30 Ağustos 2013 Cuma
30 AĞUSTOS 2013 CUMA
sabah erkenden kalkmış. kendi kendine çişini yapmış. annesinin yanına gidip onu uyandırmış, annesi külodunu inik görünce çişi var sanıp oturağa götürmüş. bizimki içindeki çişi gösterip yaptığını sesle belli etmiş. kahvaltı etmiş. öğleden sonra cantık yemeye götürdüm kızımı yeni pepee bisikletiyle... henüz ne pedalları çevirebiliyor ne de gidonla bisiklete yön verebiliyor. giderken problem yoktu ama dönüşte bisikletten inip tutamaktan tutarak bisikleti o itledi. tabii yön vermekte zorlanıyor. ben müdahale edip yönlendirmesine yardım ettiğim zaman bana kızma tonlamasıyla "babaaa" diyor.. bir ara kaldırımda ağaçların altındaki çukura soktu yanlışlıkla bisikleti.. çıkaramayınca benden yardım istedi.. çıkardım... ondan sonra tüm ağaç dibi çukurlarına özellikle soktu. uğraşıp didinip çıkardı. akşam burgaza gittik. deniz çok dalgalı... aklı denizde ama sahile gidilecek gibi değil... gece yattı ama hem yerini yadırgamasından hem de galiba sivrisineklerden doğru dürüst uyumadı.. annesini de uyutmadı...
29 Ağustos 2013 Perşembe
29 AĞUSTOS 2013 PERŞEMBE
sabah ablası dersaneye giderken ona ahrçlık verdim. ablasına para verdim de ona vermedim diye dakikalarla bozuk attı. küstü. ağladı. en sonunda ona da para vermek zorunda kaldım ama o kadar içerlemiş ki, bir süre sonra parayı bıraktı. mızıldamaya devam etti. bana küstüğü için abisinin yanına yattı. onu uyandırıp yüzünü örterek oyun oynadı onunla.. sonra kendisi de pikenin altına girdi. keyfi yerine geldi. birkaç hafta önce yapmış ama ben yazmayı unutmuştum. yatakta kendi kendine takla attı defalarca... hala kahvaltı etmiyor doğru dürüst... laptopta efraların resimlerini gösterdim. yüzünde güller açtı görünce... öğleden önce uyudu.. uyanınca arabasına binip gezindi. o sırada ben koltukta yatıyordum. yanıma gelince ayaklarımı yere indiriyor. sonra arabayla eziyor. defalarca... hala birşey yemiyor. akşam 4 gibi sahan getirdi. nihayet acıkmış. yumurta istiyor. yumurtayı pişirdim. o sırada ablası ekmek almaktan dönmüş, çikolata da almış Ayşe'ye.. Çikolataları aldı. sıcaktan yumuşamış. buzdolabına koyalım sertleşsin dedik. vermiyor. artık yumurta da yemiyor. kızarak çikolataları dolaba koymasını söyledim. babanın kızgınlığını öğrenmesi lazım demiştim ya , hakkaten öğrenmesi lazım.. lafımı hiç kazımadı. arka odaya kaçtı. ardından gittik. bir baktık ki, çikolataları çarşafın altına saklıyor. bir de parmağıyla sus işareti yapıyor :)
(kendine özgü sus işareti çok komik)
çikolatalarını aldım. buzdolabına koydum. ağlamaya başladı. ablası "babanın sözünü dinlemen lazım" deyince bu sefer ona vurmaya başlamış. bana kızgın ve küs... ablasının kucağında... yumurtayı da yemiyor. ablasını çişe bile salmıyor. aslında uyuması lazım... ama uyumadı... akşama doğru sıcak biraz azalınca kovalarını, küreklerini, kamyonlarını torbaya koyup çocuk parkına gittik. torbayı ters çevirerek hepsini kumların üzerine döktü. sonra kovalardan birini alıp çeşmeye koştu. defalarca kovayı su ile doldurup kumlara döktü. çeşme başında sıra kapmayı hiç bilmiyor hatta sırasını da kaptırıyor. herkes gittikten sonra doldurabiliyor kovasını.. 2 tane oğlan çocuğuyla birlikte kumla oynadılar. bir süre oynadıktan sonra "bisiklet almaya gidelim" dedim. topladık eşyalarımızı... milyoncuya gittik. güzel bisiklet yok. biz de eve gelip oyuncakları arabanın bagajına bıraktık ve bebek arabasını alıp cumhuriyet caddesine gittik.yolfa parkta otlamakta olan bi kuzu gördük. kuzuyu arabasından .nmeden sevmeye başladı. kuyruğunu okşuyor. sonra indi sırtını ve başını okşadı. kuzunun kulağını gösteryor sonra kendi kulağını tutuyor. yola devam ettik. "sana pepee bisikleti alayım mı" diye sorduğumda bir başını sallaması var görülmeye değer... bisiklette ayakları pedala erişiyor. henüz çevirme hareketini bilmiyor ama kısa zamanda öğrenir. akşam evde monte ettik. bindi... ardından evde kriz saatleri başladı. "benim dediğim olacak savaşı" önce süt içmek istedi. zaten bütün gün yemek yememiş, yemekten önce süt içerse iştah miştah kalmaz. vermedik. başladı bağırmaya... evin içinde tepiniyor. bizimle güç savaşına girdi. bilmiyor ki, taviz vermeyen gaddar bi anababası var... süt elde edemedi ama tepinmekten vazgeçmedi de... koltuklara kollarını vura vura tepiniyor. arada kendini de koltuğa vuruyor. ardından sofrada saçları tabağa giriyor. toka takalım dedik. bu sefer toka taktırmama krizi... yemek yemeye ikna etmişken yemek te yemedi. sofradan kalktı. ben de kollarından tuttum. annesi zorla toka taktı. hem bana hem annesine tepkili.. ablasının kucağına gidiyor... uzun süre bağırıp kendini yerlere attıktan sonra sakinleşti. banyoya soktuk. bu sefer banyoda arıza çıkarmış.. aslında annesi yıkanma usulunu bilmediğinden hep yaptığı suyu kovadan alıp kuvete dökme huyunu, sıcak suyu üstüne dökecek sanıp engelleyince problem çıkmış. artık eskisi kadar azimle bağıramıyor. pes etmek üzere... masaya oturdular annesiyle... domates yiyor.. bu sırada gene birşeye kızdı. bardağı yere fırlattı. bu sefer annesinden bayağı şiddetli tepki gördü.. biraz ağladı ama artık ateşi söndü..
(kendine özgü sus işareti çok komik)
çikolatalarını aldım. buzdolabına koydum. ağlamaya başladı. ablası "babanın sözünü dinlemen lazım" deyince bu sefer ona vurmaya başlamış. bana kızgın ve küs... ablasının kucağında... yumurtayı da yemiyor. ablasını çişe bile salmıyor. aslında uyuması lazım... ama uyumadı... akşama doğru sıcak biraz azalınca kovalarını, küreklerini, kamyonlarını torbaya koyup çocuk parkına gittik. torbayı ters çevirerek hepsini kumların üzerine döktü. sonra kovalardan birini alıp çeşmeye koştu. defalarca kovayı su ile doldurup kumlara döktü. çeşme başında sıra kapmayı hiç bilmiyor hatta sırasını da kaptırıyor. herkes gittikten sonra doldurabiliyor kovasını.. 2 tane oğlan çocuğuyla birlikte kumla oynadılar. bir süre oynadıktan sonra "bisiklet almaya gidelim" dedim. topladık eşyalarımızı... milyoncuya gittik. güzel bisiklet yok. biz de eve gelip oyuncakları arabanın bagajına bıraktık ve bebek arabasını alıp cumhuriyet caddesine gittik.yolfa parkta otlamakta olan bi kuzu gördük. kuzuyu arabasından .nmeden sevmeye başladı. kuyruğunu okşuyor. sonra indi sırtını ve başını okşadı. kuzunun kulağını gösteryor sonra kendi kulağını tutuyor. yola devam ettik. "sana pepee bisikleti alayım mı" diye sorduğumda bir başını sallaması var görülmeye değer... bisiklette ayakları pedala erişiyor. henüz çevirme hareketini bilmiyor ama kısa zamanda öğrenir. akşam evde monte ettik. bindi... ardından evde kriz saatleri başladı. "benim dediğim olacak savaşı" önce süt içmek istedi. zaten bütün gün yemek yememiş, yemekten önce süt içerse iştah miştah kalmaz. vermedik. başladı bağırmaya... evin içinde tepiniyor. bizimle güç savaşına girdi. bilmiyor ki, taviz vermeyen gaddar bi anababası var... süt elde edemedi ama tepinmekten vazgeçmedi de... koltuklara kollarını vura vura tepiniyor. arada kendini de koltuğa vuruyor. ardından sofrada saçları tabağa giriyor. toka takalım dedik. bu sefer toka taktırmama krizi... yemek yemeye ikna etmişken yemek te yemedi. sofradan kalktı. ben de kollarından tuttum. annesi zorla toka taktı. hem bana hem annesine tepkili.. ablasının kucağına gidiyor... uzun süre bağırıp kendini yerlere attıktan sonra sakinleşti. banyoya soktuk. bu sefer banyoda arıza çıkarmış.. aslında annesi yıkanma usulunu bilmediğinden hep yaptığı suyu kovadan alıp kuvete dökme huyunu, sıcak suyu üstüne dökecek sanıp engelleyince problem çıkmış. artık eskisi kadar azimle bağıramıyor. pes etmek üzere... masaya oturdular annesiyle... domates yiyor.. bu sırada gene birşeye kızdı. bardağı yere fırlattı. bu sefer annesinden bayağı şiddetli tepki gördü.. biraz ağladı ama artık ateşi söndü..
27 Ağustos 2013 Salı
28 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA
gece kendi beşiğinden annesinin yanına gelmiş. sabah annesi telefon etti. salondan yatak odasına bir gittim ki, uyanmış, şirin şirin yatakta yatıyor. annesi gittikten sonra sahanda yumurta yaptım. yumurtayı genelde o kırar bana verir.. bu sefer yumurtayı bana vermek yerine havluya sarıp paketledi. bunu oyuna çevirdi. istiyorum istiyorum vermiyor. sahandaki peynirler yanacak... ben de başka yumurta alıp kırdım.. pişmesine yakın bir baktım elindeki yumurtayı kırıp bana vermeye çalışıyor. engel oldum. bozuldu. çok az yedi. laptopta pepee falan seyretti. jengalarla oynadı. şimdi de bebek arabasına oyuncak bebeğini koydu. boynuna da melodika çantasını astı. evde geziniyor... Balkona çıkıyor. bebek arabasını parkediyor. sandalyeye oturuyor. en fenası da beni kovuyor. kapıdan bile bakmama izin vermiyor...hala balkonda...
öğlene doğru uyudu ama babannesi geldiğinde uyandı. giderken de hiç memnun olmadı. şu anda evin içinde kraliçe gibi geziniyor.. üstünde pelerini elinde asasıyla... pelerin de eskiden uyurken işerse diye yatağın altına serilen örtü :)
Ablasını hastaneye götürürken Ayşe de bizimle geldi. allahım! ne sıcak.. sürekli de kucak istiyor.. zaten kendimizi zor taşıyoruz. Hastane koridorlarında da kucak istiyor. almayınca vikvikleniyor. masalardan birinde duran masa takvimi çok ilgisini çekti. üzerinde matruşka şeklinde kadın çizimleri var. giderken onu da (ç)aldı... Eve gelince ablası uyuttu. Akşama doğru uyandı ama nasıl mızmız nasıl huysuz.. sürekli vikvik.. sürekli mızmız... omzuma kafasını gömdü neredeyse yarım saat öylece durduk. Annesi gelince aynısını annesine yaptı bu sefer.. ne kendisi bir yere gidiyor ne de annesini salıyor. ne istediğini de bilmiyor.. sürekli bir huysuzluk hali... annesi gelmeden bende hiç değilse üzüm yemeye başlamıştı, artık mızmızlanmıyordu.. annesi gelince başa sardı.
öğlene doğru uyudu ama babannesi geldiğinde uyandı. giderken de hiç memnun olmadı. şu anda evin içinde kraliçe gibi geziniyor.. üstünde pelerini elinde asasıyla... pelerin de eskiden uyurken işerse diye yatağın altına serilen örtü :)
Ablasını hastaneye götürürken Ayşe de bizimle geldi. allahım! ne sıcak.. sürekli de kucak istiyor.. zaten kendimizi zor taşıyoruz. Hastane koridorlarında da kucak istiyor. almayınca vikvikleniyor. masalardan birinde duran masa takvimi çok ilgisini çekti. üzerinde matruşka şeklinde kadın çizimleri var. giderken onu da (ç)aldı... Eve gelince ablası uyuttu. Akşama doğru uyandı ama nasıl mızmız nasıl huysuz.. sürekli vikvik.. sürekli mızmız... omzuma kafasını gömdü neredeyse yarım saat öylece durduk. Annesi gelince aynısını annesine yaptı bu sefer.. ne kendisi bir yere gidiyor ne de annesini salıyor. ne istediğini de bilmiyor.. sürekli bir huysuzluk hali... annesi gelmeden bende hiç değilse üzüm yemeye başlamıştı, artık mızmızlanmıyordu.. annesi gelince başa sardı.
26 Ağustos 2013 Pazartesi
27 AĞUSTOS 2013 SALI
sabah odadan ağlama sesi geliyordu. gittim, baktım. Annesinin yataktan çıkmasına bozulmuş, ona bağırıyormuş. Kucağıma alınca sustu. salonda koltuğa yatırdım. ben gidip yatak odasında yattım. biraz sonra biberonunu almaya geldi. bakındı, bulamadı. ben bulup verdim. biberonu alınca battaniyeyi ve yastığı gösterdi parmağıyla... hepsini kucaklayıp salona döndü. Dün de aynısını yapmıştı. annesinin gitmesini istemiyor. annesi gittikten sonra sahanda yumurta hazırladım. yedi. laptopta pocoyo seyretti. sonra biberonunu alıp koltuğa yattı. Trt çocuk kanalını açtım. keloğlan seyrediyor. ardından laptopta paintte birşeyler çizdi. bunu birkaç kere yapmıştık. seviyor birşeyler karalamayı.. gerek kağıt üzerinde gerekse paintte... paint programını tanıyor.. zaten program açıktı. görünce hemen birşeyler çizmek istediğini belli etti. sonra annesi aradı. telefonda annesiyle konuştu(!) telefonu mikrofon gibi tutup abi, anne, aba falan diyor.. çok sevimli görünüyor... Öğlene doğru hatta bayağı erken saat 10 gibi kendi kendine yattı uyudu.. 12 buçuk gibi uyandı. birkaç parça şokellalı ekmek verdim. sonra yemek istemedim. ben de kahvaltıdan kalma annesinin bıraktığı rafadan yumurtayı verdim. onu yedi. Abisine bırakıp evden ayrıldım. akşam eve geldiğimde çırılçıplak ortalıkta dolanıyordu. Banyodan çıkmış giyinmemiş. makarna yiyordu ablasıyla birlikte... Biraz sonra ablası ayağında salladı uyuttu. Bilgisayarda oyuncak hikayesi 3 ü seyrederken, çocukların oyuncaklara kötü davrandığı sahneyi seyretmek istememiş, orayı ileri sardırmış. Bu huyu kalıcı.. eskiden de pepenin zuluya çarptığı sahneye tepki gösterirdi. merhametli olmak ve empati duygusu kızımda yapısal bir karakter özelliği.. biraz bana benziyor... uyandıktan sonra külodunu giymesi için kızarak söyledim. hiç kazımadı. artık babanın kızdığını öğrenmesi gerek.. bu konunun üzerinde duracam biraz.. akşam üzeri bim'e gittik. yolda karşıdan karşıya geçerken birkaç aydır yaptığımız gibi kırmızı ışıkta bekledik. yeşil yürüyen adam çıkmasını bekledik. bu konuda birkaç aydır örnek davranışlar sergiliyorum ki konuyu içselleştirsin. ama bu sefer farklı birşey oldu. yanımızda yeşil yanmasını beklemeden kırmızıda geçen bir insanı farketti ve parmağıyla onu gösterdi. ben de "yanlış yapıyorlar kızım" dedim. daha önce de kırmızı geçenler olurdu ama ayşe onları farketmez ya da tepki vermezdi. bu sefer "ama o geçiyor" manasına gelecek hareketler yaptı. şu an ablasıyla azıyor. evin içi kahkahalarla çınlıyor. kızım barbi laptopunda mozartın türk marşını dinleyip duruyor. hatta annesi söyledi.. bir keresinde mırıldanmış bile.. hep diyordum.. müzik kulağı var bu kızda... youtube ta türk marşını açtım. videoda piyanoyu görünce hemen gitti. abisinin melodikasını getirdi. piyanolu videoyu tekrar açmamı istiyor.. resim kabiliyeti var.. müziğe de yatkın... sanatçı mı olacak nedir... bir de yazmayı unuttuğum bir olay var.. Ben yokken annesinin memesini emmiş. Efradan gördü de özendi herhalde :)
26 AĞUSTOS 2013 PAZARTESİ
Tam çok kısır bir gün, ne yazacağım derken, kızımla kovalanmaç oynadık. çok eğlenceliydi. emekleyerek benden kaçtı. ben de emekleyerek peşinden... sandalyelerin altında tünelimsi bir geçit var... emekleyerek oradan kaçıyor ben de peşinden.. tabii ben iri olduğumdan oradan zarzor geçiyorum.. iyi zaman geçirdik... yoksa sabah kalktı.. kahvaltı etmedi. sadece süt içti.. kös kös oturmaktan başka birşey yapmadık yazacaktım. Rafadan yumurta yedi oyundan sonra... bunu da seviyor. yemeğin ardından arabasıyla ayağımı ezme oyununu oynadık gene... ayağıma çarparak kahkahalar atıyor. Ardından biberonuna süt doldurtup yattı TV başında... öğlenleyin arka odada uyumak istedi benim her zamanki klasik pozisyonumda... bacaklarımı yatağa uzattım. kendim sandalyeye oturdum. Ayşeyi de ayağıma koydum. hemen uyudu. akşama doğru uyanınca şokellalı ekmek yedi biraz.. hemen sonra annesi erken geldi. efralar yoldaymış. geliyorlarmış. kızımla arabaya atlayıp mustafanın sevdiği yemeğin malzemelerini almaya gittik. saatlerce arabayla (akşamüzeri izmir yoluna çıkarsak olacağı buydu) market market dolaştık. eve döndüğümüzde gelmişlerdi bile.. onları gördüğüne pek sevindi. hatta giderlerken arkalarından bayağı bir ağladı. ama tabi gelmelerine sevinmiş olması Efrayla kavga etmelerine engel değil.. Bizimki efraya dalınca efra da çimdikleyiverdi. Bizimki yaygarayı kopardı. Annesi ayşeye akıl veriyor biri seni çimdikleyince sen de onu çimdikle diye.. ben de bu anlatmayla olmaz. insanın içinde olacak dedim. bizimkinin öyle bir huyu yok.. hatta kendini savunmayı bırak, hakkını korumayı bile akıl edemiyor. mesela, parkta vs. birisi önüne geçmek isteyince hiç karşı koymuyor. hemen yol veriyor. hatta sırasını kapabilsin diye geri bile çekiliyor. korktuğundan veya çekindiğinden değil, huyu böyle...
25 Ağustos 2013 Pazar
25 AĞUSTOS 2013 PAZAR
Arabada uyuyor diğer aile üyeleri ile birlikte... saat 3 gibi eve vardık. kucakta eve çıkarılırken hemen gözlerini açtı. ondan sonra uyut uyutabilirsen.. süt istedi.. bitmiş.. aralıklarla birkaç saat ağladı.. annesi ayağına falan koydu.. zor zahmet uyudu. sabah 9 gibiydi. elinde yastığı ve battaniyesi salona geldi. koltuğa yatıp TV seyretti. Sonra buzdolabına gidip açtı. bakınıyor ne yiyecem diye.. triplex gofretleri aldı. birkaç tanesini yedi. sonra kakasını yapmak istedi ama yapamıyor. inliyor.. beni yanına çağırdı çocukcağız. elimi tutup benden güç almaya çalışıyor ama canı çok yanıyor belli.. baktım olacak gibi değil, annesini çağırdım.. o manuel müdahale ile biraz çıkmasını sağladı... sonra sahanda yumurta yaptım. yatarak yedi. hala süt peşinde.. boş süt kutusunu aldı.. süt olmadığını görünce bozuldu. son triplex gofreti aramaya başladı ama galiba abisi yemiş, bulamadı. şu an ablasıyla oynuyor. biraz sonra biberonuna su doldurtup annesinin yanına yattı uyudu. Uyandıktan sonra pek sesi soluğu çıkmadan evde oyalandı. akşama doğru benle beraber arabaya indi. kucağımda arabayı parkettik. Gece düğüne gittik. dönüşte arabada uyumasın diye şöför mahallinde kucağıma alıp direksiyonu tutturdum. uyuma kızım deyince hiç istifini bozmayıp yatan çocuk hadi gel arabayı kullan deyince hemen fırlayıp kucağıma atladı. bu arada yazmayı atladım. son birkaç gündür ne olduğu anlaşılabilen kelimeler etmeye başladı. "hadi, hayır" falan gibi... üstelik durmadan bıdır bıdır birşeyler söyleyip duruyor.
24 Ağustos 2013 Cumartesi
24 AĞUSTOS 2013 CUMARTESİ
Bugün sabah erkenden esralarının yanına, Örene gitmek için erkenden yola çıktık. Ayşe gezme lafını duyunca hemen hazırlandı. Yolda yemek için poğaça falan almıştım. Çok ama çok az yedi arabada.. Parçacıklı şeftali suyu aldım (ne saçma birşeymiş) parçaları yutmuyor çıkarıyor. günün en komik ve hayat boyu hatırlanacak hikayesi yolda gerçekleşti. Burnunu karıştırıyormuş. (son birkaç aydır yapıyor) Burnundan çıkan sümüğü parmsğında tutup göstermiş annesine.. Annesi de alıp camdan dışarı atmış.. Sen misin atan... hemen annesinin burnuna parmağını sokup oradan sümük alıp onu elinde tutmaya başlamış.. göze göz, dişe diş, sümüğe sümük yani... Örene vardık.. Efrayı ve diğerlerini görünce pek sevindi. otelin oyun parkına gitti hemen.. efranın da gelmesini istiyor. sallandı, kaydı... ayrılmıyor parktan... En sonunda çocuk havuzuna gitti. havuza giriyor. ardından çıkıyor. hemen yanındaki duşun altına giriyor. saçını ve ayaklarını yıkıyor sonra tekrar havuza giriyor. hemen çıkıyor. aynı şeyleri gene yapıyor. bunu defalarca yaptı. bıkmadı. hatta duşta yerler biraz yosunlu olduğu için 2 kere yere düştü, buna rağmen devam etti. gayet güzel yemek yedi. sonra denizde gittiler. bizimki ilk başta denize girmedi. sahile de yaklaşmıyor. dalgalardan çekiniyor. ayağı ıslansın istemiyor. kumdan küçük bir set yaptım. onun ardında kovalarla oynadı. denize taş attı. simidini şişiedim. denize de girdi. ilk başta kollukla girmek istedi. hatta kollukları da koluna geçirdi ama henüz erkenmiş, beceremedi. korktu. seneye olur... kumsaldan otele dönüşü daha doğrusu dönemeyişi çok komikti. duşta ayaklarını yıkayıp kumdan arındırıyor. sonra yürümeye başlayınca ayaklarına tekrar kum bulaşıyor. geri dönüyor, tekrar ayaklarını yıkıyor. kısır döngü... en sonunda kucağıma aldım da otele soktum. bugün efra ilk defa bir eşyasını ayşeyeden kıskandı, vermedi. makarnadan su pompası.. ayşe de almak istiyor ama efra vermedi. yemek sırasında ayşe ele geçirdi. zor bıraktırdık ta yemek yedirdik.
23 Ağustos 2013 Cuma
23 AĞUSTOS 2013 CUMA
Sabah yatak odasına bir gittim ki, bizimki yastığını, battaniyesini ve biberonunu kucaklamakla meşgul... onları alıp salona gitti. yastığını düzgünce (ters konursa düzeltiyor) koltuğa koydu ve yattı. TV açtım. Biberona da süt... keyfi gıcır... şokellalı ekmek yedirmek istedim. yemedi. kahvaltı etmedi. sütle idare ediyor. Kuş görünce veya kuştan bahsedilince hemen saçının tepesini parmağıyla gösteriyor, kafama kuş konmuştu anlamında... TV de kuş çıkınca gene aynı hareketi yaptı.. Hep yapıyor zaten... biberonuna tekrar süt doldurttu ama içmedi. beni buzdolabına götürdü. yumurta istiyor.. peynirli yumurta yaptım onun sevdiği gibi.. (ya da benim sevip onu da alıştırdığım gibi) sarısı patlamamış ve sümüksüz... ama sadece 3-4 lokma yedi. pek iştahı yok..
TV seyretmekten sıkıldı. kendine oyun kurdu. koltuğun üzerine eski sandalye altlıklarını dizdi. "atta" diyerek birinden birine atlıyor. biraz oynadıktan sonra yoruldu ve yattı... kendi kendine uyudu galiba... Abisine bırakıp gittim. benim ardımdan uyanmış. abisinin yaptığı tostu yemiş. ben dönünce beni kapıda karşıladı. Ayağında sadece donla geziyor haftalardır olduğu gibi.. bir de ayağında mavi çoraplar var.. çok komik görünüyor... Elinde abisinin telefonu... telefonu pantolonumun cebine soktu ne hikmetse... geçen gün aldığımız kamyonla dozeri getirdi bana gösteriyor. parka kumla oynamaya gitmek istiyor herhalde.. annen gelince gideriz dedim. başıyla onayladı. Abisinden öğrendiğime göre meğer 3 tane çorabı üst üste giymiş... abisi giydirsin diye ağlamış.. Anne gelince önce parka gittik. kamyonla ve dozerle oynadı ama aklı geçen seferki gibi çeşmeden su doldurup kuma dökmekte.. nitekim kamyon kasasıyla su taşıyıp kuma döktü defalarca... ardından pazara gittik. bir tane domates aldı tezgahtan yedi.çilek istedi. aldık. şeftali istedi. evde var dedim. durmadan şeftali gösteriyor. eve gelince kalemleriyle birşeyler çizmeye baladı.
TV seyretmekten sıkıldı. kendine oyun kurdu. koltuğun üzerine eski sandalye altlıklarını dizdi. "atta" diyerek birinden birine atlıyor. biraz oynadıktan sonra yoruldu ve yattı... kendi kendine uyudu galiba... Abisine bırakıp gittim. benim ardımdan uyanmış. abisinin yaptığı tostu yemiş. ben dönünce beni kapıda karşıladı. Ayağında sadece donla geziyor haftalardır olduğu gibi.. bir de ayağında mavi çoraplar var.. çok komik görünüyor... Elinde abisinin telefonu... telefonu pantolonumun cebine soktu ne hikmetse... geçen gün aldığımız kamyonla dozeri getirdi bana gösteriyor. parka kumla oynamaya gitmek istiyor herhalde.. annen gelince gideriz dedim. başıyla onayladı. Abisinden öğrendiğime göre meğer 3 tane çorabı üst üste giymiş... abisi giydirsin diye ağlamış.. Anne gelince önce parka gittik. kamyonla ve dozerle oynadı ama aklı geçen seferki gibi çeşmeden su doldurup kuma dökmekte.. nitekim kamyon kasasıyla su taşıyıp kuma döktü defalarca... ardından pazara gittik. bir tane domates aldı tezgahtan yedi.çilek istedi. aldık. şeftali istedi. evde var dedim. durmadan şeftali gösteriyor. eve gelince kalemleriyle birşeyler çizmeye baladı.
22 Ağustos 2013 Perşembe
22 AĞUSTOS 2013 PERŞEMBE
Sabah erkenden kalktık Efraları uğurlamak için... Giderayak kızımın Efraya şefkatli davranacağı tuttu. Öyle ki, Efranın başını çarptığı yeri gidip dövdü. Gidişlerine de bayağı üzüldü. Arkalarından ağladı. Kızım çişini yaparken aynı oturağa Efra da oturmaya kalktı. Tabii kızım itekliyor efrayı.. kızımın ardından efra oturdu oturağa... Geçen günkü oturak kavgasına göre gayet olumlu gelişme...Barbi laptopu efra aldı diye gene bozuluyor ama...annesi de ağlamak yerine gidip elinden alacan diye gösterip öğretmeye çalışıyor aklısıra.. Öğlenleyin eve döndüğümde neşesi gayet yerindeydi. Dünkü faciadan sonra harika bi durum... Şeftali yedi. pocoyo seyretti. Arabasıyla gezdi. bana çarpıp güldü. Sonra da uyudu..
ben de uyumuşum.. Birisi beni uyandırdı. bir baktım Ayşe... Patates ve barbunya yedi biraz... şeftali de yedi.. Yemeğin ortasında işaret parmağını ağzına sokarak (ağzı aralık) malum şeyi istiyor. Su demesi konusunu açınca da bir tuhaf bakıyor.. pek kayda değer ve anlatıcak bi faaliyeti yok. TV seyrediyor. Süt içiyor.. (süt yetiştiremiyoruz. Dün ve önceki gün gece süt almak zorunda kaldık.) Çok süt içiyor. Engel olmamız lazım..
Akşam annesi gelince onunla biraz oynaştı. Annesinin ona aldığı elbiseyi giydi. Düğmelerini ilikletmiyor. meğer derdi kendi iliklemekmiş.. o kadar uzun boylu değil.. tamam, el beceresi yüksek ama düğme iliklemek için daha çok erken... beceremedi zatenn. ama vazgeçmedi de... annesiyle birlikte alışverişe gitti. geç saat döndüler.. Annesi, "dişi değil mi, hepsi aynı" diyor... Mağazalarda bir sürü şeyler almış, sepete doldurmuş.. Kadınlar alışverişi doğuştan biliyorlar anlaşılan... tezgahtar kızlara tişörtleri katlamakta yardım etmiş... yerlerine koymuş, düzeltmiş. Evde aldıklarını bana gösterdi. Etiketlerini koparmak istedi. Gücü yetmeyince bana koparttırdı... Bu arada yanlış ta olsa düğmeleri iliklemeyi başarmış, meğersem o kadar uzun boyluymuş... Bir de annesi mayo almış ona... onu gösterdi. sonra da giymek istedi. şimdi olmaz kızım. elbiselerini çıkarman lazım dedim. kızdı mayoyu yere attı. ben de ona kızdım ve mayoyu yerden almasını söyledim. kızgın olduğumu ve kesinkes emir verdiğimi anlaması için sert duruyorum ama o kadar güleryüzlü ve sempatik bakıyor ki gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Babanın kızdığını ve dediğini yapması gerektiğini öğrenmeli ama işin ciddiyetinin farkında değil... Ben de kulağını tutup hafiften çektim dediğimi yapmadı diye... şaşırdı ama mayoyu gene de almadı. Daha bazı şeyleri öğrenecek...
gece arabasıyla sehpanın etrafında dönerken yerde olan ayağıma çarpıp kahkaha atmaya başladı. ben de "ah,ayağım, ezdi beni" falan deyince iyice neşesi arttı. defalarca ayağımı ezdi.. Sonrada koltuğa uzattığım öbür ayağımın altını gıdıklamaya başladı. ben gıdıklanma tepkisi verince çok hoşuna gitti. sehpanın etrafında bir tur atıyor. Ayağımı gıdıklıyor. sonra bir tur daha atıyor.gene gıdıklıyor... çok eğleniyor.
Benim ona nasıl kızdığımı taklit ediyor. Parmağımı sallamışım. O da sallıyor.. Kulağını çekmişim. O da kulağını tutuyor.. hıııı demişim.. o da diyor.. bu arada konuşma faslı iyice ilerledi. tamamı anlamsız ama sürekli birşeyler söylüyor...
ben de uyumuşum.. Birisi beni uyandırdı. bir baktım Ayşe... Patates ve barbunya yedi biraz... şeftali de yedi.. Yemeğin ortasında işaret parmağını ağzına sokarak (ağzı aralık) malum şeyi istiyor. Su demesi konusunu açınca da bir tuhaf bakıyor.. pek kayda değer ve anlatıcak bi faaliyeti yok. TV seyrediyor. Süt içiyor.. (süt yetiştiremiyoruz. Dün ve önceki gün gece süt almak zorunda kaldık.) Çok süt içiyor. Engel olmamız lazım..
Akşam annesi gelince onunla biraz oynaştı. Annesinin ona aldığı elbiseyi giydi. Düğmelerini ilikletmiyor. meğer derdi kendi iliklemekmiş.. o kadar uzun boylu değil.. tamam, el beceresi yüksek ama düğme iliklemek için daha çok erken... beceremedi zatenn. ama vazgeçmedi de... annesiyle birlikte alışverişe gitti. geç saat döndüler.. Annesi, "dişi değil mi, hepsi aynı" diyor... Mağazalarda bir sürü şeyler almış, sepete doldurmuş.. Kadınlar alışverişi doğuştan biliyorlar anlaşılan... tezgahtar kızlara tişörtleri katlamakta yardım etmiş... yerlerine koymuş, düzeltmiş. Evde aldıklarını bana gösterdi. Etiketlerini koparmak istedi. Gücü yetmeyince bana koparttırdı... Bu arada yanlış ta olsa düğmeleri iliklemeyi başarmış, meğersem o kadar uzun boyluymuş... Bir de annesi mayo almış ona... onu gösterdi. sonra da giymek istedi. şimdi olmaz kızım. elbiselerini çıkarman lazım dedim. kızdı mayoyu yere attı. ben de ona kızdım ve mayoyu yerden almasını söyledim. kızgın olduğumu ve kesinkes emir verdiğimi anlaması için sert duruyorum ama o kadar güleryüzlü ve sempatik bakıyor ki gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Babanın kızdığını ve dediğini yapması gerektiğini öğrenmeli ama işin ciddiyetinin farkında değil... Ben de kulağını tutup hafiften çektim dediğimi yapmadı diye... şaşırdı ama mayoyu gene de almadı. Daha bazı şeyleri öğrenecek...
gece arabasıyla sehpanın etrafında dönerken yerde olan ayağıma çarpıp kahkaha atmaya başladı. ben de "ah,ayağım, ezdi beni" falan deyince iyice neşesi arttı. defalarca ayağımı ezdi.. Sonrada koltuğa uzattığım öbür ayağımın altını gıdıklamaya başladı. ben gıdıklanma tepkisi verince çok hoşuna gitti. sehpanın etrafında bir tur atıyor. Ayağımı gıdıklıyor. sonra bir tur daha atıyor.gene gıdıklıyor... çok eğleniyor.
Benim ona nasıl kızdığımı taklit ediyor. Parmağımı sallamışım. O da sallıyor.. Kulağını çekmişim. O da kulağını tutuyor.. hıııı demişim.. o da diyor.. bu arada konuşma faslı iyice ilerledi. tamamı anlamsız ama sürekli birşeyler söylüyor...
20 Ağustos 2013 Salı
21 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA
Sabah uyandığında süt için ağladı... (Süt yetiştiremiyoruz eve... Bir yandan abisi, bir yandan berra... 10 paket süt 2 günde biter mi? ) Annesi işe giderken karşı bakkaldan aldı. Pencereden sallandırığım torbayla aldım. biberonu doldurdum. 1 saat daha uyudu. sonra geldi. gülerek Efrayı gösteriyor. Efranın eve olmasından memnun ama didişmekten de geri durmuyorlar. biraz önce anlamsız seslerle Efrayı şikayet ediyordu bana... her ikisi de ellerine çiğ patates almışlar, onu yiyorlar... Ayşe kağıt kalem alıp birşeyler çizdi. Konkona onları gösteriyor. Efranın küçük oyuncakları, köpekle hulk paylaşılamıyor. Ayşe hiçbir oyuncağını ve eşyasını Efranın almasını istemiyor . bebek arabasını almasın diye yaptıkları aşağıda
video
Hele arabası... araları iyiyken bile Ayşe ona el sürdürmüyordu... Hâlâ kriz sebebi araba..
video
Ayrıca Efrayla başetmek için sonuna kadar uğraşacağına gelip bize şikayet ediyor ve ağlayarak yardım istiyor.. kendi problemini kendin çöz deyince de daha beter ağlıyor. En son efrayla araba yüzünden kavga edip arabayı efradan kaçırdı ve gidip ablasının yanına yattı. böylelikle efradan kurtulacak sanırım...
gece faciaydı. mütemediyen ve kesintisiz zırlıyor. Saatlerce... dayanılacak gibi değil... Uyuyana kadar tüm bi geceyi ağlayarak geçirdi.
video
Hele arabası... araları iyiyken bile Ayşe ona el sürdürmüyordu... Hâlâ kriz sebebi araba..
video
Ayrıca Efrayla başetmek için sonuna kadar uğraşacağına gelip bize şikayet ediyor ve ağlayarak yardım istiyor.. kendi problemini kendin çöz deyince de daha beter ağlıyor. En son efrayla araba yüzünden kavga edip arabayı efradan kaçırdı ve gidip ablasının yanına yattı. böylelikle efradan kurtulacak sanırım...
gece faciaydı. mütemediyen ve kesintisiz zırlıyor. Saatlerce... dayanılacak gibi değil... Uyuyana kadar tüm bi geceyi ağlayarak geçirdi.
20 AĞUSTOS 2013 SALI
sabah beni uyandırmak için çok uğraştı ama ben kalkmadım yerimden.. teyzesi yumurta yedirmiş. sürekli gelip gelip avucunun içiyle göğsüme hafifçe bastırıyor ( insan uyandırma biçimi ) en son kalktım ve ne var kızım dedim. Apışarasını tuttu. Meğer çişi varmış.. yaptırdık. Aslında kendisi yapabilir ama nedense benim yaptırmamı istiyor. Efra ile kavgalarının sesleri artık sokağa falan taşıyor. Efra laptopu kendine çeviriyor. Bizimki başlıyor ağlamaya.. Efra dün saçını çekmişti. yarım saat ağladı. saçını gösterip durdu. Bir de bugün Efra galiba bizimkini ısırmış.. Acayip feryat kopmuştu.. herhalde o sırada.... hep beraber aquaparka gittiler... akşama maceralarını dinleriz...
video
aquaparkta bayağı iyi eğlenmiş.. mustafa onları havuza atmış, suya dalmışlar kendilerince... nasıl daldın deyince yere çömelip kafasını eğiyor... suyla acayip oynamışlar... gene havuza gider misin denince hemen hazırlanmaya başlıyor...
video
aquaparkta bayağı iyi eğlenmiş.. mustafa onları havuza atmış, suya dalmışlar kendilerince... nasıl daldın deyince yere çömelip kafasını eğiyor... suyla acayip oynamışlar... gene havuza gider misin denince hemen hazırlanmaya başlıyor...
19 Ağustos 2013 Pazartesi
19 AĞUSTOS 2013 PAZARTESİ
Sabah bizimki uyanıktan sonra salonda koltukta yatarak yemek yiyen efranın yanına yattı.
Fotoğraf
sonra ikisi e kalktı. beraber oynamaya başladılar. bizimki çişini biraz geç söyledi o yüzden.. ayşeye sahanda yumurta yaptı teyzesi... ayşeyle beraber efra da yedi. hatta efra daha çok yedi. bizimki çok az yedi. biraz sonra araba yüzünden çıngar çıktı. zaten bir tek araba kriz çıkarıyor. bizimki elindeki herşeyi efraya veriyor. nitekim balkondan domates kopartıp verdim ikisine de.. ayşe elindekini domatesi efraya vermeye çalışıyor ama iş arabaya gelince değişiyor... bir ara araba paylaşım kavgası sırasında evde karşılıklı çığlıklar yankılanıyordu. ama diğer zamanlarla birbirlerine sarılıyorlar. efra balkonda birikmiş suyla oynuyor, bizimki de... bizimki tırtıllı terliklerini efraya giydiriyor falan...
ben böyle yazzdı ya.. nazar değdirdim herhalde... tırtıllı terlik için kavga çıktı.. ayşeyle dışarı çıkacaktık. ona yordum önce ama sonra lazımlıklı koltuk için de kavga çıkınca.... aralar biraz limonileşiyor gibi... bizimkinin konuşma alıştırmaları devam ediyor.. oda, mimi gibi değişik sesler çıkarıyor... Elektrik parası ödemeye Ayşeyle efrayı kucağıma alıp gittim. Algida dondurma istedi bizimki.. geçen günkü inadından dondurma yememesi olayını hatırlattım. yüzü değişti. istemek konusunda ısrar etmedi. işaret parmağını ağzına sokup malum şeyi istedi. "Anlamıyorum, su de" dedim. "Öf" dedi. Bir de bugün teyzesi, Ayşeye konuşma öğretmeye çalışırken bizimki hiç istifini bozmuyordu. Teyzesi de şikayet etti. "Ama Ayşe sen hiç gülmüyorsun" diye...
öğleden sonra uyudu. uyanıktan sonra o kadar çok şey oldu, o kadar çok şeyi yazmam lazım diye aklımdan geçirdim ki, büyük çoğunluğu aklımdan çıkıp gitti bile. Aklımda kaldığı kadarıyla kaba hatlarıyla özetleyeyim. öncelikle Ayşenin efraya karşı cicim günleri bitti. artık eşyalarını oyuncaklarını vermek istemiyor. aralarında hep bir itişme, bağrışma var artık.. Bizimki sayı sayarken 1 i ve 2 yi anlaşılır şekilde telaffuz ediyor. zaten birşeyleri sayma konusunda çok hevesli... pepeeden kaynaklanıyor herhalde... öğleden sonra hayvanat bahçesine ve botanik parka gittik. bizimki hayvanları seviyor ama uzaktan.. yanlarına yaklaşmıyor nedense... zaten hayvanat bahçesi gezisini burnumuzdan getirdi. bebek arabasına bineceğine sürecekmiş... tüm bahçeyi öyle gezdik. Bağırış, çağırış, huysuzluk gırla... Botanik parka giderken o yüzden arabasını almadık. Bisiklet kiraladık. ama binemedik. o da binemedi.. küçük bi bisiklete biraz bindi.. çimlerde koştu. yuvarlandı. Akşam üzeride kayhana pideli köfte yemeye gittik. Yarım porsiyonu afiyetle mideye indirdi. Ardından setbaşından dondurma aldık.. dondurma yanlardan akıp eline bulaşınca bana veriyor. yanları yalıyoruz tekrar ayşeye veriyoruz. gece evde huysuz, uyurken huysuz, huysuzluk ve mızmızlık son günlerde vaka-ı adiyeden oldu. otomobilden ne kendi iniyor ne de benden başkasının indirmesine izin veriyor. illaki ben.. bu bayağıdır böyle... bir de genellikle sadece benim kucağıma gelirdi. bugün bir istisna yaptı ve annesini istedi Botanik parkta.
Fotoğraf
sonra ikisi e kalktı. beraber oynamaya başladılar. bizimki çişini biraz geç söyledi o yüzden.. ayşeye sahanda yumurta yaptı teyzesi... ayşeyle beraber efra da yedi. hatta efra daha çok yedi. bizimki çok az yedi. biraz sonra araba yüzünden çıngar çıktı. zaten bir tek araba kriz çıkarıyor. bizimki elindeki herşeyi efraya veriyor. nitekim balkondan domates kopartıp verdim ikisine de.. ayşe elindekini domatesi efraya vermeye çalışıyor ama iş arabaya gelince değişiyor... bir ara araba paylaşım kavgası sırasında evde karşılıklı çığlıklar yankılanıyordu. ama diğer zamanlarla birbirlerine sarılıyorlar. efra balkonda birikmiş suyla oynuyor, bizimki de... bizimki tırtıllı terliklerini efraya giydiriyor falan...
ben böyle yazzdı ya.. nazar değdirdim herhalde... tırtıllı terlik için kavga çıktı.. ayşeyle dışarı çıkacaktık. ona yordum önce ama sonra lazımlıklı koltuk için de kavga çıkınca.... aralar biraz limonileşiyor gibi... bizimkinin konuşma alıştırmaları devam ediyor.. oda, mimi gibi değişik sesler çıkarıyor... Elektrik parası ödemeye Ayşeyle efrayı kucağıma alıp gittim. Algida dondurma istedi bizimki.. geçen günkü inadından dondurma yememesi olayını hatırlattım. yüzü değişti. istemek konusunda ısrar etmedi. işaret parmağını ağzına sokup malum şeyi istedi. "Anlamıyorum, su de" dedim. "Öf" dedi. Bir de bugün teyzesi, Ayşeye konuşma öğretmeye çalışırken bizimki hiç istifini bozmuyordu. Teyzesi de şikayet etti. "Ama Ayşe sen hiç gülmüyorsun" diye...
öğleden sonra uyudu. uyanıktan sonra o kadar çok şey oldu, o kadar çok şeyi yazmam lazım diye aklımdan geçirdim ki, büyük çoğunluğu aklımdan çıkıp gitti bile. Aklımda kaldığı kadarıyla kaba hatlarıyla özetleyeyim. öncelikle Ayşenin efraya karşı cicim günleri bitti. artık eşyalarını oyuncaklarını vermek istemiyor. aralarında hep bir itişme, bağrışma var artık.. Bizimki sayı sayarken 1 i ve 2 yi anlaşılır şekilde telaffuz ediyor. zaten birşeyleri sayma konusunda çok hevesli... pepeeden kaynaklanıyor herhalde... öğleden sonra hayvanat bahçesine ve botanik parka gittik. bizimki hayvanları seviyor ama uzaktan.. yanlarına yaklaşmıyor nedense... zaten hayvanat bahçesi gezisini burnumuzdan getirdi. bebek arabasına bineceğine sürecekmiş... tüm bahçeyi öyle gezdik. Bağırış, çağırış, huysuzluk gırla... Botanik parka giderken o yüzden arabasını almadık. Bisiklet kiraladık. ama binemedik. o da binemedi.. küçük bi bisiklete biraz bindi.. çimlerde koştu. yuvarlandı. Akşam üzeride kayhana pideli köfte yemeye gittik. Yarım porsiyonu afiyetle mideye indirdi. Ardından setbaşından dondurma aldık.. dondurma yanlardan akıp eline bulaşınca bana veriyor. yanları yalıyoruz tekrar ayşeye veriyoruz. gece evde huysuz, uyurken huysuz, huysuzluk ve mızmızlık son günlerde vaka-ı adiyeden oldu. otomobilden ne kendi iniyor ne de benden başkasının indirmesine izin veriyor. illaki ben.. bu bayağıdır böyle... bir de genellikle sadece benim kucağıma gelirdi. bugün bir istisna yaptı ve annesini istedi Botanik parkta.
18 Ağustos 2013 Pazar
18 AĞUSTOS 2013 PAZAR
sabah erkenen kalktık... önce havacılık festivaline arınan eşkele denize gidecez. Arabalara kurulduk. her zamnki gibi arabaya biner binmez hemen teybi açtı ama bu sefer mustafanın arabasında... simitçiden aldığım kahvaltılıkları büyük bir afiyetle yedi görükledeki kafede.. klasik mustafa huyu sebebiyle sürekli sahilden sahile dolaştığımızdan saatlerce arabada seyahat ettiğimizden Ayşe bir süre sonra denize girmek ve kumla oynamak isteğini belirtmek için bağırmaya başladı. haklı çocuk... eşkelde kumsala indik. kovaları esraların arabada ama allahtan bizde de bir kamyonla kürek var. bir de bunlar fazlalık ediyor çıkarayım diyordum, nasıl makbule geçti anlatamam. yandaki çocuktan kovasını da ödünç aldık. kumla oynadı ama keyifsiz... uykusu da var. kucağımda 10 15 dakika uyudu. uyanınca denize girmek istedi. simidini şişirdik. hiç sıkıntı çekmeden denize girdi. ben de yanında... müthiş eğlendi denizde... kutay dalarak altından geçtikçe kahkahalar attı. dalgalar gelip çarptıkça çok eğlendi, o kadar ki dalgalara gel gel hareketi bile yaptı eliyle... uzun süre denizden çıkmak istemedi... dalgalar çarptıkça sular ağzına bile giriyor ama çok eğleniyor bizimki... yorulunca çıktık... başkalarının eşyalarına sulanma ve sahiplenme huyu devam ediyor. bu sefer de yandaki çocuğun çantasına sulandı. kovayı zaten sahiplendi.. çaktırmadan geri verdik... yiyecekler de esralarda kalmış ama allahtan kek falan var. onları yedi. konkonu gömdüler ablasıyla... bizimki küreğiyle dökeceği kumları bile düzeltiyor dökmeden önce.. çok komik bi görüntü...
video resim
kolluk istiyor bir de.. zaten seneye simit değil kolluk alacam... söyledim olur anlamına kafasını salladı.. çok anlayışlı genellikle.. ...bir de direksiyonlu bot şeklinde bizim simidin çakması uyduruk bir şişme zımbırtı var.. her gördüğünde onu da istiyor...dönüşte uyudu arabada... iyi yoruldu ne de olsa... evde efrayla banyoya girdiler. birbirlerini yıkıyorlar...
resim video
ikisini birden kucağıma aldım. efra ayşenin süt dolu biberonunu aldı içiyor. bizimki verdi. bir ara almak istedi ama sonra hemen fedakarlık damarı tuttu. efra geri verince bizimki tekrar efraya veriyor. ikisi de süt içti aynı biberondan.. gece çok zor uyumuş. ben de ayağımda sallamıştım uyumamıştı, annesi tam 1,5 saat sallamış, ancak uyumuş.
Yazmayı atladım, arabada arıza çıkardıkça ön koltuğa geçiyor o zaman susuyor. hatta bir ara direksiyonu ayşeye tutturdum.. sağa sola çeviriyor...ama pek hevesli değil... halbuki geçen sefer direksiyonu bırakmamıştı...
video resim
kolluk istiyor bir de.. zaten seneye simit değil kolluk alacam... söyledim olur anlamına kafasını salladı.. çok anlayışlı genellikle.. ...bir de direksiyonlu bot şeklinde bizim simidin çakması uyduruk bir şişme zımbırtı var.. her gördüğünde onu da istiyor...dönüşte uyudu arabada... iyi yoruldu ne de olsa... evde efrayla banyoya girdiler. birbirlerini yıkıyorlar...
resim video
ikisini birden kucağıma aldım. efra ayşenin süt dolu biberonunu aldı içiyor. bizimki verdi. bir ara almak istedi ama sonra hemen fedakarlık damarı tuttu. efra geri verince bizimki tekrar efraya veriyor. ikisi de süt içti aynı biberondan.. gece çok zor uyumuş. ben de ayağımda sallamıştım uyumamıştı, annesi tam 1,5 saat sallamış, ancak uyumuş.
Yazmayı atladım, arabada arıza çıkardıkça ön koltuğa geçiyor o zaman susuyor. hatta bir ara direksiyonu ayşeye tutturdum.. sağa sola çeviriyor...ama pek hevesli değil... halbuki geçen sefer direksiyonu bırakmamıştı...
17 Ağustos 2013 Cumartesi
17 AĞUSTOS 2013 CUMARTESİ
sabah huysuz uyandı. kahvaltı sofrasında bile sızlanıp duruyordu. türlü maymunluklar edip yüzünü güldürmeyi başardım. doğru dürüst kahvaltı etmedi. balkondaki domatesleri gösteriyor. yazmayı unuttum sanırım. Birkaç haftadan beri balkonda yetiştirdiğimiz domatesleri koparıp koparıp yiyor. evin içinde çırılçıplak dolaşıyor. Ben sofrada annesine "sevgi diye seslenince o da "anne" diye sesleniyor.. çok hoş... öğlene doğru gene neşesi kaçtı... huysuzlanmaya başladı. annesini arıyor. banyo yaptığını öğrenince o da içeri girdi. annesi en alt çekmeceden havlu vermesini isteyince annesine havlu verdi.. ( tabii en alt çekmeceyi tarif etmemiz gerekti.)
annesi bana "irfan" diye seslenince ayşe de "ipan" gibi bir ses çıkararak onu taklit ediyor. konuşma işi hallolacak bu yakında galiba...:) anne, baba, abla ve abiyi hallettik sayılır...
akşam üzeri işten döndüğümde sürpriz misafirlerimizle aynı anda eve döndüm. Ayşe, efrayı görünce sevinçten çıldırdı. nasıl mutlu, nasıl neşeli anlatamam. efrayı gösterip gösterip gülüyor. Bütün oyuncaklarını çıkarıp Efraya verdi. Elleriyle Efraya üzüm yediriyor. Efraya sarılıyor ama sarılınca henüz dengelerini sağlayamıyorlar. ama bir süre sonra paylaşım sorunları başladı. ayşenin arabasına efra oturunca biraz bozuldu bizimki. maket telefonları paylaşmak ta sorun oldu. ama pek ciddi bi sorun yaşanmadı. Ayşe, gece İnkayada sularla falan oynadı. dönüşte arabada sızdı kaldı. Ne de olsa bugün gündüz uykusu uyumamıştı.
annesi bana "irfan" diye seslenince ayşe de "ipan" gibi bir ses çıkararak onu taklit ediyor. konuşma işi hallolacak bu yakında galiba...:) anne, baba, abla ve abiyi hallettik sayılır...
akşam üzeri işten döndüğümde sürpriz misafirlerimizle aynı anda eve döndüm. Ayşe, efrayı görünce sevinçten çıldırdı. nasıl mutlu, nasıl neşeli anlatamam. efrayı gösterip gösterip gülüyor. Bütün oyuncaklarını çıkarıp Efraya verdi. Elleriyle Efraya üzüm yediriyor. Efraya sarılıyor ama sarılınca henüz dengelerini sağlayamıyorlar. ama bir süre sonra paylaşım sorunları başladı. ayşenin arabasına efra oturunca biraz bozuldu bizimki. maket telefonları paylaşmak ta sorun oldu. ama pek ciddi bi sorun yaşanmadı. Ayşe, gece İnkayada sularla falan oynadı. dönüşte arabada sızdı kaldı. Ne de olsa bugün gündüz uykusu uyumamıştı.
16 Ağustos 2013 Cuma
16 AĞUSTOS 2013 CUMA
Sabah birkaç kere uykusunda ağladıktan sonra saat 10 gibi ağlayarak uyandı. bir baktım, elinde yastığı ve battaniyesiyle ayakta.. Sahanda yumurta yaptım. son lokması hariç yedi. sıcaktan mayışmış haldeyiz maaile.. pek birşey yapmıyor, miskin miskin oturuyoruz Ayşe de dahil... Sıcakla arası pek hoş olmayacak galiba ileride... Kalemlerini ve kağıtlarını istedi. Resim çizecek. Öğlene doğru daha önce hiç yapmadığı hatta görrmediği birşeyi yaptı. yastık savaşı... Yastıkları bana atıp gülüyor. Ben de ona atıyorum. Biraz oynadık böyle... Uyuması gerktiği halde uyumadı. Ayakta falan da saaldık ama işe yaramadı. Süt istiyor. Evde süt yok. ben de ayran yapıp biberonuna koydum. Anında bitirdi. İkincisini istedi. Ayran uyku getirir derler ama uyuduğu falan yok. Su parası yatırmak için heykele çıktık. Bankamatiten parayı Ayşe çekti genelde yaptığı gibi... ben sadece basacağı tuşları gösteriyorum. setbaşında tavuk döner yedik. pepee balonu aldık ( hani şu geçenlerde uçup ağaca takılandan) eve dönüşte uyudu.. uyandığında pazara gittik annesi ve Ayşeyle beraber.
Karşıdan karşıya geçerken yeşil yürüyen adama riayet ederek geçtik. zaten dün tramvay hattındaki salakça kırmızı duran adamda karşıya geçtiğimde hemen parmağıyla işaret etti trafik ışığını. bu konuda istisna yapmamalıyız ki bellesin... pazarda ve genel olarak evde huysuz... arabasında oturduğu yere zıplayıp duruyor. şeftali verdik eline en sonunda sakinleşti. Evde, aldığımız barbunyaları beraber ayıkladık. Annesinden marulu saklıyor. Koltuğun altına sakladı. annesi nerde marul diye sorunca hem eliyle sus işareti yapıyor hem de diğer eliyle yerini gösteriyor. neşesi süper şu an... ancak yemek masasındagene huysuz ve rahatsız edici... sağı solu belli olmuyor hiç... ben banyodayken kapıda baba baba diye seslendi durdu. kapıyı açınca bir baktım ki apışarasını tutuyor. malum işi yaptı. ardından banyoya girdi. fazla kalmadı çıktı... su sıcak geldi diye lavabonun çeşmesini gösteriyor. soğuk su ekleyecekmişim. saçını yıkarken hiç ses çıkarmadı. halbuki genellikle ağlar. banyodan çıkışta, baba, anni, aba saydırdı durdu...
Karşıdan karşıya geçerken yeşil yürüyen adama riayet ederek geçtik. zaten dün tramvay hattındaki salakça kırmızı duran adamda karşıya geçtiğimde hemen parmağıyla işaret etti trafik ışığını. bu konuda istisna yapmamalıyız ki bellesin... pazarda ve genel olarak evde huysuz... arabasında oturduğu yere zıplayıp duruyor. şeftali verdik eline en sonunda sakinleşti. Evde, aldığımız barbunyaları beraber ayıkladık. Annesinden marulu saklıyor. Koltuğun altına sakladı. annesi nerde marul diye sorunca hem eliyle sus işareti yapıyor hem de diğer eliyle yerini gösteriyor. neşesi süper şu an... ancak yemek masasındagene huysuz ve rahatsız edici... sağı solu belli olmuyor hiç... ben banyodayken kapıda baba baba diye seslendi durdu. kapıyı açınca bir baktım ki apışarasını tutuyor. malum işi yaptı. ardından banyoya girdi. fazla kalmadı çıktı... su sıcak geldi diye lavabonun çeşmesini gösteriyor. soğuk su ekleyecekmişim. saçını yıkarken hiç ses çıkarmadı. halbuki genellikle ağlar. banyodan çıkışta, baba, anni, aba saydırdı durdu...
15 Ağustos 2013 Perşembe
15 AĞUSTOS 2013 PERŞEMBE
Bugün erkenden uyanmış, süt içiyordu. hiçbirşey yapmadan TV nin karşısında yatıyor. süt içiyor. sıcaktan mayıştı herhalde... Laptopun başına geldi biraz sonra. pocoyo seyrediyor ama türkçesini değil. yabancı dile olanları. bu çocuk acaba bu yüzden mi konuşmuyor. zamanında çok ingilizce ninni seyretti.. kafada kısa devre mi yaptırdık.. Ablası geldi. ayşeyi öpmeye başladı. Ayşe ablasının öptüğü yerlere vuruyor. ablası yanağını mı öptü. yanağına şaplak atıyor. göbeğini mi öptü. göbeğine vuruyor. en sonunda ablasını başından savdı. uyuyacak sanırım. uyumadı... ayakta, arabasında dolanıp duruyor.. bugün çok sık çişini ediyor... o kadar süt ve su içerse olacağı budur... ablası kahvaltı ederken onunla beraber yemedi ama sofradan kuru ekmek alıp alıp yedi. seviyor ekmeği.. ardından ayağımda salladım uyudu. fazla uyumadı uyandı. Akşam eve gelince parka kumla oynamaya gideriz diye söz vermiştim. eve gelince hemen hazırlanıp parka gittik. Kumla oynarken daha büyük (7-8) bi kız yanına gelip ben de oynayayım mı dedi. bizimki kafasıyla onaylayınca oynamaya başladılar. bir müddet sonra büyük kız bizimkine ayar ve komut vermeye başlayınca müdahale ettim. kovaya su doldurup kumu ıslattık. kule yaptık. yaptığı kuleyi kendi eliyle yıktı. elleri kum olunca gidip çeşmede elini yıkadı. geldi. kumla oynadı. elleri gene kum oldu. hemen gitti gene ellerini yıkadı. bütün oyuncaklarını alıp dozeri olan küçük kızın yanına gitti. kaçtır parkta dozer oyuncağına yoğun ilgi gösteriyor. oyuncağı almak istedi. kız izin vermedi. bizimki de onun yanına çömelip oynamaya başladı. sonra kovayla su taşımaya başladı. çeşmeden su dolduruyor kovaya.. kumlara döküyor. ama dökerken bir eliyle öbür eline döküyor. elini de yıkıyor. defalarca çeşmeye koştu. öbür çocukların aksine kovayı doldurduktan sonra çeşmeyi kapatıyor. su doldururken üstünü de ıslattı. üstünü çıkardım. ayağında şortla tarzan gibi dolanıyor.. annesi geldi. hep beraber koruparka gittik. arabaya biner binmez her zaman yaptığı gibi derhal radyoyu açtı. ben görmedim ama arka koltukta dansetmiş müzikle. yemek aldık kendimize.. 1 lahmacun yedi. patates kızartması popeyes tavuk kola bayağı iyi yedi. electroworld de dokunmatik telefonlarla oynadı. kendi fotoğrafını çekti bol bol. dönüşte arabada uyudu.(önce teybi açtı elbet:) inerken uyandı. bilgisayarda pepee açtırmış abisine... huysuzlanmaya başladı. süt istiyor ama bitmiş. dolabı açtı, karpuz istiyor. karpuz ketim ama yemedi yattı. uykusu var. göbeğini açıyor. bu gidişle göbek çukuru değil, göbek tepesi olacak bu kızda...
14 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA
Bugün berenin okuluna kayıt için giderken aylardan beri hep yaptığı şeyi gene yaptı. şimdiye kadar yazmayı hep unutmuşum. ben ayakkabımın bağcıklarını bağlamak için basamaklara ayağımı koyuyorum ya, Ayşe de aynı hareketi taklit ediyor. her dışarı çıkışımızda ayaklarını üst basamağa koyup sanki birşey yapıyormuş gibi eliyle ayakkabısına dokunuyor. Bunu aylardır yapıyor. Biz okulda annesiyle kavga edince o da ağlamaya başladı. bizim kavga etmemizden -haliyle- hoşlanmıyor. Akşam geç saate kadar uyudu. Gece merinos parka gittik. arabasını da götürdük. onunla orada gezdi dolaştı. abisinin kaykayına bindi.
video
çocuk parkında oynadı ama parka arabasıyla gidiyor.. eee.. orada diğer çocuklar arabaya sulanıyor. arabasını çaktırmadan alıp getiriyoruz.
13 Ağustos 2013 Salı
13 AĞUSTOS 2013 SALI
Bugün sabah 9 gibi uyandı ama evde herkes uyuyor.. ben de uyukluyorum. neredeyse öğlene kadar uyukladım. Ayşe de o süreyi bir bakıma yalnız geçirdi denebilir. Bir defasında niyeyse gözümü bir açtım. karşımda çişi gelmiş ve sıkışmış Ayşe, zıplıyor ama tek ses çıkarmıyor. Eliyle apışarasını tutmuş, kıvranıyor... Konuş artık be kızım.. sessiz geveze... evde ekmek yoktu. iki tane yumurta ile omlet yaptım. Çatalla hepsini yedi. sıcak olduğu için üfleye üfleye.. Öğlen annesi geldi. banyoya sokmuş.. Yıkandı. saçı yıkanırken ağladı. Bir de dün yazmayı unutmuşum şimdi aklıma geldi. Kuş sesi duyunca hemen parmağıyla saçının tepesini gösteriyor, kuş konmuştu kafama anlamında.. kollarını açıp kanat hareketi yapıyor kuşu tarif etmek için.. bi kuş almak lazım kızım için...
akşam üzeri eve döndüğümde arabasının tepesindeydi. Onnla pazara gittik. Aslında torbaları bebek arabasının koluna tyakıp taşımak kolayıma geldiğinden her pazara ayşeyle gidiyoruz. ancak o kadar yorgun ve bitkindim ki, millipazardan alışveriş ettik. dönüşte de servisle geldik. markette tezgahtar kız ayşeyle pek ilgilendi. konuşturmaya çalıştı tabi, bizimkindende çıt yok. kız şaşırdı. durumu açıkladım. kız inat etti konuşturacam diye.. ağzından tek kelime alamadı. kızın ilgisi başka yerlere dağıldıktan sonra bizimki başladı. marima, morima, aye falan sesler çıkarmaya... servis şöförü delikanlı da pek ilgilendi ayşeyle... seni gezdireyim mi diyor, bizimki hemen kafa sallıyor.. gezenti nolacak...
bugün gene pepee zuluyu oynatmayınca küsmüş... abisi bilgisayardan açmış o bölümü...
Ayşenin salondan kahkahası geliyor. abisiyle azıyorlar. şu kahkaha sesini kaydetmem lazım...
akşam üzeri eve döndüğümde arabasının tepesindeydi. Onnla pazara gittik. Aslında torbaları bebek arabasının koluna tyakıp taşımak kolayıma geldiğinden her pazara ayşeyle gidiyoruz. ancak o kadar yorgun ve bitkindim ki, millipazardan alışveriş ettik. dönüşte de servisle geldik. markette tezgahtar kız ayşeyle pek ilgilendi. konuşturmaya çalıştı tabi, bizimkindende çıt yok. kız şaşırdı. durumu açıkladım. kız inat etti konuşturacam diye.. ağzından tek kelime alamadı. kızın ilgisi başka yerlere dağıldıktan sonra bizimki başladı. marima, morima, aye falan sesler çıkarmaya... servis şöförü delikanlı da pek ilgilendi ayşeyle... seni gezdireyim mi diyor, bizimki hemen kafa sallıyor.. gezenti nolacak...
bugün gene pepee zuluyu oynatmayınca küsmüş... abisi bilgisayardan açmış o bölümü...
Ayşenin salondan kahkahası geliyor. abisiyle azıyorlar. şu kahkaha sesini kaydetmem lazım...
12 Ağustos 2013 Pazartesi
12 AĞUSTOS 2013 PAZARTESİ
sabah ablasıyla kaldı. Ablasının anlattığına göre pepee seyrederken seyrettiği blümde pepee ile şila zuluyu oyuna katmayıp dışlayınca üzülüp ağlamış ve canı sıkılmış. Babasına benziyor kızım.. benim de geyiği yiyen aslan heykeline yemesin diye ağlayıp saldırmışlığım varmış. Öğleden sonra geldiğimde tarzan kılığında evde dolanıyordu. ablası gittikten sonra bol bol oynadık. göbeğine pırt savaşı ettik. kahkahalar çınladı evin içinde... beni engellemek için bacaklarıyla beni havada tutuyor. sonra da yan tarafa atıyor. ablası yemek yedi dedi ama benle beraber makarna da yedi. arabasıyla falan gezdi. sonra da kendi kendine yattı uyudu... Uyandıktan sonra bebek arabasıyla cep telefonunu tamirden almaya gittik. arabasına kuruldu. biberonu aldı ve arabayı yatma pozisyonuna getirtip göbeğini açtı. daha yeeni uyanmıştı. Tuhaf.. neyse ki uyumadı. Yolda oyuncakçıda oyuncakaları gösterdi. yarın ona bir tane üç tekerlikli bisiklet alacam herhalde... telefoncuda bayağı bi bekledik. oradaki aksesuarla oynadı. ordaki büfeden dondurma aldırdı. Şu karpuzlu olandan... rahat yalayamıyor. dışı buz kaplı. tepesini ısırdım rahat yesin diye.. küstü dondurmayı almayı reddetti. yalvardım. kızdım. tehdid ettim. bana mısın demedi. ağlamaya başladı. tadını alırsa diye ağlarken dondurmayı ağzına soktum. o kada inatçı ki, ağzına bulaşan dondurmayı yere tükürüyor. bir yandan da ağlıyor. bir kaç kere yaptım. her seferinde tükürdü. sonra bana sarılmak ve kucak istedi.eğer dondurmayı almazsan ben de seni kucağıma almam dedim. bu da işe yaramadı. arabasına oturtturdum. yol boyunca onunla hiç konuşmadım. bana yaltaklandığı zaman sen dondurmayı almadın deyip kızgınlığımı belli ediyorum. nitekim evde gene bana yanaşmaya çalışınca onu tersledim. Ağlamaya başladı. yaptığı kaprisin bir bedeli olduğunu öğretmek niyetindeyim.
10 Ağustos 2013 Cumartesi
10-11 AĞUSTOS 2013 CUMARTESİ PAZAR
Geceyarısını geçe eskişehirden bursaya geldik. yolda arabada uyudu. kucakta yukarı çıkarırken uyanır da sabaha kadar oturur diye korkuyorduk ama uyanmadı. parklarda o kadar çok koşturmasının faydası...
sabaha karşı 4 te uyanmış, süt istemiş ama evde süt yok.. yastığını battaniyesini almış salona benim yanıma gelmiş, benim uyuduğumu görünce geri dönmüş, sabah 10 gibi uyandı. çok neşeli.. baba diye beni çağırıyor.. bir bakışı var tarif edemiyorum.. mahcubiyet, sevgi, şımarıklık, hepsi bir arada... yastığı parmağıyla gösteriyor. ben de yanına yatacakmışım... bir de biberonunun içini gösteriyor.. süt alacakmışım... beraber fırına gittik. kendi için küçük pizza aldı ama yemedi. sadece süt içti. çok sevimli çok... Hazırlandık... haydariyeye gittik. bir sürü çocuk.. bayağı eğlendi herhalde... büyük salıncakta saatlerce sallandı. ama yaslanmıyor. düşecek diye korkuyorum. odada bir sürü oyuncak var. barbi bebekler falan.. onlarla uzun süre oynadı. kolları olmayan barbiye taktı kafayı.. kendi kollarını açıyor kolların olmadığını anlatmak için... toprakla çamurla bol bol oynadı. leğene su doldurmuşlardı. seherle beraber o da girdi. yoğurt kasesiyle üstüne başına su döktü. köpek joniyi uzaktan seviyor ama yaklaşınca çekiniyor dokunmuyor. bir ara benden havada döndürmemi istedi. dönünce başımız dönüyor. sallanıp duruyor. çok hoşuna gidiyor. ama ilginçtir pek insanlara yüz vermedi. çok yabaniydi. gene de insanların ellerini öptü. ama sadece elini uzatanın elini öpmüyor. her seferinde önce benim sonra annesinin sonra ablasının sonra abisinin elini öpüyor. en son elini öpmesi gerekeni öpüyor. böyle böyle 6 - 7 kere elimizi öptü. gece eve dönerken arabada uyutmamaya çalıştık ama beceremedik. kucakta eve çıkarken gözünü açtı ve sonra uzun süre uyumadı ...
sabaha karşı 4 te uyanmış, süt istemiş ama evde süt yok.. yastığını battaniyesini almış salona benim yanıma gelmiş, benim uyuduğumu görünce geri dönmüş, sabah 10 gibi uyandı. çok neşeli.. baba diye beni çağırıyor.. bir bakışı var tarif edemiyorum.. mahcubiyet, sevgi, şımarıklık, hepsi bir arada... yastığı parmağıyla gösteriyor. ben de yanına yatacakmışım... bir de biberonunun içini gösteriyor.. süt alacakmışım... beraber fırına gittik. kendi için küçük pizza aldı ama yemedi. sadece süt içti. çok sevimli çok... Hazırlandık... haydariyeye gittik. bir sürü çocuk.. bayağı eğlendi herhalde... büyük salıncakta saatlerce sallandı. ama yaslanmıyor. düşecek diye korkuyorum. odada bir sürü oyuncak var. barbi bebekler falan.. onlarla uzun süre oynadı. kolları olmayan barbiye taktı kafayı.. kendi kollarını açıyor kolların olmadığını anlatmak için... toprakla çamurla bol bol oynadı. leğene su doldurmuşlardı. seherle beraber o da girdi. yoğurt kasesiyle üstüne başına su döktü. köpek joniyi uzaktan seviyor ama yaklaşınca çekiniyor dokunmuyor. bir ara benden havada döndürmemi istedi. dönünce başımız dönüyor. sallanıp duruyor. çok hoşuna gidiyor. ama ilginçtir pek insanlara yüz vermedi. çok yabaniydi. gene de insanların ellerini öptü. ama sadece elini uzatanın elini öpmüyor. her seferinde önce benim sonra annesinin sonra ablasının sonra abisinin elini öpüyor. en son elini öpmesi gerekeni öpüyor. böyle böyle 6 - 7 kere elimizi öptü. gece eve dönerken arabada uyutmamaya çalıştık ama beceremedik. kucakta eve çıkarken gözünü açtı ve sonra uzun süre uyumadı ...
9 Ağustos 2013 Cuma
08-09 AĞUSTOS PERŞEMBE CUMA (BAYRAM) 2013
Bayram sabahı erkenden evden çıkmamız gerek ama olmayacak şey oluyor. Ufacık bi çıt'a bile uyanan Ayşe uyanmıyor. Odada gürültü ettik. Üstüne bornozumu attım. saçını, yanağını okşadım. yok. uyanmıyor. Zorla uyandırdık en sonunda.. Burgaza gittik. Herkesin elini öptü.(tersten) bayram harçlıklarını aldı. Cüzdanına yerleştirdi.Kahvaltı biter bitmez soluğu sahilde aldık. kumla oynadık.denize taş attık. zaten yolda da denize taş atma hareketi yapıp duruyordu. Midye kabuğu kürek, şokella kutusu da kova oldu. kuleler yaptık. yaptığı kuleleri sonunda kendisi yıkıyor. ayaklarını denize soktu. ama o sırada elimi hiç bırakmıyor. ancak benim kol mesafem kadar ilerleyebiliyor. daha açığa gitmesi için ben kayık raylarının üstüne çıkıp gidebildiğim kadar gittim. o da elimden tutup ilerledi. bi ayağım kaysa elbiselerle denize cumburlop.. canbaz gibi iş yapıyoruz sayesinde.en sonunda denize gircem diye tutturdu. Eve dönüp elbiseleri çıkardık. sahile geri döndük bu sefer de girmek istemedi. dizine kadar giriyor. sonra gitmiyor. teyzemde seherin oyuncaklarıyla çok güzel oynadı. eskişehire gittik. gece hüma ve umayla bir oynadı ki görülmeye değer. koşmaca yakalamaca ama kahkahalar neşe neşe.. süperdi. ertesi gün akşam üzeri şelalepark diye bir yere gittik. oradaki kaydıraklarda saatlerce oynadılar. bizimkinin bir koşuşturması var... kaydıraktan merdivene nasıl koşuyor. bir ara 2 kere falan tüm o mesafeyi emekleyerek aldı. aklına ne esiyor da böyle yapıyor allah bilir... dondurma aldım dönerken... hanfendi dondurmayı da kendi seçti.. benim aldığımı beğenmedi... pembe renklisinden istedi... çok seçici çok... artık her dışarı çıkışta giyeceği elbiseyi kendi seçiyor... eskişehir kentparktaki aslan heykeliyle resim çektirdi. diğeriyle de çektirmek istedi. biz balıklı heykelle çektir deyince kıyameti kopardı..
7 Ağustos 2013 Çarşamba
07 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA
Bugün uyandıktan sonra hiçbirşey yemedi. Zorla ağzına sarellili ekmek tıktım. arabasına binmişti. ben de kaputun üstüne sarelle sürülmüş lokmaları koyuyordum. Bu oyun sayesinde biraz kahvaltı etti ama saatler sürdü. Genel olarak son 2-3 gündür çok huysuz. vara yoğa ağlıyor, sinirleniyor. kendini yerlere atıyor. Hiç böyle bi çocuk değildi. Çoğu zaman sinirlenme sebebini bile anlamıyoruz. Ortada birşey varmış gibi de görünmüyor zaten.. Bugün arabasından arkası üstü tepetaklak devrildi. Birşey olmadı ama korktu, ağladı. Dünkünün aksine bugün kumandayı getir kızım deyince hemen getirdi. Öğlene doğru beni dürterek buzdolabına götürdü ve yumurta istedi. peynirli yumurtayı afiyetle yedi. Ardından yattı, uyudu. Akşam üzeri uyandı. İftara doğru börek almak için börekçiye gittik bebek arabasıyla.. yol boyunca dondurma ve çitos'ları gösterip durdu. Şimdi olmaz. Sonra alırız dediğimde hiç itiraz etmeden kabul ediyor. İşte normal Ayşe bu.. son birkaç gündür arıza çıkaran başka birşeydi. Yolda meyve satan birisinden ikram armut aldı. yaladı yuttu. Yemekte de gayet güzel yedi. Masada otururken parmağıyla tezgahı gösterip duruyor. Bizimkiler ne istediğini anlamadılar. Kucağıma aldım. tezgaha götürdüm. meğer pide istiyormuş. Salatanın suyuna banıp yedi. Gene çok neşeli... Bir "baba baba" deyişi var, insanın ömrüne ömür katıyor :) Bir de aklımdan çıkmış.. 4 gün sonra yazıyorum... Bugün de yapınca yazmak şart oldu. Birkaç gündür yerde emeklemeye başladı. arada aklına estikçe emekliyor.
6 Ağustos 2013 Salı
06 AĞUSTOS 2013 SALI
Bu sabah geç uyandı. Uyandıktan sonra da neredeyse 1 saat salonda koltukta yattı. kahvaltı etmedi. çişini etmedi. Kıpırtısız, gözünü bile kırpmadan koltukta yattı. Sadece süt... TV yi bile açmamı istemedi. Uzun zaman sonra Tv yi o istemeden ben açtım. Pepee vardı. Seyrederken birden ağlamaya başladı. sanırım pepeenin yaptığı birşeye canı sıkıldı.Ben laptopla sehpada çalışırken o da kendi barbili laptopunu getirdi yanına koydu. annesi geldi öğlenleyin.. O da yemek yediremedi. annesinin ayakkabılarıyla evin içinde dolanıp duruyor. Annesi giderken ayakkabılarını vermek istemedi. İtiraz sesleri çıkarıp duruyor. İkna etmeye çalışıyor ama olacak gibi değil.. Kırmızı ayakkabılarını verdi, kar etmedi. Ağlıyor yere yatıp.. yapacak birşey yok.. ağlayacak.. biraz sonra mızıldayarak yanıma geldi. saelleli ekmek yemeye ikna ettim. pideyi ufak lokmalar halinde hazırladım. kendisi sürüyor aksi halde yemiyor birkaç zamandır yaptığı gibi.. bıçaktaki tüm sarelleyi süremiyor, kalanı bıçağı ağzına sokup sıyırıyor. Ayakta sallamaya başladım ama uyumayacak herhalde.. Ablasıyla evin içinde kovalanmaç oynuyor. Kahkahalar havada uçuşuyor. Yorgunluktan cibresi çıkar birazdan... Dün gece trencilik oynamayı öğrenmiş.. gene onu oynuyorlar. Ablasının beline tutunmuş, cuf çuf sesleriyle koşturuyorlar... Ablası oyunu bırakınca hemen ağlamaya başlıyor. Ablası gitti. Başbaşa kaldık.. Hala yemek yemiyor. Süt süt gene süt... Halının üzerine battaniyesini yaydı, bebeğini yatırdı. Kendi de yanına uzandı. 1 saat kadar uyumadan öylece yattı. Sonra çişi geldi. Oturağını banyoda unutmuşuz. Banyoya gittik. çişini orada yaptı ama küveti göstermeye başladı. Su doldurup kuvete soktum. Kendi standartlarına göre kısa kaldı. Ardından ayağıma koydum üstünde bornozuyla.. hemen uyudu... uyandı ama ağlayarak... Yerde yattı bir süre... İftara doğru pide almaya gidelim dedim. Hemen eliyle kum alma hareeketi yaptı. olmaz. sadece pide alacaz dememle kendini yerlere atıp ağlamaya başlaması bir oldu. Ben gidiyorum deyip evden çıktım. Biraz sonra kapıyı açıp bana bakındı. neyseki merdivenlerde onu beklemiştim. Sırtıma alıp fırına gittik. Yol boyunca birşeyler mırıldandı durdu. aslında istediği olmayınca arıza çıkarmayan birisidir ama son zamanlarda huyu değişti biraz.. Birşeye olmaz veya sonra dediğimizde büyük bir olgunlukla ve anlayışla karşılar genellikle, hiç çocuk gibi değildir. üstelik böyle davranmayı biz öğretmedik. kendi içinden gelen birşeydi... ama son zamanlarda hayır denince problem çıkarmaya başladı. Bu konuda şimdiye yapmaya ihtiyaç duymadığımız eğitimi artık uygulamak gerekecek sanırım...
gece kumandayı getirmesini istedim. gülerek, getirmeyeceğini belli etti. Kızarak ve set bir tonla tekrarladım. Henüz anlamıyor bundan.. hala sırıtmaya devam ediyor. Kafasını da iyicene kucağıma gömüyor. Hiç yüz vermedim. Kızgınlığımı anladı mı acaba? pek anlamışa benzemiyor.
gece kumandayı getirmesini istedim. gülerek, getirmeyeceğini belli etti. Kızarak ve set bir tonla tekrarladım. Henüz anlamıyor bundan.. hala sırıtmaya devam ediyor. Kafasını da iyicene kucağıma gömüyor. Hiç yüz vermedim. Kızgınlığımı anladı mı acaba? pek anlamışa benzemiyor.
4 Ağustos 2013 Pazar
05 AĞUSTOS 2013 PAZARTESİ
gece uykusunda ağlamaya başlayınca annesi de susturamayınca ben yanına gittim. yatağa yattım. O da koluma yattı. öğle uyuduk sabaha kadar..Sabah 8 gibi uyandı ve daha önce hiç yapmadığı birşeyi yaptı. annesinin işe gitmesini istemedi. Bacaklarına sarıldı. Ağladı. Mızmızlandı. Giderken annesine ne el salladı ne de kendini öptürdü. benim kucağımda kafasını omuzuma gömdü. Annesi gittikten sonra kahvaltı ettirmek istedim ama iki lokma sarelleli ekmek yedi. başka birşey yemedi. süt te bitmiş. Çok az vardı. onu içti. Biberonuna su koyduk. onu içiyor. TV seyrediyor. biraz sonra kendi kendine ekmeğe sarelle sürüp yemeye niyetlendi. Tabi tam beceremiyor, ben müdahale edince de küsüp ağlamaya başladı. yemekten de vazgeçti.
Kah yatıyor, kah geziniyor. Arada ekmeğe sarelle sürüp yiyor. Balkonda yetiştirdiğimiz domateslerden üçü daha olmuştu. Onları da yedi. Oyuncak porselen çay takımlarını çıkardı. su doldurup doldurup bana içiriyor.
bir ara ayağımda sallanmak istedi ama salladım uyumadı. TV seyrediyor. Arabasına biniyor. Doğru dürüst karnını doyurmadığı için öğlene doğru dolaba gidip yumurta istedi. tavanın tamamını sidi süpürdü. Uyumayı hala reddediyor. Bir de bugün defalarca çişini yaptı. Şu anda daha önce hiç yapmadığı canbazlıklar yapmakta... Annesi geldi öğlenleyin.. onun kucağında... Annesiyle birlikte ablasını uyandırmaya gittiler. Aba aba diye sesi geliyor.. annesi gittikten sonra yatağa kendi kendine yatmış. ben de hıyarlık edip ayağımda sallayayım dedim. Kızdı. Yastığı ile battaniyesiyle bebeğini yatırmıştı. Onları alıp geldim. bebeği uyandırdım diye sinirlendi. Götürdü salonun ortasına attı yastığını... neyse, ablası devraldı.. bana kızgın... uyumuş ama 1 saat kadar ancak... İşe gitmem gerekiyordu. Ablası kütüphane diye gitti. Annesi erken gelecekti. Gelmedi. Haticeye haber vermiş. ben de Ayşeyi onlara bıraktım. Akşam eve döndüğümde kapıda bekliyordu. dediklerine göre 1 saattir kapı açık ben bekliyormuş. Beni görür görmez yere çömelip eliyle kum alma hareketi yaptı hemen. Sevgi de iftar için alışveriş listesi tutuşturdu elime. Aldık oyuncakları parka gittik. Kamyonu almamak istedim ama bizimki hiç kabul eder mi? Kumu az olan parka gittik. O yüzden kumla fazla oynamadı. Hemen kaydıraklara yöneldi. Kaydırağın en tepesine kadar tırmanıyor. Sonra yüksek kaydıraktan kaymayıp aşağı inip küçük kaydıraktan kayıyor. Son birkaç aydır bunu huy edindi. salıncak boşalınca salıncağa bindi Bana yaklaşınca "çak" yapıyoruz. Hadi kızım markete gidelim deyince onayladı. salıncaktan indirdim. Hemen kaydırağı gösterdi. Son kez ona binecekmiş. Yüksek kaydırağın içinden yukarı tırmanmak istedi. Bu da alışkanlıklarından biri... Tabi tırmanamıyor. ben arkadan itliyorum. Böylelikle tepeye varıyor. tepeye varınca merdivenlerden aşağı inip gene küçük kaydıraktan kaydı. Bu sefer tahtırevalliye oturdu. Hayır olmaz gidiyoruz dedim. İnat etti. İlla tahtırevalliyle de oynayacak. Aslında her parka gidişimizde bunu yapıyor. Her şeyle son bi jübile yapıyor. Ben de hayır demiş bulundum ve kararımdan vazgeçmedim. Kıyametler koptu. Bağırışlar çağırışlar... Ben gel markete gidiyoruz dedikçe diretiyor. Sinirinden yerden kum alıp bana atıyor.tahtırevanı kendi kendine kaldırmaya çalışıyor. İster gel, ister gelme ben gidiyorum deyip parkın köşesine saklandım. Hiç tahtırevandan kalkmayıp bağırmaya devam etti. Ayağını yerlere vura vura tepinerek bağırmaya devam ediyor. Aşağı yukarı 10 dakika böyle sürdü. En sonunda dayanamadı koşarak parktan çıktı. Beni göremeyince gözleri büyüdü. Saklandığım yerden çıktım. Hemen kucağıma çıkmak istedi. Sinirinden ayağındaki terlikleri fırlattı Hala bağırıp ağlıyor. Markette bile devam etti. Sürpriz yumurta istedi aldım. Alışverişimizi ettik. Eve döndük. yemek masasında da arıza çıkardı.
Kah yatıyor, kah geziniyor. Arada ekmeğe sarelle sürüp yiyor. Balkonda yetiştirdiğimiz domateslerden üçü daha olmuştu. Onları da yedi. Oyuncak porselen çay takımlarını çıkardı. su doldurup doldurup bana içiriyor.
bir ara ayağımda sallanmak istedi ama salladım uyumadı. TV seyrediyor. Arabasına biniyor. Doğru dürüst karnını doyurmadığı için öğlene doğru dolaba gidip yumurta istedi. tavanın tamamını sidi süpürdü. Uyumayı hala reddediyor. Bir de bugün defalarca çişini yaptı. Şu anda daha önce hiç yapmadığı canbazlıklar yapmakta... Annesi geldi öğlenleyin.. onun kucağında... Annesiyle birlikte ablasını uyandırmaya gittiler. Aba aba diye sesi geliyor.. annesi gittikten sonra yatağa kendi kendine yatmış. ben de hıyarlık edip ayağımda sallayayım dedim. Kızdı. Yastığı ile battaniyesiyle bebeğini yatırmıştı. Onları alıp geldim. bebeği uyandırdım diye sinirlendi. Götürdü salonun ortasına attı yastığını... neyse, ablası devraldı.. bana kızgın... uyumuş ama 1 saat kadar ancak... İşe gitmem gerekiyordu. Ablası kütüphane diye gitti. Annesi erken gelecekti. Gelmedi. Haticeye haber vermiş. ben de Ayşeyi onlara bıraktım. Akşam eve döndüğümde kapıda bekliyordu. dediklerine göre 1 saattir kapı açık ben bekliyormuş. Beni görür görmez yere çömelip eliyle kum alma hareketi yaptı hemen. Sevgi de iftar için alışveriş listesi tutuşturdu elime. Aldık oyuncakları parka gittik. Kamyonu almamak istedim ama bizimki hiç kabul eder mi? Kumu az olan parka gittik. O yüzden kumla fazla oynamadı. Hemen kaydıraklara yöneldi. Kaydırağın en tepesine kadar tırmanıyor. Sonra yüksek kaydıraktan kaymayıp aşağı inip küçük kaydıraktan kayıyor. Son birkaç aydır bunu huy edindi. salıncak boşalınca salıncağa bindi Bana yaklaşınca "çak" yapıyoruz. Hadi kızım markete gidelim deyince onayladı. salıncaktan indirdim. Hemen kaydırağı gösterdi. Son kez ona binecekmiş. Yüksek kaydırağın içinden yukarı tırmanmak istedi. Bu da alışkanlıklarından biri... Tabi tırmanamıyor. ben arkadan itliyorum. Böylelikle tepeye varıyor. tepeye varınca merdivenlerden aşağı inip gene küçük kaydıraktan kaydı. Bu sefer tahtırevalliye oturdu. Hayır olmaz gidiyoruz dedim. İnat etti. İlla tahtırevalliyle de oynayacak. Aslında her parka gidişimizde bunu yapıyor. Her şeyle son bi jübile yapıyor. Ben de hayır demiş bulundum ve kararımdan vazgeçmedim. Kıyametler koptu. Bağırışlar çağırışlar... Ben gel markete gidiyoruz dedikçe diretiyor. Sinirinden yerden kum alıp bana atıyor.tahtırevanı kendi kendine kaldırmaya çalışıyor. İster gel, ister gelme ben gidiyorum deyip parkın köşesine saklandım. Hiç tahtırevandan kalkmayıp bağırmaya devam etti. Ayağını yerlere vura vura tepinerek bağırmaya devam ediyor. Aşağı yukarı 10 dakika böyle sürdü. En sonunda dayanamadı koşarak parktan çıktı. Beni göremeyince gözleri büyüdü. Saklandığım yerden çıktım. Hemen kucağıma çıkmak istedi. Sinirinden ayağındaki terlikleri fırlattı Hala bağırıp ağlıyor. Markette bile devam etti. Sürpriz yumurta istedi aldım. Alışverişimizi ettik. Eve döndük. yemek masasında da arıza çıkardı.
04 AĞUSTOS 2013 PAZAR
Sabah yatakta ağlıyor, annesi ise susturamıyordu. yanına gittim. Hemen yastığını ve battaniyesini alarak benimle salona geldi. ( Yastık ve battaniyesini alıp gelmesi standart hareket nerdeyse) salonda önce koltuğa uzanıp TV yi açtırdı. Süt te koydurdu biberonuna..Biraz seyrettikten sonra çişini işaret etti. Yaptıktan sonra yumurta pişirdim ona. sadece 2 lokma yedi. Uzay arabasına binip onunla evin içinde gezindi. Sonra laptopta paint programını açtırıp resimler çizdirdi. Çeşitli renklere boyadı.
En sonunda sıkıldı ve tekrar yattı. Sütü bitince geldi ve yeniden süt istedi. koltuğa yattı. uyuyamayınca, yastığını battaniyesini aldı, annesinin yanına gitti. Orada yattı. 15-20 dakika sonra geri geldi. Orda da uyuyamamış. Seni parka götüreyim mi dedim. Hemen hazırlanmaya başladı. Kovalarımızı aldık. Parka gittik. Kumda oynayan birkaç çocuk daha var. En geniş kapsamlı ekipman bizimkinde, bütün çocukların gözü bizimkinin oyuncaklarında ama bizimkinin de gözü başka bir çocuğun oynadığı kendisinde olmayan dozerde... Kuma su döktüm. Kova ve kürekle oynamaya başladı. Yanına bir başka çocuk daha geldi. ikisi beraber kovayı doldurup kule yapıyorlar. Bayağı uzun süre oynadılar. Sonra bizimki çeşmeden şişeyle su doldurup kumlara dökmeyi keşfetti. Koşa koşa elinde şişeyle çeşmeye gidip elinde su dolu şişeyle geri gelişi tam videoluk... ama maalesef telefon bozuk.. Belki de 15-20 kere gitti, geldi. Hatta bir keresinde çeşmeden ağlama sesi gelince koştum baktım ki, bizimki su dolu şişeyi düşürmüş. Şişe düşünce içindeki su dışarı doğru patlamış. Üstü başı sırılsıklam.. Elbisesini çıkardım. Fanilasıyla devam etti. Bu arada diğer çocuklar bizimkinin oyuncaklarıyla oynuyorlar. Bizimkinin hiç umurunda değil. Su taşıyor. Nihayet su taşımaktan sıkıldı. O göz koyduğu dozeri aldı.. Bir süre de onunla oynadı. Sonra yorgunluk belirtileri gösterince hadi gidelim kızım dedim. Hemen eşyalarını yıkamak için çeşmeye götürmeye başladı. Güzelce oyuncaklarını yıkadı. Eve döndük. Karnı aç olması lazım. Tavuk ısıttım. Hepsini yedi. Ayağıma koyup salladım. Uyur gibi oldu ama annesi yatırmak için alırken uyandı. Annesi ayağında sallamaya başladı ama sanırım uyumuyor.
Ayağımda 10 dakika uyudu ya ona yetti. deli gibi koşturup duruyor evin içinde.. ayağımda sallama tekliflerimi reddediyor.
Burgaza gidecez. kendine elbise seçiyor her zaman yaptığı gibi. ama mevsime uygun olmayan bi elbise seçti sanırım, annesiyle inatlaşıp duruyor. Annesi olmaz diyor. Pişersin bununla diyor. Bizimki ısrarla kendi bildiğini okuyor. İtiraz etme seslerini bir duysanız... Sonuçta kendi seçtiklerini giydi... Kızım kısa kollu giysene deyince kollarını kavuşturup kötü kötü bakmaya başlıyor. pepee tarzı küsme.. Artık bizimkinin de alemeti farikası oldu sayılır.
En sonunda sıkıldı ve tekrar yattı. Sütü bitince geldi ve yeniden süt istedi. koltuğa yattı. uyuyamayınca, yastığını battaniyesini aldı, annesinin yanına gitti. Orada yattı. 15-20 dakika sonra geri geldi. Orda da uyuyamamış. Seni parka götüreyim mi dedim. Hemen hazırlanmaya başladı. Kovalarımızı aldık. Parka gittik. Kumda oynayan birkaç çocuk daha var. En geniş kapsamlı ekipman bizimkinde, bütün çocukların gözü bizimkinin oyuncaklarında ama bizimkinin de gözü başka bir çocuğun oynadığı kendisinde olmayan dozerde... Kuma su döktüm. Kova ve kürekle oynamaya başladı. Yanına bir başka çocuk daha geldi. ikisi beraber kovayı doldurup kule yapıyorlar. Bayağı uzun süre oynadılar. Sonra bizimki çeşmeden şişeyle su doldurup kumlara dökmeyi keşfetti. Koşa koşa elinde şişeyle çeşmeye gidip elinde su dolu şişeyle geri gelişi tam videoluk... ama maalesef telefon bozuk.. Belki de 15-20 kere gitti, geldi. Hatta bir keresinde çeşmeden ağlama sesi gelince koştum baktım ki, bizimki su dolu şişeyi düşürmüş. Şişe düşünce içindeki su dışarı doğru patlamış. Üstü başı sırılsıklam.. Elbisesini çıkardım. Fanilasıyla devam etti. Bu arada diğer çocuklar bizimkinin oyuncaklarıyla oynuyorlar. Bizimkinin hiç umurunda değil. Su taşıyor. Nihayet su taşımaktan sıkıldı. O göz koyduğu dozeri aldı.. Bir süre de onunla oynadı. Sonra yorgunluk belirtileri gösterince hadi gidelim kızım dedim. Hemen eşyalarını yıkamak için çeşmeye götürmeye başladı. Güzelce oyuncaklarını yıkadı. Eve döndük. Karnı aç olması lazım. Tavuk ısıttım. Hepsini yedi. Ayağıma koyup salladım. Uyur gibi oldu ama annesi yatırmak için alırken uyandı. Annesi ayağında sallamaya başladı ama sanırım uyumuyor.
Ayağımda 10 dakika uyudu ya ona yetti. deli gibi koşturup duruyor evin içinde.. ayağımda sallama tekliflerimi reddediyor.
Burgaza gidecez. kendine elbise seçiyor her zaman yaptığı gibi. ama mevsime uygun olmayan bi elbise seçti sanırım, annesiyle inatlaşıp duruyor. Annesi olmaz diyor. Pişersin bununla diyor. Bizimki ısrarla kendi bildiğini okuyor. İtiraz etme seslerini bir duysanız... Sonuçta kendi seçtiklerini giydi... Kızım kısa kollu giysene deyince kollarını kavuşturup kötü kötü bakmaya başlıyor. pepee tarzı küsme.. Artık bizimkinin de alemeti farikası oldu sayılır.
En sonunda annesi kandırdı. Elbiseyi çıkarttı. Başka elbise giydiriyor. Bizimki direndi ama sonuç alamadı. Ama çok ta fazla karşı koymadı. Burgaza gittik. hemen sahile kumsala gittik. denize taş atmak istediğini yol boyunca anlatmıştı(!) zaten.. sahile gidince dalgalardan ürktü. Denize fazla yaklaşmadı. Uzaktan uzağa taş attı. sonra elbiselerini çıkarmaya çalıştı. Denize mi girmek istiyorsun diye sordum. Onayladı. Ayakkabılarını ve elbisesini çıkardım. ayakları ıslanınca denize girmekten de vazgeçti. Tekrar eve döndük. Ben uyurken annesiyle gene kumsala gitmiş. denize taş atmış. Akşam yemekte köfte ve patates yedi. Gece eve dönerken dondurma aldım. Arabada onu yedi. arka koltuğun ortasında kaymış gözlerle oturuyor. acayip uykusu var. uyumasın diye uğraşıp durduk yol boyunca.. Uyursa eve çıkarken uyanır ve o uyku ona yeteceği için saatlerce ayakta kalır. Bir ara iyice uyuklamaya başlayınca ön koltuğa oturtturduk. Neyse ki uyumadan eve getirebildik. hemen uyudu.
3 Ağustos 2013 Cumartesi
03 AĞUSTOS 2013 CUMARTESİ
Sabah Ayşenin babannesi geldi. Tam o anda Ayşe de uyandı. Babannesini gördüğüne bir memnun oldu, yüzünde güller açıyor. onunla oynadı, sarıldı, yeni öğrendiği gibi elini öptü. Elini tutup buzdolabına götürdü. Yumurta yaptırdı. Hepsini bitirmedi bu sefer. Babannesinin gitmesine yakın bizimkinde de hareketlenme başladı. Tabii gidemeyince vıyaklamaya başladı. Ama babannesi arka bahçedeki depoya dedesinin yanına gidecekti. Hazırlanıp biz de oraya gittik. Dedesiyle de oynadı. Onun da elini öptü. sarı uzay arabası depodaymış. Ona bindi bahçede. Saatlerce onunla dolaştı. Yerden taş toplayıp dere kıyısına gidip onları dereye attı. Tabii bu isteğini hareketlerle bana anlatma safhası bir alem.. dere kıyısına varınca arabasını güzelce parketti. Öyle indi.Taşları yerden toplayıp toplayıp dereye attı. Tekrar bahçeye döndük. Hadi eve gidelim kızım diye beni yalvarttı. En sonunda arabayı da yanımızda götürmek şartıyla eve gidebildik. Evde biberonuna süt doldurtup annesinin yanına yattı. Uyudu.
Akşam eve geldiğimde ortalıkta dolanıyordu. Onu yanıma alıp vantilatör almaya gittik. Dışarı çıkacağımızı anlayınca hemen "kum" hareketi yapmaya başladı. Başka yere gidiyoruz dedim. arabada arka koltukta hiç problem çıkarmadan oturdu yol boyunca. camı açmak istedi ama önden kilitlemiştim açamadı. Ben de sunroofu açmasını gösterdim. Onu açtı. Gayet mutlu. Markette de alışveriş arabasına koydum. Biraz dolaştık. Alacağımızı aldıktan sonra çıkışta gene uçan baloncu gördü. İşaret edip istedi. almadım. Ama bi problem çıkarmıyor. makul bir yerden annesinin kaçmasına sebeb olduğu balondan yine almalı çocuğa.. içi gitti zira öbür balona.. Markete giderken kucakta gitmişti ama dönüşte yürüdü. Eve döndük.
Akşam eve geldiğimde ortalıkta dolanıyordu. Onu yanıma alıp vantilatör almaya gittik. Dışarı çıkacağımızı anlayınca hemen "kum" hareketi yapmaya başladı. Başka yere gidiyoruz dedim. arabada arka koltukta hiç problem çıkarmadan oturdu yol boyunca. camı açmak istedi ama önden kilitlemiştim açamadı. Ben de sunroofu açmasını gösterdim. Onu açtı. Gayet mutlu. Markette de alışveriş arabasına koydum. Biraz dolaştık. Alacağımızı aldıktan sonra çıkışta gene uçan baloncu gördü. İşaret edip istedi. almadım. Ama bi problem çıkarmıyor. makul bir yerden annesinin kaçmasına sebeb olduğu balondan yine almalı çocuğa.. içi gitti zira öbür balona.. Markete giderken kucakta gitmişti ama dönüşte yürüdü. Eve döndük.
2 Ağustos 2013 Cuma
02 AĞUSTOS 2013 CUMA
Ayşeyi öğlene kadar göremedim. ama sabahtan Berille beraberken, TV de pepee seyrettiği esnada, maymuşun hareketlerini taklit etmiş Berilin maymuş anlattığına göre..
Burayı Beril yazıyor.
Maymuş inek taklidi yaparken o da ellerini yere koyarak inek taklidi yaptı. Pepee maymuşa anlamadım anlamında eliyle hareket yaparken o da ellerini iki yana açıp dudaklarını büzerek bilmiyorum anlamında hareketler yaptı.
Gene ben, yani baba yazıyor
Öğlen uyutmak istedim. ayağımda sallanmak istemedi. koltukta kendi kendine TV seyrederek uyumak istedi ama uzun süre yatmasına rağmen uyuyamadı. En sonunda salonda ayağımda salladım da uyudu.Yatmadan önce arabasını garaja (sandalyenin altı) parketti. bayağı uzun süre uyudu. Akşam annesinin kapıyı açma sesiyle uyandı. uyanınca yumurta (ilk defa 2 tane) pişirdi annesi.. hepsini yedi bitirdi. demek ki çok açmış. ardından banyoya girdi. İftara doğru İPA nın iftarına gittik. Bahçede keyfi gayet yerindeydi. Uçan balonlar vardı. Onlardan istedi. Çıkarken pepee şeklinde olan bir tane aldık. Bileğine bağladık. annesi diye başka bir kadına gitmiş, sarılmış. (benziyor gerçekten) pek yemek yemedi. Tok ne de olsa.. gene de biraz et yedi. yemek sırasında yerden bulduğu bir çakıl taşını sürekli olarak gömlek cebime soktu. ben de çıkarıp onun etek cebine koydum. Bunu defalarca yaptık kahkahalar atarak... Acayip eğlendi, güldü. ağacın dibindeki beyaz taşları toplayıp avucuma dizip sonra onları tek tek alıp fırlatarak aynı yerlerine attı. dışarı savrulanları tek tek toplayıp yerlerine koydu. yemekten sonra Özgene gittik. Orda annesi balonun ipini çözdü ve çözmesiyle balonun kaçması bir oldu. üstümüzdeki çınar ağacının dallarına takıldı. alınmayacak kadar yukarda ama görünüyor. ayşe mahzun mahzun balona bakıyor. almamızı istiyor ama imkansız. Çocuğun içi gitti. eve geldik. Çok acayip birşey oldu evde. bebek bezi getirdi ve bağlamamızı istedi. Güzellikle olmaz dedik. ısrar etti. kesinkes olmaz dedim. ağlamaya başladı. Ama çok ta ısrar etmedi. koltuğa yattı uyudu.
Burayı Beril yazıyor.
Maymuş inek taklidi yaparken o da ellerini yere koyarak inek taklidi yaptı. Pepee maymuşa anlamadım anlamında eliyle hareket yaparken o da ellerini iki yana açıp dudaklarını büzerek bilmiyorum anlamında hareketler yaptı.
Gene ben, yani baba yazıyor
Öğlen uyutmak istedim. ayağımda sallanmak istemedi. koltukta kendi kendine TV seyrederek uyumak istedi ama uzun süre yatmasına rağmen uyuyamadı. En sonunda salonda ayağımda salladım da uyudu.Yatmadan önce arabasını garaja (sandalyenin altı) parketti. bayağı uzun süre uyudu. Akşam annesinin kapıyı açma sesiyle uyandı. uyanınca yumurta (ilk defa 2 tane) pişirdi annesi.. hepsini yedi bitirdi. demek ki çok açmış. ardından banyoya girdi. İftara doğru İPA nın iftarına gittik. Bahçede keyfi gayet yerindeydi. Uçan balonlar vardı. Onlardan istedi. Çıkarken pepee şeklinde olan bir tane aldık. Bileğine bağladık. annesi diye başka bir kadına gitmiş, sarılmış. (benziyor gerçekten) pek yemek yemedi. Tok ne de olsa.. gene de biraz et yedi. yemek sırasında yerden bulduğu bir çakıl taşını sürekli olarak gömlek cebime soktu. ben de çıkarıp onun etek cebine koydum. Bunu defalarca yaptık kahkahalar atarak... Acayip eğlendi, güldü. ağacın dibindeki beyaz taşları toplayıp avucuma dizip sonra onları tek tek alıp fırlatarak aynı yerlerine attı. dışarı savrulanları tek tek toplayıp yerlerine koydu. yemekten sonra Özgene gittik. Orda annesi balonun ipini çözdü ve çözmesiyle balonun kaçması bir oldu. üstümüzdeki çınar ağacının dallarına takıldı. alınmayacak kadar yukarda ama görünüyor. ayşe mahzun mahzun balona bakıyor. almamızı istiyor ama imkansız. Çocuğun içi gitti. eve geldik. Çok acayip birşey oldu evde. bebek bezi getirdi ve bağlamamızı istedi. Güzellikle olmaz dedik. ısrar etti. kesinkes olmaz dedim. ağlamaya başladı. Ama çok ta ısrar etmedi. koltuğa yattı uyudu.
31 TEMMUZ_ 01 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA PERŞEMBE
Günügününe yazmayınca olmuyor bu iş... Hiçbirşey akılda kalmıyor.. Bu iki gün tamamını evde geçirdik.hfhff gggdvgdggefdfrtrff
anlaşılabileceği üzere Ayşe bilgisayarın başında....
gtztft6ttttt6566t
Aklımda kalanlar, Ayşenin diş fırçalaması, fırçaladıktan sonra banyodan ayrılırken çeşmeyi kapattı. Fırçayı yerine koydu. Ellerini ve ağzını havluyla sildi ve dışarı çıktı. hayret, boyu yetişsin diye ayağının altına koyduğu leğeni yerine koymadan dışarı çıktı, tam duruma şaşırıyordum ki, kapı açıldı ve Ayşe içeri girdi. leğeni aldı ve yerine koydu. ardından kapıyı da kapattı ve gitti. Bu çocuğun tertipliliği akıl almaz...
hhchcfhcchcbhccvgd fdgghdcbcfvjhtgnnfgfhgv
Ayrıca, hem sabah hem akşam banyoya giriyor. Bir de salı günüydü galiba, parka kumda oynamaya gittik. Kumdan kuleler yaptık. Onları sayıyor. Tabi rakamları söylemek yerine kendince naa, nuu, vaaa, falan gibi sesler çıkararak sayıyor ama olsun.
anlaşılabileceği üzere Ayşe bilgisayarın başında....
gtztft6ttttt6566t
Aklımda kalanlar, Ayşenin diş fırçalaması, fırçaladıktan sonra banyodan ayrılırken çeşmeyi kapattı. Fırçayı yerine koydu. Ellerini ve ağzını havluyla sildi ve dışarı çıktı. hayret, boyu yetişsin diye ayağının altına koyduğu leğeni yerine koymadan dışarı çıktı, tam duruma şaşırıyordum ki, kapı açıldı ve Ayşe içeri girdi. leğeni aldı ve yerine koydu. ardından kapıyı da kapattı ve gitti. Bu çocuğun tertipliliği akıl almaz...
hhchcfhcchcbhccvgd fdgghdcbcfvjhtgnnfgfhgv
Ayrıca, hem sabah hem akşam banyoya giriyor. Bir de salı günüydü galiba, parka kumda oynamaya gittik. Kumdan kuleler yaptık. Onları sayıyor. Tabi rakamları söylemek yerine kendince naa, nuu, vaaa, falan gibi sesler çıkararak sayıyor ama olsun.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
22 EKİM 2017 PAZAR
sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...
-
Bugün bir sürü şey oldu. (Gene) gecikerek yazdığım için birçok şeyi yazamayacağım. bütün gün evdeydik. geceki kulak ağrısından eser yok....
-
sabah kar yağıyordu. ayşeyi uyandırmaya gittim. uyansın diye uğraştım ama uyanmadı. camdan dışarı bakarsa çok sevineceği bir sürpriz olduğun...