylediğine göre gece 01 ile 05 arası uyanıkmış... gene de erken sayılabilecek bir saatte uyandı. annesi kahvaltı için tost yaptı. hemen dolaptan ketçap ve mayonez çıkardı. son zamanlarda buna alıştı. et, tavuk,makarna olunca hemen dolaba koşuyor. kahvaltı masasında yalnız başına otururken bi melodi mırıldanmaya başladı. bir tostu tamamen yedi. sonra abisinin rekorlar kitabını alıp yanıma geldi. bana çeşitli resimler gösteriyor. bi sayfada oyuncak hikayesi resmi görünce bilgisayarı işaret etti. ben de oyuncak hikayesi filmini açtım. büyük bir hevesle seyretmeye başladı ama sonra sıkıldı. ben kapatınca da neden kapattım diye bozuk attı. şu anda hem bizim telefonlarımızı hem de oyuncak telefonlarını üstüste koydu. onların da üzerine oje şişelerini koydu. kule gibi birşey yapıyor. telefonlar lazım ama almamıza izin vermiyor. öğleden sonra eve döndüğümde annesi gitmişti ve Ayşe abisiyle kalmıştı. uykusu gelmişti. ama uyumuyordu. biraz huysuzlandı ama göbeğini yiyecem senin diye yatırınca neşesi yerine geldi. kahkahalar ve çığlıklar atarak oynadık. bacaklarıyla beni itlerken çığlık atması sürekli yaptığı hareket.. beni savurup yere düşürüyor aklısıra.. ben yere düşünce de gülüyor. biraz da kovalanmaç oynadık. masanın altındaki sandalyelerin altından geçerek kaçıyor. ben de peşinden.. ama uykusuzluk baskın geldi.. zırlamaya başladı sonunda.. ablası yatırdı uyudu...
Akşam uyandı. keyfi bir yerinde, bir kötü.. dün benden aldığı bozuk paraları bir elbezine koyup, bezi ince uzun katlayıp iki eliyle salıncak yapıp sallıyor ve e-ee, ee.eee diye ninni söyleyerek sallıyor. bir de yaptığını gösteriyor.
Akşam uyandı. keyfi bir yerinde, bir kötü.. dün benden aldığı bozuk paraları bir elbezine koyup, bezi ince uzun katlayıp iki eliyle salıncak yapıp sallıyor ve e-ee, ee.eee diye ninni söyleyerek sallıyor. bir de yaptığını gösteriyor.
15 Kasım 2013 Cuma
15 KASIM 2013 CUMA
Bu gece 2.30 vardiyası işbaşı yapmadı. Sabah normal uyandı. çok hafif mızırdıyor ama problem değil. günyadın kızm dedim. gitti sehpanın altına saklandı. ekiyle de yüzünü kapıyor. ben laf attıkça sırıttığını görebiliyorum ama kızgınlık sesleriyle ve ayağını yere vurarak cevap veriyor. naz ediyor eşşolusu..
TV yi açtım seyretsin diye.. Keloğlan var. hışımla kalktı yerinden kapattı TV yi. Dün aldığımız oyuncakla oynamaya başladı. üzerinde daire olan mavi tuşa basıyor. alet mavi diye ses çıkarınca "baba" diye onunla inatlaşıyor. defalarca bunu yaptı sanki oyuncağın fikrini değiştirebilecekmiş gibi... say tuşalrına basıp "bir iki üç " diye saydırıyor. alet iki deyince iki parmağını açıp gösteriyor ve her iki parmağıyla birden hem bire hem ikiye basıyor. (tabi iki parmağını diğer elinin yardımıyla açıyor.)
iki tane yumurta pişirttirdi. bir tanesini yedi. birkaç günden beri "bibibaba" ve badibaba" sözleri dilinden düşmüyor. giyinip babanneye gittik. yolda parka uğradık. kovalarımızı da yanımıza almıştık zaten.. kumla oynadı. sallandı,kaydı,tahtereavalliye bindi. babanneye bıraktım. bugün nihayet kürekle tırmık arasındaki farkı farketti ve öyle kullanmaya başladı. eskiden tırmıkla toprak almaya çalışırdı inatla.. artık farketti ki tırmık toprağı taramaya yarıyor. tırmıkla kumda izler çiziyor.
Akşam ben almaya gittim. Ama evden çıkamadık bir türlü... çünkü TV de pepee vardı ve bitene kadar onu seyretti. sokakta koştura koştura gidiyoruz. bir sevinç bir neşe, sormayın gitsin. hoplayarak koşuyor. tabi her zamanki kaldırım ve her tür sekinin üzerine çıkarak... eve vardık. evde sepetten bulduğu emziği ağzına sokup yerde emeklemeye baladı. bebek takklidi yapıyor. bayağı bir zaman devam etti. karnı acıktı. annesi gelsin diye bekliyoruz ama en sonunda lahmacun aldırdım çocuklara. kızıma bir tane verdim. hemen dolaba gidip nar ekşisi aldı. ablası çiğ köfte dürüm yerken öyle yapıyor ya bizimki de nar ekşisi döküp dürüm yaptırdı. ısıra ısıra yedi.
annesi gelince zaten uyku saati de gelmişti. elini ve ayağını annesinin memesine sokup yattı. bu da yeni alışkanlık. birkaç haftadır bunu çok sık yapıyor.
TV yi açtım seyretsin diye.. Keloğlan var. hışımla kalktı yerinden kapattı TV yi. Dün aldığımız oyuncakla oynamaya başladı. üzerinde daire olan mavi tuşa basıyor. alet mavi diye ses çıkarınca "baba" diye onunla inatlaşıyor. defalarca bunu yaptı sanki oyuncağın fikrini değiştirebilecekmiş gibi... say tuşalrına basıp "bir iki üç " diye saydırıyor. alet iki deyince iki parmağını açıp gösteriyor ve her iki parmağıyla birden hem bire hem ikiye basıyor. (tabi iki parmağını diğer elinin yardımıyla açıyor.)
iki tane yumurta pişirttirdi. bir tanesini yedi. birkaç günden beri "bibibaba" ve badibaba" sözleri dilinden düşmüyor. giyinip babanneye gittik. yolda parka uğradık. kovalarımızı da yanımıza almıştık zaten.. kumla oynadı. sallandı,kaydı,tahtereavalliye bindi. babanneye bıraktım. bugün nihayet kürekle tırmık arasındaki farkı farketti ve öyle kullanmaya başladı. eskiden tırmıkla toprak almaya çalışırdı inatla.. artık farketti ki tırmık toprağı taramaya yarıyor. tırmıkla kumda izler çiziyor.
Akşam ben almaya gittim. Ama evden çıkamadık bir türlü... çünkü TV de pepee vardı ve bitene kadar onu seyretti. sokakta koştura koştura gidiyoruz. bir sevinç bir neşe, sormayın gitsin. hoplayarak koşuyor. tabi her zamanki kaldırım ve her tür sekinin üzerine çıkarak... eve vardık. evde sepetten bulduğu emziği ağzına sokup yerde emeklemeye baladı. bebek takklidi yapıyor. bayağı bir zaman devam etti. karnı acıktı. annesi gelsin diye bekliyoruz ama en sonunda lahmacun aldırdım çocuklara. kızıma bir tane verdim. hemen dolaba gidip nar ekşisi aldı. ablası çiğ köfte dürüm yerken öyle yapıyor ya bizimki de nar ekşisi döküp dürüm yaptırdı. ısıra ısıra yedi.
annesi gelince zaten uyku saati de gelmişti. elini ve ayağını annesinin memesine sokup yattı. bu da yeni alışkanlık. birkaç haftadır bunu çok sık yapıyor.
14 Kasım 2013 Perşembe
14 KASIM 2013 PERŞEMBE
Birkaç gündür alışkanlık haline getirdiği gibi, bu gece de saat 2.30 sularında ağlayarak uyandı. en fenası bu sefer... sadece ağlamıyor. tepiniyor. uyuyor mu uyanık mı belli değil.. beni yanına yaklaştırmıyor, annesini de... yatakta yüzükoyun yatar vaziyette ayaklarını vura vura ağlıyor bağırıyor. sanki bir şeye kızmış ta hıncını alıyormuş gibi... yaklaşık 1 saat kadar teğpindikten sonra salona yatırdık. TV yi de açtık. Uyudu. Sabah erken çıkmak zorunda olduğum için uyurken battaniyeye sarıp babannesine götürdüm arabayla...
Akşam annesi aldı. eve girer girmez alışverişe götürdüm bebek arabasıyla.. düğöelerine basınca ses çıkaran telefonlu bi oyuncak aldık. bir sürü rengi vardı. hepsini önüne serdim. seç bakalım dedim. bayağı bi düşünüp beyaz olanını aldı. ayrıca sarı plastik banyo ördeklerinden de aldı. ben de bayağıdır almayı düşünüyordum zaten.. iyi oldu denk geldi. eve gelir gelmez de eliyle başına sürtüp yıkanma istedi. yeni ördeklerini kutlayacak. banyoya soktum. ördeklerle oynaya oynaya yıkandı. küvetteyken bacağını suyun dışına çıkarıp tasla bacağına su dökmesi yok mu, görülmeye değer...
Akşam annesi aldı. eve girer girmez alışverişe götürdüm bebek arabasıyla.. düğöelerine basınca ses çıkaran telefonlu bi oyuncak aldık. bir sürü rengi vardı. hepsini önüne serdim. seç bakalım dedim. bayağı bi düşünüp beyaz olanını aldı. ayrıca sarı plastik banyo ördeklerinden de aldı. ben de bayağıdır almayı düşünüyordum zaten.. iyi oldu denk geldi. eve gelir gelmez de eliyle başına sürtüp yıkanma istedi. yeni ördeklerini kutlayacak. banyoya soktum. ördeklerle oynaya oynaya yıkandı. küvetteyken bacağını suyun dışına çıkarıp tasla bacağına su dökmesi yok mu, görülmeye değer...
13 KASIM 2013 ÇARŞAMBA
Sabah erkenden babanneye götürdüm. ben hemen gelecem kızım diyerek ayrıldım.(asla yalan söylemiyorum ki bana güveni sarsılmasın) yarım saat kadar sonra döndüm ve hep beraber zeytinliğe gittik. ama önce yolda kova aldık. eskilerini bulamıyoruz. Zeytinlikte biz dipleri toplarken o da kürekle sepetten zeytinleri alıp kendi kovasına dolduruyor. yerden toplamasını istiyoruz. birkaç tane topluyor gene sepete dadanıyor. sürekli ortalıkta bidibaba bibibaba diyerek dolanıyor. kovanın kapağını kendine oturak yaptı. üstüne oturup benim önünde kazdığım toprakla oynamaya başladı en sonunda... yan komşulardan gelen köy tavuğunu yedirdim. hammm diye diye afiyetle yedi. öğlenleyin uyudu.. akşam üzeri de eve döndük. kovasındaki zeytinleri gösteriyor herkese.. ortalık yere koydu. bir sonraki gün kovada zeytinlerin olmadığını görünce bozuk attı.
11 Kasım 2013 Pazartesi
12 KASIM 2013 SALI
sabah 8 gibi salona geldi. salonun ortasında ayakta zırlıyor. beni yanına da yaklaştırmıyor. kendi de gelmiyor. TV yi açtım. pepee var. bir yandan annesinin meşhur olmaz hareketini yapıyor eliyle, bir yandan seyrediyor, bir yandan zırlıyor. ancak seyretmek baskın geliyor. zırlamayı unutuyor. sonra aklına geliyor gene zırlıyor. biraz sonra gene sessizce seyretmeye başlıyor. annesi geldi arka odadan. meğer altına işemiş. üstü değiştikten sonra birazcık ona da naz yaptıktan sonra koltuğa yatarak pepee seyretmeye başladı. arada bana bakıp öyle içten gülümsedi ki, insan mutluluktan ne yapacağını şaşırıyor. kahvaltıda kavurma vardı. yemeyi reddetti. süt istedi. biberonu bitirdikten sonra tekrar sordum kavurma ister misin diye.. onayladı. sehpaya oturağını yaklaştırdım. tencereyi önüne koydum. hapır hupur yedi. çatalı 2 tane ete saplıyor ve "baba, i-ii" diyor. eliyle de 2 gösteriyor. (hem tek elle, hem iki elle) doydu sandım ama biraz mola verdikten sonra tam ben tencereyi götürmeye kalktığımda dolaptan ketçap ve mayonez aldı. etleri bana bana ve tencereyi de kucağına koyarak iştahla ete girişti. bayağı bi yedi.. sonra hazırlanıp babanneye gittik. yolda parka uğradık. salıncakta illa arkasından itlenmek istiyor. birden farkettim ki hoşuna giden sallanmak değil, aniden ivmelenmek.. arkasından itletme konusundaki ısrarı malum.. bugünde aynısı oldu ama bu sefer ani itleme ve hızlanma anlarında kahkahalar atarak eğlendi. ama sadece itlenme anında.. anlaşılan hızlı ve seri araba kullanmayı sevecek.. hızlıdan ziyade seri... ben de severim çünkü ivmelenmeyi...
Akşam babanneden annesi aldı geldi. eve "abi" diye seslenerek girdi. net ve selis bi "abi" ....
evin içinde montla dolaştı ve çıkarttırmadı bir süre...
Ayrıca, sabah giderken yolda hayvan sesleri çıkarark gittik. hav hav ile başladık. cik cik, miyav, müüü devam ettik.
Akşam yemeğinden önce mutfak çekmecelerini basamak gibi kullanıp yukarı çıktı. ardından da çalımlı çalımlı yürüye yürüye kıçını sallaya sallaya yürüdü gitti. yemekte de durmadan 2 işareti yapıyor ama tek eliyle... önce diğer eliyle elinin parmaklarını kapıyor. sonra başparmağıyla kapalı tutup gösteriyor. abisine iii-i diyor. Bu arada "abi" sesleri ortalığı kapladı.. durmadan abi de abi...
Akşam babanneden annesi aldı geldi. eve "abi" diye seslenerek girdi. net ve selis bi "abi" ....
evin içinde montla dolaştı ve çıkarttırmadı bir süre...
Ayrıca, sabah giderken yolda hayvan sesleri çıkarark gittik. hav hav ile başladık. cik cik, miyav, müüü devam ettik.
Akşam yemeğinden önce mutfak çekmecelerini basamak gibi kullanıp yukarı çıktı. ardından da çalımlı çalımlı yürüye yürüye kıçını sallaya sallaya yürüdü gitti. yemekte de durmadan 2 işareti yapıyor ama tek eliyle... önce diğer eliyle elinin parmaklarını kapıyor. sonra başparmağıyla kapalı tutup gösteriyor. abisine iii-i diyor. Bu arada "abi" sesleri ortalığı kapladı.. durmadan abi de abi...
11 KASIM 2013 PAZARTESİ
Sabah banyoda yüzümü yıkayıp arkamı dönmemle Ayşeyi gördüm. sessizce gelip arkamda durmuş. insanın tam arkasına gelip dikiliyor. farkedemiyorsun. bu yüzden birkaç kaza da yaşadık. kahvaltı için yumurta ister misin dedim. hemen 2 işareti yaptı. (maalesef 2 eliyle) ben de 1 yumurtayı ortadan ikiye ayırdım verdim. sadece sarılarını yedi. beyazını bıraktı. otomobille babanneye gittik. şoför mahallinde oturdu tabii ki... Akşam annesi aldı. karnı tok olmasına rağmen çorbaya ekmek doğrayıp yedi. elindeki elmayı,
bir iki attım diyerek
havaya fırlatmış. annesi duymuş.
ablasının şifonyerinin üstünü karıştırmak için sandalye götürüp üstüne çıkıyormuş. annesi oyuncaklarını topladı diye tepine tepine bağırarak ağladı. tekrar saçtık oyuncakları ama gene de uzun süre susmadı. bir de yemekten önce sepete oturtup araba gibi evin içinde gezdirdim. çok hoşuna gitti. gece boyunca TRT çocuk açtırmaya çalıştı. allem edip kallem edip açmadık. pil bitmiş dedik. kumanda nerde dedik...
koltukta annesini yanına yatırıp uyudu. akşam yaptığı bazı şeyler sonradan aklıma geldi. kağıt kalem alıp "Ʌ" çiziyor ve A diyor. klavyede de A y tanıyor ve basıyor. Bir de H harfi... merdivene benzetiyor sanırım. anne rengi mor, baba rengi mavi olayını yazmıştım. ayşe rengi ne diye sorduğumda pembeyi gösteriyor. abi rengi yeşil, abla rengi ise turuncu... akşam evde doğalgaz sayaç bilezikleri vardı iki tane... onları gözlük yapıp oynadı. bir sonraki gün de kulaklık yaptı.
bir iki attım diyerek
havaya fırlatmış. annesi duymuş.
ablasının şifonyerinin üstünü karıştırmak için sandalye götürüp üstüne çıkıyormuş. annesi oyuncaklarını topladı diye tepine tepine bağırarak ağladı. tekrar saçtık oyuncakları ama gene de uzun süre susmadı. bir de yemekten önce sepete oturtup araba gibi evin içinde gezdirdim. çok hoşuna gitti. gece boyunca TRT çocuk açtırmaya çalıştı. allem edip kallem edip açmadık. pil bitmiş dedik. kumanda nerde dedik...
koltukta annesini yanına yatırıp uyudu. akşam yaptığı bazı şeyler sonradan aklıma geldi. kağıt kalem alıp "Ʌ" çiziyor ve A diyor. klavyede de A y tanıyor ve basıyor. Bir de H harfi... merdivene benzetiyor sanırım. anne rengi mor, baba rengi mavi olayını yazmıştım. ayşe rengi ne diye sorduğumda pembeyi gösteriyor. abi rengi yeşil, abla rengi ise turuncu... akşam evde doğalgaz sayaç bilezikleri vardı iki tane... onları gözlük yapıp oynadı. bir sonraki gün de kulaklık yaptı.
10 Kasım 2013 Pazar
10 KASIM 2013 PAZAR
Sabah, uyandığında birkaç saat abisiyle oyalandı. genelde TV seyretti. biraz huysuz... viyakladı gün içinde bol bol.. kahvaltı için alışverişe giderken o da geldi bizimle...bisikletiyle gittik. yolda sağa dön sola dön komutlarını eksiksiz yerine getiriyor. bazen dalıyor. çarpacaksın deyince toparlıyor hemen.. BİM de lolipop istedi, almadım. zırlamaya başladı. yemiyor. 1-2 yalayıp ortalığa bırakıyor. başka şey al dedim. reddetti. sallanan at aldım kızıma... eve dönünce ona bindi biraz. arkasından hiç sebep yokken zırlamaya başladı. ablan gibi yapıp korkutuyorsun beni dedim, annesiyle kavga ettik. günboyu evde oyalandı. kalemlerle birşeyler yazıp çizdi. hatta abisi çizdiklerini bana getirdi. kızıp arkasından o da koşarak geldi. abisinin bana göstermesine mani oldu. aldı götürdü. çizmeye devam etmiş. bugün genel olarak huysuz ve geçimsiz. sebepsiz yere zırlayıp duruyor. sakinleştirmekte zorlanıyoruz. öğlen veya akşam üzeri uyumadı da... öğleden sonra abisiyle zafer plazaya gittik. o da geldi. yolda kucakta geliyor. insanlara bi tepeden bakışı var. bir mağrur ve buyurucu ifadesi var.. anlatmak yetmez. görmek lazım. tramvay beklerken kağıttan uçak yaptım. onu uçurdu tramvayda bi kadın yanına çağırdı. ilk başta gitmedi. sonra gitti. oturdu. zafer plazada yürüyen merdivenlerde atladı. zıpladı. neşesi yerinde.. akşam dedesi döner kebap yemeye götürdü hepimizi.. 1 porsiyon yedi aşağı yukarı... giderken de gelirken de hep kucak istedi. eve gelir gelmez biberonunu ağzına soktu ve yattı. haaa unutmadan, bugünün en önemli olayı, "daha dün annemizin" şarkısının melodisini söylemesiydi, "nay nay nay nay" diyerek... dönerciye giderken snowflakes şarkısının melodisini mırıldandım. onu da tekrarladı. 1-2 sene önce sevgiye "bu çocuğun galiba müzik kulağı var demiştim" galiba var... özellikle "daha dün annemizin" şarkısını nerden duydu da öğrendi bilemedik. TV den falan herhalde...
09 KASIM 2013 CUMARTESİ
Öğleden sonra geldi köyden... eve girdi. ben varım sadece... mağrur bir ifadeyle etrafa bakıyor. kendini ağırdan satıyor. hiç pas verdiği de yok... akşam üzeri balık yedirdim istedim. balık yiyecek diye süt vermedim. acayip arıza çıkardı. kıyametler koptu. beni veto edip abisine sığındı gün boyu.. annesi gelir gelmez yattı uyudu. köyde yaptıkları, köpeği ekmekle beslemiş. tavuk görmüş. yıkanmak için bayağı ısrar etmiş ama babannesi yıkamamış. gün boyu birşey yemedi. sadece çilek.. köyden gelen çilekleri hapur hupur götürdü.
7 Kasım 2013 Perşembe
07 KASIM 2013 PERŞEMBE
Sabah uyanmadı gitti. başka zaman sabahın köründe ayaklanan çocuk saat 09 da hala uyuyordu. halbuki, bugün babannesiyle köye gidecek. zil çaldığında uyuyordu.battaniyeye sarıp aşağı indirmek istedim. o kadar şiddetli tepki gösterdi ki uykusunda.. kasılıp, kendini savuruyor. öyle ki, battaniyeye bile saramadım bir süre.. zor zahmet aşağıya indirdim. yağmur çişeliyor. yüzüne yağmur gelmesin diye yüzünü göğsüme bastırdım. bir yandan da kızım ıslanmasın diyorum. bir baktım yüzüne yağmur damlaları düştükçe kahkaha atıyor. keyfi yerine geldi. otomobile koydum. yola çıktılar.
5 Kasım 2013 Salı
06 KASIM 2013 ÇARŞAMBA
sabah saat 8 gibi uyandı. uyanır uyanmaz hemen kanal değiştirtti. biberonuna süt doldurup verdim. içmek yerine süt kutusuyla oynamaya başladı. sonra koltuğa yatıp tv seyretmeye başladı. biraz sonra kalktı. Tv de keloğlan seyrederken çizmeli tilki diye bi karakter elbiselerini kaybedşyordu. bana, parmağıyla işaret ederek ve tişörtünü sıyırup göbeğini açarak onu tarif etti. ardından da kazağımın fermuarını sonuna kadar çekip yakalarımı kaldırdı. sonra tekrar yattı. birden kalktı ve TV yi işaret ederek zırlamaya başladı. ne istediğini anlamadım. kanal değiştirdim olmadı. zırlayarak arkasından gittim. koridorda beni itleyerek kovdu. annesinin yanına yattı. yarım saat kadar sonra giydirdim.Annesi giydirememişti.. parka gittik. salıncak, kaydırak, tahtıvavalli üçlüsüne bindi. sallanırken yerde bulduğum bi tüyle yüzünü gıdıkladım. eliyle yüzünü saklayıp kahkahalar attı. kayarken "VUYA" diye bi ses çıkarıyor. ayrıca her kayışından önce yerden 2 avuç taş alıp avucuma koyuyor. ben de onları kaydırağın başına koyuyorum. onlarla beraber kayıyor. 15 dakika kadar parkta oynadıktan sonra babanneye gittik. sıkıntısız bi şekilde içeri girdi. evden çıkmadan ne kahvaltı ne çiş.. hiçbiri yoktu. orda halletmiştir inşallah...
Gündüz babanesi "ayşe" dedirtmiş ama sadece bir kere.. tekrarlaması istendiğinde "guga" demiş sırıtarak.. akşam evde oynarken bir bröşürü dürerek dürbün yaptı ve onunla baktı etrafa kendiliğinden... ablasıyla ve benle kovalanmaç oynadı. sehpanın altına veya battaniyenin altına saklanıyor kaçıp... uykusu var... gene erken uyuyacak. biz de banyoya soktuk. zaten yıkanmaya dünden razı.. hemen girdi. küvetinde oyuncak hayvanlarıyla oynadı. hayvanları suyun altında tutuyor. sonra "iiiy, iyyy" diyerek sayıyor ve havaya doğru fırlatıyor. sular sıçrıyor etrafa.. küvetten suya atlatıyor hayvanları falan... tüm bu oyunlara beni de dahil etti. sürekli küvetin başındaydım. göndermedi beni. duşakabinin kapısını da kapattırmadı. oysa eskiden kapatır kendi başına oynardı. saçını bana yıkattırmadı. annesine yıkattırdı ama yıkanırken ağladı. saçının yıkanmasından hoşlanmıyor. o sinirle bizi terkedip ablasının yanına gitti. onun yanına yattı. sonra kalktı.salonda annesinin kucağında uyudu.
Unuttuğum hem de daha önceden de mutlaka zkretmiş olmam gereken bi gelişmeyi aklıma gelmişken aktarayım.
Akşam annesiyle merdivenden çıkarken elektrikler kesilmiş ve bizimki karanlıktan korkup ağlamaya başlamış. alt kat komşular kapıyı açmış ta biraz ışık gelince sakinleşmiş. halbuki, şaşırtıcı olarak karanlıktan hiç korkmazdı. karamlığa girdiğimizde hiçbirşey olmamış gibi davranır. kendi başına karanlık odalara girer çıkar, hiç umursamazdı küçüklüğünden beri.. hatta ben çok şaşırırırdım, zira insan içgüdüsel olarak karanlıktan korkar. Bizimki hiç iplemiyordu. Karanlıkla ilgili korkmasını gerektirecek birşey olmadı bildiğim kadarıyla... sanırım TV den falan kaptı karanlık ve korku ilişkisini.. siyah renge "vööö" diye isim takması falan... suçlu keloğlan olabilir. onda var böyle sahneler...
Gündüz babanesi "ayşe" dedirtmiş ama sadece bir kere.. tekrarlaması istendiğinde "guga" demiş sırıtarak.. akşam evde oynarken bir bröşürü dürerek dürbün yaptı ve onunla baktı etrafa kendiliğinden... ablasıyla ve benle kovalanmaç oynadı. sehpanın altına veya battaniyenin altına saklanıyor kaçıp... uykusu var... gene erken uyuyacak. biz de banyoya soktuk. zaten yıkanmaya dünden razı.. hemen girdi. küvetinde oyuncak hayvanlarıyla oynadı. hayvanları suyun altında tutuyor. sonra "iiiy, iyyy" diyerek sayıyor ve havaya doğru fırlatıyor. sular sıçrıyor etrafa.. küvetten suya atlatıyor hayvanları falan... tüm bu oyunlara beni de dahil etti. sürekli küvetin başındaydım. göndermedi beni. duşakabinin kapısını da kapattırmadı. oysa eskiden kapatır kendi başına oynardı. saçını bana yıkattırmadı. annesine yıkattırdı ama yıkanırken ağladı. saçının yıkanmasından hoşlanmıyor. o sinirle bizi terkedip ablasının yanına gitti. onun yanına yattı. sonra kalktı.salonda annesinin kucağında uyudu.
Unuttuğum hem de daha önceden de mutlaka zkretmiş olmam gereken bi gelişmeyi aklıma gelmişken aktarayım.
Akşam annesiyle merdivenden çıkarken elektrikler kesilmiş ve bizimki karanlıktan korkup ağlamaya başlamış. alt kat komşular kapıyı açmış ta biraz ışık gelince sakinleşmiş. halbuki, şaşırtıcı olarak karanlıktan hiç korkmazdı. karamlığa girdiğimizde hiçbirşey olmamış gibi davranır. kendi başına karanlık odalara girer çıkar, hiç umursamazdı küçüklüğünden beri.. hatta ben çok şaşırırırdım, zira insan içgüdüsel olarak karanlıktan korkar. Bizimki hiç iplemiyordu. Karanlıkla ilgili korkmasını gerektirecek birşey olmadı bildiğim kadarıyla... sanırım TV den falan kaptı karanlık ve korku ilişkisini.. siyah renge "vööö" diye isim takması falan... suçlu keloğlan olabilir. onda var böyle sahneler...
4 Kasım 2013 Pazartesi
05 KASIM 2013 SALI
sabah uyandığımda ortalıkta dolanıyordu. saat 7... koltuğa uzanmış trt çocuk seyrediyor. sonra kalktı. oturağına oturttum. önüne bir kase cocopops koydum. sonra kalem istedi. birşeyler çizdi gene... getird gösterdi. bu ne kızım dedim. yukarı tırmanma hareketi yaptı. bir baktım. hakkaten de merdivene benzeyen birşey çizmiş.
Üstteki resim bahsettiğim merdiven resmi..
Alttaki resmin ne olduğunu sorduğumda kendini gösterip guga dedi.
sürekli legolarla birşeyler inşa ediyor. işte yaptıklarına bi örnek... bugün yeni bi oyun keşfetti. sepetin içine oturup vın vın diye sesler çıkarıyor....
süt isteyip yattı. erken kalktığı için uyuyacak sandım ama uyumadı. kalktı. biraz sonra babannesi geldi. babannesini görünce sehpanın altına saklandı. onunla beraber gitmek te istemedi. daha doğrusu benim de onlarla gelmemi istedi. sonra günlerdir istediği ozmo kornet alınacağı vaadiyle gitti.
Akşam babanneden aldım. markete gidip ozmo kornet aldık. pek sevmedi herhalde ki fazla yemedi. eve gelir gelmez hemen yattı. engellemeye çalışmamıza rağmen yattı. uyudu. ve maalesef geceyarısına doğru uyandı. Gece saat 02 ye kadar uyanıktı. karnı acıkmış. barbunya yedirdim biraz... TV seyretti. (çocuk kanalı) hayvanlar çıkınca onların sesini çıkardı. zürafa çıkınca evdeki zürafa oyuncağını aradı falan... en sonunda kendi kendine uyudu.
04 KASIM 2013 PAZARTESİ
akşam üzeri 4 te babannesi eve getirdi. gündüz burgaza gitmişler. tabii bizimki sahilde kumla oynamış. sahilde bulduğu çeşitli şeylere kum doldurmuş. evde tiktak tiktak deyip bilgisayarın başına götürdü beni.. hickory dickory istiyor. açtım. uykusu olduğunu da belli etti. ayağıma koydum. salladım. bi videoda inek çıkınca müü diyerek süt istedi. hemen uyudu...uyandıktan sonra evin içinde dolandı durdu. bir ara arka odada bilgisayarda canım kardeşimi seyretti. annesiyle birlikte resim çizdiler. annesinin çizdiği balık resmini bakıp bakıp aynını çizmiş. güzel resim çizecek ilerde... özellikle portre... kendini, anneyi, babayı çizip duruyor. saçlar çok hoş... aslan yelesi gibi çiziyor...
sağdaki annenin çizdiği balık... sol alttaki ise ayşenin baka baka çizdiği balık resmi...
3 Kasım 2013 Pazar
03 KASIM 2013 PAZAR
hasta olduğum için ayşeyel pek vakit geçiremedim. sadece sabah kahvaltısına çağrıldığında masaya gelmediğini anne ya diyerek karşı geldiğine şahidim. legolarla oynamayı tercih etti. yalvara yalvara masaya oturttuk. öğlen vakti annesiyle düğüne gitti. düğünden dönüşte dedesiyle babannesi de geldi. ayşe gayet neşeli... ortalıkta koşturup duruyor. onlar giderken ağlamaya başladı. ve en sonunda onlarla beraber gitti. dönmeyecek gibi görünüyor. keyfi yerindeymiş....
unutulan şeylerden bazıları aklıma geldi. atçılık oyunu mesela... birkaç gündür ben at oluyorum, ayşe de süvari... evin içinde dolaşıp duruyoruz. müthiş eğleniyor... ama tabii benim dizler perişan oluyor. bir de küçük kilimi yere yayıp üzerinde namaz kılıyor kendince... babannesinden görmüş, taklit ediyor.
unutulan şeylerden bazıları aklıma geldi. atçılık oyunu mesela... birkaç gündür ben at oluyorum, ayşe de süvari... evin içinde dolaşıp duruyoruz. müthiş eğleniyor... ama tabii benim dizler perişan oluyor. bir de küçük kilimi yere yayıp üzerinde namaz kılıyor kendince... babannesinden görmüş, taklit ediyor.
2 Kasım 2013 Cumartesi
02 KASIM 2013 CUMARTESİ
sabah normal uyandı. ağlama sızlama yok... ne de olsa annesi var... kahvaltıya gelmek istemedi.. sonra geldi ve melemen ile domates suyuna bandırılmış ekmek yedi. çay kupasının üzerindeki 5 tane köpek resmini anne baba guga ve anlayamadığım ancak abi ve abla olduğunu sezebildiğim kelimelerle sıralıyor. kahvaltıdan sonra TV seyrediyor ve resim çiziyor. koltuğa yattı. uyuyacak herhalde... uyumadı.. abisiyle birlikte mandal almaya gitti. şu an sürekli vıyaklıyor. uyuması lazım... uyandıktan sonra annesiyle ümran'ın kuaförüne gittiler ziyaret için... evden çıkmadan arıza çıkardı. montunun kapişonunu kestirmeden evden çıkmadı. bu etiket kestirme vs takıntıya dönüştü küçük haanımda... akşam geldiğinde de yemekte ekmek bitmiş diye arıza çıkardı. ekmek kutusunu gösterip buğuz ediyor. "i " harfiyle başlayan bi mevzu daha vardı. aklıma gelmiyor.
31 Ekim 2013 Perşembe
01 KASIM 2013 CUMA
sabah çok erken uyandı. annesi gitmemişti. Salonda yatıyordu. uyanır uyanmaz TRT Çocuk açtık. badileriyle beraber tost yedi masaya oturup... ablası okul çantasını hışımla aldığı için ağladı. teselli ettik. annesi giderken pek gitmesini istemedi. sonra da oturağını sehpaya yanaştırıp tostunu yemeye devam etti. ardından koltuğa yattı, ağzında biberon, pepee seyrediyor. Tv deki sahnelere göre konuşup duruyor. mama, hav hav falan...
yatarken bir ara battaniyle yüzünü kapatıp oyun oynamaya başladı. yüzünde güller açıyor. gayet neşeli... yumurta ister misin dedim. iki işareti yaptı. pişirdim. bir yandan yiyor, bir yandan da tv seyrediyor. TV seyrederken canım kardeşimde Barış Mançolu bölüm vardı. orada harflere bakıp "B" dedi. sonra koşa koşa laptopun başına kucağıma gelip painti açmamı işaret etti.
bazı harflere bastı. ısrarla "B" ye basmıyor. "H" harfine basınca yukarı tırmanma hareketi yaptı. demek ki merdivenle bağlantı kurdu. her sefer olduğu gibi önce pembe rengi açtırıyor. ardından anne ve baba rengi sonra da "vööö" rengi...
Kuş hususunda gene eski huyu devam ediyor. kuş görünce cik cik diyor ve kafasının tepesini gösteriyor parmağıyla... hatta bugün kollarını kanat gibi açıp cik cik diyerek evin içinde koşmaya başladı. Bunu daha önce de yapmıştı.
bonibonları sehpaya yaydı. bir tanesini bana verdi. bir tanesini kenara ayırdı anne diyerek. başka bir tanesini de guga diyerek ağzına attı.
gelip gelip tişörtümü gösteriyor. ilk başta anlamadım ne demek istediğini... önce tişörtümü gösteriyor sonra da fareyi eline alıyor. sonra jeton düştü. tişörtümün üstünde bi farenin alttan ve üstten görünüşü var çizim olarak.. tevekkeli tişörtümü gösterip farenin altını gösteriyor. kalem istemeye başladı. kağıt kalem verdim. baka baka fare çizmeye başladı. ayrıntılara ne kadar dikkat ediyor. kaba hatlarını kendince çiziyor. üzerindeki küçük kaydırma topunu bile çizdi. sonra kendini çizdi. guga dedi. gözleri belirginleştirdi. gözlerini gösteriyor.
sabah çok erken uyandığı, gece de zaten çok geç yattığı için uykusu geldi. koltuğa yattı. biberonunu aldı. üstünü örttürdü. yattı. arka odada seni ayağımda sallayayım mı dedim. TV yi gösterdi. seyrede seyrede uyuyacak herhalde...
HAH HU... bu, hapşunun ayşecesi... TV de bir karakter hapşırdı. Ayşe de sesi böyle taklit etti.
Uyudu. 1,5 saat kadar sonra uyandı. evin içinde oynayıp oyalanıp duruyor. arabasını indirtti. ona biniyor. karnı acıkınca balık ve makarnayı gösterdim. makarnayı seçti. ketçap sıktı. işaretle mayonez de istedi. onu da sıktı. biraz yedi.. bugün özellikle Tv deki köpekler çok ilgisini çekiyor. her çıktığında hav hav diyor ve kuyruk sallıyor. (kıçını sallıyor yani) bu arada bana da bir dakika rahat vermiyor. sürekli paçamda... şu an arabasıyla sehpanın altından uzattığım ayaklarıma çarpıyor "daaaa" diyerek... TV deki tel ali programında "A" harfi çıkınca "A" diyerek adını söylüyor. galiba bu harfi öğrenmiş. reklamlarda çocuk dergisi çıktı. dergiyi gösterip pepee müziği söylemeye başladı. pepee dergisi istiyor. daha önce birkaç sayı almıştık. şimdi de jengaları yere dizip harf oluşturmaya çalışıyor. yaptığı şekle a, u gibi isim veriyor. sabah ta jengalardan değişik şekiller yapmıştı. akşam 4 gibi tekrar yattı. uyumak üzere... bir şey daha vardı.. bir türlü aklıma gelmiyor.. beynim elden gitmeye başladı...
yattı uyudu ama çok az... uyandı. annesi geldiğinde beraber pazara gittik. bisikletiyle gitmek istedi ama poşet taşıma kolaylığı yüzünden bebek arabasıyla götürdüm. pazarda hangi tezgahtan nasıl ve ne zaman aldığını bile anlamadığım bi havucu tamamen yedi. ayrıca mandalina da yedi. mandalinayı sevdi. eve döndüğümüzde et yedi ama kendi yemek istedi. ketçap ve mayoneze banarak...(bir süredir ketçap mayoneze taktı) ancak et çok lime lime olduğu için çatalla alınmıyor ve ketçapa bulanması zor oluyor. ben yardım etmek isteyiince de kızıyor. akşam yemeğine semih geldi. pek sevdi semihi... ortalıkta koşturup sürekli konuşuyor bıdı bıdı... gece arabayla semihi götürürken ayşe de arabadaydı ama o kadar uykusu gelmişti ki araba kullanmak yerine kafasını göğsüme gömdü. hareketsiz durdu. nitekim eve gelince ayağımda salladım hemen uyudu. yazmayı unutmuşum. önemli... hemen ekleyeyim. trt çocukta bizim ninniler cd sinin reklamı çıkıyor sürekli.. ve orda da fış fış kayıkçı oynatılıyor. he çıktığında biz de fış fış kayıkçı hareketini yapıyoruz... üstelik reklam bittikten sonra bile devam etmek zorunda kalıyoruz.. tamam yeter kızım deyip zorlukla ikna edebiliyorum.
yatarken bir ara battaniyle yüzünü kapatıp oyun oynamaya başladı. yüzünde güller açıyor. gayet neşeli... yumurta ister misin dedim. iki işareti yaptı. pişirdim. bir yandan yiyor, bir yandan da tv seyrediyor. TV seyrederken canım kardeşimde Barış Mançolu bölüm vardı. orada harflere bakıp "B" dedi. sonra koşa koşa laptopun başına kucağıma gelip painti açmamı işaret etti.
bazı harflere bastı. ısrarla "B" ye basmıyor. "H" harfine basınca yukarı tırmanma hareketi yaptı. demek ki merdivenle bağlantı kurdu. her sefer olduğu gibi önce pembe rengi açtırıyor. ardından anne ve baba rengi sonra da "vööö" rengi...
Kuş hususunda gene eski huyu devam ediyor. kuş görünce cik cik diyor ve kafasının tepesini gösteriyor parmağıyla... hatta bugün kollarını kanat gibi açıp cik cik diyerek evin içinde koşmaya başladı. Bunu daha önce de yapmıştı.
bonibonları sehpaya yaydı. bir tanesini bana verdi. bir tanesini kenara ayırdı anne diyerek. başka bir tanesini de guga diyerek ağzına attı.
gelip gelip tişörtümü gösteriyor. ilk başta anlamadım ne demek istediğini... önce tişörtümü gösteriyor sonra da fareyi eline alıyor. sonra jeton düştü. tişörtümün üstünde bi farenin alttan ve üstten görünüşü var çizim olarak.. tevekkeli tişörtümü gösterip farenin altını gösteriyor. kalem istemeye başladı. kağıt kalem verdim. baka baka fare çizmeye başladı. ayrıntılara ne kadar dikkat ediyor. kaba hatlarını kendince çiziyor. üzerindeki küçük kaydırma topunu bile çizdi. sonra kendini çizdi. guga dedi. gözleri belirginleştirdi. gözlerini gösteriyor.
sabah çok erken uyandığı, gece de zaten çok geç yattığı için uykusu geldi. koltuğa yattı. biberonunu aldı. üstünü örttürdü. yattı. arka odada seni ayağımda sallayayım mı dedim. TV yi gösterdi. seyrede seyrede uyuyacak herhalde...
HAH HU... bu, hapşunun ayşecesi... TV de bir karakter hapşırdı. Ayşe de sesi böyle taklit etti.
Uyudu. 1,5 saat kadar sonra uyandı. evin içinde oynayıp oyalanıp duruyor. arabasını indirtti. ona biniyor. karnı acıkınca balık ve makarnayı gösterdim. makarnayı seçti. ketçap sıktı. işaretle mayonez de istedi. onu da sıktı. biraz yedi.. bugün özellikle Tv deki köpekler çok ilgisini çekiyor. her çıktığında hav hav diyor ve kuyruk sallıyor. (kıçını sallıyor yani) bu arada bana da bir dakika rahat vermiyor. sürekli paçamda... şu an arabasıyla sehpanın altından uzattığım ayaklarıma çarpıyor "daaaa" diyerek... TV deki tel ali programında "A" harfi çıkınca "A" diyerek adını söylüyor. galiba bu harfi öğrenmiş. reklamlarda çocuk dergisi çıktı. dergiyi gösterip pepee müziği söylemeye başladı. pepee dergisi istiyor. daha önce birkaç sayı almıştık. şimdi de jengaları yere dizip harf oluşturmaya çalışıyor. yaptığı şekle a, u gibi isim veriyor. sabah ta jengalardan değişik şekiller yapmıştı. akşam 4 gibi tekrar yattı. uyumak üzere... bir şey daha vardı.. bir türlü aklıma gelmiyor.. beynim elden gitmeye başladı...
yattı uyudu ama çok az... uyandı. annesi geldiğinde beraber pazara gittik. bisikletiyle gitmek istedi ama poşet taşıma kolaylığı yüzünden bebek arabasıyla götürdüm. pazarda hangi tezgahtan nasıl ve ne zaman aldığını bile anlamadığım bi havucu tamamen yedi. ayrıca mandalina da yedi. mandalinayı sevdi. eve döndüğümüzde et yedi ama kendi yemek istedi. ketçap ve mayoneze banarak...(bir süredir ketçap mayoneze taktı) ancak et çok lime lime olduğu için çatalla alınmıyor ve ketçapa bulanması zor oluyor. ben yardım etmek isteyiince de kızıyor. akşam yemeğine semih geldi. pek sevdi semihi... ortalıkta koşturup sürekli konuşuyor bıdı bıdı... gece arabayla semihi götürürken ayşe de arabadaydı ama o kadar uykusu gelmişti ki araba kullanmak yerine kafasını göğsüme gömdü. hareketsiz durdu. nitekim eve gelince ayağımda salladım hemen uyudu. yazmayı unutmuşum. önemli... hemen ekleyeyim. trt çocukta bizim ninniler cd sinin reklamı çıkıyor sürekli.. ve orda da fış fış kayıkçı oynatılıyor. he çıktığında biz de fış fış kayıkçı hareketini yapıyoruz... üstelik reklam bittikten sonra bile devam etmek zorunda kalıyoruz.. tamam yeter kızım deyip zorlukla ikna edebiliyorum.
31 EKİM 2013 PERŞEMBE
sabah uyandı ve annesini göremeyince gene arıza çıkardı. ama neyse ki uzun sürmedi. Alelacele babanneye gittik. babannesiyle birlikte o da hastaneye gitmiş. akşam annesi aldı. akşamları parka uğramak istiyor ama hava karardığı için mümkün olmuyor. akşam babannesinden gelirken hamsi de getirmişler. ayıklayı yedirdim. "ham" diye diye ağzını açıp iştahla yedi. doyduktan sonra problem çıktı zira süt istedi. balığın üstüne süt vermedik. o yüzden biraz sıkıntı yaşadık. hatta bu yüzden bana küstü. annesiyle kavga ettik. birkaç saat sonra süt verdik. abisine ders çalışması için baskı yaptım. ders çalışmak sözkonusu olunca canı sıkıldı ve hıncını ayşeden çıkardı. ayşe badi badi diye diye peşinde dolaşıyordu. onu tersledi. ayşe de ağladı.
30 Ekim 2013 Çarşamba
30 EKİM 2013 ÇARŞAMBA
Bu sabah biraz geç uyandı. annesi olmadığı için gene huysuz ve mızıklıyor. kucağıma yattı. yarım saat kadar kucağımda yattı. arada birkaç kere yanağını öptüm. kızıp yanağını siliyor. sonra çişinin geldiğini gösterdi. ardından yumurta istedi ama iki tane... (ikiyi gene eski usul gösterdi) ben bir tane pişirdim. neden iki değil diye bozuldu. eki elinin işaret parmağını yanyana getirerek iki tane olacaktı diyor. yedikten sonra yatıp TV seyretmeye başladı. ağzında biberon... sonra kalktı. legolarla birşeyler yaptı. sonra tekrar yattı. birazdan babanneye götürecem. babanneye gidelim mi dediğimde kafasını olur anlamında salladı. sorun çıkmayacak herhalde...
Sorun çıkmadı hakkaten... Akşam almaya gittiğimde annesi de oradaydı. Ben BİM e alışverişe gittim. biraz sonra "baba baba" diye seslenerek ve koşarak geldi annesiyle beraber... kendine oyuncak çıkan yumurta ve bonibon aldı. emekleyen bebek çıktı... hep beraber eve yürümeye başladık. çok ama çok neşeli.. yolda hoplaya zıplaya yürüyor. sürekli kahkahalar atıyor. bi parka uğradık, kaydırak ve tahterevalliye bindi. salıncağa izin vermedim uzun sürer diye.. hiç itiraz etmedi. yolda sürekli kaldırımlardan yürüyor. annesi sokaktan yürüyor. aralarına araba girince kahkaha atarak anne diyor. annesi de arabaların arkasına saklanıyor. oyun oynuyorlar. kaldırımdan yürürken bi evin pencere parmaklıklarına kafasını çarptı. ağlamaya başladı. kucağıma aldım bi süre için... sonra gene yürümeye devam etti. annesi eve gitti. biz şaypaya gittik. yolda çişini işaret etti. ben de yol kenarına kuytu bi yere yaptırdım. şaypada tezgahtar kıza hiç sebep yokken posta koydu. sanırım geçen seferden o kıza bozuk... bilmiyoruz ama olsa olsa öyle birşey... eğer öyleyse kin tutuyor demektir. evde legolarla oynamaya daldı. hadi yemeğe hadi yemeğe dedim durdum. umursamayınca biraz kızgın söyledim. ağlayarak annesine gitti. yemekten sonra da uzay arabası denen zımbırtıya bindi. legoları da koymamı istedi. koyacak yer yok koyamam dedim. kızdı, arka odaya gitti. biraz sonra geldi. defter istedi. verdim. birşeyler çizmeye başladı. kuş çizebilir misin dedim. kafasını salladı olumlu anlamda... çizdi birşeyler...
bir de kaç seferdir yazmayı unutuyorum. karşı sokaktaki bobinajcıya girmiştik aylar önce... şimdi dükkan boş. her geçtiğimizde orayı gösteriyor.. unutmuyor orayı...
evin içnde oyalanır,oynarken yanıma geldi. kötü koku koklama hareketi yaparak çorabını gösterdi ayağını kaldırarak... çorabı kirlenmiş güya... bir kaç zamandır bunu da yapıyor... çorap don elbise... kötü koklama hareketi kirlenmiş demek... çıkartıyor.... yenisini giyiyor.
Sorun çıkmadı hakkaten... Akşam almaya gittiğimde annesi de oradaydı. Ben BİM e alışverişe gittim. biraz sonra "baba baba" diye seslenerek ve koşarak geldi annesiyle beraber... kendine oyuncak çıkan yumurta ve bonibon aldı. emekleyen bebek çıktı... hep beraber eve yürümeye başladık. çok ama çok neşeli.. yolda hoplaya zıplaya yürüyor. sürekli kahkahalar atıyor. bi parka uğradık, kaydırak ve tahterevalliye bindi. salıncağa izin vermedim uzun sürer diye.. hiç itiraz etmedi. yolda sürekli kaldırımlardan yürüyor. annesi sokaktan yürüyor. aralarına araba girince kahkaha atarak anne diyor. annesi de arabaların arkasına saklanıyor. oyun oynuyorlar. kaldırımdan yürürken bi evin pencere parmaklıklarına kafasını çarptı. ağlamaya başladı. kucağıma aldım bi süre için... sonra gene yürümeye devam etti. annesi eve gitti. biz şaypaya gittik. yolda çişini işaret etti. ben de yol kenarına kuytu bi yere yaptırdım. şaypada tezgahtar kıza hiç sebep yokken posta koydu. sanırım geçen seferden o kıza bozuk... bilmiyoruz ama olsa olsa öyle birşey... eğer öyleyse kin tutuyor demektir. evde legolarla oynamaya daldı. hadi yemeğe hadi yemeğe dedim durdum. umursamayınca biraz kızgın söyledim. ağlayarak annesine gitti. yemekten sonra da uzay arabası denen zımbırtıya bindi. legoları da koymamı istedi. koyacak yer yok koyamam dedim. kızdı, arka odaya gitti. biraz sonra geldi. defter istedi. verdim. birşeyler çizmeye başladı. kuş çizebilir misin dedim. kafasını salladı olumlu anlamda... çizdi birşeyler...
bir de kaç seferdir yazmayı unutuyorum. karşı sokaktaki bobinajcıya girmiştik aylar önce... şimdi dükkan boş. her geçtiğimizde orayı gösteriyor.. unutmuyor orayı...
evin içnde oyalanır,oynarken yanıma geldi. kötü koku koklama hareketi yaparak çorabını gösterdi ayağını kaldırarak... çorabı kirlenmiş güya... bir kaç zamandır bunu da yapıyor... çorap don elbise... kötü koklama hareketi kirlenmiş demek... çıkartıyor.... yenisini giyiyor.
29 Ekim 2013 Salı
29 EKİM 2013 SALI
Sabah gayet neşeli uyandı. annesi yanında olduğundandır herhalde... evde uçan pepee balonuyla oynayıp durdu. balonun ipi tam erişme mesafesinde... yakalamak için zıplıyor. yakalayamıyor. parmak uçlarına yükseliyor. yakalayamıyor. aslında tam kıtı kıtına yetişiyor ama henüz koordinasyonu sağlayamıyor. o da yükselti oluşturup ipi yakalıyor. ben tahinli pide almaya giderken hemen kapıya yanaştı. ayakkabısını giydi. beraber gittik. kendine un kurbiyesi aldı. BİM de hem bonibon hem jelibon aldı. sadece birini alabilirsin. seç dedim. ikisini almak istedi sepete attı ama ben ısrar edince jelibonu seçti. dönüşte tahinli pide torbasını taşıması için ona vermiştim. onu da bana verdi. elini kolunu sallaya sallaya yürüdü. karşıdan karşıya geçerken yol kenarlarında araba geliyor gelmiyor alıştırmasını uygulamaya devam ediyoruz. evde et kavurma olmasına rağmen kendine yumurta da yaptırdı. hepsinden yedi. kendine guga demesi standartlaştı. Dün kuş'a tepki vermemişti.bugün TV de kuş çıkınca gene cik cik deyip kafasının üstünü gösterdi. toka sepetinden termometreyi almış. kolunun altına koyup ateşini ölçtük. sırıtarak bekliyor ve parmağıyla sus işareti yapıyor.
şimdi de tokalardan uçak yapmış... ses çıkararak onu uçuyor. parmağıyla dönme hareketi yapıyor. pervane de yapmış olabilir.
unutmuşum. parmağıyla çevirme, dönme hareketi yaparak çamaşır makinasını tarif ediyor.
şu anda yazı yazıyor. inanılmaz şekildd harflere benzeyen şeyler çiziyor ve yazarken heceliyor. gam hem falan gibi.. yazdıktan sonra da okuyor. ... guga...
kendi adını guga olarak söylemesi atık standart... insan yüzleri çiziyor. onları anneye ve babaya benzetiyor. geçen herkesin resmini çizmiş. pepee balonuyla o kadar çok oynuyor ki, abisi pepee balonunu almak isterken düşmüş, ayşe de pepee balonunu dövmüş. zaten saatlerdir badisiyle oyun oynuyor.
çok unutmaya başladım. yaptıklarının yarısı aklımdan çıkıyor. o yüzden parça parça yazabiliyorum. mesela, renklere verdiği isimler.. maviye baba, mora anne dediğini yazmıştım. asıl ilginç olan siyah... siyahı, korku sesiyle tarif ediyor. bööö benzeri bi ses çıkarıyor. bir de kağıt katlamak. çok iyi beceriyor... kağıt katlıyor. çok ta iyi beceriyor. legolarla bazı şekiller yapıyor. bi tane insana benzeyen bişey yaptı. ilginçti.. bi tabak kavurma et koydum sehpaya.. gitti geldi yedi...
sabah yolda kuyruğunu sallayan bi kediyi meakla seyretti. çok ilgisini çekti ve kendisi de kıçını sallamaya başladı. akşam kedi kuyruğunu nasıl sallıyordu dedim. gene kıçını sallamaya başladı. hala legolarla oynuyor.
şimdi de tokalardan uçak yapmış... ses çıkararak onu uçuyor. parmağıyla dönme hareketi yapıyor. pervane de yapmış olabilir.
unutmuşum. parmağıyla çevirme, dönme hareketi yaparak çamaşır makinasını tarif ediyor.
şu anda yazı yazıyor. inanılmaz şekildd harflere benzeyen şeyler çiziyor ve yazarken heceliyor. gam hem falan gibi.. yazdıktan sonra da okuyor. ... guga...
kendi adını guga olarak söylemesi atık standart... insan yüzleri çiziyor. onları anneye ve babaya benzetiyor. geçen herkesin resmini çizmiş. pepee balonuyla o kadar çok oynuyor ki, abisi pepee balonunu almak isterken düşmüş, ayşe de pepee balonunu dövmüş. zaten saatlerdir badisiyle oyun oynuyor.
çok unutmaya başladım. yaptıklarının yarısı aklımdan çıkıyor. o yüzden parça parça yazabiliyorum. mesela, renklere verdiği isimler.. maviye baba, mora anne dediğini yazmıştım. asıl ilginç olan siyah... siyahı, korku sesiyle tarif ediyor. bööö benzeri bi ses çıkarıyor. bir de kağıt katlamak. çok iyi beceriyor... kağıt katlıyor. çok ta iyi beceriyor. legolarla bazı şekiller yapıyor. bi tane insana benzeyen bişey yaptı. ilginçti.. bi tabak kavurma et koydum sehpaya.. gitti geldi yedi...
sabah yolda kuyruğunu sallayan bi kediyi meakla seyretti. çok ilgisini çekti ve kendisi de kıçını sallamaya başladı. akşam kedi kuyruğunu nasıl sallıyordu dedim. gene kıçını sallamaya başladı. hala legolarla oynuyor.
şu anda kollarını açmış, cik cik diyerek bi sağa bi sola koşuyor. sürekli bişeyler söylüyor. oynarken yüzükoyun yere kapaklandı. neredeyse yüzünü sdehpanın sivri tarafına çarpacaktı. kılpayı sıyırdı ama korktu ve ağladı. tüm akşam legolarla, balonla, abisiyle ve ablasıyla oynadı. TV de inek çıkınca müüü diyor. köpek çıktı. kuyruk sallamaya yani kıçını sallamaya başladı. pijamalarını çıkarmaya ve başka kıyafet giymek istiyor. neden diye sorunca parmağıyla çember çiziyor. çamaşır makinası yani kirlenmiş...
bugün aldığımız jelibom harf şeklindeymiş. "R" harfini getirip bana gösterdi ve "A" dedi. sonra tek tek bütün harfleri getirdi ve bana ne olduklarını söyletti. akşam üzeri de deftere yazı yazıp duruyordu. satırın dışına taşmadan harfe benzer şeyler karalıyor yazarken de okuyor...
unutmadan bugün telefon şarjını ararken biraz sinirlendim ve ayşe ilgi isterken onu tersledim. çok kırıldı ve ağlamaya başladı. sonra gönlünü almak için yanıma yatırdım ve beraber sarılarak yattık bi süre...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
22 EKİM 2017 PAZAR
sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...
-
Bugün bir sürü şey oldu. (Gene) gecikerek yazdığım için birçok şeyi yazamayacağım. bütün gün evdeydik. geceki kulak ağrısından eser yok....
-
sabah kar yağıyordu. ayşeyi uyandırmaya gittim. uyansın diye uğraştım ama uyanmadı. camdan dışarı bakarsa çok sevineceği bir sürpriz olduğun...