22 Ağustos 2013 Perşembe

22 AĞUSTOS 2013 PERŞEMBE

Sabah erkenden kalktık Efraları uğurlamak için... Giderayak kızımın Efraya şefkatli davranacağı tuttu. Öyle ki, Efranın başını çarptığı yeri gidip dövdü. Gidişlerine de bayağı üzüldü. Arkalarından ağladı. Kızım çişini yaparken aynı oturağa Efra da oturmaya kalktı. Tabii kızım itekliyor efrayı.. kızımın ardından efra oturdu oturağa... Geçen günkü oturak kavgasına göre gayet olumlu gelişme...Barbi laptopu efra aldı diye gene bozuluyor ama...annesi de ağlamak yerine gidip elinden alacan diye gösterip öğretmeye çalışıyor aklısıra.. Öğlenleyin eve döndüğümde neşesi gayet yerindeydi. Dünkü faciadan sonra harika bi durum... Şeftali yedi. pocoyo seyretti. Arabasıyla gezdi. bana çarpıp güldü. Sonra da uyudu..
ben de uyumuşum.. Birisi beni uyandırdı. bir baktım Ayşe... Patates ve barbunya yedi biraz... şeftali de yedi.. Yemeğin ortasında işaret parmağını ağzına sokarak (ağzı aralık) malum şeyi istiyor. Su demesi konusunu açınca da bir tuhaf bakıyor.. pek kayda değer ve anlatıcak bi faaliyeti yok. TV seyrediyor. Süt içiyor.. (süt yetiştiremiyoruz. Dün ve önceki gün gece süt almak zorunda kaldık.) Çok süt içiyor. Engel olmamız lazım..
Akşam annesi gelince onunla biraz oynaştı. Annesinin ona aldığı elbiseyi giydi. Düğmelerini ilikletmiyor. meğer derdi kendi iliklemekmiş.. o kadar uzun boylu değil.. tamam, el beceresi yüksek ama düğme iliklemek için daha çok erken... beceremedi zatenn. ama vazgeçmedi de... annesiyle birlikte alışverişe gitti. geç saat döndüler.. Annesi, "dişi değil mi, hepsi aynı" diyor... Mağazalarda bir sürü şeyler almış, sepete doldurmuş.. Kadınlar alışverişi doğuştan biliyorlar anlaşılan... tezgahtar kızlara tişörtleri katlamakta yardım etmiş... yerlerine koymuş, düzeltmiş. Evde aldıklarını bana gösterdi. Etiketlerini koparmak istedi. Gücü yetmeyince bana koparttırdı... Bu arada yanlış ta olsa düğmeleri iliklemeyi başarmış, meğersem o kadar uzun boyluymuş... Bir de annesi mayo almış ona... onu gösterdi. sonra da giymek istedi. şimdi olmaz kızım. elbiselerini çıkarman lazım dedim. kızdı mayoyu yere attı. ben de ona kızdım ve mayoyu yerden almasını söyledim. kızgın olduğumu ve kesinkes emir verdiğimi anlaması için sert duruyorum ama o kadar güleryüzlü ve sempatik bakıyor ki gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Babanın kızdığını ve dediğini yapması gerektiğini öğrenmeli ama işin ciddiyetinin farkında değil... Ben de kulağını tutup hafiften çektim dediğimi yapmadı diye... şaşırdı ama mayoyu gene de almadı. Daha bazı şeyleri öğrenecek...
gece arabasıyla sehpanın etrafında dönerken yerde olan ayağıma çarpıp kahkaha atmaya başladı. ben de "ah,ayağım, ezdi beni" falan deyince iyice neşesi arttı. defalarca ayağımı ezdi..  Sonrada koltuğa uzattığım öbür ayağımın altını gıdıklamaya başladı. ben gıdıklanma tepkisi verince çok hoşuna gitti. sehpanın etrafında bir tur atıyor. Ayağımı gıdıklıyor. sonra bir tur daha atıyor.gene gıdıklıyor... çok eğleniyor.
Benim ona nasıl kızdığımı taklit ediyor. Parmağımı sallamışım. O da sallıyor.. Kulağını çekmişim. O da kulağını tutuyor.. hıııı demişim.. o da diyor.. bu arada konuşma faslı iyice ilerledi. tamamı anlamsız ama sürekli birşeyler söylüyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

22 EKİM 2017 PAZAR

sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verd...